Çelik açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "İsrail ve Filistin'e çağrı yaparak, 'anlamsız kan dökme, terör ve yıkıma derhal son verilmeli' diyor. BM önce bu anlamsız çağrılara son versin. Çocuk katilleri ile çocukları öldürülenlere eşit çağrı yapıyorlar. Bu siyasi ikiyüzlülüktür. Bu tarz açıklama İsrail’i daha çok zulüm yapması için teşvik etmekten başka birşey değildir."
Çelik’in açıklamaları şöyle; Sn Cumhurbaşkanımızın İslam Ümmeti'nin sorunlarının çözümü için yaptığı vurguları, bazı siyasetçiler ve yorumcular tarafından temsil edilen dar bir zihniyet öteden beri "bunlar ümmetçilik yapıyor" diye yargılamaya çalışıyorlar. En son bir tv programında bir yorumcu aynı köhne yaklaşımla Cumhurbaşkanımızın kullandığı ifadeleri güya yargılamaya çalıştı. Devletimiz ve milletimiz pekçok boyuta sahiptir. Cumhurbaşkanımız Türk Milleti'nin varoluşuna, hak ve menfaatlerine dayanan siyasete liderlik ediyor. Aynı zamanda da Ümmet'in sorunlarının çözümü, Türk dünyasının dirliği ve medeniyetler arası işbirliği için de çalışmaktadır. Cumhurbaşkanımız yakın coğrafyamızdaki Türkmen, Kürt, Arap, Sünni, Şii, Hristiyan, Yahudi, Ezidi ve diğer tüm toplulukların barışı için mücadele etmektedir. Bu çerçevede Cumhurbaşkanımız "Ümmetin birliğine ve dirliğine" vurgu yaparak, mezhepçilik ve ırkçılık belasına karşı sürekli uyarıda bulunmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın "Ümmet" demesini, Cumhuriyet değerlerine, toplum ve millet kavramlarına aykırı görmek köhnemiş bir zihniyettir. Cumhuriyetimizin şan ve şerefini koruyan Türkiye ve millet odaklı siyasetin lideri Cumhurbaşkanımız, Ümmetin birliğini, Türk dünyasının güçlenmesini, komşu halkların barış içinde yaşamasını da gözetmektedir. Kültür ve inanç coğrafyamızın değerleri ile Cumhuriyet değerlerimizi çatıştıran anlayış ilkel bir yaklaşımdır. Bu zihniyet, vatandaşlarımızın aidiyet bilincini yaralayan ve devlet-millet birlikteliğine mâni olan bir çizgiyi temsil etmektedir. Ayrıca devletimizin ve milletimizin dünya ile ilişkisini tek boyuta indirgemektedir. Medeniyet ve siyaset değerlerimizi çatıştıran bu dar anlayış Cumhuriyet değerlerine yaslandığı iddiasını öne sürse de aslında Cumhuriyetimizin tarihsel derinliğini ve Türkiye'nin etki coğrafyasını idrakten uzaktır. Cumhurbaşkanımızın çok boyutlu bir kültürel yaklaşıma ve siyasete yaslanan vurgularını hadsiz şekilde yargılamaya çalışanlar, öncelikle bu kavramları alfabe düzeyinde öğrenmelidir. Cumhurbaşkanımızın, milletimizin ve Cumhuriyetimizin tarihten bugüne taşıdığı değerlerin güçlenmesi için nasıl çalıştığına herkes şahittir. Türk dünyası, Cumhurbaşkanımızın Türk dünyası için ne büyük mücadele verdiğini en son Karabağ savaşında görmüştür. Ve Ümmet, Cumhurbaşkanımızın Mescidi Aksa ve Kudüs için öteden beri verdiği mücadeleyi bugünlerde yine görmektedir. Türkiye "örgütlü cehalet"in millet, cumhuriyet, demokrasi, ümmet, toplum, Türk dünyası, Avrupa vizyonu kavramlarını birbiriyle çatıştıran ilkelliğini geride bırakmıştır. Cumhurbaşkanımız liderliğindeki siyaset ülkemizin tarihsel derinliğini ve stratejik tüm boyutlarını kapsamaktadır.
AK Parti milletvekilleri, 18 yaş altı vatandaşların Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) kapsamına alınması, emekliliğe yönelik taahhütte bulunan hizmet sunucularının BES'e aktarımına imkan sağlanması, Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında kalan konuların yeniden düzenlenmesini de içeren Sigortacılık ile Diğer Bazı Alanlara İlişkin Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni TBMM Başkanlığına sundu. Yeni pakete göre küçük ölçekli firmalara istihdam sağlamaları şartıyla kredi garanti fonu destekli kredi sağlanacak. Orta vadeli program ve orta vadeli mali plan'ın tek bir belge haline getirilecek. Finansal istikrar ve kalkınma komitesi, finansal istikrar komitesi olarak yeniden yapılandırılacak.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan insan hakları dernekleri ve hayvan hakları derneklerinin CHP'ye karşı sessizliğine tepki gösterdi. CHP'de kadınların tacize uğramasına ve İBB'ye emanet edilen atların ölümüne sessiz kalınmasına dikkat çeken Karaaslan, "İçselleştirilmiş yandaşlığın bu sessizliği artık kulakları sağır ediyor" ifadelerini kullandı. Tiwtter hesabından açıklamalar yapan Karaaslan şu ifadeleri kullandı: "CHP’de kadınlar, partililer tarafından tacize uğruyor; kadın hakları dernekleri sessiz! Anneler terör örgütünün elindeki çocuklarını HDP’den geri istiyor; insan hakları savunucuları sessiz! İBB’ye emanet edilen yüzlerce at ölüyor; hayvanseverler sessiz! CHP’li Milletvekili “param olsa tüm arsayı kapatırdım” diyerek Kazdağları’nı imara açan projenin reklamını yapıyor; çevreciler sessiz! İçselleştirilmiş yandaşlığın bu sessizliği artık kulakları sağır ediyor..."
"BU KADAR PANİĞE GEREK YOKTU" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da o tweeetleri paylaşarak "Bu kadar paniğe gerek yoktu." dedi.
AK Parti'nin resmi sosyal medya hesabından "Yarın saat 14.00'te" denilerek Pinokyo emojisi paylaşıldı. 4 Mayıs gece yarısı yapılan bu paylaşımla, AK Parti'nin saat 14.00'de ne açıklayacağı merak konusu oldu. Sosyal medya kullanıcıları arasında tahminler yapılmaya başlandı. BEKLENEN VİDEO GELDİ: YALAN ÜRETİM MERKEZİ Saat 14.00'te beklenen paylaşım yapıldı. AK Parti, 'Yalan Üretim Merkezi' başlıklı bir animasyon paylaştı.
Bugün İyi Parti Genel Başkanı Sn Akşener’in düzenlediği grup toplantısında, Sn Cumhurbaşkanımız hakkında kullandığı ifadeleri kınıyoruz. Sn Cumhurbaşkanımız hakkında siyasi muhalefet kavramıyla asla bağdaşmayacak şekilde çirkin ifadeler kullanılması siyasi ahlakla bağdaşmaz. Bu açıklamalarda ABD Başkanı Biden’a tepki göstermek değil Biden üzerinden Sn Cumhurbaşkanımızı hedef almak gibi bir kasıt açıkça kendisini göstermektedir. Biden’dan daha çok Cumhurbaşkanımızı hedef alan ifadeler kulanılmasının maksadı açıktır. Kendi siyasi müttefikleri HDP doğrudan milletimize soykırım iftirası ile yüzleşmeyi önerirken sustular. Bütün enerjilerini dışardan gelen her saldırıyı Cumhurbaşkanımıza karşı kullanmak için harcıyorlar. Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini nasıl güçlü bir mücadele ile koruduğuna milletimiz ve tüm dünya şahittir. Her vesileyle Cumhurbaşkanımıza saldıranlar ise bu mücadelenin yıpratılması için çalışıyorlar. Dış dünyada son zamanlarda Cumhurbaşkanımıza yapılan saldırıların ana sebebi, Karabağ’da Azerbaycan’a verdiğimiz destek ile Türkiye’nin yakın bölgesindeki jeopolitik stratejisinde geri adım atmamasıdır. Keşke muhalefet adına konuşanlar bu husumet cephesinin parçası olmasaydı. Dolayısıyla dış politikamızın bizi bu noktaya getirdiğini öne süren muhalefet, aslında milli çıkarlarımızdan vazgeçmeyi, geri adım atmayı teklif etmekte, dış politikada bağımlılığı bir politika olarak benimsiyor gözükmektedir. Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda tavizsiz ve kararlı olduğu izaha muhtaç değildir. Birileri bu konularda sadece husumet diliyle konuşurken, Cumhurbaşkanımız milletimizin diliyle en kararlı politikalara imza atmaktadır. Cumhurbaşkanımıza karşı kullanılan çirkin ifadeler sadece Milletimize iftira atan dış çevrelere destek vermekten ibarettir. Milletimiz nezdinde bir hükmü ve değeri yoktur. Milletimize ve tarihimize yönelik iftiraya “ama”sız tepki gösteremeyen, sözde milliyetçilik adına milli çıkarlarımızdan vazgeçmemizi salık verenlerin tutumunu milletimize ve tarihe havale ediyoruz.
Söz konusu çağrılara AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sert şekilde tepki gösterdi. "Müttefiklik ilişkilerine yakışmaz" Çelik konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: •Herhangi bir şekilde bir müttefikimizin geçmişte tarihe mal olmuş olaylar hakkında 'Ermeni soykırımı' gibi sözde bir ifadeyi kullanması müttefiklik ilişkilerine yakışmaz. •Esasında dünyanın her tarafında bu sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir sektör vardır. Bu sektör diasporanın içerisine yerleşmiş bir sektördür. Bu sektör, sürekli olarak Ermenistan'da, Kafkaslardaki normalleşmeyi de rehin tutmaktadır. •Geçmişte Cumhurbaşkanımız çok net bir açıklama yaptı, 'Otursun tarihçiler arşivlerini açsın. Biz de arşivlerimiz açalım. Bütün ülkeler arşivlerini açsın. Masaya koyalım ve otursun tarihçiler bir karar versin. Bu karara da hep beraber uyalım' dedi ama maalesef Ermenistan tarafı yanaşmadı.