24 Nisan Çarşamba 2024

Analiz - Sultan Şenyazar | Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Melih Bulu’un rektör atanması bağlamında Türkiye’deki rektör atamalarının dünü ve bugünü

Analiz - Sultan Şenyazar | Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Melih Bulu’un rektör atanması bağlamında Türkiye’deki rektör atamalarının dünü ve bugünü

Bu eylemi sadece bir rektör seçimi protestosu bağlamında görsek bile, hikayesi sağlam bir zemine oturmuyor. Diyorlar ki biz bu atama şeklini protesto ediyoruz, bu demokratik değil. Bir kanun, oluşturulurken protesto edilir, itirazlar ortaya koyulur, uygulanirken değil. Hukuk pratiği böyledir. Eğer siz kanun oluşturulurken değil de o kanun size uygulandiğinda itiraz ortaya koyarsanız, bunun adı hukuk tanımamazlıktır, hukukun üstünlüğüne karşı ayrıcalık istemektir. 

 

Rektörleri önceden kim seçiyordu, üniversitenin öğretim üyeleri. Peki protesto eylemlerinde ön safta kim gösteriliyor, öğrenciler. Onların da öğrenci olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. 

 

Aslında bu rektörü istemeyen kim, öğretim üyeleri. Görünürdeki bahaneleri şu: bu kişi bizim üniversiteden değil. O zaman şu soruyu sormak lazım, rektörlük babadan oğula mi geçmeli? 

 

Sadece boğaziçi üniversitesi mezunları  Boğaziçi’nde rektörlük yapar diye bir kaide koyarsak veya bunu sağlayan bir sistem getirirsek, ki eski sistem öyleydi, bu işin padişahlıktan ne farkı kalır? 

 

Melih bulu’nun titrine bakalım. ODTÜ mühendislik mezunu, yüksek lisans ve doktorasını Boğaziçi’nde yapmış, kariyeri boyunca bölüm başkanlığı ve dekanlık yapmış, İstinye Üniversitesi kurucu rektörlüğü yapmış, Haliç Üniversitesi’ne de rektör olarak atanmiş. Şimdi bu insan mı liyakatsiz? 

 

Efendim siyasi kimliği var. Neymiş siyasi kimliği Ak Parti’den aday adayı olmuş, öyle değil mi, iddia bu.. 

 

Hemen bakalım. 

 

Prof. Ural akbulut, bizzat CHP Grup toplantısında Deniz Baykal’in yerine kürsüye çıkıp hükümete eleştirilerini sıraladı, bir süre sonra 7 temmuz 2004’te Ahmet Necdet Sezer tarafından ODTÜ’ye rektör olarak atandı. Kimse de itiraz etmedi, sokaklarda yürümeye kalkmadı. 

 

Daha güzeli var. Yine Ahmet Necdet Sezer tarafından Kastamonu Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Bahri Gökçebay. Rektör seçiminde kendisinden başka sadece bir kişinin oyunu almış. 

 

Peki en yüksek oyu alan Prof. Mustafa Safran niye atanmadı. Çünkü Ak Parti hükümetinin müfredat yenileme önerisine yeşil ışık yaktı. 

 

1 oyla rektör olarak atanan Bahri Gökçebay, hiç utanıp sıkılmadan 6 yıl bu görevi yaptı, sonra istifa etti ve CHP’den milletvekili adayı oldu. Kimse itiraz etti mi, hazır. 

 

Daha bir sürü örnek var. 

 

Yine Sezer zamanında 60 oydan 19’unu alıp rektör atanan Adnan Şişman; 72 oydan 11’ini alan Selahattin Salman; 41 oydan 8’ini alan Osman Metin Öztürk. 

 

Tersi de var. Gazi üniversitesi rektörlük seçimlerinde 2004 yılında Prof. Riza Ayhan, 1064 oy aldi, rakibi 399 oyda kaldı, arada neredeyse üç kata yakın fark olmasina rağmen, yine Ahmet Necdet Sezer tarafından rektör seçilmedi. 

 

Onun da kabahati, hükümetin YÖK yasa önerisi için “üzerinde çalışılabilir” yorumu yapmış olması.

 

Ve belki de en güzel örnek, Prof. Dr. Necla Pur; CHP parti meclis üyesiyken, Marmara Üniversitesi rektörü olarak 2006 yılında atanmış ve 4 yıl boyunca rektörlük görevine yürütmüştür. Üstelik yüksek öğretim kanunun 59. Maddesi bu durumu açıkça yasaklamışken.

 

Kimse kusura bakmasın, ne seçimleri seçim, ne siyasi kimliksiz bu insanlar seçilirken kimsenin gıkı çıkmamış da bugün öğrenciler öne itilerek birşeyler yapılmaya çalışılıyorsa, bunun adına rektörlük protestosu denmez. 

 

Ya hocalar kendi hanedanlarını kaybetmek istemiyorlar, rektöre oy vererek rektörü vesayet altında tutan sistemi sürdürmek istiyorlar, ya da bu başka bir kurgudur, daha büyük bir planın parçasıdır ki işin içindeki LGBT, terör örgütlerinin verdiği destek, bize bu büyük fotoğrafı işaret etmektedir.

Yeni Yorum