24 Nisan Çarşamba 2024

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Dağ ve Dağcılık arasında İki tarz-ı Demirtaş

Naif Analiz - Ali Naif Çakar | Dağ ve Dağcılık arasında İki tarz-ı Demirtaş

Terör herkes için yıkıcı, yakıcı ve son tahlilde can sıkıcı bir gerçeklik.

 

Etnik hayallerden türeyen, gençlik duygularının kışkırtıldığı, acıların tırpanlandığı önü halay, ardı ölüm bir tuzak desem aklımıza hemen PKK gelir.

80’lerin Dünyasında ve bilhassa Türkiye’sinde PKK terörünün izlerini 90’larda tırmanarak görmeye başladık.

 

Genç nüfusun yoğunluğuyla kendine toplumsal bir alan açmak isteyen bir terör örgütü Kürt gençlerinin en güzel duygularına dokunmaya çalışarak taban ve militan kazanmak üzere meydan okumalara kalkışıyordu.

PKK’nın her meydan okumasının neticesi yüreklere ve hanelere acıların, ateşlerin düştüğü bir neticeyle sonuçlanıyordu.

 

Her yenilgisini, her yok oluşunu utanmadan bir zafer ve direniş olarak sahnelemeye çalışan PKK, doğunun şen şakrak hanelerinden gençleri birer canlı cenaze olarak koparacak sistemi arkasındaki dış destekle kurmayı bir şekilde beceriyordu.

Günümüzde Türkiye’nin terörle mücadelesi bir başarıyken PKK’yla mücadelesi daha büyük bir başarıya dönüştü.

 

Artık terör ve terörizmle daha kararlı ve daha güçlü mücadele eden bir Türkiye var.

Operasyonel yeteneklerin yanı sıra,  stratejik yetenekleri olan ve proaktif bir mücadele kapasitesi olan dinamik bir güvenlik yönetimi mevcut.

 

PKK’nın sahte bir zaferin hayaline inandırdığı kitleleri ve adeta bir genç kıyımına dönüştürdüğü sürecin, Diyarbakır Annelerinin dilinden “başlarım sizin Kürdistan davanıza” sözüyle metaforik bir “kral çıplak” başkaldırısına dönüşmesi, son dönemlerin en derin ve tepkisel toplumsal inşa süreci içerisinden geçtiğimizi gösterdi.

Tamda bu noktada PKK’nın 80 ve 90’larda devşirdiği gençlerden bugüne uzananlar olduğunu unutmamak gerekli.

 

6-8 Ekim olaylarının “Barış havarisi” siyasetçi Demirtaş ile geçmişin siyasetçisi ve bugünün kadrolu teröristi abi Demirtaş PKK propagandasının içinden geçerek bugüne süzülüp gelen o dönemin gençlerinin uzağında değiller.

Aynı evden, aynı odadan, aynı tencereye kaşık sallayanlardan birisi terörist olabiliyorken, bir diğeri “siyasetçi” olabiliyor.

 

Söz konusu PKK olunca katılımcılık kendisini dağda temsil ve siyasette temsil olarak da gösterebiliyor.

 

Abi Demirtaş eski siyasetçi, öğrencilik dönemlerinden PKK meselesine ilgili olduğu kısa bir Google taramasıyla kendini gösteriyor. Malum PKK çizgisinde yetenekli olmanın bir anlamı yok.

Burada kabul görebilmenin ön koşulu kullanışlı olmak ve emre itaat etmek.

 

Kölelere has bu ruh haline sahipseniz ve kandırıldıysanız PKK’ya yani Cehenneme hoş geldiniz!

 

Abi Demirtaş’ın siyasetle başlayıp dağa gittiği hikayesinin akabinde kardeş Demirtaş’ın yükselişi başlıyor.

 

Abi Demirtaş’ın Türkiye’deki son kullanma tarihimi gelmişti ya da kendisi kardeşi lehine alan açmak üzere mi dağın yolunu tuttu yada tutmak zorunda mı kaldı bilemeyiz.

 

Abi Demirtaş PKK içinde açıklamalar yapabilen ve özellikle  PKK’lı teröristlere ideolojik eğitimler veren “nitelikli” bir örgüt üyesi. Yani kısaca nitelikli bir Terörist.

 

Abi Demirtaş kızlara ve çocuklara tecavüz edenlerin, milletin çoluğunu çocuğunu kandırıp dağa kaçıranların yani evlere ateş düşürenlerin başını çekenlerden.  

 

Kardeş Demirtaş’ı abisiyle değerlendirmek hiç doğru olmayacaktır!

 

O nedenle abi Demirtaş’ın dağ tercihinin bir kader değil tercih olduğu gerçeğiyle kardeş Demirtaş’ın siyasi tercihinden dışarı vuran dağa duyduğu muhabbet ve ilginin de doğa sporlarına ve dağcılığa yorulamayacağını tarihe not düşmeliyiz.

Biri dağda diğeri de dağa sevdalı, iki tarz-ı Demirtaş’la siyaset ve şiddet dengelenmek istenilmiş olabilir ama bilinmeli ki bu çabalar boşuna…

 

 

Yeni Yorum