16 Nisan Salı 2024

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Şiddet ve Hiddet Gölgesinde; İstanbul Sözleşmesi Kutuplaştırır!

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Şiddet ve Hiddet Gölgesinde; İstanbul Sözleşmesi Kutuplaştırır!

Gündem gündem üstüne biniyor ve yazmak istediklerimizi tek parçalı bir yazıya konu etmekte zorlanıyoruz.

 

İstanbul Sözleşmesi denince insanlar İstanbul adının geçmesinden olsa gerek yerli ve milli bir konu olduğunu düşünebiliyorlar.

 

Lakin bu yazının konusu günlerdir televizyonlarda ve sosyal medyada harala gürele paylaşımlarla tartışılan İstanbul Sözleşmesinin ne olup olmadığına dair bir izahat değildir.

Bu yazı bir İstanbul Sözleşmesi karşıtı yazı hiç değildir.

 

Siyasallaşan bir konudan daha doğrusu konular zincirinden bahsetmek istiyorum hatta mümkünse dikkat çekmek niyetindeyim.

 

LGBT….. meselesi artık herkesin malumu. Özgürlüğün cinsel eğilim ve cinsel tercihle tek kriter olarak sınandığı aslı itibarıyla cinsiyetçi değil de ‘cinsel tercihçi’ bir suni tartışmayı “Onur Yürüyüşü” adı altında yapılan etkinliklerle de izliyoruz.

 

Şöyle elimize çiğdem alıp çitleye çitleye kim kimi dövecekte, kim galip gelecek türünden mahalle içi etkinlikler değil bu işler. Bu etkinlikleri izleyen daha doğrusu maruz kalan canım Anadolu insanı elindeki çekirdeği farkında olmadan yere döken, şaşkınlıktan açık kalan ağzını da bir süre kapatmayı unutan saflık ve temizliktedir.

 

Sosyal medya ve internet bilgisinin bir “görgüye” dönüşmesi herkesi bu konularda bilinçli ve farklı kılmamaktadır.

 

Türkiye’de bazı kadın örgütlerinin, feminist hareketlerle ve onlarında LGBT türevleriyle birlikte hareket etmesini daha detaylı ele almak gerekiyor.

 

Bugün feminist dayatmacı yapılar LGBT unsurlarla dayanışma göstererek erkeklere ve erkek kimliğine karşı büyük bir kampanyayı gizliden yürütüyorlar.

Ana besin maddesi şiddete uğramış mağdur kadınlar ve cinsel tercihini hayatının merkezine yerleştirerek görünür olmaya çalışan LBGT kişiler erkek düşmanlığını ve eril karakterle tanımladıkları devleti ve siyaseti düşmanlaştırarak yol almaya çalışmaktadırlar.

 

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesinin karşısına “İstanbul sözleşmesi yaşatır” sloganıyla dikiliveren bir anlayıştan bahsediyoruz.

 

Özellikle LBGT unsurlara destek veren iki siyasi partiye dikkat etmek gerekiyor; CHP ve HDP!

Söz konusu kadın cinayetleri olunca şiddetin tarafları olarak kadının karşısına önce erkeği ve ardından devleti yerleştiriveriyorlar.

 

CHP ve HDP tarafından beslenen ve desteklenen bu mesele yakında kadın ve diğerleri (erkek ve devlet) arasında neredeyse karşılıklı ateşkes ilanına kadar vardırılacakmış gibi hareket ediyorlar.

 

Toplumsal şiddetin dünya ve Türkiye’deki kökenleri ve nedenleri hakkında her hangi bir fikri olmayanların siyasallaşmış bir bilgi kümesiyle hareket etmesini maalesef kadın dostu olarak gösteren bir algı çalışması yürütülüyor.

 

Kadının güçlendirilmesi, daha etkin kadın ve aile politikaları, şiddetin önlenmesi ve azaltılması gibi konuları konuşmak yerine “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” demek en açık ifadeyle basit bir yaklaşımdır.

 

“İstanbul Sözleşmesini Okudunuz mu?” diye bill-board tellallığı yapan belediyeler türedi bu aralar, onların suratına şunu vurmak gerekiyor; “Siz İstanbul Sözleşmesini Yeni mi Duydunuz?”

Hatta dilime sözleri tarafımca çarpıtılmış ancak melodisine sadık kaldığım feminist hışmına da maruz kalma riski içeren bir şarkı dolandı; “Kız sen İstanbul sözleşmesinin neresindensin?”

CHP ve HDP destekli İYİ Parti’nin belki de millet ittifakı içerisinde LGBT unsurlar nedeniyle seçmenine karşı mahcubiyet yaşamayayım diye gizli ortak pozisyonunda olduğu bir pozisyon da uzak ihtimal olmayabilir.

 

PKK nedeniyle HDP Millet ittifakının gizli ortağı durumundayken, Onur Yürüyüşü ve LGBT unsurlara destek söz konusuyken İYİ Parti de bu konuyla ilgili görünmemeyi tercih etmiş olabilir.

 

Millet İttifakına bağlılığını ilan eden Meral Akşener ve partisi maalesef, “mevzubahis oysa PKK teferruattır” dercesine HDP ve PKK’ya gizliden rıza göstermiş bu konuda HDP milletvekili Fatma Kurtulan tarafından meclis kürsüsünden yüzlerine vurulmuştur. Aynı İYİ Parti CHP ve HDP’nin LGBT unsurlara karşı olan açık desteğini de gizliden sahiplenmiş bulunmaktadır.

 

Millet ittifakına taraf İYİ Parti seçmenlerinin aklının çok karışacağı günler uzak değil. Allah yardımcıları olsun! İYİ Parti’ye sesleniyorum! Millet ittifakından kopup zararın neresinden dönseniz kardır. Son pişmanlık fayda etmeyebilir.

 

Tartışmalar ve yaşananlar gösteriyor ki şiddeti ve kadın cinayetlerini konu ederek toplumsal hiddeti körükleyenlerin yeni çatısı İstanbul Sözleşmesidir.

Bu tavırlar ve yaklaşım erkeklerle kadınları karşı karşıya getiren, düşmanlaştıran bir boyuta ulaşmıştır.

 

İstanbul sözleşmesi yaşatır diyenlerin hedefinde şiddetle gerekçelendirilip hiddetle toplumsallaştırılmak istenen cinsiyetçi bir ayrılıkçılığın ve siyasallaşmanın gizli ajandasının yürütülmesine karşı tedbirli olmak lazım.

Bunlar bu kafayla devam ederse varılacak nokta belli; “İstanbul Sözleşmesi Kutuplaştırır!”

Oyuna gelme Türkiye!      

 

 

Yeni Yorum