29 Mart Cuma 2024
4 yıl önce

Gülerce: Ahmet Davutoğlu FETÖ’nün 2013 yılındaki ‘taktikleri’ni kullanıyor

hüseyin gülerce, ahmet davutoğlu, ali babacan, fetö, 2013

4 yıl önce

Ad ve soyad değişikliği uygulaması 3 yıl daha uzatıldı

içişleri bakanlığı, ad ve soyad değişikliği, 3 yıl, uzatıldı

3 yıl önce

Komşusunu darp eden Halil Sezai’nin 13 yıl 10 aya kadar hapis istendi

tuzla, halil sezai, komşu, hüseyin meriç, darp, 13 yıl 10 ay, iddianame, hapis

3 yıl önce

Bakan Lütfi Elvan: 2022 ve 2023 yıllarında istikrarlı büyüme dönemine gireceğiz

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan "Tüketim, yatırım ve ihracattaki toparlanma eğiliminin büyümeyi pozitif etkilemesini, 2020 yılında büyümenin yüzde 0,3 olmasını bekliyoruz. 2022 ve 2023 yıllarında istikrarlı bir büyüme dönemine gireceğiz" dedi

3 yıl önce

FETÖ’cü Hakan Şükür'ün babasına FETÖ'ye yardım suçundan 3 yıl hapis

FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında 12 Ağustos 2016'da gözaltına alınan Selmet Şükür ertesi gün tutuklanmış, 25 Kasım 2016'da sağlık sorunları nedeniyle ev hapsi uygulanması ve yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliye edilmişti. Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanık Şükür hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.

2 yıl önce

Amasya Valiliği, barınma sorunu yaşayan üniversiteli kız öğrencilere Yeşilırmak Nehri kıyısında bulunan 3 yıldızlı bir otel tahsis etti

Yeşilırmak nehri kıyısında seyrine doyumsuz manzaraya sahip otele yerleşen yaklaşık 150 öğrenci, yıl sonunda yapımı tamamlanacak yurtlara geçecek. Öğrenciler otele devlet yurtlarında ödedikleri ücreti ödüyor. Kentte merkezinde bin, Merzifon'da 500, Gümüşhacıköy'de ise 300 kişi kapasiteli yurt binası inşaatlarının devam ettiği bildirildi. Amasya Valisi Mustafa Masatlı, eğitim-öğretim yılı başında kısmi olarak yurtla ilgili sorunlar oluştuğunu belirterek, "Yurt sorunu ortaya çıkıca şehrin en güzel yerindeki oteli, kız öğrencilerimize açtık. Otel şehrin en güzel yerindedir ve öğrencilerimiz kalmaya devam ediyor. Tabii bu geçici bir süre ile olacak. Kesin çözüm yıl sonunda olacak. İl merkezimizde bin kişilik yurdumuzu hizmete açıyoruz. Merzifon'da 500, Gümüşhacıköy'de 300 kişilik yurdumuzu hizmete alacağız. İnşallah önümüzdeki yıl da ilimizde öğrencilerin barınması ile ilgili herhangi bir sorun yaşamayacağız" dedi. Yurt sıkıntısı yaşadığından dolayı 2 hafta okula gelemediğini belirten Naile Şen, "Yurdu aradım 'misafir olarak kalabilir miyim?' diye. Onlar da bana burayı tavsiye ettiler 'biz sizi arayacağız' dediler. Buraya yerleştim ve çok güzel burası. 3 yıldızlı otelde kalmaktan çok mutluyum. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz" diye konuştu. Zeynep Alpsoy ise, "Mardin'den geliyorum. Burada bir yurt problemi yaşıyorduk. Yurt probleminden dolayı sağ olsun valimiz ilgilendi. Şu anda 3 yıldızlı otelde kalıyoruz. Bizim için gayet ideal şartlara sahip bir otel" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Terörist başının Kenya'da paketlenip Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 23 yıl geçti

Teröristbaşı Öcalan, 12 Eylül 1980 darbesinden kısa süre önce Türkiye'den ayrılarak Suriye'ye yerleşti. Terör örgütü PKK'nın etki alanını Irak'ın kuzeyine taşımasının ardından yapılan ikinci sözde kongrede Öcalan'ın silahlı talimat eylem talimatının ardından PKK'nın kanlı eylemleri Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde başladı. Türkiye'de yaşayan ve özellikle kırsal kesimdeki Kürt vatandaşları silah ve baskılarla hedef alan terör örgütü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan vatandaşların haklarını silahla engellemeye çalıştı. Öcalan'ın, "DEP'e (Demokrasi Partisi) oy vermeyenin tavuğunu bile öldürün." sözünün ardından 1987'de Türkiye, PKK'nın katliamlarıyla sarsıldı. Bölücü örgüt PKK mensuplarının masumlara yönelik saldırılarının ardından terör örgütünün elebaşı Öcalan "bebek katili" olarak anılmaya başlandı. Öcalan'ın emriyle düzenlenen kanlı katliamlar 90'lı yıllarda da devam etti. ÖCALAN'IN SIĞINACAK ÜLKE ARAYIŞLARI Öcalan, PKK'nın silahlı ve siyasi faaliyetlerini, 1998 sonbaharına kadar fiilen Suriye'den yürüttü. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Öcalan'ı topraklarında barındırmaması konusunda Şam'a baskı yaptı. Hafız Esed yönetimindeki Suriye'nin PKK'ya desteği ve Türkiye'ye yönelik söylemleri, iki ülke arasında uzun süredir devam eden krizin derinleşmesine neden oldu. İki ülke arasındaki kriz, Türkiye'den yapılan açıklamalarla yeni bir boyut kazandı ve teröristbaşının Türkiye'ye getirilmesi için düğmeye basıldı. Krizin derinleştiği 1998'de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, bazı komşularının Türkiye'nin iyi niyetini ve yakınlığını yanlış değerlendirdiklerini belirterek, "Apo denilen eşkıyayı kendi ülkelerinde barındırıp onu destekleyerek, Türkiye'yi terör belasına bulaştırmışlardır. Türk milleti artık bu konuda göstereceği iyi niyetin sonuna gelmiştir." ifadeleriyle yeni dönemin ilk sinyallerini verdi. Suriye'nin tutumuna Türkiye'nin tepkisi sadece Orgeneral Ateş ile sınırlı kalmadı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yaptığı bir konuşmadaki, "Tüm uyarılarımıza ve barışçı açılımlarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye'ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu ve sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum." sözlerinin ardından Hafız Esed'in kararıyla 9 Ekim 1998'de Öcalan sınır dışı edildi. Terörist Öcalan, önce Yunanistan'a gitti, Atina'nın iltica talebini kabul etmemesi üzerine Rusya'ya sığındı. Moskova ile temasa geçen Ankara, bölücü terör örgütü PKK'nın başındaki ismin teslim edilmesini istedi ama beklediği yanıtı alamadı. Öcalan, Rusya Parlamentosundan sığınma hakkı elde etti ancak diplomatik baskılara dayanamayan Rusya, Öcalan'ı İtalya'ya gönderdi. İtalyan makamları, Türkiye'ye iade edilmeyeceği garantisi vererek PKK elebaşının iltica işlemlerini başlattı ancak sahte pasaport taşımaktan dolayı onu tutukladı. İtalya'da o dönem Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı görevinde bulunan Franco Carleone, "İtalyan hükümeti, ölüm cezasıyla karşı karşıya olan birini iade edemez" açıklamasıyla Türkiye'nin tepkisini çekti. İtalya'da çıkarıldığı mahkemede, terörist eylemleri dolayısıyla pişmanlık duyduğunu söyleyen Öcalan'a, İtalyan hakimlerce, "Sağlık durumu ve kaçamayacağı yönündeki kanaatler" doğrultusunda ev hapsi verildi. Öcalan'ın burada bir villaya yerleştirilmesi ve iade edilmemesi üzerine Türkiye'de İtalya'ya karşı tepkiler arttı. Bir boykot kampanyasına dönüşen tepki dolayısıyla çok sayıda vatandaş, Ankara'daki büyükelçilik önüne gelerek İtalya'nın tutumunu protesto etti. İtalya'da da barınamayan Öcalan tekrar 16 Ocak 1999'da Rusya'ya gitti. Burada kendisine 10 gün süre tanınan teröristbaşı, 29 Ocak 1999'da özel uçakla tekrar Yunanistan'a geçti. Öcalan, 31 Ocak'ta Hollanda ve Belarus'a gitmek istese de bu ülkelerden iniş izni alamadı. Öcalan, 2 Şubat 1999'da Yunanistan'dan ayrılarak gittiği Kenya'da Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçiliği rezidansına götürüldü. MİT HAREKETE GEÇTİ Öcalan'ın, Kenya'dan Hollanda'ya gitmek istediğine ilişkin istihbaratın ardından MİT harekete geçti. Bu doğrultuda iş insanı Cavit Çağlar'ın uçağı kiralandı ancak Çağlar'a operasyona ilişkin bilgi verilmedi. Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı uçağa benzemesi için boyanarak kuyruk işareti konulan uçak, hazırlıkların ardından Türkiye'den ayrıldı. Pilotlara Mısır'a gideceği yönünde bilgi verilen uçakta 2 pilot haricinde MİT personeli bulunuyordu. Türkmenistan uçağı şeklinde işlemleri yapılan uçaktaki yolcu bilgilerinde ise "muz tüccarları" ifadesi kullanıldı. Aynı tip ve aynı renk uçağın Hollanda'dan Kenya'ya gidecek olması sebebiyle kiralanan uçak için Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildi. Uçak, muz tüccarı gibi davranan yolcularıyla 10 gün Uganda'da bekledi. "LAZAROS MAVROS"UN TÜRKİYE'DE BİTEN YOLCULUĞU "Lazaros Mavros" adına düzenlenmiş Kıbrıs Rum Kesimi pasaportu taşıyan Öcalan'ın yakalanması için 15 Şubat 1999'da harekete geçildi. Hollanda'dan Öcalan'ı almak için gelen uçak henüz havadayken operasyona giden Türk uçağı, Nairobi Havalimanı'na indi. Bir süredir Yunanistan'ın Nairobi Büyükelçiliğinde kalan Öcalan, Hollanda'ya gidecek uçağa binmek üzere korumalarıyla buradan ayrıldı. Havalimanına giden yol güzergahında görev yapan Kenya polisi, Öcalan'ın bulunduğu aracın geçmesinin ardından yolu kesti. Öcalan'ın konvoyundaki diğer araçların başka yola yönlendirilmesi, operasyon ekibine zaman kazandırdı. Nairobi Havalimanı'na geldiğinde bineceği uçağın, Hollanda'dan kendisi için gönderildiğini zanneden Öcalan'ın Türkiye'ye getirilme yolculuğu uçağa adım atmasıyla başladı. Öcalan'ı getiren konvoy ise havalimanına ancak uçak kalktıktan sonra giriş yapabildi. Teröristbaşı Öcalan, uçağa alınmasının ardından kelepçelendi ve gözleri bağlandı. Uçağın havalanmasının ardından gözleri açılan Öcalan'ın ilk duyduğu söz, "Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin." oldu. Türkiye'ye yönelen uçağın hedefinde Bandırma'daki askeri üs vardı. Sis nedeniyle iniş yapamayan uçak sisin dağılması için beklerken yakıt ikmali gerekliliği doğdu. Bu nedenle uçak, Atatürk Havalimanı'na inerek burada kapılarını açmadan yakıt ikmali yaptı ve daha sonra sis dağılınca tekrar Bandırma'daki üsse doğru hareket etti. Öcalan'ın Suriye'den sınır dışı edilmesiyle başlayan kaçış yolculuğu, 16 Şubat 1999'da sabah 03.00 sularında Bandırma'da sona erdi. ÖCALAN TÜRKİYE'DE Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, başarılı operasyonun ardından sabah saatlerinde Başbakanlık Resmi Konutu'nda Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Rasim Betir, Genelkurmay Harekat Başkanı ve Başbakanlık Askeri Danışmanı Korgeneral Yaşar Büyükanıt ve MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun ile bir araya geldi. Basına da Ecevit'in saat 11.00'de basın toplantısı düzenleyeceği duyurusu yapıldı. Ecevit, beraberindeki MİT Müsteşarı Atasagun ile Başbakanlık Merkez Binası'na geldi. Bakanlar Kurulu salonunda "Değerli gazeteci arkadaşlarım, sizlere ve aziz yurttaşlarıma bir haberim var." ifadeleriyle açıklamasına başlayan Ecevit, "Bu sabaha karşı saat 03.00'ten itibaren bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir." dedi. Operasyona ilişkin bazı bilgileri de paylaşan Ecevit, operasyonu sadece 10 yetkilinin bildiğini, hiçbir sızma olmadığını söyledi. Operasyonun Genelkurmay ile MİT'in tam bir uyum içinde çalışması sayesinde başarıldığını belirten Ecevit, tebriklerini iletti. TERÖRİST ELEBAŞI ÖCALAN'IN YARGILANMASI Öcalan'ın yargılanmasına 31 Mayıs 1999'da İmralı Adası'nda kurulan özel mahkemede başlandı, dava dokuz duruşmada tamamlandı. Davayı, Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi yürüttü. Türk Ceza Kanunu'nun "vatana ihanet" suçunu düzenleyen 125. Maddesine göre Öcalan hakkında idam cezası verildi. Dönemin DSP-ANAP-MHP hükümetinin kararıyla, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum yasaları gereği idam cezasının kaldırması üzerine Öcalan hakkındaki idam hükmü, "ağırlaştırılmış müebbet" hapse çevrildi. Mahkemenin gerekçeli kararında, "Öcalan'ın, eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması nedeniyle cezai sorumluluğu azaltan maddelerden yararlanmasının uygun görülmediği" açıklandı.

1 2 3 4 5 6