25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Polis katiline avukatlık yapan Tanrıkulu’nun milletvekili olduğu CHP, polisler için 3600 ek gösterge sözü verdi

CHP lideri Kılıçdaroğlu Ankara’da emekli emniyet mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda 3600 ek gösterge konusunda iktidarı eleştirmiş ve polislere 3600 ek gösterge sözü vermişti. Kılıçdaroğlu, polisin her şeyden önce insan olduğunu dile getirerek, “Onun da duyguları var. Onun da sevinçli günleri var. Onun da acı günleri var” ifadelerini kullandığı toplantıda tüm gözler CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu aradı. PKK KANALLARININ DÜZENLİ KONUĞU Terör örgütü PKK’yı savunmasıyla biline (SİHA-İHA vb. konularda) CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Türk polisine yaptığı tehditlerle tanınıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3600 ek gösterge ve polis hakları konusundaki konuşmalarına tepki gösteren sosyal medya kullanıcıları, Kılıçdaroğlu’na “Sen önce partindeki polis düşmanlarını temizle” diyerek tepki gösterdiler. Polisin terör örgütü yandaşlarına karşı yürüttüğü mücadelede sert davrandığını defalarca dile getiren Tanrıkulu, terör eylemlerine müdahale eden polisleri defalarca tehdit etti. Polis katilinin avukatlığını yaptı Kahramanmaraş'ta cinayet şüphelisini yakalamak üzere harekete geçen polis memuru Barış Göl, Muhammet Karataş tarafından şehit edildi. Olay yerinden kaçan katil Karataş, kısa süre içerisinde polis ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı. Meclis’te katil zanlısını savunan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ''Polisi şehit eden sağ bir yurttaş, zanlı, sanık, neyse katil... Nasıl öldü? Çıkın açıklayın. Evet katil, ölmesi mi lazım? İnfaz mı edilmesi lazım?" dedi.

2 yıl önce

3600 ek gösterge çıkacak mı?

Soylu, Balıkesir'in Ayvalık ilçesindeki Vilayetler Evi'nde düzenlenen Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü Merkez ve Taşra Teşkilatı Hizmetiçi Eğitim Semineri Programı'nda yaptığı konuşmada, dünyanın hızla şehirleşme alanında ilerlediğini belirterek, bu değişime teknolojiden birçok alana kadar herkesin yaşayıp şahit olduğunu söyledi. Kurumların ve kişilerin değişimi ıskalama lüksünün olmadığını vurgulayan Soylu, şöyle konuştu: "Hem değişimi hem de dünyanın evrildiği noktayı hem de bu dünya içinde kendimizi doğru tanımlamalıyız. Farklarımızı, tehdit ve avantajlarımızı doğru olarak çözümlemek durumundayız. Mesela sizlerin konusu olan sivil toplumla alakalı olarak Batı ile aramızda şöyle bir fark var, Batıda sivil toplumun yükselişindeki temel motivasyon bilhassa İkinci Dünya Savaşı'nın etkisiyle devletlere bağlanan umutların boş çıkması ve o alanın doldurulmasına yönelikti. Bizde ise sivil toplum motivasyonunun kaynağı, güçlü devlet geleneği içinde sivil topluma dayanan ve sivil toplum için belki de bırakılan özgürlükçü ve demokratik bir alanın varlığıdır. Bu yüzden Osmanlı'daki loncalar, ayan ve vakıf gibi yapılardan oluşan sivil toplum-devlet ilişkisi, modern dünyada görülen sivil toplum ve devlet ilişkisine oldukça benzer. Hatta Osmanlı'daki vakıf sistemi halihazırda ülkemizdeki sistemle neredeyse tamamen aynı işleyişe sahiptir. Bu alanın gücü, buranın bir özgürlükler alanı olması kendine ait bir etki alanı olmasıdır. Bilhassa yoğun terör ve vesayet faaliyetlerinin olduğu ülkede bu alanın korunması meselesi elbette ki çok daha önemli hale gelir. Bu alanı istismar etmek isteyen yapılara, buraya sızmak isteyen ve burası üzerinde vesayete destek olmak isteyen yapılara karşı uyanık olunmalı. Bir şekilde sivil toplum alanının güvenliğini, buradaki demokrasi ve özgürlüğün güvenliğini sağlamak durumundayız." Soylu, terör örgütleri PKK ile FETÖ'nün, aşırı radikal grupların, marjinal yapıların hep sivil toplum alanını istismar etmeye çalıştığına işaret etti. Bugün PKK'nın, Türkiye içinde finans kaynağı bulmakta zorlanmasının temel sebeplerinden birinin belediyelerle ilgili aldıkları görevlendirme kararları olduğuna değinen Soylu, "Buna da çok itiraz ediyorlar ama bir taraftan da sivil toplum örgütleri üzerinden hem parayı hem insan kaynağının devşirmesinin, özellikle buradaki arkadaşlarımızın ortaya koyduğu iradeyle engellenmesidir. Bir taraftan belediyelerdeki insan kaynağı ve para kaynağının, lojistik kaynağının transferinin engellenmesi, diğer taraftan da sivil toplum marifetiyle onu istismar ederek, aslında demokrasi ve özgürlük alanını istismar ederek, aslında insanın kendine ait bir alan olarak bulduğu, girişimci olarak gördüğü o alanı istismar ederek bir terör örgütünü beslemek." değerlendirmesini yaptı. Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Aynısı FETÖ... Hakkari'de veya Şırnak'ta kurulmuş henüz bir yıllık olan sözde çocuk ya da kadın derneklerine Norveç, Danimarka, bilmem ne krallığı veya Türkiye içinde bulunan büyükelçiliklerin, bizimle hiç ilgisi olmayan İskandinav ülkelerinden 1 milyon avro ya da 900 bin dolar gibi blok bağışların gitmesi, üstelik sadece bir yıl gitmesini, öncesinin ve sonrasının olmamasını.. Oysa biz sivil toplumla da uğraşıyoruz. Siz sivil toplum konusunda üstatsınız. Bir yıl olan bir bağış, öncesi olmayan, sonrası olmayan faaliyetleri izlenmeyen, faaliyetleri görülmeyen, desteklenen veya desteklenmeyen, bunun kesintili bir şekilde veya hiç olmadığı noktada bir kereliğine oluşabilir şekilde gündeme gelmesi elbette ki hem de binlerce kilometre öteden başka bir eylemin işareti fişeğidir. Tam da PKK'nın yığınak yaptığı başka bir zaman diliminde gitmesini kim acaba hangi normal gerekçeyle izah eder?" "PKK'NIN YAKIP YIKTIĞI MAHALLELERİ ONARIRKEN NİYE KİMSE BİZE 5 KURUŞ PARA GÖNDERMEDİ?" ABD'deki Chrest adlı vakıftan, Türkiye'deki 18 medya kuruluşu ve araştırma merkezine toplam 1,3 milyon dolar yardım geldiğini aktaran Soylu, şunları dile getirdi: "Dernek ve vakıfları anladık diyelim, bir medya kuruluşuna niye Amerika'dan yardım gelir? Onun gelişmesini istiyor olabilirler. Çok mu yardımseverler. PKK'nın 6-8 Ekim olaylarında yakıp yıktığı mahalleleri onarırken niye kimse bize 5 kuruş para göndermedi? İnsanların evlerini yapıyoruz orada. Altyapılarını, mahallelerini yapıyoruz. Neden göndermedi? Görevlendirme yaptığımız belediyeler yol yaparken, park yaparken, kültür merkezi yaparken, köprü yaparken, çocukları oyun alanı yaparken neden Amerika'dan, Avrupa'dan, İskandinav ülkelerinden 5 kuruş para gelmedi. Biz İdlib'de yardım kampanyası düzenlerken, Afrika'da su kuyuları açarken ne hikmetse bu ülkelerden hiç kimse bizi arayıp, '5 avro da biz gönderiyoruz' demedi. Bu Chrest Vakfının yazar çizer takımı var ya Türkiye'deki eşek yüküyle para alıp da bu ülkenin yöneticilerine küfreden, istiskal etmeye çalışan, aşağılamaya çalışan kişiler var ya ben onların böyle neler yazdıklarını son 4 yılda tamamen çıkartırdım. İnsan olsalar utanırlar ama onlar insan değiller. Buna emin olunuz. Elin oğlu seni parasıyla kullanacak. Seni ülkene ve ülkenin bütün attığı adımlara karşı istediği gibi söz söylettirecek, bu ülkenin bayrağına bu ülkenin değerlerine değil başka ülkenin bayraklarına ve değerlerine tabi olacaksın sonra da adın aydın gazeteci yazar olacak. Ciğerleri 5 kuruş etmez. Karakterleri 5 kuruş etmez insanlar. Onun için işimiz çok zor. Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm Batı avrolarını, dolarlarını siz denetlediniz, LGBTİ derneklerine akıttılar. Türkiye'nin bir eksiği bu muydu? Neden? Aile yapımızı tarumar etmek için. Değerlerimizi ortadan kaldırmak için en demokratik, en özgürlükçü ve en katılımcı alanımızı kullanmaya çalıştılar. Keza FETÖ aynı yöntemleri bu sefer ters bir akışla kullandı. Buradan kadınların bileziklerine varıncaya kadar toplayıp, yurt dışındaki kasalarını gönderdiler. ByLock yazışmalarının deşifresinden hatırlayalım. Milyon dolarlar havada uçuşuyordu. Kurdukları veya sızdıkları farklı yapılarla öğrenci yurtlarından derneklere kadar her yerden, teşbihte hata olmaz, her yerden bunu yapmışlar, hortum gibi çekmişler." Bakan Soylu, sivil toplum alanındaki bu kapasiteyi doğru tahlil edip, her türlü istismardan, örgütsel faaliyetten, ülkenin güvenliğine, ahlakına yönelik bir hazırlık içinde olanların yuvalanmasından korunması gerektiğine dikkati çekti. Siyasetin içinde olan aktörlerin bu yapılarla yan yana durup durmadıklarının, onlara cesaret verip vermediklerinin de iyi tahlil edilmesi gerektiğini anlatan Soylu, şöyle devam etti: "Mesela bugün Sayın Kılıçdaroğlu birtakım ifadeler kullanmış. Polisimizin 3600 meselesi üzerinden güya eleştiri yapacak. Doğrudur. 3600 ek gösterge bizim taahhüdümüzdür. Taahhüdümüzün de sonuna kadar arkasındayız ve gerçekleştireceğiz. Bundan herhangi bir şekilde sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu sözümüzü de yerine getirmek için Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla arkadaşlarımız çalışıyorlar. Ancak lafa burada girip, son yıllardaki başarılarıyla huzurumuzu, güvenimizi en üst seviyeye çıkartan Türk polis teşkilatını siyasetin içine çekmek, onu siyasetin bir aracı gibi göstermek Kılıçdaroğlu'na yakışmamıştır. Doğru bir yaklaşım değildir. Yıllarca bu tahrikleri orduya yaptılar. Türk Silahlı Kuvvetlerine, kahraman ordumuza. Artık bu alışkanlıkları bıraksınlar. Fitne siyasetini bıraksınlar. Bunun üzerinde de yine İstanbul'daki eski İnönü Stadyumu'ndaki saldırıdan dolayı, PKK'nın katliamından dolayı şehit olan polislerimiz, oradaki diğer şehitlerimizle alakalı da çok abes bir cümle kullandı. Dedi ki beni de itham ederek 'Bu paranın üstüne çöktüler' dedi. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim çok nazik yerimizdir burası. Şehit aileleri, gazilerimiz ve gazi ailelerimiz için biz her şeyimizi feda etmeye hazırız. Onların evlatları ve kendileri bu ülke için her şeyi feda ettiler. Onu böyle ucuz bir siyaset malzemesi haline getirmenin edepten yoksunluk olduğunu düşünüyorum." Bakan Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik şu ifadelere yer verdi: "Sayın Kılıçdaroğlu, biz bu dünyanın da öteki dünyanın da hesabını yaparız. Şehitlerimizin bize emaneti olan şehit ailelerimizin, gazilerimizin ve gazi ailelerimizin her zaman emrine amadeyiz. Ne ihtiyaçları varsa da Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla tüm devlet emirlerine amadedir. Biz bir yere çökmüş değiliz ama biz senin nereye çöktüğünü biliyoruz. Sen FETÖ'nün kasetiyle bir partiye çöktün, hala devam ediyorsun. Bunlar yanlış işlerdir. Bu alanlara girmek doğru bir yaklaşım değil. Ucuz siyaset manevralarıdır. Kahraman polisimize 'katil polis' diyenlerle iş birliği tutan ben değilim, sen ve senin arkadaşların. 'Polis devleti' deyip polisimizi tahrik etmeye çalışan anlayış da tam senin zihniyetinin anlayışıdır, bizim anlayışımız değildir. Demişim ki 'Polisimiz kendi görevini para için yapmaz.' Çünkü polislik şerefli bir meslektir, karakterli bir meslektir, vatansever bir meslektir. Hiçbir anne ve baba oğlunun kaç lira maaş aldığına bakmaz. Onun giydiği kıyafetin ve üniformanın namusuna, şerefine ve onuruna bakar. Ne demek istediğimi sizin mahalle anlayamaz. Sayın Kılıçdaroğlu senin konuştuğun adamlar da anlayamaz. Doğru, Türk polisi PKK'yı, DHKP-C'yi uyuşturucu tacirlerini sevmez. Çünkü yıllarca bu yapılarla mücadele etmiştir, şehitler vermiştir. Dolayısıyla PKK ve PYD'nin siyasi sözcüsü olan yapıları meşrulaştıranları da meşrulaştırmaya çalışanları da DHKP-C'lileri hapishanede bir kahraman gibi ziyaret edenleri de sevmez. Polisin hakkını savunacaksa önce onun sevmediklerinden kendini sıyırsın oradan bağımsızlığını kazansın ondan sonra da söyleyeceği sözü varsa söylesin. Hem bu yapılarla dirsek temasında olacaksın hem PKK'nın siyasi koluna 'meşrudur' diyerek arka çıkacaksın hem de dönüp bu alanı istismar etmeye çalışacaksın.* 3600 EK GÖSTERGE NEDİR?
 Memurların emekli olduklarında alacakları emekli aylıkları ile emekli olurken alacakları emeklilik tazminatının hesaplanmasında çeşitli göstergeler kullanılıyor. Bu göstergeler ise hesaplamayı dolayısıyla da maaşı ve tazminatı otomatik olarak etkiliyor. Ek göstergenin 2200'lerden 3600'lere çıkması durumunda emeklilik tazminatı ve emeklilik maaşında artış öngörülüyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 3600 ek gösterge talimatı

Toplu sözleşme görüşmelerinde kayıt altına alınan ve yaklaşık 4 milyon memur ve memur emeklisininin heyecanla beklediği 3600 ek gösterge konusunda çalışmalar hızlanırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan konu ile ilgili müjde geldi. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan; Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Çalışma ve Sosyal Güvenlil Bakanı Vedat Bilgin ve sendikaların genel başkanlarından oluşan heyet ile Beştepe'de görüşme gerçekleştirdi. "2022 YILI İÇİNDE TAMAMLANSIN" Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede 3600 ek gösterge ile ilgili çalışmaların başlatılmasını ve 2022 yılı içerisinde tamamlanmasının talimatını verdi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Öğretmenlerimizi de kapsayan 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Bu sabah Afyon'daki kazada hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbimden tüm evlatlarımıza verimli bir eğitim öğretim yılı temenni ediyorum. Eylül ayı itibariyle yüz yüze eğitime geçtik. Yaklaşık 1 buçuk yıl aradan sonra öğretmenlerimizi öğrencileriyle kavuşturmanın sevincini yaşadık. 81 vilayetimizin tamamında eğitim öğretinin her seviyesinde yüz yüze eğitime başlamış olduk. 5. haftasını geride bırakan eğitim faaliyetimiz başarıyla devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı yüz yüze eğitim sürecinin sorunsuz ilerlemesi için her türlü tedbiri alıyor. Velilerimizin ve okul aile birliklerimizin de yüz yüze eğitiminin sürdürülebilmesi için gayret gösterdiğini görüyoruz. Bu işbirliği ruhundan biz de büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Her konudaki gayretlerimizi biraz daha artırmamız lazım.  Devletimiz insanı yaşat ki devlet yaşatsın prensibiyle birçok gelişmiş ülkeden önce vatandaşın hizmetine sunmuştur. Aşılamadaki eşikleri hızla aşarak toplumsal bağışıklığı sağlayabilirsek o derece rahat ederiz. Aksi halde havaların soğumasıyla beraber sıkıntılarımızın artmasına engel olamayız. Bu konuda vatandaşlarımızın gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Bugün 1000 okul projesinin yanı sıra 50 Ar-Ge Merkezimizin de açılışını yapıyoruz. Ar-Ge merkezlerini son derece önemli buluyoruz. Ar-Ge merkezleriyle öğrencilerimiz okullarından başlayarak ekonomimize katkı sunacaklardır. Öğrencilerimizin mesleki becerileri artarken yeni teknolojilerin takip edilmesi de kolaylaşacaktır. Bu okullarımız yeni çekim merkezleri olacaktır. Mesleki ve teknik eğitimini destekleyici politikalarımızın sonuçları birçok alanda görüyoruz. 28 Şubat döneminin katsayı zulmünün kalkmasıyla bu okullara yönelik önyargı da önemli derecede kırıldı. Üreticilerimiz, resmi kurumlarımız da lise çağında verilen mesleki eğitiminin değerini çok daha iyi anlamıştır. Eğitim, üretim, istihdam çevrimi de güçlenmiştir. Liselere geçiş sisteminde başarı gösteren öğrencilerimiz artık mesleki eğitimi daha fazla tercih ediyor. Meslek liselerimiz artık patent alabilecek düzeyde yeniliklere imza atıyorlar. Bu okullarımızın başarıları arttıkça mesleki eğitime ilgi de yükseliyor. Yıl içinde 803 patent, faydalı model, tasarım ve marka başvurusu yapılmış ve bunların 188'i tescil edilmiştir. Meslek lisesi mezunlarımızın üniversite sınavlarındaki başarı grafiğinin de giderek yükselmesinden memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizde artık herhangi bir okul türüyle ilgili ayrımcılık veya adaletsizlik yoktur. Hangi lisede okursa okusun devletimizin nazarında evlatlarımızın tamamı eşittir, aynı hak ve imkanlara sahiptir. Eğitimde eşitlik ve adaleti tüm yönleriyle tesis etmek hükümetimizin öncelikli meselesi olmayı sürdürecektir. Biz eğitimde günü kurtarmanın değil, istikbalimizi garanti altına almanın peşindeyiz. Bu amaçla son 20 yılda hazırladığımız tüm bütçelerde Aslan payını eğitime ayırdık. 2002 yılında 7,5 milyar TL iken 2021 yılında bu rakam 147 milyar TL'ye yükseldi. Görüldüğü gibi, nereden nereye? Yükseköğretimi de dahil edince bütçemiz 211 milyar TL'yi aşıyor. Ülkemiz genelindeki derslik sayısını da 601 bin seviyesine getirdik. 3600 EK GÖSTERGE AÇIKLAMASI Kadro tahsislerinde de en büyük payı eğitime veriyoruz. 713 bin 625 öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Önceki ay 20 bin öğretmenimizi göreve başlatmanın mutluluğunu yaşadık. 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı umuyoruz. Bunun üzerine çok spekülasyonlar yapılıyor. Ana muhalefet partisi lideri 'Bu sözü biz verdik falan' Biz kuru kuruya söz vermeyiz, biz yaparız. Bizim için aslolan öğretmenlerimizin huzuru, refahı ve motivasyonudur.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan öğretmenlere müjde! 3600 ek gösterge ve yeni haklar geliyor

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Bu anlamlı gün vesilesiyle tüm öğretmenlerimize şahsım, eşim ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Görevi başında şehit olanlar ile afetlerde, kazalarda yitirdiklerimiz başta olmak üzere dâr-ı bekaya uğurladığımız tüm eğitim-öğretim camiamızın neferlerini rahmetle yad ediyorum. Şenay Aybüke Yalçın kızımıza, Necmettin Yılmaz evladımıza ve daha nice kahraman eğitimcilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bugün emekliliğini yaşayan öğretmenlerimize de fedakarlıkları için teşekkür ediyorum. Üzerimde emeği olan bütün öğretmenlerime şükranlarımı sunuyorum. "ÖĞRETMENLERİN EMEĞİNİN KARŞILIĞI OLAMAZ" Pek az meslek öğretmenlik kadar insanda derin izler bırakır. Hepimizin hayatına dokunan, bize yol gösteren, zor zamanlarımızda elimizden tutan bir öğretmenimiz muhakkak vardır. Bugün hangi konumda olursak olalım, her birimiz bu hocaları sevgiyle, saygıyla hatırlıyoruz. Bize şefkatle yaklaştıkları, sabırla yetiştirdikleri için aradan geçen on yıllara rağmen öğretmenlerimizi şükranla yad ediyoruz. Nasıl öğretmenlik sadece ücreti mukabil yapılan bir meslek değilse, öğretmenler için yapılanlar da onların emeklerinin karşılığı olamaz. Ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, vatanına ve milletine değerlerine bağlı nitelikli nesiller yetiştirmeye adamış bir öğretmenin hakkı asla ödenmez. "BÜTÇEDE EN BÜYÜK EĞİTİME TAHSİS ETTİK" Son 19 yılda eğitim-öğretimin her alanında attığımız adımlarla öğretmenlerimize minnet borcumuzu yerine getirmeye çalıştık. Göreve geldiğimizde en önemli mesele altyapı eksikliğini gidererek okullarımızı ileri standartlara kavuşturmaktı, kavuşturduk. Derslik sayımızı 343 binden 601 bin seviyesine çıkartarak ülkemizin her köşesini modern eğitim kurumlarıyla donattık. Mevcut öğretmen sayımızın yüzde 73'ü bizim dönemimizde atandı. 2002'de ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 36 iken bu sene aynı sayı 23'e indi. Ortaöğretimde bu rakam 30'dan 22'ye geriledi. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 28, ortaöğretimde 18 iken bu sene aynı sayı ilköğretimde 15, ortaöğretimde 13 olmuştur.  Müfredatta yaptığımız reformlarla evlatlarımıza daha modern, özgür, kendi kabiliyetlerine daha uygun dersleri seçme imkanı sunduk. Çocuklarımızın bir kısmının ayağına pranga vuran katsayı uygulamasını kaldırarak mesleki eğitimi çok daha cazip hale getirdik. Son 19 yılda bütçede en büyük payı daima eğitime tahsis ettik. Önümüzdeki yıl için eğitim bütçemizi 274 milyar 385 milyon lira olarak belirledik. Bu rakam merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,7'sine tekabül ediyor. Böylece, ülkemizi dünyanın devler ligine taşıma mücadelemizin odağında eğitimin bulunduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koyduk. ERDOĞAN'DAN ÖĞRETMENLERE MÜJDE 2023'e giderken, bir taraftan ülkemizin en önemli ihtiyaçlarından olan mesleki-teknik eğitimi özendirirken diğer taraftan eğitimde fırsat eşitliğini güçlendiren adımları atmaya devam edeceğiz. Öğretmenlerimizin sıkıntılarını kendi sıkıntımız görerek, şartları zorlama pahasına gereken her adımı atıyoruz. Öğretmenlerimizin mali ve sosyal haklarında önemli iyileştirmelere gittik. Göreve yeni başlayan bir öğretmenimizin maaşı 470 lira iken Temmuz 2021 itibarıyla 5 bin 100 liraya yükseldi. 2002 yılında aynı öğretmenin aylık 60 saatten aldığı toplam ek ders ücreti 165 lira iken Temmuz 2021 itibarıyla bu rakam 1272 liraya çıktı. 2002 yılında ek ders ücretiyle bir öğretmenin eline toplam 635 lira geçerken bugün 6 bin 372 lirayı geçmektedir. Yine 2002'de bir öğretmenin eğitim-öğretim hazırlık ödeneği 175 lira iken bu sene itibarıyla bu rakam 1250 liraya ulaşmıştır.  Öğretmenlerimize bazı müjdeler vermek istiyorum. Haklarını güvence altına alacak bir öğretmenlik meslek kanunu çıkarmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Meclis sürecinin ardından yürürlüğe girecek bu kanunla mevcut hakları korunan öğretmenlerimize ilave mali ve sosyal haklar da sağlıyoruz. Artık yürüttükleri görev bir kariyer mesleği olarak tamamlanacak öğretmenlerimize 3600 ek gösterge başta olmak üzere sağlayacağımız haklar şimdiden hayırlı olsun.

2 yıl önce

Bakan Soylu'dan '3600 ek gösterge' açıklaması: Düğüm 2022'de çözülecek

Bakan Soylu, Ankara'nın Çankaya ilçesindeki otelde düzenlenen 'Türkiye Polis Emeklileri Sosyal Yardım Derneği 26'ncı İstişare Toplantısı'na katıldı. Burada konuşan Soylu, Türkiye'de ele geçirilen uyuşturucu miktarının özellikle belli başlıklarda Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin tamamının 2 katı olduğunu belirterek, "Geçen yıl 86 ton esrar yakalamıştık, bu yıl 51 ton yakaladık. Geçen yılın tamamında 13 ton eroin yakalamıştık, bu yıl daha 15 Kasım itibarıyla sayı 18 tonu geçmiştir. Bu yıl da kendi ülkemizin rekorunu kıracağız, yaklaşık 21,5 ton içerisinde bitebileceğini düşünebiliyoruz. Captagon geçen yılın tamamında 2,7 milyon adet yakalanmıştı, bu yıl 5,2 milyon adede ulaştık. Bu ülkede 2016 yılında uyuşturucu suçlarında tutuklama sayısı 7 bin 461 kişiydi, bu yıl 21 bin 801'dir" dedi. 'WHATSAPP KULLANMIYORUZ' Göçle mücadeleye de değinen Bakan Soylu, 40 yılda kurulan AB'nin 10 yıllık göç meselesinden sarsılmaya başladığını kaydedip, "Almanya'da bir sel afeti yaşandı, neredeyse 3 ay devlet vatandaşın yanına gidemedi. Bozkurt'ta 20 günde yolları açtık, 5 metre rüsubatla kaplı ilçede 1 ayda çarşı, pazarı işler hale getirdik. Bütün bunları anlatmamın sebebi şudur; birileri bize çok farklı bir Türkiye tablosu göstermeye, daha doğrusu Türkiye'yi bir yangın yeri gibi göstermeye çalışıyor ama işin aslı öyle değil. Birileri bugün polisi yeni keşfetmeye çalışıyor, muhtarı yeni keşfetmeye çalışıyor. İnterpol Genel Kurulu Türkiye'de yapıldı. Orada herkes Türk Polis Teşkilatı ile gurur duydu. 169 ülke geldi, onların birçoğu ile görüştüm. Interpol'un kendisi dahil olmak üzere gelen tüm misafirlerimiz Türk Polis Teşkilatı'nın ortaya koymuş olduğu misafirperverliği, gıpta ve takdirle takip ediyor. Interpol'un İcra Kurulu üyeliğine Avrupa Delegasyonu'ndan girmiş olduk. Polis teşkilatı olarak WhatsApp kullanmıyoruz. Başka türlü bir yazılım da kullanmıyoruz. Bizim evlatlarımızın, bizim polis mühendislerimizin yazdığı WhatsApp'tan daha kaliteli; kaynak kodlarını kendilerinin yazdığı, çok yüksek güvenlikli bir iletişim kanalından haberleşiyoruz. Siber suçlar, yine gurur duymamız gereken bir anlayış. Bütün ülkeler, siber suçlarla mücadelede çok iyi olduğumuzu söylüyor ve eğitim almak istiyor. Her şeyi becerebilen kritik kabiliyetlerini ortaya koyabilen bir polis teşkilatı var" diye konuştu. '2023'ÜN İLK EMARELERİNİ ŞİMDİDEN GÖRMEYE BAŞLADIK' Bakan Soylu, Türkiye'de 2017 yılında 941 kişinin uyuşturucu kaynaklı hayatını kaybettiğini anımsatarak, "Bugün bu sayı, 2020 yılı sonu itibarıyla 314'e düştü. Suçluların üzerine gidiyoruz. Türkiye'yi terörden tamamen arındırmaya çalışıyoruz. Ne yaşadığımızı biliyoruz. Bu büyük yolculuğun nereye gittiğini de biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 2014'te bir vesileyle ifade ettiği bir sözü var, diyor ki '2023'e giden yol, elbette bir gülistan olmayacaktır'. Bu sürecin ciddi zorlukları ve sıkıntıları olacaktır. Bu yaşananlar tesadüf değildir. Türkiye'nin geleceğe yürüyüşünü kıskananlar, mani olmaya çalışanlar elbette ki olacaktır. Güçlü bir Türkiye, herkesin işine geliyor değildir. Faiz lobilerinden umudunu terör devletine bağlayanlara, PKK'nın yatırımcılarından içimizdeki batıya tapan zihniyetlere kadar pek çok haset noktası, bugün bu yürüyüşe mani olmak istemektedir ancak 20 yıldır Allah'ın izniyle bu yolda ilerliyoruz ve bir hedefimiz var. 2023'ün ilk emarelerini şimdiden görmeye başladık. Doğu ve Güneydoğu'nun gündemi PKK değildir, turizmdir. Doğu ve Güneydoğu'da insanların gece yarılarına kadar iş yerlerini açık tutmaları, parklarda caddelerde gezmeleri, 2023 Türkiye'sinin provalarıdır" dedi. 'POLİS TEŞKİLATINA İFTİRA ATMAK AYIPTIR' Soylu, ana muhalefet partisi liderinin 'Polis, Ankara'daki bir vakfın toplantısını bastırdı' diyerek iftirada bulunduğu kaydederek, "'Polis bunu yaptı' diye iftira atmak; ana muhalefet partisi başkanına yakışır mı, ana muhalefet partisi başkanı çıktığı programda suçluyu över, İçişleri Bakanı'na iftira atar mı? İktidar olmak başka bir şey, siyaset yapmak başka bir şeydir. Türk polisini, her zaman kendilerine rakip olarak görürler ama 2023 yaklaştıkça polis onlar için kıymetli olmaya başlar. Büyük başarılara imza atan bir teşkilata iftira atmak ayıptır, günahtır, yazıktır. Dertlendiğim için söylüyorum. Vallahi bu kadar basit değil billahi bu kadar basit değil. Ben bunu kabul etmiyorum, tek başına kalsam da kabul etmiyorum" dedi. 'EMEKLİ OLDUKTAN SONRA DA YALNIZ BIRAKMAYIZ' Bakan Soylu, polisin 3600 ek gösterge beklentisiyle ilgili de "3600 meselesi, Türk Polis Teşkilatı'nın anasının ak sütü gibi helaldir, bu kadar basit. Emeklilik maaşıyla çalıştığı maaş arasındaki fark ve standart açık olduğu için ve bunun hakkaniyetli bir çizgiye gelmesi için böyle bir talebi ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı'mız da memleketimizin ölçüleri çerçevesinde bunun yapılacağını söyledi. Bundan birkaç ay önce de kabinede Sayın Hazine ve Maliye Bakanı'mız ile Çalışma Bakanı'mıza talimat verdi. İnşallah 2022'de bu düğüm çözülecektir. Polisimizi emekli olduktan sonra da yalnız bırakamayız" diye konuştu.

2 yıl önce

Bakan Bilgin'den önemli açıklamalar: 3600 ek gösterge için tarih verdi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, CNN Türk canlı yayınında gazeteci Hakan Çelik'in sorularını yanıtlıyor. Bakan Vedat Bilgin konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı: "Pandemi olmasaydı da kalkınma süreci her zaman sorun yaratır. Ekonomik sorunların yoğunlaştığı dönemde Türkiye buna çok net cevap verdi. Türkiye sosyal hizmet alanlarından olağanüstü ve en etkin hizmetleri parasız. götürüyor. Avrupa ortalamasından çok yüksek. Avrupa salgın sürecinde sağlık konusunda döküldü. Biz o konuda çok iyiydik. Türkiye bu konuda güçlü bir ağa sahip. Asgari ücrette tarihte ilk defa yüzde 50 oranında bir artış gerçekleşti. Bu gerçekçi bir artıştır. ASGARİ ÜCRETLE İLGİLİ GERİ DÖNÜŞLER NASIL? Türkiye zor şartlarda asgari ücret artışını gerçekleştirdi. Bu tarihsel bir adımdır. Enflasyonun yüzde 30 olduğu seviyede yüzde 50 oranında bir artış gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın insiyatifiyle bu artışı geçekleştirdik. İşverene burada çok önemli bir destek verdik. Vergi muafiyeti sağladık. Türk ekonomisi hızla büyüyor. İlave istihdamın devam edeceği kanaatindeyim. 3600 EK GÖSTERGEDE SON DURUM 3600 ek gösterge yıllardır Türkiye'de konuşulur. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konunun halledileceğini söylemişti. Bunu ele aldık. Biz bunu yapmak mecburiyetindeyiz. Geri dönüşü yok bu işin. Bakanlık içerisinde çalışmamızı yaptık. 3600 ek gösterge çalışanların içinde bir düzenleme yapıyor ama esasen düzenlemeyi emekliliklerinde yapıyor. Bu çalışmayı biz bakanlık içerinde tamamladık. İkinci aşamada sendikalarla değerlendireceğiz. Kamunun diğer kuruluşlarıyla onlarla müzakere edeceğiz. Meclis'e ilk 6 ay içinde en geç Mayıs-Haziran'da intikal ettiririz. Bu yıl içinde tamamlanacak. Kadro hakları için çalışmalar yapıyoruz. 'KADRO HAKLARI İÇİN ÇALIŞMA YAPIYORUZ' Kamuda bir sorun daha var. Toplu sözleşmede çözülmesi gereken madde olarak ortaya koyduğumuz nokta sözleşmeli personeller. Sözleşmelileri kadrolularla benzer haklara sahip noktaya getireceğiz. Çok fazla statü var, karışık. Sadeleştireceğiz ve isteyenler için böyle bir çalışma yapıyoruz. Onu da bu yıl içinde bitireceğiz. Önümüzde ödev olarak duruyor. Meclis'e haziranda gelmiş olur. İstanbul'da bir işyerinde işçileri kapının önüne koymuştu. İşçileri yarın işe almazsanız çalışma izinlerinizi iptal ederim demiştim. Ondan sonra da başka bir sendika geldi. Sizin bu sözünüzü duyduk yanımızda olur musunuz dediler, çözmek üzereyiz. MEMUR MAAŞLARI Biz bu süreçte memurlarla ilgili önemli düzenleme yaptık. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla ilgili memurlarımızdan da talep oldu. Tüm çalışanlarımızın gelirlerini Asgari Ücret dışında bırakınca memurlara 300 TL'ye yakın ek yapmış olduk. O konular çok açık. Asgari geçim indirimi kalktı diye memurlarda çocuk parası vs bunlar AGİ kapsamında değil memur statüsüyle ilgili kanunla düzenlenmiş. Alakası yok. Yanlış bilgi. O devam ediyor. Memurlar artış elde etti. Çocuk yardımı aile yardımından da mahrum olmadılar. Memurlara yüzde 31 civarı zam yapıldı. Enflasyonla ilgili rakam ortaya çıkınca 6 aylık zam yüzde 31 zam. Yıllık enflasyon yüzde 36. Temmuzda da zaten düzenleme yapılacak. Yüzde 3 puan refah payı artışı verildi. AGİ KALKTI MI? İşçi diyelim ki ücret alıyor. Tüm çalışanlar için basit açıklarsak sizden vergi almıyor. AGİ için gerekli gelir olması lazım vergiyi iade ediyorum diyor devlet. Ne vergi alıyoruz ne de vergi iade ediyoruz. AGİ tüm çalışanlar için. İşverenin verdiği vergiden devletin vergiyi iade etmesi. Memurlar açısından AGİ'nin dışındaki tüm ödemeler devam ediyor. EMEKLİ ZAMMI Emeklilerin en düşük rakamı 1500 liraydı, 1300-1200 olanlar da vardı. Bunu 1500 TL'ye çekmişti Sayın Cumhurbaşkanımız. Bunu bir de 2 bin 500 TL'ye çekti. Memur emeklilerine toplu sözleşme şartı olarak yüzde 31 artış gerçekleşmiştir. Memur zammını da emeklilerine yansıttığımızda emeklilerdeki artış yüzde 67'ye ulaşmıştır. Temmuzda yeniden düzenlenecek. 6 aylık bir artış bu. EYT AÇIKLAMASI Buradaki sorun yaş şartına takılanlar. Bu konuda AYM kararı var. AYM, yaş da bu işin şartlarından biri, yerine getirilmelidir diyor. Sigorta sistemi prime dayalıdır. Prim ödeyen insan ile emekli olan insan sayısı arasında bir oran var. Devlet düzenlemeleri yaparken, yasal değişiklikleri yaparken bunlar dikkate alınıyor. Bize haksızlık yapıldı diyorlar. Önümüzdeki çalışma programları içinde bunlar var. Aşama aşama sorunları çözüyoruz. Zaman veremem. Önceliğimiz şu anda emeklilerin haklarını geliştirmek.

2 yıl önce

3600 ek göstergede takvim netleşiyor! Mayıs ayında meclise gelebilir…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, binlerce kişinin merakla beklediği 3600 Ek Gösterge konusunda yapılan teknik görüşmelerde sona yaklaşıldığını açıkladı. Teklifin mayıs ayında TBMM’ye sunulacağını kaydeden Bilgin, 3600 ek göstergede adalet duygusunun zedelenmeyeceğini belirterek, “Şubatta açıklama yapabiliriz” dedi. Cumhurbaşkanlığı Kabinesinin ardından çalışma hayatını yakından ilgilendiren başlıklarla ilgili soruları yanıtlayan Bakan Bilgin, son dönemde 3600 ek gösterge meselesine yoğunlaştıklarını kaydetti. Bu konuda kurumlar arasında görüş alışverişinde bulunduklarını dile getiren Bakan Bilgin, “Mayıs ayında 3600 ek gösterge Meclis’e gelebilir. Kurumlar arası teknik çalışmalar devam ediyor. Tahmin ediyorum şubat ayında bir açıklama yapılır” diyerek şunları söyledi: ADALET DUYGUSUNU ZEDELEMEYECEK “Dört meslek grubuyla birlikte başka grupları içine alan statüler var. Avukatlar var, hukukçular var, il müdürü var mesela. Ona bağlı birisi mesela sağlık şube müdürü. Bu statüleri yeniden adil şekilde çalışıyoruz. Ama o düzenlemeyi yapacağız. 3600’de dediğim gibi biz adalet duygusunu zedelemeyen bir düzenleme yapmak istiyoruz. İl müdürü 3600, ona bağlı memur 3600 olmaz. Daha kapsamlı, adalet duygusunu zedelemeyen, statüler arası farklılaşmayı koruyan, onların dışında başka rakamlar ek göstergeler koyabiliriz. Biz alternatif şeyler yapıyoruz. En adil, en uygun düzenlemeyi yapıyoruz. Çok alternatif var ama bunu teke indirmeye çalışıyoruz.” ENFLASYON FARKI VAR Ek zam bekleyen kamu işçileriyle ilgili de kısa bir açıklama yapan Bilgin, “Biz enflasyon farkını orada da memurlarımızda olduğu gibi işçilerimize taahhüt ettik” dedi.

1 2