20 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Joe Biden haddini aştı! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a küstah sözler

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, abd, demokratların adayı joe biden, bedel ödemeli

3 yıl önce

ABD Başkanı ilan edilen Joe Biden'dan ilk açıklama: Tüm Amerikalıların başkanı olacağım

ABD Başkanı seçildiği duyurulan Joe Biden, ilk açıklamasını Twitter'dan yaptı

3 yıl önce

ABD Başkanı seçilen Joe Biden, CIA'in başına William Burns'ü getireceğini açıkladı

Türkiye'nin PKK ile mücadelesinde iş birliği için pratik yollar bulmak ve işbirliği içerisinde çalışmaya devam etmek için yollar arıyoruz" ifadesini kullanmıştı. 2012 yılının başında Türkiye'ye gelerek Feridun Siniroğlu ile görüşen Burns, o dönemde Orta Doğu'da hızla yayılan Arap Baharı ile ilgili olarak da "Türkiye dinamik demokratik toplumu, dünya ile entegre olmuş bir ekonomi ve derin bir İslami miras ve kültürle birleştiren bir ülke olarak önemli bir model oluyor" demişti

2 yıl önce

Tarihçilerden Joe Biden'a tepki: ABD'nin kullandığı 'soykırım' ifadesi hukuki değil, siyasi

Tarihçilere göre ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasının tarihsel ve hukuksal hiçbir karşılığı bulunmuyor. Biden'ın sözleri tamamen siyasi. 'Soykırım' iftirası Türkiye açısından yok hükmündedir. Galatasaray Üniversitesi’nden, tarihçi- akademisyen Doç. Dr. Ahmet Kuyaş tarihçilerin dahi mesele üzerinde bir karara varamadığını söyledi: “Dünya görüşleri, tarihe yaklaşımlarına göre ‘Soykırımdır’ diyenler de var ‘Değildir’ diyen tarihçilerde. Bu tamamen yorum meselesi. Çok tartışılan ve daha uzun yıllarca tartışılmaya devam edilecek bir konu bu. Tarihçiler kendi içlerinde ne derslerse desinler ama siyasi bir takım kişi ya da kurumların bu konuda bir söz hakkı yoktur. Ne bir devlet başkanı ne de bir ülkenin senatosu ya da meclisi tarihte ne olup olmadığına, o olaya hangi adın verilip verilmeyeceğine karar veremez! Taşlar değişir, 24 Nisan’da bir başka ABD Başkanı aynı ifadeyi kullanmazsa ne olacak? Bu tip çok tartışılan tarihsel olayların güncel siyasete alet edilmesi sakıncalıdır. Kaldı ki Biden’ın söyledikleri üzerinden tarih konuşamayız.” TARİHÇİLER ARAŞTIRSIN Tarihte birtakım sorulara, net cevaplar vermenin mümkün olmadığını, her devletin resmi tarihinin kendi bakış açısına göre şekillendiğini belirten Doç. Dr. Kuyaş şöyle devam ediyor: “1. Dünya Savaşı’nı ‘Almanlar çıkardı’ diyen de ‘Çıkarmadı’ diyen de var. Doğru ve net bir yanıt yok anlayacağınız. Türk Tarih Kurumu da 1980- 1990’lardaki tutumunu değiştirdi. Ermenilere de korkunçluklar yapıldığını bugün herkes kabul etti. Bu korkunçluklara ‘soykırım’ denilebilir mi? Tarihçiler konuşsun, tartışsın, araştırsın. Buraya kadar sorun yok. Sorun, siyaset eliyle duruma bir isim konulma çabasında. Tarihsel değil, politik bir mesele! Üzerinde bile durmamak gerekiyor. Önemsediğimizi göstermek bile bir zaaf.” BİZ HAKLIYIZ Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nden, tarihçi- yazar Prof. Dr. Hale Şıvgın ABD Başkanı Biden’ın seçim yatırımı olarak Ermeni lobisine ‘soykırım’ diyeceği sözünü verdiğini hatırlattı: “Karar siyasidir. Tarihi ve hukuki dayanağı yoktur. Hukuki dayanağı olabilmesi için Uluslararası Adalet Divanı kararı olması gerekiyor. Var mı? Yok. Hatta tam tersi kararlar var. Bu kararlar ortadayken bir parlamentonun ‘Soykırım vardır’ diyerek kendisini mahkeme yerine koyması kabul edilebilir değil. Açıklama yok hükmündedir.” HARBORD RAPORUNDA Prof. Dr. Şıvgın’ın Biden ve Amerikan senatosuna bir de önerisi var: “Genaral Harbord Raporu’nu okusunlar. ABD’nin 28. Başkanı Wilson, 1. Dünya savaşı sonrası Kafkasya ve Anadolu’da olan olayları incelemek üzere General Harbord ve 46 kişilik bir komisyon görevlendirdi. Bu komisyonun raporu der ki; ‘Türkler emperyalist amaçlarla değil kendi bağımsızlıkları için savaşıyorlar. Ermenilerin katledildikleri iddiası doğru değildir.’ Bu raporu bilmelerine rağmen ‘soykırım’ iddiasında olmaları konunun siyasi olduğunun en açık kanıtı. ‘Gelin arşivleri açalım, ortak tarih komisyonu kuralım’ dedik ama taleplerimiz kabul edilmedi. Çekinecek hiçbir durumumuz yok. Hem tarihi hem hukuki yönden haklıyız!” BATININ IRKÇI TEZLERİ Tarihçi- yazar Sinan Meydan’a göre madalyonun iki yüzü var. İlki emperyalist Batı yüz yıllardır kendi ‘ırkçı’ tarih tezlerini, arkeoloji ve antropolojiyi sömürgecilik ve siyaset silahı olarak kullanıyor. ‘Bugün gelinen nokta aslında sürecin bir devamı gibi’ diyen Meydan şöyle devam etti: “Emperyalist Batı bugüne kadar tüm bu yaptıklarını, kendi ırkçı tezleriyle destekleyerek, ‘insanlığa hizmet’ yalanıyla meşrulaştırmaya çalıştı. Batı’nın 18. yüzyıldan itibaren geliştirdiği bu ‘ırkçı’ tezlere göre Türkler barbar, ikinci sınıf, sarı ırka mensup, yağmacı, barbar bir halktı. Öyle ki Yunan işgalini dahi ‘Türklere uygarlık götürme’ yalanıyla meşru kılmaya çalıştılar. Bu ırkçı tarih tezlerine doğuda ilk başkaldıran lider Atatürk’tü. ‘SOYKIRIM’ İFTİRASI Atatürk, özellikle de Türk Tarih Kurumu’nun Batı’nın Türklere yönelik iftiralarına karşı tarih ve bilimsel çerçevede araştırmalar yapmasını ve bu araştırmaları uluslararası bilim ve siyaset çevrelerinde savunmasını istiyordu. Bu bağlamda cevap verilmesi gereken önemli konulardan biri de ‘Ermeni soykırımı’ iftirasıydı. Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne! Biz ne yaptık? Bu süreçte ne TTK ne üniversitelerimiz ne siyasi partiler ‘soykırım’ iftirası konusunda uluslararası siyaset ve bilim çevrelerini etkileyecek boyutta çalışmalar yapamadı. Dışişleri’nin bu iftiraya karşı lobi çalışmaları da yetersiz kaldı.”

2 yıl önce

Rusya Başkanı Putin'den Joe Biden'a zirve öncesi mesaj

14 Haziran'da gerçekleşecek Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Amerika Başkanı Biden görüşmesinin öncesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den dikkat çeken bir açıklama geldi. Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında 16 Haziran’da Cenevre'de zirve görüşmesi yapacak. Putin, zirvenin amacına ilişkin yaptığı açıklamada, "Kişisel temaslarımızın, ilişkilerimizin yeniden canlandırılması, doğrudan diyalog tesis edilmesi, karşılıklı olarak çıkar sağlayan alanlarda gerçekten işleyen etkileşim mekanizmalarının kurulması planlanıyor" dedi. "Stratejik istikrar, bölgesel krizler ve ekonomi konularını ele alacağız" şeklinde konuşan Putin, "Bana kalırsa bu görüşmede tüm bu alanlarda etkileşim mekanizmaları kurabilirsek iyi olur. Böylelikle görüşmenin boşuna olmadığı söylenebilir" ifadelerini kullandı. ''ABD'Lİ ŞİRKETLER PAZARIMIZDAN UZAKLAŞTIRILIYOR'' ABD’li şirketlerin Rusya'ya yatırım yapma konusunda istekli olduklarını savunan Putin, "Karşılıklı olarak bir ilgi var. Birçok ABD’li şirket Rusya’da çalışmak istiyor, ancak bu şirketler kulaklarından çekilerek bizim pazarımızdan uzaklaştırılıyor ve yerleri rakiplerine bırakılıyor. Bu sahiden ABD ekonomisinin yararına bir durum mu?" diye sordu. Biden ile yapacağı görüşme öncesinde her iki tarafın da yapıcı davrandığını söyleyen Putin, "Üst düzey bir görüşme öncesinde iki taraf da uygun bir çalışma ortamı oluşturmak adına her zaman birtakım olumsuz söylemleri azaltmaya çalışıyor" ifadesini kullanarak ABD tarafının bu yaklaşımını profesyonelce bulduğunu ve kendilerinin de aynı yaklaşımı sergilediğini belirtti.

2 yıl önce

ABD Başkanı Joe Biden’dan Taliban’a mesaj: Saldırı olursa hızlı ve kuvvetli bir cevap görürler

İşte Biden'ın açıklamalarından satır başları: Dünyanın bu kadar uzak bir noktasında bu kadar net bir şekilde yalnızca ABD böylesine başarılı bir operasyon gerçekleştirebilir. Yaklaşık 8 bin kişiyi tahliye ettik şu ana dek. ABD sözlerinin arkasında duruyor. Kadın liderler ve gazetecilere de yardımcı olacağız. Şu anda kaç Amerikalı'nın ülkede olduğunu bilmiyoruz. Sağlıklı bir sayıya ulaşmak için çalışıyoruz. Daha dün tahliye edilen Amerikalılar arasında havalimanına askeri imkanlarla getirdiğimiz siviller de oldu. 'OPERASYONLAR ÇEKİLMEYİ TAMAMLAYANA KADAR SÜRECEK' NATO'yla bu konuda yakın işbirliği içindeyiz. Bu operasyonlar önümüzdeki günlerde de sürecek, ta ki çekilmeyi tamamlayana dek. Eve gelmek isteyen tüm Amerikalıları eve getireceğiz. Bu tahliye operasyonu tehlikeli bir operasyon, riskler var. Zor şartlar altında sürdürüyoruz bu operasyonu. Can kaybı riski de var. Taliban'la sürekli iletişim halindeyiz. Sivillerin güvenli geçişini sağladıklarından emin oluyoruz. Taliban'a şunu çok net söyledik: Bizim askerlerimize herhangi bir saldırı, operasyonlarımıza bir müdahale olursa çok hızlı ve kuvvetli bir cevap görürler. G-7'DEN ACİL TOPLANTI KARARI Bu bölgede istikrarı getirmek isteyen herkesle birlikte çalışacağız. Boris Johnson, Şansölye Merkel, Emmanuel Macron ile görüştüm son birkaç günde. Hepimiz G-7'nin önümüzdeki hafta acilen toparlanmasına karar verdik. Ortak bir yaklaşım belirleyeceğiz Afganistan konusunda. Uluslararası kamuoyuyla çalışmak için nasıl bir yol izleyebileceğimizi de konuştuk. Taliban üzerinde uluslararası baskıyı nasıl kurarız, bunu da konuştuk. Geçtiğimiz hafta içimizi acıtan görüntülere şahit olduk. Burada korkmaları çok normal, üzgünler, gelecekle ilgili fikirleri yok. Askerimizin yürüttüğü çok zor ve tehlikeli bir operasyon. Diğer Amerikalıları, Afgan müttefiklerimizi, ortak müttefiklerimizi kurtarmak için çabalıyorlar. 'VATANDAŞLARIMIZI VE MÜTTEFİKLERİMİZİ KURTARMAK İÇİN HER ŞEYİ YAPACAĞIZ' Eleştiri yapmak için bu operasyondan sonra çok vaktimiz olacak. Ama şu anda tek odağım bu işi bitirmek. Amerikan vatandaşlarını ve Afgan müttefiklerimizi kurtarmak için her şeyi yapacağız, buna konsantre olmuş durumdayız. Bu iş bittiği zaman Afganistan'daki 20 yıllık askeri varlığımız sona ermiş olacak. Kimse bizim kredibilitemizi sorgulamadı. NATO müttefiklerimizden böyle bir şey duymadım. Hatta herkesten tam tersini duyuyorum. Herkes bizim çok hızlı ve sözümüzü tutacak biçimde hareket ettiğimizi düşünüyor. Biz Afganistan'a El-Kaide'den kurtulmak ve Bin Ladin'i yakalamak için gittik, bunları başardık. Bu savaşı bitirmenin vakti geldi çattı. Son 20 yılda bize bedeli 1 trilyon dolardan başlıyor. Terörizm tehdidi artık değişti. Şu anda DAEŞ daha büyük bir tehdit. El-Kaide ve diğer terör örgütlerinden de tehditler var, Afganistan dışındaki ülkelerde de. 'BÖYLE BİR ÇÖKÜŞÜN OLACAĞINA İHTİMAL VERİLMEDİ' Bakan Blinken ve müttefiklerimizle de çalışacağız ki Taliban üzerinde uluslararası baskı kurabilelim. Burada bir meşruiyet kazanma çabası var. Çok sert önkoşullar dayatacağız. Kadınlara, vatandaşlara nasıl davranacakları belirleyici olacak. 11 günde böyle bir çöküşün olacağı hiç ihtimal verilmeyen bir olanaktı. Orta Doğu'da, Afrika'da ve diğer bölgelerde terör örgütlerinin yükselişi söz konusu. Terör örgütleriyle dünyanın diğer bölgelerinde de mücadele ediyoruz. Bize her türlü nota, tavsiye geliyor. Bu grup '11 günde düşer' demedi. Ben bir karar verdim. Dedim ki fikir birliğine uyayım. Fikir birliği de şuydu: Bu olay yılın sonuna doğru olur dendi. Taliban'la bir anlaşmamız var. Şimdilik havalimanına girmelerine izin veriyorlar Amerikan vatandaşlarının. 'VATANDAŞLARIMIZ İÇİN HER TÜRLÜ OPERASYONU YAPABİLİRİZ' Şu anda her seçenek masada. Amerikalıları havalimanına getirmek için ülke genelinde her türlü operasyonu yapabiliriz. Taliban'ın lider kadrosuyla hep iletişim halindeyiz. Yaptığımız işleri onlarla koordine ediyoruz. Bu sayede büyükelçilik çalışanlarımızı dışarı çıkarabildik. İnsanlar diyor ki 'Neden ayrıldık Amerikalılara saldırılmamasına rağmen?' Daha önce de söylediğimiz gibi saldırı olmamasının sebebi bir anlaşma olmasıydı. Trump, 'Kimse bize saldırmazsa 1 Mayıs'ta çıkacağız' dedi. Ayrıca Taliban ülkenin her yerinde kırsal bölgeleri ele geçiriyordu. Eğer ben 2-3 Mayıs'ta 'Gitmiyoruz, kalıyoruz' deseydim o zaman daha fazla Amerikan askeri gitmek zorunda kalmaz mıydı? Ne için öleceklerdi? Afganistan'dan tamamen çekilip şu anda gördüğünüz şeylerin yaşanmaması mümkün değil. ABD'ye gelmek isteyen çok fazla Afgan var. Bir anlaşmamız var Taliban'la. Taliban kontrol noktalarından Amerikan pasaportu olanların geçmesine müsaade ediyor. Bu süreçte Taliban'la irtibat halinde olmamıza rağmen ülkenin güvenlik güçlerinin tamamen çökmesini beklemiyorduk.

2 yıl önce

Joe Biden: Kabil’den kalkan uçaklar doğrudan ABD’ye gelmiyor

ABD Başkanı Joe Biden, Taliban’ın Afganistan’daki yönetimi ele geçirmesinin ardından Afganistan’daki duruma yönelik açıklamalarda bulundu. Biden, "önceliğimiz Amerikan vatandaşlarını güvenli bir şekilde Afganistan’dan çıkarmaktır" diyerek, 14 Ağustos’tan bu yana 28 bin kişinin, bu hafta sonu ise 30 saatte 11 bin kişinin bölgeden tahliye edildiğini bildirdi. Biden: "4 kıtada 2 düzineden fazla ülke ile çalışıyoruz" diyerek, insanların Afganistan’dan tahliye edilmesi için müttefiklerle birlikte çalışıldığını ifade etti. Biden ancak, "tahliyelerin her şekilde zor olacağını", "Acı ve kayıp olmadan insanları tahliye etmenin bir yolu olmadığını" sözlerine ekledi. Biden, Afganistan’ın başkenti Kabil’den kalkan uçakların doğrudan ABD’ye gelmeyeceğini belirterek, tahliye edilenler hakkında, önce araştırılma yapılacağını ve son 20 yılda ABD için çalışan kişilerin ülkeye kabul edileceğini açıkladı. Biden, uçakların ABD’ye gelmeden önce geçiş ülkelerindeki ABD ordusuna bağlı üslere iniş gerçekleştirdiğini ve burada denetim gerçekleştikten sonra ülkeye gelmeye uygun onların kabul edildiğini söyledi. Biden, "Son 20 yılda bize yardımcı olan Afganları Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yeni evlerinde memnuniyetle karşılayacağız." dedi. Ticari uçakların gönüllü olması planlanıyor Biden, Afganistan’daki çalışmaların 31 Ağustos’tan sonraya uzamamasını umut ettiğini açıklarken, güvenli bölgenin Kabil Havalimanı çevresine genişletildiğini belirtti. Biden, bölgeden tahliye kapasitesinin arttırılması için farklı ülkelerdeki ticari havayollarının bazı uçaklarını bu iş için ayırmaya gönüllü olabilecekleri bir programın aktif hale getirileceğini söyledi. Biden: "Afganistan’dan çekilmek doğru bir karardı" Biden, Afganistan hakkında "alınması gereken temel bir karar" olduğunu ve daha fazla Amerikalıyı görmemeye kararlı olduğunu vurguladı. Biden, ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararının "doğru bir karar" olduğunu söyleyerek Afganistan’da bir süre daha kalmanın hiçbir fark oluşturmayacağını sözlerine ekledi. Biden: "Kimseye güvenmiyorum" Biden, Taliban’ın ABD’ye karşı bir saldırı gerçekleştirmeyeceğine dair garanti aldığını, ancak Taliban da dahil olmak üzere "kimseye güvenmediğini" söyledi. Biden ayrıca, belli koşullar altında ve davranışlarına bağlı olarak, Taliban’a karşı yaptırımları destekleyebileceğini söyledi.

2 yıl önce

Joe Biden kritik görüşmede uyudu

ABD Başkanı Joe Biden, bir kez daha icraatleri değil davranışlarıyla gündemde. 78 yaşında olan ve gaflar, sağlık sorunları nedeniyle koltuğunu Başkan Yardımcısı Kamal Harris'e devredeceği konuşulan Biden, son olarak İsrail Başbakanı Naftali Bennett ile kameralar karşısındaki görüşmesinde uyudu. ABD Başkanı Joe Biden 20 Kasım 1942 doğumlu ve 78 yaşında. 80 yaşına merdiven dayamış olan Biden, sık sık davranışlarıyla da gündem oluyor. ABD Başkanı'nın ilerlemiş yaşı ve zaman zaman ayakta zor durmasından dolayı da Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in adı ABD Başkanlığı için geçiyor. Biden'ın son skandalı ise kameralar karşısında yaşandı ve oldukça ses getirecek cinsten. İSRAİL BAŞBAKANI İLE GÖRÜŞÜRKEN UYUDU ABD Başkanı Joe Biden, göreve gelmesinin ardından ABD'ye İsrail Başbakanı olarak ilk ziyaretini gerçekleşen Naftali Bennett ile bir araya geldi. 12 yıllık Binyamin Netanyahu iktidarından sonra yönetime gelen Bennett'in ABD ziyareti merakla beklenirken görüşmeye Biden'ın uyuklaması damga vurdu. Basın mensuplarının karşısında gerçekleşen görüşmede Biden, Bennett'in konuştuğu sırada uyumaya başladı. ABD Başkanı'nın uyuduğunu gören Bennett ise konuşmaya devam etti. Olaya ilişkin görüntüler ise dünyanın gündemine oturdu. KAMALA HARRİS İDDİALARI BİR KEZ DAHA GÜNDEMDE Yaşananlar, 78 yaşındaki Biden'ın henüz daha Başkan olarak seçilmemişken yardımcısı Kamala Harris ile ilgili ortaya atılan iddiaları akıllara getirdi. Biden'ın ileri yaşı nedeniyle ikili hakkında birçok iddia gündeme gelmişti. Onların başında ise, Biden'ın ileri yaşı nedeniyle 4 yıllık dönemin sonunda çekileceği ve yerini Harris'e bırakacağı geliyor. Harris'in ise daha şimdiden başkanlık için hazırlandığı ve 2032'ye kadar yönetimde kalacağı iddia edilmişti.

1 2 3 4