25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Amerika, İçişleri Bakanı Soylu’dan rahatsız! ABD'nin Türkiye raporunun şifreleri: 59-44-36

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı “2021 Türkiye İnsan Hakları Raporu”nda, PKK ve FETÖ ön plana çıktı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, önceki yıllarda olduğu gibi FETÖ için “Fethullah Gülen Hareketi” ifadesini kullandı. “SÖZDE FETÖ DARBESİ” DEDİLER Amerika, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini “Başarısız darbe girişimi” olarak tanımladı ve “sözde FETÖ darbesi” dedi.  Raporda şu ifade kullanıldı: “Türkiye hükümeti, Fethullah Gülen’i, darbenin arkasında olmakla suçluyor. Türkiye, Fethullah Gülen ile 2016 darbe girişimi arasında sözde bir bağ olduğunu iddia ediyor.” PKK VE FETÖ TUTUKLULARI İÇİN “SİYASİ TUTUKLU” İFADESİ KULLANILDI ABD Dışişleri Bakanlığı, terör örgütü PKK ve FETÖ üyelerinin “şüpheli deliller” ile tutuklandığını ve birçok kişinin “siyasi tutulu” olduğunu öne sürdü. Amerika’nın hazırladığı “İnsan Hakları Raporu”nda, keyfi tutuklamalar yapıldığı ve bunun için “FETÖ ve PKK terör örgütü üyeliklerinin gerekçe olarak gösterildiği” ancak bunların “sözde” gerekçeler olduğu iddia edildi. PKK TERÖRİST AMA SİVİL ÖLÜMLERDEN TÜRKİYE SORUMLU ABD, “PKK, hükümet güçlerine karşı yürüttüğü kampanyaya devam etti” dedikten sonra, Türkiye’nin sınır içi ve sınır ötesi harekatlarında sivillerin öldüğünü ve Türkiye’nin sivillerin hayatını korumak için yeterince önlem almadığını belirtti. ABD, PKK için “terörist” ifadesini kullandı ancak Türkiye’nin PKK ile mücadelesinde hak ihlalleri yapıldığını ve PKK ve FETÖ tutuklularının “işkenceye maruz kaldığını” iddia etti.  OSMAN KAVALA AYRINTISI Raporda, Osman Kavala hakkında şu ifadeler kullanıldı: “Önemli iş insanı Osman Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına rağmen hala tutuklu. 15 Temmuz darbe girişimiyle olan sözde bağı ve 2013 Gezi Parkı olayları sebebiyle yargılanıyor.” İÇİŞLERİ BAKANLIĞI HEDEFTE Amerika’nın raporunda, İçişleri Bakanlığı ve Süleyman Soylu hedefteydi.  Anadolu Ajansı’nın eski muhabiri Musab Turan’ın, geçen sene dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a ve eski Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye “19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan, milletin teveccühünü kazanan Ak Parti, ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu’dan daha mı küçük?” dediği olaya değinildi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Musab Turan’ın Anadolu Ajansı’ndan kovulduğu ve hükümetin yeterince şeffaf olmadığı söylendi. Raporda, “Keyfi ve Yasadışı Şekilde Kişiye, Aileye, Özel Hayata, Haneye ve Haberleşmeye Müdahale” başlığı altında İçişleri Bakanlığı’nın, FETÖ mensuplarının ailelerine pasaport vermemesi ve pasaportlarını iptal etmesi bir “hak ihlali” olarak lanse edildi. ABD, Türkiye’nin eşcinsel ve trans bireylerin haklarını ihlal ettiğini söyledi ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sosyal medyadaki “Dört LGBT sapkını gözaltına alındı” paylaşımı buna bir delil olarak sunuldu. Süleyman Soylu’nun, Batılı ülkeleri “Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini yok etmek için LGBT’yi finanse etmekle suçladığı” ifade edildi. FETÖ’YE, HDP’YE VE PKK’YA GENİŞ YER VERİLDİ Raporda “Gülen” ismi 36 defa, “HDP” 44, “PKK” ise 59 defa geçti. ABD, HDP’nin baskılandığını, PKK ve FETÖ şüphelilerinin ise yeterli delil olmadan tutuklandığını ve “keyfi tutuklamaya” maruz kaldığını söyledi.

1 yıl önce

AP'nin Türkiye raporu... Dışişleri Bakanlığı’dan sert tepki: Sığ ve vizyonsuz bir yaklaşım!

Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle: Avrupa Parlamentosu’nun (AP) tavsiye kararı niteliğinde olan 2021 Yılı Türkiye Raporu, 7 Haziran 2022 tarihinde AP Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Ülkemiz ve AB arasındaki ilişkilerin karşılıklı çabalarla güçlendirilmesi ihtiyacı ortadayken, AP’nin sığ ve vizyonsuz bir yaklaşımla bu ihtiyacı görmezden gelerek, raporda önyargılı ve gerçeklikten kopuk değerlendirmelerde bulunmasını kabul etmiyor ve reddediyoruz. AP’den öncelikli beklentimiz, dar görüşlü çevrelerin gündemine alet olmaması ve katılım müzakere sürecinin canlandırılması için AB kurumlarına yönelik teşvik edici bir tutum sergilemesidir. Maalesef AP bugüne kadar bunun tam tersi bir tutum takınmıştır. Terör örgütü üyelerinin AP içerisinde yuvalanmalarına ve terör propagandası yapmalarına dahi müsamaha gösteren AP’nin bu tutumu aslında şaşırtıcı da değildir. AP böylece Türk kamuoyu nezdinde hem inandırıcılığını hem de güvenirliğini yitirmiştir. Bu nedenle, raporda yer alan ülkemize dair demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin iddialar ile Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs konularında bir iki AB üyesinin dar görüşlü çıkar sağlama çabalarını yansıtan temelsiz görüşlerin bizim için hiçbir hükmü bulunmamaktadır. Bizim AB’den beklentimiz, öncelikle tüm AB kurumlarının Türkiye’ye yönelik yükümlülüklerini yerine getirmesi, bu çerçevede katılım sürecinin canlandırılması, Vize Serbestisi Diyaloğu’nun hızlandırılması, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin başlatılması, terörle mücadelede işbirliğinin artırılması, göç işbirliği kapsamında özellikle Gönüllü İnsani Geri Kabul Planı’nın hayata geçirilmesidir. Bu konularda atılacak adımları teşvik etmek yerine, Türkiye’yi sığ bir bakış açısıyla değerlendiren bu Rapor AP’nin gerçeklerden kopuk, ideolojik ve yanlı tutumunun yeni bir örneğini teşkil etmekte ve sadece AP’nin itibarını zedelemektedir.

1 yıl önce

Ömer Çelik'ten AP'nin Türkiye raporuna sert tepki

Avrupa Komisyonu'nda Türkiye hakkında hazırlanan 2021 yılı raporu, 67’ye karşı 448 oyla kabul edildi. Raporda, Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve temel haklar gibi konularda endişelerin sürdüğü kaydedildi. "Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselesinde Yunan-Rum tezlerini esas alan bir yaklaşım" Konuyla ilgili açıklamada bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sert tepki gösterdi. "Avrupa Parlamentosu yine gerçeklerden kopuk ve sorumsuz bir Türkiye raporu hazırlamış" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Doğu Akdeniz, Ege ve Kıbrıs meselesinde Yunan-Rum tezlerini esas alan bir yaklaşım sergilemişler. AP göçmenler konusunda üstüne düşenleri yapmayan Avrupa ülkelerini eleştiren ve Türkiye’ye teşekkür eden bir tutum içinde olmalıdır. Ayrıca Türkiye’ye verdiği sözleri yerine getirmeyen AB kurumlarına dönük somut eylem planı önermelidir. "Türkiye eleştirisi yapan bir yaklaşım sağlıklı değildir" Eleştirdiği konularda Türkiye ile demokratik dayanışma üretmek yerine sadece Türkiye eleştirisi yapan bir yaklaşım sağlıklı değildir. Demokratik kavramları dar bir bakış açısıyla birer siyasi kaldıraç gibi kullanmak bencil bir yaklaşımdır. AP demokrasi ve dış politika konularında diyalog ve ahde vefa temelinde somut demokratik dayanışma mekanizmaları üretmelidir. Sömürge komiseri diliyle yapılan bencil değerlendirmelerin bir anlamı yoktur. Cumhurbaşkanımız AB tarafından Türkiye’ye verilen ve tutulmayan sözleri kapsamlı bir şekilde sık sık dile getirmektedir. AB kurumlarının sözlerini tutmayan bencil siyasetleri, Avrupa Parlementosu’nun öncelikli gündemi olmalıdır" Türkiye'ye yönelik sert ifadelerin kullanıldığı raporda öne çıkan başlıklar Rapor, son yıllardaki tüm raporlar gibi Türkiye'ye yönelik oldukça sert ifadeler ve eleştiriler içeriyor. Raporun öne çıkan başlıkları şu şekilde: Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bu olmadan da AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı olmadığı mesajı veriliyor. Raporda Türkiye'deki mevcut ekonomik durum "kaygı verici" olarak tanımlanıyor. Cumhurbaşkanlığının bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtiliyor ve bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatılıyor. Geçen yıl olduğu gibi bu yılda raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor. Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile "tam dayanışma" mesajı verilirken, Ankara'ya da "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" mesajı veriliyor. Ankara'ya bir kez daha "Ermeni soykırımını tanı" çağrısında bulunulurken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor. Türkiye ve AB'nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının "çeliştiği" not ediliyor. Ankara'nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor. Dış politikaya geniş yer ayrılan raporda, Ankara'nın, aday ülkeler arasında AB'nin dış ve güvenlik politikasına "en uzak ülke" olduğu belirtiliyor.

4 ay önce

Moody's Türkiye raporunu yayımladı: 'Görünüm pozitife çevrilebilir'

Moody's, Türkiye ekonomisine ilişkin 'Kredi Görüşü' raporunu yayımladı.