19 Nisan Cuma 2024
2 yıl önce

Suudi gazeteci Kaşıkçı'yı katledenler ABD'de eğitim almış iddiası!

New York Times'ın Salı günü yayımlanan özel haberine göre, Washington Post gazetecisi Cemal Kaşıkçı'nın 2018'de öldürülmesinde yer alan dört Suudi, önceki yıl ABD'de Dışişleri Bakanlığı tarafından onaylanan bir sözleşme kapsamında paramiliter eğitim aldı. NYT'ın bildirdiğine göre eğitim, özel sermaye şirketi Cerberus Capital Management'a ait olan Tier 1 Group tarafından sağlandı. Cerberus, Reuters'in yorum talebine henüz yanıt vermedi. NYT raporuna yanıt olarak, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, yasaya göre bakanlığın "medya haberlerinde iddia edilen herhangi bir lisanslı savunma veya lisanslama faaliyeti hakkında yorum yapamayacağını" söyledi. Price ayrıca ABD'nin Suudi Arabistan'a yönelik politikasının "hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıya öncelik verdiğini" söyledi. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'ı eleştiren köşe yazıları yazan Kaşıkçı, Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki konsolosluğunda prensle bağlantılı bir ekip tarafından öldürüldü ve cansız bedeni parçalara ayrıldı. 2020 Şubat ayında yayımlanan bir ABD istihbarat raporuna göre, gazeteciyi yakalama veya öldürme operasyonunu bizzat veliaht prens onayladı.

2 yıl önce

"ABD ile mutabık kaldık"

Kılıç ve beraberindeki komisyon üyeleri CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve İyi Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan beş günlük Washington temaslarının ardından Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinde Türk gazetecilerle bir araya geldi. Komisyon Başkanı Kılıç, temasları sırasında 8'i Demokrat, 11'i Cumhuriyetçi olmak üzere ABD Kongresinin iki kanadının Dış İlişkiler ve Silahlı Kuvvetler Komitelerinden 19 Kongre üyesi ile bir araya geldiklerini aktardı. Yahudi kuruluşlarının çatı örgütü Yahudi Toplumu Başkanlar Konseyi üyelerinin yanı sıra ABD Ticaret Odası yetkilileri ile görüştüklerini belirten Kılıç, görüşmelerde iki ülke arasındaki birçok konu üzerine fikir alışverişlerinde bulunduklarını dile getirdi. TBMM'deki dört partinin temsilcileri ile bu temasları gerçekleştirmenin önemine değinen Kılıç, "Türkiye'nin çekinceleri, varoluşsal tehditlere karşı birlik ve beraberlik içinde olduğumuzu gösterme imkânımız oldu." diye konuştu. Temaslarda ABD tarafı ile farklı düşündükleri konular olduğuna işaret eden Kılıç, "Herkesle daha fazla bir araya gelme ve görüşmenin önemli olduğu konusunda mutabık kaldık." ifadelerini kullandı. TÜRKİYE, AZERBAYCAN'IN YANINDA Kılıç, temaslarda Karabağ konusunun da gündeme geldiğini belirterek, Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında durma noktasındaki duruşunun ABD'de iyi bilindiğini kaydetti. Ermenistan'ın zaten Karabağ'da işgalci olduğu Birleşmiş Milletler tarafından da tescil edilmiş bir gerçek olduğuna değinen Kılıç, Türkiye'nin Karabağ konusundaki hassasiyetlerini dile getirdiklerini söyledi. TÜRKİYE, AFGANİSTAN HALKINA YARDIM ETMEYE HAZIR Görüşmelerde sıklıkla kendilerine Türkiye'nin Afganistan'da kalıp kalmayacağına ilişkin sorular sorulduğunu belirten Kılıç, Kabil Hamid Karzai Havalimanının güvenliği konusunda Türkiye ile ABD arasında teknik görüşmelerin devam ettiğini, bu konunun detayları hakkında bilgi sahibi olmadığını ancak prensipte Türkiye'nin Afganistan'ın yanında olduğunu dile getirdi. Kılıç, "Afganistan halkına ve Afganistan'a her zaman yardım etmeye hazır olduğumuzu dile getirdik ama aynı zamanda devam eden teknik bir süreç olduğunu ve Türkiye'nin orada muharip gücünün olmadığını söyledik." dedi.

2 yıl önce

Çin Dışişleri Bakanı Sözcüsü Wang Wenbin: ABD, diğer ülkelere karşı yaptırımlar uygulayarak ve askeri olarak tehdit ederek, dünya düzeninin en büyük yıkıcısı olmaktadır

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wang Wenbin, ABD'yi dünya düzeninin "en büyük yıkıcısı" olmakla suçladı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Wenbin, düzenlediği basın toplantısında, "ABD, diğer ülkelere karşı yaptırımlar uygulayarak ve askeri olarak tehdit ederek, dünya düzeninin en büyük yıkıcısı olmaktadır." dedi. MÜTTEFİKLERİMİZİN ÇOĞU ABD İLE AYNI FİKİRDE DEĞİL ABD’nin kurallarının temelini oluşturduğu düzenin, ABD'nin egemen olduğu hegemonik bir sistem olduğunu dile getiren Wenbin, müttefiklerinin çoğunun ABD ile aynı fikirde olmadığını belirtti. DÜNYA DÜZENİ HEGEMONİK DEĞİLDİR Wenbin, "Dünya düzeni hegemonik değildir veya ABD liderliğindeki bir klik tarafından oluşturulmamıştır. Tüm ülkeler gerçek manada çok taraflılığı uygulamalı, uluslararası ilişkilerin demokratikleşmesini ilerletmeli ve insanlık için ortak geleceğe sahip bir toplum inşa etmelidir." dedi.

2 yıl önce

“Sedat Peker, ‘Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak’ isteyen derin ABD’nin piyonu olarak ‘özel görev’ yapıyor”

Korkmaz’ın “Enseye Tokat” derin ilişkiler nereden koşuyor?” başlıklı yazısı şöyle; Kara Para aklamakla suçlanan Sezgin Baran Korkmaz’ın, Grandfather (Dede) diye andığı derin ismin CIA eski başkanlarından James Woolsey olduğu öne sürülüyor. SBK’nın Woolsey ile bağlantısı mı; sadece şu elini omzuna atmış, samimi fotoğraftan ibaret değil! Demokratların Başkanı Bill Clinton’ın döneminde CIA Başkanlığı yapan Mister Woolsey, Cumhuriyetçi Başkan Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasında ise “Üst Düzey Danışman” sıfatıyla yer almıştı. * Woolsey, Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nün (WINEP) danışmanları arasındadır. WINEP, ABD ile tandemi İsrail’in Ortadoğu’daki girişimlerine, operasyonlarına fikri ve siyasi taban oluşturmak amacıyla kurulmuştur. “İslam düşmanlığı” ile öne çıkmış bir kuruluştur. FETÖ’cü kaçaklardan ve de CIA’in pek kullanışlı elemanı Emre Uslu pardon Uslanmaz’ın ilk işvereni WINEP’tir… Emre ajanı, ilk stajını orada yapmıştı. CIA’in Emre’si, Twitter’de kendisine Türkiye’ye dönüş tarihini soranlara “Temmuz 2016’da” diyordu! -Ta, 14 Eylül 2015’te! 15 TEMMUZ’DAN ÖNCE NEREDEYDİ? Eski CIA Başkanı Woolsey, 15 Temmuz’daki darbe kalkışmasının ardından CNN’e konuşmuş; teşebbüsü “Taktik başarısızlık” olarak nitelendirmişti. O yayında, pek enteresan bir detayı izleyicilerle paylaşan Woolsey, “2015’in altı ayını Türkiye’de geçirdiğini” söylemişti! CIA’in eski Başkanı, FETÖ Cuntasının darbeye hazırlandığı bir dönemde Türkiye’de ne yapmıştı, ne haltlar karıştırmıştı, acaba? Bu sütunda 22 Ağustos 2018’de yayınlanan “Ver Narkozu” başlıklı yazımızda; işte bu sorunun cevabı üzerinde türünden ikinci bir suali şöyle sormuştuk: “Woolsey, örneğin Papaz maskeli CIA ajanı Brunson ile bir araya gelmiş midir?” AYNEN, CON VAYNEN 15 Temmuz’da işin içinde yani sahada olduğunu defalarca vurguladığımız Brunson, 12 Ekim 2018’de tahliye edildi ve apar topar ABD’ye döndü. Bir an için; o güne “Rahip Brunson’ın Serbest Bırakıldığı” haberinin televizyonların Son Dakika’sı olarak geçtiği ana gidelim… Sözde Papazın Avukatı, ekranlarda açıklama yaparken, hemen arkasında siyah gözlüklü bir kişi Brunson’ın serbest kalmasından pek memnun bir vaziyette görülüyor. O dönemde Türkiye’de bilinmediği için kimsenin dikkatini çekmemiş olan bu şahıs; SBK’dan başkası değildi! -Orada ne arıyordu? Oynatalım… Brunson’ın serbest bırakılmasından kısa bir süre önce yani 2018’in Eylül’ünde Türkiye’ye gelen ABD heyeti, SBK’nın uçağıyla seyahat etmişlerdi. Önce İstanbul’a indiler; 18 Eylül’de ise İzmir’de ev hapsindeki Brunson’ı ziyaret ettiler. (CIA Ajanı Brunson 25 Temmuz 2018’de tutuklu bulunduğu cezaevinden ev hapsine alınmıştı.) O derin heyette, kimler mi vardı? CIA eski başkanlarından James Woolsey… Dönemin ABD Başkanı Trump’ın en büyük para bağışçılarından iş insanı Tommy Hicks… Katolik keşiş James McCurry… Ajan Brunson’ın serbest bırakılması için devrede idiler! Heyete Türkiye’de eşlik eden SBK mendeburu, “Enseye Tokat” kıvamındaki dostu James Woolsey’i Bodrum’da da ağırlamıştı. * Brunson’ın serbest bırakılmasından iki gün sonra (14 Ekim 2018) Takvim’de “İşte Krizi Çözen Adam” başlıklı bir haber çıkmıştı. CIA eski başkanından bahsedilmeyen haberde, şu satırlar yazılıydı: “Adı Tommy Hicks: Hem Bush’la hem Trump ile çalıştı. Günlerce Türkiye’de kaldı… Özel bir jetle İzmir’e geçip planını Brunson’a anlattı. Tahliye edilince, onu uçağa bindirip ülkesine dönmesini sağladı.” * Ajan Brunson Beyaz Saray’da Trump tarafından kabul edildiğinde, Tommy Hicks de oradaydı… ABD’de yeni kurulan “Türk Demokrasi Projesi!” adlı malum derneğe üye yazılan (Dönemin Ulusal Güvenlik Danışmanı) Posbıyık John Bolton da orada sırıtanlar arasındaydı. Vaktiyle, bu sütunda “Papaz maskeli CIA ajanı Brunson’ın serbest bırakılmasının “vahim bir yanlış olduğunu” yazdığımızı hatırlatalım ve ekleyelim… CIA tarafından BAE’de sahneye çıkarılan Sedat Bin Zayed; Suç Örgütü elebaşı Mister Sedat Peker tarafından gündeme getirilen de eski CIA Başkanına kankalık yapan SBK’dır! Kullanışlı Sedat “Cumhur İttifakını dağıtmak, AK Parti’yi parçalamak, İktidarı devirmek” isteyen Derin ABD’nin piyonu olarak “özel görev” yapıyor! SİNSİ DEZENFORMASYON “SBK’ya ABD Kapısını Açan Adam” olarak tarif edilen iş insanı Ekim Alptekin için, mütemadiyen “Fetullah’ın derdest edilip Türkiye’ye getirilmesi için temaslarda bulundu” deniliyor. Bu minvalde Trump’ın ilk Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn ile buluştuğu da ekleniyor. Bu lakırdının başlangıcı, New York Times’ın 20 Eylül 2016 tarihli haberine dayanıyor. Güya Alptekin, Woolsey ve SBK, Gülen için Türkiye lehine devreye girmişler! Bütün bunlar, akla yatmıyor: Kafaları karıştırmak içindir. Dezenformasyon kabilindendir!

2 yıl önce

ABD Başkanı Biden Jeff Flake'i Türkiye Büyükelçisi olarak aday gösterdi

ABD Başkanı Biden, 2020 seçimlerinde kendisini destekleyen ve 2001 yılından 2019 yılına kadar ABD kongresinde bulunmuş Flake’i Türkiye ABD büyükelçisi olarak belirledi. Flake, yaptığı açıklamada “Başkanın büyükelçi olarak aday göstermesi ile onurlandım. Bu iki ülke için önemli bir zamanda önemli bir rol“ dedi. Flake, ayrıca aday gösterilmesi ile Biden yönetiminin ABD dış politikasındaki parti politikalarının sınırda kalması geleneğini sürdürdüğünü belirterek “ABD dış politikası partiler üstü olabilir ve olmalıdır“ dedi. Senatoda kabul edilmesinin ardından Türkiye’de büyükelçilik görevini sürdüren David Satterfield’in görevini devir alacak olan Flake Kongre’de temsilciler meclisi üyeliği ve senatörlük görevlerinden önce Güney Afrika’da Mormon Misyonerliği ve Nambia’da Demokrasi Vakfı yöneticiliğini yapmıştı.

2 yıl önce

ABD merkezli Chrest Vakfı resmi sitesinde, Türkiye'de fonladığı basın kuruluşlarını açıkladı

ABD'nin fonladığı medya kuruluşları arasında 140Journos, Medyascope, Serbestiyet ve P24 öne çıkıyor. Vakıftan milyonlarca lira hibe alan Medyascope stajyerlere para vermemesi ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne firar eden Sedat Peker’i gündeme getirmesiyle bilinirken, Serbestiyet de Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan yanlısı haberler yapan gazeteler arasında yer almasıyla dikkat çekiyor. Vakfın kendi internet sitesinden açıkladığı listede Türkiye'den birçok kuruluş var. On binlerce dolarlık destek alan kurumlar arasında Anadolu Kültür Derneği, Hrant Dink Vakfı, Filmmor Kadın Kooperatifi, 140Journos, Mezopotamya Vakfı, IKSV, Serbestiyet, Hafıza Merkezi, Sivil Sayfalar, Sabancı Üniversitesi, Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, Mekanda Adalet Derneği, Mor Çatı Kadın Derneği, Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi (EDAM) ile TESEV, Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), Yurttaşlık Derneği ve Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) bulunuyor. NEDİR BU CHREST FOUNDATION Medyascope başta olmak üzere Türkiye’deki kuruluş ve derneklere binlerce dolarlık “hibe” desteği veren söz konusu dernek, Amerika Birleşik Devletleri Irving, Texas'da kurulmuş bir vakıf olmasıyla tanınıyor. Chrest Vakfı, 1999 yılında gazeteci ve yazar Jeff Jensen ve Lou Anne King Jensen tarafından Teksas, Amerika’da kuruldu. Bağışçılık geleneği olan ailelerden gelen Jeff ve Lou Anne Jensen; ABD’de dezavantajlı çocuklar, diyabet araştırmaları ve sosyal girişimler gibi alanlara yönelik mali desteklerine 2001 yılında uluslararası bir boyut katarak Türkiye’deki STK’lara mali ve teknik destek vermeye başladı. Türkiye ile ailece yaptıkları bir seyahat ve Mısır’da katıldığı bir uluslararası toplantı sonucunda tanışan Chrest Vakfı kurucusu ve başkanı Lou Anne King Jensen, vakfın mali desteklerini Türkiye’ye yönlendirme kararını şöyle açıklamaktadır: “Vakfımızın kaynakları sınırlı olduğundan, var olan kaynakları birden çok ülkeye dağıtmak yerine tek ülke üzerinde yoğunlaşmanın daha etkili sonuçlar yaratacağını düşündük. Desteklerimizi tek bir ülkeye yönlendirerek ülkenin dinamiklerini daha iyi anlayabileceğimize, o ülkede yaşayanlarla daha yakın ilişkiler kuracağımıza ve toplum tarafından belirlenen sosyal hedeflere ulaşılmasına daha fazla katkı sağlayacağımıza inanıyoruz.” Yapılan açıklamaya göre Chrest Vakfı Yönetim Kurulu, hibe almaya hak kazanan projeleri, proje bölgelerini yakından tanıyan Türk danışmanlarının desteği ile belirliyor. Hibe alan kuruluşların çalışmaları ve projelerin etkisi ise faaliyet raporları ve finansal raporlarla takip ediliyor. İzleme ve değerlendirme için kullanılan bir diğer yöntem ise, vakıf yetkililerinin yaptığı saha ziyaretleri olarak belirtiliyor. Vakıf tüm bu süreçlerin ardından hibe desteğine karar veriyor.

2 yıl önce

ABD ve Almanya Kuzey Akım 2 boru hattı projesinde anlaştı

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ABD ziyaretinin ardından gelen anlaşma ile ABD ve Almanya, Rusya'nın Kuzey Akım 2 boru hattını siyasi bir koz olarak kullanma girişimine karşı koyma taahhüdünde bulundu. ABD ve Almanya tarafından yapılan ortak açıklamada, "ABD ve Almanya, yaptırımlar ve diğer araçlarla maliyetler yükleyerek Rusya'yı saldırganlığı ve kötü niyetli faaliyetlerinden sorumlu tutma kararlılığında birleşiyor." ifadesi kullanıldı. Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanması veya Ukrayna'ya yönelik daha fazla eylemde bulunmaya teşebbüs etmesi halinde Almanya'nın ulusal düzeyde harekete geçeceği belirtilen açıklamada, Rusya'nın enerji sektöründe Avrupa'ya ihracat kapasitesini sınırlamak için yaptırımların uygulanması da dahil Avrupa düzeyinde etkili önlemler için baskı yapılacağı kaydedildi. Açıklamada, söz konusu taahhüdün, Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanarak agresif siyasi amaçlara ulaşmak için Kuzey Akım 2 dahil hiçbir boru hattını kötüye kullanmamasını sağlamak için hazırlandığı aktarıldı. Ukrayna ile Orta ve Doğu Avrupa'nın enerji güvenliğinin desteklendiğine işaret edilen açıklamada, ABD ve Almanya'nın Ukrayna'nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi için 1 milyar dolarlık bir fonu destekleme taahhüdünde bulunduğu ve ilk olarak Almanya'nın 175 milyon dolarlık hibe sağlayacağı belirtildi. Açıklamada, Almanya'nın özellikle yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında Ukrayna ile ikili enerji projelerini desteklemeye devam edeceğinin altı çizildi. ABD ve Almanya'nın Üç Deniz İnisiyatifi ile Orta ve Doğu Avrupa'da altyapı bağlantılarıyla enerji güvenliğini güçlendirme çabalarını desteklediği belirtilen açıklamada, Almanya'nın inisiyatif ile olan ilişkisini genişletmeyi taahhüt ettiği ve 2027'ye kadar girişim için 1,7 milyar dolarlık Avrupa Birliği (AB) fonuna katkıda bulunmaya yardımcı olacağı belirtildi. Kuzey Akım 2 projesi nedir? Toplam maliyeti 10 milyar euro civarında olması beklenen Kuzey Akım 2 projesiyle yılda 55 milyar metreküplük Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyor. ABD, Ukrayna, Polonya ile Baltık ülkelerinin inşasına karşı çıktığı projenin ortakları arasında proje sahibi Gazprom'un yanı sıra Shell, OMV, Engie, Uniper ve Wintershall gibi şirketler yer alıyor. Projeye karşı çıkan ülkeler, Kuzey Akım 2'nin Avrupa ülkelerinin Rusya'ya bağımlılığını artırmaya çalıştığını öne sürüyor. 1 Nisan'da yapılan açıklamada, Rus enerji şirketi Gazprom'un, Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Projesi'nin yüzde 95'ine denk gelen 2 bin 339 kilometrelik boru döşeme işini tamamladığı bildirilmişti. ABD yönetimi, mayıs ayında Kuzey Akım 2 boru hattı projesini inşa eden Alman "Nord Stream 2 AG" şirketi ve şirketin CEO'su Mathias Warnig'in projeye yönelik uygulanan yaptırımlardan muaf tutulduğunu açıklamıştı.

2 yıl önce

ABD Irak'tan çekiliyor

ABD Başkanı Joe Biden, ABD’ye resmi ziyarette bulunan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi ile Beyaz Saray’da bir araya geldi. Görüşmenin ardından Biden, ABD’nin Irak’taki muharebe misyonunun yıl sonuna kadar sona ereceğini açıkladı. ABD’nin Afganistan’dan geri çekilmesi devam ederken, ABD Başkanı Joe Biden ABD’nin Irak’ta muharebe misyonunun da yıl sonuna kadar sona ereceğini duyurdu. ABD’ye resmi ziyarette bulunan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi ile Beyaz Saray’da bir araya gelen Biden, görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında yıl sonuna kadar ABD’nin Irak’taki muharebe misyonunun resmen sona ereceğini kaydetti. ABD IRAK ORDUSUNU EĞİTMEYE DEVAM EDECEK ABD’nin Irak’ı istihbarat alanında desteklemeye ve Irak ordusunu eğitmeye devam edeceğini belirten Biden, ABD askerlerinin görevinin eğitim ve terör örgütü DEAŞ ile mücadeleyi kapsayacağını vurguladı. Biden, "Irak’taki rolümüz, hazır olmak, eğitmeye devam etmek, destek olmak, yardım etmek ve ortaya çıktıkça DEAŞ ile mücadele etmek olacak, fakat yıl sonundan önce bunu yapamayız" ifadelerini kullandı. ABD’nin Irak’a terörle mücadele alanında yardımının süreceğini belirten Biden, iki ülke arasındaki ortaklığın başkanlık döneminde de devam edeceğini ve Irak’ta bulunan askerlerinin muharebe görevinde bulunmayacağını kaydetti. Ayrıca ABD’nin Irak’a koronavirüs (Covid-19) salgını ile mücadelede aşı desteği sağlayacağını aktaran Biden, ABD’nin COVAX Covid-19 aşı programı kapsamında Irak’a 500 bin doz Pfizer-BioNTech aşısı sağlayacağını ifade etti. Başbakan el-Kazımi ise ikili görüşme sonrası yaptı açıklamada, ülkesinin ABD ile stratejik ortaklığı olduğunu vurgulayarak, iki ülke arasındaki işbirliğinden dolayı mutluluk duyduğunu ve ABD ile ilişkilerinin sağlık, kültürel ve birçok farklı alanı kapsadığını aktardı. 2 BİN 500 ASKERİ BULUNUYOR ABD birliklerinin Irak’a gönderilmesinin üzerinden geçen yaklaşık 18 yılın ardından şu anda ABD’nin Irak’ta DEAŞ militanlarına karşı mücadele adına 2 bin 500 askeri bulunuyor. ABD, 2003 yılı Mart ayında Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin hükümetinin kitle imha silahlarına sahip olduğu iddia ederek Irak’ı işgal etmiş ve Saddam Hüseyin iktidardan indirilmişti. Fakat iddia edilen kitle imha silahları bulunamamıştı.

1 2 ... 12 13 14 15 16 17 18 ... 86 87