Lavrov, başkent Moskova’da Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Aburrahman Al Sani ile bir araya geldikten sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Afganistan’daki olayların insani sonuçlarının çok vahim olduğunu vurgulayan Lavrov, komşu devletlerin topraklarına Afganistan’dan mülteci akınının artması tehdidi konusunda endişelendiklerini belirtti. Mültecilerin çoğunun Avrupa’ya geçmeye çalışacağını ve davet edilmedikleri ülkeler için ciddi sorun oluşturacaklarını ifade eden Lavrov, "Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bunun için başta Afganistan’daki politikaları böylesine üzücü olaylara sebep olanlar olmak üzere bütün ilgili ülkelerin imkanlarını kullanması önemli." şeklinde konuştu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in mevcut durum ile ilgili olarak eski hükûmeti ve Afganistan Silahlı Kuvvetlerini suçlayan açıklamasını eleştiren Lavrov, NATO'nun Afganistan'daki durumu daha yeterli, nesnel ve öz eleştirel bir şekilde değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Suriye meselesi ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan Lavrov, Suriye Anayasa Komitesinin yakın bir zamanda yeniden çalışmalarına başlayacağını duyurdu. Şam ile ikili kanallardan, Türkiye ve İran ile Astana formatı çerçevesinde çalışmalar hakkında bilgilendirme yaptıklarını kaydeden Lavrov, Cenevre’de rejim ve muhalefet heyetlerinin yakın bir zamanda yeniden anayasa çalışmalarına başlamasını beklediklerini dile getirdi. Lavrov ayrıca Rusya'nın Basra Körfezi’ndeki güvenlik konseptini güncellediğini ve bunu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin resmi belgesi olarak dağıttığını da bildirdi. Al Sani: Afganistan’da iç hatlarda uçuş gerçekleşiyor Katar Dışişleri Bakanı Al Sani, Afganistan halkına insani konuda yardım etmek gerektiğini söyleyerek bu ülkede durumun istikrarlı hale getirilmesinin önemine dikkat çekti. Afganistan’da serbest bir şekilde giriş sağlanması gereken havaalanındaki durumu da Lavrov ile görüştüklerini belirten Al Sani, Afgan yönetiminin havaalanında Katar'a, Afganistan sakinlerine serbest bir şekilde hareket imkanı sağlaması gerektiğini ifade etti. Al Sani, "Geçtiğimiz günlerde iki charter seferi gerçekleştirmeyi başardık. Bugün iç hatlarda uçuşlar gerçekleşiyor. Şimdi Afgan yetkililer ile birlikte teknik konuları takip ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından çevrimiçi olarak düzenlenen "Afganistan’daki İnsani Durum" konulu Yüksek Düzeyli Bakanlar Toplantısında konuşma yaptı. Toplantının kritik bir zamanda gerçekleştiğini kaydeden Çavuşoğlu, Afganistan'daki geçiş sürecinin tüm etkilerinin izlenmeye devam edileceğini söyledi. Afgan halkına krizin yönetilebilmesi için her türlü desteğin verilmesi gerektiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, "Şimdilik insani alan önceliğimiz olmalı. Endişe verici rakamları hepimiz duyduk. Afgan halkının üçte biri açlıkla karşı karşıya, neredeyse yarısının acil insani yardıma ihtiyacı var." dedi. Çavuşoğlu, bu durumun alarm veren ekonomik krize işaret ettiğine de dikkati çekerek, "Türkiye, 1920'lerden beri kız çocuklarının eğitimi, kadınların güçlendirilmesi de dahil olmak üzere Afganistan'ın istikrar ve kalkınma çabalarına destek veriyor. Bugün de Türk Kızılay aracılığıyla insani yardımlara devam ediyoruz. Sahadaki durum iyileştikçe bu desteğimizi de sürdüreceğiz." diye konuştu. Türkiye'nin Kabil Büyükelçiliğinin insani alanda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Çavuşoğlu, atılacak adımların toplu şekilde atılması gerektiğini söyledi. BM Genel Sekreterinin etkili müdahale çağrısına destek verdiklerini de aktaran Çavuşoğlu, "Bunun ise ön koşulu güvenliktir. İnsani yardım kuruluşları çalışmalarını güven içinde ve ihtiyaç sahibine sorunsuz ulaşacak şekilde yürütebilmelidir. Umarız Afganistan'daki mevcut yönetim de bu konuda üzerine düşen rolü oynar." ifadesini kullandı. Çavuşoğlu, Kabil Hamit Karzai Uluslararası Havalimanının işlemesinin de yardım çalışmaları için hayati olduğuna değinerek, "6 yıldır yaptığımız gibi, bu konuda tecrübemizi ve uzmanlığımızı Katar'la birlikte sunmaya hazırız." dedi. Gerçekçi ve uzun vadeli bir bakış açısına sahip olmak gerektiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, "Sürdürülebilir bir çözüm için işleyen devlet kurumları gerekir. Yakın zamanda geçici hükümet açıklandı. Taliban, bunun bir geçiş hükümeti olduğunu belirtti. Toplumun tüm kesimlerini temsil eden, gerçekten kapsayıcı bir yapı kurulmasını umuyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Afgan halkına insani yardımın ahlaki bir görev olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Ülkelerimiz ile Afganistan arasındaki mesafe bizi yanıltmamalı. Afganistan'daki bir insani ve güvenlik krizi dünyaya doğrudan etki edecektir. Bu yüzden şimdi birlikte hareket etmeliyiz." diye konuştu.
Başkent Washington'da düzenlenen 2021 İstihbarat Zirvesi'ne katılan Amerikan istihbarat kurumlarının yetkilileri, birkaç yıl içinde El-Kaide'nin Afganistan'da yeniden güçleneceği iddiasında bulundu. Zirvede konuşan CIA Direktör Yardımcısı Cohen, "El-Kaide'nin Afganistan'a doğru bazı potansiyel hareketliliklerinin emarelerini şimdiden görmeye başladık. Şu anda çok erken ancak bu süreci yakından izleyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. El-Kaide'nin Afganistan'da yeniden güçleneceği öngörüsünü paylaşan Cohen, "Ne zaman El-Kaide veya hatta DEAŞ-H, ABD'yi tehdit edecek kapasiteye ulaşabilir? 1-2 yıllık zaman dilimi kulağa mümkün geliyor." yorumunu yaptı. Cohen ayrıca, Afganistan içindeki istihbarat kapasitelerinin önceki düzeyde olmadığını belirtti. Savunma İstihbarat Ajansı Direktörü Scott Berrier da El-Kaide'nin 1-2 yıl içinde Afganistan'da hızlı bir şekilde gücünü artırıp sonrasında ABD anakarasını tehdit eder noktaya gelebileceğini savundu. ABD yönetimi 20 yıllık savaşın ardından 31 Ağustos'ta Afganistan'daki son askerini de geri çekmiş, ülkedeki Amerikalılar ile ABD'ye destek olan çok sayıda Afgan'ı tahliye etmişti. ABD istihbaratı ise Afgan yönetiminin hızlı bir şekilde çökmesini öngörememesi nedeniyle Washington'da eleştiri oklarının hedefi olmuştu.
ABD'nin 20 yıl sonra Afganistan'dan çekilmesinin yankıları sürüyor. 11 Eylül terör saldırısı sonrası Afganistan'ı işgal eden ABD'nin ülkeden ayrılması sonrası Taliban yeninden iktisarı ele geçirmiş, ülkede tabiri caizse bir kaos ortamı oluşmuştu. Konu hakkında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gündem belirleyecek sözlere imza attı. Sputnik'te yer alan habere göre, Putin, ABD’nin Afganistan’dan geri çekilirken, gerisinde ‘Pandora’nın kutusunu bıraktığını’ söyledi. ABD’ye ait modern silahların yer aldığı çok geniş bir cephaneliğin, Taliban’ın elinde olduğuna dikkat çeken Putin şu ifadeleri kullandı; 'Hepsi gerilerinde; terörizm, uyuşturucu ticareti, örgütlü suç ve dini aşırıcılıkla ilişkili bir dizi sorunu içeren Pandora’nın kutusunu bıraktı. Hem de açık bir halde.' TALİBAN'IN ELİNDE HANGİ SİLAHLAR VAR? ABD basınında yer alan haberlere göre, 4 yıl önce ABD, Afgan kuvvetlerine 208 uçak ve 4,700 Humvee de dahil olmak üzere 75.000 araç verdi, bunların çoğu şu anda Taliban'ın elinde. Taliban’ın eline geçen teçhizat arasında Black Hawk helikopterleri ve A-29 Super Tucano saldırı uçağı bulunuyor. Uzmanlar, gelişmiş hava araçlarının eğitim olmadan kullanılmasının mümkün olmadığını belirtirken, Taliban’ın Amerikan teçhizatını ele geçirmesinin önemli bir propaganda aracı olduğuna dikkati çekiyor. Öte yandan Taliban’ın eline geçen küçük silahlar daha büyük endişe doğuruyor. ABD, geçen 20 yıl içinde Afgan güvenlik güçlerinin eğitim ve teçhizatına 83 milyar Dolar harcadı. Afgan güçlerinin geçen hafta sonu Kabil’den kaçmak için kullandığı en az 46 hava aracının Özbekistan’da olduğu bildirildi.
BBC Türkçe’nin haberine göre; ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie, 29 Ağustos'ta düzenlenen İHA saldırısının "trajik bir hata" olduğunu söyledi ve özür diledi. CENTCOM'un yürüttüğü soruşturma sonucu saldırıda bir yardım görevlisi ile ailesinden 7'si çocuk 9 kişinin öldüğü belirlendi. Çocuklardan en küçüğü 2 yaşındaydı. ABD'nin Kabil Havalimanı'nın kuzeyindeki bir mahalleye İHA ile düzenlediği saldırıda aynı aileden pek çok kişi ölmüş, ancak olayla ilgili birçok soru cevapsız kalmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York ziyareti sırasında CBC'e verdiği röportaj bugün yayımlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan röportajda, "ABD Afganistan'dan çıktığı gibi Suriye'den ve Irak'tan çıkmalıdır. Amerika, bölgedeki PKK, PYD, YPG gibi terör örgütleriyle mi hareket edecek yoksa NATO'da beraber olduğu dostuyla mı? ABD'nin bunun kararını vermesi lazım. ABD'nin Türkiye'ye saldıran terör örgütlerine desteğini kesmesi gerekiyor" dedi.
ABD’nin Iowa eyaletinde düzenlenen mitingde destekçilerine seslenen eski ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin Afganistan’da terk ettiği helikopterler konusuna da değinerek, Rusya ve Çin’in ABD’nin bu helikopterleri çoktan söktüğünü ve incelemeye başladığını söyledi. Trump, “Rusya ve Çin’in elinde artık helikopterlerimizin örnekleri var. Apache’leri çoktan söküyorlar, inceliyorlar ve çok yakında en iyi ekipmanlara sahip olacaklar” diye konuştu. 'Bunlar artık düşmanlarımızın elinde' ABD ordu birliklerinin Afganistan'dan ayrılırken ‘en yenileri olmasa da birkaç eski helikopteri bozduğuna’ dikkat çeken Trump, “Bunlar artık düşmanlarımızın elinde” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Joe Biden’i konuşmalarında sıklıkla yaptığı hatalar için eleştiren Trump, mitingdeki konuşmada hata yaparak, ABD’nin Pakistan’dan çıktığını söyledi. Eski ABD Başkanı, “Hatırlarsınız, Uzay Kuvvetleri hoşlarına gitmemişti. Fakat en önemli (kuvvetlerden) biri olacaklar. Orduyu yeniden düzenledik ve bu, askerleri Pakistan'dan… Afganistan’dan çekmekten daha zordu. Yeri gelmişken, Pakistan bize yardım edebilirdi, fakat biz istemedik. Pakistan’a milyarlarca dolar veriyoruz, onlar ise bizim için hiçbir şey yapmıyor” diye konuştu. Son Amerikan askerleri 30 Ağustos gecesi Kabil Havaalanı’ndan ayrılarak, ABD’nin Afganistan'daki 20 yıllık askeri varlığına son vermişti.
Avrupa Birliği (AB) ile Afganistan'daki geçici Taliban hükümeti arasında, Katar'ın başkenti Doha'da, insani yardımlar başta olmak üzere havaalanlarının açık tutulması, kız çocuklarının eğitimi gibi çeşitli konularda görüşmeler yapıldı. Hafta sonunda iki gün süren görüşmelerde, AB heyetine Afganistan Özel Temsilcisi Tomas Niklasson, Afganistan heyetine ise Taliban geçici hükümetinin Dışişleri Bakanı Vekili Emirhan Muttaki başkanlık etti. AB Komisyonundan yapılan açıklamada, görüşmenin, "AB'nin, geçici Taliban hükümetini tanıdığı anlamına gelmediği" özellikle vurgulandı. Açıklamaya göre, görüşmelerde her iki taraf da Afganistan'daki havaalanlarının açık tutulmasının önemini vurguladı. Geçici hükümet, havaalanlarının işler tutulması için AB'den yardım talep etti. Taraflar ayrıca Afganistan'da kötüleşen insani duruma ilişkin endişelerini dile getirdi. AB tarafı, Afgan halkına insani yardımda bulunma niyetini ifade ederken geçici hükümet, kamu çalışanlarına aylardır ödenmeyen maaşlarını ödeme taahhüdünü hatırlattı. AB, insani yardımlara ek olarak uluslararası örgütler ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla eğitim ve sağlık gibi alanlarda doğrudan Afgan halkının yararına olacak şekilde ciddi miktarda mali yardımda bulunma arzusunu paylaştı. AB'nin açıklamasında, kız ve erkek çocuklarının uluslararası standartlara uygun bir müfredatla eğitimlerine eşit şekilde devam edebilmesinin önemine vurgu yapıldı ve "AB heyeti, Afgan heyetinin kızlara ve erkek çocuklara eğitimde eşit erişim ile kadınlara farklı sektörlerde çalışma hakkı sağlama niyetini memnuniyetle karşıladı." denildi. Afgan heyeti, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişime olan taahhüdünü hatırlatırken, AB tarafı demokrasinin önemine vurgu yaparak kapsayıcı bir hükümet kurulması ve anayasal reform yapılması çağrısında bulundu. Afgan heyeti ayrıca, AB tarafının terörle mücadele edilmesi talebine karşılık, ülkenin başkalarının güvenliğini tehdit eden kişi veya gruplarca üs olarak kullanılmasına izin verilmeyeceğine yönelik taahhüdünü teyit etti. Ülkede diplomatik misyonların mevcudiyetinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Afgan heyeti, AB diplomatlarının ülkeye dönmesinden memnuniyet duyulacağını bildirdi. AB tarafı da başkent Kabil'de kısıtlı sayıda bir mevcudiyet bulundurma ihtimaline işaret etti. Bunun, Taliban'ı tanıma anlamına gelmeyeceği, güvenlik durumuna bağlı olarak karar verileceği belirtildi.