26 Nisan Cuma 2024
2 yıl önce

DSÖ: Afrika kıtasında yaklaşık 1 milyar insana tek doz Kovid-19 aşısı yapılmadı

Ghebreyesus, Uluslararası Sağlık Tüzüğü (IHR) Kovid-19 Acil Komitesi onuncu toplantısının açılışında, Kovid-19 aşılarındaki küresel eşitsizliğe ve adaletsizliğe dikkati çekti. Aşı milliyetçiliği, salgının siyasallaştırılması ve kısa vadeli kişisel çıkarlar gibi engellerin virüsün evrim geçirmesini ve yayılmasını körüklediğine işaret eden Ghebreyesus, "Sonuç olarak birçok ülke temel (aşı) ihtiyaçları veya mütevazı hedeflerine ulaşamıyor. " ifadesini kullandı. Ghebreyesus, şu anda dünya çapında 9,4 milyar dozdan fazla Kovid-19 aşısı uygulandığını belirterek, "Ancak 90 ülke geçen yılın sonuna kadar nüfuslarının yüzde 40'ını aşılama hedefine ulaşamadı ve bu ülkelerden 36'sı henüz nüfuslarının yüzde 10'unu aşılayamadı." bilgisini paylaştı. Afrika kıtasında nüfusun yüzde 85'ine tekabül eden yaklaşık 1 milyar insana tek doz Kovid-19 aşısı yapılamadığını ifade eden Ghebreyesus, "Aradaki bu farkı kapatamazsak salgının akut aşamasını sona erdiremeyiz." uyarısı yaptı. "YENİ KOVİD-19 AŞISINA İHTİYAÇ VAR" VURGUSU Ghebreyesus, eylül 2021'de DSÖ Kovid-19 Aşı Bileşimi Teknik Danışma Grubu (TAG-CO-VAC) kurduklarını anımsattı. TAG-CO-VAC'tan bu hafta yapılan açıklamada, salgında enfeksiyon ve bulaşmanın yanı sıra ciddi hastalık ve ölümün önlenmesinde daha büyük etkiye sahip yeni Kovid-19 aşılarına ihtiyaç olduğunun belirtildiğini aktaran Ghebreyesus, bu tür aşılar geliştirilinceye kadar mevcut aşıların güncellenebileceğini kaydetti. Ghebreyesus, TAG-CO-VAC açıklamasında, "Orijinal aşı bileşiminin tekrarlanan takviye dozlarına dayalı bir aşı stratejisinin uygun veya sürdürülebilir olması pek olası değildir." ibaresinin yer aldığını anımsatarak, hatırlatma dozuna karşı olduğu mesajını verdi. DSÖ Genel Direktörü, ülkelerin acil önceliğinin "hatırlatma dozu" uygulamak yerine, dünya genelinde hiç aşı yaptıramamış riskli grupların ilk aşılarını yaptırmak olması gerektiğini vurguladı. Ghebreyesus, mevcut Kovid-19 aşılarının ciddi hastalık ve ölümleri önlemede çok etkili olsa da bulaşmayı tam olarak önleyemediğinin altını çizdi.

2 yıl önce

Fransız medyası: Türkler artık yeni bir Afrika gücü

Fransız yayın organı Orient21, "Türkiye, yeni bir Afrika gücü" başlıklı bir analiz yayınladı. Yazıda, "Temsilcilik sayısı 20 yılda 12'den 43'e çıktı, Türk nüfuzu arttı" denildi. Türkiye son 20 yılda Afrika'da "önemli bir güç olarak yükselmeye" devam ediyor. Bu durum Orien 21 isimli Fransız medyasında Türkiye ile Afrika arasında artan stratejik ilişkilere yönelik bir analiz olarak yayımlandı. Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Yazıda, Türkiye'nin Afrika ile kurduğu ilişkilerin Fransa'yı endişelendirdiğine yer verildi. Habere "Türkiye, yeni bir Afrika gücü" başlığı atıldı. Türkiye'nin 20 yılda Afrika ile geliştirdiği ekonomik, siyasi, askeri ve insani ilişkilerine yer verildi, Başkan Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözüne de atıf yapıldı. Türkiye'nin Afrika'da temsilcilik sayısının 20 yılda 12'den 43'e yükseldiği vurgulandı. İnsani yardım ve kültürel girişimlerin Türkiye'nin Afrika'daki nüfuzunu artırdığı belirtilen haberde ülkelerin SİHA almak için sıraya girdiğine dikkat çekildi. Londra merkezli Middle East Eye haber sitesi ise Afrika'da Fransa'nın etkisini kaybettiğini, sahnede Türkiye'nin olduğunu yazdı.

2 yıl önce

Fransız vekilden Avrupa'ya Türkiye tepkisi: Afrika’daki artan varlığına neden sessizsiniz?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Senegal ve Gine Bissau'yu kapsayan üç günlük ziyaretleri kapsamında Afrika'da. Ancak bu durumdan rahatsız olanlar var. 'BASKIN YAPIN' ÇAĞRISI O isimlerden biri Avrupa Parlamentosu'nun Fransız vekili Dominique Bilde. Sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunan Bilde, ülkesine ve Avrupa Birliği'ne Türkiye'ye karşı sessiz kaldıkları için tepki gösterdi. Bilde, Fransa ve AB'nin Mali'deki Rus varlığını takıntı haline getirdiğini ancak Türkiye'nin artan etkisine benzer bir tepki vermediğini söyleyerek rahatsızlığını dile getirdi. TÜRKİYE VARLIĞINI GÜÇLENDİRİYOR Fransız vekil, "AB ve Fransa, Mali'deki Rusya ve Wagner'in paralı askerlerine takıntılıyken, Erdoğan Afrika'daki ekonomik ve güvenlik varlığını gizlice güçlendiriyor. Bu çifte standart neden?" sözlerini kullandı. https://twitter.com/dominiquebilde/status/1495678767997632518?s=21

2 yıl önce

Le Point: "Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika’yı yaklaşık 40 kez ziyaret etti, dört ayda iki Afrika turuna çıktı. Erdoğan Afrika’da sahayı boş bırakmıyor."

Türkiye'nin Afrika ile ilişkileri dünya basınında konuşulmaya devam ediyor. Fransız medya kuruluşu Le Point’de “Erdoğan: Türkiye'nin gündeminde her zamankinden daha fazla Afrika var” başlıklı bir haber yayımlandı. Yazıda şu ifadelere yer verildi: Erdoğan Afrika'yı yaklaşık kırk kez ziyaret etti "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2003 yılından bu yana Afrika kıtası ile ticaret hacmini 2 milyar dolardan en az 25 milyar dolara yükseltti. Erdoğan , 2005 yılından bu yana her zaman ülkesinden iş adamları eşliğinde Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Afrika'yı yaklaşık kırk kez ziyaret etti. O zamandan beri Türkiye kıtada yaklaşık 40 büyükelçilik açtı ve ulusal havayolu şirketi Türk Hava Yolları'nın ağını genişletti. Ardından Erdoğan, çok sayıda Afrikalı temsilcinin katılımıyla İstanbul'da 3. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nu düzenledi. 2021 yılı, Ankara'nın kıtadaki artan yatırımını gösteren 3. Türkiye-Afrika ortaklığı zirvesinin düzenlenmesiyle sona erdi." "Erdoğan Afrika'da sahayı boş bırakmıyor" "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afrika'da olabildiğince sahayı boş bırakmıyor. Ankara, özellikle savunma alanında diplomatik ve aynı zamanda ekonomik ve ticari bağlar geliştirmek için Erdoğan'ın himayesinde son yirmi yılda Afrika'ya büyük yatırımlar yaptı. Erdoğan, hükümet üyeleri ve Türkiye'den iş adamlarından oluşan geniş bir heyet eşliğinde Kongo Devlet Başkanı Felix Tshisekedi ile bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Tshisekedi, iki ülke arasında imzalanan ve ilişkilerimizi güçlendirme arzusunu simgeleyen anlaşmalar nedeniyle "Bugün Türkiye ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerde tarihi bir gün" dedi. Bu anlaşmaların birkaç işbirliği alanı ile özellikle “güvenlik, altyapı, sağlık, ulaşım” ile ilgili olduğunu ve “kazan-kazan işbirliğini” memnuniyetle karşıladığını belirtti."

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı: Afrika'da vize verilen bütün ülkelerde parmak izi alınmasına başlıyoruz

Çataklı, "Medya Temsilcileri ile Göç Buluşması Toplantısı"nda Türkiye'nin göç politikalarına ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Göç konusunun bugünün meselesi olmadığını farklı sebeplerden dolayı dünyanın göçle karşı karşıya olduğunu belirten Çataklı, yaklaşık 4 milyon yabancının yaşadığı Türkiye'nin en çok göçmene ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunduğunu dile getirdi. Göç sorununun kaynağında çözülmesi gerektiğine işaret eden Çataklı, Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere devletin bütün kurumlarıyla kaynak ülkelerle doğrudan temaslar yürütülmeye çalışıldığını anlattı. İsmail Çataklı, Türkiye'nin insani yardımlar konusunda da öncü olduğunu, Afganistan'a da cuma günü üçüncü yardım treninin gönderileceğini kaydetti. "1316 KİLOMETRELİK SINIRIMIZIN GÜVENLİK DUVARI TAMAMLANMIŞ OLACAK" Sınır güvenliğine de değinen Çataklı, "Bu yıl sonunda ihale aşamasındakiler ve bitenlerle birlikte 1316 kilometrelik sınırımızın güvenlik duvarı tamamlanmış olacak." bilgisini paylaştı. Geri gönderme merkezleriyle ilgili çalışmaları da anlatan Çataklı, kapasite artırımları yapıldığını, Avrupa'nın tamamındaki geri gönderme kapasitesi kadar fiziki alana ulaşıldığını söyledi. Çataklı, İran'da, sınıra yakın bölgelerde ciddi bir Afgan nüfusunun bulunduğuna dikkati çekti. Türkiye'nin, Suriye'de operasyon yaparak güvenliği sağlanan bölgelerdeki nüfusun katlanarak çoğaldığını ifade eden Çataklı, "Suriye'ye 486 bin kişi döndü. Bunlar, büyük çoğunluğu Türkiye'nin operasyon yaparak güvenliğini sağladığı, normalleştirdiği bölgelere olan dönüşler." dedi. Göçmenlerin uyumuna yönelik yapılan çalışmalara da değinen Çataklı, Türkçe eğitimleri de verildiğini dile getirdi. İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, şöyle devam etti: "Yeni bir planlamaya gittik. Bir mahallenin nüfusunun yüzden 25'inden fazla yabancı varsa orayı yabancıların ikametine kapatıyoruz. O mahalleye ikamet için yeni kayıt almayacağız. Bunu mahalle mahalle yaptık. Toplam nüfusun yüzde 25'ini geçtiği için Türkiye'de 781 mahalleyi kayıtlara kapatmış oluyoruz. Yabancıların yoğunlaştığı yerlerde metruk binalarda, sağlıksız koşullarda, bazen konut bile olmayan iş yeri gibi yerlerde ikamet ettiklerini görüyoruz. Önceliğimiz, ikamete kapattığımız yerlerde metruk binaların ortadan kaldırılması, konut olmayan ama konut gibi kullanılan yerlerin boşaltılmasını sağlamak. Yapılan çalışmayla yoğunluğun düşürüleceğine değinen Çataklı, "Kimseyi yakasından paçasından tutup, zorla alıp götürdüğümüz yok." değerlendirmesinde bulundu. Bu konuda bilgilendirmeler yapılacağını, süreler verileceğini bildiren Çataklı, ikamete kapatmanın mevzuata ve uluslararası hukuka uygun olduğuna dikkati çekti. YABANCILARA İKAMETE KAPATILAN İLLER Soru üzerine Çataklı, bazı illerin yabancılara ikamete kapatıldığını bildirdi. Çataklı, "Geçici korumaya kapatılan, uluslararası korumaya kapatılan, bir de her ikisine birden kapatılan iller var. Geçici ve uluslararası koruma kaydına kapatılan iller Ankara, Antalya, Aydın, Bursa, Çanakkale, Düzce, Edirne, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Muğla, Sakarya, Tekirdağ, Yalova." bilgisini paylaştı. Vizeyle Türkiye'ye gelen ve daha sonra pasaportlarını imha ederek dönüş yapmayanların bulunduğunu kaydeden Çataklı, bu durumun da kişilerin tespitini zorlaştırdığını, yakalananların savaşlar nedeniyle ülkelerini terk ettiklerini ileri sürdüğünü anlattı. Bu konuda Dışişleri Bakanlığıyla çalışma yapıldığını, vize verilen noktalara parmak izi cihazlarının gönderildiğini bildiren Çataklı, "Afrika'da vize verilen bütün ülkelerde parmak izi alınmasına başlıyoruz. Sistem kuruldu, testleri yapıldı. Vize başvurusunda parmak izlerini alacağız. Türkiye'ye geldikten sonra kimlik bilgilerini imha etmiş olsalar bile parmak izinden kim olduğunu belirleyeceğiz. Bu anlamada düzenli göçten düzensiz göçe geçiş konusunu büyük oranda halletmiş olacağımızı düşünüyorum." diye konuştu. - "DOĞRUDAN GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ VERMEYECEĞİZ" Son dönemde Suriye'den ekonomik sebeplerle çoğunluğu erkek olan bir nüfus hareketi olduğuna dair tespitlerin yapıldığını aktaran Çataklı, Suriyelilere geçici koruma statüsü verilmesiyle ilgili başlatılacak yeni uygulamayı da anlattı. Bakan Yardımcısı Çataklı, "Kaydolmamış, yeni gelmiş Suriyelilere doğrudan geçici koruma statüsü vermeyeceğiz. Bundan sonra bunları önce kampa alacağız, kamplarda araştıracağız. Geçici korumaya ihtiyacı var mı, yok mu, hangi sebeplerle geldi, bakacağız. Suriye'den, özellikle Şam ve çevresinden ekonomik anlamdaki göç hareketliliğine müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin neresinde yakalanırsa yakalansın belirlediğimiz kamplar var, o kamplarda ikamete mecbur bırakacağız. Geçici koruma statüsünü orada değerlendireceğiz." şeklinde konuştu. Soru üzerine kısa dönem turizm ikametine de değinen Çataklı, yeni dönemde turistik sebeplerle Türkiye'de ikamet almak isteyenlere ikamet verilmeyeceğini sözlerine ekledi.

2 yıl önce

Almanya, Ukraynalı mültecilere yer açmak için geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı

Ukrayna krizi Batı'nın mülteci politikasındaki ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. Rusya'nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerine sığınmayı tercih etti. Bu ülkeler de kapılarını Ukraynalılara sonuna kadar açtı. Fakat bu durum hâlihazırda Avrupa'da mülteci olan Ortadoğulu, Afrikalı ve Afgan mültecileri çıkmaza sürükledi. Almanya geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. Danimarka ise Ukraynalı mültecilere yer açmak için "Suriye artık güvenli" diyerek yüzlerce Suriyeli mültecilerin oturma iznini geri çekti. Alman makamları Ukraynalı mültecilere yer açmak adına çok sayıda Suriyeli mülteci aileyi kaldıkları geçici barınaklardan çıkardı. UYARMADAN SÜRGÜN Yeni Şafak'ın haberine göre, Suriyeli aktivistler, yetkililerinin Suriyeli aileleri Almanya'da "Haimat" olarak adlandırılan geçici barınaklardan çıkararak önceden uyarıda bulunmadan sınır dışı ettiğini doğruladı. Nakledilen mülteciler zorla sürüldükleri yeni bölgede şartların çok kötü olduğunu ve küçük odalarda onlarca kişinin kaldığını söyledi. Aktivistler bu kararın sadece Suriyeli aileleri değil, Afgan ve Afrikalı aileleri de kapsadığının altını çizdi. Almanya, yaklaşık 780 bini Suriyeli olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yaklaşık iki milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. HAPİSHANEYE GÖNDERDİLER Mülteci ayrımı dalgası Danimarka'da da kendini gösterdi. Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından kısa bir süre sonra, Danimarka Göçmenlik Bürosu ülkedeki 98 belediyeden Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini talep etti. Hükümet yetkilileri Ukraynalılara yer açmak için Suriye'nin bazı bölgelerinin güvenli olduğunu gerekçe gösterip yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma iznini geri çekmeye başladı. Ukraynalı mültecilere açık kapı politikasını uygulayan Danimarka hükümeti, oturma izinlerini iptal ettiği yüzlerce Suriyeli mülteciyi hapishanelerde bir suçlu gibi bekletiyor. Aynı zamanda Danimarka, Esad güçleri tarafından öldürülme veya tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalan mültecilere sığınma hakkı vermeyen ilk Avrupa ülkesi.

2 yıl önce

ABD, Afrika'da Türkiye ile iş birliği istiyor

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, ABD'ye geçtiğimiz ay gerçekleştirilen 'ticari diplomasi' çıkarması hakkında açıklamalarda bulundu. ABD'ye giden Türk heyetinde yer alan Altunyaldız, Washington ve New York'ta gerçekleştirdikleri temaslarda, 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefinin iki ülkenin de en üst düzeyde benimsediğine dair görüş ve kararlılığın ortaya çıktığını söyledi. 100 MİLYAR DOLAR HEDEFİNE DESTEK Altunyaldız, "İki ülke arasındaki ticaret hacminin 28 milyar dolara çıkması önümüzdeki dönem için çok önemli bir umut. Yaptığımız görüşmelerde bu rakamı 100 milyar dolara nasıl çıkaracağımızı konuştuk" dedi. Görüşmelerde, doğrudan yatırımın ticareti destekleyecek ana unsur olduğu vurgusu yapıldığını ifade eden Altunyaldız, "Şu anki rakamların yetersiz olduğu, karşılıklı doğrudan yatırımların artırılması gerektiği ve bunun için yapılması gerekenler konuşuldu" diye konuştu. FARKLI EYALETLERE LOJİSTİK MERKEZİ Yeni Şafak'ın haberine göre, Enerji, uzay, havacılık, dijitalleşme olmak üzere temel alanlarda Türkiye ile ABD'nin karşılıklı yatırımlarını artırdığını ifade eden Altunyaldız sözlerini şöyle sürdürdü: "Afrika'da, özellikle de bize yakın Kuzey Afrika ülkelerinde, başta müteahhitlik ve altyapı olmak üzere birçok alanda ortak yatırımların yapılması hususu çok net konuşuldu. Buna çok istekli olduklarını gördük. Ayrıca, ticaretin artırılmasına dönük farklı eyaletlerde lojistik merkezlerinin kurulması ve büyütülmesini de ele aldık." DOĞU AKDENİZ'DE 'TANAP' MODELİ ABD'nin özellikle metalde uyguladığı ek vergilerin kaldırılmasının çok gerekli olduğunu dile getirdiklerini belirten Altunyaldız görüşmede ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya çıkan enerji bağımlılığı sorunun aşılmasına yönelik çabaların ele alındığını bildirdi. Altunyaldız, "Türkiye'nin TAP ve TANAP'ta yaptığı gibi Azerbaycan doğal gazının Avrupa'ya geçişinde oynadığı rolü Doğu Akdeniz'de uygulaması ve ABD-Türkiye-Avrupa üçgeninin projelerde birlikte çalışması konuları değerlendirildi. Buna da destek vermek konusunda istekli olduklarını gördük. Enerji iş birliği kapsamında ABD'nin LNG satışı da gündem oldu. Türkiye'ye daha çok LNG sağlayabileceklerini söylediler" dedi. TİCARET, DİPLOMASİYİ OLUMLU ETKİLEYECEK Ziya Altunyaldız, ticari ve yatırım diplomasisinin Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanılan bazı sorunlara da olumlu etki edeceğini düşündüğünü dile getirdi. Altunyaldız, "Politik meselelerin kendi mecrasında çözülmesi için zaten diplomatik çabalar sarf ediliyor. Biz de ticari ve ekonomik diplomasi yaparak, bir yandan ilişki ağını büyütmeyi ve geliştirmeyi sağlıyoruz" diye konuştu. KİMLER KATILDI? Geçen ayki 4 günlük ABD ziyaretine, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknolojileri Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız'ın yanı sıra TİM Başkan Vekili Başaran Bayrak ile iş insanları katıldı.

1 yıl önce

Emmanuel Macron: Türkiye, Afrika'da Fransa düşmanlığı yürütüyor

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Cezayir temasları devam ediyor. Macron, bugün başkent Cezayir'deki Saint-Eugene Hristiyan ve Yahudi mezarlığına ziyarette bulundu. Burada gazetecilere açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı, inkar edilse de 5 yıldır Afrika kıtası ve gençliğine yönelik yeni bir politika yürüttüğünü söyledi. Macron, Fransa'nın Afrika'ya yönelik geçmişi nedeniyle eleştirildiğini ancak zaman alsa da kıtada ülkesine yönelik güven inşa edeceklerini savundu. "Türkiye Fransa düşmanlığı yapıyor" Fransa meydanı boş bıraktığı için ülkesine yönelik muazzam bir manipülasyon yürütüldüğünü, Fransa’nın bu nedenle hedefe konulduğunu savunan Macron, “siyasal İslamcı” aktivistlerin Fransa düşmanlığı yaptığını ve bunu yaydığını iddia etti. Macron, ayrıca, “Siyasal İslamcı aktivistler Fransa düşmanlığı yapıyor. Türkiye'de Rusya ve Çin'de, aktivizm, neo-kolonyal ve emperyalist ajandaları olan ve el altında Fransa düşmanlığı yapan ağlar var. Tek bir düşman var, Fransa. Bunda hepsi birleşiyor." diye konuştu. "Fransa hakkında mesnetsiz şeyler öğretiliyor" Fransız Cumhurbaşkanı, Afrikalı gençlerin kendisine sorunları basitçe açıklaması gerektiğini ve Fransa karşıtı fikre kapılmalarının doğru olmadığını belirtti. Macron, "Belki de atalarınızın ve ebeveynlerinizin mücadelesi buydu ama şimdi Afrika'da size (Fransa hakkında) mesnetsiz şeyler öğretiliyor. Yanlış." ifadelerini kullandı. Sorunların karşılıklı konuşarak aşılacağını savunan Macron, kendisinin Afrika'yı sömüren ailelerden ve nesillerden birine ait olmadığını ancak bu meseleyi çözmeye çalıştığını anlattı. Fransa Cezayirlilere vize konusunda esnek koşullar sağlayacak Cezayirli mevkidaşı Abdulmecid Tebbun ile Cezayir vatandaşlarının Fransa’ya yasal yollarla girmesi için daha esnek koşulların sağlanması konusunda anlaştıklarını söyleyen Macron, yasa dışı göçle mücadele konusunda da Cezayir yönetimiyle ortak iradeyi paylaştıklarını vurguladı. Macron, öte yandan ikili ilişkilere katkı sağlayan sanatçılar, sporcular, girişimciler ve siyasetçilerin yanı sıra fertlerinden birinin çifte vatandaşlığı bulunan ailelerin Fransa'ya girişi için kolaylık sağlanması konusunda anlaştıklarını söyledi. Fransa'nın Cezayir gazı ihtiyacı Öte yandan, Cezayir'in Avrupa'ya yönelik gaz akış kapasitesi kararını memnuniyetle karşıladığına değinen Macron, Fransa'nın enerji çeşitliliğinde gazın yüzde 20'lik dilime sahip olduğunu, Cezayir gazının ise bu oran içinde yüzde 8-9'u kapsadığını aktardı. Macron, Fransa'nın Cezayir gazı dilenmeye gittiği iddialarının doğru olmadığını savunarak, halihazırdaki gaz stoklarının yüzde 90 seviyesinin üzerine çıktığını anımsattı. "Görüyorsunuz, Cezayir gazının, durumu değiştirebilecek konumda olduğu ülkelerin durumunda değiliz." diyen Macron, Cezayir gazı hususunda İtalya ile rekabet halinde olmadıklarını ifade etti. Macron, Cezayir'in ulusal enerji şirketi Sonatrach ile Fransız TotalEnergies arasındaki ortaklığı daha da sağlamlaştırmak istediklerini belirtti. Öte yandan, İngiltere'nin başbakan adayı Liz Truss'ın, kendisine yönelik yorumunu değerlendiren Macron, kim başa gelirse gelsin İngiltere'nin Fransa'nın dostu olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğine işaret etti. Macron, İngiliz yöneticilerin yaptığı küçük hatalara rağmen Fransızlar ve İngilizlerin dost iki ulus olduğunu savundu. Cezayir, 15 Temmuz Cuma günü "2022 sonuna kadar İtalya'ya 4 milyar metreküplük ilave doğal gaz pompalama kararı aldığını ve gelecekte bunun 6 milyar metreküpe ulaşacağını" duyurmuştu.

1 2 3