29 Mart Cuma 2024
2 yıl önce

Almanya'da, terör örgütü PKK'ya destek olmak için Erbil'e gitmek isteyen grubun ülkeden çıkışına izin verilmedi

Almanya'nın etkili gazetelerinden Die Welt'in polis raporuna dayandırıldığı haberinde, ülkedeki PKK'ya yakın Kürt derneklerinin terör örgütüne destek olmak amacıyla "canlı kalkan" kampanyası başlattığı, haziran ayı içinde insanların gruplar halinde Irak'a gitmek için yola çıkacağı belirtildi. Gazetenin haberinde, Almanya'da yasaklı terör örgütü listesinde yer alan PKK'nın NATO üyesi Türkiye'ye karşı olan eylemlere katılması ya da pasif destek vermesinin Federal Almanya Cumhuriyeti'nin çıkarlarını önemli ölçüde etkileyeceği vurgulanarak, "Alman veya Avrupa vatandaşlarının çatışmaya katılması Türkiye ile ilişkileri olumsuz etkileyecektir." denildi. Heyetin ülkeden çıkışı engellenmişti Almanya'nın Düsseldorf Havalimanından Irak'ın Erbil şehrine gitmek isteyen heyetin ülkeden çıkışına polis tarafından izin verilmemişti. Polis, aralarında Hamburg eyaleti Sol Parti Grup Eş Başkanı ve Eyalet Milletvekili Cansu Özdemir'in bulunduğu heyetin, "Almanya'nın itibarı zedeleme tehlikesi" gerekçesiyle heyetin ülkeden çıkışının engellendiğini açıklamıştı. Polis sözcüsü, yaptığı açıklamada, Özdemir'in ilk başta eyalet meclisi üyesi olduğunu söylemediğini, milletvekili olduğunu daha sonra öğrendiklerini aktarmış, avukatlarının müracaatından sonra Özdemir, polis tarafından serbest bırakılmıştı. Sorgulanan diğer heyet üyelerinden bazılarının yurt dışına çıkış yasağı olduğu bilgisi paylaşılmıştı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Başbakanı Merkel ile Brüksel'de bir araya geldi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, NATO Zirvesi kapsamında Almanya Başbakanı Merkel ile görüşmesi başladı. Ayrıntılar geliyor…

2 yıl önce

Yunanistan panikte: Almanya Ege'de Türkiye'yi destekliyor

Yunanistan'da Türkiye korkusu manşetlere taşındı. Basında yer alan haberlerde, Türk Alman ilişkilerine değinildi. Almanya'nın Türkiye'nin yanında olduğu ifade edilirken, bu durumun Yunanistan için endişe verici olduğu ifade edildi. Yunan basınında yer alan haberlerde, "Almanya hem göçmen sorunu hem de stratejik ve ekonomik nedenlerle Türkiye ile anlaşmazlıktan kaçınıyor; Yunanistan'ın, AB'nin Ankara'ya askeri ambargo uygulanmasına yönelik taleplerine rağmen, Türkiye'yi desteklemeye devam ediyor." ifadeleri kullanıldı. "TÜRKİYE'YE DENİZLATI SATIŞININ DURDURULMASINI TALEP ETTİLER" Tedirginliğin arttığı Yunanistan kanadında, Türkiye'nin önünü kesme amaçlı girişimler ise sonuçsuz kaldı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Haziran ayında Berlin'de gerçekleştirdiği temaslarda Alman makamlarından, Türkiye'ye yönelik denizaltı satışının durdurulmasını talep etti. Ancak bu talep reddedildi. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer, satışın durdurulamayacağını, hatta ertelenemeyeceğini söyleyerek Yunanistan'ın talebini reddetti. Öte yandan Thyssen şirketi, 6 adet U-214 tipi denizaltının inşası için gerekli sözleşmeyi Türkiye ile 2002 yılında imzalamıştı. "SU ALTINDA GÜÇLENDİRİLMİŞ TÜRK DONANMASI" Basında yer alan haberlerde Türk donanmasının güçlendirildiğine dikkat çekildi ve Yunan gazeteci Philip Chrysopoulos'ta, "Bugün Atina'nın görmek isteyeceği son şey, özellikle su altında güçlendirilmiş bir Türk Donanması. Ancak Yunanistan'ın, AB'nin Ankara'ya askeri ambargo uygulanmasına yönelik taleplerine rağmen, Almanya bu konuda Türkiye'yi desteklemeye devam ediyor." denildi. Chrysopoulos'a göre, Almanya hem göçmen sorunu hem de stratejik ve ekonomik nedenlerle Türkiye ile anlaşmazlıktan kaçınıyor. "YUNANİSTAN ENDİŞE İLE İZLİYOR" Greek Reporter'da (GR) yer alan bir habere göre, "Yunanistan, U-214 tipi yeni Alman denizaltıları faaliyete geçtiğinde Türkiye'nin denizaltı gücünün artacağını biliyor ve Erdoğan'ın donanma cephaneliğini güçlendirmesini endişeyle izliyor." Haberde denizaltıların özellikleri anlatılarak, "Bu denizaltılar, dizel motorunu besleyen oksijene erişmek için yüzeye çıkmak zorunda kalmadan çalışabiliyor. Böylece denizaltı haftalarca görünmeden ve neredeyse hiç ses çıkarmadan su altında seyredebiliyor." denildi. Öte yandan, Yunanistan da U-214 tipi dört adet denizaltıya sahip. Çıkan haberlerde "Almanya'nın bu gemilerin Türk tersanelerinde inşa edilmesini kabul etmesi ve bu teknolojiyi Ankara'ya satarak Türkiye'yi desteklemesi Atina'nın avantajını ortadan kaldırıyor." ifadeleri kullanıldı.

2 yıl önce

ABD ve Almanya Kuzey Akım 2 boru hattı projesinde anlaştı

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ABD ziyaretinin ardından gelen anlaşma ile ABD ve Almanya, Rusya'nın Kuzey Akım 2 boru hattını siyasi bir koz olarak kullanma girişimine karşı koyma taahhüdünde bulundu. ABD ve Almanya tarafından yapılan ortak açıklamada, "ABD ve Almanya, yaptırımlar ve diğer araçlarla maliyetler yükleyerek Rusya'yı saldırganlığı ve kötü niyetli faaliyetlerinden sorumlu tutma kararlılığında birleşiyor." ifadesi kullanıldı. Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanması veya Ukrayna'ya yönelik daha fazla eylemde bulunmaya teşebbüs etmesi halinde Almanya'nın ulusal düzeyde harekete geçeceği belirtilen açıklamada, Rusya'nın enerji sektöründe Avrupa'ya ihracat kapasitesini sınırlamak için yaptırımların uygulanması da dahil Avrupa düzeyinde etkili önlemler için baskı yapılacağı kaydedildi. Açıklamada, söz konusu taahhüdün, Rusya'nın enerjiyi bir silah olarak kullanarak agresif siyasi amaçlara ulaşmak için Kuzey Akım 2 dahil hiçbir boru hattını kötüye kullanmamasını sağlamak için hazırlandığı aktarıldı. Ukrayna ile Orta ve Doğu Avrupa'nın enerji güvenliğinin desteklendiğine işaret edilen açıklamada, ABD ve Almanya'nın Ukrayna'nın enerji kaynaklarını çeşitlendirmesi için 1 milyar dolarlık bir fonu destekleme taahhüdünde bulunduğu ve ilk olarak Almanya'nın 175 milyon dolarlık hibe sağlayacağı belirtildi. Açıklamada, Almanya'nın özellikle yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanında Ukrayna ile ikili enerji projelerini desteklemeye devam edeceğinin altı çizildi. ABD ve Almanya'nın Üç Deniz İnisiyatifi ile Orta ve Doğu Avrupa'da altyapı bağlantılarıyla enerji güvenliğini güçlendirme çabalarını desteklediği belirtilen açıklamada, Almanya'nın inisiyatif ile olan ilişkisini genişletmeyi taahhüt ettiği ve 2027'ye kadar girişim için 1,7 milyar dolarlık Avrupa Birliği (AB) fonuna katkıda bulunmaya yardımcı olacağı belirtildi. Kuzey Akım 2 projesi nedir? Toplam maliyeti 10 milyar euro civarında olması beklenen Kuzey Akım 2 projesiyle yılda 55 milyar metreküplük Rus gazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevk edilmesi planlanıyor. ABD, Ukrayna, Polonya ile Baltık ülkelerinin inşasına karşı çıktığı projenin ortakları arasında proje sahibi Gazprom'un yanı sıra Shell, OMV, Engie, Uniper ve Wintershall gibi şirketler yer alıyor. Projeye karşı çıkan ülkeler, Kuzey Akım 2'nin Avrupa ülkelerinin Rusya'ya bağımlılığını artırmaya çalıştığını öne sürüyor. 1 Nisan'da yapılan açıklamada, Rus enerji şirketi Gazprom'un, Kuzey Akım 2 Doğal Gaz Projesi'nin yüzde 95'ine denk gelen 2 bin 339 kilometrelik boru döşeme işini tamamladığı bildirilmişti. ABD yönetimi, mayıs ayında Kuzey Akım 2 boru hattı projesini inşa eden Alman "Nord Stream 2 AG" şirketi ve şirketin CEO'su Mathias Warnig'in projeye yönelik uygulanan yaptırımlardan muaf tutulduğunu açıklamıştı.

2 yıl önce

“Sosyal Medya Düzenlemesi İhtiyacını Almanya ve Fransa da Hissetti”

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bir haftadır devam eden yangınlarla ilgili olarak yapılan bazı sosyal medya paylaşımlarını örnek göstererek, "Deprem oluyor, sel geliyor, ormanlarımız yanıyor, insanlarımız ölüyor, cinayet işleniyor. Biz o derdimizi bırakıp sosyal medya terörü ile uğraşmak zorunda kalıyoruz. Bu durum artık bir sosyal medya sorunu olmaktan çıktı. Tam olarak adını koyacak olursak bu durum artık bir milli güvenlik sorununa dönüştü" dedi.  Selvi, "Bu olay artık beşinci kol faaliyetlerinin boyutlarını aştı. Küresel bir özellik kazandı. Amaç Türkiye’nin içinde bir kaos ortamı oluşturmak. O nedenle her olayı istismar ediyorlar, Türkiye’yi ayağa kaldıracak sinir uçlarını seçip, onlara dokunuyorlar. Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar. Bunlar yabancı istihbarat servislerinin ve terör örgütlerinin desteği olmadan yürütülemez" düşüncesini dile getirdi.  Selvi, Almanya ve Fransa’nın sosyal medyayla ilgili kapsamlı bir düzenleme yaptığını belirterek, "İleri demokrasi ülkeleri olan Almanya ve Fransa bu ihtiyacı hissetti de bizim böyle bir sorunumuz yok mu? Onlarda belki sosyal medya istismarı düzeyinde ama bizde ise bu iş artık “Milli Güvenlik” sorununa dönüştü" dedi. Konuyla ilgili olarak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüğünü söyleyen Selvi, Soylu'nun şu sözlerini aktardı: “Geçmiş dönemlerde ülkeleri istikrarsızlaştırmak ve kendi istikametinden ayırmak için kullanılan yöntemler şimdi sosyal medya üzerinden servis ediliyor. Yabancı istihbarat örgütleri, siyasi muhalefet, terör örgütleri ve ideolojik yapılanmalar var bunun içinde. Ve bunu takip eden masum halk var. Nefreti başka bir marjinal etki haline dönüştürmek istiyorlar. Üst akıl yalanı algı diye yutturmaya çalışıyor. Bu düpedüz yalan. Yabancı istihbarat servislerini, terör örgütlerini anlıyorum da demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan muhalefet partilerimiz bunlara niye alet olur? Mesele Erdoğan’a muhalefetse bunun demokratik kanalları var. Mesele Erdoğan’ı tasfiye etmekse seçim sandığı var. “Erdoğan’ı tasfiye edeceğiz” diye yabancı istihbarat servislerinin planlarına alet olunur mu? “Erdoğan nefreti” yüzünden ülke kaos ortamına sürüklenir mi? İstihbarat servisleri, terör örgütlerini, terör örgütleri ideolojik yapılanmaları besliyor. Böylece birbirini besleyen hormonlu bir yapı ortaya çıkıyor."

2 yıl önce

Yunanistan’da orman yangınları kontrol altına alınamıyor; Almanya, itfaiye ekibi gönderdi

Avrupa Birliği’nin yaptığı çağrı üzerine son olarak Almanya bu ülkeye pazar günü 19 itfaiye aracı ve 56 itfaiye eri gönderdi. İçerisinde başkent Atina’nın yer aldığı Attika bölgesinin kuzey kesimleri ve Eğriboz Yarımadası ile Mora Yarımadası'ndaki yangınlar yer yer yeniden alevlenirken; ülke genelindeki yangınlarda en az 500 bin dönümlük ormanlık alan ve tarım arazisiyle yüzlerce ev ve iş yeri kül oldu, çok sayıda araç kullanılamaz hale geldi. Eğriboz ve Mora’da kontrol altına alınamayan yangılar nedeniyle yüzlerce köy ve yerleşim birimi boşaltıldı, enerji nakil hatlarındaki hasar nedeniyle elektrik verilemeyen birçok bölgede iletişim sorunları yaşandı. Yüzlerce kişi gece, feribot ve teknelerle tahliye edildi Eğriboz’un kuzeyinde 6 gündür devam eden yangının yoğun yerleşim birimlerinin bulunduğu Mantudi ve İstiea bölgelerine yaklaşması üzerine evlerini terk ederek Ayos Nikolas sahilinde toplanan çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yüzlerce kişi, gece saatlerinde feribot ve teknelerle tahliye edildi. Yangın bölgelerinden uzaklaştırılanlar, güvenli bölgelerdeki otellere ve belediyelere ait tesislere yerleştirildi, bir bölümü ise yolcu gemileriyle İskados Adası'na (Skiathos) sevk edildi. "Acil yardım" çağrısı Yunan basınındaki haberlerde, evlerini terk etmeyen bazı vatandaşların ise alevlerin sardığı köylerinde kalarak kendi imkanlarıyla yangına müdahale etmeye çalıştığı aktarıldı. İstiea bölgesindeki yerleşim birimlerinden televizyonlardaki canlı yayınlara bağlananlar, evlerinin yandığını belirterek yetkililere "acil yardım" çağrısında bulundu. Kıyı şeridinde mahsur kalan 2 binden fazla kişi kurtarıldı Yunan Sahil Güvenlik Sözcüsü Nikos Kokkalas, Eğriboz’da 6 gündür devam eden yangınlarda kıyı şeridinde mahsur kalan 2 binin üzerinde kişinin sahil güvenlik ekiplerince kurtarıldığını aktardı. Eğriboz Otelciler Birliği Başkanı Miltos Helmis, yangın nedeniyle turistlerin Eğriboz’u terk ettiğini, çok sayıda rezervasyonun da iptal edildiğini belirtti. Mora’nın İlia ve Messinia bölgelerindeki yangınların ise tüm çabalara rağmen yayılmaya devam ettiği, yangının tehdit ettiği en az 12 köyün boşaltıldığı kaydedildi. İtfaiye yetkilileri, İlia ilinde birçok noktada yeniden alevlenen yangının Nemuto bölgesinde yoğunlaştığını, alevlerin Antik Olimpia kentine ulaşmasını engellemek için karadan ve havadan müdahale edildiğini söyledi. En büyük yangınlar Attiki, Mora ve Eğriboz'da Başkent Atina’ya 20 kilometre uzaklıktaki Varipombi bölgesindeki yangının ise büyük ölçüde kontrol altına alınmasına rağmen yer yer yeniden alevlenmeler yaşandığı, tedbir amaçlı olarak bölgede konuşlandırılan çok sayıda itfaiye ekiplerince soğutma çalışmaları yapıldığı bildirildi. Yunanistan Sivil Savunma ve Kriz Yönetimi Bakan Yardımcısı Nikos Hardalia, ülke genelinde 55’ten fazla yangınla mücadele edildiği, en büyüklerinin Attiki, Mora ve Eğriboz’da bulunduğu bilgisini verdi. Ülkedeki tüm itfaiye güçlerinin bütün imkanlarıyla görev başında olduğunu vurgulayan Hardalias, yangınları söndürme çalışmalarında çeşitli Avrupa ülkelerinin yanı sıra Mısır, Kuveyt ve Katar’dan gelen itfaiyecilerin de yer aldığını aktardı. Almanya’dan Yunanistan’a yardım Bu arada Avrupa Birliği’nde yapılan çağrı üzerine Almanya, bu ülkeye 19 itfaiye aracı ve 56 itfaiye eri gönderdi. Associated Press, Bonn, Koenigswinter ve Leverkusen kentlerinden yola çıkan yangın söndürme ekiplerinin kara ve deniz yollarıyla Yunanistan’a en kısa zamanda intikal etmek için seferber olduğunu duyurdu. Bu arada ulusal ve uluslararası afetlerde yardım faaliyetleri yürüten Alman Teknik Yardım Kurumu'nun (THW) yine yangın söndürme çalışmalarına destek vermek için Yunanistan'a göndermek üzere yardım ekipleri hazırladığı açıklandı. Ukrayna ve komşu Romanya daha önce başkent Atina’daki yangını söndürmek için ekipler göndermişti. "İklim krizi karşımızda" Yunanistan Deprem Planlama ve Korunma Kurumu Başkanı Efthimis Lekkas, Yunan özel Sky televizyonuna açıklamalarda bulundu. Ülkede son günlerde birçok noktada çıkan orman yangınların büyük bir doğa felaketine neden olduğunu dile getiren Lekkas, son 10 günde en az 500 bin dönüm ormanlık arazi ve tarım alanının kül olduğunu belirtti. Lekkas, Akdeniz bölgesinde son yıllarda etkili olan aşırı sıcaklar ve sert rüzgarlar sebebiyle ağustosun bir "kabus" ayı olacağını ifade ederek, "Sonraki gün çok fazla zor olacak. İklim krizi karşımızda." dedi.

2 yıl önce

Almanya'da sel ve su baskınlarında 171 kişi hayatını kaybetti, sel zedeler için IBAN verildi, yardım talep edildi

Alman Haber Ajansının (DPA) Koblenz polisine dayandırdığı haberde, sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının Rheinland-Pfalz eyaletinde 122. Ahrweiler bölgesinde kayıp 155 kişinin arandığı, yaralıların sayısının da bu eyalette 763 olduğu bilgisi paylaşıldı. Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde selde yaşamını yitirenlerin sayısının ise 48. Köln Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada arama kurtarma köpeğinin desteğiyle Bad Münstereifel beldesinde henüz kimliği tespit edilmeyen bir ceset bulunduğu aktarıldı. Açıklamada, daha önce kayıp olduğu bildirilen 850’den fazla kişiye telefonla ulaşıldığı, şu an Bonn/Rhein-Sieg bölgesinde 14, Euskirchen bölgesinde de 2 kişinin arandığı belirtildi. Bavyera eyaletinde ise 1 olarak kaydedilen can kaybı sayısında artış olmazken, ülkede sel ve su baskınlarında 171 kişi hayatını kaybetti. Öte yandan, Alman devlet televizyonu ekranlarından halka IBAN numaraları verildi ve hükûmet adına selzedeler için yardım talep edildi.

2 yıl önce

Sosyal medya düzenlemesi hızlandı… Almanya modeli üzerinde duruyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında TBMM'nin açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini vurgulamıştı. Meclis Araştırma Hizmetleri tarafından yapılan çalışma rapor olarak hazırlandı. SABAH'ın ulaştığı raporda, dünyada sosyal medya düzenlemeleri tek tek anlatıldı. SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İÇİN RAPOR HAZIR Sosyal medya düzenlemesi ile yalan, nefret ve şiddet suçlarına hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Konuya ilişkin AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, TBMM Araştırma Hizmetleri'ne sosyal medya ile ilgili dünyadaki örnekler hakkında bir araştırma yaptırdı. ABD, AB, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin yaptığı sosyal medya çalışmaları detaylı bir şekilde incelendi. AK Parti düzenleme için özellikle Almanya modeli üzerinde duruyor. BİR MÜEYYİDE OLMAK ZORUNDA Özkaya, TBMM'ye getirmeyi düşündükleri düzenlemeye ilişkin "Gerçek hayatta suç olan her şey sosyal medyada da suç ama yalanla ilgili suç düzenlenmediği için bir boşluk var. Sosyal medya inanılmaz derecede etkili bir alan. Düzgün yürür, iyi işlerse ve kişiler birbirine karşı iftira atmaz, hakaret etmezse, terör ve şiddetin baskısını sunmazsa doğru ama aksi olursa buna bir müeyyide getirmek lazım. Bunu yapanın sonucuna katlanacağı, 1 yıldan 3 yıla veya 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gibi cezalar getirilmeli. Yalanı, dezenformasyonu, iftirayı, şiddeti, kin ve nefreti, provokasyonu önleyen bir düzenleme yapacağız" dedi. İŞTE ÖRNEKLER Almanya... 2017'de Sosyal Ağların Düzenlenmesi Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunun amacı; sosyal ağlardaki nefret söylemi ve yalan haberlerle mücadele etmek, sosyal ağ platformlarını hesap verebilir hâle getirmek ve gerekli durumlarda platformlara cezai müeyyide uygulamak. Kanun, ülkede yalnızca 2 milyon ya da daha fazla kayıtlı kullanıcıya sahip sosyal ağlara uygulanabiliyor. Adalet Bakanlığı'nın bir sosyal medya şirketine ceza verebilmesi için mahkeme kararı gerekiyor. Yalan habere azami bir yıllık hapis ya da para cezası var. Kanununun yürürlüğe girdiği ilk 6 ayda, Facebook gelen şikâyete tabi içeriklerin yüzde 21,2'sini, YouTube yüzde 27,1'ini, Google+ yüzde 46,1'ini ve Twitter ise yüzde 10,8'ini kaldırdı. Bu yıl sosyal medya şirketleri yasa dışı içeriği kaldırmanın yanında, bu durumu Federal Kriminal Polis Dairesi'ne bildirmekle yükümlü kılındı. Kullanıcıların şikayet mekanizmalarına daha rahat ve doğrudan erişebilmeleri adına platformların sağlaması icap eden koşullar artırıldı, bu mekanizmaların "kolay kullanılabilir" olmaları şart koşuldu. ABD... Amerika'da, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik adım ABD Başkanı Donald Trump tarafından atıldı. Kararnamede; sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne müdahale ettikleri, kendilerine uygun gelmeyen görüşleri bir nevi sansürledikleri ve kamuoyunu ilgilendiren olaylara ilişkin vatandaşların neyi görüp göremeyeceğini kontrol edebilecek bir güce sahip oldukları belirtildi. Kararname uyarınca Federal İletişim Komitesi, sosyal medya şirketlerinin içeriklere müdahale kriterlerini, müdahale edilen içeriklerin niteliğini ve müdahalenin iyi niyet gözetilerek yapılıp yapılmadığını incelemeye yetkili kılındı. Ayrıca Adalet Bakanı tarafından bir çalışma grubu oluşturularak sosyal medya platformlarının siyasi görüşe göre içerik erişimini şekillendirdiği varsayılan algoritmalar gibi tarafgirlik arz ettiği belirtilen çeşitli unsurlarının incelenmesi gerekli görüldü. COVİD-19 SALGINI MEZENFORMASYONU YAYMADA ÖRNEK GÖSTERİLDİ ABD Kongresi Araştırma Servisi tarafından hazırlanan bir raporda, özellikle Covid-19 salgınının sosyal medya mecralarında mezenformasyonun nasıl yayıldığını gözler önüne seren bir örnek olduğu belirtildi. Salgının kaynağı, virüsün yayılma şekilleri ve salgınla mücadele yöntemleri hakkında ortaya çıkan bilgi kirliliği, sosyal medya mecralarının içerikleri algoritmalarla biçimlendirme eğilimi ve kullanıcıların yalnızca beğendikleri paylaşımlar üzerinden özelleşmiş ağlar kurabilme olanakları gibi sebeplerle daha da ivmelendi. AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa Birliği'nde çevrimiçi ortamlarda terörle alakalı içeriklerin yayılmasını engellemek amacıyla yapılan düzenleme 6 Haziran 2021'de yürürlüğe girdi. 7 Haziran 2022'de uygulanmaya başlayacak olan bu düzenlemenin gerekçesinde, çevrimiçi ortamların nefret, şiddet, aşırılık ve terörist propagandanın yayılmasına imkan tanıdığı söylendi. Terörist gruplarla somut pratiğin yanı sıra çevrimiçi mecralarda da mücadele edilmesi gerektiği vurgulanarak Avrupa Birliğine bu bağlamda yöneltilen tehditlerin engellenmesi şart koşuldu. TERÖRİST İÇERİK KAVRAMI Düzenlemede terör içeriklerinin ilgili ulusal otorite tarafından verilen kararı izleyen bir saat içerisinde kaldırılması, sosyal medya platformlarının sunduğu araçların suiistimalinin önüne geçilmesi ve kaldırılan içeriklerin diğer platformlarda tekrar paylaşılmasının engellenmesi amaçlandı. "Terörist içerik" kavramı, terör suçlarının işlenmesini kışkırtan veya savunan, terörist grupların aktivitelerini teşvik eden ya da terör suçlarının işlenmesine yönelik teknik bilgiler ve yöntemler gösteren içerikler olarak tanımlandı. PLATFORMLAR ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR OLMALI Platformlar tarafından içeriklere yapılan müdahalelere dair yıllık raporlar hazırlanması; platformların şeffaf ve hesap verebilir olması; platformların içerik kaldırma kararlarına itiraz edilebilmesi; ihlal durumlarında ise sosyal medya şirketinin bir önceki yıldaki küresel cirosunun yüzde 4'üne kadar para cezası verilebilmesi öngörüldü. İlgili sosyal medya şirketinin merkezinin bulunduğu üye ülke, içerik kaldırma kararını izleyen 72 saat içerisinde karara itiraz edebilmekte. İtirazdan sonra içerik ya geri yüklenmekte ya da tamamen silinmekte. Servis sağlayıcılar veya içerik sağlayıcılar ulusal yetkilinin içerik kaldırma kararına 48 saat içerisinde itiraz edebiliyor. Avrupa Parlamentosu bünyesinde Nisan 2021'de hazırlanan bir raporda, dezenformasyonun demokratik süreçler ve insan haklarına etkileri mercek altına alındı. Raporda dezenformasyonun bir yandan düşünce özgürlüğü, mahremiyet hakkı ve toplumsal süreçlere katılım hakkı gibi hakları ihlal ettiği, öte yandan ise dezenformasyona karşı yürütülecek mücadelelerin de ifade özgürlüğü gibi diğer bazı hakları ihlal etme riskini taşıyabileceği söylendi. Raporda ayrıca dezenformasyonun kurumlara duyulan güveni tahrip ettiği, seçim süreçlerine müdahil olabildiği ve dijital zorbalıkla şiddete cevaz verebildiği vurgulandı. Bu doğrultuda dezenformasyona karşı atılacak adımların insan haklarını merkeze alması gerektiği ve yalnızca dezenformasyonun değil, dezenformasyonun yayılmasına olanak sağlayan yapısal koşulların da titizlikle irdelenmesinin öneminin altı çizildi. AVUSTURYA Avusturya, sosyal medya platformlarını müstakil bir kanunla düzenleyen az sayıdaki örnekler arasında. 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe giren bir federal kanun, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini düzenledi ve paylaşımların kaldırılması ya da engellenmesi yönünde sorumluluklar tayin etti. Kanun, Avusturya'da faaliyet gösteren, ülkede ortalama yüz binden fazla kullanıcıya sahip ve yıllık cirosu 500 bin avrodan fazla olan yerli ve yabancı kâr odaklı platformlara uygulanıyor. PLATFORMLAR ETKİLİ VE ŞEFFAF OLMALI Platformlar kullanıcılara etkili ve şeffaf bir "şikâyet ele alma mekanizması" sunmak durumunda. Bu şikâyetler; cebir, tehdit, ısrarlı takip, telekomünikasyon araçları vasıtasıyla sürekli taciz, aşağılama, izinsiz görüntü kaydı, şantaj, terör örgütü üyeliği, suça teşvik veya Nasyonal Sosyalist aktiviteleri yasaklayan kanunlara yönelik ihlaller gibi suç unsuru oluşturan fiillere ilişkin yapılabilir. 24 SAAT İÇİNDE İÇERİĞİ KALDIRMAK MECBURİYETİNDE Platformlar şikâyete konu olan içeriğin yasa dışılığının açık olması hâlinde, ek bir tahkikat yürütmeksizin ilgili içeriği en fazla 24 saat içerisinde kaldırmak ya da erişime kapatmak mecburiyetinde. Yasa dışılığı açık olmayan içeriklerin kaldırılması için tanınan azami süre ise 7 gün. Silinen ya da erişime kapatılan içeriklere dair veriler, delil oluşturması sebebiyle azami 10 gün boyunca saklı tutulur. Bu süre yetkili kamu otoritesinin talebi hâlinde uzatılabiliyor. Sosyal medya mecraları ayrıca içerikler hakkında vermiş oldukları kararların incelenmesine yönelik şeffaf bir mekanizma sağlamakla da yükümlü. Arka arkaya talimat verilmesini gerektiren ve süreklilik arz eden ihlal durumlarında platformlar Kurul tarafından 10 milyon avroya varan para cezasına çarptırılabilir. FRANSA Fransa'da 22 Aralık 2018'de yalan haberlerin sosyal medya ekseninde demokrasiye yönelttiği iddia edilen tehditlerin önüne geçilmesi amacıyla, Enformasyonun Manipüle Edilmesine Karşı Mücadele Kanunu yürürlüğe girdi. "Yalan haber kanunu" olarak da bilinen Kanunun amacı, dijital mecralarda yalan haberlerin büyük bir hızda yayılmasının önüne geçmek ve yabancı devletler tarafından sosyal ağların manipüle edilmesini engellemek. Özellikle seçim süreçleri öncesinde ve seçimler esnasında bu türden manipülasyonların varlığına dikkat çekilmekte. Bu bağlamda ilk olarak sosyal medya platformlarının seçim süreçlerinde sponsorlu içerikler hakkında hesap vermeleri gerekmekte, ayrıca günlük belli bir sayıda bağlantının üzerine çıkan mecraların Fransa'da yasal bir temsilci bulundurmaları ve algoritmalarını kamuya açmaları şart koşulmakta. YALAN HABERLERİN YAYILMASINI ENGELLEMEK İkinci olarak da yalan haberlerin hızlıca yayılmasına engel olmak adına yasal işlem başlatılması öngörülmekte. Burada yalan haber nitelemesini yapmak davayı gören hâkime bırakılmakta ve bu nitelemede 1881 tarihli Kanun baz alınarak geliştirilen üç kriter uygulanmaktadır: Yalan haber açık olmalıdır, yapay yollardan ve büyük bir çapta yayılmaya başlamış olmalıdır, kamu düzenini veya seçimlerin güvenliğini bozma tehdidi barındırmalıdır. Ayrıca, erişim ve yer sağlayıcıların illegal içeriklere erişimi engellemek, nefret içeriklerini bildirmek, bazı illegal içeriklerle ilgili bilgi vermek, kimlik ve bağlantı verilerini depolamak ve iletmek, videoları dijital olarak işaretlemek gibi yükümlülükleri mevcut. NEFRET SUÇLARINA YENİ MAHKEME Diğer yandan, son olarak 24 Haziran 2020'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından imzalanarak kanunlaşan hükümler arasında nefret suçlarına has yeni bir mahkeme kurulması ve konuya ilişkin Yüksek Yayıncılık Kurulu tarafından görev sınırları tayin edilecek bir gözlem merkezinin oluşturulması yer alıyor. İNGİLTERE İngiltere'de sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir yasal düzenleme mevcut değil. Ancak dijital iletişim platformlarının yaygınlık kazanmasıyla birlikte İngiltere'de sosyal medyanın hem yabancı devletlerin ülke içindeki siyasi süreçlere müdahil olmasına hem de azınlıklara karşı nefret ve şiddeti teşvik eden içeriklerin artmasına sahne olduğu belirtildi. Bu doğrultuda İngiltere Parlamentosu konuya ilişkin incelemeler başlattı. Komisyonun 18 Şubat 2019'da yayımladığı raporda, "yalan haber" kavramı yerine mezenformasyon ve dezenformasyon ifadelerinin kullanılması gerektiği belirtildi. Yalan haberlerin hem olgulara hem de kamu yaşamına güveni azaltıp demokrasi ve kamuoyuna ilişkin olumsuz sonuçlara gebe oldukları kaydedildi. ÇEVRİMİÇİ GÜVENLİK KANUNU TASLAĞI İngiltere'de sosyal medya düzenlemeleri açısından somut bir adım atılarak öneriler ve tüm istişareler doğrultusunda "Çevrimiçi Güvenlik Kanunu" taslağı yayımlandı. Taslağa göre, çevrimiçi içerik paylaşım platformları ve arama hizmetleri özen yükümlülüğüne tabi kılınacak ve Ofcom bu şirketlere 18 milyon pound veya yıllık küresel cirolarının yüzde 10'u kadar (hangisi yüksekse) ceza verip duruma göre sitelere erişimi engelleyebilecek. "Kategori 1" olarak nitelendirilen sosyal medya şirketleri, yani en yaygın ve popüler mecralar, yalnızca yasa dışı içeriklerle değil, ceza gerektiren fiil eşiği altında kalmasına rağmen zarar verme riski taşıyan edimler ile mezenformasyon ve dezenformasyon gibi zararlı içeriklerle mücadeleye yönelik de yükümlülük altına alınacaklar. Şirketler demokrasi kaygısı güderek farklı bakış açılarına karşı nötr bir tavır takınacak ve değişik görüşlere farklı muamele uygulayamayacak. TASLAĞIN ÖNÜMÜZDEKİ YASAMA YILINDA KANUNLAŞMASI BEKLENİYOR Ofcom'un bünyesinde dezenformasyon ve mezenformasyon üzerine uzmanlardan oluşan bir komite kurulması da yine taslakta öngörüldü. Taslakta düzenlenecek içerikler 3 kategoride ele alındı. Bunlar yasa dışı içerikler, çocuklar açısından zararlı içerikler ve yetişkinler açısından zararlı içerikler. Yasa dışı içerikler genellikle terör suçları ve çocuk istismarı gibi fiilleri kapsamakta. Zararlı içerikler ise çocukların ya da yetişkinlerin fiziksel ya da psikolojik sağlığını bozabilecek paylaşımlar. Taslağın önümüzdeki yasama yılı içerisinde kapsamlı bir şekilde tartışılarak kanunlaşması beklenmekte.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 20 21