18 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus-Amerikan ilişkilerinin son yıllarda ABD’deki iç siyasi mücadeleye kurban edildiğini söyledi

Rusya ve ABD arasındaki ilişkilere değinen Putin, ABD ile birçok alanda çalışmaya hazır olduklarını dile getirerek, "Uluslararası ilişkilerde istikrar ve öngörülebilirlik en önemli değer. Amerikan ortaklarımız tarafından geçen yıllarda bu konuda bir şey göremedik." şeklinde konuştu. Putin, ABD’nin Rusya’yı seçimlere müdahale etmek ve siber saldırı düzenlemek ile suçladığına dikkati çekerek, "Rus-Amerikan ilişkileri son yıllarda ABD’deki iç siyasi mücadeleye kurban edildi." dedi. Daha önce, ABD’ye siber alanda birlikte çalışma teklifinde bulunduklarını hatırlatan Putin, ABD’nin bu teklifi reddettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Kimsenin birbirinin iç siyasi süreçlerine müdahale etmemesi gerekiyor. Ne ABD’in Rusya'nın ne de Rusya'nın ABD'in iç hayatına müdahale etmemesi lazım. Dünyadaki tüm ülkelerin halklarına barış içinde gelişmesine fırsat vermek gerekiyor. Kriz durumlarının, dışarıdan müdahale olmadan halk içinde çözülmesi gerekiyor ancak ABD yönetimi için bu çağrı, pek bir şey ifade etmiyor. ABD yönetiminin yine de diğer ülkelerdeki iç süreçlere müdahale edeceğini düşünüyorum. Bu süreç artık çok zor şekilde durdurulabilir, çünkü çok hızla yürüyor." NATO’nun siber alanını, "savaş" alanı olarak ilan ettiğini hatırlatan Putin, Rusya'nın bundan "rahatsız" olduğunu vurguladı. Putin, Biden’ın kendisini "katil" olarak tanımlamasına ilişkin ise "Çalışma esnasında, farklı taraftan saldırılara alıştım. Bu beni şaşırtmıyor. İnsanlarla uluslararası arenada birlikte çalışıyoruz, tartışıyoruz. Biz gelin ile damat değiliz ve birbirimize sonsuz sevgi ve dostluk konusunda yemin etmiyoruz. Biz ortağız ve bazı konularda birbirimizle rekabet ediyoruz. Sert söylem ise Amerikan kültürünün tezahürüdür." ifadelerini kullandı. "ÇİN’İN DÖRDÜNCÜ UÇAK GEMİSİNİ İNŞA ETMESİ BİZİM İÇİN TEHLİKE DEĞİL" Çin’in dördüncü uçak gemisini inşa etme durumunu değerlendiren Putin, bunun Rusya için tehlike oluşturmadığını söyledi. Putin, ABD’nin Çin’e göre daha fazla uçak gemisine sahip olduğuna dikkati çekti. Rusya'da hapiste bulunan Rus muhalif Aleksey Navalnıy ile bağlantılı kuruluşları aşırılık yanlısı olarak ilan edilmesi konusuna da değinen Putin, ülkede "yabancı ajan" yasasının yürürlüğe girdiğini anımsatarak, "Bu bizim icat ettiğimiz şey değil. Yabancı ajan yasası, ABD'de 1930'larda kabul edildi. Bu yasa, bizimkisine göre daha sert. ABD'nin iç siyasi hayatına müdahalenin önlenmesini amaçlamaktadır. Genel olarak, bu yasanın doğru olduğunu düşünüyorum." dedi. Putin, Rusya'daki birçok sivil toplum kuruluşunun dışarıdan maddi olarak desteklendiğini ve bu nedenle gerekli önlemleri aldıklarını savundu. Ülkedeki siyasi sistemin geliştiğine işaret eden Putin, "Rusya'da 34 kayıtlı siyasi parti var. Bu partilerden 32'si, eylülde ülke genelindeki çeşitli seçim süreçlerine katılacak." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz."

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 47’nci yıldönümü törenlerine katılmak üzere bugün Lefkoşa’ya gelen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, KKTC Meclisi’nde vereceği ‘müjde’ merakla bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, merakla beklenen konuşmasında müjdeyi açıkladı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bugün bizim için çok ama çok anlamlı bir gün. Kıbrıs Barış Harekatı'nın 47'nci yıl dönümünde KKTC'de bulunmanın bahtiyarlığı içindeyim.  Bugün Türkiye ile KKTC arasındaki, gücünü şehitlerimizin kanlarından alan ebedi ve ezeli kardeşliğimizi tüm dünyaya isteseler de istemeseler de bir kez daha ilan ediyoruz. Yine bu ziyaret vesilesiyle ülkelerimiz için son derece önemli bazı müjdelerimizi kamuoyu ve dünya ile paylaşma fırsatı bulacağım.  Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs Türk'ünün azmini, iradesini ifade eden bir kurumdur. Cumhuriyet Meclisi, Kıbrıs davasına güç katmıştır. Kuruluşundan bugüne Kıbrıs davasını savunan tüm Meclis üyelerine buradan bir kez daha şükranlarımı ifade ediyorum. BUGÜNLERE BİRİLERİNİN İHSANIYLA DEĞİL BEDEL ÖDEYEREK GELDİK Kıbrıs davası gelecekte de sizlerin omuzlarında yükselmeye devam edecektir. Bu dava öksüz, garip, sahipsiz değildir. Kıbrıs davası büyük bir davadır. Bu dava, tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, mücadelesiyle büyük, 1974'te yazdığı kahramanlık destanıyla büyük bir milletin davasıdır. Kıbrıs davasının sahibi, yavru vatanıyla, anavatanıyla, büyük Türk milletinin tamamıdır. Bu davanın sahibi şehitlerimiz, gazilerimizdir. Bu dava için 1974'te ülkemizin dört bir yanından 498 Mehmedimizi şehit verdik. Kıbrıs Türk halkı 170 evladını kara toprağın bağrına emanet etti. Türkiye nasıl dünyanın en büyük şehitliği ise KKTC de her karışında bir kahraman yatan şehitler yurdudur. Biz burada özgürce nefes alabiliyorsak bunda en büyük pay bu toprakları şehitler yurdu yapan kahramanlara aittir. Bugünlere birilerinin ihsanıyla, lütfuyla değil bedel ödeyerek geldik. Bu topraklarda elde ettiğimiz her başarıyı çein mücadelelerin sonucunda adeta söke söke kazandık.  KARŞILARINDA KIBRIS TÜRK HALKININ ÇELİKTEN İRADESİNİ BULDULAR Haksızlık karşısında sessiz kalanlardan olmadık. Hukuksuzluklara eyvallah edenlerden olmadık. Başkalarına değil kendi bileğimizin gücüne güvendik. Sırtlarını dayadıkları güçlere güvenerek Kıbrıs Türkü'nü yok edeceklerini sananlar, karşılarında Kıbrıs Türk halkının çelikten iradesini buldular. BİZLERİN BURADA SERGİLEDİĞİ KARDEŞLİK AMERİKA'DA BİRİLERİNİ RAHATSIZ ETMİŞ OLSA DA... Kıbrıs davasının sancaktarlığını yapan tüm kurumların dayanışmasını güçlü tutması çok önemlidir. Kıbrıs davasını içerden çökertmek için yapılan hamleler de Kıbrıs Türk'ünün feraseti ile boşa çıkmıştır. Birlik ve beraberliğimizi hedef alan belli çevrelerin kardeşliğimize fitne mayası çalmasına müsaade etmeyeceğiz. Kimi gafillerin zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz. Yaptığınız her çalışmada yanınızda olacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Her ne kadar bizlerin burada sergilediği birlik, beraberlik, kardeşlik iklimi Amerika'da birilerini rahatsız etmiş olsa da, biz bu yolda kararlılıkla yürüyeceğiz. Artık sıkıntı olmayacak derken Amerika'da birileriyle ortak mahfiller oluşturmak suretiyle yeniden ortalığı karıştırmayı çalışanları iyi biliyoruz. Yarınki konuşmamda da bunlara değineceğim. Adada kimin işgalci zihniyeti temsil ettiğini gayet iyi biliyoruz.  BİR 50 YIL DAHA KAYBETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakereler bir sonuca ulaşamadı. Konuşulmadık konu kalmadı. Artık bizim bunlara inanmamız, bir 50 yıl daha kaybetmemiz mümkün değildir. Rum tarafının kendilerini adanın tek sahibi olarak görmeleri çözümsüzlüğü getirdi.  Adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk var. Uluslararası toplum da bu gerçeği er ya da geç kabul edecek. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından Cenevre'de sunulan öneriye desteğimiz tamdır. Taviz vermeyiz, veremeyiz. Kıbrıs Türk'ünün önünde kurulmaya çalışılan tuzakları hep birlikte bozacağız. Aydınlık geleceğimizi de birlikte inşa edeceğiz. Rum tarafı Doğu Akdeniz'de Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını yok saymayı ısrarla sürdürüyor. Doğu Akdeniz'deki işbirliği alanlarını ele almak üzere AB'ye bölgesel bir konferans düzenlenmesini önerdim. Yapıcı teklifimize henüz yanıt alamadık. Bizim kimsenin toprağında, hakkında gözümüz yoktur. Niyetimiz gerginlik değil. Rum tarafının Kıbrıs Türk'ünün hakknı yok sayarak atacağı her adımın karşısında olduğumuzun altını çiziyorum.  MÜJDEMİ VERMEK İSTİYORUM Sizlere bir kaç gündür gündemde olan müjdemi vermek istiyorum. KKTC Cumhurbaşkanlığı'nın ne doğru düzgün Cumhurbaşkanlığı binası veyahut da doğru düzgün parlamento binası var. Bunu KKTC'ye yakıştırmıyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki bina malum İngilizlere ait bir gecekondu. KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili adımın proje çalışmaları bitti ve inşasına da inşallah yakında başlıyoruz. Nerede başlıyoruz? Metehan bölgesinde TSK ile görüşerek 500 dönüm araziyi bu iş için tahsis ettik. Bu arazide külliyeleri yapacağız. Bir de muhteşem bir millet bahçesini orada yapalım, gerçekleştirelim. Devlet olmanın işte ifadesi budur. Bu projeyi hayata geçirerek, nasıl bir Kuzey Kıbrıs devleti varmış birilerinin görmesi lazım. Mimarımız güzel bir çalışma ile projeyi ortaya çıkardı. Bizzat ben de takip ettim. Ardından hemen işin statiklerine ve inşaatına gireceğiz. Fazla zamanımız yok. KKTC'nin ilan edildiği bu tarihi binanın da müze haline getirilerek yeni nesillere bırakılmasının isabetli olacağını düşünüyorum.

2 yıl önce

31 Ağustos'tan sonra Taliban Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikalılara ve risk altındaki afganlara izin verecek

Blinken, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, Afganistan'da devam eden tahliye sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikan vatandaşlarının sayısının 6 bin civarında olduğunu öngördüklerini ve bu sayının 4 bin 500'ünü şu ana dek tahliye ettiklerini anlatan Blinken, ülkeden ayrılmak isteyen hiçbir ABD'liyi ve ailesini geride bırakmayacaklarını vurguladı. ABD'li bakan ayrıca farklı ülkelerde yaşayan Amerikalıların elçiliklere bildirim yapmak zorunda olmadıklarını, dolayısıyla ellerindeki bazı sayıların kesin olmadığını ifade etti. "31 Ağustos'tan sonra da Afganistan'dan ayrılmak isteyen Amerikalıların çıkarılması görevimizdir." diyen Blinken, Taliban'ın 31 Ağustos'tan sonra da ayrılmak isteyen Amerikalılara, diğer ülke vatandaşlarına ve risk altındaki Afganlara izin vereceğini belirtti. Yaklaşık 19 bini son 24 saatte olmak üzere 14 Ağustos'tan bu yana yaklaşık 82 bin kişinin Afganistan'dan tahliye edildiğini bildiren Blinken, Taliban'ın "tahliye sürecine karışmama" sözünde durduğunu ve şu ana dek ciddi bir engellemeyle karşılaşmadıklarını kaydetti. "BEN SORUMLULUK ALIYORUM, BAŞKAN DA SORUMLULUK ALDIĞINI SÖYLEDİ" Blinken, tahliye sürecinin kötü yönetildiğine ilişkin ciddi eleştiriler olduğunu ve bu eleştiriler karşısında Biden yönetiminin sorumluluk alıp almadığını soran bir basın mensubuna şu yanıtı verdi: "Ben sorumluluk alıyorum. Başkan da bu konuda sorumluluk aldığını söyledi. Eminim hükümetteki arkadaşlarımın hepsi de böyle hissediyordur. Geriye dönüp baktığımızda son 6 ayda hatta son 20 yılda neyi farklı ve daha hızlı yapabilirdik diye değerlendireceğiz. Ancak şu an odaklandığımız konu tahliye sürecidir." 31 Ağustos'tan sonra da Afgan halkını unutmayacaklarını ifade eden Blinken, uluslararası toplumla birlikte ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi. Blinken, Taliban'ın, verdiği sözlere uymasının kendi çıkarına olacağını, eğer uymazlarsa da kendi kararları olacağını ve hem ABD'nin hem de uluslararası toplumun buna göre adım atacağını sözlerine ekledi.

2 yıl önce

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu

ABD'li araştırmacılar, insanların Amerika'ya bilinenden 7 bin yıl daha önce ayak bastığını ortaya koydu. Bilim insanları, New Mexico eyaletindeki çalışmalarda 23 bin ila 21 bin yıl önceye ait ayak izleri buldu. İnsanların ne zaman Amerika kıtasına yerleştiği on yıllardır tartışma konusu. Son bulgular, insanların 16 bin yıldan önce kıtalara ayak bastığına ilişkin teorileri de alt üst edebilir. Ayak izlerinin, binlerce yıl öncesine ait bir gölün kenarında yürüyen bir grup çocuk ve gence ait olduğu düşünülüyor. Bulgular aynı zamanda Kuzey Amerika'ya daha önce bilmediğimiz birden fazla göç dalgası yaşanmış olabileceğine işaret ediyor. Bu da, göç eden ilk insan topluluklarının yeryüzünden silindiği anlamına geliyor. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) ekibinden araştırmacılar, ayak izlerini New Mexico'daki White Sands çölü yakınlarında sığ bir göl kenarında, yumuşak çamur halinde buldu. USGS ekibi, tortu katmanları üzerinde ayak izlerinin bulunduğu katmanların altında ve üstünde bulunan tohumlar üzerinde radyokarbon tarihleme çalışması yaptı. Bu da araştırmacılara dikkate değer şekilde net bir tarih bulma imkanı verdi. Bilim insanları, büyüklüklerine bakarak ayak izlerinin bölgede dolanan çoğunlukla ergenlik dönemindeki gençlere ve çocuklara ait olduğunu, zaman zaman bu gruplara yetişkinlerin de eklendiğini düşünüyor. İZLERİN BAZILARI GENÇLERE AİT Yeni bulgular, ABD'nin güneybatısındaki bilinen ilk yerleşimcilerin hayatlarıyla ilgili çok geniş de bir çerçeve de çiziyor. Ergenlik çağındaki gençlerin ne yaptığına dair bilim insanları çok kesin bir kanıya varamasa da; avlanmaya giden yetişkinlere yardıma gidiyor olabileceklerini söylüyor. Avlanan hayvanların ise 'çok kısa bir süre içinde etlerinin işlenmesi' gerektiğini, Bournemouth Üniversitesi'nden Dr. Sally Reynolds açıklıyor: "Çok hızlı bir şekilde ateş yakmak ve yağları ayıklamak durumundaydınız." İşte bu aşamada ergen gençlerin ateş yakmak üzere çalı, odun toplamak, su taşımak gibi hızla yapılması gereken görevleri yerine getirdiği tahmin ediliyor. Yeni keşfin tarihi de çok önemli çünkü Amerika'ya ilk yerleşimin tarihiyle ilgili sayısız iddia var. Ancak zaman içinde tüm teoriler bir şekilde çürütüldü. Taşların işlenmesiyle yapılmış bazı aletler üzerinde de tartışmalar sürüyor. Tartışmalar, bu aletlerin zaman içinde doğal ortamda taşların sürtünme ve benzeri doğa olaylarıyla mı bu şekli aldığı yoksa insan eli mi değdiği üzerine kadar gidebiliyor. İlk yerlilerin zamanlarından kalma aletler, 13 bin yıl öncesinden başlayarak günümüze kadar bulunan ve ciddi bir el işçiliği gerektiren aletler kadar net bir resim vermiyor. TARTIŞMASIZ KANIT! Bournemouth Üniversitesi'nde konuyla ilgili yayımlanan makalenin yazarlarından Prof. Matthew Bennett, "Bu kadar çok tartışma olmasının nedeni gerçek anlamda kesin, net ve tartışmasız verilerin olmaması. Şu an artık bu verilere ulaştığımızı düşünüyoruz." diyor: "Ayak izleri taşlar kadar tartışmalı değil. Ayak izi, ayak izidir ve toprak katmanları arasında yer değiştiremez." Fiziksel kanıtlar doğası gereği tartışmaya daha az olsa da, araştırmacılar, ayak izlerinin tarihini gösteren kanıtların 'kelimenin tam anlamıyla su geçirmez olduğundan' emin olmak istiyor. Makalede, 'rezervuar etkisi' adı verilen bir potansiyel tarihleme hatasından söz ediliyor. Bu da, eski karbonların doğal sulu ortamlarda yeniden dönüşerek ve ardından radyokarbona karışarak gerçekte olduğundan daha eskiymiş gibi bir görüntü vermesine yol açıyor. Araştırmacılar, bu etkiyi de hesaba katarak tarihleme yaptıklarında çok da kayda değer bir fark ortaya çıkmadığını söylüyor. Viyana Üniversitesi'nden Radyokarbon tarihleme uzmanı Prof. Tom Higham, o dönem insanları ileri ve geri yürüdüğü bölgedeki suların çok sığ olduğunun düşünüldüğünü, yapılan tüm çalışmalar sonucu her iki durumda da ortaya çıkan tarihler arasında ciddi bir fark olmadığını söylüyor: "Her türlü ihtimali göz önüne aldığımızda sanırım bu izlerin yaşı 21 bin yıl ile 23 bin yıl arasında." 20. yüzyılın ikinci yarısı boyunca Amerika kıtasına ilk ayak basan insan topluluklarının Clovis kültürüne bağlı gruplar olduğuna dair bir fikir birliği oluştu. Bu büyük avcıların, su seviyelerinin çok alçak olduğu son buz devrinde Bering Boğazı üzerinden Sibirya'dan Alaska'ya geçtiği tahmin ediliyordu. Ancak 1970'lerde, Clovislerin Amerika'ya ilk ayak basan insanlar olduğuna dair değişmeyen algı, bazı veriler ışığında çürütülmeye yaklaştı. 1980'lerde, Şili'nin Monte Verde bölgesinde 14.500 yıl öncesinde insanların yaşadığına dair izler bulundu. 2000'lerden bu yana ABD'nin Teksas eyaletinde 15.500 yıllık, Idaho eyaletinde 16 bin yıllık insanlara ait yaşam izleri bulundu. Şimdi de yine ABD'nin New Mexico eyaletinde son Buz Devri boyunca insan yaşamış olabileceğine dair kanıtlar ortaya çıkmış oldu. Uzmanlar, bu insanların buzların oluşturduğu doğal köprülerle Amerika'ya geçmiş olabileceğini ve bu durumda daha birçok yerleşimci grubun aynı dönemde Amerika'ya ayak basmış olabileceğini söylüyor.

2 yıl önce

Evlat nöbeti tutan baba: HDP çocuğumu Amerika’nın askeri yapmış

Çocuklarının terör örgütü PKK mensupları tarafından kaçırıldığı iddiasıyla 3 Eylül 2019’da farklı kentlerden Diyarbakır’a gelen ailelerin HDP il binası önünde başlattığı oturma eylemi 753. gününde de sürüyor. 10 yıl önce Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 14 yaşındaki oğlunun kaybolduğunu belirten baba Ömer Tokay, çocuğunu piknik bahanesiyle Şırnak’a götürdüklerini, torpilli olan ailelerin çocuklarının geri geldiğini, kendi çocuğunun ise dönmediğini söyledi. "AMERİKA'NIN ASKERİ YAPMIŞLAR" Tokay, "3 yıla girdik, Özgür Yurttaş Derneği piknik amaçlı 14 yaşındaki çocuğumu aldı götürdü. 10 yıldır götürmüş, şu an 24 yaşında. Çocuğumu HDP’den almadan gitmeyeceğim. Eğer ölmüş ise cenazesini versinler, getirsinler çocuğumu bana versinler, HDP ve PKK çocuğumu Amerika’nın askeri yapmış. Oğlum sesimi duyuyorsan gel. 32 arkadaşın geldi, ailesiyle birlikte, sen de gel güvenlik güçlerine teslim ol" dedi.

2 yıl önce

Milli Muharip Uçak TF-X Amerikan basınında: ABD ve Rus teknolojisi yerli savaş uçağında birleşiyor

ABD merkezli DefenseNews gazetesi, Türkiye'nin beşinci nesil savaş uçağı TF-X projesiyle ilgili dikkat çeken bir makale yayımladı. Makalede, projenin Amerikan-Rus teknolojilerinin bir birleşimi olacağı belirtildi. Star.com.tr'de yer alan habere göre, Makalede, Türkiye'nin, TF-X programı kapsamında ilk etapta General Electric'in yan kuruluşu GE Aviation tarafından üretilen art-burning turbofan jet motoru olan F110 motorunu kullanacağı belirtilirken, General Electric'in F118 motorunun, Türkiye'de halihazırda devlet kontrolündeki bir şirket olan Eskişehir TUSAŞ Motor Sanayii'nde lisans altında üretildiği ifade edildi. TF-X İLK ETAPTA F-110 MOTORU Makalede, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in 4 Aralık'ta TF-X ile ilgili bazı açıklamalarına yer verildi. Demir bu açıklamasında, TF-X programının bir sonraki aşamasının modifikasyonlar, geliştirmeler, iyileştirmeler ve yerli üretime geçişi içereceğini söyleyerek, şu ifadeleri kullanmıştı: 'Yerli olarak üretmek istediğimiz[TF-X]parçaları hakkında Rusya ile görüşeceğiz... F110 motor tedariki konusunda herhangi bir sorun yok.' Ancak makalede, Kongre'nin büyük olasılıkla Türkiye'ye motor satışlarını desteklemeyeceğine dikkat çekildi. RUSYA'DAN ALINACAK TEKNOLOJİLER İddiaya göre, TF-X'i tasarlayan, geliştiren ve inşa eden Türk Havacılık ve Uzay Sanayii'nden bir kaynak, isminin açıklanmaması kaydıyla Defence News'e konuştu. Kaynak, "Rusya aeroakustik, aerotermodinamik ve savaş uçağı inşa edecek altyapıya sahip. Rusya, beşinci nesil bir turbofan motoru üretmek için teknolojiye sahip. İş birliği ayrıca aviyonik, tahrik sistemi, radar, sensörler, fırlatma koltuğu ve veri bağlantı sistemlerini de içerecek." dedi. Savunma Sanayii Başkanlığı geçtiğimiz günlerde TF-X'e güç sağlayacak yerli bir motorun geliştirilmesi için Türk şirketlerine bir teklif talebinde bulundu. Demir, teklif talebinin Türkiye'de savaş uçağı motoru teknolojisi geliştirmek için bir yol haritası oluşturmayı hedeflediğini söyledi. Demir, "Teklif talebi, ulusal motor geliştirme çabamızda yeni bir adımdır." dedi. ABD'NİN ŞANTAJI TF-X'İ HIZLANDIRDI Temmuz 2019'da ABD, Ankara'nın Rus yapımı S-400 füze savunma sistemini satın alma kararından vazgeçirmek için tehdit ve şantajlara başladı. ABD, tehdit ve şantajlara boyun eğmeyen Türkiye'yi, Amerikan liderliğindeki çok uluslu F-35 Müşterek Taarruz Uçağı programından çıkardı. Türkiye o zamandan beri TF-X programına hız verdi. Hükümet, TF-X programının 1. Aşaması için ek 1,3 milyar dolar ayırdı. Program üzerinde toplam 6.000 mühendis çalışıyor ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii, uçak için ilk hangarını yakında inşa edeceğini duyurdu. Türkiye, ilk TF-X'i 2023'te hangardan çıkarmayı ve 2025 veya 2026'da uçurmayı hedefliyor.

2 yıl önce

Amerikan rüyası sona erdi: Artık süper güç olmadıklarını biliyorlar

Dünya üzerindeki etkisini her geçen gün yitirdiği konuşulan ABD’de, yeni bir anket gençlerin umutsuzluğunu gözler önüne serdi. Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı çalışmaya göre, ülkede yaşayan gençlerin yüzde 50’si, Amerika’nın eskisi kadar dominant bir süper güç olmadığını ve aynı güçte başka büyük ülkelerin de olduğunu belirtirken, yüzde 23’ü ise ABD’den daha güçlü başka ülkelerin var olduğunu düşündüğünü ifade etti. 18 ila 29 yaşları arasındaki katılımcılarda ABD’nin kan kaybettiğini ve artık güçlü bir ülke olmadığını belirtenlerin oranı ise yüzde 42 olarak belirlendi.

2 yıl önce

Amerikan Forbes dergisi: Atina Türkiye'nin gücünün farkında

Amerikan Forbes dergisinde, Türkiye ve Yunanistan donanmalarını kıyaslayan bir yazı yayımlandı. Yazıda, Atina'nın Türkiye'nin gücünün farkında olduğuna dikkat çekildi. "YUNANİSTAN'IN YENİ GEMİLERE İHTİYACI VAR" "Yunanistan, Türkiye'ye Ayak Uydurabilmek İçin Donanmasını Yükseltmeye İhtiyaç Duyacak" başlıklı Paul Iddon imzalı yazıda başta TCGG olmak üzere Türk donanmasının her yıl hedefine yeni bir tanesini ekleyeceği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "Yunanistan, Türkiye'ye ayak uydurabilmek için donanmasını yükseltmeye ihtiyaç duyacak. Atina, rakibi Türkiye'nin hızla büyüyen deniz gücüne karşı koymak için daha yeni ve daha modern savaş gemilerine ihtiyaç duyacaktır. Yunanistan, her yıl önemli ölçüde büyüyen ve gelişen Türkiye'yle kesinlikle boy ölçüşemez." Dergide Türkiye'nin gelecek yıllardaki donanma planlarından bahsedilirken Yunanistan'ın Türkiye'nin artan deniz gücüne karşı önlem alması gerektiği ifade edildi. "TÜRKİYE HER YIL BİR TANE EKLEYECEK" Türk donanmasına ilişkin şu bilgilere yer verildi: 23 Ocak'ta Türkiye, yerel olarak inşa edilen ilk çok amaçlı fırkateyni olan TCG İstanbul'u denize indirdi. İstanbul 2023 yılında Türk Deniz Kuvvetleri teslim edilecektir.I sınıfı fırkateynler, yerel olarak yapılmış 16 hücreli MDAS dikey fırlatma sistemi (henüz belirlenecek toplam 64 karadan havaya füze) dahil olmak üzere silah sistemlerine sahip olacak; Türkiye şu anda altı yeni Type-214 havadan bağımsız tahrikli denizaltı inşa ediyor ve 2022 ile 2027 yılları arasında Donanmasına her yıl bir tane eklemeyi hedefliyor. "DENİZ GÜCÜNÜ SERGİLEMEKTEN ÇEKİNMİYOR" Türkiye, müthiş deniz gücünü sergilemekten çekinmedi. 2019 yılında 100'ün üzerinde Türk Donanması gemisi, filonun modern tarihinin en büyük ve en kapsamlı tatbikatı olan Türkiye çevresindeki üç denizde eş zamanlı tatbikatlara katıldı. "ATİNA TÜRKİYE'NİN GÜCÜNÜN FARKINDA" "Atina, Türkiye'nin artan deniz gücünün ve tartışmalı sular ve doğal kaynaklar üzerindeki iddialarını daha güçlü ve agresif bir şekilde ortaya koyma konusundaki artan isteğinin kesinlikle farkında. Atina nihayetinde ne yapmayı seçerse seçsin, donanmasının, deniz gücü dengesinin kararlı bir şekilde Ankara'nın lehine değişmesini önlemek için daha büyük ve giderek daha sofistike rakibine ayak uydurmak için önemli tedariklere ve yükseltmelere ihtiyacı olduğu açıkça ortaya çıktı."

1 2 3 4 5 6