19 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gelin, hep birlikte yeni Anayasa konusundaki tekliflerimizi yıl içinde hazırlayalım ve tartışmaya başlayalım"

Kıbrıs meselesi Türk ve Kıbrıs halklarının ortak davasıdır. 1960'larda Kıbrıs Türk tarafına otonomi hakkı bile tanımayan bunlardı. Amaçları Ada'yı tek başlarına yönetmekti. Annan kendisi bana şunu söylemişti: ''Ben 4 kez bu işe giriştim, başaramadım, şimdi de başaramayabilirim.''.. Ben de kendisine dedim ki 'Türk tarafında garantör ülke olarak Türkiye'den olumsuz bir şey görmeyeceksiniz.'... 'Peki' dedi, başladı. Çalışmalar sürerken onlar kayış attı. Annan 'söz verdim, bu işi bitirmeden ayrılamayız' dedi. Referanduma gittik, Türk tarafı olarak soydaşlarımız yüzde 75 Evet dedi, Rumlar ise yüzde 65 hayır dediler. Bütün bunlara Güney Kıbrıs AB'ye alındı, Kuzey Kıbrıs alınmadı. İstikşafi toplantılar geçen hafta İstanbul'da başladı. Şimdi Miçotakis meydan okuyor. Biz seninle nasıl bir araya gelelim. Haddinizi bileceksin. Barış arayışı varsa sende bana meydan okuma, haddini bil. O zaman sen masayı tekmeledin, masadan kaçtın. Bu şekilde gitmesi halinde de biz seninle masaya oturamayız. Adalarda yaptıklarınız ortada. Neyinize güveniyorsunuz? Bir yerden destekler gelecek, buna mı güveniyorsunuz. Türkiye dimdik ayaktadır, gereğini de gerektiği zaman yapmasını bilir.  Miçotakis'e bir şey daha hatırlatmak isterim. Sen bazı dağlara güveniyorsun, o güvendiğin dağlara kar yağdı. Hiçbirinden sana fayda gelmez ama biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Onun için çılgın Türkleri iyi tanıyacaksın. İki devletli çözümden başka Kıbrıs'ta çözüm yolu kalmamıştır. Artık federasyon diye bir şey yok İster kabul edersiniz ister etmezsiniz. Türk tarafına uygulanan ambargoları ağırlaştırarak sürdürüyorlar. Daha fazla izin vermeyeceğimizi tüm dünya bilmelidir. Yardımcım Fuat Bey Kıbrıs'a gidiyor, çalışmaları başlatacağız.  Kıbrıs meselesi çözüm odaklı bir anlayışla ele alınmalıdır. Kıbrıs'ta konuşulabilecek tek konu iki devletli çözümdür. Geçmişinden gölgesinde kalmadan geçmişten ders çıkararak adada barışın hakim olacağı geleceği böyle inşa edebileceğimizi inanıyoruz. Aksi takdirde herkes işine bakacaktır. 

3 yıl önce

Nihat Genç’den Ali Babacan’ın anayasa açıklamasına sert tepki: “Sen hep kullanıldın”

Genç, "Sen insan mısın be? Vicdanın var mı? Seni köle ve köpek yapan zihniyete bir itirazın oldu mu? Sen hep kullanıldın. Dünya bankalarının, IMF’in adamı olmuşsun. Herkesin kölesi ve köpeği olmuşsun sonra gelmişsin Türk anayasasının değiştirilemez maddelerini tartışırız diyorsun. Hiç kimse anayasanın ilk 4 maddesini tartışamaz. İşte sokaklar, işte meclis, işte Türk halkı... Bunu kimse tartışamaz" dedi.

3 yıl önce

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum'dan HDP açıklaması: Anayasal koşullar oluşursa kapatma kararı verilir

HaberTürk TV'de Mehmet Akif Ersoy'un konuğu olan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, HDP'nin kapatılması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Uçum son kararı Anayasa Mahkemesi'nin vereceğini söyledi. Uçum, gazeteci Veyis Ateş'in "HDP sizce kapatılmalı mı?" sorusuna "Anayasal koşullar oluşursa kapatma kararı verilir. Anayasa Mahkemesi kararı verecek. Tutum dikte edemem. Emin olun o karar herkesin kabul etmesi gereken bir karar olacaktır" diye yanıt verdi.  Uçum'un açıklamaları şöyle:  "Burada mesele bir siyasi aktörün ne dediği değil; siyasi aktörlerin tutumu sonuçlar üzerinden konuşma tutumudur. Burada mesele toplumsal birikim açısından siyasi birikim açısından gelinen nokta meselesidir. O dönemde eğer değişiklik geçseydi başka önlemler olacaktı. Belki biz parti kapatmayı değil o önlemleri konuşacaktık. O değişiklik yapılmadı parti kapatma bir önlem olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu konuşuluyor. Bugün kapatma meselesinin tartışılması bir demokratik siyasi partinin anti demokratik olur tartışması değildir. Bir partinin demokratik siyaset içerisinde kalması gerektiği halde o zorunluluk altında olduğu halde bir türlü terör vesayeti ile alakalı tutumunu net ortaya koyamaması tartışmasıdır. Böyle olduğu zamanda bu kapatma meselesi demokrasi alanının konusu olmaktan çıkar. Bu tamamen bir hukuk meselesine dönüşür. Türkiye terör vesayeti altında siyaset yapılmasına hele meclis çatısı altında yapılmasına artık daha fazla katlanamaz Bunun çözümü illa bir kapatma davası mıdır değil midir o ayrı bir konu. Terör vesayetinin sona erdirilmesi noktasında yüksek seviyeli bir mutabakat var. Bu mutabakatın hayata geçmesi noktasında çok farklı değerlendirmeler yapılabilir HDP radikal bir tutum değişikliğine giderse hakikaten terörle kendi arasına bir mesafe koyarsa kimse ona niye mesafe koydun diyebilir mi?" Gazeteci Veyis Ateş'in "HDP sizce kapatılmalı mı kapatılmamalı mı" sorusuna ise Uçum şöyle yanıt verdi:  "Anayasal koşullar oluşursa kapatma kararı verilir. Anayasa Mahkemesi kararı verecek. Tutum dikte edemem. Emin olun o karar herkesin kabul etmesi gereken bir karar olacaktır."

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den yeni anayasa açıklaması: Değiştirilemez maddeler aynen korunmuştur

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar: Aşılama çalışmalarının hedeflenen düzeye ulaşmasıyla bayram ertesini karşılayacağımızı umut ediyorum. İnsanlığa musallat olan koronayı en az hasarla atlatmak için devlet ve millet kenetlenmesi tezahür etmelidir, Türkiye'de bu kenetlenme sağlanmıştır. Aşı konusunda güven sorunu yaşayan vatandaşlarımızın kaygılanacağı hiçbir şey olmadığını ifade etmek isterim. Bir diğer mesele de aşıların tedarikidir. Bununla ilgili memnuniyet verici gelişmeleri Sağlık Bakanımız sürekli vurgulamaktadır. Salgın yönetimi doğru bir şekilde yapılmaktadır. Kovid-19 hastalığından dolayı hayatlarını kaybeden kardeşlerimizle birlikte, şehit düşen kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.  Mazisi neredeyse 145 yılı bulan anayasa tartışmaları toplum ve devlet hayatımıza ambargo koymuştur. Devlet ile millet arasındaki karşılıklı sorumlulukları esas alan anayasalar değiştirilemez metinler değildir. Anayasanın yazılması kaçınılmaz bir görevdir. Bir toplum sözleşmesi olan anayasanın, tarihin ve toplumun gerisine düşmeden devlet millet uyumunun kökleştirmesi yegane öğesidir. Yeni anayasa yapmak demek milletin ihtiyaçlarını idrak etmek demektir. Muhtemel hangi öneri üzerinde konuşursak konuşulalım ilke ve felsefenin anayasanın birinci maddesinde kesin bir dille temellenmesidir. Her anayasa teklifinin Türk milletinin ruh kökünden doğması asıl olmalıdır. Bugünkü siyaset sahnesinde her partinin yeni bir anayasa konusunda destekleyici tavrı görülmektedir. En azından herkes ittifak halinde yeni bir anayasadan bahsetmektedir. Bir toplum sözleşmesinin hazırlanmasına güçlü vurgu yapıyorsak subjektif değerlendirmelerin tutsaklığından derhal sıyrılmamız gerekecektir. Siyaseti gladyatör arenasında dönüştürmek akıl harcı değildir. Daha iyiyi bulmak ütopya olarak görülmemelidir. Yeni bir dünya tasarımının hararetle konuşulduğu, Kovid-19 sonrası dönemde bildiklerimizin tamamen dışında bir dünya tablosunu öngörüldüğü tabloda ayağımıza pranga vurduramayız. Kendi ayağımıza kurşun sıkacak kadar şuursuz olamayız. Bindiğimiz dalı kesecek kadar ahmak olacak halimiz de yoktur. Ne yapacaksak bunu birlikte gerçekleştirmekle mükellefiz. Elbette karar milletindir, irade milletindir fakat bizim de milletimizin temsilcileri olarak taşıdığımız sorumluluklar vardır. "YENİ BİR ANAYASA HAZIRLAMAK MİLLİ VECİBEDİR" Artık uzlaşmak ve yeni bir anayasa hazırlamak milli vecibedir. Buna sırt dönenler fuzuli bahanelerle konuşmaya bile uzak olanlar demokratik hesaba şimdiden hazır olmalıdır. 18 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen 13. Olağan Büyük Kurultayımızda paylaştığım 5 stratejik hedeften biri Türk tipi Başkanlık sistemine sahip çıkmaktır. Bir başka stratejik hedef olarak da sivil, geniş katılımlı yeni bir anayasa hazırlığını göstermiştim. MHP bu kapsamda gerekli çalışmalarını sürdürmek ve önümüzdeki birkaç ay içinde hazırlıklarımız tamamlanacaktır. Grup toplantısında da aynen şöyle demiştim: Türkiye'nin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu görmek ve bunun da gereğini yapmak lazımdır.  Bu tarihi göreve MHP ön şartsız hazırdır. Bu ihmal edilemez görevin şuuruna Cumhur İttifakı hakimdir. Yeni anayasa hedefi aynı zamanda Türk milletinin hedefidir. "YENİ ANAYASA ÖNERİMİZİN HAZIRLIK AŞAMASI TAMAMLANMIŞTIR" MHP yeni anayasa konusunda sık sık dile getirdiği çalışmalarını bitirmiş ve metin yazımı sonuçlanmıştır. 100 maddelik yeni anayasa adıyla yeni anayasa önerimizin hazırlık aşaması tamamlanmıştır. İlk sözümüz yerine getirilmiştir. Ön çalışma şu anda elimizdedir. Partimiz Cumhuriyetin 100. yılında 100 maddelik yeni anayasa önerilerimizi milletimize ve siyasi mutahaplarına bugün itibariyle duyurmaktadır. Yeni yönetim sisteminin doğasıyla çatışmayan, Türkiye'nin güçlü rolünü destekleyecek yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır. Cumhuriyetin 100. yılı yeni bir anayasa hazırlamak için büyük bir ilham kaynağı olarak önümüzdedir.  MHP bu sorumluluk bilinciyle cumhuriyetin 100. yılı anısına ilgili çalışmasını milletimizin bilgisine sunmaktadır. Demokratik bir anayasa konusunda sayısız rapor kamuoyunda paylaşılmıştır. Anlaşmazlıklar mutabakat arayışlarını her seferinde sabote etmiştir. Türkiye'de siyasi partiler geçmişte anayasa için çalışmalar yapsa da bu girişimler her defasında yarım kalmıştır. Geldiğimiz bu aşamada siyasi partilerin nasıl bir anayasa istediklerini somut bir şekilde ortaya koymalıdır. Samimiyiz, taşıdığımız misyon ve yeni anayasa önerimizle hazırız. Anayasa çalışmalarına bu yılın başından itibaren başlamıştık. Öneri metnimizin maddeleri yazılırken konu bütünlüğü özenle sağlanmıştır. Bizim anayasa önerimizde her bir konu tek madde içinde düzenlenmiştir.  Maddelerde sürekli tekrar eden bazı hususlar ortak hüküm haline getirilerek yeni bir tekrara düşülmesi engellenmiştir. Mevcut anayasa dil tutarlığını da kaybetmiştir. Anayasanın dili çok önem taşımaktadır. Kelimeler-kavramlar arasında bir düzensizlik göze çarpmıştır. Anayasalarda başlangıça yer vermek yaygın uygulamadır. Günümüzde 193 ülkenin anayasasının 164'ünde başlangıç kısmı bulunmaktadır. Anayasanın değerlerden ayrı ve kopuk olması mümkün değildir. Hukuk düzeninin ruhu başlangıç kısmında yansıtılmaya çalışılmıştır. Hazırlığının tamamladığımız anayasa önerimizi Sayın Cumhurbaşkanımızla ve AK Parti'yle paylaşmak hedefimizdir. Ardından diğer partilere de anayasa önerilerimizi paylaşmaktır. Anayasayla ne devlet kurulacak ne de devlet yıkılacaktır. Millet, anayasayı yaparak devleti kurar. Anayasalar çağın ihtiyaçlarıyla birlikle milletin ruh köküne bina edilmek durumundadır.

2 yıl önce

AK Parti’nin anayasa taslağının detayları belli oldu

AK Parti’nin üzerinde çalıştığı 128 maddelik 'yeni anayasa' çalışmaları hız kazanırken, detaylar da ortaya çıkmaya başladı. AK Parti kurmayları ve Anayasa Bilim Kurulu’nun değerlendirmelerinin devam ettiği anayasa çalışmasıyla, bakanlarla Meclis’in ilişkisi güçlendiriliyor. Buna göre, bakanların Meclis’te milletvekillerinin sorularını yüz yüze cevap vermeye başlayabileceği belirtiliyor. Çalışmanın, AK Partili kurmaylarla yapılan değerlendirmelerin sonlanmasının ardından MHP’ye götürülmesi ve ortak bir metin oluşturulması amaçlanıyor. Hürriyet'ten Gizem Karakış'ın haberine göre, 128 maddelik yeni anayasa taslak çalışması ABD, Latin Amerika, Almanya, Hollanda gibi birçok ülkenin anayasasının incelenmesinin ardından oluşturuldu. Bilim Kurulu çalışıyor Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin esas alındığı taslak çalışmayla, Türkiye’nin demokrasi ve hukuk devleti olduğunun bir kez daha vurgulanması, insan haklarının anayasayla daha da güvence altına alınması planlanıyor. Anayasa, hukuk, bilim, ekonomi alanında uzman ve akademisyenlerden oluşan 10 kişilik ekibin yer aldığı Bilim Kurulu ve AK Parti kurmaylarıyla değerlendirilen taslak çalışmanın, 'Başlangıç', 'Temel Esaslar', 'İnsan Hakları' , 'Yasama-Yürütme-Yargı' gibi bölümlerden oluştuğu öğrenildi. Taslak çalışmayla Anayasa’nın ilk 4 maddesinin korunması planlanıyor. Kanun ve kararname arasında zaman zaman gündeme gelen bazı belirsizliklerin de bu çalışma ile son bulacağı belirtiliyor. AK Parti, çalışmasını MHP ile paylaşarak ortak bir metin ortaya çıkartmayı hedefliyor. AK Parti ve MHP’nin ortak bir metin için ortak bir komisyon kurulmasının da gündeme gelebileceği kaydedildi.

2 yıl önce

Bahçeli’den Anayasa Mahkemesi’nin Gergerlioğlu kararına itiraz

“Anayasa’nın 14’üncü maddesine göre; Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Hakkın kötüye kullanımı haksızlıktır, bu haksızlığı aklamak, temize çıkarmak adalet ilkelerine kast etmek, hukukun evrensel kaidelerine kara çalmaktır. Bunun yanında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 17’inci maddesini açın bakın görüp göreceğiniz de aynısıyla budur. Hak, insanın ve insanlığın onurudur. Bu onurun çiğnenmesi, bu onura gölge düşürülmesi aynı zamanda insana yapılabilecek en vahim kötülüktür. Hak ile haksızlık yer değiştirilirse, yani haklı olana haksız, haksız olana da haklı muamelesi yapılırsa dünyanın temelleri sarsılır. Özellikle ve altını çizerek ifade etmeliyim ki, terör örgütü propagandası yapmanın hakkı olamaz, haklı yanından bahsedilemez. İnsanın malına, canına, varlığına husumet duyan terör örgütlerini düşünce planında bile olsa savunmaya kalkışmak işlenmiş suçlara taammüden iştiraktir. Tüm yargı kurumlarının görevi hakkı ve hukuku her makam ve mevkii karşısında korumak, hiçbir dayatma ve telkine aldırmadan millet nam ve hesabına güvence altında tutmaktır. Bölücünün hakkı olmaz, teröristin hakkı olmaz, ihanetin hakkı olamaz. Lafım Anayasa Mahkemesi’nedir. Hak, çok geniş cepheli bir değerdir. Bu değerin yalnızca bir tarafını görmek hiçbir şeyi görmemektir. Anayasa Mahkemesi’nin, HDP’li Gergerlioğlu hakkında vermiş olduğu hak ihlali kararı milletin hakkına riayet ve hürmet değil, terörizme örtülü destektir. Hakkındaki mahkûmiyet kararının 17 Mart 2021 tarihinde Gazi Meclis’te okunmasıyla milletvekilliği düşen Gergerlioğlu, müteakiben 2 Nisan 2021 tarihinde de Sincan 2 No. lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na koyulmuştur. Çok geçmeden devreye giren Anayasa Mahkemesi, bu bölücünün “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkıyla ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine, üstelik de bu şaibeli şahsa 30 bin lira manevi tazminat ödenmesine” hükmetmiştir. Yani tam bir haksızlık vücut bulmuştur. Bizim Anayasa Mahkemesi’yle ilgili görüşümüz değişmemiştir. Bu mahkemenin yeni ve sivil nitelikli bir anayasa yazımıyla yeni baştan yapılandırılması millet vicdanının yegane arzu ve beklentisidir. Bu kervan böyle gitmez, bu devran bu şekilde süremez. Anayasa Mahkemesi, büyük Kürdistan’ı hak olarak görüyor mu? PKK’lı teröristler toplanıp müracaat etseler onları da hak ihlali şemsiyesi altına alacak mı? O halde, Karma Komisyon’da bekletilen dokunulmazlık dosyalarını görüşmeye ve karara bağlamaya ne gerek var? HDP’li Gergerlioğlu, hakkındaki kararın bugün TBMM’de okunmasıyla tekrar milletvekilliğine dönmüş, Genel Kurul’daki sırasına oturmuştur. Ama yok sayılan hak ve hukuk olmuştur. Hakikaten derin ızdırap verici bir süreç maşeri vicdanı kanatmıştır. Sebep olanlar utanmalıdır. Cezaevinden çıkar çıkmaz “nerede kalmıştık” diye soran Gergerlioğlu’nu heyecanla alkışlayanlar PKK’lı ve FETÖ’cü alçaklardı. Kaldığı yer melanetin yeriydi, rezaletin iniydi, karanlığın meskeniydi. Artık oradan devam etmesinin önü de Anayasa Mahkemesi tarafından açılmıştır. Açılan bir şey zamanı geldiğinde kapatılır. Bu hesap da elbet bir gün muhataplarına sorulur. Hak zayi olmaz, heba olmaz, gecikse bile hakkın teslimi eninde sonunda tarafını ve yerini bulur. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na tavsiyem bu sözlerimi aklından çıkarmamasıdır.”

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Yanan ormanlarımız, Anayasamızın 169. maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak, tarım ve turizm dahil kesinlikle başka amaç için kullanılmayacaktır."

Toplantıda Fahrettin Koca, artan yeni vaka, can kaybı ve aşılama süreci hakkında sunum yaparken toplantıya ilk kez katılan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ise yüz yüze eğitimde alınacak tedbirler hakkında bilgi verdi. Öte yandan Afganistan'daki sıcak gelişmeler takip edilirken Türkiye'nin Taliban'a karşı nasıl adımlar atacağı da toplantının önemli konularından biriydi. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle; Bir ayı aşkın bir sürenin ardından bugün yaptığımız Kabine toplantısında sağlıktan tabii afetlere, ekonomiden eğitime ve dış gelişmelere kadar ülkemizin gündemindeki birçok meseleyi görüştük. Bir süredir maruz kaldığımız kuraklık, yangın ve sel felaketleri nedeniyle üzüntülü günler geçiriyoruz. ORMAN YANGINLARI Neredeyse 4 haftadır gündemimizde olan büyük çaplı orman yangınları da küresel bir sorun haline dönüşmüştür. 2021'de 54 farklı ilimizde çıkan yangınlar yaklaşık 150 bin hektarlık alanı etkilemiştir. Tarihimizin en büyük yangınlarında zarar gören alanların 82 bin hektarı Antalya'da, 62 bin hektarı Muğla'dadır. Rusya'da 3 milyon, Amerika'da 3 milyonu aşkın, Kanada'da 3 milyona yakın, Meksika'da 600 bin hektarlık alan yanmıştır. Ülkemizdeki yangınların en azından bir kısmında terör örgütlerinde sabotaj şüphesi olmakla birlikte genel bir afet haliyle karşı karşıya kaldığımız açıktır. Manavgat'ta başlayan ve giderek yayılan yangınlara karşı devletimiz ilk andan itibaren tüm imkanlarıyla mücadelesini vermiştir. Böylesine bir felaketid ahi istismar edenlere rağmen bu büyük afetin üstesinden gelmeyi başardık. Yangınlara 18 uçak, 68 helikopter, 9 İHA, binin üzerinde arazöz, 680 iş makinesi, 6 binden fazla personel ve binlerce gönüllüyle müdahale edilmiştir. Köyceğiz'le birlikte büyük yangınların tamamı kontrol altına alınmıştır, soğutma çalışmaları sürdürmektedir. Sadece 28 Temmuz'dan sonra başlayan yangınlarda ormanların yanı sıra 72 bin dekar ekili ve dikili alan, 2 bin 580 ton depolu ürün zarar görmüştür. Bunun yanında yangınlarda 395 büyükbaş hayvan, 4 bin 505 küçükbaş hayvan, 29 bin 600 kanatlı hayvan itlaf olmuştur. Yangınlarda maddi zarar gören vatandaşlarımızın kayıplarının telafisi için gereken her türlü çalışma yürütülmektedir. Yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak sadece Antalya ve Muğla'da 2 bin 486 bağımsız bölüm belirlenmiştir. Evleri tamamen kullanılamaz hale gelen vatandaşlarımıza en geç 1 yıl içinde yeni konutları teslim edilecektir. Tüm hayvan kayıpları hibe olarak karşılanacaktır. İhtiyaç duyulan fide, tohum, fidan gibi ürünler bedelsiz olarak verilecektir. Yanan ormanlarımız Anayasa'mızın 169. maddesine uygun şekilde tekrar canlandırılacak, tarım ve turizm dahil kesinlikle başka bir amaç için kullanılmayacaktır. İlk etapta 84 milyon vatandaşımızın her biri için 3 adet hesabıyla 252 milyon fidan yıl bitmeden toprakla buluşturulacaktır. Bugüne kadar 5.5 milyar fidanı, ağacı toprakla buluşturmuş, ülkesinin orman alanını 2 milyon hektar artırmış bir hükümetiz. Yangınların ilk başladığı andan itibaren bakanlarımız sürekli bölgede bulunmuşlardır. Diğer bakanlarımız da zaman zaman bölgeye giderek kendi alanlarıyla ilgili çalışmalara katılmışlardır. Kızılay, AFAD gibi kuruluşlarımız buralarda sürekli görev icra etmişlerdir. Silahlı kuvvetlerimiz, kara kuvvetlerimiz, jandarma bütün imkanlarıyla seferber olmuştur. Afet bölgesi ilan ettiğimiz yerlerdeki vatandaşlarımıza pek çok destek ve erteleme imkanı sağladık. Orman yangınlarıyla mücadele konusundaki planlar ve uygulamaları gözden geçirerek böylesine büyük afetlere karşı daha hazırlık olunmasını sağlayacağız. Bu çerçevede, sorumlu kurumların kapasitelerinin genişletilmesi konusunda kapsamlı bir çalışma yapılacak. Afetlerde daha güçlü, etkin ve kapsayıcı bir koordinasyon için de gereken adımlar atılacak. SEL FELAKETLERİ Rize ve Artvin'de, Bartın, Sinop ve Kastamonu'da kısa sürede yağan büyük yağışların yol açtığı sel afetleri yaşanmıştır. Böylesine büyük bir yağışa hiçbir altyapının dayanması mümkün değildir. Ülkemizin hemen her şehrinde olduğu gibi buralarda da imar ve yapıdan kaynaklanan sorunlar vardır. Ama karşımızda tarihte ender rastlanan bir afet olduğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Halihazırda bölgede 10 bin 245 arama, tarama ve kurtarma personeli, 1208 araç, 1 sahil güvenlik korveti, 4 sahil güvenlik botu, 48 bot, 22 helikopter, 2 İHA, 83 ambulans, 54 UMKE aracı, 18 itfaiye aracı, mobil enerji ve haberleşme araçları görev yapmaktadır. Evleri, işyerleri, araçları su ve moloz yığınları altında kalan vatandaşlarımız için gereken tedbirler alınmıştır. 3 ilde toplam 970 konut ve 100 köy evinin yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğu belirlendi. Hasar gören 4 ayrı sanayi sitesi de tekrar inşa edilecek. Yeniden yapılacak evlerin projeleri hazır, inşasına yakında başlıyoruz. Afet bölgesi ilan ettiğimiz ve mücbir sebep uygulamasını devreye aldığımız yerlerde vergi ertelemelerinden kredi desteğine kadar pek çok imkanı vatandaşlarımızın hizmetine sunduk. Acil ihtiyaçlar için 3 ilimize 73 milyon TL ödenek gönderdik. Kabinemizdeki bakanlarımız ve diğer çalışma arkadaşlarımızla 7 milyon 430 bin bir katkıyla bu kampanyaya bizler de Kabine üyeleri olarak iştirak etme kararı aldık. Şu ana kadar sele kapılan 78 vatandaşımızın cenazesine ulaşılmıştır. VATANDAŞLARA TEDBİR ÇAĞRISI Yağışların Karadeniz'in farklı bölgelerinde devam edeceği görülüyor. Vatandaşlarımızı sele karşı tedbirli olmaya davet ediyorum. Esasen ülkemizin deprem, sel, heyelan, yangın, kuraklık dahil her türlü tabii afete karşı müdahale konusunda iyi bir birikimi vardır. Yaşadığımız hadiseler bu konudaki kapasitemizi daha da geliştirmemiz gerektiğine işaret ediyor. Deprem hazırlıkları konusunda kapsamlı bir çalışma zaten yürütüyoruz. İlaveten orman yangınları, sel baskınları ve heyelan afetleriyle kuraklığa karşı planlarımızı gözden geçirip yenileyeceğiz. Afetler konusundaki ihtisas kurumumuz AFAD'ı daha da güçlendireceğiz. Ayrıca TSK, jandarma, emniyet gibi altyapısı güçlü birimlerimizin mevcut imkanlarını daha etkin değerlendirecek bir sistem kuracağız. Milletimizi nasıl istiklalimize ve istikbalimize göz diken alçakların tasarrufuna bırakmadıysak tabii afetler konusunda da yalnız bırakmayacağız. Türkiye'yi 1999 depreminin ardından şahit olduğumuz çaresizlik görüntülerine mahkum etmemek için her türlü tedbiri alıyoruz. SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ Siyasetçisinden gazetecisine ve sosyal medya 'trol'üne kadar ülkesine husumet dolu nice figürün yalan, çarpıtma, tahrikle milletimizin acısını nasıl istismara yeltendiğini unutmayacağız. Meclisin açılmasıyla Avrupa'dakine benzer bir sosyal medya düzenlemesini gündeme getirerek bu alandaki kirliliğin önüne geçmekte kararlıyız. KORONAVİRÜSLE MÜCADELE Türkiye salgının ilk gününden itibaren halkına sunduğu sağlık hizmetleri ve destek programlarıyla farkını ortaya koymuştur. Pek çok ülkenin aksine maskeden teste kadar hiçbir konuda eksiklik çekmedik. Üretimin kesintisiz sürmesini temin ederek istihdamda dramatik bir düşüşle karşılaşmadık, tam tersine son dönemde ciddi bir sıçrama yaşadık. Salgına karşı en güçlü mücadele aracı olan aşılamada dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Aşı tedariki konusunda oldukça iyi bir noktadayız. Birden fazla kanaldan temin ettiğimiz aşıları hızla vatandaşlarımızın istifadesine sunuyoruz. Yerli aşı geliştirme çalışmalarında da inşallah yıl sonuna kadar yaygın kullanım ve üretim safhasına geçmeyi ümit ediyoruz. İlk dozda 46, ikinci dozda da 35 milyon kişiye doğru gidiyoruz. Bu sayıyla birinci doz aşıda nüfusumuzun yüzde 73'üne yaklaşırken ikinci doz aşıda ise yüzde 55'ine ulaştık.

2 yıl önce

Diyarbakır Aileleri’nden Anayasa Mahkemesi'ne 'HDP'ye ek süre' tepkisi

Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP aracılığıyla çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır Aileleri, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatma davasına ilişkin ek süre kararına tepki gösterdi. Aileler, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kınadı. ‘HDP NE İSE PKK DA ODUR’ Evladı terör örgütü PKK tarafından kaçırılan anne Fadime Aksu, AYM’nin ek süre kararına tepki göstererek, “HDP ne ise PKK da odur. 7 yıldır çocuğumdan haber almıyorum. AYM önce çocuklarımızı getirsin, sonra ek süre istesin. Biz kimden süre isteyeceğiz? Neden bu erteleme kararı veriliyor? HDP’nin derhâl kapatılmasını istiyoruz. Zafer bizim olacak.” dedi. ‘AYM ÖNCE BİZİM HAKKIMIZI ARASIN’ Çocuğu terör örgütü PKK tarafından kaçırılan bir başka anne Türkan Mutlu ise, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatmadığı takdirde PKK’nın güç kazanacağını ifade ederek, “Peki bizim hakkımız nerede? AYM önce bizim hakkımızı arasın. Ben 8 yıldır evladımın acısını çekiyorum. AYM önce Diyarbakır annelerini görmeli.” şeklinde konuştu. ‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BU KARARINI KINIYORUZ Diyarbakır HDP İl binası önünde 5 yıldır evlat nöbetini sürdüren anne Nihal Çiftçi, konuşmasında “AYM’nin kararını kınıyoruz. HDP’yi kapatmak için çok geç kalınmasına rağmen süreyi uzatmanın hiçbir anlamı yok. AYM böyle devam ediyorsa biz çocuklarımızı AYM’den istiyoruz. Bize kim ek süre verecek? HDP’nin derhâl kapatılması lazım.” ifadelerini kullandı. Evladı PKK tarafından kaçırılan anne İmmihan Nilifırka, “Anayasa Mahkemesi’nden çocuklarımı istiyorum” dedi.

1 2 3 4 5 6 7 8