29 Mart Cuma 2024
1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yeni Anayasa, Türkiye Yüzyılı'na yakışacak

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti "Türkiye Yüzyılı" Tanıtım Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, yeni Anayasa konusunda önemli mesajlar verdi. Sivil, demokrat, özgürlükçü anayasa vurgusu "Gayret gösterdiğimiz halde hayata geçiremediğimiz işler de oldu." diyen Erdoğan, "Bunların başında ülkemizi darbe anayasası ayıbından kurtararak tamamen yeni, sivil, demokrat, özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma girişimlerimiz geliyor." ifadesini kullandı. "12 Eylül darbesi anayasasının raf ömrü çoktan doldu" Erdoğan, hükümetleri döneminde pek çok anayasa değişikliğine öncülük etmiş olmalarının, bu konuda halen süren eksikliği görmelerine ve hayıflanmalarına mani olmadığını vurguladı. "Muhalefet destek vermedi" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hücrelerine kadar vesayete hizmet etmek üzere hazırlanmış 12 Eylül darbesi anayasasının raf ömrü çoktan dolmuştur. Bu doğrultuda başlattığımız girişimler muhalefetin destek vermemesi sebebiyle akim kalmıştır. "Yeni Anayasayı hayata geçirmekte kararlıyız" Her şeyiyle milli iradenin ürünü yeni bir Anayasayı ülkemize kazandırmak, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun ilk hedeflerinden biridir. Bu yeni Anayasayı, Türkiye Yüzyılı'na yakışacak şekilde hazırlayarak, Meclisimizin takdiri ve milletimizin onayıyla hayata geçirmekte kararlıyız." şeklinde konuştu. "Başı açık veya başı örtülü tüm kızlarımızın haklarını güvenceye alacağız" Erdoğan ayrıca, "Bin yıldır vatanına, bir asırdır Cumhuriyetine, 80 yıldır demokrasisine, 15 Temmuz'da da istiklaline sahip çıkmanın bedelini ödeyen milletimizin böyle bir anayasaya kavuşması en temel hakkıdır. O gün gelene kadar da boş durmayacağız. Başı açık veya başı örtülü tüm kızlarımızın, hanım kardeşlerimizin eğitim ve çalışma haklarını güvence altına alacak, ayrıca aile kurumumuzu sapkın akımların tehdidinden koruyacak bir anayasa değişikliği teklifi hazırladık." diye ekledi. "Ülkemizin gündeminden tamamen çıkmasını sağlayacağız" Teklifin gelecek hafta Meclis'e sunulacağını aktaran Erdoğan, "Tabii bir hak olan bu konunun ülkemizin gündeminden tamamen çıkmasını sağlayacağız. Zaten ülkemizin gündeminde böyle bir şey yoktu. Ama maalesef birileri, zar zor bunu ülkemizin gündemine soktular. Madem soktunuz, öyleyse biz de adımı atıyoruz. Her gayretimiz gibi, bu girişimlerimizin gücünü de ülkemizde tesis ettiğimiz güvenden, huzurdan, özgürlük ve kardeşlik ikliminden alıyoruz." ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

KADEM Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar: anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü yasağının sürdüğüne işaret ederek, "Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü sebebiyle reddediliyor. Dolayısıyla anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile KADEM tarafından "Kültürel Kodlar ve Kadın" ana temasıyla düzenlenen '5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde SABAH'ın sorularını yanıtlayan Bayraktar, son dönemdeki başörtüsü konusunun anayasal güvenceye alınmasıyla ilgili çalışmalara değinirken, "Başörtüsü keşke olması gerektiği gibi çok normal görülüyor olsaydı, tartışma konusu bile olmasaydı. Bir kadının açık veya kapalı olması ne yasal ne anayasal bir düzenleme gerektirseydi. Ama Türkiye, iktidarın yasağı kaldırmasıyla rahatladı. Devlet kurumlarında artık bu yasakla karşılaşmıyoruz. Her şeye rağmen hâlâ özel sektörde bu ayrımcılık sürüyor. Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü gerekçesiyle reddediliyor. Bu zihniyetin hâlâ aktif bir şekilde Türkiye'de var olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla evet anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" değerlendirmesini yaptı. Ailenin veya dini inanışların kadını ikincilleştirdiği yönünde bir algı olduğunu ancak bu algının çok yüzeysel ve haksız olduğuna inanan bir kadın hareketi olduklarını anlatan Bayraktar, şöyle konuştu: "Tam tersine ailesi tarafından desteklenen ve ailesini destekleyen bir kadının daha güçlü olabileceğini; önemli olanın aileden ne anladığımız olduğunu, ailenin sağlıklı bir aile olduğu müddetçe kendi içindeki tüm bireyleri besleyen bir zemin olacağını düşünüyoruz. Biz, sağlıksız aileleri değil, sağlıklı aileleri kriter olarak alıp onun üzerine çalışmayı ve kadının 'kariyerim mi ailem mi' diye ikilemde kalmadan kendi potansiyelini ortaya çıkarmasını destekliyoruz. Kadını belli etiketlerden kurtarmak gerekiyor."

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Aile kavramını anayasal zemine oturtmak istiyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle: Kadını hayatın her alanında desteklerken, aileyi de en güçlü şekilde ayakta tutup geliştirecek bir politika takip etmenin kararlılığı içindeyiz. Teklifini vermeye hazırlandığımız son anayasa değişikliğiyle aile kurumumuza ve insan fıtratına yönelik tehditlerin önüne bir set daha çekmiş olacağız. Kadını hayatın her alanında desteklerken, aileyi de en güçlü şekilde ayakta tutup geliştirecek bir politika takip etmenin kararlılığı içindeyiz. İşte şimdi anayasal bir düzleme taşıyalım. Olayı da başörtüsünü sağlama alırken aile konusunu da bir zemine oturtmak suretiyle ailede herhangi bir sıkıntıya mahal vermeyelim. Güçlü aile güçlü milletleri doğurur. Muhalefet bundan endişe etmiş. Bunda korkulacak bir şey yok. Aileyi en güçlü şekilde ayakta tutacak bir politika takip etmenin kararlılığı içindeyiz.

1 yıl önce

Başörtüsü için anayasa teklifi! AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı duyurdu! Referandum olacak mı?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, başörtüsü için anayasa teklifiyle ilgili soruları yanıtladı. Yazıcı'nın açıklamalarından derlenenler: Henüz netleşmedi ama önümüzdeki hafta Meclis'e gelebilir. Muhalefet destek verirse refaranduma gerek kalmaz. Seçimler 18 Haziran 2023'te yapılacak.

1 yıl önce

Altılı masanın anayasa çalışması hazır

2023'te yapılacak seçimlere az bir zaman kala muhalefet, henüz Cumhurbaşkanı adayını açıklamış değil. Altılı masayı oluşturan muhalefet partileri toplantı üstüne toplantı yaparken, iktidar cephesinden neredeyse her gün yeni bir hamle geliyor. Yalnızca parlamenter sisteme geçiş konusunda anlaşma sağlayabilen muhalefet ise, geçiş sürecindeki anayasa çalışmasını aylarca süren görüşmelerin ardından tamamlayabildi. Altılı masa tarafından oluşturulan komisyon, mevcut anayasanın 89 maddesi ve 10 başlığında değişiklik önerdi. Anayasa çalışması, liderlerin daha önce imzaladıkları güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi öngören mutabakat metni temel alınarak yürütüldü. Bu kapsamda ana metin genel hatlarıyla korunurken bazı başlıklarda değişikliğe gidildi. Hayvan hakları fıkrası eklendi Çalışma kapsamında, mevcut anayasanın ikinci kısmında yer alan "Temel Haklar ve Ödevler" başlığındaki, "ödev" kelimesi, "özgürlük mantığına aykırı" ve "bireyi ezen bir ifade" olduğu gerekçesiyle "hürriyet" olarak değiştirildi. Anayasadaki "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlığına "hayvan hakları" ifadesi eklendi. Bu çerçevede "sağlık hakkı" ile "çevre ve hayvan hakları" ayrı fıkralar olarak düzenlendi. 'Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin' Çalışmada, "Devlet doğal hayatı ve hayvanları korur, hayvanlara yönelik eziyet ve kötü muamele yapılmaması için gerekli tedbirleri alır." ifadesi yer aldı. Siyasi partilerin kapatılması zorlaştırıldı. Siyasi partilerin kapatılmasının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebi ve TBMM üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğunun vereceği izne bağlı olarak açılan dava üzerine Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara bağlanması önerildi. Milletvekili sayısı 600 olarak kalacak TBMM'deki sandalye sayısında değişiklik öngörülmedi ve 600 olan milletvekili sayısı korundu. Yurt dışı oyların seçim bölgesi olarak tanımlandığı çalışmada, "Yurt dışında yaşayan Türkler" şeklinde ayrı bir seçim çevresi oluşturulması ve yurt dışı seçim çevresinden seçilecek milletvekili sayısının 15'i geçmemesi öngörüldü. Pazartesi günü açıklanacak Çalışmaya göre, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu üye sayısında kadın kotası uygulanacak. Mahkeme ve kurula seçimle gelenlerin en az yarısı kadın olacak. AA'nın haberine göre komisyonun anayasa değişikliğine ilişkin hazırladığı metin, 28 Kasım Pazartesi günü, genel başkanların katılımıyla düzenlenecek programla kamuoyuyla paylaşılacak.

1 yıl önce

6’lı masanın anayasa önerisi... AK Parti Sözcüsü Çelik: Tamamen siyaset karşıtı, bu bir paralel mekanizma

İşte AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamalarından satır başları: Kendisi sürekli demokratik üsluptan bahsediyor. Esasında Meclis'te yaptığı konuşmada Meclis'in iradesine saygısız olduğu, siyasetten haberi olmayan ifadeler kullandı. Bu şekilde konuşması tam bir basiretsizliktir. Milletin iradesiyle seçilmiş vekillere bunu söylemesi haddini aşmaktır. Bu ifadeleri kullanırken unutmaması gereken bir şey var. Diktatörler halktan korkarlar. 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız demokrasiye sahip çıktı. Kılıçdaroğlu darbe girişimini televizyon başında seyretti. Tanklar kime yol veriyorsa diktatör odur. Cumhurbaşkanımızı öldürmek için Marmaris'e gelen katil sürüsü yargı önüne çıkarıldılar.  Kılıçdaroğlu darbeye darbe, teröre terör diyemeyen biridir. Türkiye'de eğer bir diktatör olsaydı Kılıçdaroğlu diktatör diyemezdi. CHP'NİN VİZYON BELGESİ Zihni sinir projesiyle karşı karşıya kaldık. Kimden görüş alırlarsa alsınlar, sonuçta siyasi irade diye bir şey var. Ekonomiden bahsediyoruz, bu siyaset üstü bir politikadır, neyden bahsedersek edelim siyaset üstüdür deniliyor. Getirdikleri model siyaset dışı bir modelden öteye gidemiyor. Bu toplantıda yine herhangi bir şekilde Türkiye'nin problemlerine çare olan bir tablo yok. Türk siyaseti açısından da düşünüyoruz, bu derece niteliksizliği ürkütücü bulduğumuzu belirtmek isterim. Milletin önüne şampiyonlar ligi diye getirmek son derece vahimdir. 6'LI MASANIN ANAYASA ÇALIŞMASI Bir siyasi açılım yaptılar, anayasa değişikliği önerisi getirildi, 6’lı masa tarafından. Toplamda buradan ne çıkıyor diye baktığımızda siyaset karşıtı bir tablo çıkıyor. Dolaylı yoldan ifade ediyorlar. Millete verilen hakkı şeklen koruyorlar ama o Cumhurbaşkanını öyle işlevsiz hale getirmişler ki… Cumhurbaşkanı görev süresi bittikten sonra herhangi bir siyasi oluşum içinde yer alamıyor. Diyorlar ki Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Cumhurbaşkanı’nı 6’lı masa yönetecek, 6’lı masa ile birlikte Türkiye’yi yönetecek. Türk devlet sisteminde ve anayasal düzende, 6’lı masa diye bir mekanizma yok. Bu paralel bir mekanizma olur. Cumhurbaşkanı ya da Başbakan seçilse bile, hayır diyorlar, 6’lı masa üzerinden geçecek… Bir Türk ruhbanlar konseyi gibi bir şey… En vahimi de, bu söylemden vazgeçerler diye bekledik, diyorlar ki cumhurbaşkanı seçildikten sonra, cumhurbaşkanı 6'lı masa tarafından yönetilecek.  Vesayet türlerini yeniden canlandırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Buna milletimizden herhangi bir teveccüh olmayacağına inanıyoruz.  SURİYE'NİN KUZEYİNE OPERASYON ABD'de Washington Post'ta terör örgütünün yazısını koydular. YPG liderine makale yazdırılması utanç verici bir olay. Biz son yaşadığımız olaylarla bir kere de daha anlıyoruz ki, bu operasyonlar ülkemiz için sorumludur. Bunu yapmaktan vazgeçmeyeceğiz. Eğer bunlar yapılmasaydı terör devletçikleri, terör yapıları kurulacaktı. Teröre sadece terör olarak bakmıyoruz arkasındaki siyasi projeleri de darmadağın ediyoruz. Filistin'deki can kayıplarından dolayı büyük üzüntü içerisindeyiz. Vahşi tablolar asla kabul edilemez. Bütün dünyayı bu konuda duyarlı olmaya davet ediyoruz. Ahlat, UNESCO'da somut olmayan kültürel miras listesine girdi. Bu listelerdeki sayı 25'e ulaştı. Emeği geçen herkese teşekkür ederim.

1 yıl önce

Hüsamettin Cindoruk 'şeriat' iddiasıyla anayasa düzenlemesini karalamaya çalıştı

TBMM eski Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin aklan ziyan iddialarda bulundu. 'ŞERİAT DEVLETİ' İDDİASI İktidarın yeni anayasa teklifiyle amacının ‘şeriat devleti’ kumak olduğunu öne süren Cindoruk, “Cumhuriyet 20 yılda iki taarruzla karşılaştı. İlki Orta Doğu’da eşbaşkan olma iddiası. İkinci haksız fiil ise siyasal İslam'ın iktidar olması. AK Parti çok iddialı biçimde bir şeriat devleti kurmak istedi.” iddiasında bulundu. ANAYASA GİRİŞİMLERİNİ GÖLGELEME ÇABASI 1982 darbe menşeli Anayasa’nın ‘şeri’ anayasaya çevrilmesinin istediğini öne süren Cindoruk, “İktidar kazanırsa bugünkü keşmekeş sürer. Daha beteri var mı? Bu zaten kötünün kötüsüdür. Bu seçim rejim referandumudur. Tekrar şeriat yanlıları kazanırsa Türkiye sıkıntıya düşer. Türkiye, tamamlanmış bir devlettir. Ama bugün dünyada tartışılır hale gelmiş durumdayız. Bugün siyasi İslam iktidarda. Terminolojisi nasa dayalı. Dini kuralların hâkim olması isteniyor. Dini kurallarla demokrasinin bağdaşacağı söyleniyor. Bağdaşmaz.” sözleriyle AK Parti’nin yeni anayasa girişimlerini töhmet altında bıraktı. 

1 yıl önce

Ailenin korunması! Hikmet Sami Türk: Anayasa değişikliği için referandum gerekmeyecek formül mümkün

Başörtüsüne anayasal güvence getiren ve aile kurumunu korumayı içeren iki maddelik anayasa değişikliği teklifi, AK Parti, MHP ve BBP milletvekilleriyle 1 bağımsız milletvekilinin toplam 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklifin ocak ayında Anayasa Komisyonu gündemine şubat başında da Genel Kurul’a inmesi öngörülüyor. Düzenlemenin referanduma gitmeden kabulü için 400 milletvekilinin desteği gerekiyor. Teklifle; Anayasa’nın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24’üncü maddesine 6’ıncı ve 7’inci fıkralar ekleniyor. 6’ınıcı fıkrayla kadının temel hak ve hürriyetlerini kullanması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmasında başının açık veya örtülü olması şartına bağlanamayacağı hüküm altına alındı. Teklifle 41’inci maddedeki ‘evlilik birliği’ tanımı yeniden yapılarak, ‘evlilik birliğine bir kadın ve erkek arasında olan bir hukuku ilişki’ denildi. 'AYRIM GÖZETİLMEKSİZİN KANUN ÖNÜNDE EŞİT' Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, teklife ilişkin Karar'a değerlendirmelerde bulundu. Türk'ün açıklamaları şöyle: "Bir bölümü Anayasa’nın 24. maddesinin I ve III. fıkraları ile 42 ve 67. maddelerinin I. fıkraları ve 70. maddesinin kadınlar açısından tekrarı niteliğinde olan, ayrıca kendi içinde tekrarlar içeren 1. maddenin konusu itibariyle uygun yer, Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” kenar başlıklı 10. maddesidir. Çünkü 10. maddede herkesin “cinsiyet” nedeniyle “ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit”, kadınlar ve erkeklerin “eşit haklara sahip” olduğu belirtilmiştir. Teklifin 1. maddesi ile önerilen I. fıkra ise, dinî inanç bağlantısı kurmaksızın “başı açık veya örtülü” olan kadınlar arasında “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması” bakımından bir ayırım yapılamayacağını hükme bağlıyor. Bu hükmü tamamlamak üzere Anayasa’nın 10. maddesinin son fıkrası, –Teklifin 1. maddesi ile önerilen II. fıkranın son cümlesi doğrultusunda, dinî inanç bağlantısı kurmaksızın– genel bir ifade ile şöyle yazılabilir: “Devlet organları ve idare makamları ile diğer kuruluş ve kişiler, yapılan iş veya işlemin niteliğinden kaynaklanan bir zorunluk bulunmadıkça, bütün iş ve işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Bu bakımdan daha önce Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet yasaklarını kaldırmak amacıyla değişiklik yapan 9.2.2008 tarih ve 5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Anayasa Mahkemesi’nin 5.6.2008 tarih ve E. 2008/16, K. 2008/116 sayılı Kararıyla iptal edildiğini anımsamakta yarar var. Anayasa Mahkemesi, bu Kararında “Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan düzenlemenin yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarına ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle lâiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna” ulaşmıştı. Karara göre, “Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı bir biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa’nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa’nın 148. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez.”(2) Anayasa Mahkemesi’nin 14 yıl önce oyçokluğuyla verdiği Kararın gerekçesi budur. İleride lâiklik ilkesine dayalı yeni bir iptal gerekçesi ile karşılaşmamak için Kanun Teklifinin Meclis’te görüşülmesi sırasında göz önünde bulundurulmasında yarar var. AİLENİN KORUNMASI Kanun Teklifinin 2. maddesi, Anayasa’nın 41. maddesinin “Ailenin korunması ve çocuk hakları” şeklindeki kenar başlığını araya “evlilik birliği” ibaresini koyarak değiştiriyor ve maddeye şu cümleyi ekliyor: “Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.” “Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir.” Herkesçe bilinen yerleşik “Aile” kavramı için eş anlamlı bir terimle “Evlilik birliği” terimi kullanılarak yapılan bu tanımla ilgili 2. maddenin gerekçesi şöyle: “Türk toplumunun temeli olan aile yapısını korumak ve aileye yönelik her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı tedbir almak devletin aslî görevidir. Düzenlemeyle, evlilik birliğinin erkek ve kadının evlenmesiyle kurulacağı açıkça belirtilerek evlilik birliğine ilişkin bu temel kaide ve esasın kanunla değiştirilmesinin önüne geçilmektedir. Bu suretle her türlü tehlike, tehdit, saldırı, çürüme ve sapkınlığa karşı ailenin korunması için ilâve anayasal güvence sağlanmakta ve ailenin toplumu ve milleti temelden ifsat edecek anlayışlardan korunması amaçlanmaktadır.” 22.11.2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun “Aile Hukuku” başlıklı İkinci Kitabının “Evlenme” başlıklı Birinci Bölümünde “Evlenme Başvurusu ve Töreni” başlıklı Üçüncü Ayırımın “Başvuru makamı” kenar başlıklı 134. maddesi şöyledir: “Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte başvururlar. Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendirdiği memur, köylerde muhtardır.” 136. maddede ise evlenecek erkek ve kadının evlendirme memurluğuna verecekleri “Belgeler” gösterilmiştir: “Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır.” Türk Medenî Kanunu’nda evli çiftlerin eşit hak ve yükümlüklere sahip olduklarını belirtmek için –gebelikle ilgili 153 ve 288. maddelerde “karı”, babalıkla ilgili 285, 288 ve 289. maddelerde “koca” sözcüğünün zorunlu olarak kullanılması dışında– hep “eşler” sözcüğü kullanılmıştır.(3) Türk Medenî Kanunu Tasarısı TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildikten sonra, 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun’la yapılan kapsamlı Anayasa değişiklikleri arasında 41. maddenin I. fıkrasındaki “Aile Türk toplumunun temelidir.” hükmüne bu doğrultuda “… ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” hükmü eklenmiştir. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 7. Protokol’ün 5. maddesinde öngörülen “Eşler arasında eşitlik” ilkesine de uygundur. AİLE KAVRAMIYLA BAĞDAŞMAYAN SAPIK İLİŞKİ...' Şimdi Kanun Teklifi ile Anayasa’nın 41. maddesine eklenmesi öngörülen cümle, bazı ülkelerde kabul edilen, fakat aile kavramıyla bağdaşmayan sapık bir ilişkiyi resmîleştiren eşcinsel evliliklere anayasal düzeyde kapıyı kapamak içindir. Türkiye, tarihte toplumların ahlâkî çöküntüsüne yol açan bu tür ilişkilerin dünyada yaygınlaşması, yeni Sodom ve Gomorra kentleri(4) ya da Lût kavimleri(5) oluşması tehlikesi karşısında kaygılıdır. O nedenle Kanun Teklifi ile getirilen hüküm, düşünce olarak yerindedir. Fakat “aile” kavramı için aynı madde içinde ikinci bir terim kullanılması isabetli değildir. 41. maddenin –kenar başlığı değiştirilmeksizin– I. fıkrasının aşağıdaki gibi yazılması uygun olacaktır: “Erkek ve kadının evlenmesiyle kurulan aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.” Önerilen Anayasa değişikliğinin Meclis’te kabulü için Kanun Teklifini veren milletvekillerinin sayısı (336) yeterli değildir. Bu konuda diğer muhalefet partilerinin de desteğini kazanacak geniş bir uzlaşma gerekir. Teklifin 360-399 oyla kabulü ise, zorunlu halkoylamasını gündeme getirecektir. Her yönüyle lâiklik temelinde yapılacak bir düzenleme, halkoylamasına gerek bırakmayacak bir uzlaşmayı sağlayacak formül olabilir."

1 2 3 4 5 6 7 8