18 Nisan Perşembe 2024
1 yıl önce

Avrupa Merkez Bankası: Faizi zevk için artırmadık

Avrupa Merkez Bankası (ECB), üç temel politika faizini 75 baz puan artırarak, 2009’dan bu yana en yüksek seviyesine çıkarmıştı. "Faizi zevk için artırmıyoruz" ECB Başkanı Christine Lagarde ise, bankanın faiz oranlarını artırmasının bir sebebi olduğuna dikkat çekerek "zevk için artırmadığını" ve bunun insanlara yük olduğunu anladığını söyledi. "Enflasyonla savaşmak için artırdık" Lagarde, ECB'nin "enflasyonla savaşmak" için faiz oranlarını artırdığını ve bunun özellikle belirli mortgage sahipleri için zor olduğunu belirtti. Avrupa'nın daha önce deflasyonla mücadele ettiğini söyleyen Lagarde, enflasyonun Ukrayna'daki savaşın bir sonucu olduğunu savundu. Lagarde, "Rusya Devlet Başkanı Putin'in kaos yaratmaya ve elinden geldiğince Avrupa'yı yok etmeye" çalıştığını söyledi. "Hayat pahalılığı insanlar için yüksek olmasın istiyoruz" Lagarde, “Bu enerji krizi, yenmemiz gereken büyük bir enflasyona neden oluyor. Bu yüzden faiz oranlarını yükseltmek zorundayız, çünkü enflasyonu dizginlemek, makul bir seviyeye getirmek istiyoruz ki hayat pahalılığı insanlar için olduğu kadar yüksek olmasın” dedi. Lagarde ayrıca birkaç yıl önce Putin'le görüştüğünü ve onu korkunç bir insan olarak hatırladığını belirtti.

1 yıl önce

Söz konusu Yunan olunca Avrupa görmezden geliyor!

Savaş ve yoksulluk nedeniyle daha iyi şartlar altında yaşayabilmek için mücadele veren mültecilerin en yoğun güzergahı Türkiye ve Yunanistan oluyor. Her defasında insan hakları vurgusuna dikkat çeken Avrupa ise Yunanistan'ın insanlık dışı uygulamalarına göz yumuyor. Yunan'ın insanlık dışı uygulamaları Denizde yakaladıklarının botlarını patlatarak ölüme terk edenler, karada yakaladıklarına da onur kırıcı şekilde muamele ediyor. Yakaladıkları tüm göçmenleri anadan üryan soyan Yunan askerleri, göçmenlerin tüm eşyalarına, paralarına ve evraklarına el koyuyor. Çırılçıplak soyup geri ittiler Yunan askerlerinin yine aynı muamelelerle Türkiye sınırına çırılçıplak şekilde geri ittiği göçmenlerin o halleri objekfiflere yansıdı. Daha insani şarlarda bir hayat kurabilmek için yollara düşen binlerce insan, Yunan sınırında, 'medeniyet beşiği' olarak adlandırılan Avrupa Birliği sınırları içinde insanlık suçlarına maruz kalıyor. Her fırsatta dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan olayları en sert dille eleştirip insan hakları vurgusu yapan AB, Yunanistan'ın bu uygulamalarına sessizliğini sürdürüyor.

1 yıl önce

Terör örgütü PKK Avrupa uyuşturucu trafiğinin yüzde 80'ini kontrol ediyor

PKK'nın illegal yollardan elde ettiği finans kaynakları içerisinde uyuşturucu ticareti önemli rol oynuyor. 90'lı yıllardan itibaren yayımlanan pek çok yerli ve yabancı rapor, örgütün Avrupa'da bu alandaki faaliyetlerini ve elde ettiği geliri ortaya koyuyor. Bunlara göre PKK, üretiminden dağıtımına ve Avrupa sokaklarında satışına kadar uyuşturucu ticaretinin her aşamasında rol alıyor. Avrupa'daki uyuşturucu ticaretinin yüzde 80'lik kısmını kontrol eden örgüt, bu yolla yıllık 1,5 milyar dolar civarında gelir elde ediyor. "BALKAN ROTASI" ÜZERİNDEN AVRUPA SOKAKLARINA PKK'nın uyuşturucu faaliyeti Orta Doğu'dan Batı Avrupa ülkelerine kadar uzanırken, bu geniş alan dünyanın en önemli güzergahlarından "Balkan rotası"nın tamamını kapsıyor. Yoğun uyuşturucu madde akışının geçtiği bu rota üzerinde teşkilatlanması bulunan PKK, ürettiği veya kaynağından temin ettiği maddeleri bu güzergah üzerinden kolaylıkla naklediyor. Terör örgütü, uyuşturucu ticaretinde, siyasi amaçlı dernekleri ve deşifre olmamış teröristlerini kullanıyor, Avrupa pazarında sokak satıcılığını da organize ediyor. Sokaklarda gram bazından pazarlanan eroinin fiyatı yükselirken, saflık oranlarının düşmesi PKK'nın çok yüksek boyutlarda maddi kazanç elde etmesine yol açıyor. AB RAPORLARI SON YILLARDA PKK'NIN ROLÜNÜ DOĞRUDAN ORTAYA KOYDU PKK'nın Avrupa'daki uyuşturucu ticareti faaliyetlerini ortaya koyan raporlar içerisinde 2019'da yayımlanan Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (EMCDDA) ve Europol'ün "AB Uyuşturucu Piyasası Raporu" kullandığı doğrudan dille dikkati çekti. Önceki raporlarda PKK'nın bu alandaki rolü "Türk soruşturma birimlerinin verdiği bilgiye göre" aktarılırken 2019'da ilk kez başta Europol olmak üzere uluslararası kaynaklar referans gösterildi. Raporda, 2002'den beri AB'nin terör örgütleri listesinde yer alan PKK'nın AB'de "organize suça karıştığı ve uyuşturucu ticareti yaptığı" vurgulandı. PKK'nın uyuşturucunun Avrupa'ya kaçakçılığının lojistiğine doğrudan dahil olduğunun belirtildiği raporda, PKK'nın uyuşturucu ticaretine karıştığını gösteren açık kaynaklara değinilerek şu ifadeler kullanıldı: "Birleşik Krallık Metropolitan Polisi tarafından hazırlanan bir istihbarat raporu, Londra merkezli bir Kürt çetesi olan Tottenham Boys'un 'yerel Kürt işletmelerini hedef aldığını ve Kürt terör örgütü (PKK) için para toplamak amacıyla aşırı şiddet kullandığını ve haraçlara nasıl karıştığını' vurguladı. Raporda, çetenin sokakta A ve B sınıfı uyuşturucu satmak için diğer çetelerden adamlar çalıştırdığı ve 'Kuzey Londra'da ateş açtığı' belirtiliyor. Buna karşılık, bu gelirler bir organize suç operasyonunun parçası olarak aklanmaktadır." Raporda, Zeyneddin Geleri, Çerkez Akbulut ve Ömer Boztepe isimli teröristler, "üç kilit isim" olarak gösterilirken, "2013 yılında Hamit Uslu adlı bir Kürt uyuşturucu satıcısının Fransa'da tutuklandığı, Hollanda ile Türkiye arasında hap ticareti yapmakla suçlandığı" da kaydedildi. AB Polis Teşkilatı Europol'ün "AB Terörizm Durumu ve Trendi 2022" raporunda da PKK'nın Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerinin, merkezi Belçika'da olan sözde "Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCDK-E)" isimli çatı kurumca koordine edildiği, bunlar içerisinde bağış toplama etkinliklerinin yanı sıra kara para aklama, haraç alma ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi organize suç faaliyetlerine de yer verildi. BM, NATO, ABD VE AVRUPA ÜLKELERİNDEN ÇIKAN ÇOK SAYIDA RAPORDA BELGELENDİ Europol'ün yanı sıra Almanya, Fransa, ABD, NATO ve Birleşmiş Milletlerin (BM) PKK'nın uyuşturucu ticaretiyle ilgili yıllar içerisinde yayımlanan çok sayıda çarpıcı belge ve raporları bulunuyor. Bu raporlarda yer alan bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 2022 raporunda derlendi. Alman Der Spiegel dergisinin Aralık 1995 tarihli sayısında, PKK'nın Almanya'da 8-12 yaş arasındaki çocuklara sokaklarda uyuşturucu sattırdığı haberi yer aldı. Paris Kriminoloji Enstitüsünün 1996 yılında hazırladığı raporda, terör örgütünün Avrupa genelinde uyuşturucu nakli ve kaçakçılığını organize ettiği, örgütün elebaşlarının uyuşturucu kaçakçılığı faaliyetlerine ilişkin Avrupa basınındaki gündemi değiştirmek üzere "şiddetli yıldırma taktiklerini uygulamaktan hiç çekinmedikleri" belirtildi. Aynı enstitünün "Terörizm ve Politik Şiddet" başlıklı raporunda, 'Avrupa'da uyuşturucu bağlantılı suçlardan yakalanan Türk vatandaşlarının çoğunluğunun PKK militanı olduğu veya bu örgütle sıkı bağı bulunduğu' ifade edildi. ABD Adalet ve Dışişleri Bakanlıklarının 1995 ve 1996 yıllarında yayımladıkları raporlarda, PKK'nın terör eylemlerini finanse etmek amacıyla eroin üretimi ve kaçakçılığı yaptığı belgelenirken, yine ABD Dışişleri Bakanlığının 1998 raporunda, uyuşturucu ticaretinden PKK'nın sadece pay almakla kalmadığı, söz konusu uyuşturucunun Avrupa'ya taşınmasında ve pazarlanmasında da doğrudan rol aldığı vurgulandı. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı çerçevesinde, 1998 yılında Beyrut'ta toplanan Orta ve Yakın Doğu'da Yasa Dışı Uyuşturucu Ticareti ve Bağlantılı Sorunlar Alt Komisyonunun nihai raporunda, PKK, "narkoterör" örgütlerine örnek gösterildi, örgüt ile diğer sınır aşırı suç grupları arasında uyuşturucu trafiğinde açık bağlantılar olduğu' belirtildi. 2002'de ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Senatonun Alt Komisyonuna sunulmak üzere hazırlanan dosyanın Avrupa bölümünün alt kısmında, PKK'nın uyuşturucu trafiğinde yer aldığı, hücresel olarak eroin trafiğini desteklediği aktarıldı. Terör uzmanları Yvon Dandurand ve Vivienne Chin tarafından Nisan 2004'te Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) ile Kanada Dışişleri Bakanlığına sunulan 'Terörizm ile Diğer Suç Türleri Arasındaki Bağlantılar' raporunda, PKK'nın uyuşturucu ağı Sicilya mafya aileleri arasındaki iş birliğine benzetildi. Raporda, PKK uyuşturucu ticaretinin, üretiminden piyasaya satışına kadar her aşamasında yer alan çok katmanlı bir organizasyon gibi çalıştığı, ilk aşamanın genellikle Pakistan'dan gelen baz morfinden üretim yapıldığı laboratuvar aşaması, son aşamanın ise örgüt tarafından görevlendirilen satıcılarla Avrupa sokaklarında satışının yapıldığı pazarlama aşaması olduğu ifade edildi. NATO'nun 2007 tarihli Takviyeli Ekonomik Komite toplantısındaki raporunda; "Yasa dışı narkotik endüstrisinin PKK'nın en karlı kriminal faaliyeti olduğu, Pakistan'daki uyuşturucunun ham üretiminden, Irak'ta damıtılmasına, sokaklarda pazarlanmasından uyuşturucunun Avrupa'da vergilendirilmesine kadar, örgütün narkotik ticaretinin her safhasında yer aldığı" belirtildi. 20 Temmuz 2008'de ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesinin (DEA) Operasyonel Birim Şefi Micheal Braun tarafından yapılan açıklamalarda, yasa dışı örgüt olan PKK'nın diğer uluslararası suçlar gibi uyuşturucu trafiği suçunun da içinde olduğu belirtildi. ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından 14 Ekim 2009'da Murat Karayılan, Ali Rıza Altun, Zübeyir Aydar; 20 Nisan 2011'de Cemil Bayık, Duran Kalkan, Remzi Kartal, Sabri Ok ve Adem Uzun; 01 Şubat 2012'de Zeyneddin Geleri, Ömer Geleri, Çerkez Akbulut, Ömer Boztepe, bu ofis tarafından "Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı" olarak ilan edildi. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2012 raporunda "PKK'nın eroin ticaretinden elde ettiği gelirle Türkiye'deki yasa dışı silahlı eylemlerini finanse ettiği" zikredildi. Emniyet Genel Müdürlüğünün 2022 raporunda "Interpol raporlarına göre 1992 ve 1994 arasında Avrupa uyuşturucu pazarının yüzde 60 ile 70 arasında PKK kontrolünde olduğu, bunun 2005'te yüzde 80'e vardığı" da aktarıldı.

1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Avrupa ziyaretleri meyvesini veriyor: AB fonuyla LGBT propangandası

CHP'nin Kadına Şiddet Sorunu için Çözüm Raporu’nda belediyelerde toplumsal cinsiyet eşitliği kurullarının oluşturulması istendi. CHP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Masası’nda yer alan Doç. Dr. Emel Memiş'in aynı zamanda Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD)'nin yönetim kurulu üyesi olduğu bildirildi. CEİD'in eşitlik birimleri ile ilgili raporunda ise siyasi partilerin politika olarak bu kurulları benimsemesi gerektiği ifade edildi. LGBT TALEPLERİ İÇİN DEVLETİ SEFERBERLİĞE ÇAĞIRDILAR CHP Parti Okulu kapsamında düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Masası toplantılarının ardından Kadına Şiddet Sorunu için Çözüm Raporu hazırlandı. Raporda LGBT'lilere ilişkin talepler dile getirildi. CHP, devletin bu konuda “Barolar, demokratik kitle örgütleri ve kadın örgütleri ile işbirliği içinde koordineli çalışmalar” yürütmesini istedi. Raporda ayrıca, “Belediyelerde toplumsal cinsiyet eşitliği kurulları oluşturulmalı. Yerel hizmet planlarında toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önleyici düzenlemeler yapılmalıdır. Mahallelerde biyolojik ve toplumsal cinsiyet, aile içi şiddet (fiziksel, ekonomik, psikolojik vb) hakkında farkındalık eğitimleri verilmeli.” ifadelerine yer verildi. TAKİPÇİ 'CEİD' CHP’nin raporu hazırlayan Toplumsal Cinsiyet Masası ekibinde en başta Doç. Dr. Emel Memiş’in adı geçiyor. Emel Memiş'in yönetim kurulu üyesi olduğu CEİD ise belediyelerde Eşitlik Birimi kurulmasını destekliyor bizzat bunun için faaliyet yürütüyor. Mevcut birimlerin yürüttüğü faaliyetleri izliyor, faaliyetlerin artırılması için çaba gösteriyor. Bazı belediyelerin kadın çalışmaları müdürlüklerinde kurulan bu birimler, toplumsal cinsiyet eşitliği teması ile hareket ediyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği temasında en başta LGBTİ+ faaliyetleri geliyor. CEİD'in 2021’de hazırladığı “Belediye Eşitlik Birimleri Mevcut Durum Analizi” raporunda bu birimlerin kadınlarla ve kadın örgütleriyle, LGBTİ+ örgütleriyle, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle organik bağlar kurması isteniyor. CEİD de işte bu “organik bağları” izliyor. CEİD raporunda, Beşiktaş, Beylikdüzü, Kadıköy, Şişli, İzmir Büyükşehir, Buca, Konak, Çiğli, Karabağlar, Karşıyaka, Menemen, Çankaya, Eskişehir Büyükşehir, Muratpaşa, Nilüfer, Odunpazarı, Gaziantep Büyükşehir, Kars, Ortahisar, Trabzon Büyükşehir, Seyhan Belediyesi’nde eşitlik birimlerini izleme faaliyetlerine ilişkin veriler paylaşıldı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Avrupa ve Amerika'ya FETÖ tepkisi: Bu adamı Biden saklıyor

Özbekistan ziyareti dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa ve ABD'yi FETÖ'ye destek vermekle suçlayarak "Şu anda bunlara kim sahip çıkıyor? Başta Yunanistan. Kaçıp Yunanistan’a gidiyorlar, kaçıp Avrupa’ya gidiyorlar. Hep buralara kaçtılar; Almanya’da, Fransa’da, Hollanda’da, Danimarka’da, İngiltere’de, Amerika’da yaşıyorlar. Ve bu adamı Amerika saklıyor. Kim saklıyor? Biden saklıyor." ifadelerini kullandı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Londra ziyaretiyle ilgili "Şimdi 'temiz para getireceğim' diyor. Sen kimsin? Parayı kime getiriyorsun? Yani afedersiniz İngiltere’de bu kadar enayi var mı; sana kalkacaklar bu paraları verecekler" dedi. Öte yandan Erdoğan, Hakan Şükür'ün TV5 canlı yayınına çıkmasıyla ilgili de "Onu değerlendirmeye gerek yok. Demek ki masada altı kişi yetmiyor. Yedi, sekiz falan arıyor olabilirler." ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Avrupa’nın göbeği Polonya’da bir kasabaya 2 roket düştü! Ölü ve yaralılar var

Polonya Devlet Başkanı Andrjez Duda 'acil durum toplantısı' çağrısı yaptı.

1 yıl önce

Avrupa'da ailesi olmayan binlerce sığınmacı çocuk insan tacirlerinin eline düşüyor

Kayıp çocukların fuhuş ve insan ticareti gibi yasa dışı işlerde kullanıldığı pek çok kez uluslararası sivil toplum örgütleri tarafından belgelenmesine rağmen bu zamana kadar kaç çocuğun kaybolduğu, kaçının hayatta olduğu ve nerede bulundukları tespit edilemiyor. Sakarya Üniversitesi bünyesindeki Diaspora Araştırmaları Merkezi araştırmacılarından Zehra Hopyar, AA muhabirine, 20 Kasım Dünya Çocuk Günü dolayısıyla, Avrupa'da kaybolan sığınmacı çocuklarla ilgili değerlendirmede bulundu. Hopyar, Avrupa'daki kayıp göçmen çocuk vakalarının 2015'teki mülteci kriziyle başladığını, son yıllarda Avrupa genelindeki refakatçisi olmayan çocuk sayısının büyük oranda arttığını belirterek, dezavantajlı gruptaki bu çocukların eğitim, gıda, sağlık gibi temel haklardan mahrum yaşam sürdürdüklerini ifade etti. Avrupa'da insani koşullardan uzak yaşayan ve ailesiz büyüyen çocuk sığınmacıların güvenliğinin de bulunmadığına dikkati çeken Hopyar, her yıl binlerce çocuğun Avrupa sınırları içinde kaybolduğunu söyledi. Hopyar, şöyle devam etti: "2015'ten bu yana çok sayıda çocuk, Avrupa'ya geldikten sonra kayboldu. Bu sayı endişe verici boyutlara ulaştı. Lost in Europe'un 2021'de yayımladığı raporda Avrupa'da 2018 ile 2020 arasında 18 binden fazla göçmen çocuğun kaybolduğu belirtildi yani Avrupa'da günde 17 sığınmacı çocuk kayboluyor. Araştırmacılar, bu konudaki verilerin genellikle eksik ve tutarsız olduğunu, bilgi toplama süreçlerinin resmi makamlarla işbirliğinden yoksun sürdürüldüğünü belirtiyor. Bu da bize gerçek sayının bunun çok üzerinde olduğunu düşündürüyor." Hopyar, İngiltere, Almanya ve İtalya gibi bazı ülkelerde devlet gözetimindeki çocukların da kaybolduğunu kaydederek, "İngiltere'de Temmuz 2021-Ağustos 2022 aralığında 116 göçmen çocuğun kaybolduğu açıklandı. İtalyan hükümeti, 2022'nin ilk 4 ayında en az 2 bin 409 çocuğun kaybolduğunu duyurdu. Mayısta Alman Federal Kriminal Dairesi, ülkede her yıl 1600'den fazla çocuğun kaybolduğunu, bu çocukların yarısından fazlasının sığınmacı çocuklar olduğunu bildirdi." ifadelerini kullandı. Artış gösteren kayıp göçmen çocuklar konusunda yalnızca sivil toplum kuruluşları, aktivistler ve gazetecilerin çalışmalar yürüttüğünü, Avrupa'nın ise bu konuda sessiz kaldığını vurgulayan Hopyar, hükümetlerin bu konuda elini taşın altına koyması gerektiğini dile getirdi. "Bu çocuklara ne oldu, neredeler?" Hopyar, sığınmacı çocukların, suç örgütlerinin hedefinde olduğuna işaret etti. "Artık rakamların ötesine geçip 'Bu çocuklara ne oldu, neredeler?' sorusunun cevabına odaklanmak çok daha anlamlı." diyen Hopyar, şunları anlattı: "Avrupa'da kaybolan sığınmacı çocuklar, insan ticareti, organ mafyası, zorla dilendirme, fuhuş gibi faaliyetlerde kullanılmak üzere suç örgütlerinin hedefinde. Bu çocuklar, şiddet, cinsel istismar ve benzeri kötü muameleyle tehlikeli sektörlerde zorla çalıştırılıyor. Kaybolan çocukların en az yarısından bir daha haber alınamaması gibi korkunç bir tablo var." Kaybolan çocuklarla ilgili yapılan araştırmalarda farklı hak ihlallerinin de ortaya çıktığına dikkati çeken Hopyar, "Bu çocuklar, erken yaşta evlendirilme ve çocuk işçiliği gibi istismarlara da maruz kalabiliyor. Vasıf ve yetenek gerektirmeyen, tehlikeli, kötü koşullara sahip, kimsenin çalışmak istemediği işlerde artık göçmen çocuklar çalıştırılıyor." şeklinde konuştu. Hopyar, konunun Rusya-Ukrayna savaşı ile yeniden gündeme geldiğine işaret ederek, "Kayıp çocukların varlığını tüm dünya 2016'da Avrupa Birliği Polis Teşkilatı Europol'ün Avrupa'da çocukların kaybolduğuna ilişkin raporuyla fark etmişti. Rusya-Ukrayna savaşıyla bu konu tekrar hatırlandı. Savaş nedeniyle ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan bu kişilerin yarısı çocuk. Bu çocuklar göç yolundaki zorlu koşullar nedeniyle kayboluyor ya da insan kaçakçıları tarafından kaçırılıyor." diye konuştu. Devlet gözetimi altındaki çocukların da yeterince korunmadığını vurgulayan Hopyar, "Şiddet, istismar, insan ticareti gibi bilumum kötü muamelede en kırılgan grupların başında gelen refakatçisiz çocukların güvenliğinin sorumlusu Avrupa ülkeleridir ancak her geçen gün artan rakamlara ve korkunç tabloya rağmen kayıp mülteci çocuklar meselesi, Avrupa'nın göz yumduğu en büyük hak ihlallerinden biri olarak anılmaya devam edecek." dedi.

1 yıl önce

Pençe Kılıç Harekatı sonrası terör örgütü PKK yandaşları Avrupa'da sokağa döküldü

Türkiye'nin Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki terör mevzilerine başlattığı hava harekatı, Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) "Hesap zamanı! Alçaklardan hain saldırıların hesabı soruluyor!" paylaşımıyla duyuruldu. Teröristlerin öldürülmesine ilk ses HDP'den geldi. HDP'nin Avrupa Temsilciliği'nin sosyal medya hesabından İngilizce olarak yapılan paylaşımda, "IŞİD'in Kobani'de yenilgisi başladı. Türk savaş uçakları şu anda Kobani ilçe merkezini ve Kuzey Doğu Suriye'deki diğer bazı yerleri bombalıyor. Erdoğan seçim kampanyasına çoktan başlamış görünüyor. Tüm saldırılar derhal durdurulmalı!" ifadelerine yer verildi. PAÇAVRALARLA SLOGAN ATTILAR Operasyonun ardından Avrupa'da yaşayan terör örgütü PKK sempatizanları da eylem için sokaklara çıktı. Ellerinde örgütün paçavralarıyla gösteri düzenledi. Göstericiler, Türkiye'nin düzenlediği operasyonu kınamaya çalışırken, örgüt lehine de sloganlar attı. POLİS GÖZALTINA ALDI Terör yandaşlarının eylemi sırasında Avusturya polisi duruma müdahale etti. Polis, bazı örgüt sempatizanlarını gözaltına aldı.

1 2 ... 12 13 14 15 16 17 18 19 20