20 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Türkiye Çin'in payını kaptık! Avrupa'dan talep yağıyor: Üretim patlaması...

Maliyet artışı ile Çin gözden düştü. Avrupalı firmalar Türk şirketleriyle milyon dolarlık imzalar atıyor. YILDIZ OLABİLİRİZ İhracat tarafından Türkiye'nin çok büyük potansiyel barındırdığını ve Türkiye'yi büyük fırsatların beklediğini dile getiren Laçin "Bölge ülkelerinin ve Avrupa'nın Çin'den dönüşü var. İngiltere, Ukrayna, Romanya gibi ülkeler dönüş yapıyor. Bu ülkeler önce yerelleşmeye gidiyor. Eğer yerelde yoksa bölge ülkelerinin kapısını çalıyorlar. Burada Türkiye, Polonya ve İtalya gibi ülkeler öne çıkıyor. Türkiye yerelleşme atağı sayesinde bugün büyük avantaj yakaladı. Son dönemde Çin'den alım yapan 10 firma ile görüştük. İngiltere ve Ukrayna'dan iki firma ile 10 milyon dolarlık bağlantı yaptık. Ocaktan itibaren sevkiyata başlayacağız. Beyaz eşyada bizim en büyük rakibimiz İtalya ve Çin. İtalya rekabette çok geri kaldı. Beyaz eşyada gerçekten yıldız olabiliriz. Çin'den yüzde 1 katma değer sağlarsak bile üretim patlaması olur" ifadelerini kullandı. Mustafa Laçin, 2021'de 2020'nin kurallarının geçerli olduğunu ancak 2022'nin kurallarının bugünden çok farklı olacağını söylüyor. Bugüne kadar dünyada yaşanan ekonomik krizlerin talep bazlı olduğuna dikkat çeken Laçin, şu an ise dünyada talep olmasına rağmen üretim konusunda sıkıntılar yaşandığını belirtiyor. KAPASİTEYİ ARTIRACAK Türkiye Gazetesi'ne konuşan Laçin, artan ihracatla birlikte kapasite artışına gideceklerini vurgulayarak, "Yılı beklentilerin üzerinde 57 milyon dolarlık ihracatla kapatacağız. İhracattaki atılımla yüzde 56 büyüme ve 1 milyar 173 milyon TL'lik ciroya ulaştık. 2022 yılında da iç piyasada mevcut hacmini korumayı, ihracatta ise 2021'e göre dolar bazında yüzde 10 büyümeyi hedefliyoruz. Üç yıl içerisinde 15 milyon dolarlık yatırım yapacağız. 1 milyon 900 bin adet olan kapasitemizi 2,5 milyon adede çıkaracağız. Ayrıca teknolojik yatırımlarımız olacak" dedi.

2 yıl önce

Avrupa Birliği, Wagner Grubunu hedefe aldı!

AB Konseyinden yapılan yazılı açıklamada, yaptırımın Rusya merkezli Wagner Grubunun yanı sıra bağlantılı 8 kişi ve 3 kuruluşu hedef aldığı belirtildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Wagner Grubu, şiddeti körüklemek, doğal kaynakları yağmalamak ve uluslararası insan hakları hukuku da dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal ederek sivilleri korkutmak için özel askeri ajanlar topladı, eğitti ve dünyanın dört bir yanındaki çatışma bölgelerine gönderdi." AB tarafından listelenen kişilerin Libya, Suriye, Ukrayna, Orta Afrika Cumhuriyeti ve ABD dahil olmak üzere faaliyet gösterdikleri bazı ülkelerde işkence, yargısız, kısa yoldan veya keyfi infazlar ile öldürmeler dahil olmak üzere ciddi insan hakları ihlallerine karıştıklarının belirtildiği açıklamada, Wagner'in etkisini Sahel bölgesine de yaydığı ifade edildi. Grubun AB için de bir tehdit arz ettiğinin vurgulandığı açıklamada, yaptırımların AB Küresel İnsan Hakları Rejimi, Libya ve Suriye'deki durumla ilgili olan rejimler ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne gölge düşüren eylemlere yönelik yaptırım rejimleri olmak üzere 4 ana başlığı içerdiği aktarıldı. Listede sayılan bireyler ve kuruluşlar, AB'deki varlıklarının dondurulması ve AB'ye seyahat yasağına maruz kalacak. Ayrıca AB'den bu kişi ve kuruluşlara yönelik direkt ve dolaylı yollardan fon aktarımı yapılamayacak.

2 yıl önce

Terör örgütü PKK'nın Belçika'yı Avrupa'da merkez olarak kullandığı istihbarat raporunda belirlendi

Belçika istihbarat ve güvenlik kurumu VSSE'nin 2020 yılı hakkındaki raporunda PKK, dış kaynaklı aşırıcılık başlığı altında ele alındı. Dış kaynaklı aşırıcılığın Belçika için doğrudan tehdit olmadığı ancak sorunlu bir alan olduğu belirtilen raporda, PKK'nın AB'nin terör örgütleri listesinde yer aldığı, örgütün bazen amaçlarına ulaşmak için aşırı şiddet kullandığı ifade edildi. Buna karşın örgütün Avrupa'da ve Belçika'da "imajını korumak" adına şiddeti desteklemediği savunularak, PKK'nın asıl amacının Avrupa'nın terör listesinden çıkmak olduğu vurgulandı. Raporda, "Belçika, PKK'nın Avrupa yapılarında merkezi bir rol oynamaktadır." denildi ve Belçika'daki PKK yapılanması hakkında bilgi verildi. "Devrim vergisi" topluyor Belçika istihbaratı, PKK'nın yerel dernekler gibi araçlarla siyasi ve mali faaliyetler yürüttüğünü belirtti. Bu faaliyetler içinde "devrim vergisi toplanması" da yer aldı. PKK'nın ayrıca Belçika'da bazı medya şirketlerinin sahibi olduğu, bu şirketler aracılığıyla kendi televizyon ve radyo kanalları için propaganda üretildiği bilgisi verildi. "PKK'nın ülkemize yönelttiği ana tehdit aşırıcılıktır." ifadesine yer verilen istihbarat raporunda, PKK'nın aynı zamanda Belçika'daki diğer aşırı sol örgütlerle bağlarının bulunduğu kaydedildi. Örgüt gerçek amacını gizliyor Örgütün istediğinde kalabalıkları harekete geçirmesinin kamu düzenini bozabildiği ve Belçika'daki Türk toplumu ile bazen şiddet olaylarına varan gerginliğe yol açtığı belirtildi. Belçika istihbaratı ayrıca şu değerlendirmede bulundu: "PKK'nın birçok yapısı ve organının mevcudiyeti aynı zamanda müdahale tehdidine yol açmaktadır. Pek çok uluslararası kuruma ev sahipliği yapan Brüksel, PKK için önemli bir siyasi arenadır. PKK, siyasi amaçlarına ulaşabilmek adına ülkemizde sivil topluma verilen destekten faydalanmaktadır. Bunu yaparken gerçek amacını gizlemekte, sahte isimler ve kılıflar kullanmakta, tüm Kürtleri temsil ettiğini ileri sürmektedir." DEAŞ ve radikalleşme hala tehdit Belçika istihbarat raporunda DEAŞ terör örgütünün yenilgiye uğratılmasının terör tehdidini bertaraf etmediği, radikalleşmenin ve radikalleşmeye neden olan faktörlerin halen devam ettiği vurgulandı. Suriye ve Irak'taki krizin bu bölgeden gelen sığınmacıların artmasına neden olduğu, Belçika'da terör suçlarından hüküm giymiş ve cezalarının sonuna yaklaşan, artık terör tehdidi oluşturmayan önemli sayıda kişiyi topluma yeniden kazandırma zorluğuyla karşı karşıya olunduğu kaydedildi. Kovid-19 salgınının ideolojik aşırıcılık için verimli bir zemin teşkil ettiği, silahlanma eğiliminin arttığı ve hükümetlerin aşırı siyasi kanatlarca giderek daha fazla meşru hedef olarak görüldüğü belirtildi. Raporda ayrıca, Suriye ve Irak’taki savaşın etkilerinin ve sonuçlarının bölgede uzun yıllar hissedileceği ifade edilerek, bunun en yüksek göç alan ülkelerden Belçika için de geçerli olduğu, bazı sığınmacıların Belçika’nın güvenliğine tehdit oluşturduğu, Suriye’de sınırlı sayıda Belçikalı yabancı terörist savaşçının hala bulunduğuna dikkat çekildi. 2020 yılında çatışma bölgesinden kurtulan Belçikalı yabancı terörist savaşçıların çoğunun hapishanede veya PYD/YPG tarafından kontrol edilen kamplarda bulunduğu kaydedilen raporda, Suriye ve Irak'tan 130'dan fazla yabancı terörist savaşçının Belçika'ya döndüğü bilgisi yer aldı.

2 yıl önce

Avrupa'ya Türk polisi takviyesi! Başbakan Yardımcısı: Türkiye'nin bu teklifi için müteşekkiriz

Resmi ziyareti kapsamında Macaristan'da bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Macaristan Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Dr. Sandor Pinter ile ikili görüşme gerçekleştirdi. İki Bakan daha sonra heyetler arası görüşmeye katıldı. Görüşmeler sonrası, "Ortak Kolluk Faaliyetinde İş Birliğine ilişkin Mutabakat Muhtırası"nı imzalayan Soylu ve Pinter, ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın da katılımıyla bu yıl 11 Kasım'da Ankara'da düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) görüşmelerinde varılan mutabakat çerçevesinde bugün çok önemli bir anlaşmaya imza attıklarını söyledi. Salgın, göç ve enerji sorunun küresel anlamda problem teşkil ettiğine, bunun yanı sıra bölgesel problemlerle de karşı karşıya kalındığına işaret eden Soylu, "Bu küresel problemlerin yanı sıra hepimizi ilgilendiren bölgesel sorunlar da var. Maalesef terör, uyuşturucu, sınırı aşan suçlar ve küresel bir problem olarak karşımızda duran siber suçlar. Bunlara karşı atmamız gereken en önemli adımlardan bir tanesi de bölgesel ve ülkeler arası iş birliği." diye konuştu. Macaristan'ın ortaya koyduğu iradeyle çok kısa bir zamanda yapılan hazırlıkla bugünkü projenin hayata geçirildiğini belirten Soylu, kaçak göç, uyuşturucu ve sınırı aşan suçlarla mücadele için Türk ve Macar polisinin bugün ortak bir projede yer aldığını söyledi. Soylu, "Bunu 2019'da Şubat ayında Sırbistan'la başlatmıştık. Yüzlerce göçmen yakalandı. Birçok uyuşturucu maddesi yakalandı ve sınırı aşan suçlara müdahale edildi. İnanıyorum ki, ilk önce Macaristan'ın 2 kapısında ardından da 3'üncü kapıda geçekleştirilecek bu iş birliğinde çok daha güçlü sonuçlar elde edilecektir." dedi. Köklü bir geçmişe sahip Türkiye-Macaristan arasındaki ilişkilerin hem Türk hem de Macar hükümetlerinin attıkları adımlar neticesinde daha da güçlendiğini kaydeden Soylu, ayrıca kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlik için Macar Bakan'a teşekkür etti. "Türkiye'nin bu teklifi için müteşekkiriz" Pinter da konuşmasında, YDSK toplantısında iş birliği alanlarının görüşüldüğünü, bu kapsamda sınır güvenliğinin sağlanması, yasa dışı göç ve insan kaçakçılarıyla mücadele konusunun da ele alındığını söyledi. Bakan Soylu'nun teklifi üzerine Türk polisinin Macaristan sınırında görev yapması konusunun görüşüldüğünü ifade eden Pinter, "Türkiye'nin bu teklifi için müteşekkiriz ve saygıyla kabul ediyoruz." dedi. Pinter, anlaşma kapsamında Türkiye'nin, Macaristan'da 50 polis görevlendireceğini ifade etti. Macaristan'da ilk etapta 25 polisin görevlendirilmesi, daha sonra bu sayının 50'ye çıkarılması öngörülüyor.

2 yıl önce

Avrupa'da omicron alarmı! Salgının başından bu yana en yüksek sayı...

İtalya’da korona virüs salgınında günlük vaka sayılarında 3 gündür rekor artış yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, ülke genelinde son 24 saatte 54 bin 762 yeni vakanın tespit edilmesi ile toplam vaka sayısının 5 milyon 622 bin 431'e ulaştığı ifade edildi. Bakanlık, son 24 saatte 144 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini ve toplam can kaybının 136 bin 530’a ulaştığını aktardı. İtalya’da bugün salgının başından bu yana en yüksek günlük vaka sayısı kayıtlara geçerken, geçtiğimiz cuma günü 44 bin 595, dün ise 50 bin 599 yeni vaka tespit edilmişti. FRANSA Fransa'da korona virüs salgınındaki en yüksek günlük vaka sayısı kayıtlara geçti. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, son 24 saatte 104 bin 611 yeni vaka tespit edilmesi ile toplam vaka sayısının 9 milyon 88 bin 371'e ulaştığı bildirildi. Bakanlık, son 24 saatte 84 kişinin Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini ve toplam can kaybının 122 bin 546'a yükseldiğini aktardı. Ülke genelinde 3 bin 282'si yoğun bakımda olmak üzere toplam 16 bin 162 kişinin hastanelerde tedavi altında olduğu belirtildi.

2 yıl önce

PKK ve FETÖ aynı kampta! Avrupa'nın göbeğinde bombacı yetişiyor

Yıllardır terör örgütü PKK'nın Avrupa'ya giriş kapısı olarak bilinen ve hâlâ aktif olarak kullanılan Atina yakınlarındaki Lavrion Kampı, istihbarat raporlarına yansıyan bilgilerle yeniden gündeme geldi. Sınır ötesinde ve yurt içinde bitme noktasına gelen terör örgütünün, artık eylemlerini sözde 'mülteci kampı' olarak bilinen Lavrion'da planladığı belirtildi. Kampta örgüt mensuplarına silah eğitimin yanı sıra patlayıcı imalatı, maket uçak yapımı ve kullanımı konusunda eğitim verildiği raporlara yansıdı. Kampta eğitimden geçirilen teröristlerin terör eylemleri için Türkiye'ye gönderildiğine dikkat çekilen raporda, kampın Türkiye'den illegal olarak yurt dışına çıkan PKK terör örgütü mensupları tarafından kırsal alana eleman temini, mali destek, lobi faaliyetleri ve Avrupa'ya geçiş amaçlı kullanıldığına da işaret ediliyor. FETÖ'CÜLER DE KAMPTA Raporda kampta, Avrupa ülkelerine geçişlerde ve siyasi sığınma taleplerinde kullanmak üzere sahte belgelerin düzenlendiği de belirtiliyor. Ayrıca, örgüt mensuplarının bu belgeleri kullanarak sık sık hava yolu aracılığıyla Irak'a gidip geldiği bilgisine de yer verilen raporda, PKK'nın yanı sıra diğer terör örgütlerinin de kampta bulunduğuna dikkat çekiliyor. Çoğunlukla deşifre olmuş PKK'lıların yanı sıra MLKP, MKP, DHKP-C, TKP/ML ve FETÖ mensuplarının da Lavrion Kampında barındığı, örgütsel eylem ve etkinliklere katılım sağladıkları ifade ediliyor. YÖNETİM TERÖRİSTLERDE Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Lavrion Kampı ile ilgili raporda ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: Kampın girişinde BM Lavrion Kampı tabelası, BM, Kızılhaç bayrakları ile terörist başı Öcalan'ın fotoğrafı ve örgütsel bez parçalarının asılı. Kampta konaklama ve disiplinin sağlanması gibi idari işler 7 kişiden oluşan bir komite tarafından yönetiliyor. Kampa alınacak şahıslar, Yunanistan'da bulunan PKK terör örgütünün gençlik yapılanması tarafından belirleniyor. Terör örgütü ile herhangi bir bağı olmayan kişilerin kampa girmesine izin verilmiyor. Kampta kalmasına izin verilen şahıslara geçici kimlik veriliyor. Kampın iç ve dış güvenliği kampta bulunan PKK'lılar tarafından sağlanıyor. Yunan polisi, olağanüstü bir asayiş durumu veya insani kriz yaşanmadıkça kampa müdahale etmiyor. Kamp alanı, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri tarafından ziyaret ediliyor ve 'insani yardım malzemesi' adı altında çeşitli yardım malzemeleri dağıtılıyor. Kamp içerisinde terör örgütü adına 'sorumlu' kişiler bulunuyor. Bu sorumlu kişiler, Kandil'den atama yoluyla belirleniyor. İTİRAFÇILAR ANLATIYOR: ÖRGÜTSEL VE İDEOLOJİK EĞİTİM ALDIM Kampta aldığı eğitim sonrası Türkiye'ye bombalı eyleme gönderilen M.Y. isimli örgüt mensubu, 15 Eylül'de Diyarbakır'da yakalandı. M.Y. ifadesinde şunları söylüyor: Terör örgütüne katılmak amacıyla kaçakçılar marifetiyle Meriç Nehri üzerinden botla Yunanistan'a geçtim. Yunan güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra 11 gün cezaevinde kaldım. Burada benim gibi Türkiye'den kaçan PKK ve FETÖ terör örgütü üyesi başka örgüt mensupları da vardı. Onların yönlendirmesiyle Lavrion Kampına gittim. Burada 5-6 ay kadar örgütsel ve ideolojik eğitim aldım. Kaçak yollardan Türkiye'ye geçiş yaparak Diyarbakır'a geldim. 30 Mayıs 2019'da yakalanan S.E. isimli örgüt mensubu: Yunanistan sınırında geçtiğimizde Yunan askerleri bizi yakalayarak karakola götürdü. PKK terör örgütü mensupları karakoldan bizi teslim alarak Atina'ya getirdi. Atina'da Lavrion Kampında yaklaşık 2 ay kadar kaldık. Bu kampta bütün terör örgütlerinden şahıslar bulunuyordu. 10 Eylül'de yakalanan bir başka örgüt mensubu ise şu çarpıcı itiraflarda bulunuyor: Lavrion Kampında 60 gün boyunca PKK terör örgütü adına örgütsel faaliyetler ve ideolojik eğitimler verildi. Eğitim sonrası terör örgütünün kırsal alan yapılanmasına gitmeye ikna edilenlerden 10 kişilik katılım grubu oluşturuldu. Bu grup, Atina üzerinden hava yoluyla Irak'a gönderildi. 2021 yılında ise 8 kişiden oluşan katılım grubu oluşturuldu, bu gruptan 5 kişi örgütün kırsal alanına aktarıldı. Birkaçı ise kamp içerisinde drone eğitimi aldı ve eğitim sonrası eylem amaçlı Türkiye'ye dönüş yapacaktık.

2 yıl önce

Uluslararası kuruluşlara göre 2020’de Avrupa’da İslamofobi artış gösterdi

Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ve Georgetown Üniversitesinden Profesör Farid Hafez'in hazırladığı Avrupa İslamofobi Raporu 2020'de, bölge ülkelerinde geçen yıl boyunca yaşanan İslam karşıtı olaylar ve söylemler ele alındı. Çeşitli ülkelerden 37 akademisyenin katkı sağladığı raporda, çoğunluğu Avrupa'da yer alan toplam 31 ülkede İslamofobi'nin gidişatı incelendi. Raporda, başta Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşların, Avrupa'da İslamofobi'ye dair araştırmalarına yer verildi. Avrupa Konseyinin Haziran 2020'de yayımladığı "İnternetteki Yasa Dışı Nefret Söylemleriyle Mücadele" başlıklı raporunda, Avrupa'da internet ortamında artan nefret söylemlerine dikkat çekilirken, 2020'de internetteki nefret söylemlerinin yüzde 9,4'ünün İslam karşıtı unsurlar içerdiği gözlemlendi. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansının Haziran 2020'de yayımladığı ankette, Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 22'sinin Müslümanlara komşuluk etmekten rahatsız olduğu ve yüzde 21'inin başörtülü bir Müslüman kadını işe almak istemediği sonucu çıktı. Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonunun raporunda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic Buric'in "Avrupa korkunç gerçekle yüzleşiyor: Antisemitik, Müslüman karşıtı ve diğer ırkçı nefret suçları endişe verici oranda artıyor." ifadelerine yer verildi. BATI AVRUPA'DA İSLAMOFOBİ SOSYAL HAYATTA YAYGINLAŞTI BM İnsan Hakları Konseyinin geçen yıl yayımladığı raporda da Müslümanlara yönelik nefret suçlarının, özellikle sosyal medyada büyük oranda arttığı vurgulandı. Bu artışın çoğunlukla Avrupa ülkelerinde gözlemlendiği ve Avusturya, Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, Hollanda ve İngiltere'de Müslüman toplulukların her geçen gün daha fazla nefret söylemlerine maruz kaldığı belirtildi. Konseyin raporunda, sosyal medya platformu Facebook'un, Müslüman karşıtı nefret söylemlerinde en kilit araç olarak kullanıldığı tespiti yer aldı. Raporda, Batı Avrupa ülkelerinde İslamofobik eylemlerin internet ortamının yanı sıra sosyal hayatta da yaygınlaştığına dikkat çekildi ve bazı ülkelerde kadınların, dini inancı gereği giydiği kıyafetlerle eğitim görmesinin yasaklanması örnek gösterildi. İSLAMOFOBİ'NİN ARTIŞI MÜSLÜMAN TOPLULUKLARI ENDİŞELENDİRİYOR Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatının hazırladığı "Müslüman Karşıtı Nefret Suçlarını Anlamak: Müslüman Toplulukların Güvenlik İhtiyacı" raporunda, İslamofobi'nin fiziksel, duygusal ve psikolojik etkileri incelendi. İslamofobik saldırıya maruz kalan kişilerin günlük hayatta korku ve endişelerinin arttığı, daha fazla güvenliğe ihtiyaç duyduğu gözlemlendi. Avrupa genelinde artan İslam karşıtı eylemlerin, Müslüman toplulukların camiye gitmekten korkması ve Müslüman kadınların dini kıyafet giymekten çekinmesi gibi sonuçlar getirebileceği belirtildi. AVRUPA, İSLAMOFOBİ'NİN EN AKTİF NOKTASI İslam İşbirliği Teşkilatının Kasım 2020'de yayımladığı raporda, Müslüman karşıtlığının, Avrupa'da aşırı sağ grupların kampanyalarında ana unsur haline geldiği ifade edildi. Müslümanlara yönelik sosyal medyada nefret söylemi ve fiziki saldırıların en çok Avrupa'da yaşandığı kaydedilirken, Avrupa'nın İslamofobi'nin en aktif noktası olmayı sürdürdüğü tespiti yapıldı. MEDYA VE DÜŞÜNCE KURULUŞLARI İSLAMOFOBİ'Yİ KALICI HALE GETİRDİ Avrupa İslamofobi Raporu 2020, uluslararası kuruluşların İslamofobi'yi ele almak için düzenlediği etkinliklere ve alınan tedbirlere de değindi. Bu kapsamda geçen yıl Avrupa Parlamentosunda (AP) "21 Eylül Avrupa İslamofobi'ye Karşı Mücadele Günü" dolayısıyla yapılan etkinlikte parlamento üyeleri, Avrupa'da giderek artan İslamofobik eylemler ve özellikle Müslüman kadınlara yönelik nefret suçlarına dair endişelerini paylaştı. Eski AP üyesi Mecid Mecid, "kötü idare edilen medya ve gündem belirleyen düşünce kuruluşlarının, Avrupa'da İslamofobi'yi kalıcı hale getirdiği" fikrini savundu. Avrupa Konseyi de kıta genelinde İslamofobi'yle mücadeleyi güçlendirmek için harekete geçti ve 7 Ekim 2020'de, Konsey'in İletişim Direktörü Daniel Höltgen'i "İslam Karşıtlığı, Antisemitizm, Nefret Suçları Özel Temsilcisi" olarak atadı.

2 yıl önce

Avrupa’nın en büyük kağıt fabrikası açıldı... Erdoğan: Türk ekonomisine güvenen herkese sahip çıkıyoruz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Batı Kipaş Kağıt Fabrikası Açılış Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan açılışta "Türk ekonomisine güvenen herkese sahip çıkıyoruz" dedi.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 19 20