25 Nisan Perşembe 2024
4 yıl önce

Kadın cinayetleri 2020'nin ilk iki ayında yüzde 32 azaldı

2020, kadın cinayetleri, azaldı, yüzde 32

2 yıl önce

İstanbul İl Sağlık Müdürü açıkladı: Nisan ayı ortasına göre vaka sayıları yüzde 600 azaldı

İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, İstanbul'da yeni tip koronavirüse (Kovid-19) bağlı vaka sayılarının nisan ayı ortalarına göre yaklaşık yüzde 600 azaldığını söyledi. Prof. Dr. Memişoğlu, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında 17 günlük tam kapanma sürecini ve sonuçlarını değerlendirirken, aşılamadaki son duruma ilişkin de bilgi verdi. Bütün toplumun uyumu, kısıtlamanın etkisi, özellikle de sağlık çalışanlarının büyük özverisiyle sürecin Türkiye'de kontrol altına alındığını belirten Memişoğlu, salgının Türkiye'de ve dünyada dalgalı bir seyirle devam ettiğini söyledi. Memişoğlu, geçen yıl mart-nisan aylarında görülen yükselmenin benzerinin, kasım-aralık ile bu yıl mart-nisan aylarında yaşandığını, süreçlerin hem vaka sayıları hem hasta yatış hem de yoğun bakım yoğunluğu anlamında benzer olduğunu anlattı. Türkiye'nin hem sağlık hizmetleri alt yapısı hem insan gücü anlamında dünyada iyi yerlerde olduğunu aktaran Memişoğlu, şunları kaydetti: "Özellikle İstanbul'da son bir ayda ciddi bir düşüş yaşadık. Tabii bu hem ramazan ayının hem kısıtlamaların hem de insanların farkındalığı, uyumuyla çok etkin oldu. Özellikle kasım ayındaki yükselişten sonra inişe geçtik ve nisanın ortasında esasında vaka sayıları anlamında İstanbul'da en üst noktaya ulaşmıştık. O günden bugüne vaka sayılarımız onda bire kadar düşmüş durumda. Bu daha da düşecek. Gözlemlerimiz bu şekilde. Yatan hastalarımızda da bu yaklaşık dörtte bire düşmüş durumda. Yoğun bakımlarda da bu durum yarıya kadar azalmış durumda. Bu daha da düşecektir ama bu hem bizim uyumumuza hem toplumun farkındalığına hem de aşılamaya çok bağlı. Salgın her ne kadar dalgalı seyretse de bazı dönemlerde, zamanlarda yükselmişse de esas yükselmesinin ve kontrolden çıkmasının en önemli sebeplerden birisi toplumun salgının bittiği algısıdır. Toplumun salgının bitmediğini bilmesini istiyorum. Çünkü bu salgının ne kadar süreceği, nasıl seyredeceği konusunda dünyada hiçbir bilim insanı uzak öngörü yapamıyor. Tamamen bazı spekülatif veya tahminlere yönelik insanlar yorumda bulunuyor. Onun için toplumun, Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye'deki Sağlık Bakanlığı 'bitti' demediği sürece salgından kendimizi korumanın en önemli yolunun maske, mesafe, hijyen ve aşılama olduğunu bilmesini istiyorum." https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1394686515888984064?s=21 "Yoğun bakımda yatan hastalarımızın yaş ortalaması şu anda yüzde 59,5" Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, kentte yürütülen aşılama çalışmalarına ilişkin de bilgi vererek, "Şimdiye kadar, 2,5 milyon kişiye yaklaşık 4 milyon 300 bin doz aşı yaptık. Bunların yaklaşık yüzde 30'nun da ikinci dozlarını yapmaya devam ediyoruz. Aşı randevularımızı günlük 170 bin doz açıyoruz ama maalesef 20-30 bini doluyor en fazla. 65 yaş üzeri aşılama oranlarımız yüzde 82'nin üzerinde. 55 ile 64 yaş arasındaki aşılama oranlarımız maalesef hala yüzde 62. Bunu yükseltmemiz ve insanları aşıya getirmemiz lazım." diye konuştu. Salgında aşıdan başka bir silah olmadığını ve aşılamanın önemini vurgulayan Memişoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu bizim yoğun bakım yataklarımızdaki yaş ortalamasını düşürmüş durumda. Yoğun bakımda yatan hastalarımızın yaş ortalaması kasım ayında 62 iken şu anda 59,5. Bu da aşılamanın etkisini göstermiş durumda. Şunu da bilmemiz lazım, tabii ki bunaltıcı ve yorucu bir süreç bu salgın. İnsanların buna tahammül ve sabretmesi gerekiyor. Her ne kadar biz bu salgınla çok iyi mücadele etsek de farkındalığımız, uyumumuz azalırsa bu yükselme trendine yeniden girme tehlikesi var. Ama bizim öngörümüz, geçmişteki yaşadıklarımız ve simülasyona baktığımız zaman haziran, temmuz ve ağustos aylarında biraz daha rahat edeceğimizi, ekim ayından itibaren riskli bir alana yeniden gireceğimizi öngörmekle birlikte bunun aşılamayla rahatlıkla yönetilebileceğini düşünüyoruz. İnsanlarımızın da bu konuda aşılamaya teveccüh göstermesini istiyoruz. İstanbul'da aşı stoklarımızla ilgili herhangi bir sorun yok. Şu anda hem Sinovac hem BioNTech aşısı rahatlıkla randevu alınıp yapılabilmektedir." "Aşılama oranlarımız yükseldikçe böyle bir yükselme yaşamayacağımızı öngörüyoruz" Yakında Rus aşısının da geleceğini, ayrıca Türk bilim insanlarının da aşı konusunda çok büyük bir çaba içerisinde olduklarını, çok yakın zamanda yerli aşının da uygulanmaya başlanacağını ifade eden Memişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplumun uyumu, aşının etkisi ve kısıtlamaların sağladığı fayda, özellikle mayıs ayının başından itibaren ciddi bir düşüşe sebebiyet verdi. Bu düşüş sayesinde şu anda biz kasımda yaşadığımız hem yoğun bakım hastalarının hem normal hastaların azalma trendini çok daha çabuk ve hızlı yaşamaya başladık. Bu da esasında bizim açımızdan çok sevindirici. Toplumun uyumu, aşıların ve kısıtlamanın etkisini görmüş durumdayız. İnşallah böyle devam eder. İstanbul'un en yüksek vaka sayısının görüldüğü nisan ayının ortasına göre bugün vaka sayımızda yaklaşık yüzde 600 gibi bir azalma söz konusu. Yatan hastalarımızda ise yüzde 106 gibi bir azalma söz konusu. Bu kısıtlamalar, farkındalık ve aşıların etkisiyle yatan hastalarımızda bu oluşmuş durumda. Yoğun bakım hastalarımızda da yüzde 58 gibi bir azalma söz konusu. Tabii ki testlerde de bir azalma var, doğal olarak başvurularımızda da bir azalma var. Testler azaldığı için vaka azalmadı esasında, bizim oranlarımız da azaldı. Vaka pozitiflik oranlarımız da çok azalmış durumda. Test sayılarımız yaklaşık yüzde 200 gibi azalırken, yüzde 600 gibi vaka sayılarımız azaldı. Bu çok büyük bir başarı. İnşallah böyle devam eder." Memişoğlu, ölüm oranlarında da azalmanın söz konusu olduğunu ifade ederek, "Uyum, maske, hijyen ve aşı, devamlılığın sağlanmasını temin edecek en önemli unsurlar. Bunun haziran, temmuz, ağustosta da bu şekilde devam edeceğini, aşılamayla ilgili oranlarımız yükseldikçe de inşallah bir daha böyle bir yükselme yaşamayacağımızı öngörüyoruz ve umut ediyoruz." dedi.

2 yıl önce

New York Times: İsrail'in ABD'ye bağımlılığı azaldıkça ABD'nin tesir gücü de azalıyor

New York Times’ta “İsrail’in ABD’ye bağımlılığı azaldıkça ABD’nin tesir gücü de azalıyor” başlıklı haberde İsrail’in ABD karşısında ulaştığı askeri ve diplomatik konumu değerlendirildi. İsrail’in Filistin politikaları nedeniyle etrafındaki düşmanlarına karşı 50 yıldır ABD’nin siyasi ve askeri desteğine ihtiyaç duyduğu belirtilen haberde, ancak bu bağımlılığın artık sona ermeye başladığı savunuldu. Haberde, "İsrail hala Amerikan yardımından büyük ölçüde yararlanırken, güvenlik uzmanları ve siyasi analistler, ülkenin sessizce ABD’den etkili bir özerklik geliştirdiğini ve hatta bunu elde etmiş olabileceğini söylüyorlar." ifadesine yer verildi. 'İSRAİL'İN ARTIK AMERİKAN GARANTİSİNE İHTİYACI YOK' İsrail’in artık kendi askeri teknolojisini ürettiği, diplomatik olarak kendi kendine yetecek şekilde Washington’dan bağımsız olarak yeni ittifak arayışlarına gittiği savunulan haberde, "İsrailliler kültürel olarak bile Amerikan onayına daha az duyarlı ve Washington ile iyi geçinmeleri için liderlerine daha az baskı uygular hale geldi." değerlendirilmesi yapıldı. "İsrail'in artık kendisini çoğunlukla barış yaptığı komşu ülkelerden korumak için Amerikan güvenlik garantilerine ihtiyacı yok. Kendisini, İsraillilerin büyük ölçüde katlanılabilir bulduğu ve olduğu gibi sürdürmeyi desteklediği Filistin çatışmasında Amerikan ara buluculuğuna ihtiyacı olduğunu da görmüyor.” İsrail'e yapılan ABD yardımlarının 1981’de ülke ekonomisinin yüzde 10’una denk gelirken 2020’deki 4 milyar dolarlık yardım ile bu oranın yüzde 1'e gerilediğine işaret edilen haberde, İsrail’in ABD’den bağımsızlaşmaya başladığına da son Gazze saldırısı örnek gösterildi. Haberde, Washington’ın geçen haftaki çatışmalara etkisinin azaldığını kabul ettiği öne sürülürken ateşkes çağrısını bile Demokratların içindeki yenilikçilerin baskısıyla Mısır’ın ara buluculuğunda olay son aşamaya geldiği zaman dile getirebildiği kaydedildi. LİBERAL OLMAYAN ÜLKELERLE İLİŞKİLER GELİŞTİRDİ İsrail’in Amerikan korumasına çok fazla ihtiyaç hissetmediği diğer bir alanın da daha önce kendisine tehdit olarak gördüğü "uluslararası izolasyon" sorunu olduğu öne sürüldü. “İsrail bir zamanlar, 'demokratik standartlara uyması' talebi ile kendisine meşruiyet sağlayacak Batı demokrasilerinden kabul arayışı içindeydi.” değerlendirmesine yer verilen makalede, ancak İsrail’in bugün Filistinlilere yönelik muamelesini kınamak bir yana, politikalarını takdir eden Brezilya, Macaristan, Hindistan gibi liberal olmayan yeni ülkelerle ilişkilerini geliştirdiğinin altı çizildi. İsrail’in diplomasi alanında ABD’den bağımsız hale geldiği kaydedilen makalede, "Amerikalı diplomatların, yumuşak bir tesir gücü olarak uzun süredir kullandığı Washington’un İsrail’in demokratik kimliğine verdiği destek her yıl daha az anlam ifade ediyor." yorumu yapıldı. Washington’dan geçen Ortadoğu barış süreci konusunda İsrailli liderlerin artık Amerikalıları iyi niyetle barış aradıklarına ikna etmeleri gerekmediği vurgulanan makalede, "Şimdi, yaklaşık 50 yıldır İsrail-Filistin çatışmasına son vermek için (ABD'nin) kullanmadığı bu etkisi, eğer bu hala bitmediyse bile yakında tamamen ortadan kalkabilir." cümlesi de yer aldı. İsrail’in büyük güçten bağımsızlık arayan tek küçük devlet olmadığına işaret edilerek, "Ancak bu durum bir yönden sıra dışı: İsrail’in askeri ve diplomatik bağımsızlığını inşa ederek kendi nüfuzunu aşındıran yine Amerikalılar oldu.” tespiti paylaşıldı.

2 yıl önce

Boğaziçi Üniversitesi’deki eyleme rağbet azaldı… Eylemciler 13 kişiye kadar düştü!

Kitapçıkta yer alan bir bölüm şöyle: "Bu kitapçık 1 Ocak 2021’de Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan darbe etkisinde atamanın ardından geçen altı ay sonunda yazıldı. Ertesi gün yapılan ilk toplantıdan itibaren bu darbeyi kabul etmeyeceğimizi ve 2012’de Senatoda oy birliği ile kabul edilen ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimize karar verdik. Atamayı takip eden hatalar silsilesi karşısında birikimini, kültürünü, geçmişini ve geleceğini savunan onbinlerce bileşen gösterdiler ki 'Boğaziçi Ayakta!'" İmza veren azınlık akademisyenler: -Prof. Dr. Yasemin BAYYURT, Eğitim Fakültesi Dekanı -Prof. Dr. Özlem BERK ALBACHTEN, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı -Prof. Dr. Ümit BİLGE, Mühendislik Fakültesi Temsilcisi -Prof. Dr. Metin ERCAN, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı -Prof. Dr. Gülcan ERÇETİN, Eğitim Fakültesi Temsilcisi -Prof. Dr. Çiğdem KAFESCİOĞLU, Fen-Edebiyat Fakültesi Temsilcisi -Prof. Dr. Cengiz KIRLI, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü -Prof. Dr. Birgül KUTLU BAYRAKTAR, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Vekili -Prof. Dr. Ayşe MUMCU, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Temsilcisi -Prof. Dr. Turgut Tüzün ONAY, Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü -Prof. Dr. Haluk ÖZENER, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Ar. Enstitüsü Müdürü -Prof. Dr. Özlem YILDIRIM ÖKTEM, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü -Prof. Dr. Can YÜCESOY, Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü Müdürü"

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Terör eylemleri yüzde 95 azaldı

İşte İçişleri Bakanı Soylu'nun açıklamalarından satır başları: Burada Allah nazardan korusun, memleketine sadakati olan bir kadroyla birlikteyiz. Terör örgütünü tarumar etmiş kutlu bir kadroyla birlikteyiz. Bir büyük mücadele azmini gerçekleştiren bir kadroyla birlikteyiz. Huzurunuzda bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Teknolojinin en üstünü kullanan, bütün dünyaya terörle mücadeleyi gösteren kutlu bir kadroyla beraberiz. Sözlerimin başında her birinize yıllarca milletimizin bu terörle mücadele ne olacak diye dert edip düşündüğü meselede alınan yol için minnetlerimizi iletmek istiyoruz. Uğradığımız ihanetlerin bir kez daha tekrarlanmaması adına minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz. En son darbe girişiminin ardından 6 yıl geçmemesine rağmen ortaya koyduğunuz güçlü irade için minnetlerimizi ve şükranlarımızı ifade etmek istiyoruz. Allah razı olsun. Bunu milyonlarca vatan evladı söylemektedir. Size, ailelerinize teşekkür ediyoruz. Bu Türk devlet tarihinde Sahil Güvenliği'nden emniyete kadar, jandarmadan tüm bakanlık birimlerine kadar ortaya koyduğunuz bu anlayışın sürdürülebilir olduğunu gösterdiğiniz için. Bu salonda her değerlendirme toplantısında bir araya geldik. Sizler istişare ettiniz. Eksikliklerimiz, planlayıp başardıklarımız, planlayıp başaramadıklarımız... Hangi adımları atmamız gerektiğini değerlendirdiniz. Birlikte rahmet vardır. Biz gerek tecrübelerimiz, gerek bilgi, gerek sahada gördüklerimiz ışığı altında daha sonuca odaklı bir anlayışı gerçekleştirmek için bu toplantıyı yapıyoruz. Birbirimizin enerjisinden faydalanabilmek için bu toplantıları yapıyoruz.  Bütün düzenin bir disiplin ve hiyerarşi içinde devam etmesini sağlamak için bir aradayız. Milyonlarca insan üzerinizdeki üniformayı görse de görmese de Cenab-ı Allah'tan dua niyaz etmektedir. Değerlendirme toplantımızın hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Böyle programlarda BAE ziyareti gibi, hem ülkemize hem dünyaya bakışımızda farklılık oluşturuyor. Dünyayı Batı'dan ibaret gördük. Bizden iyi bahsedilirse iyi Haber, kötü bahsedilirse dünya başımıza yıkılır sandık. Bangladeş'te, Azerbaycan'da, Afrika'da, Katar'da daha pek çok ülkede Türkiye rol model bir ülkedir, takip edilen bir ülkedir. Batı'ya hayran hayran bakarak geleceğe ilerleyebilir miyiz? Afganistan'da uçak tekerlerinden düşen insanları unutabilirler mi? Oradaki yangının bize yansımaması düşünülemez. Türkiye'nin son 20 yılının ilk 10 yılı kendisine ait. Kendi altyapısını tahsis etti. Marmaray gibi, İstanbul Havalimanı gibi... Göç yönetimini sadece barınma merkezi bulma değil eğitimine kadar yapılandırması. 21. yüzyıl Türkiye'si geleceğini Azerbaycan'dan Libya'ya kadar uzanan. Altını çizerek söylüyorum, bu değişimi durdurmak da sorundur. Geçen hafta İdlib'deydim, oradaki insanlara sordum nereden geldiniz diye, Halep'ten gelmişler... Üzülmesinler diye sormadım... Coğrafyamızdan bahsediyorum Amerika'dan bahsetmiyorum. Bu coğrafyayı kaos coğrafyasına döndürmek isteyenler var.   DEAŞ'la PKK'yla FETÖ'yle mücadele ederken bu mücadeleyi engelleyen Batı'yla, sapkın zihniyetle karşı karşıyayız. Batı'nın Doğu'nun üzerinde tepinmek istediği bir 21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz. Bunun karşısında duran, dünya beşten büyüktür diyen bir ülkeyiz. Bunun ayıbı bize ait değildir. Bunun ayıbı bu insanları sömüren, kendilerine medeni diyen, Mehmet Akif'in dediği gibi tek diş, kalmış canavarlarındır o ayıp.  Uyuşturucu, göç, aktüel güvenlik başlığıdır. Bu mücadelenin tam ortasındayız. Bu yıl ki bakanlık temamız, 2022 yılında bu yılı terörün tüm kırıntılarını temizleyeceksiniz, yılanı deliğinden çıkaracağız. Altını kaldırmadığımız taş bırakmayacağız. Artık süpürme zamanı. Ya teslim olacaklar, ya da yok olacaklar. Yemin etmeliyiz milletimize.  Cumhuriyet'in 2. asrına, 1. asrında bize bırakılan hiçbir ağırlığı bırakmamalıyız. Gelecek nesillere aydınlık ve büyük bir Türkiye bırakmalıyız.  "DAĞDAKİ TERÖRİST SAYISI 150'YE DÜŞTÜ" Allah'a hamdolsun bu kadro dünyaya neleri başarabileceğini gösteren bir kadrodur. Cumhuriyet'in 100. yılında bir tek terörist bırakmamalıyız. Ya olacağız ya öleceğiz. Yegane parolamız budur. Biz çocuklarımızın okula giderken şenlik içinde sek sek oynayarak gitmesini istiyoruz. Biz üniversitelerden ilim yükselmesini istiyoruz. Biz kendimiz için bunu isterken Suriye'deki kardeşlerimiz için de Irak'taki kardeşlerimiz için de bunu istiyoruz. Türkiye üzerine yıkılan terör maliyetini Cumhuriyet'in ikinci yarısına taşıyamaz. Terör örgütüne katılım sayısı 50'li sayılara düştü. Dağdaki terörist sayısı 150 seviyelerine düştü. Ticaretin canlanması, eğitimin canlanması demek terörün bir daha canlanmaması demektir. 2022 yılında terörün bütün kırıntılarını temizlemek zorundayız. İkinci mücadele alanımız uyuşturucuyla mücadeledir. Gözünüzü dört açın, bir tane kök kenevir yaprağını bile kaçırmamalısınız. Bu terör örgütüne vurulan en büyük darbedir. Her bir kök kenevir teröre kaynaktır. Geçen yıl ki Narko-Terör operasyonunda 55 milyon kök keneviri imha ettik. Bunun terör örgütüne kaybı 17.9 milyar olarak hesaplanmaktadır. "SINIRDAN SADECE KAÇAK GÖÇ GELMİYOR" Kaçak göç işinde PKK da DEAŞ da aynıdır. Sınırdan sadece kaçak göç gelmiyor. Terör örgütünün mühimmatları da geliyor. Terör örgütleri mühimmat aktarımı yapıyor. Yol kontrollerini çok iyi yapmalıyız. Bu yıl kaçak göçle mücadelede farklı bir yıl olmasını istiyoruz. Bizim sınırlarımız devlet sınırı ama sosyolojik sınırımız çok daha geniştir. 2018 yılından itibaren 10 tane ATAK helikopteri aldık. İlk aldığımızda çocuk gibi şendik, sanki bir bayram gününe hazırlanıyorduk. İnşallah 2022 yılı sonu itibarıyla toplam ATAK helikopteri sayımız 17 olacak. Özgüven içerisinde bir Türkiye yürüyor, bu yoldan bizi döndüremezler. bugün toplam 46 SİHA'mız var. 144 üs bölgemiz oldu. Her taşın altına bakmak zorundayız. 15 Temmuz'un personel tahribatını giderdik. Jandarma sayısını 139 binden 193 bin seviyesine çıkardık. Jandarma teşkilatımız bir tarih yazmaktadır.  Yangınlarda birileri dedikodu yaparken, 16 helikopterimizi orada tek bir ağaç yanmasın diye bütün dünyaya parmak ısırtan bir yangın mücadelesi gerçekleştirdik. Bizim mesleğimizin en önemli yanlarından bir tanesi rehaveti kabul etmez. Sürekli kendinizi yenileyeceksiniz. Her sabah güneş doğduğunda kendinizi yenileyeceksiniz. Cumhuriyet'in 2. asrına jandarmanın imzasını atmasını istiyoruz. 

2 yıl önce

Bill Gates, koronavirüsü ağır atlatma riskinin büyük ölçüde azaldığını ancak yeni bir pandeminin kaçınılmaz olduğunu belirtti

Teknoloji milyarderi Bill Gates Almanya'da düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'na katıldı. Gates dünya nüfusunun büyük bölümünün koronavirüse karşı bağışıklık kazanmasıyla ağır hastalık tehlikesinin büyük ölçüde kalktığını savundu. BAĞIŞIKLIĞIN SEBEBİ VİRÜSÜN KENDİSİ Bunun arkasındaki sebebin aşılar değil virüsün kendisi olduğunu söyleyen Gates, şu ifadeleri kullandı: "Ne yazık ki virüsün kendisi, özellikle de Omicron adlı varyant, bir tür aşı oldu. Virüs, dünya nüfusuna ulaşma konusunda bizim aşılarla yaptığımızdan daha iyi bir iş çıkardı." 66 yaşındaki Gates ayrıca bir pandemi daha yaşanacağını ve bu pandeminin muhtemel koronavirüs ailesinin farklı bir patojenden kaynaklanacağını öne sürdü. "Bir pandemi daha yaşayacağız. Bu sefer farklı bir patojen olacak." açıklamasında bulunan Gates, ileride aşı geliştirmek için daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade etti. "Bir dahaki sefere bunu iki yılda değil, 6 ay gibi bir sürede yapmaya çalışmalıyız." ifadesini kullanan Gates, "Gelecek pandemiye hazır olmanın maliyeti o kadar da fazla değil." diye konuştu. Gates'in bu sözleri sosyal medyada tartışmalara neden oldu.

1 yıl önce

İçişleri Bakanlığı, bayramda kazalara bağlı can kaybının yüzde 58 azaldığını bildirdi

İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, bu yıl Ramazan Bayramı dolayısıyla alınan yoğun trafik tedbirleri ve "Bayramınız Kemerli Olsun" kampanyası sonucunda geçen yıllara oranla ölümlü trafik kazası sayısı düştü. Son 10 yılda 5 gün olan Ramazan Bayramı tatillerine kıyasla bu bayramda kazalar yüzde 37, ölümlü kazalar yüzde 52, kazalara bağlı can kayıpları yüzde 58, yaralı sayısı ise yüzde 44 azaldı. Bu yıl 5 günlük Ramazan Bayramı tatili süresince yurt genelinde 1707 trafik kazası yaşandı. Bu kazalarda 26 kişi hayatını kaybetti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bu bayramda trafik kazalarında geçen bayramlara göre can kaybının yüzde 58 azaldığını belirterek "Dönüş yolculuğu yavaş yavaş başlıyor. Dikkatli olalım, kurallara hep birlikte uyalım. Bayramınız kemerli olsun." ifadelerini kullandı. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1521793612585082881?s=21&t=LQLFBQg7E2bH1st1fcHjsQ

1 2 3