29 Mart Cuma 2024
2 yıl önce

Yeniçağ’ın ‘dolandırıcılık’ davası açtığı Batuhan Çolak’ın Trabzon’daki Suriyeli aileyle ilgili yalanı ortaya çıktı

Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘hırsızlık ve nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Son zamanlarda göçmenler konusunda peş peşe provokatif ve yalan haber paylaşan Batuhan Çolak isimli gazeteci, geçtiğimiz yıl çalıştığı Yeniçağ gazetesinden ‘dolandırıcılık’ suçlamasıyla kovulmuştu. Yeniçağ’ın avukatı Faruk Daşkaya, Batuhan Çolak ile ilgili şu açıklamayı yapmıştı: “Yeniçağ ile iş akdinin feshinin akabinde gazete idaresinin yaptığı incelemede Batuhan Çolak’ın internet servisi için çalıştıklarını beyan ederek iki kişiye ücret tahakkuk ettirdiği, İzmit’de ikamet ettikleri ve 1 gün dahi mesai yapmadıkları belirlenen Recep Ali Korkmaz ve kardeşi Resul Korkmaz’a tahakkuk edilen ücretleri, ‘Ben kendilerine elden vereceğim’ diye alıp Yeniçağ’ı dolandırdığı tespit edilmiştir. Batuhan Çolak, ayrıca gazetemizin envanterinde kayıtlı laptopu gazete dışına çıkarmış ‘iade et’ ihtarnamesine rağmen iade etmemiştir. Yeniçağ’a ait internet google şifrelerini de kendisine çekilen ihtarnameye rağmen gazete idaresine vermeyerek kurumumuzu maddi ve manevi zarara sokmuştur” DOLANDIRICILIKTA BU DEFAKİ HEDEFİ GOOGLE Yeniçağ’dan kovulduktan sonra Aykırı isimli haber sitesini kuran Çolak, sitesinin gelirini artırmak için ise Türkiye’deki Suriyeliler ve diğer göçmenleri kendisine hedef seçti. Hemen her gün sosyal medyada çok rağbet gören mülteciler konusunda yalan haber paylaşan Çolak, bu sayede hit alarak Google Adwors üzerinden kendisine gelir sağlıyor. SON YALANI TRABZON’DAKİ SURİYELİ AİLE Gün boyunca sosyal medyada ‘Suriyeliler’ kelimesiyle arama yapan Çolak, yerel medyada ve sosyal medya hesaplarında bulduğu paylaşımları uydurduğu senaryolar ile gerçekmiş gibi servis ediyor. Geçtiğimiz gün Trabzon’daki Haber61 sitesinde yayınlanan bir haberde “Trabzon’da Suriye’deki savaştan kaçarak 9 yıl önce Türkiye’ye gelen ve 2019’da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilen Sahar Zalt ve Mohamad Haj Rabee ailesinin Trabzon’daki bir hastaneyle ilgili yaşadıkları sorun” aktarılmıştı. Haberi bulan Çolak, aktarılan olayı tamamen çarpıtarak sitesine tıklanma sağlamak için yine yalana başvurdu. HABER61’DEN BATUHAN ÇOLAK’A GAZETECİLİK VE AHLAK DERSİ Haber61 sitesinin yazı işleri müdürü Songül Mazlum, Batuhan Çolak’ın yalanını deşifre eden ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçuyla yargılanan Çolak’a gazetecilik dersi verdi. İşte o yazı:   Size baştan sona hatalarla ve yanlışlarda dolu olarak kaleme alınmış “Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı: Neden sağlık ücretsiz değil!” başlıklı bir yazı üzerinden başlatılan linç kampanyasının iç yüzünü anlatayım. Önce neden hatalarla ve yanlışlarla diye yazdığımı 6 madde de özetleyeyim sonra da haberin öyküsünden bahsedeyim. 1- Doğum öncesi hastane önünde parasızlık yüzünden bekletilen ailenin yanındaydık. İster Suriyeli olsun ister herhangi başka bir milletten olsun 42 haftalık gebe bir annenin ağrılar içinde hastane önünde bekletilmesine duyarsız kalmadık. Onlar bizim kapımızı çalmadı, biz aldığımız bir istihbarat üzerine ailenin yanında durduk. 2-“Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başladı.” deniyor. Hayır Suriyeliler vatandaş olunca devleti suçlamaya başlamadı. Mülteci olarak geldikleri ülkede Türk vatandaşlığı verildiği için kimliklerinin aktif olmasını istiyorlar. Turist olmadıkları için turist gibi ücret ödemek istemiyorlar. 3- Hastane ya da doktoru biz hedef haline getirmedik. İlk haberimizde ne hastane ismi verdik ne de doktor. Ancak İl Sağlık Müdürlüğü kullandığı cevap hakkında, hastane ismini açık açık verdi. Hastanedeki doktorlar da dolayısıyla bundan etkilendi. İkinci haberimizde hem Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkına yer verdik hem de ailenin elindeki belgelere. Keza “Gerçek dışı bilgiler” diye yalan haber yapmakla suçlanınca belgeleri ortaya koymak boynumuzun borcu oldu. 4-Sağlık Müdürlüğü “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır” diye cevap hakkını kullandı. Oysa bizim elimizde doğumdan önce ödenen 55 ve 73 TL’lik dekont ve doğumdan sonra çıkarılan 2 bin 756 TL’lik bir borç vardı. Biz bunu haber yaptık. Haberimizin de arkasındayız.  Şu an bu borç ödenemediği için doğum kontrolleri yaptırılamayan bir bebek var. Ne yapalım, sırf aile Suriyeli diye bir bebeğe sağlık hizmeti verilmemesini mi alkışlayalım? “Sağlık hizmeti vermeyin, hepsi ölsün!..” başlıkları mı atalım? 5-Sağlık Müdürlüğü “Gebelik takipleri öncesinde özel hastanede yapılmış” diyor. Hayır, bu aile özel hastanede muayene olmadı. Özel bir muayenehanede tanıdık bir hayırsever vasıtasıyla ücretsiz muayene oldu. 6- Sırf Suriyeli aile, Türk kimlikleri aktif hale getirilmesini istedi diye ortaya “hain” profili çıkarmak, ne ahlaki ne de vicdani bir şeydir. Keşke bu aykırı kafalar ırkçılığı değil de vicdanlarını birazcık körükleyebilse… Zaten var olan Suriyeli düşmanlığı üzerinden duyar kasmak tam da gazetecilik etiği! *** Madde madde yaptığım tespitlerin ardından haberin öyküsünü de sizinle paylaşayım. 4 Mart günü değer verdiğim bir insan tarafından arandım. 42 haftalık Suriyeli bir kadının doğum sancısı başladığı halde parasız muayene edilmediğini, hastane önünde kalakaldıklarını söyledi. Yanıma iki arkadaşımı alarak hemen hastaneye gittim. Hastane önünde çektiği ağrı yüzünden belli olan bir anne ve eşini gördüm. Linç kampanyasında ön plana çekildiği gibi Suriyeli bir aileyi değil, çaresiz iki insanı gördüm. Yani olaya “Suriyeli bunlar, kahrolsunlar, ölsünler, gitsinler, bitsinler, bana ne, ya da bize ne vb.” penceresinden bakmadım. Neden sağlık hizmeti alamadıklarını, yaşadıkları mağduriyete neyin yol açtığını sordum. Mohammed Haj Rabee, 9 yıl önce Türkiye’ye geldiklerini ve 2019 yılının 9. ayında cumhurbaşkanlığı kararıyla Türk vatandaşlığı aldıklarını ancak kimliklerinin aradan yıllar geçmesine rağmen aktif hale getirilmediğini anlattı. Bugün Türk kimlikleri aktif hale getirilmediği için ve artık Göç İdaresi tarafından verilen kimliklerinin de aktif olmadığı için bir çıkmaza düştüklerini ve sağlık hizmetlerinde para talep edildiğini aktardı. Yani yazıda bahsedildiği gibi Türk vatandaşı oldular da ücret ödememek için devleti kötülüyorlar gibi bir safsatanın gerçeklikle bir bağı yok. Bir aile arafta bırakıldı. Ne mülteciler ne de Türk vatandaşı… Yani yazıda bahsedildiği gibi “bizim gibi” değiller. Türk vatandaşlarından alınan muayene ücreti onlardan tahsil edilmiş olsaydı 20 Ocak 2022’de yine şehrimizdeki bir hastaneden “Turistin Sağlığı Hastalarından Elde Edilen Gelirler” başlığı adı altında tahsilatlar yapılmazdı. Bu aile Türk vatandaşıysa turist statüsünde tahsilat yapılamaz, mülteciyse Göçmen kimlikleri aktif olur ve ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanır. Burada ikisi de yok. Savaştan kaçıp geldikleri ülkede turist muamelesi görmüşler. Aileden önce 200 TL civarında bir para istediler.  Aileye yardımcı olmak adına ödemeyi kartla yapmak istedim. Kartla ödeme yapılamayacağını ifade edince para çekmek için dışarı çıktım. Döndüğümde ücreti 55 liraya çektiklerini ve ailenin de bu ücreti ödeyebildiğini öğrendim. Haberi yazmak için ofise döndüm ve 42. haftalık bir hamile kadının acılar içinde bekletilmesini eleştirerek “Sen nasıl bir hastanesin?” başlığını attım. 55 lira yüzünden bir annenin sancılar içinde bırakılmasınaydı tepkim? Eğer senin benim gibi Türk vatandaşıysalar ellerinde Türk kimlikleri olmalı, değillerse göçmen kimliği olmalı… Kimliksiz bırakılan bir insana “Neden çalışıp para kazanmıyorsun?” diye tepki gösterip kayıt dışı istihdama özendirmeyeceğiz herhalde ya da neden dilencilik yapmadıklarını sorgulamayacağımızı ümit ediyorum. *** Haber yayınlandıktan sonra söz konusu hastaneden ismini paylaşmayacağım bir doktor aradı. Anne Hakları gereği ücret alınamayacağını ve yardımcı olmak adına bizi bilgilendirmek istediğini söyledi. Görüşmeden memnuniyet duyacağımı ve konu hakkında aileyi de bilgilendireceğimi söyledim. 8 Mart’ta aileyle bağlantı kurdum. Yaptığım görüşmeyi anlatıp, doktorla irtibatlandırabileceğimi söyledim. Çocuğun doğduğunu ve doğum belgesi alamaya gideceklerini öğrendim. Sonrasında bana 2 bin 756 TL borç çıkarıldığına dair dönüş yapıldı.  9 Mart’ta ismini paylaşmak istemediğim beni arayan doktoru geri aradım, açmadı. Dönüş yaptığında da ben farklı bir haber takibinde olduğum için açamadım. Ofise döndüğümde masamda İl Sağlık Müdürlüğünün cevap hakkı vardı. Metni inceledim. “Hastadan herhangi bir ücret alınmamıştır, gerçek dışı bilgiler” vb. şeyler yazıyordu. Bu sefer aileden ödeme yaptıklarına dair dekontları istedim. Hem hastanenin cevabının hem de ailenin beyanlarının ve belgelerinin yer aldığı bir haber daha yaptım. Bu kez de ödeme yapıldığı halde ödeme yapılamadığına dair açıklama yapıldığından “Suriyeli bir aileye yaşatılan mağduriyet yok sayıldı” diye bir haber yaptım. Bugün 2 bin 756 TL ödenemediği için bir bebek kimliksiz kaldı. Üstelik İl Sağlık Müdürlüğü alınan ücretleri yok sayıyor, talep edilen ücreti de yok sayıyor. Özel hastaneye gitmediğini ifade eden bir aileyi, “Özel hastaneye gitmişler, paraları var” şeklinde lanse etmeye çalışıyor. *** Sırf Suriyeliler diye yaşanılan bu olayı destekleyenler desteklesin, linç edenler hız kesmeden devam etsin… Benim vicdanımda da, insanlığımda da bir ailenin yaşaması gereken senaryo bu değil. Yazımı Ümmetimizin büyük bir bölümünün unuttuğunu ve bir önce hatırlaması gerektiğini düşündüğüm bir vasiyetle sonlandırıyorum. Veda Hutbesi Resûl-i Ekrem Hz. Muhammed: “Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.”

1 yıl önce

Aykırı’nın GYY’ni Batuhan Çolak yalan ve provokasyona tam gaz devam ediyor: Bu defa Arapça ile Farsçayı karıştırdı

Daha önce de defalarca asılsız görüntüler paylaşan ve özür dilemek zorunda kalan Batuhan Çolak, şehit MİT mensuplarının kimliğini deşifre ettiği için yargılanmış ve çalıştığı Yeniçağ gazetesinden de ‘dolandırıcılık’ iddiasıyla kovulmuştu. Gazeteci kılığındaki provokatör Batuhan Çolak, bu defa Iğdır’da bulunan Migros’taki afişlere tepki gösterdi. Çolak Twitter üzerinden şunları yazdı: “Watsons’tan sonra Migros da Arapça’ya geçmiş. Fotoğraflar, Iğdır merkezden. Duvarlara Migros’un kampanya broşürleri asılmış ve tamamı Arapça. Broşürler, Migros operasyon merkezi tarafından tasarlanıp ilgili bölgelere gönderilmiş. 2. fotoğrafta ışığı yanan yer de Valilik binası.” FARSÇA AFİŞLERİ ARAPÇA DİYE SERVİS ETTİ Fakat gerçek çok geçmeden bir sosyal medya kullanıcısının paylaşımı ile gerçek ortaya çıktı. Buse adlı kullanıcı, “Farsça ‘Iğdır’a hoş geldiniz’ yazıyor. İran sınırındaki bir şehir Iğdır, Edirne’de de Bulgarca ve Yunanca tabelalar vs görebilirsiniz giderseniz. Ama Arap mülteci düşmanlığından kafayı yediğiniz için her şeyi buna bükmeye çalışıyorsunuz” ifadelerini kullandı. Yani broşürlerin Arapça değil, Farsça olduğu görüldü. FARSÇA DİYE UYARAN KİŞİYİ HEDEF GÖSTERDİ Provokatör gazeteci Çolak, yaptığı yalan haberle ilgili kendisini uyaran bir sosyal medya kullanıcısını ise ırkçı çeteye hedef gösterdi. Hatasını düzeltip özür dileyeceği yerde kendisine hakaret edildiğini söyleyerek provokasyona devam eden Çolak, şahsın kimlik bilgilerini sosyal medyada ifşa etti. HER YIL 2 MİLYON İRANLI TÜRKİYE’Yİ ZİYARET EDİYOR Savaş ve iş savaş nedeniyle tüm dünyada göçmen sayısı artarken, sadece Türkiye’de göçmen varmış gibi algı yaratmaya çalışan Batuhan Çolak ve benzerlerinin en büyük ortak özelliği, yalan bilgileri yayarak algı operasyonu yapmaları… Türkiye her yıl, günübirlik ticaret amacıyla 2 milyon İranlı turist ağırlıyor ve bu durum ülke ekonomisine büyük katkı sunuyor. EDİRNE’DE YUNANCA VE BULGARCA AFİŞLER İran sınırındaki illerde olduğu gibi Bulgaristan sınırındaki Edirne’de de günübirlik ticaret turizmi için pek çok mağaza yabancı dillerde afişler ve reklamlar hazırlıyor.

1 yıl önce

Batuhan Çolak’ın “suriyeli askerimiz” yalanı

Yeniçağ’dan ‘hırsızlık yaptığı gerekçesiyle’ kovulan, Türkiye’de yabancı düşmanlığı yapan Aykırı haber sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak’ın bir yalanı daha elinde patladı. Çolak, sosyal medya hesabı Twitter’dan Şanlıurfa Viranşehir nüfusuna kayıtlı İsmail Vartolu isimli vatandaşın Tiktok’ta arapça konuştuğu videoları paylaşarak, “Suriyeli askerimizle tanışın... Tiktok hesabı açmış, 11 bin takipçisi var.” dedi. Çolak’ın iddialarının aksine, İsmail Vartolu’nun Şanlıurfa Viranşehir nüfusuna kayıtlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu öğrenildi.

1 yıl önce

Batuhan Çolak’a ‘cinsel saldırı’dan hapis cezası

Hürriyet’den Burcu Purtul Uçar’ın haberine göre Bakırköy 30’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasında, Batuhan Çolak’a “sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel saldırı” suçundan iki yıl hapis cezası veren mahkeme, “iyi hal” indirimi uygulayarak cezayı bir yıl sekiz aya indirdi. Mahkeme, cezanın iki yılın altında olması ve sanığın bir daha suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluştuğu gerekçesiyle cezayı erteledi.

1 yıl önce

Dolandırıcılık ve cinsel tacizden yargılanan Batuhan Çolak’ın sahtekârlığı deşifre oldu

Yeniçağ’da Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı dönemde kayın biladerlerine çalışmadıkları hâlde maaş bağlatan ve ‘’nitelikli dolandırıcılık’’ suçlamasıyla yargılanan, geçtiğimiz aylarda da avukat bir kadına cinsel tacizde bulunduğu için yargılanan, ‘’Aykırı’’nın Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak’ın sahtekârlığı deşifre oldu. AYKIRI’DAN “SURİYELİ GAZETECİLER TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALAN YAYINLAR YAPIYOR’’ YALANI Çolak yönetimindeki Aykırı gazetesinde, Türkiye’ye sığınan Suriyeli gazetecilerin, İstanbul’dan yayın yapan Syria TV’den Türkiye’yi hedef alan yayınlar yaptığına dair yalan bir haber yapıldı. GÖRÜNTÜLER ESKİ, VİDEODA KONUŞAN SAROUT 2019’DA ÖLDÜ Haberde, ‘’ÖSO yanlısı göstericilerin Türkiye karşıtı eylemleri bu görüntülerle dünyaya servis edildi.’’ denilerek, bir video da paylaşıldı. Ancak Aykırı’nın paylaştığı görüntülerin eski olduğu ortaya çıktı. Bahsedilen mitingin 2019’dan önce Suriye’de yapılan ve Türkiye ile alakası olmayan bir mitinge ait olduğu ortaya çıktı. Ayrıca videoda konuşan Abdelbaset Sarout da 2019’da hayatını kaybetmişti.

1 yıl önce

Batuhan Çolak’ın Gaziantep provokasyonu! ‘Suriyeli, satırla kol kopardı’ iddiası da yalan çıktı

Sığınmacılar üzerinden yapılan provokasyonun son örneği Gaziantep’te yaşandı. Son olarak sosyal medyada bir video paylaşan ırkçı çetenin, ‘’Suriyeli, satırla bir Türkün kolunu kopardı.’’ iddiası da yalan çıktı. Gaziantep’te Türk eczacıyla Suriyeli sığınmacı arasında yaşandığı iddia edilen olaylara dair görüntüler, sosyal medyada paylaşıldı. https://twitter.com/aykiricomtr/status/1569345538801164288?s=46&t=hmSOqOZMpD5fUNs4a7d_HA Paylaşılan görüntülerde kaldırıma çekilmiş arabanın etrafında toplanan kalabalığın bağırdıkları duyuluyor. ‘’SURİYELİ, TÜRK ECZACININ KOLUNU SATIRLA UÇURDU’’ YALANI Söz konusu videoyu çeken kişinin, ‘’Suriyelinin, Türk eczacının koluna et satırıyla vurmuşlar. Adamın kolu uçmuş’’ dediği duyuluyor. Kol koparmanın olmadığı, bıçakla hafif yaralamanın olduğu olayda yaralanan şahsın durumunun iyi olduğu ve evinde istirahat ettiği öğrenildi.

11 ay önce

Aykırı’nın sahibi Batuhan Çolak ve Bircan Yıldırım’ndan DAEŞ terör örgütü mensuplarına vatandaşlık verildi yalanı

Göç İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; “Belirli çevreler ve sosyal medya hesapları üzerinden “DEAŞ terör örgütü mensuplarına vatandaşlık verildiği” yönünde gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan provokatif paylaşımların dolaşıma sokulduğu görülmüştür.  Mevzubahis paylaşımlarla, Yozgat Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olma suçundan haklarında işlem yapılan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan 6 yabancı uyruklu şahısların isimlerine yer vermek suretiyle DEAŞ terör örgütüyle irtibatlı/iltisaklı kişilerin Türk vatandaşlığı kazandıkları iddiaları ortaya atılmıştır. Yine aynı paylaşımlarda söz konusu 6 yabancı şahısla hiçbir ilgisi olmayan ancak DEAŞ terör örgütü üyesi gibi gösterilen Suriye uyruklu 2 kişinin de Türk vatandaşı olduğu iddia edilmiştir.  Söz konusu bu iddialar asılsız olup iddia sahiplerinin spekülasyonlarından ibarettir. Bahse konu iddialar incelendiğinde adı geçen şahısların hiçbirinin Türk vatandaşı olmadığı tespit edilmiştir.  Yozgat İl Jandarma Komutanlığınca Yozgat İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderilen yazı ise DEAŞ’tan haklarında işlem yapılan 6 yabancı uyruklu şahısla ilgili gerekli tahdit kodlarının girilmesi ve infaz süreci sonrasında sınır dışı edilmelerinin sağlanmasına yönelik olup vatandaşlıkla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bilinçli bir şekilde ve çarpıtılarak yapılan paylaşımlardan, kamuoyunda infial uyandırmak amacıyla DEAŞ’tan işlem gören yabancı uyruklu şahıslara vatandaşlık verildiği algısı oluşturulmak istendiği açıktır.  Kamuoyunun sistematik olarak yalanı yayan bu kişilere ve provokatif paylaşımlara itibar etmemesi önem arz etmektedir. Bu ve benzeri paylaşım yapanlar hakkında hukuki süreç başlatılacaktır.” https://twitter.com/gocidaresi/status/1641364303549693952?s=46&t=kgYu0XH04hCo9hDKdwyLsQ

6 ay önce

Yalan haberleriyle ünlü Aykırı’nın Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak ile Ajans Muhbir’in yöneticisi tutuklandı

Aykırı adlı haber internet sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Batuhan Çolak, Haber Report ve Ajans Muhbir hesaplarının yöneticilerin de aralarında bulunduğu 8 kişi tutuklandı.