25 Nisan Perşembe 2024
3 yıl önce

FBI: İran ve Rusya ABD'li seçmen bilgilerini elde etti, İran tehditkar e-maillar gönderiyor

abd, fbi, iran, rusya, dni, chris wray, john ratcliffe, abd başkanı donald trump, seçimlere müdahale

3 yıl önce

HDP binasından PKK’nın kaçırdığı çocukların bilgileri olan ajanda çıktı

Diyarbakır'da, 22 Ekim günü HDP İl Başkanlığı'na yapılan operasyonda, içerisinde PKK'lı teröristlerin sicil bilgilerinin yer aldığı ajanda bulundu

3 yıl önce

HDP Diyarbakır İl binasında ele geçirilen ajandadan birçok saldırının faili teröristlerin ve yakınlarının bilgileri çıktı

Diyarbakır'da polisin HDP il binasında yaptığı aramada ele geçirilen, gizli bölmeye saklanmış ajandada, birçok saldırının faili PKK'lı teröristlerin isimleri, kod adları ve yakınlarının irtibat numaraları tespit edildi

2 yıl önce

Prof. Dr. Ortaylı "Soykırım" diyen tarihçilere dikkat çekti: "Bir broşürlük bilgileri yok"

Ünlü tarihçi, Prof. Dr. İlber Ortaylı 1981’de Reagan’dan sonra 40 yıldır hiçbir ABD Başkanının, Türkiye’ye yönelik böylesi ağır bir suçlama getirmemesini, ‘soykırım’ ifadesini kullanmamasını Türkiye’nin ABD ve Türkiye’deki güçlü dostlarına bağlayarak “Kimdi bunlar? Hem ABD hem de Türkiye’deki güçlü Yahudi lobisinden bahsediyorum. Bugün artık bu güçlü dostlarımız yok. Türkiye’de gelişen lüzumsuz bir antisemitizm Türkiye’yi sarmakta ve neticelerinden biri de işte bu." ifadelerini kullandı. TELAFFUZ EDİLMESİ KOLAY DEĞİLDİR Hürriyet gazetesinden Fulya Soybaş'ın haberine göre, Prof. Dr. Ortaylı yapılmış en büyük soykırımın Yahudi soykırımı olduğunu belirterek, "Gelelim bugün olduğumuz noktaya; dünya arenasındaki siyasetçilerin- parlamenterlerin ve halkların ağzında ‘1915 olayları, Türklerin Hıristiyanlara yönelik haçlı seferidir, soykırımdır’ gibi laflar var. Oysa soykırım ağır bir suçtur ve telaffuz edilmesi de öyle kolay değildir. Dünyada en büyük soykırım Yahudi soykırımdır, sonrasında çingenelere uygulanan soykırım gelir. Naziler Yahudilerle birlikte çingeneleri de toplayıp, günahsız insanları, konsantrasyon kamplarında sistematik şekilde yok etti. Buna soykırım denir. Şimdi dünya soykırım kavramını genişletme derdinde. Yaşanan her karşılıklı katliam ‘soykırım’ değildir. Bir imparatorluğun yıkılışında yaşanan, bu gibi çatışmaların hepsini ‘soykırım’ çatısı altında toplamaya çalışmak bu işi yapanların suçlarını örtbas etmek ve bu yolla suçlarını hafifletmek istemekten kaynaklıdır." şeklinde konuştu. ‘SOYKIRIM’ DİYEN TÜRK TARİHÇİLER BİLGİSİZ 1915 olaylarına "soykırım" diyen tarihçilerin bilgisiz olduğunun altını çizen Ortaylı sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye’deki tarihçilerin de neye soykırım denilip denilmeyeceğini iyi bilmesi, olayları iyi araştırması gerekmektedir. Bugün Türkiye’de de 1915 olaylarını ‘soykırımdır’ diye tabir eden tarihçiler var ve inanın bir broşürlük kadar bile bilgileri yok. Bir şey bilmiyor, konuşuyorlar. İlgili literatürler Türkçe’ye çevrilmemiş. Nereden anladın da okudun? ‘Bu Osmanlı’nın işidir biz Türkiye Cumhuriyetiyiz’ diyenler var. Buna dünyada kimse inanmaz." BİR KISIM BUNU İLERİCİLİK ZANNEDİYOR "Böyle bir argümanla Türkiye’yi savunmazsınız. Uygulanacak yaptırım ve belaları da savuramazsın. Böyle ucuzlukların lüzumu yok. Bir kısım bunu Cumhuriyetçilik, ilericilik zannediyor. Bir kısım da ‘Bu ittihatçıların işidir, Müslümanların böyle bir durumla işi olmaz’ havasında. Bunlar Türkiye’nin hataları. Düşman sayısını arttırmakta üstümüze yok.” TRUMP’TAN TEK FARKI AŞI BÜTÇESİYDİ ABD Başkanı Biden'ın Trump'tan tek farkının aşı bütçesi olduğunu vurgulayan Ortaylı “Biden şu an vaat ettiklerinin hiçbirini yapacak durumda değil. Geldi geleli Trump’tan farklı olarak tek yaptığı aşı konusunda bütçe vermekti. Şimdi aldığı ikinci sayı da bu oldu. Adama puanı biz kazandırdık.” dedi. TÜRKİYE ACİLEN BİR ARAŞTIRMA GRUBU KURMALI Prof. Dr. İlber Ortaylı sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile ilgili Türkiye'nin acilen bir çalışma grubu kurması gerektiğinin altını çizerek, “Her 24 Nisan’da, aynı meselenin önümüze ısıtılıp ısıtılıp gelmemesi için, Türkiye’nin aciliyetli olarak enternasyonal nitelikli bir araştırma grubu, ki buna Ermeni alimleri de dahil, kurması ve çalışmaya başlaması şarttır” diyor: “Bu konuyla ilgilenen Türklerin yapacağı ilk iş Ermeni lisanını öğrenmek, edebiyatını, tarihini tetkik etmektir. Müspet yolla o kültürün içine girerseniz söyleyeceğiniz sözün dinlenmesi daha büyük olasılıktır. Tüm dünya ile çatışamayacağımıza göre söyleyecek sözümüzün olması şarttır. Zira, yarın öbür gün davalar başlayacak. Bizi kaç avukat savunabilecek? O nedenle meselenin derinine inmemiz gerek.” şeklinde konuştu.

2 yıl önce

FETÖ sosyal medya yapılanmasıyla ilgili yeni bilgiler deşifre oldu

superhaber.tv’nin haberine göre; Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) sosyal medya yapılanmasıyla ilgili yeni bilgiler deşifre oldu. Örgütün yüksek yargı sosyal medya sorumlusu firari Hikmet Polat'ın, sosyal medya üzerinden algı operasyonlarını yürüttüğü ortaya çıktı. TEHDİT VE ŞANTAJ Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ'nün mahrem yapılanmalarına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hakkında 'silahlı terör örgütü kurma veya yönetme' suçundan 22.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Polat'ın, FETÖ'nün kontrolünde olan sosyal medya hesaplarını kimlerin kullanacağını ve bu kişilerin hangi ideolojide hareket edeceklerini belirlediği tespit edildi. Polat hakkında hazırlanan iddianamede, örgüt üyelerinin kontrolündeki sosyal medya hesaplarında, çok sayıda yıpratma, algı oluşturma, soruşturmalarda görev alan yargı mensuplarını korkutma amaçlı yayınların yoğun bir şekilde yapıldığı, kamu görevlilerinin ve yargı mensuplarının açıkça tehdit ve şantaja maruz bırakıldığı kaydedildi. ALGI OPERASYONU İddianamede örgüt elebaşısı Fetullah Gülen'in, örgüt üyelerinin her birinin algı operasyonları için en az 10 adet Twitter hesabı açmasını ve günlük atılan tweet sayısını da en az 2 katına çıkarma talimatı verildiği de belirtildi. İfadesi alınan gizli tanıkı ise, Polat'ın 'Kemal' kod adını kullandığını ve yüksek yargı ile ilgili 5A temsilcilerinin getirdiği bütün bilgi ve belgelerin kendisinde toplandığını anlattı. Gizli tanık, algı operasyonunda faaliyet yapacak örgüt mensuplarına sosyal medyayı nasıl kullanacağı ve sosyal medyada nasıl takipçi arttıracağı konularında eğitim verdiğini kaydederek, "Belirlenen kişilerin günlük ne kadar süre sosyal medyada özellikle sosyal medyanın prime time olarak adlandırılan zaman dilimlerinde örgüt adına paylaşımlar yaptığını takip eder ve raporlardı. Örgüt içerisinde bu görevi yürüten kişilerin hangi profil ve ideoloji adı altında faaliyet gösterdiğini diğer örgüt mensupları ve bu görevi yürüten kişiler birbirlerinin profillerini bilmeleri yasaktı" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Emniyet’ten sosyal medya uyarısı: Doğruluğundan emin olmadığınız bilgileri paylaşmayın

Güvenli internet kullanımı için vatandaşlara rehberlik amacıyla başlatılan SİBERAY programının sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımda, bilgi kirliliğinin, "Doğru bilgilerin yanında veya dışında, yalan, yanlış ya da asılsız bilgilerin listelenmesi, yayılması." olduğu belirtildi. "YANLIŞ BİLGİ DOĞRUSUNA GÖRE ÇOK DAHA HIZLI YAYILIR" Bilgi kirliliğinin nasıl oluştuğuna ilişkin, "Sanal ortam, kullanıcılara kontrolsüz ve sınırsız paylaşım imkanı sağlar. Kontrolsüz ve teyitsiz olarak dolaşıma dahil edilen bilgiler arama motorları, sosyal medya gibi mecralarda yayılır. Acil durum ya da yoğun gündem gibi dönemlerde iletişim mecraları bu yayılmayı hızlandırır. Sonuç olarak bir karmaşa ve 'bilgi kirliliği' ortaya çıkar. Unutmayın, yanlış bilgi doğrusuna göre çok daha hızlı yayılır." ifadelerine yer verildi. Bilgi kirliliğinin zararlarını önlemek için nelerin yapılması gerektiğine ilişkin paylaşımda şunlar kaydedildi: "Sanal ortamdaki içeriklere eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşın. Doğruluğundan emin olmadığınız bilgileri paylaşmayın. Doğru bilgiye ulaşılabilecek kaynakları araştırın. Sosyal medyada hızla yayılan bilgilere şüpheyle yaklaşın, bilgiyi paylaşmadan önce farklı kaynaklardan teyit edin."

2 yıl önce

Türk SİHA ve İHA'lara ait bilgileri yurt dışına sızdırdıkları ortaya çıktı!

Savunma alanındaki kritik projelerin ihale bilgilerinin sızdırılmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında dava açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki (DKK) milli projelerin ihale bilgilerinin yabancı firmalara sızdırılmasıyla ilgili yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Başsavcılık 9 kişinin "zincirleme olarak devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan 35'er yıla kadar hapsini istedi. DKK'de görevli 2 binbaşının ise "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama" suçundan 10'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. İHBARLA BAŞLADI Yeni Şafak'ın haberine göre; Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, soruşturmaların Başsavcılığa gelen ihbar mektuplarıyla başladığı anlatıldı. Bu kapsamda dinleme kararı çıkartılarak sanıklar teknik ve fiziki takibe alındı. DKK envanterinde bulunan bazı cihaz ve materyaller, alınması planlanan helikopterler ve özellikleri ile nerelerde kullanılacağı hakkında bilgilerin verildiği tespit edildi. Ayrıca ASELSAN ve ROKETSAN tarafından geliştirilen bazı milli projeler hakkında bilgi alışverişinde bulunulduğu da dinlemelere takıldı. MENFİ SONUÇ UYARISI Sanıkların, yerli ve milli İHA-SİHA'ların teknik özellikleriyle ilgili gizli bilgileri de firmalara aktardığı anlaşıldı. Bu konuyla ilgili SSB'den alınan raporda "Milli insansız hava araçlarına ait ifadelerinin tamamının yüksek önemi haiz kritik teknik bilgiler olduğunun görüldüğü, yurt içi ve sınır ötesi operasyonlarda sahada oyun değiştirici olarak görev alan milli İHA ve SİHA'lara ilişkin kritik önemi haiz teknik bilgilere üçüncü kişilerce sahip olunması ve hasım unsurlarla paylaşılması durumunda; devletin güvenliği ve sahada yürütülen operasyonların başarısı açısından menfi sonuçlara sebebiyet verebileceği anlaşılmıştır" vurgusu yapıldı. Başsavcılık, sanıkların telefon konuşmalarında yer alan bilgilerin gizli olup olmadığını Milli Savunma Bakanlığı'na da sordu. Bakanlık bilgilerin bir kısmının devlet sırrı niteliğinde, bir kısmının da gizli-hizmete özel nitelikli gizli bilgilerden oluştuğu yanıtını verdi. FİRMALARA SATTI SSB'de eski proje müdürü olan sanık Yusuf Hakan Özbilgin'in, yabancı firma temsilciliği yapan şirket sahibi Mustafa Sırrı Akın ve firma çalışanı Emre Özlük'le sık sık görüştüğü belirlendi. Özbilgin'in yapılan bu görüşmelerde SSB'nin projeleri ve yapılacak ihalelerle ilgili bilgiler ile BAYKAR'a ait İHA ve SİHA'larla ilgili bilgileri firma yöneticilerine aktardığı kaydedildi. Özbilgin'in ayrıca ASELSAN, TUSAŞ, kuvvet komutanlıkları gibi çok sayıda kurumun projelerine ilişkin bilgileri de firmalara aktarıp maddi menfaat elde ettiği kaydedildi. ZAAFİYETE SOKAR Emekli olmadan önce DKK Teknik Başkanlığı Deniz Havacılık Daire Başkan Vekili görevini yürüten sanık emekli albay Murat Ali Çömez'in, DKK'nın helikopter tedarik planlamaları ve mevcut helikopterlerle ilgili bilgileri Emre Özlük'e aktardığı anlaşıldı. Çömez, TSK'nın tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren "On Yıllık Temin Tedarik Planı"na giren helikopterlerle ilgili bilgileri de Özlük'e verdi. Bu konuyla ilgili SSB'den istenen görüşte şu yanıt verildi: "TSK'nın 'Gizli' gizlilik dereceli ve tüm ihtiyaçlarını ve stratejilerini içeren On Yıllık Temin Tedarik Planı'nın üçüncü kişiler tarafından bilinmesi; devletin güvenliğini, askeri gücünü ve yürütülen/yürütülecek askeri operasyonları tehlikeye atma ihtimali ile TSK'nın gelecekte sahip olacağı yetenek ve kabiliyetlere karşı hasım unsurlarca karşı tedbir geliştirme ihtimali bakımından oldukça önemli zaafiyet ve sakıncalar doğurabilecektir."

2 yıl önce

FETÖ elebaşı Gülen'in avukatını rüşvetle ulaştığı ByLock bilgilerini sattığı ortaya çıktı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), rüşvetle 10 bin terör şüphelisinin soruşturma bilgilerinin sızdırdığının ortaya çıkmasının ardından aynı yöntemle ByLock kullanıcı havuzuna da ulaştığı ortaya çıktı. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in avukatı Adnan Şeker ile 6 sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün gerekçesi taraflara tebliğ edildi. Gerekçede yer alan tespitlere göre, Şeker'in başında bulunduğu şebeke, rüşvetle UYAP'tan sızdırdığı 10 bin terör suçlusunun soruşturma bilgileri gibi, emniyetin ByLock havuzundaki kullanıcı bilgilerine de ulaştı. Bilgileri satın alan ve ByLock kullanıcı listesinde olduğunu öğrenen bazı örgüt mensupları yurt dışına kaçtı. Örgütün bu şekilde bilgileri sızdırdığı, Yaşar Şeker ile örgüt üyesi M.O'nun yazışmalarının deşifre edilmesiyle ortaya çıktı. M.O, 17 Ocak 2019'da Şeker'den, isim ve kimlik numarası verdiği kişinin ByLock kullanıcı listesinde olup olmadığını sorgulamasını istedi. Yaşar Şeker de ağabeyi Adnan Şeker'e WhatsApp üzerinden, "Abi, bir arkadaşın lock kaydı var mı öğreneceğiz de siz bakıyor musunuz buna? Bu ne nasıl oluyor?" diye sordu. Adnan Şeker de usulsüz sorgulama yaptırabileceği örgüt mensubunu işaret ederek, "Lock kaydı dediği ByLock listesinde olup olmadığı. Bakılabiliyor, 'top sakallı hıyar' bakıyor." cevabını verdi. Bunun üzerine Yaşar Şeker, ByLock sorgusu yaptırabildiklerini, bunun sonucunda kullanıcı ID'si ve irtibat bilgilerini görebildiklerini M.O'ya bildirdi. Bunun ardından örgüt mensubunun listede yer alıp almadığına ilişkin sorgulama, 230 lira rüşvet karşılığında kimliği henüz tespit edilemeyen bir kamu görevlisi aracılığıyla yaptırıldı. Şeker kardeşler, havuzdan ulaştıkları bu bilgileri örgüt mensuplarına kimi zaman 300 avro karşılığında sattı. ByLock sorgusu yapılmasına aracılık eden ve yazışmalarda "top sakallı" olarak anılan kişinin Murat B. isimli Whatsapp kullanıcısı olduğu bildirilen gerekçeli kararda, "Ayrıca, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yazısında, ByLock sorgusunu yapan şüphelinin (kamu görevlisinin) tespiti için ByLock sorgu kayıtlarının incelenmesi hususunda izin talep edildiği, bu amaçla ilgili kurumlardan yazışma yapılmasının talep edildiği belirtilmiştir.” tespiti yapıldı. Kardeşini de sorgulatmış Yaşar Şeker’in yazışmalarında, ByLock sorgulamaları için "top sakallı"nın her seferinde para istediği bilgisine yer verilen kararda, "Yaşar Şeker, şahsın kendisine sorgulamaları 230 TL karşılığında yaptırabileceğinden bahsettiği ve Yaşar Şeker'in Murat B. isimli şahsa yaptırdığı sorgulamalar karşılığında verdiği paraları ajandaya not ettiği görülmüştür." ifadeleri kullanıldı. Yaşar Şeker'in aynı şekilde kardeşi Mustafa Şeker'i de sorgulattığı aktarılan kararda, "Sorgulama sonucunda, Mustafa Şeker'in ByLock kullanıcı listesinde yer aldığı ve ByLock kullanım yoğunluğunun kırmızı kategoride olduğu sonucunun iletildiği, bu şekilde sanıkların örgüt mensupları vasıtasıyla kişilerin ByLock listesinde olup olmadıklarını öğrendikleri anlaşılmıştır." ifadeleri kullanıldı. Bir başka yazışmada ise Yaşar Şeker ağabeyine, "Bu iddianamelere ulaşma konusu vardı ya sanırım ulaşabiliriz gibi. Birisini bulduk da bağlantı kurabilirsek onun aracılığıyla" mesajını gönderdi. Adnan Şeker'in, "Öyle mi? Harika olur. Ayrıca yakalama ve tutuklama kararlarına da ulaşılabilirse çok büyük bir rant ve iş olur." cevabını vererek söz konusu bilgilere ulaşmaları halinde usulsüz sorgulama içinde yüklü miktarda para elde edeceklerini kaydetti. Karar Bir dönem örgüt elebaşı Gülen'in avukatlığını da üstlenen Adnan Şeker'in başında olduğu şebeke, rüşvet verdiği katip aracılığıyla FETÖ'cülerin yanı sıra PKK, DHKP-C ve MKP'li yaklaşık 10 bin terör şüphelisinin soruşturma ve yakalama bilgilerini sızdırdığı ortaya çıkmıştı. Şeker'in bu işlem için yurtdışındaki firari örgüt mensuplarından 300 avro, yurt içindeki şüphelilerden ise 400 lira aldığı, UYAP üzerinden usulsüz işlem yaptırdığı katibe ise sorguladığı her kişi için 50 lira verdiği tespit edilmişti. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sonucunda Adnan Şeker, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl, "zincirleme şekilde rüşvet vermekten" 17 yıl 6 ay, "gizliliği ihlalden" 2 yıl 6 ay ve "suçluyu kayırmadan" ise 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

1 2 3