25 Nisan Perşembe 2024
3 yıl önce

Brexit’in hayata geçmesinin ardından Avrupa, İngiliz TIR sürücülerinin jambonlu sandviçlerine bile el koyuyor

İngiliz vatandaşların, ülkelerinin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının ardından Birlik sınırları içerisine et ürünleri sokmasına izin verilmedi

2 yıl önce

AB ile Birleşik Krallık arasında Brexit kavgası bitmiyor

Brexit'le AB üyeliği sona eren Birleşik Krallık'ın birlik ülkeleri ile arasındaki pek çok sorunu çözememiş olması taraflar arasındaki gerilimi yükseltti. Birleşik Krallık, Brexit nedeniyle başta İrlanda, İspanya ve Fransa olmak üzere AB ülkeleri ile çeşitli konularda yoğun biçimde anlaşmazlık yaşıyor. AB ve Birleşik Krallık arasında ayrılık sürecinin başından beri tartışmalara neden olan konuların başında Kuzey İrlanda geliyor. İrlanda Adası'nda Katolik ayrılıkçılar ile İngiltere'yle birlik yanlısı Protestanlar arasındaki savaşı sona erdiren "Hayırlı Cuma Anlaşması" gereği, İrlanda ve Kuzey İrlanda arasında fiziki bir kara sınırı oluşturulamıyor. Brexit Ayrılık Anlaşması'nın bir parçası olarak imzalanan Kuzey İrlanda Protokolü, Birleşik Krallık'ın parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasındaki ticari ilişkileri düzenliyor. Protokole göre, Brexit'e rağmen Kuzey İrlanda, AB'nin gümrük kurallarına tabi olmaya devam ediyor. AB kuralları gereği Tek Pazar'a, dolayısıyla Kuzey İrlanda'ya İngiltere gibi artık AB üyesi olmayan bir ülkeden bazı ürünlerin doğrudan gönderimi sona erdi. Bu nedenle resmi olarak Birleşik Krallık egemenliğinde yer alan Kuzey İrlanda'nın İngiltere ile ticareti limanlarında gümrüğe tabi tutuluyor. Limanlarda ve denizde gümrük kontrolleri yapılması kararının uygulaması ise pratikte ciddi sorunlara neden oluyor. Bu durumda Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda'ya pek çok ürünü doğrudan gönderemiyor. Özellikle, Birleşik Krallık'tan Kuzey İrlanda'ya sosis, salam ve kıyma gibi ürünlerin gidemeyecek olması İngiltere tarafında büyük rahatsızlığa neden oluyor. Bu nedenle İngiltere, Brexit anlaşmasının tam olarak uygulamaya koymuyor ve söz konusu ürünlerin gönderilmesine "kesintisiz" biçimde devam ediyor. İngiltere'nin Kuzey İrlanda'ya gidecek ürünlere gümrük denetimi yapmayı devamlı "erteleme" yoluna giderek anlaşmaya uymaması AB tarafını rahatsız ediyor. PROTOKOLÜNÜN DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ Londra, AB'den İrlanda protokolünün değiştirilmesini talep ediyor. Bu çerçevede Birleşik Krallık, Kuzey İrlanda'ya ürün ihracatında denetleme yapılmamasını istiyor. Karşılıklı gümrük işlemlerinin basitleştirilmesi de İngiltere'nin istekleri arasında. Ayrıca, Birleşik Krallık, protokolün uygulanmasında yaşanacak uzlaşmazlıkların Avrupa Adalet Divanı'na taşınmasına ilişkin maddenin de değiştirilmesini talep ediyor. Londra, AB'nin protokolde değişiklik talebine yanıt vermemesi durumunda farklı tedbirler alabileceğini belirtiyor. İrlanda protokolün 16'ncı maddesi AB ve Birleşik Krallık'a ciddi ekonomik, sosyal ve çevresel zorlukların kalıcı olma eğilimi göstermesi durumunda tek taraflı olarak gerekli koruyucu önlemlerin alınmasına imkan veriyor. Bir tarafın bu maddeyi tetiklenmesi Brexit anlaşmasının "askıya alınması" anlamını taşıyor. Londra ve Brüksel, Kuzey İrlanda'dan dolayı yaşanan sorunları aşmak için farklı yaklaşımlar ortaya koyuyor. Başta bu duruma sıcak yaklaşmayan AB'nin yakın zamanda protokolün güncellenmesi amacıyla masaya çeşitli öneriler koyması bekleniyor. CEBELİTARIK İngiltere'nin denizaşırı topraklarından Cebelitarık, Akdeniz'in Atlantik'e açılan kapısı. AB ile İngiltere arasında varılan Brexit anlaşmasının dışında bırakılan ve daha önce Gümrük Birliği ile Schengen içinde yer almayan Cebelitarık'ın konumu iki tarafın ilişkilerini geren bir başka başlık olarak beliriyor. İspanya ve Birleşik Kralık, 2020 sonunda Cebelitarık hakkında uzlaşılmıştı. Buna göre, Cebelitarık, Schengen Bölgesi'ne dahil edilecek, sınır kontrollerini 4 yıllık bir süre için AB kurumu olan Frontex üstlenecekti ancak söz konusu uzlaşının AB ile Birleşik Krallık arasında resmi bir "uluslararası anlaşmaya" dönüşmesi gerekiyor. Bu çerçevede AB üyesi ülkeler, geçen hafta AB Komisyonu'na Londra ile Cebelitarık konusunda anlaşma müzakerelerine başlama yetkisi verdi. Böylece Brüksel, Cebelitarık'ın durumunun netleştirilmesine yönelik Londra'yla görüşmelere başlayacak. Bu noktada, AB üyesi İspanya, AB sınır koruma ajansı Frontex'in Cebelitarık'ta faaliyet göstermesini istiyor. AB tarafı, Cebelitarık'ın göç, idare, vize, oturum gibi konularla birlikte polis ve veri paylaşımı gibi başlıklarda kendi kurallarına uymasını talep ediyor. Birleşik Krallık ise Cebelitarık'taki egemenliğinin tartışılmayacağını belirtiyor. Londra, İspanya'nın Cebelitarık'ın ekonomik ve siyasi işlerinde etkin rol almaması gerektiğini belirtiyor. Cebelitarık, İngiltere ile İspanya'yı sıklıkla karşı karşıya getiriyor. İngiltere yarımadanın kendi siyasi statüsünü belirleme hakkına sahip olduğunu savunuyor. Cebelitarık'ın ekonomisi önemli ölçüde off-shore bankacılık, internet üzerinden bahis ve turizm gibi alanlara dayanıyor. BALIKÇILIK AB ve İngiltere arasında Brexit müzakerelerinde balıkçılık ve kotalar konusu en zor başlıklar arasında yer alıyordu. Anlaşma gereği kara sularındaki balık stoku ortak yönetilecekti. İngiltere, balıkçılık aktivitelerini geliştirebilecek, Avrupalı balıkçıların faaliyetleri de devam edecekti. Taraflar arasında yapılan ticaret ve iş birliği anlaşmasında, İngiliz kara sularındaki AB kotasının 2026 yılına kadar yüzde 25 düşürülmesi ve her balık türü için yıllık kotaların ayrı olarak belirlenmesi öngörülmüştü. AB ve İngiltere arasında 2021'deki balıkçılık kotalarının belirlenmesine yönelik müzakerelerde uzlaşı sağlanabildi ancak özellikle Fransız balıkçılar belirlenen bölgelerde faaliyet gösteremedi. İngiltere'ye bağlı Jersey Adası yönetimi, kendi sularında avlanmaya devam etmek isteyen Fransız balıkçı teknelerinden, geçmişteki faaliyetlerine dair kanıt sunmalarını istemişti. Bu durum, İngiltere ve Fransa arasında gerilime neden oldu. Fransa, Jersey'in elektriğini kesme tehdidinde bulunmuş, Fransız balıkçılar da adanın limanını ablukaya almıştı. İngiliz hükümeti, Jersey Adası'na önlem olarak iki donanma gemisi göndermiş, Fransa da bunun ardından misilleme olarak bölgeye iki donanma gemisi gönderme kararı almıştı. Fransız balıkçıların ablukasını bitmesi üzerine donanma gemileri karşılıklı olarak geri çağırılmıştı. Fransa, balıkçılık konusunda AB'nin Birleşik Krallığa karşı daha katı davranmasını talep ediyor. Böylece, İngiltere'nin AB'den "boşanması" Kuzey İrlanda, Cebelitarık ve balıkçılık gibi çeşitli alanlarda sorunlara neden oldu. Bu yaşanan sorunların yakın zamanda çözülmesi de beklenmiyor. İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya'dan oluşan Birleşik Krallık'ta, Haziran 2016'da yapılan AB referandumunda yüzde 48'e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Birleşik Krallık AB'den resmen 31 Ocak 2020'de ayrılmıştı.

2 yıl önce

Brexit'ten sonra AB'nin yeni ayrılık sancısı: Polexit

Polonya'nın hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulardaki uygulamaları son yıllarda AB içinde eleştirilirken Polonya Anayasa Mahkemesinin 7 Ekim'de AB anlaşmalarındaki bazı maddelerin ülkenin anayasasına aykırı olduğuna hükmetmesi, uluslararası arenada Polonya'nın AB'den ayrılması anlamına gelen Polexit tartışmasını başattı. Anayasa Mahkemesinin kararına aynı gün AB Komisyonunun Adaletten Sorumlu Üyesi Didier Reynders, tepki göstererek Polonya'da Anayasa Mahkemesinin AB hukukunun üstünlüğüne karşı verdiği karardan "kaygı duyduğunu" ve AB'nin söz konusu üstünlüğü korumak için "tüm araçları kullanacağını" söyledi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise 8 Ekim'de yaptığı açıklamada, karara tepki göstererek "AB yasaları, anayasal hükümler dahil ulusal yasalardan önce gelir." ifadesini kullandı. Fransa'nın AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune de Polonya Anayasa Mahkemesinin kararının, Polonya'nın AB'den ayrılması riskini taşıdığını belirtti. MACARİSTAN'DAN POLONYA'YA DESTEK Macaristan Başbakan Viktor Orban, Polonya Anayasa Mahkemesinin aldığı kararı memnuniyetle karşılayan hükümet kararnamesini imzalayarak, üye devletlerin yetkili makamlarının, özellikle anayasa mahkemelerinin, AB'nin yetkilerinin kapsamını ve sınırlarını inceleme hakkına sahip olduğunu kaydetti. Bu arada Polonya'nın AB içinde ciddi tartışmalara neden olan kararlarına yurt dışından gelen tepkilerin yanı sıra yurt içinde de özellikle muhalefet partileri, Anayasa Mahkemesinin aldığı son karar başta olmak üzere iktidardaki Hukuk ve Adalet Partisi'nin (PİS) uygulamalarına karşı çıkıyor. ESKİ AB KONSEYİ BAŞKANI TUSK'DAN İKTİDARA TEPKİ Eski AB Konseyi Başkanı ve muhalefetteki Sivil Platform Partisi Başkanı Donald Tusk, PİS'in attığı adımlarla ülkenin Avrupa'daki geleceğini tehlikeye attığını savundu. Son yıllarda aşırı sağcı grupların etkinliğinin artması ve iktidarın bu hususta kamuoyunu ikna edici adımlar atamamış olması Polexit tartışmalarını canlı tutsa da Rusya'yı ulusal güvenlik sorunu olarak gören Polonya'nın Birlik'ten ayrılması durumunda bu güçlü rakibi karşısında elinin zayıflayacağı bir sır değil. 38 milyonluk nüfusuyla AB'nin Rusya sınırında kritik bir konuma sahip Polonya, Brüksel'le girdiği şiddetli tartışmalar nedeniyle uluslararası kamuoyunun gündemini bir süre daha meşgul edeceği izlenimini bırakıyor. "BU, HUKUKİ BİR OLAYMIŞ GİBİ GÖSTERİLMEK İSTENEN AMA ASLINDA SİYASİ BİR OLAY" Orta Avrupa uzmanı, gazeteci Gabor Stier, Polonya-AB arasındaki anlaşmazlığı AA muhabirine değerlendirdi. Stier, Polonya ve AB arasında uzun süredir yargı reformu konusunda tartışmalar yaşandığını, AB'nin Polonya hükümetinin attığı adımlarla yargı bağımsızlığını ihlal ederek hukukun üstünlüğü ilkesine zarar verdiği görüşünde olduğunu anımsattı. Siyasi yönden olmasa da Almanya, Fransa, Danimarka, İtalya, Çekya, İspanya ve Romanya'da da Polonya Anayasa Mahkemesinin aldığı karara benzer kararlar alındığına dikkati çeken Stier, "Bu, hukuki bir olaymış gibi gösterilmek istenen ama aslında siyasi bir olay. Polonya hükümeti, AB Adalet Divanının kararını yok saymak için AB'nin bu konuda söz hakkı olmadığını söylüyor." ifadesini kullandı. POLEXİT ŞİMDİLİK SÖZ KONUSU DEĞİL Stier, "Bu siyasi bir tartışma. Polonya'nın AB'nin hukuk sisteminden ayrılmasının söz konusu olmadığını söyleyebiliriz. Polexit de söz konusu değil, en azından şimdilik. Ancak taraflar tehlikeli bölgelere girmiş bulunuyor çünkü tüm bu tartışmalar AB'yi zayıflatıyor. Taraflar bir uzlaşma bulamazsa bu konunun ciddi sonuçları olabilir." diye konuştu. Polonya toplumunun yüzde 90'ının AB'den çıkmak istemeyeceğini, iktidar partisinin de böyle bir hedefinin olmadığını vurgulayan Stier, hükümetin, "Federal Avrupa" ve "Ulusların Avrupası" tartışmasında ikincisini savunduğunu aktardı. Stier, iktidarın AB'den ayrılma gibi bir planı olmamasına rağmen muhalefetin mahkeme kararını iç siyasette kullandığına ve siyasi çıkar elde etmek için eylem düzenlediğine işaret ederek, ülkenin yüzde 50'sinin AB-Polonya tartışmasından endişe duyduğunu, diğer yarısının ise herhangi bir endişe yaşamadığını kaydetti.