29 Mart Cuma 2024
2 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli'den CHP'ye '128 milyar dolar' yanıtı

Canikli, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti: "128 milyar dolar nereye gitti? Bu soruyu cevaplamadan önce ekonominin iki temel kuralını hatırlatalım. Doların fiyatı piyasada arz ve talep şartlarına göre belirlenir. Piyasaya gelen doların miktarı, talep edilen dolardan fazla olursa doların fiyatı düşer, talep edilen doların miktarı piyasaya gelen dolardan fazla olursa doların fiyatı yükselir. İkinci kural, konvertibl olarak ilan edilen bir paranın karşılığında talep edilen dövizi Merkez Bankası piyasa fiyatından satmak zorundadır. Türk Lirası da konvertibl bir paradır. TL'nin konvertibl olduğu 1990'da ilan edilmiştir." Ekonomi eğitimi veren okulların birinci sınıflarında öğretilen temel kuralları üzülerek hatırlatmak mecburiyetinde kaldığını dile getiren Canikli, ekonomi biliminin bu temel kuralları görmezden gelinerek, "128 milyarı kime sattınız? Düşük fiyattan mı sattınız?" gibi sansasyonel ve suçlayıcı ifadelerle ekonomide kaotik bir ortamın oluşturulmaya çalışıldığını belirtti. Canikli, açıklamasına şöyle devam etti: "Esas sorumuza dönelim. '128 milyar dolar nereye gitti? Dolar ucuz fiyattan mı satıldı? Birilerine peşkeş mi çekildi?'. Detaylandıralım, Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak ticari bankalar üzerinden piyasaya verdiği dolarlar piyasada oluşan fiyattan satılır. Merkez Bankası, doların fiyatını belirlemez. Fiyat piyasada oluşur. Merkez Bankası piyasada oluşan fiyattan dolar satar. Bu nedenle, Merkez Bankasının doları ucuza veya pahalıya sattığına ilişkin değerlendirmeler en hafif ifade ile cehalet ürünüdür. 128 milyar doların nereye gittiğini olabildiğince basite indirgeyerek anlatmaya çalışalım. 2019 ve 2020'de dolar kimlere satılmış? Cari açığın finansmanı için Merkez Bankası 30 milyar dolar döviz satmış. (2019'da cari denge + 6,8 milyar dolar, 2020'de cari açık -36,8 milyar dolardır.) Yani 30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 2019 ve 2020'de toplam 36 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildi. 75 milyar doları Türkiye'de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış. Yani 75 milyar dolarlık Türk Lirası cinsinden hesaplarını dolara çevirmişler. Bu 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda hesaplarda durmaktadır." Özel sektörün, dış borcunu ödemek için 43 milyar dolar satın alındığını vurgulayan Canikli, özel sektörün 2018 sonundaki toplam dış borcunun 298 milyar dolar iken, 2020 sonunda 255 milyar dolara düştüğünü anımsattı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli, 2019 ve 2020'de 12 milyar dolar portföy yatırımcısının çıkışının olduğunu hatırlatarak, şu bilgileri verdi: "Yani yabancı yatırımcı daha önceki yıllarda Türkiye'ye getirip Türk Lirasına çevirerek portföy yatırımında kullandığı dövizinin 12 milyar dolarlık kısmını dövize çevirip geldiği ülkeye geri götürmüştür. Yani 12 milyar dolarlık döviz satın almıştır. Bu dört kalemi topladığımızda 160 milyar dolara ulaşılmaktadır. Bu rakam 128 milyar doların bir hayli üzerindedir. Bu durum, Merkez Bankasının 2019 ve 2020'de 160 milyar dolar satış yaptığı anlamına gelmiyor. Çünkü ödemelerin tahakkukunda dönemsel kaymalar ortaya çıkabiliyor. Bu tablo bize 128 milyar doların tamamının yukarıda belirtilen ödemelerin finansmanında kullanıldığını göstermektedir." '128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?' 128 milyar doların 36 milyar doları ile altın ithal edildiğini aktaran Canikli, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Bu altınlar, Cumhuriyet altını, bilezik ve benzeri yatırım aracı olarak Türk halkının evindedir. 75 milyar dolar, Türkiye'deki bankalarda gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarında durmaktadır. Özel sektör, 43 milyar dolarlık yurtdışına olan döviz borcunu ödemiş. Yabancı portföy yatırımcı 12 milyar dolar satın alarak yurt dışına çıkarmıştır. Tekrar hatırlatalım, Merkez Bankası doğrudan ve dolaylı tüm döviz satışlarını piyasa fiyatından gerçekleştirmiştir. 'Ucuza dolar satıldı' iddiası kocaman bir yalandır. Döviz satışında hiç kimseye farklılık ve ayrıcalık yapılmamıştır. Piyasanın işleyişi itibarıyla böyle bir durumun olması da zaten mümkün değildir. Bir doların dahi nereye satıldığı bellidir. Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak sattığı dövizi, piyasadan satın alanların kimlikleri ve ne kadar döviz aldıkları devletin kayıtlarında yer almaktadır. Bu kara propagandayı ve dezenformasyonu gerçekmiş gibi sunmaya çalışan iftiracılara sesleniyorum, bildiğiniz somut bir şey varsa açıklayın, yoksa susun. Bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Sonuç itibarıyla her şey açık ve net, 128 milyar dolar burada, sizin aklınız nerede?"

2 yıl önce

Nurettin Canikli: Özür bekliyoruz

"Turizmde sıkıntı yaşanmamış olsaydı bu talebin önemli bölümü piyasa tarafından karşılanmış olacaktı ve Merkez Bankası kaynakları kullanılmayacaktı. Yabancıların talebi sadece portföy talebi değil. Bir de tüzel kişilerden portföy yatırımcısı. TL varlığını dövize çeviriyor. Tamamen yerli değil. Bunun nedeni negatif reel faliz. Ocak ayından önce pozitifti. TL varlıklardan çıkıp dövize ve altına olan talebin yoğunlaştığı dönem 2020'dir. Kabaca 95 milyar dolarlık kısmı 2020 döneminde, pandemi döneminde kullanıldı. Nedeni negatif reel faiz. Neden negatif faize göz yumdunuz diye bir soru haklı olarak gelir. Reel faiz negatifse doğal olarak insanlar TL varlıklarından alternatif yapılara yönelir. 'BUNDAN SONRA REEL FAİZ HEP POZİTİF OLACAK NOKTA' Firmaların mali yapılarının bozulmasına neden olmayacak desteği sağlarsanız üretim ve istihdam devam eder. Biz bunu tercih ettik. Büyüme böyle gerçekleşti. Bu şekilde olsaydı en az 4,5-5 milyon istihdam kaybı ortaya çıkacaktı. Bunu kimse kaldıramaz. Bunun faturası enflasyonun yükselmesi, faizlerin yükselmesi olacağını biliyoruz. Piyasa şunu düşünebilir, 'siz böyle ikide bir reel faizleri negatife mi düşüreceksiniz', hayır. Böyle bir yöntem 100 yılda bir kullanılabilir. Önümüzdeki dönem bu aracı bu şekilde kullanma imkanımız yok. Bundan sonra reel faiz hep pozitif olacak nokta. Önümüzdeki dönemde reel faizlerin negatife düşmesi sözkonusu olamaz. Reel faiz artı olarak kullanılacaktır. "PANDEMİYE RAĞMEN TÜRKİYE EKONOMİSİ YÜZDE 1 BÜYÜMÜŞTÜR" Ekonomi yönetimi ya da bir iktidar ekonomiyle alakalı hangi sonuçlar ortaya çıkınca başarılı veya başarısız olur. Bir üretilen mal ve hizmetlerin arttırılması, toplumun zenginleştirilmesi, toplumun daha çok üretir haline getirmesi. Büyümenin gerçekleştirilmesidir. Fiyat istikrarının sağlanması, kalıcı büyümenin gerçekleştirilmesi, makro göstergeler açısından bakıldığında araçtır. Amaç büyümenin gerçekleştirilmesidir. Pandeminin kasıp kavurduğu dönemde dahi Türkiye ekonomisi yüzde 1 büyümüştür. Daralmamıştır. 2018 rakamlarına baktığınızda. Ekonomide başarının ölçüsü olan büyüme bahsedilen yıllarda en güçlü şekilde ortaya konulmuştur. Benzer trend gelir dağılımı için de geçerlidir. Türkiye'de gelir dağılımı iyileşmektedir. İstediğimiz ölçüde değil ama ciddi anlamda iyileşme vardır. Toplumun alt gelir grubunda bulunan kesime daha fazla kaynak aktarılması gereken politikaları uygulamanız gerekiyor. "75 MİLYAR DOLARI GERÇEK VE DÜZEL KİŞİLER SATIN ALMIŞTIR" Önce buharlaştı denildi. Bu rezerv birilerine peşkeş çekildiği, hatta yurt dışına aktarıldığı bile söylenildi. Sayın Kılıçdaroğlu ve muhalefetteki bazı arkadaşlar tarafından ifade edildi. Türkiye ekonomisi esnek kur uygulayan ekonomi. Yani dövizin fiyatı piyasa tarafından belirleniyor. 1990 yılında TL konvertibil olduğu ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'bana getirilecek olan her TL'ye karşılık rezerv dövizi vermeyi taahhüt ediyorum' demektir bunun anlamı. Böyle bir piyasada 128 milyar doların buharlaşması, kaybolması gibi bir durum sözkonusu değil. 75 milyar doların Türkiye'deki yerleşik gerçek ve tüzel kişiler satın almışlar, bankalardaki hesaplarında duruyor. Bu paranın 75 milyar dolarını Türkiye'deki insanlar satın almış ve bankaya yatırmışlar. Büyük çoğunluğu TL mevduatlarını Dolar'a çevirmişler. Merkez Bankası bilançosuna baktığımızda bu anlamda rezervin kendisi gözüküyor. Sadece ismi değişiyor. Piyasaya TL vermek için bu yolla TL Dolar swapı yoluyla dahil ediyor. 2018-2019 yıllarında 30 milyar dolar cari açık oluşmuş. Bunun kaynağı da dış ticaret açığı ve ithalattır. İthalatın içinde altının payına baktığınız zaman bu dönemde Türkiye 2 yılda 36 milyar dolar altın ithalatı yapmış. 2019'da 11 milyar dolar 2020 yılında 25 milyar dolar. Bu altının küçük bölümü bankalara, kurumlara onun dışında önemli kesimi vatandaş tarafından satın alınmıştır. "BU İDDİALARI ORTAYA ATANLARDAN BİR ÖZÜR BEKLİYORUZ" 75 milyar dolar bankada 36 milyar dolar hane halkının elinde, cebinde. Özel sektör borcunu ödemiş. Ödediği parayı Merkez Bankası'nın rezervlerinden almış. Özel sektörün yurt dışına olan döviz borcu, ithal ettiği mal, makine karşılığında borçlandığı, kullandığı krediden 43 milyar dolar ödemiş, 2020'de 43 milyar dolar azalmış. Yabancı yatırımcı 2019'da 2.7 milyar dolar, 2020'de 9.3 milyar doları dışarı çıkarmış. Bunlar hangi paralar? Daha önce getirdiği paralar. Siz Londra'daki tefecilere döviz sattınız iddiaları var. Hiçbir peşkeş yok. Bu dolarları ne zaman getirmişler Türkiye'ye? 2015-16-17'de getirdiler. 3 liradan, 4 liradan, 5 liradan TL'ye çevirdiler. Sonra bunları 6-7-8 liradan çevirdiler. En büyük zararı bunlar yaşadılar. Biz üzüldük. Londra'daki tefecilere bir aktarım sözkonusu değildir. Bu insanlar 12 milyar götürmüşlerse getirdikleri rakam 20 milyar dolardır. Dolayısıyla bir buharlaşma yoktur. Bunu herkes kabul ediliyor. O paraları iç ettiniz, suistimale konu ettiniz, peşkeş çektiniz, yurt dışına transfer ettiniz gibi akılla mantıkla izah edilmesi mümkün olmayan iddialarda bulundular. Bu iddialarda bulunanlardan bir özür bekliyoruz. Bunu beklemek hakkımızdır. Sayın İlhan Kesici'nin bir buharlaşmanın sözkonusu olamayacağını, 'ben konuşmayayım konuşursam partimizin oluşturmaya çalıştığı algı bozulur' dedi. "ASYA PİYASALARINDAKİ BU SIKINTIYI GİDERMEK İÇİN" Merkez Bankası döviz piyasasıyla ilişkilerini üç yöntemle belirler. Doğrudan döviz alışı satışı yapar. Döviz alım ya da satış ihalesi yapar. Üçüncü piyasa oyuncusu gibi davranır. Üçüncü yöntem olağanüstü yöntem değildir. 2017'de protokole getirilen yöntem doğal yöntemdir. Bu yöntem 2017'de gündeme geliyor. Bir ara 2019'da bu protokol Hazine ile Merkez Bankası arasında yapılmış akabinde kullanılmaya başlanmış gibi söylendi. Sayın Mehmet Şimşek'in bakanlığı döneminde yapıldı. Özellikle Asya piyasasında, Türkiye'de piyasa kapandığında, bir tarafı TL olan işlemler yapılıyordu. Çok küçük alım ve satımlarla TL'nin değeri yükseliyor veya düşüyordu. O zaman gündeme geldi bu. Asya piyasalarındaki bu sıkıntıyı gidermek amacıyla geldi. Kamu bankaları vasıtasıyla bu yapıldı. Kamu bankası Asya piyasasını takip ediyor. Asya piyasalarında da piyasa kurucu oyuncular, bankalar var. Bu sorun 2019'da gündeme gelen rezerv politikasına imkan sağlayan bir durumda gündeme gelmedi. 2017'den itibaren etkin bir şekilde uygulandı. Eğer yeterli bilgiye sahip olmadıkları için söylüyorlarsa bilgilerini düzeltsinler, aksi halde büyük yalandır.

2 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli: İBB 732 milyon TL'lik yolsuzluk yaptı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, TBMM Genel Kurulunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmada, bütçelerin önemli bir kaleminin de belediyelere aktarıldığını söyledi. Belediyelere aktarılan kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığının önem arz ettiğini belirten Canikli, bunun milletin menfaatine harcanıp harcanmadığının denetlenmesi gerektiğini ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesince gerçekleştirilen bazı ihalelerde usulsüzlükler olduğunu savunan Canikli, otobüs bakım ve onarım hizmetleriyle ilgili ihaleleri Ulaşım İç ve Dış Ticaret AŞ isimli bir şirketin aldığını anlattı. Canikli, 7 ihalede ortalama yaklaşık maliyete göre indirim oranının yüzde 1 olduğunu kaydetti. Nurettin Canikli, AK Parti döneminde bu ihalelerin ortalama indirim oranının yüzde 22 olduğuna dikkati çekerek, "Yarışmanın olduğu hiçbir normal ihalede, ihale rakamı kesinlikle yaklaşık maliyet rakamına yaklaşmaz. Onun çok altındadır" diye konuştu. 'Fütursuzca soygun yapılıyor' Sistematik bir organizasyon olduğunu söyleyen Canikli, "Sadece belli firmalar giriyor, o firmalara diyorlar ki 'Siz, eksik belge verin, ihale dışı kalın'. Tek başına ihaleyi alan o firmaya da yaklaşık maliyet rakamı idare tarafından bildiriliyor, söyleniyor. Yoksa o rakamı yakalaması mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı, milyonda bir ihtimal. Hepsinde tam bir tezgah kurulmuş. Saadet zinciri. Müthiş bir organizasyon" dedi. Göz göre göre fütursuzca soygun yapıldığını ifade eden Canikli, şunları söyledi: "Maliye müfettişliği görevinde bu tür soruşturmaları çok yaptım. Kanuna, mevzuata aykırılıklarla karşılaştık, gereği yapıldı. Sistematik bir yolsuzlukla hiç karşılaşmadık bugüne kadar. Tarihin en büyük yolsuzluğu. Sadece 7 ihale. 1993'teki İSKİ skandalı bunun yanında devede kulak kalır. Sizin de sorumluluğunuz var. 'Duymadık, bilmedik' demeyin, onun için söylüyorum. Şimdi yapılması gereken şu; gideceksiniz, hesap soracaksınız. Tamam, Sayın Kılıçdaroğlu TÜİK'e gidin ama önce baskını buraya yapın. Şu ara biz bu görüşmelere devam ederken orada ihale yapılıyor ve belediye, devlet soyuluyor. Bugüne kadar bu şirkete 1.8 milyar liralık ihale verilmiş." Canikli, diğer ihalelere de göz attığını ancak ayrıntılı inceleyemediğini dile getirerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesince yapılan toplu taşıma ihalelerinde de yaklaşık maliyete göre indirim oranının yüzde 1 civarında olduğunu belirtti. 'Belediyenin borcu katlandı' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kara kış fonundan bahsettiğini anımsatan Canikli, "700 milyon fazla ödeme var. Gidin alın. Belediye sizin belediye. Hırsızlık var, haksız kazanç var. Belediye, devlet zarara uğratılıyor. Gidin alın, kara kış fonu olarak kullanın. Uzağa gitmenize gerek yok" ifadelerini kullandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi devralındığında 23 milyar lira olan borcunun 2020 sonu itibariyle 45 milyar liraya çıktığını, şu anda 100 milyar lirayı geçtiğini ve borcun katlandığını vurgulayan Canikli, yatırımların, sosyal harcamaların azaltıldığını belirtti. Canikli, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin koalisyonla yönetildiğini dile getirerek, "Parlamenter sistem olayını bir kez daha düşünün. Bir koalisyon söz konusu olduğunda nasıl bir yönetim tarzı ortaya çıkıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bunu somut olarak gördük, yaşıyoruz. Türkiye geriye gitmeyecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Türkiye büyümeye, güçlenmeye devam edecek. Türkiye bölgesinde ve küresel ölçekte oyun kurucu bir ülke olmaya devam edecek. Kim ne derse desin Türkiye'nin bu yürüyüşünü hiç kimse durduramayacak" diye konuştu. 'Her türlü rezilliğin hesabını siyaseten de soracağız' CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Canikli'nin yaptığı konuşmanın bütçeyle alakalı olmadığını savunarak, "Bir ülkenin bütçesi hakkında grubu adına 30 dakika gibi bir süre alıp, söyleyecek hiçbir şeyi olmayıp, içinde bulundukları tükenmişlikten meseleyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sayıştay raporuna getirecek duruma Allah kimseyi düşürmesin" dedi. Özel, Canikli'nin, Sayıştay raporundaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sorulan sorulara cevaplarını da okumasını istedi. 'Hırsızlık' kelimesinin de yargı önünde hesabını soracaklarını söyleyen Özel, "Geçmişte yaptığınız her türlü rezaletin hesabını siyaseten de soracağız. Günü gelince Yüce Divan yargılamasını dikkatle takip edeceğiz sizin için" diye konuştu.

2 yıl önce

AK Parti'li Canikli'den Kılıçdaroğlu'na 'gizli faiz' cevabı: Faiz değildir

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli, sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat için “Gizli faizin dik alası” sözlerine yanıt verdi. Söz konusu sistemin faiz olmadığını belirten Canikli, "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduatı için öngörülen koruma kalkanı faiz değildir. ‘Gizli faizin dik alası’ hiç değildir. Faizin en belirgin özelliği, ödenecek faiz oranının önceden belirlenmiş ve garantili olarak ödenecek olmasıdır" ifadelerini kullandı. "Faiz kavramıyla hiçbir ortak noktası yok" Kur korumalı TL Vadeli Mevduat Sisteminde kur farkının faiz oranından büyük olması halinde aradaki farkın ödeneceğini belirten Canikli, "Faiz kavramıyla hiç bir ortak noktası bulunmamakta olup esas itibariyle sigorta gibi bir güvenlik mekanizmasıdır" dedi.

1 yıl önce

ABD'ye Türk silah fabrikası: Canik

Samsun Yurt Savunma Genel Müdürü Utku Aral ABD'deki fabrika inşaatının Şubat 2023'te tamamlanacağını açıklarken mart ayında makine yerleşimi gerçekleştirileceğini, muhtemelen ikinci çeyrekte üretimlerin başlayacağını söyledi. Aral, "İnşaat kapsamında zemin betonu ve duvarları tamamlandı. Çatısı kurulum aşamasında. Akabinde tasarıma uygun ofis, havalandırma, tesisat ve bilgi teknoloji altyapısı tamamlanacak. Tüm makine ve ekipmanların siparişi verilmiş, otomasyon planlaması yapılmış ve yüzey prosesleri için gerekli tesis yatırımları gerçekleşmiş durumda" dedi. Fabrikanın üretim kapasitesine ilişkin de bilgiler veren Aral, şöyle konuştu: "Fabrikada, 2023 yılında toplam aylık kapasite ilk etapta 8 bin, daha sonra kademeli şekilde aylık 15 bine çıkacak şekilde planlama yapıldı. Makine parkuru buna göre seçildi. Üretimde, 3 vardiya 24 saatlik çalışma temposuna ulaşıldığında, aylık 25 bin adetlik kapasiteye ulaşmış olacağız. Bu fabrikada sadece mikro kompakt dediğimiz ABD'ye ithalatı mümkün olmayan ve ABD'de üretilmesi gereken ürünler olacak. Ürünlerin ABD yapımı olması için gerekli ABD yapımı parçaların haricindeki tüm ham madde ve parçalar Türkiye'den temin edilecek." ABD'deki ihaleler için engel kalmayacak ABD pazarının sadece Canik için değil, bütün dünyadaki önde gelen silah üreticileri için en büyük pazar olduğunu vurgulayan Utku Aral, şunları kaydetti: "ABD sivil pazarı, dünyada hiçbir ordunun veya kolluk kuvvetin alamayacağı kadar yüksek adette pazar payına sahip. Bu yüzden ABD bizim için çok değerli bir pazar ve ABD'de bulunan geniş kullanıcı portföyü de bizim için çok değerli. Portföy içerisinde her türlü kullanıcı mevcut. Bunlar taktik, spor, ev ve kişisel güvenlik amaçlı kullanıcılar. Mesela dinamik parkur atıcılığı, fabrikasyon üretimde 9 milimetre olarak yakın zamanda olimpik bir branş olacak. Ayrıca gelecekte, 2018 yılında performans ve fiyat puanlamasında kazandığımız ama ABD üretimi olmamamız sebebiyle kaybettiğimiz ABD Gümrük ve Sınır Güvenliği gibi ABD'nin büyük ihalelerini kaybetmeyeceğiz. Florida'daki fabrikamızla böyle bir durumun tekrar yaşanmamasını sağlamış olacağız. Ayrıca gelecekte 12.7, 20 ve 30 milimetre gibi Avrupa kıtasında üretmekte olduğumuz ürünlerin ABD'de de üretilme imkanı sağlanmış olacaktır." "Türkiye'de yaptıklarımızı ABD'de yapacağız" ABD'de gerçekleştirdikleri yatırımın entegre bir tesis yatırımı olması dolayısıyla firma için çok önemli olduğunu dile getiren Aral, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu projemizle bugün Türkiye'de ne yapıyorsak bire bir aynısını ABD'de yapabiliyor olacağız. Bunun paralelinde 2022 yılı başında İngiliz top üreticisi AEI Systems firmasını satın alma hususu çok önemli bir projedir. AEI Systems alımı ile firmamızın uzun zamandır planladığı orta kalibre yani 20 ve 30 milimetre topların üretimi hedefine ulaşmış oldu. Alım için görüşmelerimiz 2019 yılında başladı ama pandemi dolasıyla 2 sene gecikti. Bilindiği üzere İngiltere'de pandemi çok ağır yaşandığı için denetim sürecini yürütmekte zorlandık. Geldiğimiz noktada sürecin tamamlanması için İngiltere'nin izni süreci var. Bu yatırım ile orta kalibre alanına girmemiz yanında, Unirobotics şirketimizde gerçekleştirdiğimiz uzaktan kumandalı ve stabilize sistemlerin silah portföyünü de geliştirmiş olacağız. Her zaman olduğu gibi yine hedefimiz ihracat pazarları olacak."