24 Nisan Çarşamba 2024
2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu Almanya'da Türkiye düşmanı Cem Özdemir ile görüştü

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Münih Güvenlik Konferansı için gittiği Almanya'da çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. İmamoğlu, bu görüşmelerden birini de Türkiye düşmanlığıyla tanınan Almanya Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir ile gerçekleştirdi. Özdemir, İmamoğlu ile çektirdiği fotoğrafı sosyal medya hesabından paylaştı. https://twitter.com/cem_oezdemir/status/1495045904541392898?s=21 ENVER VE TALAT PAŞA İÇİN ''KATİLLER'' İFADESİNİ KULLANMIŞTI! Almanya'da 1915 Ermeni olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan yasa tasarısının kabul edilmesinin öncülerinden olan Özdemir, oylama öncesi konuşmasının bir bölümünde Enver ve Talat Paşa'nın adını anarak "katiller" demişti.

2 yıl önce

MHP lideri Bahçeli'den İmamoğlu'na çok sert tepki: “PKK sevdasını her fırsatta dile getiren Cem Özdemir'le fotoğrafı PKK'yla buluşmak demektir”

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Sorunların konuşarak değil de kavgayla hatta kan dökerek çözüme kavuşacağını zannedenler derin bir yanılgı pençesinde olan hasta ruhlulardır. Şiddet, aklın dağılması, vicdanın duyarsızlaşması, kalbin durağanlaşmasıdır. Şiddetin olduğu yerde huzur yoktur. Özellikle kadınlarımızı, kızlarımızı, çocuklarımızı, masum insanlarımızı hedef alan şiddet dalgası hepimizin ortak şikâyet konusudur. Geçen hafta yaşı henüz 16 olan bir kız çocuğumuz hunhar bir cinayetle hayattan koparılmıştır. İnternetten tanıştığı katil ile önce nişanlanıp sonra da ayrılan Sıla isimli kızımız ilerleyen süreçte dilimizin varmadığı vahşet bir saldırganlıkla katledilmiştir. Beyaz gelinliği ile evinden çıkması gereken bir kız çocuğu kefene sarılarak bu dünyadan göçmüştür. Şiddetin muhakkak önüne geçmek mecburiyetindeyiz. Kadınlarımıza, kızlarımıza, çocuklarımıza kast eden alçakları en ağır şekilde cezalandırmak adalet ve hukukun en temel görevidir. Şiddete tolerans gösterilemez, iyi niyet hali uygulanamaz, pişmanlık hükümleri tatbik edilemez. Aksi olursa şiddet ödüllendirilmiş olacaktır. MHP'DEN KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ÖNERİLER 16 Kasım 2021 tarihinde yapmış olduğumuz Meclis Grup Toplantımızda Kadına Yönelik Şiddete karşı görüşlerimizi paylaşmıştık. Parti olarak 6 maddeden oluşan tekliflerimizi kamuoyunun dikkatine sunmuştuk. Şunları söylemek mümkündür. 26. dönemde TBMM'ye sunmuş olduğumuz Ruh Sağlığı Yasa Teklifi'nin bir an önce görüşülüp yasalaşmasını, çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı, kalıcı ve kapsayıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse 'idam' cezasının bile tartışmaya açılmasını, medyada kadınlara yönelik cinayetlerin ifşasına kesinlikle son verilmesini, şiddeti özendirip teşvik edecek her türlü yayından kaçınılmasını, aldatmanın, cinayetin, şiddet dilinin dizi filmlerinin hazırlanmasını, üniversitelerin Sosyoloji, Psikoloji, Felsefe, İlahiyat gibi bölümlerinde görev alan akademisyenlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritasının çıkarılması şiddetle mücadelede ufuk ve yol açıcı çalışmaların yapılmasını, insanlığa bakış açımızı belgelendiren İnsanlığın Huzuru Projemizin her yönüyle tartışılmasını önermiştik. Bugünde aynı çizgide, aynı görüşteyiz. Önerilerimizi kulak verilmesini temenni ediyoruz. 'KİM BİZİ YUTMAYA KALKARSA BOĞAZINIZA DURURUZ' MHP, pergelin çivili ucunu Ankara'ya koyup hareketli ucuyla da dünyayı 360 derecelik açıyla tarayan, tarihin alacakları yeri ve zamanı geldiğinde tahsil etmek için hazırda bekleyen Türklüğün zafer nişanesidir. Küçük düşünenlerin gölgesiyle birlikte gelecekleri de küçüktür. Türklüğün jeopolitik alanında küçük düşünmek geride kalmaktır, yutulmaktır. Biz ne geride kalacağız, ne yem olacağız ne de yutulacağız. Yürüdük mü tozumuza bile yetişemezler. Kim bizi yutmaya kalkarsa boğazınıza dururuz. Cüretkar hezeyanlarını çok ağır şekilde ödetiriz. Bilmeyen varsa hatırlatayım, bizim adımız Türk milletidir. Medeniyetlere beşiklik, milletlere bilirkişilik yapan bir kültür kucaklaşmasının afadıyız. Bugün 3 kıtada manevi anıtlarımız olan, isminin ne kadar geniş coğrafyalarda yayıldığının belgesidir. Nerede bir soydaşımız varsa gönlümüz oradadır. Karabağ'dan Kırım'a Keşmir'e kadar 3 hilalin adı vardır, silinemeyecek adı ve şanı vardır. Hocalı bunlardan birisidir. 30 yıl evvel, zulüm dolu bir gecede, Hocalı kasabasında soydaşlarımızın kanı dökülmüştür. Hocalı tedavi edilememiş bir yaradır. 7 bin nüfuslu Hocalı'da bir soykırım suçu işlenmiştir. 613 soydaşımız şehit edilmiştir. Geride kalanlar yerinden yurdundan edinmiştir. Hocalı stratejik önemi yüksek olan bir bölgedir. İkinci Karabağ savaşı ile Azerbaycan Ermenistan kontrolündeki toprakları geri almıştır. Azerbaycan ordusunun kahraman askerleri Ermeni askerlerini yıkıp geçmiştir. Türkün vatanına göz koyanlar, bağımsızlığıyla oynayan doğduklarına pişman edilmiştir. Laçin Hocalı Terter gibi pek çok yerleşim yeri kurtarılmıştır. Türkün Türk'e omuz vermesi, bir elin nesi varsa iki elin gücü olduğu cümle aleme gösterilmiştir. İHA'larımız SİHA'larımız destan yazmış, bu sayede Azerbaycan lehine güçlü kılınmasını sağlamıştır. Bu zafer tarihi bir belge hükmündedir. Hocalı Türktür, Dağlık Karabağ Türktür. Bu tarih gerçeğini hiçkimse değiştiremeyecektir. Bir kere kalkan bayrak inmeyecektir. Mukadderatımız yıkılmayacaktır. Suşa beyannamesi Türklüğün ortak beyennamesidir. Kafkaslar'da fiili işgal peşinde koşmaları, muhtemel tehdit olarak durmaktadır. Ukrayna krizinin Azerbaycan ve diğer Türki Cumhuriyetlere sirayet etmemesi önemlidir. Kafkaslar'da fiili işgal peşinde koşmaları, Türk yurtlarında yeni oyunlar peşinde koşmaları muhtemel tehdit olarak durmaktadır. Kazakistan'da testi yapılan Ukrayna hududuna sıçrayan kaotik iklimin bilhassa Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlere sirayet etmemesi önemlidir. Biz hiç kimseyle savaşalım, düşman olalım demiyoruz. Hiçbir devletle husumet kamplarına ayrılalım demiyoruz. Ancak muhattap ülkelerden dürüstlük bekliyoruz. Bu beklentimizi karşılayan ülkelerle istikrar içinde geçiniyoruz. Hocalı'da 2. Karabağ savaşında şehit olan soydaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ Rusya ve Ukrayna gerilimi her gün boyut değiştirmektedir. Rusya'nın 2. dünya savaşından bu yana Rusya'nın en büyük savaşa hazırlandığını Boris Johnson açıklamıştır. Putin'in doğrudan Kiev'i hedef alınacağı iddia edilmiştir. Bu iddialar Rusya tarafından reddedilmiştir. Ama Rusya 19 Şubatta gövde gösteri niteliğinde bir tatbikat gerçekleştirmiştir. Bu iki ülke arasında gerilimi tırmandıran söylemler gözlenmektedir. Duma'da ayrılıkçı bölgelerin ayrı birer bağımsız Cumhuriyet olarak tanınmasını içeren tasarının onaylanarak Putin' sunulması ve Putin'in bu bölgelerin bağımsızlığına olur vermesi yangına körükle gitmekten başka bir anlam taşımamıştır. Putin geçen hafta Ukrayna sınırdan askerlerin çekileceğini söylese de ABD askerlerin çekilmediğini açıklamıştır. Hem ABD hem Rusya, barış ve istikrara hizmetten uzaklara savrulmuşlardır. Biden, bir yönden Ukrayna'nın egemenlik haklarını zedelemiştir. 16 Şubat tarihinde toplanan NATO toplantısında, Ukrayna devlet Başkanı'nın 'Ukrayna'ya düşen bomba Avrupa için tehdittir' ifadesi, tabloyu ortaya koymuştur. NATO Genel Sekreteri, Rusya'nın Ukrayna sınırında asker çekmediğine değinmiştir. MHP olarak Rusya-Ukrayna arasında muhtemel bir savaşı doğru bulmuyor, bu cinayet teşebbüsüne hiç kimsenin ortak olmamasını temenni ediyoruz. Barış için diplomasinin tek yol olduğunu savunuyoruz. Savaş çıktı çığırganlığı yapan ülkelerin iyi niyetli olmadığını biliyoruz. Ukrayna'nın siyasi toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. İMAMOĞLU'NU HEDEF ALDI Rusya ile Ukrayna arasında bir savaş halinin bölgesel ve küresel çapta bir yarılamalara yol açacağı ortadadır. Dünya Rusya Ukrayna arasındaki, cepheleşmeye kenetlenmişken, Türkiye'yi temsilen Milli Savunma Bakanımızı'ın güvenlik toplantısına katılmışken, İBB Başkanının Münih'e gitmesi dikkatimizi çekmiştir. Bu şahıs ne geziyor Münih'te, konferans koridorlarında ne arıyor? Şayet bizim bilmediğimiz bir görevi varsa söylesin öğrenelim. Üstüne vazife olmayan konularda görüş bildirme merakı olan bu şahıs Ukrayna Rusya barışından bahsetmiş, Türkiye'de demokrasinin sakatlandığını ama ölmediğini ifade etmiş. İBB başkanı hiç utanmadan Türkiye'yi kötülemiş ve kötü göstermiştir. Bu kimliksizliktir. Türk Milletinin oyuyla seçilen belediye başkanının bu tutumu fosilleşmiş zihniyetini ele vermiştir. PKK sevdasını her fırsatta dile getiren Cem Özdemir'le fotoğrafı PKK'yla buluşmak demektir. HDP'ye zeytin dalı uzatmak demektir. İstanbul sorun yumağı olmuşken Münih'te gezen siyaset cambazlığına heves eden, destek toplamaya çalışan İmamoğlu'nun İstanbullu kardeşlerimin iradesini hiçe saydığı, Batı'nın maşalığına talip olduğu ayan beyan ortadadır. İstanbul demokrasiye aç olsaydı Münih'in yolunu zor bulurdun. İstanbul demokrasiye aç olsaydı sen ekmeğe muhtaç olurdun. Türkiye'de demokrasi sakat olsaydı belediye başkanı olmanı rüyanda görürdün. Bizim gözümüzde İBB Başkanı mefluçtur. Yediği ekmeğe, içtiği suya, aldığı maaşa, kullandığı devlet imkanlarına haksızlık yapmıştır. Ümit ediyorum ki bu haksızlığın, vefasızlığın cevapsız ve cezasız bırakılmayacağı da mutlaka görülecektir. Demokrasimizin eksiği olabilir, ama sakat olduğunu iddia etmek akıl tutulmasıdır. Ülkemizi hiçbir uluslararası toplantıda yaralayıcı, yıpratıcı konuşamamak esastır. Bu kapsamda tavizsiz tutum temel ilkemizdir. 6 MUHALEFET PARTİ LİDERİNİN BULUŞMASI Milli duruş adamlık ister. Ne var ki adına millet ittifakı denilen zillet oluşum bu tablonun tam tersine yelken açmıştır. Zillet ittifakının 661 formatında planladığı toplantı 1 hafta boyunca tartışılmıştır. O masa umudun masası gibi pek çok saçma sapan açıklamalar yapılmıştır. Mizahi karakteri üst düzey olan şu açıklamaya bakar mısınız, yuvarlak masa heyecan yaratmış o masa vatan aşkıyla toplanmış. O zaman ne arıyorsunuz vatan hainlerinin yanında. İşte bu suç üstü halidir. HDP'lilerin periyodik olarak getirdikleri zilletin ortaklarının uykularını kaçırmıştır. Masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır. '28 ŞUBAT'TA BENİM BAŞBAKAN YARDIMCISI OLDUĞUMU İSPAT ETMEZSE NAMERDİN EN ÖNDE GİDENİSİN' 12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı beklendiği ve tahmin edildiği gibi altılı ganyanın favorisi Kobaneli Serok Ahmet yapmıştı. Serok Ahmet'in akıl sağlığıyla ilgili ciddi endişeler taşıdığımı söylüyorum. Yazık olacak Serok'a. Serok demiş ki, "Türkmen diyarıdır. Yuvarlak masa gelenektir" demiş. Burasının Türkmen diyarı olduğu doğrudur ama Serok'un bu diyardan bağı kopalı çok olur. Serok şu ifadeyi utanmadan dile getirmiş. "28 Şubat'ın Başbakan yardımcısı Bahçeli'dir" demiştir. 28 Şubat'ta benim Başbakan yardımcısı olduğumu ispat etmezse namerdin en önde gidenisin. KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI S-400 hava savunma sistemini kime karşı kullanacağını soran Kılıçdaroğlu'nun geldiğimiz bu noktada şifresi çözülmüş, kullanma kılavuzu emperyalistlere geçmiştir. İstismar bunlarda, itibarsızlık bunlarda çarpıtma bunlarda, hayal tacirliği bunlarda, siyasi kalpazanlık bunların ortak unvanıdır. 'ELBET GEÇECEK, SORUNLAR BİTECEK, SALGIN GEÇECEK, DERTLER BİTECEKTİR' Türk müziğinin meşhur yorumcusu Tarkan bir şarkı sözü yazıp bunu da seslendirdi. Akbabalar leşe nasıl üşüşürse bu şarkıya da aynen musallat olanlar çıkmıştır ve hepsi meydandır. Tarkan 'geçecek' diyor, bunu da Anadolu'ya yakın bir şiveyle söylüyor. Elbet geçecek, zor günler geçecek. Zillet geçecek, terör geçecek. Sorunlar bitecek, salgın geçecek, dertler bitecektir. Altı rakamına iyi bakınız. Terse çevirdiğinizde tabiatıyla 9 rakamı ortaya çıkar. Biz 6'ya bakınca gördüğümüz 6 oktur. Yuvarlak masa çerçevesinde kurulan tuzaktır, kumpastır. Türkiye'nin sırtına bindirilmek istenen ağır külfettir. 6'yı çevirip 9 rakamına bakınca gördüğümüz huzurdur, havaya kaldırılan 9 tuğdur, 9 ışıktır. Tarkan şarkı sözleriyle Covid-19'u kastettiğini söylüyor. 'Hayır sen iktidarı kastettin' diyorlar. Bu saptırmanın kime ne faydası vardır. İktidar şarkıyla kurulmadı. Velev ki iddialar doğru olsun iktidar bir şarkıyla yıkılamaz. Davamızın iftiharlarından olan saygın büyüğümüz merhum Fethi Tevetoğlu'dur ve onun kardeş torunu Tarkan'dan başkası da değildir. Buradan zillet ittifakına ekmek çıkmaz. Tarkan'da zilletin Tarzan'ı çıkarılamaz. Bir şarkı sözünden yeni bir kutuplaşma sağlamanın bir faydası yoktur. İhanetin sızısı geçmez, şehitlerimizin acısı geçmez, davaya bağlılığımız geçmez. Türk ve Türkiye sevdalığımız geçmez. Buradaki konuşmamı geçen hafta taklit edenler şimdi dağılabilirler. Karga bülbülü taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırır. Tarkan'dan muhalif devşirmeye çalışanlar önce Kıl oldum abi şarkısını dinlesinler. Cumhur İttifakı'na pranga vurmaya kimsenin nefesi yetişemeyecektir. Herkes kendine işine bakmalı, kendi alanında sınırlı kalmalıdır.

2 yıl önce

Cem Özdemir’den Almanya vatandaşlığı istediler…

2023 seçimlerinde AK Parti’nin yeniden iktidara geleceğinden emin olan 7 gazeteci ile 1 TKP milletvekilinin Alman vatandaşlığına geçmek için Cem Özdemir ile görüştükleri iddia edildi. ‘BU MUHALEFET KAZANAMAZ’ PKK’ya yakınlığı ile bilinen Türk asıllı Alman siyasetçi ve aynı zamanda Almanya Tarım ve Gıda Bakanı Cem Özdemir ile online platform üzerinden buluşan bir heyet, 2023 seçimleri öncesinde Almanya’dan vatandaşlık almak istediklerini dile getirdi. 2023 seçimlerini tekrar AK Parti’nin kazanacağını, muhalefetin kendi içinde bile anlaşamadığını ve Türk milletinin güvenini kazanmadığını söyleyen heyet sözcüsü; ‘Bazı AB yetkilileri ve bazı vakıflar tarafından kendilerinden istenen’ haberleri yaptıklarını ancak Türk halkını bu haberlere inandıramadıklarını dile getirdi. YARGILANMA KORKUSU Kendilerine Türkiye’de yaptıkları haberler yüzünden soruşturma açıldığını ve yargılamanın başladığını ifade eden gazeteciler, 2023’te iktidar değişmediği takdirde yargılanma sonucunda ceza alabileceklerini belirtti. KİM BU İSİMLER? Cem Özdemir ile online toplantı yaparak Almanya’dan vatandaşlık talebinde bulunan TKP’li milletvekilinin Ahmet Şık olduğu; görüşmeye katılan gazeteciler arasında ise Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan gibi isimlerin olduğu iddia edildi. Cem Özdemir’e yakın kaynaklar, talebin olumlu karşılandığını; Türkiye’den 50 civarında isme Almanya’dan 2023 seçimleri öncesi vatandaşlık için yardımcı olabileceği belirtiliyor.

3 ay önce

Cem Özdemir Almanya’da tarımı batırdı!

Türkiye düşmanlığıyla tanınan Cem Özdemir'in Gıda ve Tarım Bakanı olduğu Almanya'da çiftçiler isyan etti. Ülke genelinde protesto gösterileri düzenlenirken çok sayıda eyalette traktörler ve tırlarla otoyol girişleri kapatıldı.