20 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Kılıçdaroğlu, ahlak ve etik kaygısı taşıyorsa Türk gençliğinden derhal özür dilemek mecburiyetindedir

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Geride bıraktığımız hafta sonu sayıları 2 buçuk milyona ulaşan kardeşlerimizin gelecekleri için ter döktüğü YKS sınavı 3 etap halinde gerçekleştirilmiştir. Dileğim her gencimizin dileklerinin gerçek olmasıdır. Evlatlarımızın hayatını 2 günlük bir sınava mahkum etmenin adil ve hakkaniyetli bir yanı bize göre yoktur. Yürürlükteki sınav sistemi yeni baştan ele alınmalı, okul öncesi sürecini de hesaba katan modelle her evladımızın ilgi alanına uygun eğitim alanının temini sağlanmalıdır. Üniversite sınavı tamamen kaldırılmalıdır. Toplam üniversitelerin kontenjan sayısı 1 milyonu aşmaktadır. Türkiye, sınavsız üniversiteye geçişi başarabilecek kapasiteye sahiptir. Gençlerimizi yarış atı gibi göremeyiz. İlköğretim ve orta öğretimde uygulanacak müfredat ile ortaöğretim başarısını ve olgunlaşma sınavını esas alan üniversiteye geçiş sistemi uygulanmalıdır. Artık üniversite sınavlarına neşter vurmanın zamanı gelmiştir. Buna karşılık MHP dert etmiş, Türk gençliğinin sınav maratonlarında eriyip gitmesinde gönlü ve vicdanı razı olmamıştır. Bu düşüncemiz yeni değildir, dönüp bizlere düşen sorumluluğun farkına varalım. BAHÇELİ'DEN ÇAĞRI: GELİN BU ÜNİVERSİTE SINAVLARINI KALDIRALIM Siyasi muhataplarımıza çağrımdır, gelin bu üniversite sınavlarını kaldıralım. Gençlerimizi bunaltmayalım. Gençlerimiz eğitim, sağlık, istihdam ve serbest zamanlarının değerlendirilmesiyle ilgili sorunlarının çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. İnancımız, irademiz ve eğitim politikalarımızın genel ilkeleri bunlardır. Bütün gençlerimiz ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim görmelidir. Türk gençliğini istismar hesaplarına alet etmeye çalışanların oyunlarını bozmak için tetikte bekliyoruz. Belki anne babaları kadar olmasa da Türk gençliğini çok seviyoruz, alayını bağrımıza basıyoruz. Gençlerimizin hassasiyetleriyle oynayan sorumsuz ve vicdansız siyasetçileri görünce kahroluyoruz. 'SINAVSIZ ÜNİVERSİTE' MHP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİNDE DE YER ALIYORDU MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2018 seçimleri öncesinde açıkladığı partisinin seçim beyannamesinde 'sınavsız üniversite' vurgusu yapmıştı. 26 Mayıs 2018'de partisinin seçim beyannamesini açıklayan Bahçeli 'Ön lisans mezunlarına lisans tamamlama imkanı sağlanması ve üniversiteye giriş sınavının kaldırılması"na yönelik ayrı bir başlık açmıştı. MHP'nin seçim beyannamesindeki ilgili bölüm şu şekilde yer bulmuştu: *Gençlerin fırsat eşitliği çerçevesinde eğitim imkânlarından yararlanmaları sağlanarak eğitim düzeyi yükseltilmelidir. Gençler, ilköğretim ve orta öğretim kademesindeki yönlendirme çerçevesinde ve yetenekleri ölçüsünde istedikleri bölümde yükseköğretime devam etme imkânına kavuşturulmalı, aldıkları eğitimle çağın şartlarına, ekonomik ve sosyal hayata hazırlanabilmelidir. 'KATARLILARA SINAVSIZ TIP' İDDİASI İddia şuydu: 'Katarlı gençler Türkiye'de sınavsız tıp okuyabilecekti'. CHP Genel Başkanı, mesajıyla gençlerimizi galeyana getirmek için fitne tezgahını açtı. YKS'ye bir gün kala gençlerimizi kışkırtmaya niyetlenen Kılıçdaroğlu, kendini rezil etti. Yalan makinesi yine tekleyip su kaynattı.   Katarlı gençlerin sınavsız tıp okumaları gerçek dışı bir iddiaydı. Bu yalanı haberleştiren bazı haber siteleri ise hemen U dönüşü yapmış ve özür dilemişlerdir ancak Kılıçdaroğlu'ndan henüz ses, seda çıkmamıştır. Kılıçdaroğlu dürüst ve namuslu bir siyaset yaptığına inanıyorsa Türk gençliğinden derhal özür dilemesi gerekir. Gençlerimize ayıp etmiştir.  Kılıçdaroğlu'na açık bir teklif sunuyorum: Kendisini kimler tutsak almışsa korkmasın bize itiraf etsin. Yardımsa yardım edelim, yeter ki maruz kaldığı girdaptan çıkabilsin. Fidye istiyorlarsa karşılayalım, heba olup gidiyor. Atarı gideri bırak Sayın Kılıçdaroğlu, mertçe bize derdini söyle. Siyasi itirafçı olabilirsin, pişmanlık kanunundan da elbette istifade edebilirsin. Fincancı katırlıları ürküyormuş, varsın ürksünler. Özü doğru olanın sözü de doğrudur. Haklı olan doğru olandır. Atalarımız ne güzel söylemiş, ak koyun ak bacağından kara koyun kara bacağından asılır. Eğri değiliz, hak yolundayız, hakikatin ardındayız. Biz doğru ve dürüst olmaktan korkmuyoruz. MHP işte böyledir. Milletimiz adına doğruyu söyleriz. Bilinmelidir ki, teröriste terörist katile de katil deriz. Sözümüzü esirgemeyiz, eğer diyemezsek kahramanların yüzüne bakamayız. Herkes sussa bile biz sonuna kadar konuşuruz. Sonunu hesap ederek vatan ve millet müdafaası olmaz, olamaz, yapılamaz. Misket bombasını bacaklarının arasına sıkıştırıp silah arkadaşlarını fedakarca korumuştur. Bu kahraman Uzman Çavuş Yusuf Yayla'dır ve onun tertemiz alnından öpmek boynumuzun borcudur. Merak etmesin Yusufumuzu her birlikte ayağa kaldıracağız. Gece gündüz gibi karşımızda olan bu farkı kalbi kararmamış, aklı kiralanmamış, vatana ve millete düşman kesilmemiş her insanımız görecektir. Teröristlere methiyeler dizenler nasılsınız? Milis işbirlikçiler sizin olsun, şehitler bizimdir, gaziler bizimdir. TERÖRLE MÜCADELE Teröriste terörist diyemediğiniz sürece günahla birliktesiniz. Yerimizde saymayacağız, vatan diyeceğiz, bayrak diyeceğiz, şehit diyeceğiz. Art niyetli güruhun maskesini düşürmekle kalmayacağız, yırta yırta söküp atacağız. Sözümüz senettir. Biz sussak tarih susmayacak. Onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak. Halbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar. İmanımız, irademiz, kınına sığmayan kılıcımızdır. Artık sınır ötesinde yuvalanmış hainlerin kökünü kazımak gerekir. PKK terör örgütü ikinci kuşakta sıkışmıştır. Terörist Ulaş Doğan'ın imhası hainlerin sonunun geldiğine açık delildir. Türkiye bu terör müsibetinin üstesinden gelecektir. "AB İLE İLİŞKİLER DÜĞÜMLENMİŞTİR" Herkesi uyarıyorum; çok daha kaotik bir dönem önümüzdedir. AB Zirvesi Brüksel'de yapılmıştır. Bu zirvede Türkiye yine ihmal edilmiştir. İnsanlık etik bir çöküş yaşarken, AB'nin hala kendi sahasında top çevirmesi bir defa akıl tutulmasıdır. AB'nin ülkemizde Doğu Akdeniz'de tek taraflı hareketlerinden uzak durmasını aksi halde yaptırımların devreye gireceğini söylemesi ileri düzeyde bir tehdittir. AB ile ilişkiler düğümlenmiştir. Mazlumlar, AB'nin gündem başlıkları arasında yer almamıştır. AB dürüst değildir, samimi değildir, dahası Türkiye'nin aleyhine çalışmaktadır. İşbirlikçisi de zillet ittifakıdır.  Bunlar Türkiye'ye demokrasi getirecekmiş. 15 Temmuz'da hükümet devrilirse üzülmem diyen at hırsızı Dalton kime mesaj veriyor, kimlere sinyal yakıyor. Kılıçdaroğlu'na yeni bir talimat listesi mi dağıtıyor? Yeni kaos planları mı devreye sokacaksınız? Bu nasıl bir ahlaksızlıktır? Bunlar Türkiye'yi ne sayıyorlar? Öyle yağma yok... FETÖ görünümüyle bunak Dalton ekibinin ana unsuru olduğu görüyoruz. Türk siyasetine sürülmek istenen lekeleri bu kapsamda ele alıyoruz. Ne gam ne tasa, zalimlerin tuzağı varsa Türk milletinin de kırılamayacak bir mukavemeti vardır. Hepsini besmele duymuş şeytana çevirecektir. BAŞKANLIK SİSTEMİ AÇIKLAMASI 9 Temmuz 2021 tarihi ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin 3 yılı geride kalacaktır. Dünya siyaset tarihinde kansız, kavgasız, kargaşasız bir sistem değişikliği nadiren görülmüştür. Türkiye bunu başarmıştır. Türk tipi başkanlık sistemi ülkemizin demokratik gücünü teyit etmiştir. Yeni hükümet sistemi refah, bereket ve bolluk demektir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi arayışları israftır, izansızlıktır. Algı oyunlarına ve aldatma kampanyalarına itibar edecek kimse kalmamıştır. Başkanlık sisteminde başkanın partisiz olması gerektiğini söylemek ile parlamenter sistemde başbakanın partisiz olması gerektiğini söylemek aynıdır. Milleti yanıltarak siyaset yapamayacaklarını zillete düşenlerin çok iyi anlamalarında sonsuz yararlar olacaktır. Zillet ittifakı cumhurbaşkanını TBMM'nin seçmesi için hazırlık yapmaktadır. Bunların iktidara gelmeleri hayal ötesi bir beklentidir. İP'in görüşüne göre sistemi güçlendirme adına koalisyon protokolü öngörülmüştür. Daha önce de seçim kanunlarında koalisyon protokolü önerilmiştir.  KANAL İSTANBUL SÖZLERİ Kanal İstanbul projesini samimiyetle destekliyoruz. Bu proje Türkiye ve İstanbul'a güç katacaktır. Yapılanı yıkmak cinayettir, varsa gücün, varsa zekan daha iyisini yaparsın. Dostları tarafından kulağına fısıldanan yalan yanlış bilgilerle çarkı dönen birine bu devletin yönetimi teslim edilemez. Kılıçdaroğlu bir tarafta öfkenin ve intikamın duygusunun olmadığı bir ülkede yaşamak istediğini söylüyor, diğer tarafta iktidar kesimiyle selamı sabahı kesmesini söylüyor. Onlar duracak biz koşacağız, onlar gerileyecek bir ilerleyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni bir anayasayla taçlandırıp geleceğe taşıyacağız.

2 yıl önce

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy: Yeni savaş gemisinin üretimine Türkiye'de başlandı

Zelenskiy, Odesa kentinde Ukrayna Deniz Kuvvetleri Günü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Türk dostlarımız Ukrayna Donanması'nın gemi envanterinin gelişimini de aktif olarak destekliyor. İlk modern korvetimizin gövdesinin inşası Türkiye'de başladı ve 2023'ün sonunda Ukrayna'da tamamlanacak" dedi. Ukrayna'nın yakında Bayraktar İHA'ların sevkiyatını da beklediğini belirten Zelenskiy, "Deniz havacılığımız başarıyla güçlendiriliyor. Yakın zamanda modern ve etkili Bayraktar insansız hava araçlarını teslim almayı bekliyoruz" diye konuştu. Türkiye ile Ukrayna arasında, Ukrayna donanmasının ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik ADA sınıfı korvet ve insansız hava araçları alanında anlaşmalar imzalanmıştı.

2 yıl önce

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar: Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir

Elazığ'daki temaslarını sürdüren Tatar, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş'ı ziyaret etti. Daha sonra Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Türk'ünün Mücadelesi" konferansına katılan Tatar, yaptığı konuşmada, Elazığ'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Tatar, Kıbrıs'ın tarihine bakıldığında yaşananların hafızalardan ve yüreklerden silinemeyeceğini belirterek, çocukluk yıllarında yaşadığı anıların ruhuna işlediğini, o duygusallıkla büyüdüğünü ifade etti. Lefkoşa'da binbaşı olarak görev yaptığı 24 Aralık 1963'te Rum çetelerin saldırısı sonucu eşi ve üç çocuğu şehit olan emekli tabip Tuğgerenel Nihat İlhan'a değinen Tatar, Kıbrıs'a gittiğinde kendisi ile bir görüşme fırsatı bulduğunu söyledi. Tatar, görüştüklerinde duygusal anlar yaşadıklarını anlatarak, "Elazığ'a gitmek isterim.' dedim ama salgından dolayı ziyaretim biraz gecikti. Allah nasip etti. Cumhurbaşkanı olarak geldim. Dolayısı ile bu duygularla sizlere sesleniyorum. Buradan bütün Türkiye'ye, dünyaya o mesajı veriyorum. Kıbrıs'ta bir mücadele vardır. Bu mücadelenin şehitleri vardır. Bu mücadele hala devam etmektedir. Sayın Valimizin dediği gibi tarihimizi unutmayacağız. Çünkü bunu unutursak gelecekte nerede olacağımızı bilemeyiz." diye konuştu. Kıbrıs'ın tarihinin iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Tatar, toplantılarda sürekli olarak muhataplara Kıbrıs'ta yaşananların kendileri için ne kadar önemli olduğunu aktardığını belirtti. Tatar, "Kıbrıs'ta bir anlaşma olacaksa mutlaka yan yana yaşayan iki devletin egemenlik hakları temelinde bir anlaşma olabilir. Gerçekten Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Elazığ arasında böyle yoğun duygu var. Bu bağların daha da güçlendirilmesi, münasebetlerimizin artması Tuğgeneral İlhan'ın da hep özlemi olmuştur. Bundan sonra da onun hedeflerini, düşüncelerini hayata geçirmek bizlerin görevi. Mücadele insanı ve bu kahramanı bir kez daha yad ediyorum. Ruhu şad olsun diyorum." ifadelerini kullandı. "KIBRISLI TÜRK HALKI HER ZAMAN TÜRKİYE'Yİ YANINDA BULMUŞTUR" 1963'ün aralık ayında Kıbrıslı Türklerin hafızasından asla silinmeyecek acı olaylar yaşandığını anımsatan Tatar, silahsız ve sivil insanlara yönelik yapılan bu hareketlerin hiçbir zaman açıklanamayacağını bildirdi. "Bu saldırılara dünyanın tamamı seyirci kalmıştır. O zaman Birleşmiş Milletler neredeydi?. İngiltere, garantör ülke, neredeydi? İngiltere'nin Kıbrıs'ta üsleri de vardı. Tamamı bize yapılan bu hareketlere seyirci kalmıştı. O zaman bir hayli insanımız göç etmişti. İnsanlar göç etmek zorunda kaldı. 1960 anlaşması Kıbrıs tarihinde en önemli anlaşmalarından biri." diyen Tatar, o dönem esas hedefin Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması olduğunu ifade etti. TATAR, SÖZLERİNİ ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ: "Yüzlerce insanımızın katledilişi, şehitlerimiz, Kıbrıs'taki Türk halkının 103 köyden kovulması, 103 köyün yakılıp, yıkılması, Kıbrıs'ta Türk halkının büyük ölçüde göçmen olması, çadırlarda hayatlarını sürdürmesi ve bu arada tabi Türkiye ile temaslarımız. Türkiye acaba garantör ülke olarak ne zaman gelebilecek? Benim çocukluğum bu duygularla geçti. Değerli kardeşlerim Allah nasip etti, bu konuşmaları yapıyorum ama neticede geçmişi unutmak mümkün değil. Çünkü bütün davamızın, mücadelemizin altyapısı oradan başlar. O yıllarda her bölgede mücadele veren Kıbrıslı Türk halkı her zaman Türkiye'yi yanında bulmuştur. Türkiye'den gelen her türlü yardım ve katkı ile ayakta durabildik." "TÜRKİYE'NİN DESTEĞİYLE DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRMEYE DEVAM ETTİK" 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı ile o günden bu yana Kıbrıs Türk'ünün bağımsızlık, özgürlük ve hürriyet içinde yaşamaya devam ettiğini dile getiren Tatar, kendileri için hayatın yeniden başladığını söyledi. Şehitleri bir kez daha rahmetle andığını dile getiren Tatar, "Çünkü bu mücadele kolay olmamıştır. Büyük bedeller ödenmiştir ve 1974'ten sonra bir rahatlık gelmiştir. Kıbrıslı Türkler olarak Türkiye'nin desteğiyle devletimizi güçlendirmeye devam ettik. Neticede Türkiye 1974'te Kıbrıs'a barışı getirmiştir. Barış hala sürmektedir. Şimdi bazı muhalifler 'Kıbrıs'ta barış istiyoruz' dediklerinde kendilerine 'Barış budur' diyoruz. Çünkü 1974'ten sonra Kıbrıs'ta hiç kan dökülmemiştir. Kıbrıs'ın tarihinde bu kadar güvenlik içerisinde yaşanmış bir dönem hemen hemen yoktur." şeklinde konuştu. Ersin Tatar, şunları kaydetti: "Bu yıl 20 Temmuz'da bunun 47'nci yıl dönümünü kutlayacağız. O gün de Kurban Bayramının ilk günüdür. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan o gün büyük bir heyetle Kıbrıs'a gelecektir. Büyük bir tören olacaktır. Çünkü iki bayramı aynı anda kutlayacağız. Allah rast getirdi. Dolayısıyla 1974'ten 47 yıl sonra Kıbrıs'ta barış devam etmektedir. Çeşitli müzakere süreçleri, çeşitli toplantılar, gitmeler gelmeler, Sayın Rauf Denktaş'ın uzun yıllar verdiği mücadele hep bunları biliyoruz ama netice itibarıyla bizim kavgamız, mücadelemiz egemenlik mücadelesidir. Şu anda Türkiye'nin tam desteği ile yürüttüğümüz politikanın çok değerli, çok anlamlı olduğunu bir kez daha buradan paylaşmak istiyorum. Her zaman Türkiye ile var olduk, Türkiye'nin desteği ile buralara kadar gelebildik. Türkiye ile iş birliğimizin en iyi şekilde sürdürülmesi için ne gerekirse onun yapılması gerekiyor. Kıbrıs Türkleri ile Türkiye'nin beraber yürüttüğü bu davanın bu şekilde sürdürülmesi bizim ulusal çıkarımız, ulusal haysiyetimiz, onurumuzdur. Bu mücadeleyi bu şekilde sürdürmemiz lazım. Sizlerden istediğimiz, bağlarımızın daha güçlenmesi için var gücümüzle, bütün tecrübelerimizle Kıbrıs ile olan teması arttırmak. Kıbrıs- Türkiye birlikteliğimizin, gönül bağımızın, gönül birliğimizin, kader bağımızın daha da pekişmesiyle, güçlü bir millet, güçlü bir ülke ve Doğu Akdeniz'de daha da güçlü bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti..." Konuşmaların ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'a Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Göktaş tarafından "fahri doktora" unvanı verildi. Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları da Tatar'a "fahri hemşehrilik beratı" verdi. Konferansa, Vali Erkaya Yırık, AK Parti milletvekilleri Metin Bulut, Sermin Balık, Zülfü Demirbağ, Emniyet Müdürü Celal Sel, AK Parti İl Başkanı Şerafettin Yıldırım, MHP İl Başkanı Semih Işıkver, Kıbrıs gazileri ve akademisyenler katıldı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Haiti Devlet Başkanı Moise suikast sonucu hayatını kaybetti

Yerel basında çıkan haberlere göre, Haiti Devlet Başkanlığı konutundan yapılan açıklamada, Moise, TSİ 05.00'te evinde kimliği belirsiz silahlı kişilerin saldırısına uğradı. Açıklamada, Moise'nin saldırıda hayatını kaybettiği, eşi Martine Moise'nin ise yaralandığı ve hastaneye kaldırıldığı ifade edildi. Bir süredir siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu Haiti'de Moise, şubat ayında gazetecilere yaptığı açıklamada "hayatına yönelik bir girişim olduğunu" olduğunu söylemişti. Moise, "Kasım 2020'den bu yana yürütülen bir kumpasın tespit edildiğini" ve olayla ilgili 20 kişinin gözaltına alındığını belirtmişti.

2 yıl önce

Emniyet uyardı: E-devlet üzerinden bayram harçlığı başvurusu paylaşımlarına kanmayın

Dolandırıcıların siber ortamda geliştirdikleri yöntemlerle yaşanan mağduriyetlerin önüne geçebilmek için Emniyet Genel Müdürlüğü, özellikle yaklaşan bayram öncesi yeni bir uyarı paylaşımı yaptı. UYARI SİBERAY'DAN: "BAYRAM HARÇLIĞI BAŞVURUSU PAYLAŞIMLARI ASILSIZDIR" Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının güvenli internet kullanımı için vatandaşlara rehberlik amacıyla başlattığı SİBERAY programının Twitter hesabından yapılan uyarıda, vatandaşlardan sosyal medyada "E-Devlet üzerinden bayram harçlığı başvurusu" ifadesinin bulunduğu ciddiyetsiz ve asılsız paylaşımlara itibar etmemeleri istendi. "KENDİ HESAPLARINIZDAN DA PAYLAŞMAYIN" SİBERAY'ın paylaşımında, "Bu tür içerikleri kendi hesaplarımızdan paylaşarak dezenformasyona alet olmayalım. Kamu hizmeti sağlanan elektronik ortamları bilgi kirliliğinden uzak tutalım." ifadelerine yer verildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Devletin yöneticileri ülkenin 24 saat huzur içerisinde olmasını ister

Şırnak'ta Cudi Dağı'ndaki Sefine bölgesinde festival düzenlendi. Festivalin açılış törenine telefonla bağlanan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün bölgede tarihi bir buluşmanın gerçekleştiğini belirterek, bunun için çok beklendiğini söyledi. Soylu, "Birlikteliğin, medeniyetin bize emanet ettiği değerin, kardeşliğin bir temsilini gerçekleştiriyorlar. Bizim için çok kıymetli. Gelecek nesillerimize şükürler olsun ki kavgayı bırakmıyoruz. Gelecek nesillerimize birliği, beraberliği bırakıyoruz. Cenab-ı Allah'ın bizde gördüğü en güzel nitelik birliktir, tevhittir. İnşallah hep birlikte bunu geleceğe taşıma konusundaki irademizi ortaya koyacağız" dedi. "Çok sıkıntılar, zorluklar çektiniz. Fotoğrafları gördüm, Sefine'de davullar, zurnalar, hep birlikte namaz kılmak vardı. Bugün Sefine'de, Hazreti Nuh'un mekanında ve bize bırakılan büyük bir emanet ile yaptığınız iş bana göre hem eskiye sahip çıkmak hem de geleceğe büyük bir miras ve nasihat bırakmaktır. Bir arada olmanız bile yeterli" ifadelerini kullanan Soylu, festivali düzenleyen ve katılım sağlayan herkese teşekkür etti. "Şırnak barışın, kardeşliğin, hoşgörünün şehri olmaya devam etsin" Soylu, "Burada da en mutlu olan bilmenizi istiyorum ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Devletin yöneticileri ülkenin 24 saat huzur içerisinde olmasını ister. Bundan daha fazla ne isteyelim ki? Allah'a hamdolsun, minnettarız hepinize. Bu huzuru sağlayan şehitlerimize, gazilerimize, yöneticilerimize ve bunun kıymetini bilip, bu ülke için dua eden herkese, kardeşliğimize, birliğimize minnettar ve duacıyız. Orada bulunmanızdan mutluyuz, memnunuz. Nice nesiller, evlatlar gelsin, Sefine'yi kendine yurt etsinler, o festivallerde birlik ve beraberlikle birbiriyle kucaklaşsınlar. Allah sizden razı olsun. Şırnak, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün şehridir, şehri olmaya devam etsin" şeklinde konuştu.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı, sipariş üzerine kurulmadı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar: 12 Temmuz 2021 pazartesi günü yani dün partimizin MYK ile Merkez Disiplin Kurulu'nun ortak toplantısını gerçekleştirdi. İç ve dış gelişmeleri tüm boyutlarıyla ele aldık. MHP sahadadır, kalptedir, milli kaderin taşıyıcı siyaset omurgasıdır. Biz çıkarlarımızın değil, ülkülerimizin peşindeyiz. Biz yalanın değil hakikatin izindeyiz. Halkın yanındayız, helalin safındayız. Bizim anlayışıma göre siyaset bir meftuniyet olmasının yanı sıra insana hizmetin, hürmet göstermenin cümlesidir. Bu cümleden mahrum olanların siyaseti kötüdür, kötürümdür, köhnedir. Siyasetin doğru olması kadar zamanlamanın da doğru olması lazımdır. MHP bugüne kadar siyasette zamanlama yanlışına düşmemiştir. "CUMHUR İTTİFAKI DÜNDEN DAHA GÜÇLÜ ŞEKİLDE AYAKTADIR" Bu itibarla ara rejim özlemi duyanlar, demokrasiye silah çekenler bize yabancı ve uzaktır. Karanlık lobilerin telkinlerine kapımız sürgülüdür. Cumhur İttifakı'nı hedef alan alçak kampanyalara tamamiyle kulağımız kapalıdır. Cumhur İttifakı dünden daha güçlü bir şekilde ayaktadır, varlık ve birliğini kararlılıkla muhafaza etmektedir. Cumhur İttifakı Türk milletinin duruşudur. Bu duruş ipotekli bir duruş değildir, bastığımız yer sağlamdır. Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar nal toplamaya devam edecektir. Cumhur İttifakı sipariş üzerine kurulmadı. Ahlaken bunalım geçirenler bu milli ve tarihi tutumu hayatta algılayamaz. Bizi hiç kimse yular takıp sürükleyemez. Bizi hiç kimse esaret altına alıp köle muamelesi yapamaz. 15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ 15 Temmuz inancın, işgale karşı kahramanca direnişidir. 15 Temmuz, demokrasi ve milli birlik günüdür. Bu gün Türkiye için aynı zamanda bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, FETÖ kalkışmasına karışan kim varsa, kim ortak olmuşsa, ismi mevki ne olursa olsun Türk askeri değildir, asla da olmamıştır. Türk askeri onur sahibidir. Bir terörist, Türkiye düşmanlığı konusunda eğitilmiş, maklube yiyerek açılan karanlık meskenlere örgütlenerek vatana ihanete dokunmuşlardır. Kardeşçe yaşayacağız, birbirimize saygı duyup hoşgörü ve dayanışmayı her daim vaiz tutacağız. 15 Temmuz hain teşebbüsünün dış bağlantıları konusunda söylentiler aslında malumun ilanıdır. Bu darbe mekaniğinin arkasında Türkiye'ye kin ve nefret besleyen odakların olduğu tartışma getirmeyen bir gerçektir. "ABD, GÜLEN'İ DERHAL İADE ETMELİDİR" 15 Temmuz'un sis bulutu henüz dağılmamıştır. Fetullah Gülen de Türkiye'ye getirilmelidir, başka çözüm yoktur. ABD, Fetullah Gülen'i derhal Türkiye'ye iade etmek zorundadır. İP Başkanı, FETÖ'cüleri kastederek 'Bütün ağababaları uçup gitti, ne kadar gariban varsa içerde' demiştir. Gariban dediği, soruları çalan hırsızlardır, kalemini ve vicdanını satan savcı ve hakimlerdir. İçeridekiler gariban değil casusdur, haindir, katildir. CHP yönetimine göre 15 Temmuz tiyatrodur, masaldır. CHP emperyalizmin dolmuşuna binmiş, melanet yolculuğuna çoktan çıkmıştır. KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ Kılıçdaroğlu, yalan ve iftira kampanyasına her gün yenisini eklemektedir. Biz onu dinlerken utanıyoruz ama o konuşurken utanmıyor. Kılıçdaroğlu demiş ki "Bahçeli bütün bürokratik kadrolarını devlete yerleştiriyor" Öncelikle şunu söylemek isterim ki milliyetçi ülkücü hareketin mensupları Türkiye'nin zencileri, dışlanmış vatandaşlar değildir. Bu ülkeye hizmet eden kardeşlerimizin hakkının savunmak bizim için haysiyet nedenidir.  Biz ölsek ne çıkar yeter ki devlet yaşasın. Cennet vatanımız sonsuza kadar var olsun dedik. Ey Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum; iddialarınla ilgili bir bildiğin varsa açıklamıyorsan namerdin ağababasısın. En küçük bilgi ve belgen varsa açıklamıyorsan müfterinin en önde gidenisin. Biz hesabi davranmayız, biliyoruz ki kim nasıl bakıyorsa öyle görür. Biz bakınca vatan görüyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu sen bakınca acaba ne görüyorsun? Büyük Kürdistan'ı mı? Unutma ki baktığın yer aynı zamanda bittiğin yer olacaktır. CHP'li bir sanatçı ve siyasetçi 'Kimse benim ağzıma FETÖ gibi tabirleri takamaz' demiştir. Bu kişinin bir tek Kemal Kılıçdaroğlu'na laf etmediğini hepimizin yalın şekilde gördüğü bir gerçektir. Önemli olan kimin ne söylediği değil, kimler tarafından konuşturulduğudur. Tesadüfe bakın ki aralarında Zülfü Livaneli'nin de bulunduğu büyük demokrasi konferansı toplanmıştır. Her tarafından içi boşaltılmış, bir demokrasi kuşatması altındayız. NATO'nun 2030 vizyon belgesine yapılan atıf kapsamında ittifakın siyasi boyutunun önümüzdeki süreçte güçlendirileceği kararını ifade etmiştim. Bu süreçlerin ardından yapılan açıklamaların hepsi tek merkezden kaleme alınmış gibidir ve hedef ülke Türkiye'dir.  "SEROK AHMET FİTNEYİ BIRAKSIN" Hiç kimse niyet okuyuculuğu yapmasın. Serok Ahmet fitneyi bıraksın. Onun Serok'luğu bölücülüğün umududur. Serok Ahmet, zillet çamurunun içinde çırpınmaktadır. Erken seçim dayatması yalnızca CHP'nin yalnızca İP'in yalnızca HDP'nin talebi değildir. Aziz milletim, şu gerçeklerin özellikle anlaşılmasını rica ediyorum: Oyun içinde oyun vardır. Demokrasi paravanı altında Türkiye'nin sırtını yere getirme stratejisi kontrollü şekilde yapılmaktadır. "BAL GİBİ CHP, HDP, İP ORTAKTIR" Hani ittifak yoktu? Bal gibi buz gibi CHP, HDP, İP ortaktır. Kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusu da aralarında ihtilaf yaratmıştır. Zillet ittifakına tavsiyem kimin aday olacağını öğrenmek istiyorlarsa ajanslarına sorsunlar, cevap alamazlarsa Biden'a sorsunlar. Hiçbir ülke bize demokrasi dersi verecek kadar sicili temiz değildir. Bileğimizi bükemeyeceklerdir. Türk milletini yenemeyeceklerdir. Büyük Kürdistan ve Büyük İsrail hedeflerinin gerçekleşmesini ümit edenler muhakkak kaybedeceklerdir. Cumhur İttifakı geleceğe yürürken ayak bağı olanlar demokratik yolla kenara itilecektir. Bu milletin yürüyüşünü durduramazlar. Cumhur İttifakı güvencedir. SEÇİM MESAJI: BAHANE İSTEMİYORUM, YILGINLIK İSTEMİYORUM Siyasette ara olmadığını sizler gayet iyi bilmektesiniz. Hepinizden beklentim seçim bölgelerinde her insanımıza ulaşmanızdır. Her eli tutunuz, her haneye giriniz. Bahane istemiyorum, yılgınlık istemiyorum. Seçimler 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır. Yaygara koparanları muhatap dahi almayın. MHP'yi küçümseyip oy oranlarının düştüğünü söyleyenlere hanyayı da Konya'yı da gösterelim.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 53 54