19 Nisan Cuma 2024
3 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | Akademik Oligarşi ve Boğaziçi Dükalığı

Bir Rektör atanır ve yer yerinden oynatılmaya çalışılır. Bağıranlar ve çağıranlar Türkiye’de gündem olmak için çırpınıp dururken bilmezler ki Türkiye’nin böyle bir öncelikli gündemi yoktur. Boğaziçi modernizmi gerçek anlamda geleneksel ve modern olana karşı bir meydan okumaya kalkıştı. Öğrenci maskesini piyon olarak seçen bu post-modernist kışkırtıcılık beyaz ve yabancı olandan aldığı elitist desteğin hakkını vermek için büyük bir çaba içerisinde. Kime ve neye karşı böyle bir eylemsellik ortaya çıktı, asıl sorgulanması gerekenin bu olması lazım. Önce Boğaziçi, sonra demokrasi diyenlerin Rektör atanmasına olan itirazları, sırtlarını döndükleri rektörlük binasından kamuoyuna mesaj verme çabalarının ne akademik nede demokratik bir ölçüsünün olmadığını zaten biliyoruz. Boğaziçine baktığınızda Türkiye’nin neden tam anlamıyla entelektüel akademisyen çıkaramadığını da kolaylıkla anlayabiliyoruz. Boğaziçi’nin içerisinde olduğu anafor, üniversite sınavlarında başarıyla bu üniversiteye giren gençlerin nerelere savrulduğunun ve beyin göçü denen hadisenin neden gerçekleştiğinin ahlaki boyutuyla tokat gibi yüzümüze çarpıyor. YÖK özelinde, Türkiye genelinde yükseköğretimimizin Boğaziçi diye büyük bir sorunu olduğunu anlamış bulunmaktayız. Devletiyle kavgalı, milletiyle mesafeli, yabancıya tutulmuş bir akademik iklimin bu topraklara katacağı tek şeyin LGBT olması hazin bir sistem eleştirisine de bizi zorluyor.