25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası hukuku ayaklar altına alan uygulamalara son verilmesi şarttır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Pazartesi sabahı hayatını kaybeden AP Başkanı Sassoli'nin vefatı nedeniyle sizlere de baş sağlığı diliyorum. Geçen sene güvenlik algısının değiştiği bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör gibi asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Son asrın en büyük sağlık krizi diye nitelenen bu salgında paylaşma geri plana itilirken birçok ülke içe kapanmayı tercih etti. Aşıya adil erişimde yaşanan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor. ATTIĞIMIZ TÜM ADIMLARA AB TARAFINDAN BEKLEDİĞİMİZ KARŞILIĞI GÖREMEDİK Salgına bağlı ortaya çıkan olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı başta olmak üzere pek çok sorun karşısında AB kayda değer adım atamadı. Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. İklim, güvenlik, göç alanlarında toplantılar gerçekleştirdik. Attığımız tüm adımlara AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Esas hesaplanması gereken birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. İletişim ve ulaşım imkanlarının genişlediği dönemde insan hareketliliği de artmaktadır. Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan krizler çözülmedikçe göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değildir. Türkiye olarak politikalarımızı bu hakikatler ışığında geliştiriyoruz. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatlarını idame ettiriyor.  TÜRKİYE'NİN ÇABALARI OLMASAYDI SURİYE VE AVRUPA ÇOK FARKLI BİR MANZARA İLE KARŞI KARŞIYA KALACAKTI Türkiye buradaki varlığı ile yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Şayet Türkiye'nin çabaları olmasaydı Suriye ve Avrupa çok farklı bir manzara ile karşı karşıya kalacaktı, göç krizi daha fazla derinleşecekti. Türkiye göç krizi ile mücadelesinde AB'den anlamlı bir destek alamadı. AB, Suriyelilere yasal göç yollarını açan programı hayata geçiremedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini milletimizin desteği ile kendimiz hayata geçirdik. Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımından ibarettir. Geri itme hadiselerine uygulamalara da son verilmesi şarttır. Ege'de müessif olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart mutabakatı göç alanında işbirliği yanında Türkiye - AB ilişkilerinde 5 alanda daha somut ilerlemeler sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi Turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyeliği yönündeki ön yargıları kırmaya da katkı sağlayacaktır. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB'nin 2022 yılında stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz.  Bazı üyelerin Türkiye ile pronlemlerini birlik koridorlarında çözme çabasından vazgeçmesi gerekiyor. YUNANİSTAN'LA GERİLİMİN DÜŞMESİ İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTERDİK Geçen sene Yunanistan'la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. Kıbrıs meselesinin çözümü için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile çaba harcamaya devam ediyoruz. AB açısından samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. AB çözüme katkı yapmak istiyorsa 2004'te verdiği taahhütleri yerine getirmeli. Diğer türlüsü yeni bir oyalama, enerji israfından  başka anlam ifade etmeyecektir. TÜRKİYE, AB TAM ÜYELİK HEDEFİNE BAĞLIDIR Yarım asırdan fazla süredir AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, tarihi, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. AB bizim için stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Yapılması gereken asıl husus, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır. Bosna Hersek'teki siyasi krizin çözümü noktasında yoğun çaba gösteriyoruz.  Azerbaycan'ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya'da yeni bir döneme girdik. Ermenistan'la normalleşme sürecini başlattık. Ermenistan'ın Azerbaycan'la olumlu ilişki kurması önem taşıyor. AB, Suriye meselesine sadece göç perspektifinden yaklaşmak yerine siyasi sürecin ivme kazanması somut adım atmalıdır. Libya'da seçimler kalıcı istikrara katkı sağlayacak şekilde yapılmalıdır.  İŞBİRLİĞİ VE DİYALOG ÇAĞRISI Türkiye 2022 yılında da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir. Sizlerden Türkiye - AB münasebetinde yeni bir sayfa açılmasına destek olunmasını bekliyorum.  

1 yıl önce

Ege Denizi'ndeki geri itmelerde suçlanan Frontex'in direktörü istifa etti

Avrupa basınında çıkan haberlerde Leggeri'nin istifa mektubunu Frontex yönetimine sunduğu belirtildi. https://twitter.com/genelgundem/status/1519909434809622530?s=21&t=YN6ug5uTLeraRveISvXzcw AB Komisyonu sözcülerinden Anitta Hipper de günlük basın toplantısında konuyla ilgili soru üzerine, Frontex yönetim kurulunun olağanüstü toplantıda olduğunu, toplantının sonucunun öğleden sonra açıklanacağını söyledi. Frontex ve Leggeri, son yıllarda Akdeniz ve Ege'de AB ülkelerine gitmek isteyen kişilerin geri itildiğine yönelik haberlere sıkça konu oldu. Son olarak dün "Lighthouse Reports", "Der Spiegel", "SRF Rundschau", "Republik" ve "Le Monde" tarafından yürütülen ortak araştırmada, Frontex'in veri tabanında yüzlerce düzensiz göçmenin Ege'de geri itilmesine yönelik kayıtların yer aldığı belirtildi. Ajansın, Mart 2020 ile Eylül 2021 arasında kadın ve çocukların da aralarında olduğu 957 sığınmacının denizde geri itilmesinde rol aldığı, bu vakaların Frontex'in "Jora" adlı veri tabanında "çıkış noktalarından ayrılmanın önlenmesi" şeklinde etiketlendiği kaydedildi. AB Yolsuzlukla Mücadele Ofisi (OLAF), Frontex hakkında Ege'de göçmenlerin geri itilmesi ile taciz ve görevi kötüye kullanma gibi suçlamalar nedeniyle soruşturma başlatmıştı. OLAF'ın Frontex hakkında yürüttüğü soruşturmanın sonuç raporundan bulgular da geçen ay yine Avrupa basınında yer almıştı. Sonuç raporunda Frontex Başkanı Leggeri ve diğer üst düzey yetkililerin, Yunanistan'ın Ege Denizi'ndeki geri itmelerini yalnızca bildikleri değil, aynı zamanda örtbas ettikleri iddia edilmişti. Avrupa basınındaki birçok haberde, Frontex'in Yunanistan'ın düzensiz göçmenleri açık denize geri itmesine destek verdiği, uluslararası hukuka aykırı davrandığı, kurtarması gereken mülteci botlarını Türkiye sınırına püskürttüğü ileri sürülmüştü. Leggeri'nin, Yunanistan'ın düzensiz göçmenleri geri ittiğine ilişkin bir olayda delilleri sildirdiği savunulmuştu. Frontex ve Yunanistan makamları, geri itmelerle ilgili iddiaları bugüne kadar reddetti.

1 yıl önce

AP, AB Komisyonundan Yunanistan'ı yasa dışı geri itmelere karşı uyarmasını talep ediyor

Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) Komisyonuna Yunanistan'ın sığınmacıları Türkiye'ye doğru geri ittiği ve Yunan polislerinin dahliyle "can kaybı, insanlık dışı muamele, iltica prosedürüne erişimin engellenmesi ve geri göndermelerin" son dönemde arttığına ilişkin bir mektup yazarak Komisyonu sorumluluğunu üstlenmeye çağırdı. Avrupa Parlamentosunun Sivil Özgürlükler Komitesi Başkanı Juan Fernando Lopez Aguilar, AB Komisyonunun göç ve insan haklarından sorumlu Komisyon üyeleri Margaritis Schinas, Vera Jourova ve Ylva Johansson'a hitaben bir mektup yazdı. Mektupta, uluslararası koruma arayan onlarca kişinin Meriç Nehri'nin kara sınırı bölgesinden Türkiye'ye geri itildiğine ilişkin raporlardan söz eden Aguilar, durumun son aylarda tırmanışa geçtiğine işaret etti. Raporların AB'nin dış sınırlarında Yunan polis yetkililerinin dahliyle "can kaybı, insanlık dışı muamele, iltica prosedürüne erişimin engellenmesi ve geri göndermelerin" yaşandığına dair önemli endişeler uyandırdığını ifade eden Aguilar, mektupta AB Komisyonunun "herhangi bir şiddet kullanımını kınama görev ve sorumluluğu" olduğunu anımsattı. Aguilar, Komisyona ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) sığınmacılara insani yardım sağlanması yönündeki tedbir kararlarının uygulanmasını da garanti altına alma sorumluluğu olduğunu hatırlattı. ENGELLEMEYE ÇALIŞTILAR Dosyayla ilgilenen bir AB yetkilisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in partisi Yeni Demokrasiye ait siyasi grup olan Avrupa Halk Partisinin komite oylamasıyla mektubu engellemeye çalıştığını söyledi. Kaynak, "Girişim başarılı olamadı, mektup en geç yarın AB Komisyonuna gönderilecek." dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geçen günlerde insan hakları örgütlerinin açtığı davanın ardından, Yunan makamlarına Meriç Nehri yakınında Türkiye-Yunanistan sınırında mahsur kalan sığınmacılara yiyecek, su ve yeterli tıbbi tedavi sağlama talimatı veren 13 geçici tedbir kararı çıkarmıştı. İnsan hakları savunucuları ve önde gelen medya kuruluşları, Yunan makamlarının uluslararası hukuku ihlal eden yasa dışı geri itmelerini sık sık rapor ediyor. Buna rağmen Yunan makamları, raporları inkar etmeye devam ediyor.

1 yıl önce

Yunanistan'ın göçmenleri geri itmesiyle ilgili AB'den açıklama

AB Komisyonu sözcülüğü, Muğla açıklarında Yunanistan unsurlarınca geri itilen çok sayıda düzensiz göçmenden 2'si bebek, 3'ü çocuk ve biri kadın 6 göçmenin yaşamını yitirmesiyle ilgili AA muhabirinin sorusunu cevapladı. Can kayıpları nedeniyle üzüntü duyduklarını ifade eden AB sözcülüğü, "Türkiye'nin bildirdiği bu olayda olduğu gibi bu tür trajedilerin önlenmesi için tüm tedbirlerin alınmasının önemini hatırlatıyoruz." ifadesini kullandı. AB sözcülüğü, şunları kaydetti: "AB Komisyonu, defalarca üye ülkelere ve arama kurtarma operasyonlarına katılan tüm uluslararası aktörlere hızlı ve koordinasyon içinde hareket etmeleri ve denizde yardım isteyenlerin güvenliğinin mümkün olan en kısa sürede sağlanmasıyla ilgili yasalara uymaları çağrısında bulunmuştur. AB Komisyonu, ulusal makamların gerçekleri ortaya çıkarmak ve yanlışların takibini yapmak amacıyla her türlü suçlamayı soruşturmasını beklemektedir." BM DE TEPKİ GÖSTERDİ Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) de Yunanistan güvenlik güçlerinin kara sularından geri ittiği düzensiz göçmenlerden 6'sının hayatını kaybetmesine tepki göstermişti. BMMYK Sözcüsü Shabia Mantoo, "Bu can kayıpları kabul edilemez. Akdeniz'de yetkili makamların inisiyatifiyle zamanlı ve etkili arama kurtarma çalışmalarının acilen yeniden başlatılması gerektiğini tekrarlıyoruz." ifadesini kullanmıştı. 2022'nin başından bu yana Akdeniz ve Kuzeybatı Afrika rotaları üzerinden Avrupa'ya ulaşmaya çalışan 1300'den fazla göçmenin hayatını kaybettiği bilgisini paylaşan Mantoo, "Denizde arama ve kurtarma çalışmaları, can kayıplarını önlemek için kritik öneme sahip olmakla birlikte uluslararası bir sorumluluktur." değerlendirmesinde bulunmuştu. Muğla açıklarında Yunanistan unsurlarınca geri itilen 73 düzensiz göçmen kurtarılmış, 2'si bebek, 3'ü çocuk ve biri kadın olmak üzere 6 göçmenin ise cansız bedenine ulaşılmıştı. YUNANİSTAN'IN GERİ İTMELERİ TEPKİ ÇEKİYOR Yunanistan'ın Ege Denizi'nde göçmenleri Türk kara sularına geri itmesi ve bazı olaylarda yaşanan can kayıpları uluslararası basında da çokça konu edildi ve tepki gördü. Le Monde, Lighthouse Reports, Der Spiegel, ARD, The Guardian gibi kuruluşların çalışmalarında, geri itmeler kanıtlarıyla ortaya koyulmuştu. AB'nin sınır koruma ajansı Frontex'in de geri itmelerde Yunanistan ile kasıtlı ve sistematik olarak iş birliği yaptığı belirtilmişti. Geri itmelerde rolü bulunduğu gerekçesiyle eleştirilen Frontex'in Direktörü Fabrice Leggeri görevinden istifa etmişti. Yunanistan makamları, geri itmelerle ilgili uluslararası insan hakları örgütleri, uluslararası basın, siyasetçiler ve birçok kurumun iddialarını bugüne kadar hep reddetti.

1 yıl önce

Frontex'in yeni Direktörü, Ege Denizi'nde geri itmelerin engelleneceği güvencesi verdi

Leijtens, AB Komisyonunun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson ile Brüksel'de düzenlediği ortak basın toplantısında, 1 Mart itibarıyla göreve başlayacağı için onur ve mutluluk duyduğunu ifade etti. Varşova merkezli kuruluşun pek çok zorlukla karşı karşıya olduğunu belirten Leijtens, "Üye devletleri sınırlarını koruma konusunda destekleyecek insanlarla çalışacağım konusunda rahatım. Frontex çalışıyor ve gerçekten somut sonuçlar elde ediyor. Daha fazla gelişim yolunda hızla ilerlemeliyiz." ifadelerini kullandı. Leijtens, Frontex'in çalışma şekli konusunda geliştirilmesi gereken şeyler olduğuna dikkati çekerek, "Etkinliği artırmalıyız ve yasallığı sağlamalıyız. Benim için hesap verebilirlik, temel haklar ve sınır yönetimi önemli konular. Şeffaflığın temelini de bunlar oluşturuyor." dedi. Nasıl çalıştıkları konusunda çok açık ve şeffaf olmaları gerektiğinin altını çizen Leijtens, "Ne yaptığımızı ve neden yaptığımızı anlatabilmeliyiz çünkü Frontex özünde bir Avrupa ajansı ve Avrupa'nın değerlerini yansıtmalı. Bundan kesinlikle şüphe duyulmamalı." diye konuştu. Leijtens, sınır geçişlerinin modernizasyonu için çalıştıklarını ifade ederek, Şengen ve AB üyelerinin sınır geçişleriyle ilgili de çalışmalar yürüteceklerini söyledi. Leijtens, Ege'de Yunanistan'ın geri itmelerine göz yumduğu, hatta işbirliği yaptığı iddialarıyla gündeme gelen Frontex'le ilgili bir gazetecinin "Basit bir 'evet' ya da 'hayır' sorusu. Gözetiminiz altında yasa dışı geri itme uygulamasına son vermeyi taahhüt ediyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Çalıştığım insanların 'geri itme' denilen şeyin bir parçası olmamasından sorumluyum. Eğer bir şey yasal değilse, yasak olmalı. Dolayısıyla bunun çok açık olduğunu düşünüyorum." GERİ DÖNÜŞLERE AĞIRLIK VERİLECEK Johansson da "Frontex'ten yüksek beklentilerimiz var. Frontex'in müdahil olması gereken çok alan var." dedi. Düzensiz göçlerdeki artış konusunda değinen Johansson, Batı Balkan bölgesinin iç sınırlarında AB'ye göçü engellemek amacıyla Frontex'in konuşlandırılması için müzakerelerin sürdüğünü belirtti. Johansson, Frontex'in uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele konusunda da rol üstlenmesi gerektiğini ifade ederek, "Son dönemde AB'ye çok büyük miktarda uyuşturucu kaçırıldı. Geçen sene örneğin Anvers limanında rekor düzeyde, 100 tonluk kokain yakalandı. Bu yüzden gelecek haftalarda Anvers'i ziyaret edeceğim. İşbirliğimizi artırmak için Kolombiya ve Ekvador'a da gideceğim." diye konuştu. Diğer bir konunun sığınma başvurusu kabul edilmeyenlerin geri dönüşlerinin sağlanması olduğuna değinen Johansson, "Gelecek hafta geri dönüşlerle ilgili operasyonel stratejiyi açıklayacağım. Bu, ağırlık vereceğimiz konulardan biri." ifadelerini kullandı. Johansson, geri itmelerle ilgili de Akdeniz'de yıl başından bu yana 30 kişinin yaşamını yitirdiğini belirterek, "Önceliğimiz her zaman hayat kurtarmak olmalı. Frontex'in rolü bu. Eğer (Frontex) batma ya da kaybolma tehlikesi olan bot ya da tekne görürse, bunu durdurması için sahil güvenliği uyarmalı." değerlendirmesini yaptı. FRONTEX'İN KARIŞTIĞI GERİ İTME SKANDALLARI VE YÖNELTİLEN SORUŞTURMALAR Yunanistan sahil güvenliği ve Frontex'in dahil olduğu geri itme olaylarına ilişkin haberler, 2020'den itibaren uluslararası basında yer aldı. Bu haberlere göre, Yunan sahil güvenlik botları, Türkiye'den Yunanistan'a geçmek isteyen göçmenlerin botlarını engelleyip, zarar verip, hatta batırırken Frontex olanlara göz yumuyordu. Bunlar üzerine Brüksel'de eleştirilere, izahat talebi ve soruşturmalara hedef olan Frontex ve yönetiminin, temel hak ihlallerini önlemediği sonucuna varılsa da iddiaların arkası kesilmedi. Bu haberler, tanık ifadeleri, video kayıtları, uydu görüntüleri gibi çok sayıda kanıtla desteklendi. Frontex'in veri tabanında yüzlerce düzensiz göçmenin Ege'de geri itilmesine yönelik kayıtların yer aldığı belirtildi. Avrupa basınına sızan rapora göre, Frontex'in üst düzey yetkilileri, muhtemel insan hakları ihlalleri vakalarını, kurumun temel haklardan sorumlu görevlilerinden sakladı. Bunlar üzerine Frontex'in son direktörü Fabrice Leggeri, 29 Nisan'da görevinden istifa etti. Hans Leijtens, Aija Kalnaja'nın geçici direktörlüğünün ardından Leggeri'nin yerine 20 Aralık 2022'de atandı. Geri itmelerle ilgili Yunanistan ve Frontex'e tepki gösterenler arasında Türkiye de bulunuyordu. Türk yetkililer, sık sık geri itmelerin insanlık dışı olduğunu vurguladı.