20 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Washington Post yazarı Aslı Aydıntaşbaş, gezicilerin fantazisi olan bir eylemi Ak Partililere yakıştırdı:. #MuslukAcİstanbulunSuyunuBitir

Gezi Parkı eylemlerinde başarılı olamayanlar hükümeti düşürmek için sosyal medyadan İstanbul’daki barajların boş olduğunu iddia ederek “#MuslukAcİstanbulunSuyunuBitir” hashtag’i ile karalama kampanyası düzenlemişti

3 yıl önce

Boğaziçi üniversitesi eylemlerinde gezi parkı esintileri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararla Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü görevine Prof. Dr. Melih Bulu atandı. Bu gelişme üzerine öğrenci olduğu iddia edilen bir grup üniversite kampüsüne girerek eylem düzenledi. Kalabalığı fırsat bilen provokatörler öğrencilerin arasına karışarak terör örgütlerinin sloganlarını attı

3 yıl önce

Çıktıkları gezide kayboldular, afad ekipleri kurtardı...

Akşam saatlerine kadar gezinti yapan üç kafadar, havanın kararmasıyla birlikte dönüş yolunu bulamayınca dağda mahsur kaldı. Çareyi 112 Acil Çağrı Merkezini aramakta bulan gençler, ekiplerden yardım istedi. 
İhbarın ardından Afet ve Acil Durum (AFAD) Denizli İl Müdürlüğü ekiplerince, bölgede arama çalışması başlatıldı. Bölgeye ulaşan AFAD ekipleri, araçlarını Teras mevkisine bıraktıktan sonra yaya olarak çalışmalarına gece boyunca devam etti. Sabaha kadar devam eden çalışmaların ardından sabah saa6 06.30 sıralarında dağda mahsur kalan üç gence ulaşıldı. 13 saat sonra Karcı Dağı'nda bulunan 3 genç, sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Kontrol amacıyla hastaneye götürülen gençler, ayakta tedavi edilerek taburcu edildi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu'dan afet bölgesindeki gönüllü gençlere helikopter gezisi jesti

İncelemelerde bulunmak üzere ilçeye gelen Bakan Soylu, afet koordinasyon merkezinde kendisini karşılayan Ayancık Gençlik Merkezi gönüllüleri ile bir süre sohbet etti. Gençlerle fotoğraf çektiren Soylu, yetkililere talimat vererek, "Yarım saat iş paydos, bunlara helikopterle bir Ayancık turu attırılsın." ifadesini kullandı. Bakan Soylu'nun talimatı üzerine gönüllü gençler, helikoptere bindirilerek gezdirildi.

2 yıl önce

Gezi olaylarının baş aktörü Levent Üzümcü'ye İBB sahip çıktı

2013 yılında ortalığı savaş alanına çeviren Gezi olaylarına destek veren isimlerin başında yer alan Levent Üzümcü, Twitter'dan yaptığı provokatif paylaşımlarla da gündemden düşmedi. Üzümcü, 2015 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları'ndaki görevinden alındı. Daha sonra Şişli Belediyesi'nde CHP'den Meclis üyesi seçilerek maaşa bağlanan Üzümcü'ye bu kez de Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB'den af çıktı. Sosyal medyadan duyurdu İBB, Üzümcü'ye İstanbul Şehir Tiyatroları'ndaki oyunlarda tekrar görev verdi. Üzümcü göreve geldiğini sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu. Erdoğan'a kin kusmuştu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısındaki nefret söylemleriyle de tanınan Levent Üzümcü, bir gazeteye verdiği röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: "Hep söylüyorum; ne ben onun cumhuruyum ne o benim başkanım" Ölen imamla dalga geçmişti Provokatif söylemleriyle bilinen Üzümcü, ağacın altında kalarak hayatını kaybeden imam Ramazan Akbaş'ın ölümüyle açık açık dalga geçerek, "Ah be Ramazan. Bir imam kolay mı yetişiyor" ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Kavala, Soros'un kuryesi, Gezi'nin kışkırtıcısıdır

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Zamanın çarkı kesintisiz döndükçe, ya güvenli sahillere çıkarız ya da hamlığın ve çiğliğin dehlizlerinde kaybolur gideriz. Ya huzurlu bir hayatı kendi irademizle seçeriz, ya da huzursuzluğun girdabında ömrün tükenmesini hüzünle seyrederiz. Esasen tercihlerimiz kim olduğumuzun işareti, nasıl bir hayat istediğimizin de ifadesidir. Türk milleti her şeyin en güzeline layık olmasının yanında bu zorlu ve zahmetli hedefe pek çok kördüğümü çözme mahareti göstererek kendi tercihleriyle vasıl olmuştur. Dayatmayı, esareti reddetmiş, köleliğe hayır demiştir. Cumhuriyet milli bir tercihtir. Dönemin şartları gereği en doğru, en münasiptir. Tarih bize gösteriyor ki değişim rüzgarı esmeye andan itibaren nice çatılar uçmuş, nice statükolar sarsılmıştır. Cumhuriyet'in ilanı ile tetiklenen güçlü değişim ne milleti ne de devleti değiştirmiştir. Değişen yalnızca siyasal rejim olmuştur. Asırlarca birbirlerine eklemlenerek vücuda gelen Türk devlet zinciri halkalarına 29 Ekim 1923 tarihinde sonuncusunu eklemiş bize göre konu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Bazı maksatlı cahiller Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlının reddi mirası ile kurulduğunu söylese de bu iddia tamamen uydurma ve tarihsel gerçekliklere tamamen terstir. Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı İmparatorluğu'nun devlet, asker, bürokrat ve vatansever yürekleri milletimizin soylu iradesine dayanarak kurmuştur. 1913'te fes takıp imparatorluk coğrafyasında düşman kovalayan vatan evlatları 1923'te bu defa kalpak giyip vatan topraklarından düşmanları atarak cumhuriyeti fiile geçirmişlerdir. Tarihte kurulan her Türk devleti bir öncekinin eseridir. Bu bilinçle önümüzdeki cuma günü Cumhuriyet'in kuruluşunu gururla kutlayacağız. Cumhuriyet kutlu bir emanettir. Anadolu topraklarındaki varlığımızın son 98 yılı Cumhuriyet yönetimi altında geçmiştir ve 100. yıla 2 yıl kalmıştır. Cumhuriyetin vasfı millet egemenliğine dayanması, demokrasiyi sistem olarak benimsemedir. Rejim ile hükümet sistemi arasındaki farkı çarpıtmak için kara propaganda yapanlar özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hedef tahtasına koymuşlardır. Rejim değişti diyerek yaygara koparanlar iflah olmaz bir yalancılığa yakalanan gafillerdir. Türkiye'de rejimin adı Cumhuriyet'tir, sistemin adı ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bu ikisini birbirlerine karıştıranların zihniyeti fukura olduğu için akılları da ukaladır. Cumhuriyetin ardında Çanakkale Zaferi'nin heybeti, Milli Mücadele'nin haşmeti varken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ardında 15 Temmuz ihanet ve işgal hevesine karşı milletin kahramanca direnişi bulunmaktadır. Cumhuriyet tarihin dar patikasında zalimlerin hunhar baskıları altında, Türkiye artık yoktur diyen emperyalistlerin saldırıları karşısında milletin varoluş onuru olarak ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise parlamenter sistemin duvara tosladığı, başkentimizin bombalandığı, 251 millet evladının şehit olduğu bir dönemin hemen sonrasında milli diriliş ve yükseliş ruhu olarak doğmuş ve serpilmiştir. Bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne itiraz edip ne dediği muamma olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem peşinde koşanlar 15 Temmuz'un rövanşını almak için hazırda bekleyen FETÖ'nün ve PKK'nın dümen soyuna giren siyasi partilerdir. Bunların sadece siyasetleri değil vicdanları da emperyalistlerin kurşun askeri haline gelmiştir. 29 Ekim 1923'ün mihmandarı büyük Türk Milleti'dir. Cumhurbaşkanlığı sistemi halk oylaması ile gerçekleşmiş, Milletimiz Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tasdik etmiştir. 4 yıl önce Cumhurbaşkanlığı sistemine dünya üzerinde çok az şekilde karşılaşılan şekilde kansız ve kavgasız geçilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi yönetim sisteminde muazzam bir reformdur. Sonumuzu hazırlamak isteyen çevrelere milli bir cevaptır. KILIÇDAROĞLU'NU HEDEF ALDI Sistem krizine oynayan suyu bulandırarak devleti ve milleti aciz düşürmek için fırsat kollayanlar yabancı muhbirleridir. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi olmadığını, gerçek demokrasiyi getireceklerini söylüyor. Kılıçdaroğlu'na kim ne söylüyorsa yanlış söylüyor, komik durumlara düşürüyor. Akıl hocalarını gözden geçirmesinde bize göre yarar vardır. Bu gidişle dost gördükleri postuna samanı dolduracaklardır. Türkiye'de demokrasi yok demek egemenliğin yegane sahibi Türk milletine en ağır hakaret, en soysuz suçlamadır. Kılıçdaroğlu ya bilerek ya da cehaletinin oyununa gelerek hem devlete hem millete adeta kazan kaldırmıştır. Böylesi bir şahsın CHP Genel Başkanı olması inanılmayacak bir talihsizdir. Kılıçdaroğlu'nun gözü ile bakınca her yer zillet, her şey rezalettir. Bu şahıs aziz Atatürk ile çelişmektedir. 100. yıl dönümünde Cumhuriyet'in hakkını ve hukukunu müdafaa edecek zillet değil millettir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün CHP ile yalnızca kuruluş yılları bazında bir ilgisi kalmıştır. Ne CHP eski CHP'dir ne de Türkiye zillete müsaade edecektir. Türkiye Cumhuriyeti'ni hak ettiği gelişmişlik düzeyine biz çıkaracağız. Türkiye'yi lider ülke seviyesine biz taşıyacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kilitleri ya açacağız, ya kıracağız. Herkesin iş ve aş sorunlarını çözmüş bir milli ekonomiyi, terörün kökünü kazımış ve felç etmiş bir bünyeyi, dünyaya Türkçe bakan bir dış politika mimarisini el birliği ile, Cumhur İttifakı ile sağlayacağız. İrademiz ve gücümüz Büyük Türk Milleti'dir. Türkiye Cumhuriyet toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet içinde, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Laikliğin tahribatı ve tenkisatı imkansızdır. Bu milletin devletin varlığı ile kimin sorunu var ise bizim de onlarla sorunumuz sonuna kadar olacaktır. Alayını her cephede karşılayacağımız iyi bilinmelidir. Cumhuriyet bedava kazanılmamıştır, işbirlikçi kalpazanlara asla bırakılmayacaktır. Cumhuriyet'e düşmanlık Cumhur'a düşmanlıktır. Demokrasi İttifakı'ndan bahsedenler Milli Mücadeleden intikam almak isteyen bölünme ve yıkım sevdalılarıdır. Bizim böyle bir sevdayı içinde taşıyanlarla iki dünyada da hesabımız vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin tercihidir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk milletimizin ortak değeridir. Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır, devletimiz ve milletimiz baki kalacaktır. Bir kere yükselen bayrak bir daha düşmeyecektir. Bizim mutabakat zeminimiz Türkiye'dir. BÜYÜKELÇİLERİNİN KAVALA ÇAĞRISI 18 Ekim 2021 Pazartesi akşamı ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin resmi twitter hesabından seviyesiz bir açıklama yapılmış, ilaveten 9 devletin büyükelçisi de bu açıklamaya iştirak ederek devam eden bir davanın faili ile ilgili Türkiye'ye hukuksuz bir çağrıda bulunmuşlardır. Uluslararası hukuk ile demokratik teamüller çiğnendiği gibi Türkiye'nin iç hukuk düzeni ve egemen eşitliği onlu büyükelçi grubu tarafından hedef alınmıştır. ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda ülkelerinin Ankara büyükelçileri muhtemel devlet ve hükümet başkanlarının teşviki hatta talimatı ile Mehmet Osman Kavala'nın avukatlığına soyunmuşlardır. Yürüyen bir yargısal sürece müdahale olmaya teşebbüs etmek gibi bir skandala imza atmakla kalmamışlar, görevlerinin sınırlarını tamamen aşmışlardır. Kısaca söylersek bu 10 büyükelçi Osman Kavala'nın serbest bırakılması için açıklama yapmıştır. Kılıçdaroğlu da aynısını seslendirmiş, İP Başkanı da yeşil ışık yakmıştır. Zalim bir üst akıl hem büyükelçileri ve Millet İttifakı'nı dürte dürte harekete geçirmiştir. Şirret bir oyun ve tehlikeli bir rol paylaşımı söz konusudur. Türkiye'yi sıkıştırmak, bir sonraki tehditvari adımları tetiklemek için yapılmıştır. Emeller ortaya çıkmıştır. Bu harcın içinde CHP'den İP'ine kadar siyasi partilerin varlığı utanç kaynağıdır. Kavala Soros'un kuryesi, Gezi Parkı olaylarının azmettiricisidir. Gezi olaylarına bir park ötesinde anlam ve misyon yüklenmesinde aktif pozisyon üstlenen, dünyadaki birçok kalkışmayı renkli demokrasi devrimi olarak lanse eden ve bu amaçla sivil toplum kuruluşlarına para, lojistik, kaynak, insan sağlayan Açık Toplum Vakfı'nın Türkiye piyonu bu şahıstır. Soros uşağı olan Kavala 4 Ağustos 2015 tarihinde kendisi ile yapılan bir röportajda PKK'yı rasyonel politikalar yürüten bir örgüt olarak değerlendirecek kadar gözünü karartmış, teröre çanak tutmuştur. AYM'Yİ HEDEF ALDI Kavala, 18 Ekim 2017'de İstanbul'da yakalanmıştır. 29 Aralık 2017'de Anayasa Mahkemesi'ne 8 Haziran 2018'de ise AİHM'e başvuru yapmıştır. AYM, 22 Mayıs 2019 tarihinde aralarında mahkeme başkanı Zühtü Arslan'ın da bulunduğu 5 üyenin karşı oyu ve oy çokluğu ile Anayasa'nın 19. maddesinin 3. fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine ayrıca tutuklamanın hukuki olmadığından bahisle kişi hürriyetinin ve güvenliğinin ihlal edildiğine dair iddianın kabul edilebilir olduğuna ise oy çokluğu ile karar vermiştir. AYM öyle bir hale gelmiştir ki nerede bir hain, nerede Türkiye'nin kuyusunu kazmak için faal halde bulunan bir çapulcu varsa onlarla yan yanadır. Terörist Demirtaş'ın yanında duran bu mahkemedir, Soroscu fitnenin yanında konuşlanan bu mahkemedir. Osman Baydemir ile ilgili hak ihlali kararı veren, 30 bin TL tazminat ödenmesi kararını da AYM vermiştir. Şu adaletsizliğe bakın ki hem canımızı alıyorlar hem paramızı alıyorlar. Çünkü failin, katilin, teröristin hak ihlaline kaldığını iddia eden bir mahkemenin şehitlerimize, gazilerimize, yetimlerimize söyleyecek tek bir sözü olamaz. Sorarım sizlere AYM kapanmasın da hak ve hukukun itibarı mı yok olsun. AYM kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin. Demirtaş ve Kavala davasında hak ihlali kararı veren sözde hakimler gelsin bunu külahıma anlatsınlar. Haydi buyursunlar, FETÖ'cüler ile bölücüler ile ilgili süren mahkemeler kısa süre içinde sonuçlandırılmalıdır. Teröre yardım ve yataklık yapan vekillerin dokunulmazlıklarının süratle görüşülmesi gerekmektedir. 'AHLAKSIZLIKTIR, EGEMENLİK HAKLARIMIZA SUİKASTIR' Kavala'nın avukatı arayıcılığıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru Türkiye aleyhinde sonuçlanmıştır. Farklı bir karar alınsa şaşırırdık, bu mahkeme kararı Avrupa'nın elinde koza dönüşmüştür. Yunanistan'a kimseden en ufak bir itiraz gelmemektedir. 10 büyükelçi Soroscu Kavala ile aynı mevziye girerek Türkiye'ye bir nevi muhtıra vermiştir. Bu muhtıra ahlaksızlıktır, egemenlik haklarımıza suikasttır, bağımsızlığımıza kumpastır. Bunlardan dolayı gayri meşrudur. 10 büyükelçi hem Viyana Sözleşmesine hem anayasaya aykırı hareket etmişlerdir. Türkiye bir hukuk devletidir. Büyükelçiler hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve demokrasi onuruna sabotaj yapmışlardır. 10 ülkenin büyükelçisi bahse konu sözleşme ve anayasa kapsamında zaten istenmeyen adam haline çoktan gelmiştir. BÜYÜKELÇİLERİN 'KAVALA' AÇIKLAMASI Dün ABD Büyükelçiliği'nden yapılan açıklamada, Viyana sözleşmesinin 41.maddesine teyit ettiklerine yer verilmiştir. Diğer büyükelçilerde aynı açıklamayı yapmıştır. Cumhurbaşkanımızın cesur ve kararlı duruşu tarihi bir yanlışın düzeltilmesinde önemlidir. Türkiye kum torbası değildir. ABD'nin 18 Ekim bildirisinden geri adım atması önemlidir. Kavala ile ilgili hüküm verilirse önce cezasını burada çekmesi, daha sonra da vatandaşlıktan çıkarılarak 10 büyükelçiden birisinin ülkesine gönderilmesi artık zarurettir. Herkes haddini bilsin, saygısızlığa tahammülümüz yok. Batılı ülkelerin Türkiye yaklaşımları dostane değildir. TEZKERE MESAJI TSK'nın gerektiği taktirde sınır dışına operasyona gönderilmesi ile ilgili tezkereye ön şartsız evet diyeceğimizi belirtiyorum. Herkes tavrını belirlemelidir. Terörle mücadelenin aması, fakatı, eğeri olamaz. CHP duyarlı olmalıdır. İP ise hem nalına hem mıhına vurmaktan vazgeçmelidir. ABD, PKK'ya silah verirken F-35'in parasını iade etmeye henüz yanaşmamıştır. Haydut devlet statüsüne düşmek istemiyorsa paramızı vermelidir. AB'NİN TÜRKİYE RAPORU Raporda yanlı değerlendirmeler hakimdir. Türkiye'nin üyelik hususundaki tercihi açıktır. Hem doğu hem batı diyoruz, iki yöne de bakıyoruz. Onurlu, egemenlik haklarına saygı esasına dayanan üyelik olursa ne ala... ABD'YE S-400 VE F-35 TEPKİSİ Türkiye'nin istediği F-16'ların maliyeti 7 milyar dolardır. ABD, S-400 konusunu Türkiye ile ilişkilerin ağırlık konusu yapmıştır. Biden yönetimi S-400'ler ile ilgili kararını tescil etmiştir, bu sorun çözülmeden diğer konuları ele almayacağını belgelemiştir. Rusya'dan S-400 almayın, alsanız da kullanmayın dayatması yapan ABD güvenlik konseyinde ortaktır. Madem Rusya'dan rahatsızlar, Güvenlik Konseyi üyeliğinden neden ayrılmıyorlar? Türkiye, ABD'nin PKK'ya verdiği silahlardan rahatsızdır. Bu her defasında iletilmiştir. Roma'da düzenlenecek G-20 zirvesinde Erdoğan-Biden görüşmesinde anlaşmazlıkların çözülmesi başlıca temennimdir. TÜSİAD'A TEPKİ TÜSİAD'ın açıklamasını esefle kınadığımı belirtiyorum. TÜSİAD kendi işine bakmalıdır. milletin vermediği yetkiyi kullanma gayretkeşliğine bakmamalıdır.

2 yıl önce

Diyarbakır anneleri PKK'ya tepki yürüyüşü düzenledi: Pervin Buldan'ın kızı Avrupa'da geziyor, benim kızım dağda

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin, 3 Eylül 2019'da başlattığı oturma eylemi 801'inci gününde sürüyor. Evlat nöbetinde 800 günü geride bırakan aileler, teröre karşı, "Büyük buluşma" adıyla yürüyüş düzenledi. HDP İl Başkanlığı binası önünde başlayan ve Turgut Özal Bulvarı'nda devam eden yürüyüşte aileler, ellerinde Türk bayrağı, çocuklarının fotoğrafı ile "Artık yeter, düşün yakamızdan", "Kürt-Türk kardeştir, HDP kalleştir", "Türkiye nöbette" yazılı dövizler taşıdı. "Türk-Kürt kardeştir, HDP kalleştir", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez", "Hepimiz askeriz, PKK'ya yeteriz", "Annelerin isyanı PKK'yı yenecek" sloganlarının atıldığı yürüyüş, HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde sona erdi. Yürüyüşe Van, Muş Şırnak ve Hakkari'de dağa kaçırılan çocukları için eylem yapan aileler ile Türkiye'nin birçok ilinden gelen evlatları dağa kaçırılan anne ve babalar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve vatandaşlar da destek verdi. "BİZ EVLATLARIMIZI Oğlu Bayram için eylem yapan anne Ayten Elhaman, yaptığı açıklamada, evlatları için eylem yaptıklarını söyledi. Evlatlarını PKK için büyütmediklerini dile getiren Elhaman, şöyle konuştu: "Kız ve erkek çocuk fark etmeksizin 9-10 yaşındaki çocukları acımadan annelerin kucağından alıp dağlarda, taşlarda süründürüyorlar, öldürüyorlar. Biz evlatlarımızı istiyoruz. HDP'nin iç yüzünü artık bütün Türkiye görsün, bütün dünya duysun. HDP, PKK çocuklarımızın katili, çocuk hırsızı." Elhaman, ilk günden bu yana kendilerine desteklerini esirgemeyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya teşekkür etti. Evladına teslim olma çağırısında bulunan Elhaman, "Lütfen gelin Türkiye Devleti'mize, kolluk ve jandarma kuvvetlerimize teslim olun, korkmayın." ifadelerini kullandı. “KÜRTLERİN YÜREĞİNİ ONLAR YAKTI" Oğlu Mehmet için gelen Sariye Tokay da Kürtçe, terör örgütü PKK'nın uzun yıllardır Kürtlerin, asker ve polis annelerinin ciğerini yaktığını belirtti. "Evlatlarımız için mücadele ediyoruz. buradan kalkmayacağız" diyen Tokay, "Hani insan hakları, hani çocuk hakları. Hiçbir gün Kürtleri temsil etmediler. 'Kürtleri temsil ediyoruz.' diyorlar, ben de Kürt değil miyim, yalan söylüyorlar. Kürtlerin yüreğini onlar yaktı." dedi. Oğlu Rojhat için eylem yapan Necibe Çiftçi de çocuğuna kavuşmak istediğini belirtti. HDP ve PKK'ya tepki gösteren Çiftçi, "Allah'ın izniyle bu HDP ve PKK çökertilecek." ifadesini kullandı. Oğluna seslenen Çiftçi, "Oğlum geri dön. 33 oğlumuz dağdan gelip teslim oldu. Yeter artık dağdaki tüm evlatlara sesleniyorum. Geri dönün, artık orası sizin yeriniz değil." diye konuştu. “TÜRKİYE HDP'NİN İÇ YÜZÜNÜ GÖRSÜN" Oğlu Ramazan için eylem yapan anne Mevlüde Üçdağ, evlat nöbetinde 800 günü geride bıraktıklarını söyledi. 6 yıldır evladının kokusuna hasret kaldığını, evlatlarına kavuşan ailelerin yaşadığı mutluğu kendisinin de yaşamak istediğini dile getiren Üçdağ, "Dağda tek bir evlat kalmayana kadar gitmeyeceğiz. Çünkü biz burada evlatlarımızın yolunu gözlüyoruz. Hiçbir şekilde gitmeyeceğiz. Tüm Türkiye HDP'nin iç yüzünü görsün çünkü oğlum HDP tarafından kandırıldı gitti. Oğlum, seni koklamak istiyorum. Gel ne olursun sesime ses ver." diye konuştu. “PERVİN BULDAN SENİN KIZIN AVRUPA'DA GEZİYOR" Kızı Zübeyde için oturma eylemi yapan Esmer Koç, evladına kavuşana kadar eyleme devam edeceğini vurguladı. Kızından 8 yıldır haber alamadığını aktaran Koç, "Kızım HDP'liler tarafından kaçırılarak terör örgütü PKK'ya verildi. 800 gündür evlat nöbetini tutuyorum. HDP ve PKK' dan evladımı istiyorum. Artık yeter versinler evlatlarımızı." dedi. Kızı kaçırıldığında ayağından ameliyatlı olduğunu dile getiren Koç, "HDP'ye sesleniyorum. Pervin Buldan senin kızın Avrupa'da geziyor. Benim kızım dağda, taşta, toprakta geziyor. Lanet olsun size." sözlerine yer verdi.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun kışkırttı ‘Gezi tayfası’ sokağa çıktı Polis müdehale etti! İstediklerini alamadılar

Döviz kurundaki yükselişi bahane eden DHKP-C yandaşı küçük bir grup ikinci gezi olaylarını niyetiyle İstanbul ve Ankara’da nabız yokladı. Halktan gerekli desteği bulamayan provokatörlere polis müdahale etti. DHKP-C’LİLER KAHVEHANELERDE HALKI SOKAĞA ÇAĞIRDI Sosyal medyadaki çağrılarında umdukları kalabalığı bulamayan örgüt yandaşları kahvehaneleri dolaşarak vatandaşları sokak eylemlerine katılmaya davet etti. Provokatörlerin çağrılarına kimse kulak asmadı.

1 2 3 4 5 6 7