23 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

'AK Parti yaptı-CHP açtı' gündeminde bugün... Ataköy-İkitelli metro hattında 2 durak açıldı

Yapımına 15 Şubat 2016 tarihinde Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş döneminde başlanan Ataköy-İkitelli Metro hattının iki durağı hizmete açıldı. Toplam 11 duraktan oluşan 13,5 kilometrelik M9 İkitelli - Ataköy Metro hattının 2 durağı olan Bahariye - Masko bölümünün açılışı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından gerçekleştirildi. Eski İBB Başkanı Kadir Topbaş 8 Ağustos 2017 tarihinde yapımı hızla devam eden Ataköy - Basın Ekspres - İkitelli Metro Hattı'nın Çobançeşme - Kuyumcukent TBM Montaj Programı'nda "Şu an çoğunluğu metro olmak üzere 257.3 kilometre raylı sistemin yapımına devam ediyoruz. Dünyanın hiçbir şehrinde bu kadar yoğun metro yatırımı yok" demişti. Topbaş, metronun tamamlanması ile yolculuk sürelerinin; Ataköy – İkitelli Sanayi: 19 Dk, Ataköy-Başakşehir: 27 Dk, Ataköy-Kirazlı : 30 Dk, Havalimanı-Başakşehir : 27 Dk, Mahmutbey-Yenibosna : 23 Dk olarak gerçekleşeceğini açıklanmıştı. AK PARTİ YAPTI - CHP AÇTI AK Parti döneminde projelendirilen, kaynağı sağlanan, ihalesi gerçekleştirilen, yapımına başlanan ve tamamlanma aşamasına getirilen Ataköy-İkitelli Metrosu'nun iki durağının açılış töreni gerçekleşti. Törene CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da katıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu metro hattı iki durağının açılışıyla ilgili olarak "İsrafı bitirdik, verimli kullandık, metroların yapımına başladık, şimdi teker teker açıyoruz" açıklamasını yaptı. İBB Başkanı İmamoğlu, eski İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın "Şu an çoğunluğu metro olmak üzere 257.3 kilometre raylı sistemin yapımı da devam ediyor. Gezin bakın, dünyanın hiçbir şehrinde bu kadar yoğun metro yatırımı yok. " sözünü kullanarak şehirdeki üst geçitleri tanıtmıştı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu döneminde projelendirilip kaynağı bulunan, ihalesi gerçekleştirilerek yapımına başlanan herhangi bir metro hattı ise bulunmuyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kirli gündemlere itibar etmeden yolumuza devam edeceğiz

Erdoğan'ın açıklamalarından notlar; Barajımız ülkemizin kuraklık tehdidiyle karşı karşı olduğu şu dönemde hizmete girmiştir. Şehrimize yıllık 19 milyon metreküp içme suyu sağlayacak 43 km'lik isale hattının tamamlanmasıyla Kilis'in bu sorunu çözülmüştür. Afrin, Halep'in kardeşi Kilis hem kendi vatandaşlarımızla hem de misafirleriyle inşallah bir daha susuzluk çekmeyecek.  Yatırım tutarı toplamda 500 milyonu bulan barajımızın ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Kilis'te arıtma tesisine başladık. Bu yıl tamamlandığında Kilisli kardeşlerimiz yeterli ve temiz suya kavuşmuş olacak. 6 içme suyu tesisi, 3 gölet, 9 taşkın koruma tesisi kazandırdık Kilis'e. Milletimizin huzuruna her gün yeni yatırımla çıkıyoruz.  Ülke olarak sınırlı sahip olduğumuz su kaynaklarını en verimli şekilde kullanmamız gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Suyu barajlarla biriktirerek ihtiyaç duyulan vakitlerde kullanmaktan geçiyor. 276 milyar liralık yatırımla 600 baraj yaptık. 45 metreküplük su depolama hacmine sahip olduk.  90 adet içme suyu projesiyle ilgili yatırımlarımız sürüyor. İçme suyu ihtiyacının karşılanması için zorlukların hepsinin üstesinden gelecek seviyeye getirdik. Yaptığımız yatırımların meyvelerini almaya başlayacağız. En büyük avantajımız iyi yetişmiş bilgili insan kaynağına sahip olmamızdır. İnsanlığın yaradılıştan beri temel ihtiyaçları olan güvenlik, barınma ve gıda gibi başlıkları hizmet siyasetimizin esasları olarak belirledik.  Tarım sektörü desteklerimizi arttırarak kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarıyla kalmadık, önemli bir gıda ihracatçısı haline geldik. 12 milyon konut bizim dönemimizde inşa edilmiştir. 1 milyonu da doğrudan TOKİ tarafından yapılmıştır. Türkiye'yi terör örgütleri ve suç çetelerinden kurtardık. hukuk hak ve özgürlükleri geliştirme gayretimizi yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırmayı hazırlanıyoruz. Bu başlıklarla bile ülkemizin nereden nereye geldiğini herkes kabul edecektir.  Türkiye 2023 hedeflerine yaklaştıkça daha iyi anlaşılmaktadır. Sağlık altyapımızın önemine salgın döneminde şahit olduk. Barajların ve sulama içme suyu tesislerinin önemini iklim değişikliğiyle beraber göreceğiz. Gelişmiş ülkelerin de en küçük kriz durumunda nasıl faşizan yöntemlere başvurduğunu gördük. Türkiye darbe girişimi dahil ne yaşarsa yaşasın ekonomisini ayakta tutma iradesinden asla taviz vermemiştir.  Eski Türkiye alışkanlıklarıyla milletimizin demokratik kazanımlarına göz dikenlere geçit vermeyeceğiz. Kilisliler sınırın ötesinde yaşanan acıları çok iyi bilir. Kirli gündemlerle ülkemizi eski istikrarsız günlerine döndürmeye çalışanlara itibar etmeden yolumuza devam edeceğiz. İnşallah bundan sonra da milletimizle beraber sahip olduğumuz güven huzur refahla hedeflerimize ilerleyeceğiz.  Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefine ulaşmaya çok daha yakınız. Kendi ülkelerindeki saldırılardan kaçarak hayatlarını bizim şehirlerimizde sürdüren kardeşlerimize Allah biz kullarına sabredenlerle olduğunu ve her zorluk sonrası kolaylık geleceğine ifade ediyor. Komşumuz Suriye'nin kendi toprak bütünlüğü yeniden aydınlık geleceğe kavuşması için her türlü çabayı sürdürmeye devam edeceğiz.

2 yıl önce

Biden'ın, İsrail Cumhurbaşkanı Özel Kaleminin önünde diz çöktüğü fotoğraf sosyal medyada gündem oldu

İsrail basını, Rivlin'in 28 Haziran Pazartesi Beyaz Saray'a gerçekleştirdiği ziyaret esnasında çekilen yeni bir fotoğrafı servis etti. Fotoğrafta Biden, Rivlin'in Özel Kalemi Ultra Ortodoks Ravitz'in önünde diz çökerken görülüyor. Haftanın fotoğrafı Rivlin'in, Biden'a Ravitz'in 12 çocuk annesi olduğunu söylediği ve bunun üzerine Biden'ın, Ravitz'in önünde diz çöktüğü belirtildi. Fotoğraf Amerikalı kullanıcılar arasında da sosyal medyada hızla yayıldı, çok sayıda kişi söz konusu kare için "haftanın fotoğrafı" yorumunu yaptı.

2 yıl önce

Mahir Ünal: 'Kayıp silahların gündeme getirilmesi 15 Temmuz'u itibarsızlaştıran argümanları içeriyor'

AK Parti'li Ünal, 15 Temmuz hain darbe girişiminin 5'inci yıl dönümünde, açıklamada bulundu. Ünal, 15 Temmuz'u siyasi tartışmanın malzemesi yapmanın son derece yanlış olduğunu söyleyerek, "Çünkü; o geceyi bu Meclis'te CHP'lisi, MHP'lisi, AK Partilisi birlikte yaşadı. 15 Temmuz'da bir millet mutabakatı oluştu. Bu millet mutabakatı aslında 7 Ağustos Yenikapı mitinginde de mevcuttu. O millet mutabakatının içerisinde CHP de vardı. Ama 7 Ağustos'tan sonra ne oldu bilmiyoruz. CHP, 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe', 'tiyatro' demeyi seçti. Bu gecede millet çıplak elleriyle, istiklaline, devletine, geleceğine sahip çıktı" dedi. 'İYİ NİYETLİ AÇIKLAMALAR DEĞİL' Ünal, devletin hukuk temelinde verdiği kararların siyaset malzemesi yapılmasının yanlış olduğunu belirterek, "15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümünde CHP'nin, CHP'nin yandaş medyasının hem KHK'lıları gündeme getirmesi, hem kayıp silahlar konusunu gündeme getirmesi, bunun da 15 Temmuz'un yıl dönümüne denk gelmesi, 15 Temmuz'la ilgili millet nezdinde ve uluslararası alanda oluşmuş olan meşruiyeti yaralayan, itibarsızlaştıran argümanlar maalesef içeriyor. Kayıp silahlar iddiası daha önce FETÖ'cü hesaplar tarafından ortaya atıldı. Türkiye'de de hemen bazı hesaplar bunu alıp kullanmaya ve yaymaya başladılar. Bunları iyi niyetli açıklamalar olarak görmek mümkün değil" diye konuştu. 'BİRİLERİNİN GERÇEĞİ UNUTMAMASI GEREKİYOR' Ünal, 15 Temmuz sonrası her türlü hukuki yolun, OHAL İzleme Komisyonu'na varıncaya kadar kurulduğunu, hukuk devletlerinde olması gereken bütün mekanizmaların oluşturulduğunu bildirdi. Mağduriyetlerin oluşmaması için her türlü hassasiyetin gösterildiğini vurgulayan Ünal, "OHAL İzleme Komisyonu'na yüz binin üzerinde başvuru oldu. Bu başvuruların birçoğunun, yaklaşık 50 binin üzerinde başvurunun tek bir kalemden çıktığı, sadece altındaki imzaların değiştirildiği açık bir şekilde ortaya çıktı. OHAL İzleme Komisyonu bütün bu başvuruları en ince detaylarına kadar inceledi. Herhangi bir mağduriyet oluşmuşsa, bunların geri dönüşlerine ilişkin hukuki alt yapıyı oluşturdu. O yüzden burada birilerinin Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeğini unutmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı. 'BUNUN ADI MUHALEFET MİDİR?' CHP'nin, özellikle yargılama süreçlerinin bitmesi ve Türkiye'deki iç hukuk yollarının kapanmasından sonra, bu davaların Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınmasını amaçladığına işaret eden Ünal, "Yani AİHM'de görülecek davalara ilişkin, Türkiye aleyhine oluşturulmak istenen bir altlık var. İkincisi, o dönem Kemal Kılıçdaroğlu mahkemelerle ilgili çok kötü açıklamalar yaptı. Türkiye'deki yargılamanın gayri meşru olduğunu, o gece suçüstü yakalanmış darbecilerin yargılandığı mahkemeleri bile gayri meşru ilan etti. Savcıları 'satılmış savcılar, satılmış hakimler' ifadeleriyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı sistemini tartışmaya açtı. Bütün bu söylemler aslında Türkiye'nin uluslararası alanda yalnızlaştırılması, tecrit edilmesi, Türkiye'deki hukuk sisteminin meşruiyetinin yara görmesine zemin hazırladı. Bu çalışmalarıyla da AİHM'e dönük bir altlık oluşturmayı amaçladılar. Peki bunun adı muhalefet midir? Muhalefet, 'Türkiye'de mal ve can güvenliği yok' diyerek, aslında uluslararası alanda Türkiye'ye karşı uygulanan tecrit, Türkiye'nin tam bağımsızlık mücadelesine karşı uygulanan o tecrit politikasının bir aparatı ve parçası haline geldi" dedi.

2 yıl önce

Oda TV darbe girişiminden haberdar mıydı? Oda TV'nin 'Dimdik ayakta kalacağını sanıyordu' başlıklı haberi yeniden gündemde

Oda TV'nin darbe girişiminden sadece bir gün önce yani 14 Temmuz 2016'da "Dimdik ayakta kalacağını sanıyordu" diye sosyal medya hesabı twitterdan paylaşım yaptığı belirlendi. Mümtaz İdil isimli kişinin köşe yazısına atıf yapılan twitter paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafının da kullanılması dikkat çekiyor. Yazıda İdil, şu skandal ifadelere yer vermişti: "Nasıl düştüğünü hiç fark etmedim. Ama düştü... Benim için çok da önemi yoktu düşmesinin, çünkü düşeceğini biliyordum. Düşmek bir eylemdi ve en azından hareket sağlıyordu. Düşmesi yaşamsal bir olaydı, iyi bile sayılırdı. Tek sıkıntı, düşmenin verdiği zarar olabilirdi. Onu da göze almam gerekiyordu. Düşmeyeceğini, hep dimdik ayakta kalacağını sanıyordu... Düştü..." Oda TV'nin bu paylaşımı 15 Temmuz hain kanlı darbe girişiminden önceden haberdar olduğu izlenimi uyandırıyor. Yapılan paylaşım Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmeye çalışacaklarının sinyalini veriyor.

2 yıl önce

CHP’de değişen bir şey yok! 28 önce İSKİ skandalıyla çalkalanan İBB, bugün İETT skandalıyla gündemde

Ekrem İmamoğlu ile yakın arkadaş olan CHP’li vekil Özgür Karabat’ın otobüs bakım ve onarımı için İBB'den bugüne kadar 1 milyar 233 milyon 664 bin 941 TL'lik ihale aldığı ortaya çıktı. Skandalı ilk olarak CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın yasak aşk yaşadığı Aynur Doğan’a “İBB'den yakında büyük bir ihale alacağım o zaman sana araba alacağım, evini de değiştireceğim.” sözleriyle gündeme gelmişti. CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın siyasi arkadaşı CHP Milletvekili Özgür Karabat’ın, toplamda 1 milyar 233 milyon 664 bin 941 TL’lik ihaleyi birlikte sonuçlandırdığı ve otobüs bakım, onarım ve işletmesinin 14 ihalesi de Ulaşım İç ve Dış Ticaret A.Ş. adlı şirkete verdiğini verdiği ortaya çıktı. Karabat-İmamoğlu arasındaki yaklaşık 1.5 milyar TL’lik rant ilişkisi İETT üzerinden yürütülürken, CHP Millletvekili Özgür Karabat’ın ihaleyi alan şirketin servis yerinin açılış kurdelasını kestiği görüntüler de öne çıktı. CHP’li Karabat bir yandan kankası konumundaki İmamoğlu ile yakınlığını avantaja çevirirken diğer yandan da şirket üzerinden ciddi bir rant operasyonunu mutlu sona ulaştırırken, sevgilisine verdiği araba ve ev sözünü ise yerine getirmedi. İSKİ SKANDALI NEYDİ? Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) 1989 yılı yerel seçimlerinde birçok büyük kentin yanı sıra İstanbul'da da belediye seçimlerini kazanmıştı. Ancak Nurettin Sözen'in belediye başkanlığı, 1993'te İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'nde (İSKİ) patlak veren skandalla sarsılmıştı. İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel, sekreteri Feray Karvar'la ilişki yaşamaya başlamış, 22 yıllık eşinden boşanmak için 1 milyon dolara yaklaşan bir tazminat ödemeyi kabul etmişti. Ancak Göknel, eşine 'Herhangi bir açıklama yapmadan sessiz sedasız boşanmak' şartını koşmuştu. Bu durumdan hoşnut olmayan Nurdan Erbuğ, eşi Ergun Göknel'in yaptığı yolsuzlukları ortaya çıkarmıştı. Göknel'in, paravan şirketler kurulmasını sağladığı ortaya çıkmış, bu şirketlerin de İSKİ'nin açtığı klor alımı ihalelerine girdiği belirlenmişti. Paravan şirketler üzerinden, değerinin kat ve kat fazlasına klor alımı gerçekleştirilmiş gibi gösterilerek büyük menfaat elde edilmişti. Skandalın patlak vermesinden sonra yargılanan Ergun Göknel, 5 yıl hapis yatmıştı. Skandalın siyasi faturasın ise SHP ödemişti. 1989'da kazandıkları belediyeyi 1994'te Refah Partili Recep Tayyip Erdoğan'a kaptırmışlardı. O tarihten bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni herhangi bir sol parti kazanamadı.

2 yıl önce

İstanbul İl Sağlık Müdürü: Yeni bir kapanmanın gündeme geleceğini düşünmüyorum

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre Kovid-19 pandemisinde en yüksek vaka sayıları ve hastaneye yatışlar, geçtiğimiz yılın Ekim-Aralık ayları ile bu yılın Mart-Mayıs aylarında yaşanan piklerde görüldü. Bayramdan hemen sonra tekrar vaka artışları yaşansa da, aşılamaların da etkisiyle sağlık sistemi çok da zorlanmadan bu süreci atlattı. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, şu anda İstanbul'da yoğun bakım ve servislerdeki doluluk oranlarının, Kovid dışı vakalar da dahil olmak üzere yüzde 50-60'lar bandında gittiğini belirterek aşılanmalar ve toplumun da hastalığa karşı daha uyumlu olması sayesinde büyük bir artış beklemediklerini söyledi. "GENÇLERİN 65 YAŞ ÜSTÜ GRUBU ÖRNEK ALMASI LAZIM" "Yüz yüze eğitim olmazsa olmaz" diyen Prof. Dr. Memişoğlu, "O nedenle bütün çocuklarımızın okula gidebilmesi için her türlü hazırlığı yaptık. Bütün testleri istendiği anda yapabilecek kapasitemiz var. Salgın başladığında İstanbul'un toplam günlük test kapasitesi 2 binlerde bile değildi. Şu anda günlük 150 binin üzerinde PCR tetsi yapabiliyoruz. Eskiden test sonuçlarının çıkması 24 saati geçiyordu, şu anda 4-6 saat içinde sonuçları verebilir haldeyiz. Dolayısıyla eğitimcilerde haftada 2 PCR testini her an yapabilecek altyapımız hazır. Ama bizim tercihimiz, buna gerek kalmadan bütün öğretmenlerimizin, eğitimcilerimizin aşı olması" dedi. Prof. Dr. Memişoğlu, İstanbul'da 65 yaş üstü grubun "tamö aşılanma oranının yüzde 91'in üzerine çıktığına ve gençlerin de bu kesimi örnek alması gerektiğine dikkat çekerek "Bu çok büyük bir oran, onlara teşekkür ediyorum. Gençlerin de onları örnek almasını istiyorum" diye konuştu. "AŞI KARŞITI HEKİMLERE EN BÜYÜK CEZA ONLARIN KENDİ VİCDANLARI OLUR" Son günlerde sosyal medyada da oldukça fazla gündemde olan "aşı karşıtı" söylemlerde bulunan sağlıkçıların yarattığı polemiklerle ilgili de konuşan Prof. Dr. Memişoğlu, bu kişilerin bilimin flu alanlarından yararlanarak aşılarla ilgili polemik yarattığını söyledi. Prof. Dr. Memişoğlu, "Maalesef her meslek grubunda olduğu gibi hekimlikte de eğitimcilerin arasında da, hukukçularda da uyumsuz kesimler olacaktır. Bu kesim, sağlıkla ilgili bilimin flu alanlarından yararlanıp bunu kullanıyorlar. Şimdi düşünün, penisilin iğnesi yaptırmayın diyen biri hekim olabilir mi? Artık biliyoruz ki penisilinle ilgili flu alan yok, mikrobik hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Ama penisilin yaptırdığın zaman alerji olma riskin var? Kimse çıkıp da alerji yapabilir, insanlar ölebilir, bunu diyecek bir bilim insan yok. Aşı da aynı şekilde. Şu anda aşı ile ilgili spekülasyon yapalanlar işte bu uç noktaları kullanıyorlar. Tabii ki bu arkadaşlarımıza ceza da verilebilir. Ama en büyük ceza, bunların vicdanı ile kendilerini başbaşa bırakmaktır. Çünkü bugün baktığınızda, yoğun bakımımızda yatan hastaların yüzde 60'ı aşısız kesimden. Ölenlerin ve yüzde 80'i aşısız. Bu insanlardan bir tanesini bile kötü niyetli olarak etkilemişlerse, aşı olmamalarına sebep olmuşlarsa, bunların yoğun bakımı düşmesi ya da daha sonra ölmesine sebep olmuşlarsa en büyük ceza onların kendi vicdanları. Tabii ki devletimiz de bunlarla ilgili gerekli soruşturmaları yapacaktır. Ama sonuçta aşı, insanların kendi kişisel inisiyatifi ile yaptırması gereken bir şey" dedi. AŞI KARŞITLARINA ÇAĞRI: YOĞUN BAKIMLARDAKİ HASTALARIN KAÇI AŞISIZ BERABER GÖRELİM Aşıların çok kısa sürede geliştirildiğine ilişkin polemiklere de değinen İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, aşı karşıtı hekimlere de çağrıda bulunarak şunları söyledi: "Çok kısa sürede geliştirildi vs diye speküle ediliyor ama kısa sürede değil, 7-8 ay, bir sene uğraşıldı bu aşıların geliştirilmesi için. Kaldı ki yeni çalışmalar da değildi çoğu. Hem çalışma hem laboratuvar olarak altyapıları zaten vardı. Şimdi BioNTech aşısına da FDA normal ruhsatını verdi, acil kullanım onayından çıkararak. Diğer aşılarla ilgili süreç de devam ediyor bu konuda. Bütün bunlara rağmen aşı karşıtlığında bulunan hekim arkadaşlarımız, yoğun bakımlara gelsinler, kaç tane aşılı, kaç tane aşısız hasta var beraber tespit edelim. Ondan sonra çıkıp açıklama yapsınlar. Bu kadar net konuşuyorum." "AŞILAR ÖLÜM VE YOĞUN BAKIM SAYILARINI AZALTIYOR" İnsanlara zorlama ile aşı yaptırılamayacağını ama aşı olmadıkları zaman başkalarına da bulaştırma riskleri olacak alanlarda diğerlerini korumanın da devletin mükellefiyetinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Memişoğlu, "Salgın ne zaman bitecek kimse bilmiyor. Ama şu anda şu gözüküyor, dalgalı bir seyir var, bu salgında ölüm oranlarını da ve yoğun bakım oranlarını da hasta yükünü de en çok azaltan aşı, bu ispatlamış durumda. Bunun haricinde eğer siz kişisel olarak maske mesafe kurallarına dikkat ederseniz, toplu alanlarda kendinizi korursanız, hastalanmıyorsunuz. İstanbul'da son 15 gündür bir durgunluk var vaka sayılarında, yatan hastalarımızda da. Eylül-Ekim aylarındaki insanların davranışları ve aşılanmanın da yaygınlaşmasıyla beraber bu aylarda bir yükseliş olsa dahi geçmişteki gibi çok yüksek bir trend yaşanacağını düşünmüyorum. Ama yükselse dahi bunu hem aşılanma ile hem sağlık sistemimizin güçlü olması sayesinde, hem de insanlarımızın uyumuyla çok rahatlıkla yönetebileceğimizi düşünüyorum" dedi. "OKULLARIN TEKRAR KAPANMASI GÜNDEMDE DEĞİL" Prof. Dr. Memişoğlu, yeni bir kapanmanın gündemde olmadığını da vurgulayarak sözlerini şöyle noktaladı: "Salgının ilk zamanlarında vaka sayıları pik yaptığında dünyanın bazı gelişmiş ülkelerinde insanlar sokaklarda tedavi edilirken, İstanbul gibi bir mega kentte hiçbir hastamız mağdur olmadı. Aşısız olduğumuz, hastalığın yeni farkına vardığımız o zamanlarda bile kimse tedavisiz kalmadı. Biz bu şekilde bir daha kapanma olacağını tahmin etmiyoruz ve bunu umut ederek yolumuza devam ediyoruz. Dünyada da zaten şunu gösterdiler, okullar gibi çok hareketli alanlardaki kısıtlamaları uzun süre yaptığınız zaman, bu sefer ev içi bulaşlar, okul dışı bulaşlarda artış yaşanıyor. O nedenle okulların tekrar kapatılmasının bundan sonra gündemde olacağını düşünmüyorum. Kapalı alanların da insanlar dikkat ettiği sürece, havalandırmaları gerektiği şekilde yapıldığı sürece kapanacağını ön görmüyoruz. Biz insanları iyileştirmek, onlara faydalı olmak için çalışan bir meslek grubuyuz. Benim hekimime, hemşireme, sağlık memuruma, şoförümden temizlik elemanlarıma ya da laborantıma, bu toplumun gerçekten çok büyük bir minnet borcu var. Özellikle şiddet olaylarında toplumun sağlık çalışanlarına sahip çıkmasını istiyorum"

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TEKNOFEST'te önemli mesaj: Dünya medyasının gündeminde 1 numara olmalıdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda TEKNOFEST 2021'e katıldı. Erdoğan "TEKNOFEST dünya medyasının gündeminde bir numara olmalıdır" açıklamasını yaptı ve "Önümüzdeki yıldan itibaren TEKNOFEST'i uluslararası hale getirecek Azerbaycan'dan başlamak üzere dost ve müttefik ülkelerde de düzenleyeceğiz." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Güzel İstanbulumuzdan ülkemizin tüm gençlerini ilime, bilime, araştırmaya gönül veren tüm genç kardeşlerimi selamlıyorum. TEKNOFEST'e teşrif eden her bir kardeşime hoş geldiniz diyorum. TEKNOFEST'in ülkemize, milletimize, gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bizlere bu gururu yaşatan, teknoloji şöleni sunan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T3 Vakfı'na şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Atalarımız 'Er giden işine geç giden boşuna' diyor. TEKNOFEST'te bu tarihi hakikate bir kez daha şahitlik ediyoruz. Bu muhteşem atmosferi erkenden işine koyulan, kalbini ve zihnini işine veren emekçiler sayesinde ortaya çıktı. Gece gündüz demeden el birliği içinde çalışarak ülkemizin gençlerine bilime ve teknolojiye ilgi duyan her kesimden insanımıza gurur tablosunu yaşattılar.  Gençlerimiz her sene TEKNOFEST teknoloji yarışma tarihlerinin belirlenmesini sabırsızlıkla bekliyor. Kurdukları takımlarla roketten insansız hava araçlarına, endüstriyel robotlara birçok alanda kıyasıya rekabet ediyorlar. Burada sergilenen her proje okuluyla, öğretmeniyle, hocasıyla, ailesiyle takım çalışmasının ürünüdür. Gençlerimizin emeklerinin yanında ülkemizin zengin potansiyeli de var. TEKNOFEST'in yüreği kıpır kıpır atan genç mucitleri 2053 ve 2071 Türkiye'sinin mimarları olacaktır. Varsın birileri bizim gençlerimizi tanımak yerine sizleri harflerle kategorilere ayırarak tanımaya çalışsın. Varsın bu ülkenin gençlerine vizyon ve ufuk çizmek yerine kısır gündemlerine alet etmeye çalışsın. Varsın bu ülkenin gençlerini kucaklamak yerine kutuplaştırmanın peşine düşsün. Biz gençlerimize inanıyoruz. Biz gençlerimizi harflerle tanımlayanların fersah fersah ötesinde ufka sahip olduğunu biliyoruz. Uzay yolcularını, bilim insanlarını, pilotları, mühendisleri, fizikçileri görüyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak hem siz gençlerimizle hem de sizleri en güzel şekilde yetiştiren anne babalarımızla gurur duyuyorum. Rabbime, şahsıma sizler gibi gençlerle yol yürümeyi nasip ettiği için sonsuz hamdolsun diyorum. TEKNOFEST yorulmak nedir bilmeyenlerin, kendine sınır çizdirmeyenlerin festivalidir. Tüm katılımcıların özellikle kendisine hitap eden eşsiz bir teknoloji festivali var. Gözbebeklerimiz İstanbul semalarında görsel bir şölen sunuyor. Gökyüzündeki bekçilerimize yeni bir üye daha katıldı. Ülkemizin tüm dünyada iftiharı olarak Akıncı boy gösterdi. Ayrıca bir diğer atılımımız olan TOGG yine ilk defa ziyaretçilerin huzuruna çıkmış oldu. Nasıl yapılan şovları beğendiniz mi? Türkiye'nin ürettiği helikopter, uçak, otomobille gurur duydunuz mu? Elhamdülillah, artık zaman yakın. TOGG halkımızın istifadesine sunulacak. Atak helikopterlerimizi yaptık. Onunla beraber terörü ülkemizde ve ülke dışında belini kırdık. Türk yapımı olan bu teknolojilerin semalarımızda çıkardığı ses hepimizin içini ısıtıyor, göğsünü kabartıyoruz. Darbe girişiminde havalanan uçak, birliğimizi yıkmak için bu alanın üzerinde uçuyorlardı. Bu alanda kendi ürettiğimiz insanlı ve insansız araçlarımız Türkiye'nin gücünü göstermek için uçuyor. Bizim evlatlarımız bu sesleri büyük bir gururla hatırlayacaktır. İnşallah bu ve benzeri organizasyonların sayısını artıracak, Türk gençlerini yeni dünyanın en yetkin insanları haline getireceğiz. 2021 TEKNOFEST'e geldiğimizde teknoloji yarışmalarının sayısı 35'e çıkarken yarışmalara başvuran sayısı 200 bini buldu. 2018'de yarışmacılarımıza 2 milyon liralık ödül ve 2 milyon liralık maddi destek sağlanırken bugün bu rakamı 12 milyon lira seviyesine çıkardık. Paydaşların sayısı arttıkça gençlerimizi daha çeşitli alanda daha fazla yarışma sunabilme imkanı buluyoruz. Uçan araba tasarımından iletişim teknolojilerine sağlıkta yapay zekadan sanayide dijital teknolojilere biyoteknoloji ve inovasyondan tarım, Turizm, çevre ve enerjiye kadar birçok sivil alanda yarışmalar düzenliyoruz. 88 ülkeden yüzlerce öğrencinin girişimci ve öğrencinin bu organizasyona katılımı aslında sahip olduğumuz küresel potansiyeldir. TEKNOFEST'te dünya medyasının gündeminde bir numara olmalıdır. İnşallah önümüzdeki yıldan itibaren TEKNOFEST'i uluslararası hale getirecek Azerbaycan'dan başlamak üzere dost ve müttefik ülkelerde de düzenleyeceğiz. İstiyoruz ki dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın yeni bir fikri olan, teknoloji geliştiren, yeni bir girişim kuran genç o fikri tanıtmak istediğinde aklına ilk TEKNOFEST gelsin. Gençler okulda öğrendikleriyle roket tasarlayıp, İHA'ları uçuruyorlar. Başarılarınızı ödüllendirmek için var gücümüzle çalışmayı sürdürüyoruz. Aynı gökte uçsalar dahi karganın dünyası başka şahini dünyası başkadır. Ülkemizde de siyaseti, ekonomiyi, diplomasiyi başkasının gözünden gören ve okuyan bir kesim bulunuyor. Bunlar ne ülkeye ne millete hizmet ederler. Bunlar batı ülkelerindeki her şeyi çok kaliteli, bizde ise her şeyi çok kötü çok pespaye görürler. Bunlar batı karşısında olabildiğince ezik, kendi halkına ve ülkesine karşı kaba ve küstahtırlar. Kendi mahallesinin dışına çıkmayan lümpen kifayetsiz grubu bizler gibi sizler de gayet iyi tanıyorsunuz. Bugüne kadar ülkemizi hangi alanda ileriye taşıdıysak bunlara rağmen başardığımızı biliyorsunuz. Size yapamazsınız, başaramazsınız diye ahkam kesenlerin sözlerine asla kulak asmayın. Heyecanınızı anlamayanlara, yeteneğinizi küçümseyenlere asla prim vermeyin. Yerli ve milli sanayi için canını ortaya koyan Nuri Killigiller'in mirasçılarısınız. Kader gayrete aşıktır. Bilim, ilim, hikmet ve idrak için önce inanç sonra da gayret gerekir. Hayallerimizi ve hedeflerimizi ancak bu şekilde gerçeğe dönüştürebiliriz."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 19 20