20 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Gıda Komitesi, gıda fiyatlarındaki gelişmeleri görüşmek için olağanüstü toplanıyor

Gıda Komitesi'nin bu ay yapacağı rutin toplantıda gıdada yaşanan fiyat gelişmeleri değerlendirilecek. Komite son durumu görüşmek üzere bir araya gelecek. Toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ev sahipliği yapacak. Toplantıya Lütfi Elvan'ın yanı sıra, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ile Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ve Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel de katılacak.

2 yıl önce

Merkez Bankası: Enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı temel mal ve gıda alt grubundan geldi

Merkez Bankası dün açıklanan 2021 yıllık enflasyonu "Aylık Fiyat Gelişmeleri" raporunda değerlendirdi. TCMB raporunda yaşanan artışın temel mal ve gıda alt gruplarından kaynaklandığı ifade edildi. Raporda ayrıca kur yükselişinin katkısı da belirtildi. Merkez Bankası'nın raporunda şu ifadeler öne çıktı: "Tüketici fiyatları Aralık ayında yüzde 13.58 oranında artmış, yıllık enflasyon 14.77 puan yükselişle 2021 yılını yüzde 36.08 seviyesinde tamamlamıştır. Yıllık enflasyon tüm ana gruplarda yükselmiş, enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı temel mal ve gıda alt grubundan gelmiştir. Bu dönemde birçok kalem üzerinde döviz kuru gelişmelerinin yansımaları hissedilirken, kur geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubunda fiyatlar özellikle dayanıklı tüketim malları öncülüğünde yüksek bir oranda artmıştır. Dayanıklı tüketim malları arasında da otomobil fiyatlarındaki artış dikkat çekmiştir. Gıda grubunda yıllık enflasyon taze meyve ve sebze kalemlerinde görece daha ılımlı seyrederken, girdi maliyetlerinin etkisiyle taze meyve ve sebze dışı kalemlerde kayda değer bir oranda yükselmiştir. Uluslararası enerji fiyatlarında bu dönemde gerileme izlenirken, döviz kuru gelişmelerinin yansımalarıyla başta akaryakıt, tüp gaz ve kömür olmak üzere yurt içi enerji fiyatlarındaki artışlar devam etmiştir. Hizmet grubunda da yükselişler genele yayılırken, bilhassa lokanta-otel grubu fiyatlarındaki hızlanma gıda enflasyonundaki görünümün de etkisiyle belirgin olmuştur. Türk lirasındaki değer kaybı, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir ile tedarik zincirlerinde devam eden aksamalar neticesinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar oldukça güçlü seyretmiştir. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları ve ana eğilimleri belirgin bir yükseliş göstermiştir."

2 yıl önce

Mahmutbey gişelerinin taşınması talebi yargıda: 'Otoban vasfını yitirdi'

Duruşmada dava ile ilgili gerekçelerini anlatan Dernek Başkanı Koçal ile davacılar, mahkeme sonrası açıklama yaptı. TÜKODER Başkanı Aziz Koçal, açıldığı tarih olan 1988 yılında şehir dışında görünen Mahmutbey gişelerinin, günümüzde şehir merkezinde kaldığını belirterek “Avcılar, Halkalı Bahçeşehir, Esenkent, İkitelli ile oradan itibaren yerleşim yerlerinde yaşayan vatandaşlar ya ücretli geçişe maruz kalıyor ya da trafiğin çok sıkışık olduğu yan yollarda mağdur oluyorlar. Dolayısıyla gişenin bir tarafında yerleşim yerinde oturan vatandaşlar ücret ödemeksizin evlerine gidebiliyor ama, diğer tarafta olanlar ücret ödemek zorunda kalıyor. Oysa ikisi de İstanbul’da şehir merkezinde oturuyor ama çifte standart oluyor" dedi. ULAŞIM HİZMETİ ŞEHİR MERKEZİNDE ÜCRETLİ OLAMAZ Yaşanan durumun hem Anayasa’nın eşiklik ilkesine aynı zamanda 172’nci maddede düzenlenen tüketicilerin korunması ile ilgili hükümlere aykırı olduğunu ifade eden Koçal “Ulaşım hizmetleri şehir merkezlerinde ücretli olamaz. Bu yol artık transit yol olmaktan çıkmıştır. Şehir merkezi içindeki ilçelere hizmet veren bir yol haline gelmiştir. Talebimiz buradan kaldırılması ve vatandaşlarımızın ücretsiz olarak evinden işine, işinden evine gidebilmesi. Bu doğrultuda açtığımız bir dava. Bugün duruşması yapıldı, davayla ilgili görüşlerimizi aktardık. Umut ediyoruz tüketici lehine bir düzenleme olacaktır" diye konuştu. “EVİME GİDERKEN VE DÖNERKEN BEDEL ÖDÜYORUM" Davanın mağdurlarından Aydan Kara, 20 yıldır Bahçeşehir’de oturduğunu, işe ya da farklı bir yere gitmek için gişe ücreti ödediğini belirterek “Ben evime giderken ve dönerken bedel ödüyorum. Ama İstanbul’un farklı ilçesindeki bir vatandaş bedel ödemeden gidiyor. Anayasa’nın 172’nci maddesi de tüketiciyi koruyor, eşitlik ilkesi de var. O halde ben neden bir bedel ödüyorum. Ayrıca otoban vasfını da yitirdiğini düşünüyorum. Bahçeşehir’den Mahmutbey gişelere gitmeniz 45 dakika. 10 dakikalık bir yolu 45 dakikada gittiğinizde, benzin, sinir stres de yaşıyorsunuz. Yani gişe paraları dışında da maliyeti var. Artık ne otoban ne mücavir alan olmayan gişelerin kaldırılmasını istiyorum" dedi. TEK BİR YOLUMUZ VAR O DA OTOBAN Gişelerin kaldırılması için dava açan vatandaşlardan Taner Göçmen ise, 25 senedir oturduğu Bahçeşehir’den işine gidip geldiğini, gişelere günlük ortalama 15 TL ücret ödediğini belirterek “Tek bir yolumuz var o da otoban. Bugün şehir içinde kalan gişeler tüm çabalarımıza rağmen taşınmadı. Aynı ilçede vatandaşların bir kısmı bedel ödüyor, bir kısmı ödemiyor. Ben Bahçeşehir’den Başakşehir’de kaymakamlıktaki işimi yapabilmek için otoban ücreti ödemek zorundayım. Bu da bizi çok etkiliyor. Yetkililerden daha duyarlı olmalarını eşitlik ilkelerini geçerli kılmalarını istiyorum" dedi.

2 yıl önce

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi: Ayçiçek yağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir

Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kişirçi, sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Ayçiçekyağı gibi temel gıda ürünlerinde yeterli stok bulunmadığı yönünde paylaşılan bilgiler doğru değildir. Gerekli tedbirler alınmıştır. Ülkemizin yeterli miktarda ayçiçek yağı stoku bulunmaktadır. Asılsız iddialara itibar etmeyin.” dedi.

2 yıl önce

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati: ‘Gıda sıkıntısı diye bir şey yok’

İşte Bakan Nebati’nin açıklamalarından öne çıkanlar… “Pandemiyle başlayan küresel çaptaki tüm sıkıntılara rağmen ihracatımız arttı. Son dönemde petrol fiyatlarının yükselmesi tüm dünyayı etkiliyor. Cumhurbaşkanımızla kabine toplantımızda tüm bunları değerlendiriyoruz.” “Londra ziyaretimiz çok olumlu geçti. Biz kötü niyetli çevrelere rağmen her türlü tedbirlerimizi alarak enflasyonu da kontrol altına alacağız. Adım adım ilerliyoruz. Yağ ve buğday alımı ile ilgili Rusya ve Ukrayna krizinden kaynaklı abartıldığı gibi bir durum yok. Tarımın desteklenmesi için Cumhurbaşkanımızla tüm detayları konuşuyoruz.” “Gıda ve emtia fiyatlarında yaşanan fiyat artışlarının farkındayız. Ancak bunu fırsata çeviren ahlaksızlar da var. Kimi stokçuluk yapıyor, kimi fahiş fiyatlarla tüketiciyi aldatıyor.” ‘GIDA SIKINTISI DİYE BİR ŞEY YOK’ “Gıda izdihamı, gıda sıkıntısı diye bir şey yok aslında. Bakıyorsunuz bir market kampanya yapmış diğer marketlere oranla fiyat indirimine gidiyor. Bunu duyan vatandaş da marketlere akın ediyor. Birtakım kötü niyetli çevreler de bu yaşanan izdihamı fırsat bilerek fotoğraflayıp sanki yağ ve gıda ürünlerinde sıkıntı varmış gibi algı yaratmaya çalışıyorlar. Muhalefet de dahil sosyal medya üzerinden kötü niyetli çevrelerce algı yaratılıyor.” “Rusya-Ukrayna savaşı başlar başlamaz hemen döviz kuru üzerinden bir saldırı başlattılar. Kur üzerinde oynama yaparak ülkemizi zayıf düşürmeye çalışsalar da başarılı olamadılar. Türkiye güçlü bir ülkedir.”

2 yıl önce

Tüketiciyi Koruma Derneği Başkanı Aziz Koçal uyardı: Fırsatçılar temel gıdaya bu kez Ramazan bahanesiyle zam yapıyor

Ramazan ayının yaklaşmasıyla birlikte gıda fiyatları yükselişi gündemde. İftar ve sahur sofralarının vazgeçilmez ürünleri olan et ile hububat, bakliyat ve kahvaltılık gibi temel gıda ürünlerine Ramazan öncesi zam yapan fırsatçılara fırsat vermemek için vatandaşlara da bazı görevler düşüyor. Fırsatçıların ekmeğine yağ sürmemek için tüketicilerin bilinçli davranması gerekiyor. Vatandaşların Ramazan ayında daha fazla gıda alışveriş yaptığını bilen spekülatörlerin, bu durumu fırsata çevirmek için pusuda beklediğini belirten Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, ihtiyaç fazlası ürün almanın gıda spekülatörlerinin işini kolaylaştırdığını belirtiyor. İHTİYACIMIZ KADARINI ALALIM Ramazan ve Bayram gibi özel zamanlarda gıdaya yüklenmenin ve stok yapmanın doğru olmadığını vurgulayan Koçal, bir ürünün ihtiyaçtan fazla alınmasının tüketicinin ekonomisine zarar verdiğini kaydetti. Koçal, “Bunlar piyasada fiyatların spekülatif artışlara da neden oluyor. Örneğin, bir paket makarna ihtiyacınıza karşılık 10 paket alırsanız ve bunu 100 kişi bir anda yaparsa o ürüne fiyat artışı gelecekmiş ya da ürün kalmamış gibi bir algı oluşturuyor. İhtiyaç kadar gıda almak gerekiyor” dedi. Bu tuzağa düşmeyin Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin ise "İnsanlar şu an pusuya yattı neye zam gelecek? Nerde kıtlık olacak? hemen gidip alayım derdine düştü" diyerek, vatandaşlara panik yapmamaları konusunda çağrıda bulundu. Şahin, "Bu tuzağa düşmekten spekülasyona alet olmaktansa bilinçli bir toplum olarak ihtiyacımız kadarını almayı öğrenebilirsek bu işler çözülür” dedi. Özellikle Ramazan ayında israfın en aza inmesi gerekirken bu dönemde daha çok arttığına dikkat çeken Şahin, “Sakın Ramazan'da gündüz oruçluyken ya da normal zamanlarda açken alışverişe çıkmayın. Bize zamlarla ilgili vatandaşlardan şikâyet gelmeye başladı. Biz de diyoruz ki o zaman dolaplarınıza bakın elinizde size bir ay kadar yetecek yiyecek var. Marketlerde fiyatları aşağı çekmek zorunda kalacak. Talep artınca da fiyat artıyor" tavsiyesinde bulundu.

1 yıl önce

Gıda fiyatlarındaki artışın nedenleri böyle gözler önüne serildi: En düşük payı çiftçiler alıyor

Rekabet Kurumu'nca 24 Temmuz 2020'de yaş sebze ve meyve sektörüne yönelik sektör incelemesi tamamlandı. Rekabet Kurulu'nca hazırlanan raporda fahiş fiyat artışının nedenleri de gözler önüne serildi. Tarımsal ürünlerde nihai tüketiciye yansıyan fiyatların seviyesini etkileyen en önemli etkenin tedarik sürecinde çok sayıda aktörün rol alması olduğu vurgulandı. Raporda, son tüketiciye ulaşan fiyatlar sonucunda yaratılan toplam katma değerden çiftçilerin aldığı payın düşük olduğuna örneklerle dikkat çekildi. Sabah gazetesinden Hazal Ateş'in haberine göre, tüketiciye yansıyan ürün bedelinin yüzde 12.8'i vergi, yüzde 42.6'sı çiftçi, yüzde 44.5'i ise aracıların gelirinden oluşuyor. Dolayısıyla üründen elde edilen gelirin önemli bir kısmı aracılar tarafından elde ediliyor. Örneğin; fiyatı 1 liradan 10 bin kg olarak tarladan çıkan ürün yolda ve markette uğradığı fireler sonucu 8100 kg'a düşmüş ve nihai tüketiciye yüzde KDV dâhil 22 bin 744,80 lira olarak ulaşmıştır. Böylece ürünün birim fiyatı 2.81 liraya yükselmiştir. Tüketiciye ulaşan söz konusu ürünün nihai tutarının içinde toplam vergi 2 bin 915 lira, çiftçi geliri (yüzde 42.6) 9 bin 700 lira olup aracının cebine de (yüzde 44.5) 10 bin 130 lira kalıyor. ARACI LİSTESİ VE KAZANCI Toplam parasal değer içinde, çiftçinin eline geçen 9700 lira, Bağ-Kur kesintisi 100 lira, üretim merkezindeki komisyoncunun kazandığı komisyon tutarı 1040 lira, tacirin 1643 lira, tüketim merkezindeki komisyoncunun kazandığı komisyon tutarı 1440 lira, sevkiyatçının brüt geliri 2880 lira, nakliye bedeli 800 lira, market brüt geliri de 2880 lirayı buluyor. ÇİFTÇİNİN KAZANMASININ YOLU İkinci senaryoda aracıların yerini "üretici örgütü" alarak işlemleri kendisi yapıyor ve bu durumda çiftçinin kazancı artıyor. İlk senaryoda çiftçiden 1 lira birim fiyata alınan ürünün aracı sayısı azaltılıp aracıların yerini üretici örgütü aldığında çiftçiden bu defa 1.30 liraya satın alındığı varsayılıyor. Daha önce 2.81 lira olan tüketici fiyatı da yeni senaryoda 2.54 lira olarak gerçekleşiyor. Bu durumda tüketciye yansıyan toplam ürün bedelinin içindeki vergi yükü yüzde 12.8'den yüzde 10.1'e, aracıların gelir payı yüzde 44.5'ten yüzde 28.5'e düşüyor. Çiftçinin gelirinin payı da neredeyse yüzde 50 artarak yüzde 42.6'dan yüzde 61.63'e çıkıyor. Bu durumda toplam vergi tutarı (yüzde 10.1) 2086 lira, aracı geliri (yüzde 28.5) 5861 lira, toplam çiftçi geliri de (yüzde 61.3) 12 bin 610 liraya çıkıyor. Toplam 20 bin 557 liralık toplam değerde çiftçinin eline geçen tutar 12 bin 610 lira, Bağ-Kur kesintisi 130 lira, üretici örgütün brüt geliri 2031 lira, nakliye bedeli 800 lira, market brüt geliri de 2900 lira oluyor. FİYAT YÜZDE 10 DÜŞÜYOR Tedarik zincirinde aracıların yer aldığı senaryo ile üretici birliklerinin yer aldığı iki senaryo arasındaki farka dikkat çekildi. İkinci senaryoda hem fiyatlarda düşüş yaşanmakta ancak daha önemlisi katma değerden en büyük payı üretici kesim çiftçi alıyor. İkinci senaryo ile fiyat yaklaşık yüzde 10 oranında düşerken, yaratılan katma değerden üreticinin aldığı pay da yüzde 20 daha artarak yüzde 60'a ulaşıyor. Raporda, tedarik zincirinin boyunun, üretici örgütlerinin aracıların yerini alması ile kısaltılması sağlanan etkinlik yoluyla hem fiyatlardan bir miktar düşüş ve çiftçilerin gelirinde artış yaşandığına işaret edildi. GİRDİ PİYASINDA TEKEL VAR Raporda, tarım sektöründe girdi piyasalarının oligopal bir görünüm taşıdığına dikkat çekildi. Rapordaki bazı tespitler şöyle; Tarımsal iş gücünün ve ekilebilir alanların azaldı. Piyasada şeffaflık düşük olup, üreticilerin finansman sorunları var. Temel girdi kalemlerinde ithalata bağımlılık yüksek, üretimde organizasyon eksikleri ön plana çıkıyor. Üreticiler hem girdi tedarikçileri hem de alıcılar karşısında çok düşük pazarlık şansına sahip bulunuyor. Tarımsal ürünlere yönelik üretici birlikleri ve kooperatifleri yeniden yapılandırılmalı. Tarımsal politikaların bu örgütler üzerinden yürütülmeli. Haksız ticaret uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapılmalı.

1 2 3 4