25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

İstanbul'u kana bulayacaklardı: Otogarda bombayla yakalanan PKK'lı teröristlerin iddianamesi tamamlandı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "İstanbul polisi çok önemli bir katliamı önledi" şeklinde kamuoyuna duyurduğu olayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını yürüttüğü soruşturma tamamlandı. 28 Nisan tarihinde meydana gelen olayda, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü 15 Temmuz Demokrasi Otogarında tavırlarından şüphelendiği 2 kişiyi durdurmak istemiş şüphelilerden Ramazan A. elindeki çantayı yol kenarındaki araç altına atıp kaçmaya başlamıştı. Polislerin şüphelileri kovalaması sonucu çanta içerisinde 5 kilogram civarında patlamaya hazır 4 adet uzaktan komutalı 2 adet zaman ayarlı toplam 6 adet plastik patlayıcı madde ele geçirilmişti. Emniyet güçleri tarafından gözaltına alınan İbrahim Z., Ramazan A., ve Yaşar S.'nin alınan ifadelerinin ardından çıkarıldıkları nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Savcılık tarafından şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. KAÇAK SİGARA İÇERİSİNDE 5 KG BOMBA Hazırlanan iddianamede sigara paketleri içerisine gizlenmiş halde bulunan el yapımı 5 kilogramlık bomba bulunduğu, söz konusu bombanın Esenler otogarında durumundan şüphelenilen kişiler tarafından taşındığı ve ele geçirildiği anlatıldı. İddianamenin devamında, şüphelilerin para kazanmak amacıyla silah taşımacılığı yapmak için şüphelilerin Esat K., isimli kişinin kendilerini aramaları sonucu harekete geçtikleri ancak patlayıcı madde taşıdıklarını bilmedikleri anlatıldı. 100 DOLAR'A BOMBA TAŞIDILAR İddianamede Esat K, isimli kişinin Yaşar S'yi arayarak Harem'de kendisine ait olan bir paket olduğunu, paket içerisinde silah bulunduğunu Yaşar S'nin paketi alması durumunda 100 dolar kazanacağı teklifinde bulunduğu ifade edildi. Yaşar S'nin teklifi kabul etmesi üzerine olay yerine İbrahim Z. ve Ramazan A. isimli kişileri gönderdi. İki şüpheli Yaşar S, tarafından kendisine gönderilen fotoğraftaki şahsa teslim aldıkları poşeti teslim etmek için harekete geçti. POLİS ÇEVİRİNCE ÇANTAYI ATIP KAÇTILAR Poşetle birlikte Esenler otogarına korsan taksi ile gelen İbrahim Z., ve Ramazan A., otogar polislerinin dikkatini çekince yanlarında bulunan bomba yüklü çantayı atarak kaçamaya başladı. Polisler kovalaması sonucu yakalanan 3 şüpheli, para karşılığında silah taşıyacaklarını düşündüğünü bu nedenle çantayı teslim aldıklarını söz konusu çantada silah olduğunu bomba olduğunu bilmediklerini polislerden çantada silah olduğunu düşündüklerini için kaçtıklarını ifade ettiler. Haklarında 'Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme' ve 'Örgüt Üyesi Olmamakla Birlikte Örgüt Adına Suç İşleme' suçları kapsamında 18 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlenen 3 şüphelinin olay günü bomba yüklü çantayı aldıktan sonra harekete geçtiği görüntüler dosyaya delil olarak sunuldu. Görüntülerde şüphelilerin taksiye bomba yüklü çantayla bindikleri ardından Esenler otogarında inerek polisin takibi sonrası açmaya başladıkları görülüyor.

2 yıl önce

Elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütü soruşturmasında flaş gelişme: 92 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İddianamede, suç örgütü lideri olan Sedat Peker'in Çekmeköy'de 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Peker'in, ayrıca "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da toplam 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 30 kişi mağdur, Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de silahlı saldırı sonucu öldürülen Cahit Çetin ise maktul olarak yer aldı. İddianamede, 26'sı tutuklu 92 şüpheliden Sedat Peker'in örgüt lideri, 9 şüphelinin örgüt yöneticisi, 82 şüphelinin bir kısmının örgüt üyesi, bir kısmının da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler olduğu belirtildi. İddianamede, suç örgütü lideri Sedat Peker'in Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu ölümüne ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Sedat Peker'in ayrıca 19 ayrı eylemde birçok müştekiye karşı "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme" suçundan 250 yıldan 360 yıla kadar, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, 3 mağdura yönelik "tefecilik" suçundan 6 yıldan 18 yıla, 2 kişiye karşı silahla kasten yaralama" suçundan da 1 yıl 8 aydan 4 yıl 2 aya kadar olmak üzere toplamda 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede, örgüt yöneticisi olan 9 şüphelinin "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, örgüt üyesi 46 şüphelinin "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma" suçundan 2 yıl 6 aydan, 6'şar yıla kadar hapsi istenen iddianamede, 22 şüphelinin de "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ikişer yıldan, dörder yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Diğer şüphelilerinden de çeşitli suçlardan cezalandırılması talep edildi. Öte yandan iddianamede, örgüt yöneticisi, üyesi ve örgüt adına suç işleyen şüphelilerin, ayrıca "kasten öldürmeye azmettirme", "var olan suç örgütün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da değişik oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörüldü. "Baba, abi, reis ağa" gibi unvanlarla suç örgütü yapılanması içerisine girdiler Hazırlanan iddianamede, ülkenin siyasi ve ekonomik yapısının değişimi ile paralel bir seyir izleyerek ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde taşrada "eşkıya", şehirde ise "kabadayı" olarak bilinen bir kısım şahısların devlet kontrolünün zor olduğu alanlarda kendi çıkarlarına uygun bir şekilde kimi zaman kaba kuvvet, kimi zaman da silahlı baskı ve korku yaratarak çıkar elde etmeye başladıkları anlatıldı. Bu şekilde elde edilen maddi çıkarların bir kısmını göstermelik yardımlar yaparak halkın gözünde sempati kazanmaya çalıştıkları aktarılan iddianamede, bu kapsamda 1970 ve 1980'li yıllarda meydana gelen siyasi değişikliklerden kaynaklı eşkıya ve kabadayı olarak isim yapan şahısların etraflarındaki adamlarının artmasıyla toplum içerisinde ciddi korkuların oluşmaya başladığı bilgisi verildi. İddianamede, bu korkuların giderek bu şahıslara toplum nezdinde saygıya dönüştüğü vurgulanarak, toplum içerisinde bu şahısların "baba, abi, reis ağa" gibi unvanlar alarak hemşehrilik ve akrabalık ilişkilerinden kaynaklı etrafına topladığı adamlar ile birlikte kamuoyunda mafya olarak bilinen çıkar amaçlı suç örgütü yapılanması içerisine girdikleri anlatıldı. Bu şahısların suç örgütü haline gelmesinden sonra devletin ve kanun koyucunun yerine kendilerini koyarak hem ceza kesen ve hem de adalet dağıtan bir görünüme kavuşup, bu sayede maddi menfaatlerini arttırma çabası içerisinde oldukları kaydedilen iddianamede, legal veya illegal iş sahibi olan bir kısım işletme sahiplerini koruma adı altında haraca bağlayarak maddi menfaat temin ettikleri, çek-senet tahsilatı yaptıkları ve bu şekilde toplumda korkutucu güç olarak maddi menfaat elde etmeye çalıştıkları bilgisi verildi. Sedat Peker bugüne nasıl geldi? İddianamede, Sedat Peker'in 1990'lı yıllarda mafya oluşumu içerisinde yer aldığı, bu oluşum içerisinde beraberindeki şahıslar ile birlikte işlediği bir kısım suçlardan dolayı 1997 ve 1998 yıllarında hakkında soruşturma başlatıldığı, ülke çapında aranması bulunan Sedat Peker'in Romanya'ya kaçtığı, 7 ay sonra teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998'de Romanya'dan Türkiye'ye getirildiği ve Bayrampaşa cezaevine konulduğu hatırlatıldı. Peker'in bu dönemde hakkında çıkan haberler ile adından çok fazla söz ettirdiği kaydedilen iddianamede, cezaevindeki lüks yaşamının gazetelere manşet olduğu, hakkında açılan davanın sonuçlanması neticesinde yanındaki 12 adamı ile birlikte "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve değişik suçlardan yargılaması tamamlanarak cezaevinde geçirdiği sürelerde dikkate alınarak 24 Mayıs 1999'da tahliye edildiği aktarıldı. İddianamede, Sedat Peker'in cezaevinden çıkınca suç örgütündeki kişi sayısını arttırmaya çalıştığı, 2002 yılında vermiş olduğu davet ve karıştığı olaylar, 2001 yılında 14 yaşındaki bir çocuğu istismar eden pilavcıya kendi usulünce ceza vermesi şeklinde yaptığı olaylar nedeniyle medyada sık sık yer almaya başladığı ve bu şekilde kendisini halk nezdinde daha fazla tanıttığı, ayrıca siyasi düşünceleri ve yaptığı konuşmaları ile bir kısım vatandaşlar üzerinde sempati oluşturduğu kaydedildi. Peker'in, cezaevinden çıktıktan bir kaç yıl sonra "www.öztürkler.com" isimli web sitesini kurarak dünyadaki Türkleri bir araya getirme projesini hayata geçirdiği ve bu projenin açılışına değişik mesleklerden ün yapmış kişileri davet ederek kendisini ve yapılanmasının daha çok tanınmasını sağladığı aktarılan iddianamede, Peker'in ayrıca lüks yaşamı, etrafındaki koruma sayısının fazlalığı ile kendisini her zaman gündemde tutmaya ve çevresindeki insanların sempatisini kazanmaya çalıştığı ifade edildi. Villası silahlarla donatılmış İddianamede, Sedat Peker suç örgütünün bu şekilde kurularak ülkede büyümeye başladığı, "silahlı tehdit", "adam kaçırma" ve "örgüt kapsamında korku-baskı oluşturarak kişi veya firmaların mal varlığına çökmek suretiyle yağma" ve benzeri eylemler neticesinde büyük meblağlarda maddi çıkar elde ettiği vurguladı. Sedat Peker suç örgütünün, medyayı da sık ve etkili kullanarak örgütün korkutucu gücünü kullanıp bir kısım insanları tehdit ederek hem etkinliğini arttırmaya çalıştığı ve hem de genç kesime yönelik sempati kazanma çabaları içerisinde olduğu ifade edilen iddianamede, bu örgütün eylemlerinin bizzat örgüt lideri olan Sedat Peker tarafından yapılmadığı, kendisinin özellikle bu konuda hassasiyet göstererek eylemleri hiyerarşik yapıda yer alan örgüt üyelerine yaptırarak kendisinin hukuksal bir problem yaşamasından sürekli kaçındığı anlatıldı. İddianamede, ancak Peker'in yapılacak eylemleri bizzat kendisi belirleyerek talimat vermek ve azmettirmek suretiyle gerçekleştirdiği, bazı mağdurları İstanbul Beykoz'da bulunan ve ailesi ile birlikte yaşadığı villasına getirterek burada bu kişiler üzerinde korku ve baskı uygulayarak amacına ulaşmaya çalıştığı bildirildi. Örgüt elebaşı olan Sedat Peker'in ikamet ettiği söz konusu villanın çeşitli silahlar ile donatılmış çok sayıda korumalar ile korunduğu açıklanan iddianamede, villanın bulunduğu tüm sokak giriş ve çıkışlarının kameralar, güvenlik görevlileri ve uzaktan kumandalı bariyerler ile kontrol edildiği, bu şekilde güvenlik tedbirleri alınan villanın örgütün görüşmeler, toplantılar ve örgüt faaliyetleri için kullanıldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianame, değerlendirilmek üzere Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

2 yıl önce

Organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker hakkında hazırlanan iddianame, gönderildiği ağır ceza mahkemesince kabul edildi

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme", "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme", "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik", "silahla kasten yaralama" suçlarından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame gönderildiği mahkemece değerlendirildi. İddianamenin kabulüne karar veren Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesi, hazırladığı tensip zaptında 26 sanığın tutukluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, iddianamede suç örgütü lideri olarak değerlendirilen firari sanık Sedat Peker ile şoförü U.Y. hakkında yokluğunda tutuklama kararı çıkarılmasına hükmetti. Mahkeme, davanın ilk duruşmasının 29 Aralık'ta yapılmasını kararlaştırdı. İddianameden Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 30 kişi mağdur, Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de silahlı saldırı sonucu öldürülen Cahit Çetin ise maktul olarak yer alıyor. İddianamede, 26'sı tutuklu 92 şüpheliden Sedat Peker'in örgüt lideri, 9 şüphelinin örgüt yöneticisi, 82 şüphelinin bir kısmının örgüt üyesi, bir kısmının da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler olduğu belirtiliyor. İddianamede, suç örgütü lideri Sedat Peker'in Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu ölümüne ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor. Sedat Peker'in ayrıca 19 ayrı eylemde birçok müştekiye karşı "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme" suçundan 250 yıldan 360 yıla kadar, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, 3 mağdura yönelik "tefecilik" suçundan 6 yıldan 18 yıla, 2 kişiye karşı silahla kasten yaralama" suçundan da 1 yıl 8 aydan 4 yıl 2 aya kadar olmak üzere toplamda 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. İddianamede, örgüt yöneticisi 9 şüphelinin "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, örgüt üyesi 46 şüphelinin "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma" suçundan 2 yıl 6'şar aydan 6'şar yıla kadar hapsi istenen iddianamede, 22 şüphelinin de "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan 2'şer yıldan 4'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Diğer şüphelilerin de çeşitli suçlardan cezalandırılması talep ediliyor. Öte yandan iddianamede örgüt yöneticisi, üyesi ve örgüt adına suç işleyen şüphelilerin, ayrıca "kasten öldürmeye azmettirme", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da değişik oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörülüyor.

2 yıl önce

Esra Hankulu iddianamesinde Ümitcan Uygun için istenen ceza belli oldu

Ankara'nın Mamak ilçesindeki evde ölü bulunan Esra Hankulu'nun ölümüne ilişkin Ümitcan Uygun'un da aralarında bulunduğu 3 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. İddianameye göre Mamak ilçesi Akdere semtindeki eve, 3 Ağustos'ta ihbar üzerine giden emniyet güçleri, Esra Hankulu'nun (25) hayatını kaybettiğini belirledi. Bunun üzerine olay gecesi Hankulu ile aynı evde kalan şüpheliler Ümitcan Uygun, Furkan G. ve Dilan C. gözaltına alındı. Kafa travması ve iç kanamadan hayatını kaybetti İddianamede ifadelerine yer verilen şüpheliler, Hankulu'na yönelik bir eylemlerinin olmadığını, ölümüne ilişkin ise bilgilerinin bulunmadığını iddia etti. Dosyanın delilleri arasında yer alan Adli Tıp Raporu'nda Hankulu'nun, künt kafa travmasına bağlı iç kanaması sonucunda yaşamını yitirdiği belirtildi. İddianamede, şüpheli Ümitcan Uygun'un Hankulu'nu öldürdüğü, diğer iki şüphelinin ise suç delillerini kararttıklarına dikkat çekildi. Bu kapsamda, şüpheli Uygun'un, "kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi" kasten öldürme suçundan "ağırlaştırılmış müebbet", tutuksuz şüpheliler Furkan G. ve Dilan C'nin de "suç delillerini karartmaktan" 5 yıla kadar hapse mahkum edilmesi istendi.

2 yıl önce

PKK iddianamesinde İBB detayı! Bazı örgüt sempatizanlarının İBB'de işe başladığı da iddianamede yer aldı

Star’ın haberine göre; Sözde vaazlar vererek halkın dini duygularını sömürdüler, terör propagandası yaptılar, elemanlarının İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde istihdamını sağladılar... Bu iddialar, Din Adamları Yardımlaşma Derneği'ne yönelik soruşturmada yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca terör örgütü PKK'nın uzantısı olduğu gerekçesiyle 23 dernek üyesi hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede derneğin amacının Kürt kökenli vatandaşların dini inanç ve duygularını sömürmek, bu yolla örgüte sempati duymalarını sağlamak olduğu belirtildi. Bunun için sözde din adamı görünümlü örgüt üyelerince vaazlar verildi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhinde propaganda yapıldı. Toplantılara zaman zaman Kandil'den gelen örgüt yöneticileri de katıldı. "İBB'DE İŞE BAŞLADILAR" İDDİASI Derneğin kamu kuruluşlarına sızma çalışmalarına da iddianamede yer verildi. Sözde din adamlarının, dernek referansıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gassal olarak girmesi sağlandı. İddiaya göre, maaşlarının bir kısmını derneğe aktarıyor, dolaylı olarak teröre destek veriyorlardı. Zanlılar, İBB'nin yardım amaçlı verdiği alışveriş kartlarını terörist ailelerine dağıtmakla da suçlanıyor. "Dernek yöneticileri referans oldu İBB'ye gassal olarak alındım" ŞÜPHELİ İFADESİ: "Benim İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne gassal olarak alınmamda DİAYDER dernek yöneticileri referans olmuşlardır. Benimle birlikte o dönemde 6 kişi daha DİAYDER derneği öncülüğünde işe alındı. Birlikte işe girdiklerim maaşlarından bir kısmını DİAYDER'e vereceklerini söylüyorlardı." Dernek, Diyanet'in camilerine gitmeyin bildirisi yayınlamış İddianamede derneğin 2013'te örgüt elebaşı Abdullah Öcalan'ın talimatıyla yürüttüğü faaliyetlere de değinildi. "Diyanet'in camilerine gitmeyin" çağrısıyla bildiri yayınlandığı hatırlatıldı. 335 SAYFALIK İDDİANAME Tüm tespit ve delillerin yer aldığı iddianame 335 sayfa tuttu. 23 sanık hakkında istenen ceza istemi belli oldu. İddianame İstanbul 14. ağır ceza mahkemesine gönderildi. Yargılama süreci, "terör örgütü üyeliği" başta olmak üzere pek çok suçlamayla önümüzdeki günlerde başlayacak.

2 yıl önce

Cumhuriyet Savcısı İBB'ye alınan şahısların terörle bağlantısını tek tek saptadı. İddianamede, DİAYDER üzerinden İBB'ye giren bazı kişilerin aldıkları maaşları terör örgütü PKK’ya aktardığı yer aldı

aydinlik.com.tr’nin haberine göre; Terör örgütü PKK bağlantılı DİAYDER’e yönelik olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede önemli ayrıntılar yer aldı. İddianamede şüphelilerin PKK/YPG terör örgütüyle bağlarına ilişkin eylemleri aktarılırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bazı şüphelilerin buradan aldıkları maaşlarından belirli bir bölümü örgüte aktardığı kaydedildi. İddianamede ayrıca şüphelilerin, Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarını, terör örgütünün sözde sorumlularının yakınlarına dağıttıkları belirtildi.  PKK terör örgütünün derneklerinden olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (DİAYDER) yönelik hazırlanan iddianamede PKK’lılarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki ilişki de mercek altına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede şüphelilerin eylemleri tek tek sıralandı. İddianamede şüpheliler arasında yer alan Ekrem Baran’a ilişkin, “Şüphelinin dosya kapsamına yansıyan suç unsuru görüşmelerden anlaşıldığı üzere DİAYDER aracılığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne Gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden derneğe ödemesi gereken fiyat üzerinden derneğin saymanı ve dosya şüphelisi Rıza Oğur'a talimat verdiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarının organizasyonunda yer aldığı” ifade edildi. ‘DESTEK İÇİN KOBANİ’YE GİTTİ’ İddianamede yer alan bir başka şüpheli Rıza Oğur’la ilgili olarak, şüphelinin DİAYDER isimli dernekte sayman olarak görev yaptığı bilgisi verilerek, “Dernek adına yürütülen parasal konuların takibinin şüpheli tarafından yapıldığı, derneğin yönlendirmesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden ödeyeceği miktar ile ilgili şüpheli ile görüştüğü, Rıza Oğur’un da dernek başkanı Ekrem Baran'a konuyu ilettiği ve alınan talimat doğrultusunda hareket ettiği, Kobani ya da diğer adıyla 6-7 Ekim olayları olarak bilinen olaylar öncesinde ve esnasında YPG terör örgütüne destek olmak amacıyla 3 gün boyunca Kobani sınırında bulunduğu, Ramazan ayı dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden DİAYDER'e verilen yaklaşık 300 adet 100-150 TL tutarındaki market alışveriş kartlarının DİAYDER başkanı Ekrem Baran tarafından üyelere dağıtıldığı” kaydedildi. İddianamede şüphelinin PKK/KCK terör örgütünün Yunanistan'da bulunan Lavrion kampında faaliyet yürüten Davut Özmen isimli örgüt mensubunun abisine alışveriş kartlarını teslim ettiği belirtildi. ALDIĞI MAAŞLA DERNEĞE YARDIM İddianamede şüpheli sıfatıyla yer alan Mehmet İnan’a ilişkin olarak da dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. DİYADER irtibatıyla şüphelinin Büyükşehir Belediyesine gassal olarak görev yaptığı bildirilen iddianamede, şüphelinin dernek başkanı Ekrem Baran ve dernek saymanı Rıza Oğur arasında yapılan görüşmede aldığı maaş üzerinden derneğe düzenli olarak para yardımında bulunduğu, söz konusu durumu da kolluk ifadesinde ikrar ettiği bildirildi.  DİAYDER ARACILIĞIYLA İŞE ALINDI İddianamede Aydın Ayhan isimli şüphelinin de Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gassal olarak görev yaptığı, işi bizzat kendisinin bulduğunu beyan etmesine rağmen Mehmet İnan'ın alınan kolluk ifadesinde DİAYDER aracığıyla kendisi ve Aydın Ayhan'ın belediyede işe aldığını beyan ettiği, şüphelinin savcılık ifadesinde derneğe ticari amacıyla bir iki kez gittiğini beyan etmesine rağmen açık kaynakta yapılan eylem ve etkinliklere yoğun katılım gösterdiğinin tespit edildiği ifade edildi.  ‘ÖRGÜTÜN EYLEMLERİNE KATILDI’ İddianamede Fevzi Barış’ın da 25 Eylül 2014 tarihinde DEAŞ ile YPG arasında yaşanan çatışmalar sebebi ile terör örgütüne destek olmak amacıyla Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine heyet ile birlikte gittiği belirtildi. Söz konusu durumun HTS konum bilgisi ile de örtüştüğü bildirilen iddianamede, “Şüphelinin 22 Ekim 2014 tarihinde terör örgütüne destek olmak amacıyla sınır nöbeti eylemlerine katıldığı, 30 Ocak 2016 tarihinde silahlı terör örgütünün öz yönetim ilan etmesine müteakip başlatılan hendek ve barikat operasyonlarının durdurulmasına yönelik sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında DİAYDER derneği içerisinde direniş orucu eylemlerine aktif bir şekilde katıldığı, şüpheli hakkında uygulanan CMK 135 tedbirinde tespit edildiği üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden temin edilen market yardım kartlarının dağıtılması amacıyla dernek başkanı tarafından kendisine verilen kartların dağıtımını yaptığı” vurgulandı. İŞE ALINMADIĞI İÇİN DERNEKLE ARASI BOZULDU Hasan Karahan isimli şüphelinin de DİAYDER bünyesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Gassal olarak ya da imam olarak alınmaması sebebiyle dernek yöneticileri ile anlaşmazlığa düştüğü ve yöneticilerden uzaklaştığını, yaptığı görüşmelerde dernek yönetimini savcılığa şikayet edeceğini söylediği ifade edildi. Şüphelinin söz konusu durumu birçok şahıs ile görüşerek aynı içerikte beyanlarını tekrarladığı, kolluk ve savcılıkta alınan ifadesinde ise söz konusu durumları inkar ederek suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunduğu belirtilen iddianamede, şüphelinin ikili anlaşmazlıklar ve şahsi menfaatler sebebi ile dernekten uzaklaştığı, ancak derneğin iç yapısı, amacı ve ideolojisinden haberdar olduğu, dernekten istifa ettiğine ilişkin dilekçe içeriğinde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından dernekten imamlar alındığı halde kendisinin haberdar edilmeyerek adaletsizliği gördüğü için istifa ettiğine ilişkin kendi el yazısı ve imzasının bulunduğu belirtildi.  Fahrettin Ülgün isimli şüpheliye ilişkin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen market alışverişi kartlarının şüpheli tarafından 10 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleşen görüşmeden anlaşıldığı üzere 2021 yılının Nisan ayında Şırnak kırsalında gerçekleştirilen operasyon neticesinde yaralı olarak ele geçirilen örgütün Botan saha sorumlusu Özgür Gabar kod adlı Fırat Sişman'ın babasına teslim edildiği kaydedildi.  'GİZLİ PROTOKOL' GEREĞİ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame ile ilgili olarak Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar Yerel seçimler öncesinde CHP ile HDP arasında gizli bir anlaşma olduğunu, HDP’nin CHP’ye bu anlaşma uyarınca destek verdiğini hatırlatarak gelişmeyi şöyle yorumladılar: “CHP ile HDP arasında gizli bir protokol var. Bunu hem genel merkez hem de İstanbul il örgütü bilir. Bu protokolde HDP’ye işe almada verilecek kontenjanlar, belediyeye ait kuruluşların (otopark, büfe, terminal yönetimi, …) paylaşılması, belediye şirketlerinin yönetimleri, … gibi birçok konu var. HDP uyarıldığı için üst düzeydeki atamaları daha dikkatli yaptılar. Hemen açığa çıkacak isimlerden kaçındılar. Ama iyi incelenirse hepsi açığa çıkar. Yaşananlardan CHP’liler de rahatsız. Belediye başkanının kendilerinden olmasına rağmen işe alımlarda ve atamalarda HDP ve İyi Parti’nin etkili olduğunu söylüyorlar.” 'BİZİM İÇİN YETERLİ DEĞİL' İddianamede şüpheli Hasan Karahan ile T.Ö. arasında geçen telefon görüşmesi de dikkat çekti. İddianameye yansıyan görüşme şöyle: Hasan Karahan: Hacı amca gördün mü DİAYDER’deki imamlar bana nasıl hainlik ettiler. T.Ö. : Neden? Hasan Karahan: Geçen sene bir sürü imam aldılar. Mesela Mele Ekrem (Ekrem Baran) zengin fakat kendine maaş bağlamış. Nuri Aslan (Mehmet Emin Aslan) katrilyonluk fakat belediyede görünüyor. Ben Mele Nuri’ye söyledim siz bana hainlik yaptınız diye Mele Rıza (Rıza Oğur) diyor ki sen Arnavutköy’e gitmişsin, ben de dedim ki ben buraya okumaya geldim. T.Ö. : Evet. Hasan Karahan: Burada Ahmet Hani Derneğini kurduk elli bin yardımda bulunduk. Ben de Kürt’üm yani oraya hep cahilleri almışlar. Ben doğruları konuştuğum için beni almadılar peki bunlar nasıl cennete gidecekler? T.Ö. : Benim bildiğim maaşlarını alıp Mele Rıza’ya veriyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum fakat öyle diyorlar. Hasan Karahan: Hayır ben tehdit etmiyorum. Ben dile getirip onları rezil edeceğim. Ben onlardan korkmuyorum.  T.Ö. : Mesele korkmak değil. Daha iyi nasıl hizmet edebiliriz. Ben konuşurum Mele Ekrem ile. Hasan Karahan: Vallahi bilmiyorum bana büyük hainlik yaptılar her yerde anlatacağım. Şu an telefonda anlatılmaz oraya aldıkları 20 kişi. T.Ö. : 20 değil. Hasan Karahan: Biliyorum 13 Mele Rıza dedi. T.Ö. : Biz Belediye Başkanıyla konuşup 40’a çıkaracağız yeterli değil Kürtler için.

2 yıl önce

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi: İddianamede yer alan ve İBB ile DİAYDER arasındaki ilişkileri ortaya koyan telefon tapeleri sıkıntılı

İddianameden bazı bölümler aktaran Selvi, şöyle devam etti: "1) İddianamede, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden DİAYDER’e 300 adet 100-150 bin lira tutarındaki yardım kartlarının verildiği, söz konusu yardım kartlarının DİAYDER Başkanı Ekrem Baran tarafından toplam 25 DİAYDER üyesine dağıtıldığı” tespitine yer veriliyor. 2) Ayrıca DİAYDER yöneticilerinin İBB’de yönetici N.T. ile konuşmaları yer alıyor. DİAYDER yöneticilerinin İBB’de sosyal yardımlardan sorumlu başkanla yaptıkları görüşmelerin üzerinde duruluyor. 3) Ayrıca H.P. isimli kişinin dağıtılacak yardım kolileriyle ilgili olarak İBB’nin kendilerinden isim istendiğine dair beyanları bulunuyor. 400 kişilik isim listesi öneriliyor. 4) Gassal olarak İBB’ye yerleştirilen Mehmet İnan, bir ay önce 4 bin lira olan maaşından bin lirasını ödemiş. Bir ay sonra ise 3 bin lira almış. Ne kadar ödemesi gerektiğini DİAYDER Başkanı Ekrem Baran’a soruyor. O da dörtte birini ödemesini istiyor. Bunlar hem siyaseten hem de hukuki olarak sıkıntı doğurabilecek işler. İstanbul halkı, Ekrem İmamoğlu’nu PKK’nın alt kuruluşu olan DİAYDER’e destek vermesi için seçmedi. Ama çok dikkatli yönetilmesi gerekiyor."

2 yıl önce

Mahkeme, DİAYDER iddianamesini kabul etti

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK/KCK’nın hedefleri faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER yöneticileri ile üyelerinin de aralarında olduğu 23 şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. 10’u tutuklu 23 şüpheli, 18 Şubat’ta hakim karşısına çıkacak. Silahlı terör örgütü PKK/KCK’nın hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü öne sürülen DİAYDER (Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) yöneticileri ile üyelerinin aralarında bulunduğu 10’u tutuklu 23 şüpheli hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, DİAYDER’in referansı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne işe alınan örgüt üyesi ve sempatizan şahısların aldıkları maaşın bir kısmını derneğe verdiklerinin tanık beyanları ve görüşmeler doğrultusunda tespit edildiği aktarılmıştı.Savcılıkça hazırlanan iddianamede, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından derneğe verilen market yardım kartlarının örgüt sempatizanları tarafından değer ailelerine dağıtıldığına ilişkin tespit yapıldığı belirtilmişti. Şüphelilerin tapelerinin yer aldığı iddianamede, Ramazan ayı nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından DİAYDER’e verilen alışveriş kartlarının şüpheli Ekrem Baran tarafından dağıtılması amacıyla Avrupa ve Anadolu yakasında ikamet eden dernek üyesi melelere verilmesi hususunun yer aldığı, söz konusu kartların dağıtılacağı şahıslar arasında değer ailelerinin de bulunduğu kaydedilmişti. PKK/KCK silahlı terör örgütünün değer ailesi kavramına önem verdiğinin anlatıldığı iddianamede, örgütün kırsal alanında faaliyet yürütmekte iken ölen örgüt mensupları ile faaliyet yürütmeye devam eden örgüt mensuplarının ailelerinin örgüte olan bağlılıklarının azalmaması amacıyla yapı içerisinde sürekli olarak desteklenmesi, ziyaret edilmesi ve bu hali ile silahlı kanadın temelini oluşturan örgüt mensuplarının aile yapısı itibariyle de bağların örgütsel anlamda diri tutulmasının amaçlandığı vurgulanmıştı. İddianamede, şüphelilerin ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ ve ‘silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçlarından 3,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. İddianamenin gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, incelemesini tamamlayarak iddianameyi kabul etti. Şüpheliler 18 Şubat’ta hakim karşısına çıkacak. Duruşma, 21 Şubat’a kadar sürecek.

1 2 3 4