23 Nisan Salı 2024
3 yıl önce

Maskesiz alışveriş yapan turist çifti sosyal medyada ifşa etti: Polis cezayı otelde kesti

İstanbul Beşiktaş’ta bir çiğ köftecide maskesiz alışveriş yapan ve kendisini uyaran kadına ise aldırış etmeyerek poz veren turist çiftin sosyal medyada ifşa edilmesinin ardından polis harekete geçti. Koroanvirüs tedbirlerine uymayan turistin çiftin kaldığı otele giden polis ekipleri söz konusu şahıslara idari para cezası uyguladı

3 yıl önce

CHP'li Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca’dan, yaptığı magandalığı ifşa eden Ekşi Sözlük’e sansür

Muğla'nın Fethiye ilçesinde polise başvuran bir tatilci Çağlar Özbakır, trafikte tartıştığı CHP'li Fethiye Belediye Başkanı ile korumasının kendisine hakaret ederek otomobiline zarar verdiği iddiasıyla şikâyetçi olmuştu. Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca 'mala zarar verme', 'hakaret' ve 'tehdit'ten ifade vermişti. O olayın görüntüleri ortaya çıktı

2 yıl önce

Tuğçe Tatari arkadaşı Ahmet Şık’ı ifşa etti! ‘SBK’nın yalısına gitti…’

İşte Tuğçe Tatari'nin o yazısı: “Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında çok gidip geldim. Sevdiğim birini kayırmak istedim. Sonra bir türlü rahat edemedim. Rezilliği tümden ortaya dökülmüşler takımının "Bizi eleştirmek kolay tabii" dediğini duyar gibi geçti günler. Derken daha ilk hamleyi sindirememiştim ki ikincisi geldi. Maalesef benim için de bu yazıyı yazmak farz oldu. Öncelikle şunu söylemeliyim, Ahmet Şık arkadaşımdır ve sevdiğim bir insandır. Bunun da ötesinde duruşunu, cesaretini beğendiğim biridir. Ondandır ki sıklıkla kendimi Ahmet Şık'a destek verirken bulurum. Sadece kendisini değil karısını, kızını, köpeğini, eşini dostunu da severim. Yalan yok… Farkındasınız, biliyorsunuz, hâlâ utanmadan birbirinin yüzüne bakabilecek çok az insanız. Bir avuç! Belki de bundandır, geçen hafta yaşananlardan sonra kendimi daha da yara almış hissettim… Belki de bundandır, bir süre ne yapacağımı, ne düşünmem gerektiğini bilemedim. Veyis Ateş diye bir adam varmış falan filan, biliyorsunuz işte yaşananları. Ahmet Şık bu adamın Sezgin Baran Korkmaz'dan para istediği görüşmenin ses kaydını yayınlamış. Buna sinirlenen Veyis Ateş bizim arkadaşımız, yoldaşımız, sevdiğimiz kardeşimiz Ahmet Şık için Süleyman Soylu'yla ilişki kurmak istediği ve bunun için de kendi kapısını çaldığı yönünde bazı iddialarda bulunmuş. Okuduğum an tereddütsüz "yalan bunlar" dedim. "Ahmet bu adamı tanımıyordur bile" dedim. Üstelik "Kim bilir kaç yıldır Habertürk ekranlarında yasaklı olan Ahmet'in, bu adamla ne gibi bir ilişkisi olabilir" dedim. Veyis Ateş denen bu profille… Süleyman Soylu'yla filan Ahmet Şık, olacak iş mi Allah aşkınıza… Çok kısa bir süre içinde Ahmet iddialara yanıt verdi. Veyis'le 10 yıldır tanıştığı, Süleyman Soylu'yla röportaj yapmak için ondan aracı olmasını istediği, röportaj kabul edilmeyince de hakkında yazdığı kulise dayalı yazıyı okuyup yanlışsa uyarması yönünde ricacı olduğunu anlatan bir açıklama. Sonra tonla "siz şöyle düşüksünüz biz böyle yüksek" minvalinde sözler. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bizim Ahmet Şık'tan söz ediyoruz. Dönüp dönüp okudum açıklama metnini. Üstelik bu olay olduğunda Ahmet öncelikle bir milletvekili. Seçimlerde HDP'den aday olmuş, sevenleri, inananları tarafından desteklenmiş ve seçilmiş bir milletvekili. Yazılar da yazıyor evet ama bir muhabir değil, bir köşe yazarı değil. Hatta bana göre artık siyasi kariyer başlayınca aktif gazetecilik de olamayacağından, gazeteci de değil. Eski bir gazeteci. Yeni bir siyasetçi. HDP'den seçilmiş, sonra oradan istifa ederek bir süre bağımsız kalmış, ardından TİP'e geçmiş bir milletvekili. Ve yazdığı yazıyı Süleyman Soylu'ya onaylatmak istiyor. Vay be, işe bak sen! Şimdi burada bir parantez açmam şart, mevzu bir başka gazeteci olsa belki bu konuyu konuşmak bile saçma olurdu. Sonuçta gazeteci dediğin herkesle görüşebilir, herkesle temasta olabilir, haber kaynaklarıyla açıklamayacağı ilişkileri de olabilir, ayrıca yazısının sadece bir bölümüyle alakalı teyit almak da isteyebilir, kabul. Ama Ahmet Şık gibi, duruşunu, yaşamının önüne koyduğunun her fırsatta altını çizen, politik görüşü için birçok yaşamsal konforundan vazgeçebilen, politik bilinci son derece yüksek, 'devlet' olgusunu bugünüyle değil dünüyle de değerlendirebilen, eylemlerin, sokakların, sol camianın göz bebeği birinden söz ediyoruz. Ve artık gazeteci olmayan, siyasetçi olan, üstelik önce HDP'de, halen TİP'te siyaset yapmakta olan birinden söz ediyoruz. Memlekette safların çok keskinleştiği, taraflar arasında uçurumlar olduğu, her an siyaseten yeni ve daha da korkunç gelişmeler yaşanan bu ortamda bırakınız o Veyis denen tiplerle bir ilişki içinde olmayı, tanış olmanın bile Ahmet'e yakışmayacağını düşünen biriyim. Daha iki hafta önce 'katil devlet' dediği için hedef gösterilen, gösteren kişinin geçmiş örneklerinden yüreğimizi ağzımıza getiren, "Aman Ahmet canım Ahmet" dedirten, bizim Ahmet'ten söz ediyoruz! Şimdi siz bana diyorsunuz ki yazısındaki bilgileri teyit etmek için Süleyman Soylu'ya göndermiş, onay gelince yazı yayımlanmış. Bir dakika arkadaşlar. Bu bana gerçekten fazla gelir! Ama maalesef konu bu kadarla da kalmadı. Daha hazmetmeye çalışırken Sezgin Baran Korkmaz'ı nereden tanıdığını anlattığı bir yayına denk geldim. Yanlış duyduğumu düşündüm. Biraz öne aldım yayını, sesini açtım "İşte ben de o ünlü yalıya gittim. Beni aradı çağırdı, ben de zaten seni merak ediyordum dedim ve gittim" gibi bazı sözleri duydum ve hızla kapattım. Arşive baktım, Ahmet Şık bu görüşmeyi yazmış mı, ben kaçırmış olabilirim diye düşündüm. Evet Ahmet Şık bir Sezgin Baran Korkmaz yazısı yazmış. Ama yazının içeriğinde 'evde yapılan görüşme' ve o görüşmede sorulan sorulara alınan yanıtlara dair bir bölüm yok. Yazı T24'te ocak ayında yayımlanmış, Sezgin Baran Korkmaz aralık ayında kaçmış. Ahmet Şık evine ne zaman gitmiş bilmiyoruz. Henüz memleketin bu derece konusu değilken evet Ahmet Şık etraflı bir yazı yazmış… Bugünlerde 'bu tip' adamlarla yan yana gelmiş birçok gazeteci arkadaşımız gündem oluyor bir bir. "Yahu bir ben mi kalmışım bunları tanımayan" diyecek kadar kalabalıklar. Ama hiçbiri bir Ahmet Şık değil! Hiçbirinin bende yarattığı his de bu değil. Şoktayım, beni itin, dürtün, bir şeyler yapın! Yanlış anlamışsın o olaylar öyle değil, deyin. Sağıma soluma bakıyorum, sosyal medyama bakıyorum, yaşamımın ciddi bir bölümü Ahmet'le dayanışarak geçirmişim. Yanlış anlaşılmasın, en ufak bir pişmanlığım yok. Ayağına taş değmesin tabii; yine hakkı yensin, yine koşarım şüphe etmem. Belki de sırf o yüzden hak ediyorum özeleştiri talep etmeyi. Çok normalmiş gibi, hayatın olağan akışında Ahmet Şık'ın bir an bile olsa Veyis Ateş'le yakın olmasının, Süleyman Soylu'ya yazı teyit ettirmesinin, Sezgin Baran Korkmaz'ın evine gitmesinin yeri varmış gibi anlattığı anılarını değil de gerçek bir özeleştiri verdiğini duymak İstiyorum. Tıpkı bizi hayal kırıklığına uğrattığını düşündüğümüz siyasetçilerden beklediğimiz gibi. Tıpkı siyaseten yapılmış yanlışlar ve hatalı adımlardan sonra olması gerektiği gibi… HDP'den seçilmiş… Şimdinin Türkiye İşçi Partili milletvekili… Sol tandanslı eski bir gazeteci, hak insanı, adalet savaşçısı, aktivist, cesaret ve dürüstlük timsali olarak Ahmet Şık'ın kendisini seven, inanan ve hatta belki hayran olan yüzlerce insana özeleştirisini verdiğini görmek istiyorum… Bu insanlardan biri de benim pek tabii. O yüzden de bu yazıyı kendimce çok büyük bir risk alarak yazdığımı itiraf etmek istiyorum. O da sevdiğim bir arkadaşı kaybetme riski. Eleştiri zor kabul edilir, hele de çoğunlukla övgü duyuyorsan. Ahmet'le de ilk defa böyle bir pozisyonda karşı karşıya kaldık. Nasıl bir tavır takınacağını da inanın bilmiyorum. Belki gerçekten özeleştirisini verecek… Belki darılacak… Belki kızacak… Ama fark etmez… 'Politik kankacılık' etiketini kendime yakıştırmadığım için bu gelişmeleri görmezden gelemezdim. Dediğim gibi dargınlığı da göze alarak girdim bu işe. Biz kendimizi önce vicdanımız, sonra doğrularımızla tartmaya eğitmişiz. Kimse ses etmese de biz kendimizi bunu yapmaya mecbur hissederiz. Aksi haksızlık olur. Aksi aldatmaca olur. Aksi sadece sevmediğin, sadece ters düştüğün, sadece herkesin bildiği isimleri eleştirmek, senden olanı koruyup kollamak olur. Ve ben Ahmet Şık'ın da bu davranışa layık olduğunu düşünmüyorum. Aksine politik bilinci yüksek insanlar eleştiriyle büyür, perspektif genişletir. İdeolojik olarak oluşumunu tamamlayanlar için özeleştiri yaşamsal devamlılık niteliğindedir. Çünkü hatasız yaşam olmaz. O yüzden de ben Ahmet Şık'tan bulunduğu pozisyon, temsil ettiği insanlar, her dem yanında olan bizleri unutup kurduğu bu ilişkilerle alakalı bir özeleştiri vermeye davet ediyorum. Ahmet Şık'ın özeleştiri verdiğini görmek de yanılmadığımın, yanılmadığımızın bir nişanı olsun istiyorum…”

2 yıl önce

Planı daha büyük bir darbeydi: Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in darbe planı böyle ifşa oldu

Meclisin tüm yetkilerini donduran, milletvekillerinin dokunulmazlıklarını askıya alan ve Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden alan Tunus Cumhurbaşkanı Keys Said'in yaptığı darbenin etkileri sürüyor. DARBE İFŞA OLDU Said'in yapacağı darbe 23 Mayıs'ta Middle East Eye adlı haber sitesinden David Hearst'ın yazısıyla ifşa edilmişti. Darbe planına göre Said kendinde düzenleyeceği anayasa ile tüm kontrolü toplayacaktı. Middle East Eye sitesi o darbe planının ayrıntılarını ifşa ettiği belgeleri yayınladı. ÜST DÜZEY İSİMLER AYNI ANDA TUTUKLANACAKTI İddialara göre darbe planında, Said'in rakiplerini saraya çağırmak ve gitmelerine izin vermeden onların huzurunda darbeyi ilan etmek vardı. Üst düzey politikacılar ve iş adamları da aynı anda tutuklanacaktı. Planın ifşasıyla darbe planı olduğu gibi uygulanamadığı belirtiliyor. Genelkurmay Başkanı Nadia Akacha'nın özel ofisinden sızdırılan 13 Mayıs tarihli belgede anayasada, cumhurbaşkanına devletin tam kontrolünü verecek bir bölümün nasıl çıkartılacağına dair esaslar yer alıyor. ANAYASAL DİKTATÖRLÜK İLAN EDECEKTİ Plana göre Cumhurbaşkanı salgın, güvenlik durumu ve ekonomiyi bahane ederek sarayında Ulusal Güvenlik Konseyi'ni toplayacaktı. Said daha sonra bir "anayasal diktatörlük" ilan edecekti. Said kendisine, ulusal acil durumlarda tam yetki veren anayasal değişikliklerle Başbakan Hişam el-Meşişi ile Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi'yi pusuya düşürecekti. MEŞİŞİ VE GANNUŞİ SARAYDA TUTULACAKTI Belgede Meşişi ve Gannuşi'nin saraydan çıkmalarına izin verilmeyeceği, sarayın internet ve tüm dış hatlarla bağlantısının kesileceği de belirtiliyor. Ayrıca General Halid al-Yahyawi'nin içişleri bakanı vekili olarak atanacağı ve silahlı kuvvetlerin “şehirlerin, hayati kurumların ve tesislerin girişlerinde” konuşlandırılacağı belirtiliyor. Saied'in danışmanlarına yakın olan kaynak, planın Nisan 2021'den bu yana cumhurbaşkanına yakın çevreler tarafından tartışıldığını ancak kendisine doğrudan verilmediğini söyledi. NE OLMUŞTU? Tunus’ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclis'in tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu. Cumhurbaşkanı Said ayrıca kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti. Hükümete yönelik bu darbenin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerinin Meclis'e girişini engellemişti. Cumhurbaşkanı Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir darbe olduğunu vurgulamıştı.

2 yıl önce

CHP’li Ali Mahir Başarır’ın kardeşi Atıf Şadi Başarır, küfürlü paylaşımları ifşa olunca Twitter hesabını kapattı

Geçtiğimiz yıllarda katıldığı bir televizyon programında Türk ordusuna yönelik hakaret içeren “satılmış” sözleri ve şehit cenazesindeki kahkahalarıyla Türk milletinin hafızasında yer edinen CHP’li Ali Mahir Başarır’ın torpille Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde işe aldırdığı kardeşi Atıf Sadi Başarır’ın skandal paylaşımları gündeme bomba gibi düştü. KÜFÜRBAZ KARDEŞİ TWİTTER HESABINI KAPATTI Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti seçmenine ağza alınmayacak ağır küfürler eden Atıf Sadi Başarır, skandal paylaşımları ortaya çıkınca Twitter hesabını kapattı.

2 yıl önce

Çin'in planı ifşa oldu: Binlerce kilometre uzaklıkta ortaya çıktı

Wall Street Journal'daki habere göre, Çin Afrika'nın batı kıyısında savaş gemileri ve denizaltılar için yeni deniz üsleri kurarak, Atlantik Okyanusu'na hakim olmayı planlıyor. Pekin'in son yıllarda bir dizi Afrika ülkesine 60 milyar dolarlık altyapı ve kalkınma kredisi sözü verdiği biliniyor. Joe Biden yönetiminden üst düzey bir yetkili, gazeteye Pekin'in Ekvator Ginesi kıyılarında ilk kalıcı askeri varlığını kurmayı planladığını söyledi. İstihbarat şefleri, Çin lideri Xi Jinping'in Afrika ülkesi liderini, mevcut Bata limanını askeri üsse dönüştürmeye ikna etmeyi umduğuna inanıyor. Kaynak, The Wall Street Journal'a verdiği demeçte, "Deniz güvenliği konularını ele almak diplomasimizin bir parçası olarak, Ekvator Ginesi'ne Çin faaliyetlerini içeren bazı potansiyel adımların, ulusal güvenlik endişelerini artıracağını açıkça belirttik" dedi. 2009 yılında Çin, ülkenin ana karadaki en büyük şehirlerinden biri olan Bata'da bir ticari liman inşa etti. Ekim ayında Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jonathan Finer, konuyla ilgili Başkan Teodoro Obiang Nguema Mbasogo ile görüşmek üzere Ekvator Ginesi'ne gönderildi. Ancak 72 yaşındaki başkan, Finer ile görüşmeye oğlunu gönderdi. Ziyaretin ardından, ülkenin gelecekteki lideri olacağı düşünülen Mbasogo'nun oğlu, 19 Ekim'deki ziyaretten dolayı Finer'e teşekkür etmek için Instagram'a bir video yayınladı. BÜYÜK BİR BAHİS Bir süredir pek çok kişi Çin'in, Afrika'nın doğu kıyısında, Pekin ile güçlü ve uzun süreli bir ilişkisi olan Tanzanya'da bir deniz üssü kurmaya çalıştığını düşünüyordu. ABD'li General Stephen Townsend'e göre, Çin Afrika üzerine büyük bir bahis oynuyor: "Çinliler, Afrika'da belirli ülkelerde ABD'yi geride bırakıyor. Liman projeleri, ekonomik girişimler, altyapı ve bunlara ilişkin anlaşma ve sözleşmeler, gelecekte daha fazla erişime yol açacak." ABD Savunma Bakanlığı Pentagon'un Çin'in askeri gücü hakkındaki 2020 raporu, Asya devinin diğer bölgelerin yanı sıra Angola'daki deniz, hava ve kara kuvvetlerini desteklemek için yeni askeri tesisler inşa etmeyi düşündüğünü gösteriyor. Raporda, Afrika ve Ortadoğu'dan ithal edilen büyük miktarda petrol ve sıvılaştırılmış doğal gazın, bu bölgeleri önümüzdeki 15 yıl boyunca Çin için yüksek bir öncelik haline getirdiği kaydedildi. ABD Barış Enstitüsü'nde kıdemli bir politika analisti olan Henry Tugendhat, Çin'in Afrika'nın batı kıyısında balıkçılık ve petrol de dahil olmak üzere birçok ekonomik çıkarı olduğu bilgisini verdi. Pekin'in Kamerun'da büyük bir ticari limanın finanse ve inşa edilmesine yardımcı olduğuna dikkat çeken Tugendhat, Pekin'in Atlantik kıyısında bir deniz limanı elde etme çabasının, Çin'in askeri varlığını genişletilmesine olanak tanıyacağı uyarısında bulundu. Afrika'daki ABD askeri operasyonlarının en üst düzey komutanı General Townsend ve diğer komutanlar son kongre oturumlarında Çin hakkındaki endişelerini dile getirirken, Tugendhat da Pekin'in okyanusa erişim arzusunun, askeri bir amaçtan ziyade öncelikli olarak ekonomik kazanç için olabileceğini söyledi. Afrika'daki ABD askeri operasyonlarının en üst düzey komutanı, Çinli yetkililerin, gizli planları için Moritanya'dan Namibya'nın güneyine kadar uzanan ülkelerle temas halinde olduğunu belirtti. HAZİRAN AYINDA SİNYAL VERİLMİŞTİ Amerikan ordusu, bu yılın Haziran ayında Çin'in Afrika'daki gizli üs planlarını gündeme getirmişti. Associated Press (AP) haber ajansına röportaj veren ABD ordusunun Afrika Komutanı General Townsend, Atlantik Okyanusu'nu işaret etmişti. General Townsend, Çin'in Afrika'nın batı kıyısında Çin denizaltılarına ve Pekin'in askeri gücünü doğrudan Atlantik'e aktarabilecek uçak gemilerine ev sahipliği yapacak büyük bir deniz üssü kurmaya doğru 'perde arkasından' ilerlediğini söylemişti: "Savaş gemilerini yeniden silahlandırabilecekleri ve tamir edebilecekleri bir yer arıyorlar. Böyle bir liman, çatışmalarda askeri açıdan yarar sağlar. Şimdi dikkatlerini Atlantik kıyısına çeviriyorlar ve orada böyle bir üs kurmak istiyorlar." General Townsend, Çin ordusunun kıtanın Hint Okyanusu tarafındaki Afrika Boynuzu’nda 3 bin 500 kilometreden fazla uzaklıkta bulunan Cibuti’de böyle bir tesis kurmaya çok yakın olduğunu da sözlerine eklemişti. Bu yorumlar, Washington'daki Çin gözlemcileri arasında paniğe sebep oldu, bazıları Amerikan halkının Pentagon'un son birkaç yıldır uyardığı bu gerçekliğe uyanılması gerektiğini söyledi: Otoriter komünist hükümet tarafından yönetilen Çin, küresel bir askeri güç olarak ortaya çıkıyor. Demokrasiler Savunma Vakfı Askeri ve Siyasi Güç Merkezi'nin başında olan Bradley Bowman, Washington Times'a "Atlantik'te normal yüzey ve yer altı Çin donanma gemilerini görmeniz an meselesi" dedi. "Amerikalıların bunun geldiğini bilmeleri gerekiyor ve soru şu; o zamana kadar hazırlanmak için ne yapacağımız?" diyen Bowman, General Townsend'in uyarısının ABD'li yasa koyucular tarafından savunma harcamaları tartışılırken dikkate alınması gerektiğini vurguladı. İLK ÜSSÜN ADRESİ CİBUTİ Pekin, ilk denizaşırı deniz üssünü yıllar önce Cibuti'de inşa etti ve üssün kapasitesini istikrarlı bir şekilde artırıyor. General Townsend, Associated Press'e 2 bin askeri personelin üsse konuşlandırıldığını söyledi. Townsend, “Elbette silahları ve cephanelerinin yanı sıra zırhlı savaş araçları var” dedi ve ekledi: "Yakında saldırı helikopterlerini içerecek şekilde oraya bir yığınak yapacaklarını düşünüyoruz." Cibuti operasyonu, ABD donanması liderliğindeki ve kabaca 3 bin 400 ABD askerine ev sahipliği yapan Afrika Boynuzu'ndaki Amerikan Kampı Lemonnier'den yalnızca yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. General Townsend parlamenterlere verdiği demeçte, "Pekin, Doğu, Batı ve Güney Afrika'daki ticari liman yatırımlarını, jeo-stratejik çıkarlarını ilerletmek için Çin askeri kuvvetlerinin katılımıyla yakından bağlayarak ek üsler açmaya çalışıyor" ifadesini kullandı. Pekin, Güney Çin Denizi'nin tartışmalı sularında üsler kurmak için yıllarını harcadı ve Sri Lanka ve Pakistan'daki Çin tarafından finanse edilen çok uzak limanlara denizaltılar ve savaş gemileri gönderiyor. Bu faaliyetlere ek olarak, yetkililer Pekin'in Afrika'ya odaklanmasının altını çizmeye çalıştılar. General Townsend Associated Press'e "Çinliler, Afrika'daki belirli ülkelerde ABD'yi geride bırakıyor" dedi ve şöyle devam etti: “Liman projeleri, ekonomik girişimler, altyapı ve bunların anlaşmaları ve sözleşmeleri gelecekte daha fazla erişime yol açacak. Afrika'ya büyük yatırım yapıyorlar." ABD Barış Enstitüsü tarafından yayınlanan bir analiz, Afrika'nın Washington ile Pekin arasındaki "büyüyen güç rekabetinden kaçamadığını" kaydediyor: "Çin ile mücadele, Trump yönetiminin Afrika politikasının temel yıldızıydı. Biden yönetimi Pekin ile genel işbirliği alanları arıyor olsa da, Afrika politikası kesinlikle Çin'e meydan okuma amacını yansıtacak." ASKERİ GELİŞMELERİN HABERCİSİ Bu arada Bowman, The Times'a verdiği demeçte, ABD'li politika yapıcıların Pekin'in dünyanın herhangi bir yerindeki ekonomik yatırımlarını, önümüzdeki yıllarda Çin askeri gelişmelerinin habercisi olarak göreceklerini söyledi. "Çin'in Ortadoğu veya Afrika'daki ve hatta bu konuda Avrupa'daki ekonomik projelerini gördüğümüzde, bu faaliyetin ya şimdi ya da gelecekte askeri bir uzantısı olacağını varsaymalıyız." Çinli yetkililer bu tür tanımlamaları şiddetle reddediyorlar. Ancak Bowman, Pekin'in Afrika'da ve dünyanın diğer köşelerinde yaptığı işlerin "yeni-sömürgeci ve yeni emperyalist kaynak çıkarımına çok benzemeye" başladığını iddia etti. ABD'li eleştirmenler, Amerika'nın doğrudan dış yardım, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu kredisi yoluyla benzer faaliyetlerde bulunduğunu iddia ederken, Bowman bu ikisi arasında büyük bir fark olduğunu savunuyor. Bowman bahsettiği farka ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Pekin bağımsız ve müreffeh ticaret ortakları ve eş-eşitler yaratmakla ilgilenmiyor. Kaynak elde edebilecekleri ve ulusal güvenlik avantajlarını zorlayabilecekleri kişiler yaratmakla ilgileniyorlar. Bu, ABD'nin dünyaya yaklaşımından oldukça farklı. Amerika'nın mükemmel bir geçmişi olduğunu söylemiyorum ancak genel olarak Amerika Birleşik Devletleri kendi bölgelerini kontrol eden ve teröristler tarafından bize saldırmak için kullanılmasına izin vermeyen istikrarlı ve bağımsız ticaret ortakları istiyor. " Amerika'nın mükemmel bir geçmişi olduğunu söylemiyorum ancak genel olarak Amerika Birleşik Devletleri kendi bölgelerini kontrol eden ve teröristler tarafından bize saldırmak için kullanılmasına izin vermeyen istikrarlı ve bağımsız ticaret ortakları istiyor. "

2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu’nun bütün ayak oyunlarını ifşa etti… Gazeteci Nedim Şener, İBB sözcüsü Murat Ongun’un karizmasını fena çizdi

Dün akşam saatlerinde TVNET'te canlı yayınlanan Net Bakış programında, İBB'nin iş verdiği terör iltisaklı kişilere ilişkin hazırlanan iddianameden detayları veren Nedim Şener, çarpıcı iddialarda bulundu. CHP ve İYİ Parti'nin HDP'yi yanında tutarak, İstanbul seçimlerini kazanmanın diyetini ödediğini vurgulayan Şener, "HDP'nin desteğini almak için bu tür tavizler vermek zorunda kalıyorlar. İmamoğlu her şeyin farkında. Ortaya konan iddialar çok somut. PKK'ya bağlı dernek referansıyla İBB'de işe başlayanlar var ve maaşlarından her ay para kesilerek örgüte gönderiliyor. O yüzden panik halinde Anıtkabir'e gidip açıklama yapıyorlar" diye konuştu. İBB SÖZCÜSÜ ONGUN İDDİALARDAN YALNIZCA BİR TANESİNE KARŞI ÇIKTI Açıklamalar, İBB Sözcüsü Murat Ongun'u rahatsız etti. Şener'in söz konusu açıklamalara yer verdiği video paylaşımının altına yorum yapan İBB Sözcüsü Murat Ongun, onlarca iddiadan sadece 'yardım kartı' kısmını ispat etmesini istedi. ŞENER BELGELERİ PAYLAŞTI: 300 YETERLİ BİR RAKAM MI? Ongun'un, "335 sayfalık iddianamede böyle bir ifade yok. 'Yüzlerce yardım kartı' ifadeni ispat etmeni bekleyeceğiz" sözlerine iddianamelerden görsellerle yanıt veren Şener, "İddianamedeki bilgilere ve sizin İSPER personeli olanların telefon konuşmalarına göre; İBB’nin yardım kartlarının 300 tanesinin PKK'lı teröristlerin ailelerine dağıtılması yeterli bir rakam mı?" dedi.

2 yıl önce

CHP Gençlik Kolları Kılıçdaroğlu'nu yaktı: 100 bin liralık otel odasını ifşa ettiler

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son aylarda sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunarak açıklamalar yapıyor. Kılıçdaroğlu bu paylaşımlarında bulunduğu ortamlar ile vatandaşlara 'halktan biri' imajını yansıtmaya çalışıyordu KILIÇDAROĞLU'NUN MÜTEVAZİLİK OYUNUNU CHP'LİLER BOZDU Özellikle evinin mutfağında ve çalışma odasında çektiği videolar ile mütevazilik algısı yaratan Kılıçdaroğlu'nun bu oyununu CHP İstanbul örgütü bozdu. CHP Genel Başkanı son yayınladığı videoda kendisini eleştiren bazı sosyal medya hesaplarının 'troll' olduğunu öne sürdü. GECELİĞİ 100 BİN LİRA OLAN OTELDE KALIYOR Kılıçdaroğlu'nun bu paylaşımında videodaki yansımadan boğaz manzaralı otelde olduğu fark edilirken, otelin gecelik fiyatının ise yaklaşık 100 bin lira olduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu'nun geceliği 100 bin liralık otelde kalması 'israf' açıklamaları ile çelişti. KILIÇDAROĞLU'NUN CHP İSTANBUL ÖRGÜTÜ İFŞA ETTİ Olayın alt okumasında ise Kılıçdaroğlu'nun kendisi ile çelişmesinden daha ciddi bir konu yatıyor. Kılıçdaroğlu'nun yayınladığı videodan bir fotoğraf karesi paylaşan CHP İstanbul Gençlik Kollarının resmi hesabı, yansıma olan fotoğrafa yer verdi ve adeta Kılıçdaroğlu'nu ifşa etti. Bu durum ise akıllara 'CHP İstanbul örgütü Kılıçdaroğlu'na operasyon mu çekiyor?' sorusunu getirdi. CHP'DE İMAMOĞLU İLE KILIÇDAROĞLU ARASINDA SOĞUK SAVAŞ Öte yandan geçtiğimiz günlerde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun balıkçıdaki fotoğraflarının Kılıçdaroğlu'nun ekibi tarafından servis edildiği iddiaları ise CHP'deki büyük çatlağı bir kez daha ortaya koydu. Peşi sıra yaşanan bu gelişmeler CHP'de İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasında bir 'soğuk savaş' yaşandığı gerçeğini net bir şekilde gözler önüne serdi.

1 2 3 4 5 6 7 8 9