25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Ayşenur Arslan, Türkiye'nin SİHA ihracatını beğenmedi

"ÇOK CAHİLCE DE OLABİLİR..." Ayşenur Arslan, "Mesela İHA-SİHA satışı gibi, Türkiye'yi rakamsal olarak büyüten ama evlere hiç yansımayan savunma sanayii hamleleri adı altında; Polonya'ya Ukrayna'ya ihraç edilen İHA'lar SİHA'lar da var. Biliyorsunuz küçük damat üretiyor bunları. Savaş malzemeleri, her zaman ekonomiyi büyümüş gösterir. Bu benim yorumum. Çok cahilce de olabilir, bilmiyorum." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Aylık, 6 aylık ve 12 aylık bazda cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına bu yıl ulaştık."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi 28. Olağan Genel Kurulu ve İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni'nde önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından notlar; Yol mücadele dava ve kader arkadaşlarım olarak gördüğüm ihracatçılarımızın yanında oldum. Olmaya devam edeceğim. Pandemide ortaya koyduğunuz gayretin şahidiyim. Yaptığınız işi sadece para kazanmak olarak görmüyorum. Sadece mal alıp satmaktan ibaret değildir. Misyonlara sahiptir.  Sizler bu ülkenin ihracatçı sıfatı taşıyan elçilerisiniz, serdengeçtilerisiniz. Ülkemizdeki 27 sektörü, 61 ihracatçı birliğini, 95 bini aşkın ihracatçıyı çatısı altında toplayan TİM'in amacı dış ticaret fazlası veren Türkiye hedefine ulaşmaktır. İhracat başarımız ülkemiz ekonomisinin yükselen gücünün genişleyen etki alanının sembolüdür. Amaç ihracat fazlası veren Türkiye'ye ulaşmaktır.  Küresel fırsatları değerlendirme, tehditlere meydan okuma bu konudaki önemli göstergelerden biri de ihracatımızdır. Temsil edilen iş dünyamız 12 ayın 10'unu rekorlar kıran başarı ile kapattı. Türkiye dünya ihracatında yüzde 1 paya ulaşarak kritik eşiği yakaladı. Küresel inovasyon endeksinde sürekli yukarı çıkması, yoğun gayretin eseri olduğunu gösteriyor.  Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmak için yoluna devam eden Türkiye'nin en önemli kozu ihracattır. Bu yüzden ihracatçı sayımızı önce 150 bine ardından 300 bine yükseltmeyi hedefliyoruz. Bu şekilde 20 yılda aylık ortalama 3 milyar dolardan 20 milyar dolara ihracatımızı ve sayımızı aynı oranlarda arttırabiliriz. İlk 1000 ihracatçımıza 50 farklı ilden ihracatçımızın katılması umut vericidir. İş insanlarımız ürettikçe çok daha iyi bir yere doğru gidiyoruz.  Kimsenin bizi hedeflerimizden uzaklaştırmasına izin vermedik vermeyeceğiz. Bölgemizdeki siyasi ekonomik sosyal krizleri güvenlik sorunlarını sınırlarımızdan içeri taşımak isteyenlere müsaade etmedik etmeyeceğiz. 2023 hedeflerimize ulaştırmamıza 2053 ve 2071 vizyonlarını geleceğin pusulası haline dönüştürmeye engellemek isteyenleri hüsrana uğrattık uğratmaya sürdüreceğiz. Kimse bizi hedeflerimize gerçekleştirmekten alıkoyamaz.  Geçen yıl ihracatta çok iyi performans yakalamıştık. Bu yıl daha iyiyiz. Aylık, 6 aylık, 12 aylık bazda Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat rakamlarına ulaştık. 12 aylık ihracatımız ilk defa 200 milyarı aşarak 17 Eylül itibarıyla 210 milyar dolarla rekor kırdı. Ağustos ayında yüzde 52'lik artışla 19 milyar dolarla bu ayın tüm zamanlarındaki rekorunu elde ettik. Eylülde de 20 milyar doları bulacağımızı ümit ediyoruz. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 85 seviyesine çıkmış olmasıdır. Geçmişte yüzde 55'e inen oranın geldiği seviye Türk ekonomisinin ve ihracatın ne kadar sağlıklı yol aldığının işaretidir.  2. çeyrekte yüzde 21 büyümede rekor büyüme kaydeden Türkiye'nin başarısına mal ve hizmet ihracatının katkısı 10,8 puandır. Net ihracatın büyümeye katkısı 6,9 puan olarak gerçekleşti. Bu oran son 23 yıldır açıklanan büyüme rakamlarının en yüksek ihracat katkısı olarak kayıtlara geçmiştir. Bu başarı hikayesini daha da ileri taşıyoruz. Bugüne kadar 3'te 2'sini 2000 km menzilli ülkeler ihracatımızı belirliyordu. Çok daha uzak coğrafyalara genişletiyoruz.  84,5 trilyon Dolar büyüklüğü ile dünya ekonomisinin yüzde 64'ünü oluşturan 17 ülkeye ihracatımızı 81,5 milyar dolara çıkarmaktır. Eylem Planımızı önümüzdeki günlerde açıklıyoruz.  Artan ihracatımızın hızına uygun finansmanı sağlayacak yeni mekanizma kurmakta olduğumuzun müjdesini paylaşmak istiyorum. İhracatı Geliştirme Fonu ile diğer desteklere ilave sadece sizlerin erişimine açık finansman kaynağı oluşturuyoruz. TİM ve ihracatçı birliklerimizin katkılarıyla oluşacak fonla ihracatçılarımızın finansmana erişiminde teminat sorunu ortadan kalkacaktır.  Bir başka müjde de İstanbul'u fuar merkezine kavuşturmak için atacağımız adımlar. TİM'nin de yer alacağı fuar merkezini inşallah en kısa sürede ülkemize kazandıracağız. İstanbul'u fuar merkezi ile küresel ticaretin konumuna getireceğiz.

2 yıl önce

İhracat çok ama TIR yok

Milliyet’ten Duygu Erdoğan’ın haberine göre; Dünyada pandemiyle birlikte ciddi bir kırılma yaşayan tedarik zincirinde Türkiye, önemli bir merkez olmaya aday... Pek çok coğrafyadan yeni alım heyeti rotasını Türkiye’ye çevirince ihracat son bir yılda çok hızlı arttı. Ancak diğer taraftan da tüm dünyada pandemi kaynaklı lojistik ve konteyner sıkıntıları baş gösteriyor. Deniz yoluyla taşımacılık bedeli (navlun) artışı ve konteyner azlığı, ülkeleri daha fazla kara yolunu kullanmaya yönlendiriyor. Artan hacimle birlikte şimdi de Türkiye’de TIR bulma sıkıntısı baş gösterdi. İthalatın azalmasıyla gittiği ülkede bekleyen ya da boş dönen TIR’lar önemli bir maliyet kalemi olurken, ihracatın kara yolundaki yükselen ivmesi ise Türkiye’den gidecek ürüne TIR bulma sorunu yaşatıyor. Firmalar, Türkiye’nin çok daha yüksek bir ihracat hedefi ve potansiyeli olduğuna dikkat çekerken, şimdiden bu sorunu çözmek adına acil olarak kara, deniz ve demir yollarını içeren dengeli bir strateji oluşturulmasını öneriyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan eylül ayı rakamlarına göre Türkiye, ihracatta tarihî bir eşiği daha geçti. Eylül ayında ilk kez bir ayda 20 milyar dolar bandı aşıldı. Yılın ilk 9 ayında ise, yüzde 36’lık artışla 161 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Yeni hedef ise 2026’da, 300 milyar dolara ulaşmak. Yakın ülkelere gidiyor Uluslararası taşımacılık yapan nakliyeciler, tüm kapılarda ihracata yönelik artışın gözle de görülür olduğunu anlatırken; bu süreçte denizdeki navlun fiyatlarının artışıyla kara yolu yük taşımacılığının maliyetlerinin aynı hale geldiğini ifade ediyorlar. Dolayısıyla Avrupa gibi yakın coğrafyalara kara yolundan daha kısa sürede ulaşım tercih edilir oluyor. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği’nin (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, lojistiğin sürdürülebilir başarısı için dengeli bir dağılıma ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. Ulusoy, “İhracatta tarafında araç bulmakta çok ciddi sıkıntılarımız var. İthalatta ise araçlarımız hem gittiği ülkede yük bulup dönmek için çok bekliyor, hem de boş dönebiliyor. Dünya çapında her türlü ihracatçı artık yumurtaları aynı sepete koymama kararı aldı. Sadece Çin’den alım yapmak bir risk. O yüzde şu anda Türkiye, stratejik planını iyi yaparsa avantajlı durumda. İthalat tarafında ise özellikle ara mallar getiriliyor. Bunların üretimini içeride artırmamız lazım. Özellikle tüm taşıma yollarını demir yolu ile desteklememiz lazım. Kara yoluna yüklenmeye devam edersek başımızı sıkıntıya sokabiliriz” diye konuştu. ‘Çin’den vazgeçiyorlar’ Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, maden taşımacılığında TIR mağduriyetinin daha fazla olduğunu vurgularken, taşımacıların tonajda oldukça yüksek olan ağırlıklar yerine başka sektörleri öncelikli olarak tercih ettiğini söylüyor. Kaya, “Mesela bir TIR için tekstilci ve madenci ararsa tekstil taşımayı tercih ediyorlar, bize fiyatı bile biraz daha pahalıya çıkıyor. Konteyner bulma sorunu biraz azaldı ancak devam ediyor. Konteyner bulamayanlar özellikle yakın coğrafyada TIR’a yöneliyor. Kara yolunda ise mazot fiyat artışı etkili oluyor. ihracatımız çok güçlü artıyor. Maden sektöründe 4 milyar dolar seviyesinden 6 milyar dolara çıktık. Çin’den Avrupa’ya çok yüksek taşıma fiyatları oluşması ve Çin’in kendi içindeki sorunlar nedeniyle pek çok coğrafyadan alıcı bize yöneliyor” dedi. ‘Fırsat var, geç kalmayalım’ Ülkeler arası deniz taşımacılığında artan fiyatlardan örnekler veren Lux Plastic Genel Müdürü Burak Önder, Çin’den Avrupa’ya taşıma maliyetinin altı katına çıktığını söyledi. Önder, “Pandemi öncesi 3 bin dolar olan Çin Avrupa arası taşıma, 15-18 bin dolar seviyelerine geldi. Türkiye’den Avrupa’ya taşıma ise iki katına çıktı. Yani bu açıdan avantajımız oldukça fazla. Konteyner sıkıntısı şu anda yolunda gidiyor. Türkiye’de daha rekabetçi bir lojistik maliyeti var. O yüzden bizim artık pandemiden ne sonuçlar çıkaracağımızı iyi görmemiz lazım. Sorunlarımızla yüzleşip bunları bir stratejiyle orta ve uzun vadede çözümlerle buluşturmalıyız. Türkiye 58 ülkeye 4 saatlik uçuş mesafesiyle çok değerli bir bölgede yer alıyor. Çin’i bu süreçte iyi okumak lazım. Çin ülkeye gelene mevcutta üç haftalık karantina uyguluyor; pandemi ortamı gergin. Sürekli elektrik kesintileri, enerji sorunlarıyla imalatlarında kapasite düşüşleri var. Dünyada alternatif pazarlar aranıyor. Türkiye burada çok güçlü bir merkez ama Polonya, Romanya, Vietnam, Güney Kore gibi güçlü rakipleri var. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz” dedi.

2 yıl önce

Türkiye ile ABD dijital vergide anlaşma sağlarken Türkiye'nin ihracatına misilleme gelen ek gümrük vergisi kararı da kalktı

Türkiye'nin ABD ihracatında önemli bir kritik eşik daha aşıldı. Türkiye'nin Google, Facebook, Twitter, Amazon, Netflix, Spotify gibi şirketlerden aldığı Dijital Hizmetler Vergisi karşılığında misilleme yapan ABD, Türkiye'den alacağı 32 üründe yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulamasına gideceğini açıklamıştı. Önceki gün Türkiye ve ABD, Dijital Hizmetler Vergisi uygulayan Avusturya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya ile ABD arasındaki ortak uzlaşı metnine Türkiye'nin dahil olması konusunda anlaştı. Böylece mücevherden tekstile, halıdan cam ve seramik ürünlerine 32 ürünün ihracatında uygulanması planlanan yüzde 25'lik ek gümrük vergisi kalktı, ihracatçı nefes aldı. TARİHİ REKOR KIRDIK Sabah'ın haberine göre, Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Kamar, Türkiye ile ABD arasında yapılan anlaşmayla birlikte derin bir nefes aldıklarını söyledi. Sektörün 1-22 Kasım tarihleri arasında Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 920 milyon dolar mücevher ihracatına imza attığı bilgisini veren Kamar, "Gerçekleştirilen bu ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 300'lük bir artışı simgeliyor, hem de 20 günde... Rekorlar kırdığımız bu noktaya ulaşmamızda ABD ile Çin arasında yaşanan ticari gerginliği tedarik zincirine yansıması etkili oldu. Tedarik zincirindeki yavaşlama, ABD kanadında yeni arayışlara yol açtı. Talebe hızlı ve kaliteli bir şekilde cevap vererek tercih edilir hale geldik" dedi. İHRACATTA İLK ÜÇTEYİZ 11 ayda 5.5 milyar dolar ihracatla hedeflerinin yüzde 170 oranında önünde performans sergilediklerini anlatan Kamar, şöyle devam etti: "5.5 milyar dolarlık ihracatın 800 milyon dolarını ABD'ye yaptık. Bu yıl sonunda ABD'ye ihracatımızı 1 milyar doların üzerine taşırız. Toplam ihracatımızı da 6 milyar doların üzerine taşırız. 2-3 yılda da ABD'ye ihracatta 3-4 milyar doları yakalarız. Şu anda ABD'ye mücevher ihracatında ilk 3'teyiz. 2023'te liderliğe oturacağımızı öngörüyoruz." MAKİNE HALISINDA PAZARIN LİDERİYİZ İstanbul Halı İhracatçıları Birliği Başkanı Uğur Uysal, "Devletimiz çok önemli bir anlaşmaya imza attı, müteşekkiriz. ABD çok önemli bir pazar. Bu yılı 3 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedefliyoruz. Bunun neredeyse yarısı ABD'ye yaptığımız ihracattan geliyor. ABD'de makine halısında lideriz" dedi. Dünyada lojistik krizinin devam ettiğini anlatan Uysal, "ABD halı ithalatında Çin yerine Türkiye'yi tercih ediyor. Talep artışı devam edecek. 2022'de ihracatımızın yüzde 20 artacağını öngörüyoruz. Bunun yarısını ABD'ye yapacağız" diye konuştu. ANLAŞMA OLMASAYDI SIFIRA İNERDİ İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe de, alınan kararın özellikle ev tekstili sektörüne nefes aldırdığını belirterek, "ABD ev tekstili sektörü için çok büyük bir pazar. Eğer ek gümrük uygulaması devreye girseydi bu pazara ihracatımız sıfıra inebilirdi. Şu anda ABD'ye 800 milyon dolarlık ihracatımız var. Bunun yılsonunda 1 milyar doları bulacağını düşünüyoruz" dedi.

2 yıl önce

15 bin firma ihracata başladı

Pandeminin zorlu sürecine rağmen ihracatta yıl sonu 211 milyar dolar hedefiyle Cumhuriyet tarihi rekoruna koşan Türkiye, Doğu’dan Batı’ya ihracatçı ailesini genişletiyor. Türkiye’nin ihracatı son 12 ayda 167,3 milyar dolardan yüzde 30 artışla 215,7 milyar dolara ulaşarak rekor kırarken, ihracatçı sayısı da 87 bin 268’e ulaştı. Yılın ilk 10 ayında ilk defa ihracat yapan 15 bin 141 firma da ihracat rekoruna milyarlarca dolarlık döviz getirisiyle katkı sağladı. AYLIK 2 BİNİ AŞTI Ayda bazda incelendiğinde sadece ekim ayında 44 bin 932 firmanın 2 bin 477’si ihracatçı ailesine yeni katıldı ve 107,1 milyon dolar ülkeye döviz kazandırdı. Anadolu’da birçok firmanın da boy göstermeye başlamasıyla Türkiye’nin dış satış yaptığı ülke sayısı 230’a dayandı. Avrupa’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Körfez ülkelerine kadar birçok pazar gelişmesine de katkıda bulunan bu tabloyla dış satışlarda artış yaşanan ülke sayısı 187’ye ulaştı. Bu da 48,8 milyar dolar daha döviz geliri sağladı. AİLE BÜYÜYOR PAZARLAR GELİŞİYOR Gelişen ihracatçı ailesi, otomotivden hazır giyime, çelikten gıdaya birçok sektörü canlandırdı. Bu tablo Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine de yansıdı. Buna göre, çelik ihracat yılın 10 ayında yüzde 107,8, gemi ve yat yüzde 298,9, fındık mamulleri yüzde 47, demir ve demir dışı metaller yüzde 43, hububat ve bakliyat yüzde 36 artış kaydetti. Sektörlerdeki gelişim, ihraç pazarlarının gelişmesiyle karşılık buldu. AVRUPA VE ABD YÜKSELİŞTE Türkiye’nin en fazla dış satış yaptığı Almanya’ya ihracat yılın ilk 10 ayında yüzde 22,5 artışla 16 milyar dolara dayanırken, ABD’ye yüzde 44,4 artışla 12 milyar dolara yaklaştı. İngiltere’den yüzde 20,7 artışla 10.9 milyar dolar, İspanya’dan yüzde 46,4 artışla 7,9 milyar dolar, Irak’tan yüzde 21,4 artışla 8,7 milyar dolar, Fransa’dan yüzde 29 artışla 7,3 milyar dolar döviz geliri sağlandı. Hatay, İstanbul ve İzmir'i solladı Batı’dan Doğu’ya gelişen ihracat Anadolu illerini de ihracatçı yaptı. TİM verilerine göre, sadece ekim ayında İstanbul’un ihracatı yüzde 17,3, Ankara ve İzmir’in yüzde 27,7 artarken, Hatay yüzde 97,4 artış oranıyla üç büyük şehri solladı. Denizli’ yüzde 28,4, Kocaeli yüzde 20,4, Gaziantep yüzde 11, 5 artış gösterdi. İhracatçı ailesinin gelişmesi, birçok ülke ve bölge pazarını da derinleştirdi. Nepal’e yüzde 628, Singapur’a yüzde 498,7 ihracat arttı. Kalkınma vizyonumuz Türkiye’nin ihracatta önünün açık olduğunu ve yatırımların günden güne arttığını söyleyen TİM Başkanı İsmail Gülle, geçtiğimiz hafta Eskişehir’de KOBİ ödül töreninde yaptığı konuşmada, Anadolu’nun dört bir köşesinde, ihracat potansiyeli olan her firmaya ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Gülle, “İhracat, topyekûn kalkınma amacıyla küçük-büyük demeden tüm firmalarımızın vizyonu olmalıdır. KOBİ’lere eğitim seferberliğiyle iki yılda 37 bin yeni ihracatçı kazandık" dedi. KÜRESEL ŞİRKETLERİN ROTASI TÜRKİYE Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Ayşem Ulusoy, Kovid-19 sürecinde Çin’den yeterince hizmet ve tedarik sağlayamayan küresel şirketlerin satın alma operasyonlarını Türkiye’ye yönlendirdiğini vurguladı. Ulusoy, “Küresel ticaretteki değişimi, pandemi şokuyla başvurulan geçici bir yöntem olarak değerlendirmiyoruz. Türkiye’ye yönelen satın alma eğilimleri artarak devam edecektir” dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni ekonomi modelini tek tek anlattı: Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz

Katıldığı bir televizyon programında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz ve enflasyona ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Küresel salgın döneminde Türkiye’nin 3 çeyrekte de farklı bir ayrışım ortaya koyduğunu, yılsonu itibariyle de pozitif ayrışmayı devam ettireceğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türkiye’nin beklentileri de aşarak böyle bir konuma gelmiş olması da özellikle aç kurtlar gibi bekleyenleri de şaşırttı. Biz şaşırmadık. İkinci ve üçüncü çeyrekte aldığımız sinyallerle beklentimiz 10'u bulacağız. Şüphemiz yok. Yılsonu itibariyle enflasyonda da kendisini gösterecek. Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faizi düşürüyoruz, enflasyonun da inşallah düştüğünü hep birlikte göreceğiz” diye konuştu. “Kritik dönemde iki önemli destek paketi hazırladık. Bunlardan bir tanesi ilave istihdama destek paketi, diğeri de imalata dayalı ithal ikamesi destek paketidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, destek paketlerine ilişkin bilgi verdi. İstihdam oluşturacak girişimcilere müjde veren Erdoğan, “Bu girişimcilerimizin hazine destekli kredi garanti fonu kefaleti ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın vereceği 7 puana kadar faiz desteği ile yatırım yapmalarının önünü açıyoruz. Toplam tutarı 10 milyar lirayı bulan bu destekten Hamle programı kapsamında diğer illerimizde faydalanabilecektir. İşletmelerimize girişimcilerimize hayırlı olsun” şeklinde konuştu. Uygulamaya konulan ekonomi modelinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zengini zengin yapan model faizciliktir. Faiz zengini daha zengin yapar, fakiri de daha fakir yapar. Türkiye ne zaman yüksek faiz kıskacından çıkmak için adım atmışsa döviz kuru üzerinden manipülatif baskı ile karşı karşıya kalkmıştır. Ülkemizin bu yolla bir cendereye sokulmak istenmesi bizim tarafımızdan engellenmiştir. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Bir defa bu kur-faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız. Bu spekülasyonu ancak biz engelleriz. Yüksek faiz kazancı için kısa vadeli olarak ülkeye giren küresel fonlar var, bu sıcak para döviz kurunu geçici olarak düşürebilir. Bu bizim için ideal değildir. Bir süre sonra bu fonlar yüksek faiz kazancını alıp düşük kurdan tekrar dövize dönerken kur yeniden yükselir. Yükseler kuru düşürmek için her seferinde daha yüksek faiz vermek gerekir. Sürekli tekrarlanan bu süreç ülkenin kaynaklarını küresel sermayeye aktaran ve ekonomiyi bağımlı hale getiren bir kısır döngüdür. Şuanda bunu yaşıyoruz. Kur-faiz-enflasyon sarmalana böyle sokulduk. Biz de diyoruz ki, kur-faiz-enflasyon sarmalında yaşamayacağız. Yatarımı, üretimi engellemelerine müsaade etmeyeceğiz, büyümeyi istikrarsız hale getirmelerine müsaade etmeyeceğiz. Biz bu sarmaldan çıkacağız. Bu tezgahın bozulmasını istemeyenler kur manipülasyonu ile bizi yeniden bu oyuna çekmek istiyorlar. Küresel finans çevreleri ve içerideki işbirlikçileri bunu başaramayacaklar. Özellikle maliyet enflasyonu denilen bir tez var, sıkıntı bu değil mi? Sanayicinin, yatırımcının en önemli engeli maliyet enflasyonudur. Maliyetler ne kadar yükselirse, onun yatırımdaki gücü de o kadar azalır. Biz tam aksine istiyoruz ki, yatırımda gücünü artıralım, uluslararası ihracatta o yatırımcı yarışa güçlü bir şekilde girsin. Türkiye’nin temel göstergeleri ekonomide çok güçlü. Bunu dışarıdan birileri zayıf göstermenin gayretine giriyor. Bizim ekonomik göstergelerimiz gayet iyi durumda. Ülkemiz artık bu kısır döngüyü kırma noktasına gelmiştir, biz buradan geriye dönmeyeceğiz. Salgın sonrasında dünya ekonomisinde oluşan yeni dengeler bu süreci hızlandırmıştır. Bu olay sadece ülkemizde mi var? Amerika’da var, Almanya’da, İngiltere’de, Hollanda’da var. Hepsi de bu kısır döngü içinde kıvranıyor. Bunlardan Türkiye olarak biz büyük oranda sıyrılmış vaziyetteyiz. Türkiye’nin güçlü ekonomik dinamiklerine güvenen yabancı yatırımcılar için uzun vadeli yatırımların artık zamanıdır. Türkiye ekonomisinin sunduğu bu fırsatları gören önemli yabancı yatırımcıların büyük ölçekli yatırımlar için harekete geçtiğini görüyoruz. Türkiye’ye uzun vadeli yatırım yapanlar her zaman kazanmıştır, bundan sonra da kazanacaktır” ifadelerini kullandı. Türkiye’deki sermayenin temsilcisi konumunda olan STK’nın kendilerine cevap yetiştirmeye kalkmasının çok manidar olduğunun altını çizen Erdoğan, “Eğer kredi istiyorsanız kamu bankaları kredi vermeye hazır. Bizim derdimiz var, bizim derdimiz, kur-faiz sarmallı değil, yatırımı yapacak güçlü yatırımcıları arıyoruz. Biz yeni ekonomi modeli ile yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersi ile itiyoruz. Düşük faizle yeni yatırımları, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz. Özellikle kamu bankalarının yöneticilerine hep onu söylüyorum, siz özel sektör bankaları ile faiz noktasında yarışa girmeyeceksiniz. Tam aksine düşük faizle yatırımcımızı teşvik edeceksiniz. Biz şuanda ihracatta gayet iyi bir konumdayız. 215-220 milyar dolarlara çıktık. Yılsonuna kadar 220’nin üzerine çıkacak” dedi. Erdoğan, “Benim de yakın çevremde birçok insan bunları geçmişte de savunmadılar. Biz ‘6 sıfırı atıyoruz’ dediğimiz zaman ‘Taksim Meydanı’nda anırırım’ diyenler vardı. En yakınımda olanlardan bile, şuanda o da siyasette ‘kurmayacağım’ dediği halde bir parti kurdu. Daha sonra 6 sıfırı atacağız dedim ben, Başbakanım çünkü. Şimdi de onunla övünüyor. ‘biz 6 sıfır attık’ diyor. Ne sen attın. Başbakan olarak talimatı verdim ve 6 sıfırı attık. Ondan sonra onlar övünmeye başladılar. Benzer birçok ekonomik kararların altında benim imzam var. Sen benim bir bakanımsın, karar merci değilsin ki. Şimdi bir yere geldik. Artık cari açık verip bu açığı dış borç ile finanse eden değil döviz kazanıp cari fazla veren bir ekonomi olma hedefiyle hareket ediyoruz. Bu hedefe de çok yakınız. Döviz kurunda kalıcı istikrar, yüksek faiz ile kısa vadeli ödünç döviz çekerek değil, ihracat, turizm ve diğer hizmet gelirleri ile döviz kazanarak mümkün olabilir. Faizleri artırmanın çözüm olmadığını defalarca gördük, yüksek faiz ile sıcak para çekerek döviz kurunu baskılayıp ithalatı ucuzlatmak enflasyonla mücadele değildir. Bize dayatılan yük ek faiz politikası yeni bir olay değil. Yerli üretimi yok eden, üretim maliyetlerini artırarak yapısal enflasyonu kalıcı hale getiren bir modeldir. Bu model sıcak para her çıktığında kur artışı ile enflasyonun yeniden tetiklendiği ve yeni faiz artırımlarının gündeme getirdiği sonu olmayan bir sarmaldır. Biz bu sarmala son veriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ihracatımızın, bu oran önemli, ithalatımızı karşılama oranları yüzde 90’lara ulaştı. Turizmde toparlanma süreci içindeyiz. Yıllık cari açığımızı aydan aya azaltıyoruz. Önümüzdeki sene yıllık bazda cari fazlaya geçeceğimiz anlaşılıyor ve buna da inanıyorum” diye konuştu. “Ekonomik güvenlik, ulusal güvenliğin bir parçasıdır” Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomik gelişmelerin MGK’da görüşülmesine gösterdiği tepkinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Ekonomik güvenlik, ulusal güvenliğin bir parçasıdır. Türkiye ekonomisi güçlüdür. Makro göstergelerimiz ve son dönemdeki ekonomik performansımız gayet iyidir. Döviz kurunda gördüğümüz son hareketliliğin ekonomik temeli olmadığı açıktır. Üretimi, yatırımı, istihdamı, ihracatı ve bununla birlikte gelişen politikalarla ülkemizin giderek güçlenmesi ve bağımsız politikalar izleyecek konuma gelmesi bazılarını rahatsız ediyor. Ana muhalefetin başındaki kişi bundan ciddi manada rahatsız oluyor. MGK bu konuların görüşüldüğü yer olamazmış. Bu kişi siyaseti anlamış değil, siyaseti bilmiyor, hala aynı yerde. SSK’yı batıran o kafa hala aynı yerde. Sen zaten SSK’yı batırdın. Sen değil misin SSK hastanelerinde insanların morglarda öldüğü dönemin sorumlusu? Hiç umurunda değil. Sorumlusu sensin. MGK’da bunları görüşmeyeceğiz de nerede görüşeceğiz? MGK bu işlerin en hassas noktada görüşüldüğü ve görüşüleceği yerdir. Türkiye eski Türkiye değildir. Türkiye finans piyasaları üzerinden, ekonomik tehditlere pabuç bırakmaz, geçti onlar. Reel ekonomimiz bu tehditleri boşa çıkartacak güç ve kabiliyettedir. Bu tehditlere karşı rahatlıkla durabiliyoruz. Algı operasyonları ile bizi zayıflatmak ve engellemek artık mümkün değildir. Bu tehditlerin farkında olduğumuzu, tehditler karşısında gereğini yapacak güçte ve kararlılıkta olduğumuzu MGK’da teyit etmiş olduk” diye konuştu. “Yanındaki sözcü olan zat da iyi bir faizcidir” “Kur baskısı ne zaman ve nasıl kırılır?” sorusuna cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim normal vatandaşım faiz sarmalı altında inim inim inler. Ana muhalefetin başındaki zat ‘indirin bire, biz destekleriz’ diyor. Ben aksini söylemiyorum. Benim tek başıma bu tür kararı almaya yetkim yok. Ben dikkat edilirse başından beri ilgili mercilere, hatta kendileri ‘merkez Bankası bağımsız değil’ diyor. Merkez Bankası bağımsız değil de sen bağımsız olmayan Merkez Bankası’ndan randevu talep ettiğinde Tayyip Erdoğan bunu engelledi mi? Gidip Merkez Bankası’nı ziyaret ettikten sonra yaptığın açıklamalar belli, işin ahlaki boyutu da yok. İnsan böyle bir ziyareti yaptıktan sonra dışarıda tam aksi, Merkez Bankasını yıpratacak açıklamalar yapar mı? Bunları yaptı. 2016’dan bu yana bunları tekrar tekrar söyledi. Yanındaki sözcü olan zat da iyi bir faizcidir. Kendisi bu işlerden zaten anlamaz. Biz inşallah seçim öncesine kadar ciddi manada faizin düştüğünü, kuru tetikleyen yüksek faizin düşüşü sebebiyle kurda olumlu iyileşmenin olduğunu hep birlikte göreceğiz, buna enflasyon da dahil. Tabi ki takvim veremem ama muhalefetin faiz indirimi konusundaki itirazları bizim doğru yolda olduğumuzun teyididir. Demek ki bu noktaya geldiler. Hemen çark ederler mi onu bilemem. Ben tezimin savunucusuyum” şeklinde konuştu. Gelişmiş ülkelerden büyüme oranları ve enflasyon rakamları hakkında örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim derdimiz yatırımları ve yerli üretimleri desteklemek ve artırmaktır” açıklamasında bulundu. “Stokçuluk bir nevi hırsızlıktır” Stokçuluk yapanlara ilişkin konuşan Erdoğan, “Stokçuluğun cezai müeyyidesi bir puan. Bunu yeniden düzenleyip cezai müeyyidesi artması yazım. Stokçuluk dinimizde yeri olmayan bir konudur. Stokçuluk bir nevi, ‘spekülatif hareketler’ deniyor ama hırsızlıktır. Fahiş fiyatlarla mücadele noktasında ilgili bakanlarımıza dedik ki, bu adımları atacaksınız, bununla ilgili gerekirse bir yasan düzenleme yapıp bu fahiş fiyat artışına gidenleri tespit edelim, stoklama yapmak suretiyle malı piyasadan çekenleri yakaladığımızda bunlara gerekli müeyyideleri uygulayalım” dedi. Erdoğan, “Biz kamu maliyesindeki imkanlarımızı kullanarak başta enerji olmak üzere küresel fiyatlardan kaynaklanan maliyet artışlarını vatandaşlarımıza yansıtmamak için gerekenleri yapıyor. Bugün gelinen noktada geçici olacağı öngörülen küresel kaynaklı bir enflasyon artışı söz konusu, yılsonu itibariyle fırsatçıları da defederek olumlu neticeler alacağız” diye konuştu. Özellikle enerjide ve doğal gaz da Avrupa ile mukayese edilemeyecek derece fiyatların ucuz olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bu gerçeği muhalefet görmek istemiyor. Avrupa’da fiyatlar bizimle mukayese edilemeyecek derecede pahalı. Biz ise bu kadar ucuz fiyatla doğal gazı verirken, enerjiyi verirken yalan yanlış her türlü haberleri uyduruyorlar. Biz yalancı ile nereye kadar bu şekilde yarışacağız? Biz hanelere doğal gazi dörtte bir, elektriği ise yarı fiyatına veriyor. Sen ne dersen de onlar buna inanmıyorlar. Biz vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz” şeklinde konuştu. “Babayiğitlik bize yakışır” Asgari ücret ile ilgili ilgili bakanlar ve parti yönetimi ile müzakereleri yaptıklarını belirten Erdoğan, “Asgari ücret konusunda 2002 yılından itibaren ülkemiz adına önemli kazanımlar elde edildi. 2002 yılı sonunda bekar ve çocuksuz bir işçinin eline geçen net asgari ücret 184 lirayken, 2021 yılında bu tutarı 2 bin 825 liraya biz çıkarttık. Asgari ücret 2002’den bu güne kadar nominal olarak 15,3 kat arttı. Asgari ücretin reel oranı yüzde 131 olarak gerçekleşti. Asgari ücretin reel değerinin artması işçilerimizin satın alma gücünün arttığının bir göstergesidir. Uluslararası verilere göre asgari ücretin işçiye bulunduğu ülkede sağladığı satın alma gücüne bakıldığında Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın yer aldığı endekste 2002 yılında 14. sırada olan ülkemiz, 2021 yılında 10. sıraya ilerledi. İşçilerimizin satın alma güçlerini yükseltmeyi sürdüreceğiz” dedi. Erdoğan, “Bu asgari ücret çalışmasında işçimizi enflasyondan, fiyat artışlarının olumsuz etkilerinden koruyacağız. Babayiğitlik bize yakışır. Biz de babayiğitliğimizi inşallah gerek ilgili bakanım, gerekse heyeti, gerekse çalışma arkadaşlarım hep birlikte geniş bir istişare yapmak suretiyle fazla uzatmadan kararımızı vereceğiz” diye konuştu. Emekliler için bu zamana kadar yapılanları anlatan Erdoğan, “Emekliler bizim önceliklerimiz arasında yer aldı, bundan sonra da aynı şekilde olacak” ifadelerini kullandı. “Üretimi yaptıkça doğal gazı milletimizle paylayacağız” Türkiye’nin doğal gaz arama çalışmalarına ilişkin bilgi veren Erdoğan, “Biz iktidara geldiğimizde kiralama yöntemi ile bu işi yürütüyorduk ama para vermiyorduk. ‘Bulursanız doğal gazı bunu yüzde 50, yüzde 50 paylaşırız’ diyorduk. Sondaj çalışmaları, sismik çalışmaları yapılıyordu ama bir sonuç alınamıyordu. Biz kendimiz bu adımı attık. Berat Bey’in Enerji Bakanı olduğu dönemde 2 tane sismik araştırma gemisi ve sondaj gemileri aldık. Gemilerimizin sayısı 5’e çıktı. Şimdi 6. gemimize sondaj gemisi olarak kavuştuk. Bunlarla Karadeniz, Akdeniz’de çalışmalarımızı yoğun ve özgüvenli yapmış olacağız. Bu birilerini rahatsız ediyor. 2022 yılı içinde tüm kuyularda üretim öncesi tamamlama operasyonlarının bitmesini planlıyoruz. Hedef bu. Bir taraftan da deniz tabanı üretim sistemleri ile kara tesislerinin malzeme temini ve inşaat çalışmaları hızla devam ediyor. Dağıtım hattının deniz tabanına yerleştirilmesi için tüm çalışmaları 2022 yılının ilk yarısında başlatmayı öngörüyoruz. Bu çalışmaların tamamlanmasıyla 2023 yılı Ocak ayı itibariyle Sakarya Gaz Sahası’nda ilk gaz üretimine geçmeyi hedefliyoruz. Sakarya Gaz Sahası’nda ilk fazda 10 kuyudan günlük 10 milyon metreküp üretim yapmayı planlıyoruz. İkinci fazın tamamlanmasının ardından açılacak kuyu sayısına bağlı olarak bu rakam 40 milyon metreküpe çıkacak. Yeni müjdeler için ekiplerimiz hem arama hem de sondaj faaliyetleri ile bölgede yoğun bir çalışma yürütüyor. Olumlu netice aldıkça müjdeleri milletimizle paylayacağız. Üretimi yaptıkça doğal gazı milletimizle paylayacağız” dedi. “Söz verdiğimiz gibi vatandaşlarımızın yanında olduk” İzmir depreminin ardından yapılan konutların hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Devlet olarak söz verdiğimiz gibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Bu güzel binaları inşa ettik. Depremzedelerin yarasını sarmak için Elazığ, Malatya ve İzmir’de toplamda 35 bin 28 konut, 4 bin 104 köy evi ve 353 işyeri inşa ediyoruz. Elazığ’da 23 bin 677 konut ve 2 bin 515 köy evi, Malatya’da 6 bin 287 konut ve bin 555 köy evi yapıyoruz. Bir yıl geçmeden konutları teslim etmeye başladık. İzmir depreminin ardından Bayraklı’da yerinde bin 391 konut ve 302 işyeri ve rezerv alanda 3 bin 649 konut ve 511 işyeri inşa etmek için harekete geçti. Bornova Eğridere’deki 34 köy evi ile birlikte İzmir depreminin ardından toplam 5 bin 74 konut ve 353 işyeri yapma kararı aldık. Bu evleri de bir yıl içinde teslim etme sözünü verdik” dedi. Kılıçdaroğlu’nun “Bir Kızılay çadırı bile yok” sözünün hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Maalesef içine girdiği çadır Kızılay çadırı. Bu görecek gözü de yok” diye konuştu. “Gündemi seçimle meşgul ederek sözüm ona siyaset yaptıklarını sanıyorlar” Erken seçim söylemlerine ilişkin konuşan Erdoğan, “Kaç defa söyledik bilemiyorum ama daha kaç kez söyleyeceğiz. Söyleyecek herhangi bir sözleri olmayınca bununla oyalanıyorlar. Sayın Bahçeli’nin bugün konuşmasında ifade ettiği gibi bu tavizsiz karar ve irade beyanına sevse de sevmese de alışmalarını ve riayet etmelerini kendilerine tavsiye ediyorum. Millete hayrı, faydası olmayanlar gündemi seçimle meşgul ederek sözüm ona siyaset yaptıklarını sanıyorlar. Küresel gelişmelere bağlı olarak tüm bu yaşanan döviz hareketliliğini bahane ederek seçim çağrısında bulunanlar son olarak halkı sokağa çıkartmaya çağırdılar. Bunların geçmişten beri alışkanlığı budur. Birkaç marjinal grubun çağrısına sağduyulu olan halkımız itibar etmediği gibi güvenlik güçlerimiz de halkı kışkırtanlara karşı gerekli işlemleri başlattı. Ben milletime verdiğim sözü tutan bir siyasetçiyim. AK Parti sözünde duran kadrolardan müteşekkil bir parti, Cumhur İttifakı da sözün erlerinin kurduğu bir ittifaktır. İnşallah vatandaşlarımız Haziran 2023’te sandık başına gidecek ve tercihini yine AK Parti ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullanacaktır” ifadelerini kullandı. “Bu ülkenin yüzde 52’sine gayri milli diyeceksin, sonra da helalleşmeye çıkacaksın” Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ilişkin yayınlanan videonun ardından Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Ülkenin vatandaşlarına, ‘AK Parti’ye oy verdiler’, ‘Erdoğan’ı desteklediler’ diye kullanılan oylarda gayri milli ifadesini kullanmak aymazlıktır, gafilliktir. Bu ülkenin yüzde 52’sine ‘gayri milli’ diyeceksin, sonra da helalleşmeye çıkacaksın. Bu durum bile Bay Kemal’in ne kadar samimiyetsiz olduğunu gösterir. Bunların helalleşmesi gereken dosya o kadar kabarık ki. Tehdit ettikleri, mağdur ettikleri ile helalleşmeye başlasa bile hepsinden helallik almaya ömürlerinin yeteceğini sanmıyorum. CHP zihniyeti arkasında o kadar çok mağdur bıraktı ki, onlarla helalleşmesi bu dünyada bitmez. Başörtülülerden helallik dilemesi lazım. Boraltan faciasında katledilmesine vesile oldukları 146 Azerbaycanlı kardeşlerimizden helallik dilemeleri yazım. 1944’de 146 Azerbaycanlı kardeşimiz Rus zulmünden kaçarak Türkiye’ye sığınmıştı, dönemin CHP yönetimi ne yazık ki 146 kardeşimizi Stalin’in askerlerine teslim etti. Azerbaycanlı kardeşlerimiz Boraltan Köprüsü’nden karşı geçti ve askerlerimizin gözleri önünde katledildiler. Karşıya geçerken, ‘bizi onlara bırakmayın, bizi siz öldürün’ dediler. Hani bir türkü var ya, ‘düşman bekler karşıda önüne kattı beni, can alınan çarşıda gardaşım sattı beni.’ CHP bu. Varsayalım ülkemizdeki vatandaşlarımızla, mağdur ettiği kesimlerle helalleştiler, ya mazlum Suriyelilerle, Filistinlilerle, Libyalılarla, Afrikalılarla nasıl helalleşecekler. Biz gönül coğrafyamıza ulaştıkça, mazlumlara destek çıktıkça, fakir halklara gıda ve tıbbi yardımda bulundukça demedikleri kalmadı. Bay Kemal ‘Adalet Bakanlığı kadrolarını parti örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi verseydim’ diyen eski CHP’li bakanların mağdur ettiği kişilerden helalliği nasıl alacak bunu hiç düşündü mü? Bay Kemal SSK Genel Müdürlüğü döneminde beceriksiz yönetimi nedeniyle hastane köşelerinde hayatını kaybeden, tedavi borcu nedeniyle evladının cenazesini alamayan vatandaşlarla önce bir helalleşsin. Her darbenin, antidemokratik eylemin arkasında duran CHP zihniyeti helallik almak için çok ama çok geç kaldı. Her seçim öncesi CHP’liler muhafazakar seçmene şirin görünmek için hep takla atmaya başlarlar. Bu helalleşme atağı aynı minvalde bir harekat ama bu biraz erken oldu sanki. Çünkü Bay Kemal seçimler Haziran 2023’te” açıklamasında bulundu. “Fransız çimento devi Lafarge’ın terör örgütlerini desteklemesi” Fransız şirket Lafarge’ın terör örgütlerine destek vermesi ile ilgili Macron ile görüştüğünü belirten ve Macron’un işten sıyrılmaya çalıştığını söyleyen Erdoğan, “Suriye ihtilafının olumsuz sonuçlarından en fazla zarar gören ülke biziz. Suriye halkını, ülkenin toprak bütünlüğünü ve milli güvenliğimizi tehdit eden terör bu sonuçlardan belki de en önemlisidir. Suriye’deki terör sorununun gerekçelerinin başında terör örgütlerine verilen dış destek geliyor. DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bazı ülkeler tarafından terör örgütü PKK-YPG’ye verilen destek kabul edilemez. PKK-YPG’nin terörist kimliği başka isimler atfedilerek değiştirilemez. DEAŞ ile mücadele ettiği iddiasıyla PKK-YPG’ye destek verenlere ülkemizin DEAŞ ile sahada göğüs göğse çarpışan yegane koalisyon ve NATO üyesi olduğunu, 4 bin 500’den fazla DEAŞ teröristini etkisiz hale getirdiğimizi, DEAŞ terörüne en az onlar kadar maruz kaldığımızı hatırlatmak isteriz. Zaman zaman ülkemize yönelik DEAŞ bağlamında asılsız iddialar dile getirenler var. Evvelemirde kendi tutumlarını bunlar gözden geçirmelidir. Lafarge firmasının DEAŞ ile bağlantılı faaliyetleri bu çerçevede Fransız yargısı tarafından ortaya konulmuş ve Fransız yargısı bunu hükme bağlamıştır. Bundan daha başka delil olabilir mi? Bunu Mocron’un kendisine de söyledim. Lafarge’ı nereye koyacaksın? Hiç bilgisi yokmuş, haberi yok muş gibi ayaklara giriyor, işi sıyırmaya çalışıyor. Bunlar maalesef ikiyüzlü. Mehmetçiğimiz orada verdiği mücadele ile onları oraya gömdü” dedi. “Hepsi ile münasebetlerimizi çok daha iyi yerlere getireceğiz” Birleşik Arap Emirlikleri ile yürütülen ilişkilerin yeniden inşa edilmesi, dış politikadaki gelişmeler ve CHP’nin eleştirilerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Önce Katar ile başladılar, o tutmadı, biz Katar’a BMC’yi satmadık. Sadece Katar BMC’ye ortak oldu. Yüzde 49 onlar, yüzde 51 biz. Ürettiklerimizin belli yerlere satılmasında onların da olumlu gayretleriyle Arifiye’deki palet fabrikasının restorasyonu ve elden geçirilmesine bu ortaklığın çok büyük faydası oldu. Şimdi ise Abu Dabi yönetimi ele attığımız bu adım tarihi bir adım. 11 milyar dolarlık bir ön anlaşma yapıldı. Yaptığımız ikili görüşmede de Şubat ayı gibi benim bir ziyaretim olacak. BAE ile olan süreç farklı bir konuma erişecek. Biz dargın, küskün olduğumuz zaman ondan kendilerine sermaye çıkartmaya çalışıyor CHP, beraber adım attığımız zamanda da ‘niye bunlar barıştılar’ deyip oradan kendilerine sermaye çıkartmaya çalışıyor. Çatlasanız da patlasanız da hepsi ile münasebetlerimizi çok daha iyi yerlere getireceğiz. Bahreyn’in bize gelme durumu var, onlarla görüşmelerimizi yapacağız. Suud ile olan münasebetleri daha iyi konuma getirmenin gayreti içinde olacağız. Mısır’da da çok farklı gelişmeler olmaz demiyorum, olabilir. Tüm bu bölgenin insanlarının birbiri ile münasebetleri farklı. Kadim tarihi biz beraber inşa ettik, paylaşıyoruz. Bizim Körfez ülkeleri ile aramızda çok ciddi bir işbirliği potansiyeli mevcut. Karşılıklı faydaya dayalı yeni işbirliği projelerini ortak yatırımlar için bir fırsat olarak görüyoruz” diye konuştu.

2 yıl önce

Azerbaycan ile Türkiye arasındaki Nahçıvan Koridoru çok sayıda ürünün daha ucuz maliyetlerle ihracat ve ithalatının önünü açacak

Ermenistan ile Azerbaycan arasında geçtiğimiz yıl yaşanan ve 44 gün süren savaşın ardından Azerbaycan işgal altındaki topraklarını geri alırken, yıllar sonra gelen zafer Türkiye ile Azerbaycan arasında ticaret yolunun da kapısını araladı. Azerbaycan, Ermenistan ile imzaladığı anlaşma kapsamında Türkiye sınırında yer alan ve ülkenin geri kalanıyla bağlantısı bulunmayan tek toprağı olan Nahçıvan ile de bir kara koridoru kurulması sözünü aldı. Bölgenin hem çehresini hem de kaderini değiştirecek kara ve demir yolu anlaşmalarına yönelik son açıklama Ermenistan Başbakanı Paşinyan'dan geldi. Paşinyan, anlaşmanın Ermenistan ve Türkiye ilişkilerini normalleştirmek adına büyük bir adım atılacağını ifade etti. Paşinyan, "Bu, Azerbaycan toprakları üzerinden Rusya ile kara yolu ve demir yolu bağlantısı, İran ile demir yolu bağlantısı sağlayacağımız anlamına geliyor. Azerbaycan da Nahçıvan ile bizim topraklarımız üzerinden demir yolu ve kara yolu bağlantısı sağlayacak." diye konuştu. Türkiye ile Azerbaycan arasında ticari köprü olacak Nahçivan koridoru iş dünyasını da heyecanlandırmış durumda. MÜSİAD Konya Şube Başkanı Mehmet Hilmi Kağnıcı, Türkiye'nin Azerbaycan ile ticaretine ilişkin, "Nahçıvan koridoru açılması durumunda hem Azerbaycan'a hem Azerbaycan üzerinden diğer Kafkas ülkelerine, Türk Cumhuriyetlerine ulaşımımız kolaylaşacak. Bu da çok daha rahat ticaret yapabilmemizi sağlayacaktır." dedi. Azerbaycan'ın Türkiye için çok ciddi potansiyeli olduğuna vurgu yapan Kağnıcı, ''Azerbaycan ile şu anda ticaretimizin ya da ihracatımızın düşük rakamlarda kalmasının en büyük sebebi aramızda direk geçebileceğimiz bir kara yolu hattının olmaması. Eğer Nahçıvan koridoru açılması durumunda hem Azerbaycan'a hem Azerbaycan üzerinden diğer Kafkas ülkelerine, Türk Cumhuriyetlerine ulaşımımız kolaylaşacak. Bu koridor çok daha rahat ve avantajlı ticaret yapabilmemizi sağlayacaktır. Bu kapı açılırsa amacımız buradan Kafkaslara da inmektir. Orada çok daha büyük bir pazar var. Oradan alacaklarımız, oraya satacaklarımız var. Gıda ve tarım ürünlerinde o bölgede çok cazip ürünler var. Bu ilişkilerin artması hem aldığımız ürünlerin daha uygun şartlarda ulaşılabilir olmasını sağlayacak, hem de ürettiğimiz ürünleri daha iyi sunabileceğimiz pazarlar oluşacaktır." dedi. Dağlık Karabağ'ın işgalden kurtulması ile masaya gelen anlaşmada Nahçıvan koridorunun yer almasını değerlendiren uzmanlar ise bu hat ile Azerbaycan'ın uluslararası taşımacılık ve lojistik sistemindeki konumunun daha da güçleneceğinin altını çiziyor. Azerbaycan'ın diğer bölgeleri ile Nahçıvan arasındaki doğrudan ulaşım bağlantılarının yalnızca hava yoluyla mümkün olduğunu, ve söz konusu ulaşım koridorunun açılmasıyla, bu pahalı ulaşım aracına alternatif olan, daha ucuz ve daha fazla ihracat-ithalat hacimleri getirebilecek karayolu ve demiryolu hatlarının yapılmasının mümkün olacağını vurgulayan uzmanlar, böylelikle Nahçıvan'ın bölgesel ulaşım sisteminin ana damarı haline geleceğini vurguluyor. Kuzey-Güney ulaşım koridoruna ve planlanan Kars-Iğdır-Nahçıvan demiryoluna entegre edilmesiyle hattın uluslararası kargonun Avrupa'ya taşınmasında da önemli bir rol oynaması bekleniyor. Nahçıvan-Tiflis-Kars demiryolu, gelecekte Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun uzunluğuna göre nakliye maliyetlerini ve süresini de 1,7 kat azaltacak. Nahçıvan üzerinden Türkiye'ye arabayla 343 km'lik kısa mesafe nedeniyle, iki ülke arasındaki ikili turist hareketine bağlı olarak ülkeye giriş yapan turist sayısının da artacağı öngörülüyor. Bu koridorun bir diğer avantajı da Türkiye ve Azerbaycan'ın karadan bağlaması olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, Azerbaycan'dan Türkiye'ye yük taşımacılığının kolaylaşacağını ve hali hazırda geliştirilmekte olan Kars-Iğdır-Nahçıvan demiryolu hattına katılarak uluslararası kargoların Avrupa'ya taşınmasının mümkün olacağını ifade ediyor. Bu adım ile Azerbaycan'dan ihraç edilen ürünlerin nakliye maliyetlerinin düşeceği ve Ağrı, Ardahan, Iğdır ve Kars şehirlerini kapsayan Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgesi de dahil olmak üzere tüm Türkiye ile ticari ilişkilerin daha da genişleyeceğine işaret ediliyor. Öte yandan oluşturulacak koridor Rusya'nın Türkiye'ye erişimini de kolaylaştıracak. Rusya ile Türkiye arasındaki yıllık ticaret cirosu 25 milyar doların üzerine çıkarken, bu denli büyük bir ticaret hacmi göz önünde bulundurulduğunda daha uygun bir yolunun bulunması Rusya'nın da işine gelecek. Azerbaycan'ın Ermenistan ile yaptığı anlaşma Türkiye için de ucuz gazın yolunu açacak. Azerbaycan'ın Nahçıvan'a kuracağı karayolu koridoru Türkiye'ye uzanacak yeni bir enerji hattını da gündeme getirdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ve Azerbaycan Enerji Bakanı Perviz Şahbazov arasında “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde Doğal Gaz Tedarikine İlişkin Mutabakat Zaptı” imzalandı. Hattın kurulması halinde Türkiye'nin Azerbaycan'dan ucuza gaz almasının da önü açılacak. Azerbaycan ve Nahçıvan arasındaki koridor Tahran'ı ise endişelendiriyor. Türk ülkeleri arasındaki ticarette kavşak olan İran koridorun açılması ile bu özelliğini yitirebilir. İran günümüzde Türkiye'den Orta Asya'ya giden karayolu ticaretinde kilit öneme sahip. İran Yol ve Ulaştırma Bakanlığı'nın 2020 verilerine göre, bu yıl koronavirüsün ticaret üzerindeki etkisine rağmen her ay 12 bin civarında Türk kamyonu İran-Türkiye sınırını geçiyor ve bunların önemli bir kısmı Türki cumhuriyetleri ile Afganistan'a gidiyor. Bu ticaret İran için çok kârlı. Türkiye'den girip Türkmenistan sınırından çıkan bir kamyon, 1.800 kilometrelik bu yol için İran'a yaklaşık 700-800 dolar geçiş ücreti ödüyor. Ermenistan'da açılacak koridor bu trafiği önemli ölçüde azaltabilir.

2 yıl önce

Kasım ayı ihracatında rekor!

Ticaret Bakanı Mehmet Muş yaptığı açıklamada, "İhracatımız kasımda, geçtiğimiz yılın kasım ayına göre yüzde 33,4’lük artışla 21,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu değer, en yüksek aylık ihracatımız" ifadelerini kullandı.

1 2 3 4 5 6