24 Nisan Çarşamba 2024
3 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İklim değişikliği ile mücadelede en ön saflardayız

cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, iklim değişikliği, en ön saftayız, bm 75. genel kurulu, biyolojik çeşit zirvesi, covid-19

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye, iklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da üzerine düşenleri yapacaktır."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'SALGININ OLUMSUZ ETKİLERİ DEVAM EDİYOR' Geride bıraktığımız yaklaşık 2 yılda tüm insanlık olarak gerçekten sancılı günler geçirdik. Son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen Kovid-19 salgınında aralarında dostlarımızın, yakınlarımızın da olduğu 4.6 milyon insanı kaybettik. Gösterilen onca çabaya ve aşılamada alınan mesafeye rağmen salgının olumsuz etkilerinin halen devam ettiğini görüyoruz. Burada vereceğimiz dayanışma ve işbirliği mesajlarının salgınla mücadeleyi desteklemenin yanı sıra zor günler yaşayan milyarlarca insanın umutlarını artıracağına da inanıyorum. Bu doğrultuda verimli çalışmalar yapan 75. Genel Kurul Başkanı Sayın Volkan Bozkır'a şükranlarımı sunuyorum. Türkiye olarak genel kurulun faaliyetlerini en verimli şekilde icra etmesi için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye sürdüreceğiz. ERDOĞAN'DAN AŞI MİLLİYETÇİLİĞİ TEPKİSİ Bu yılki genel kurulun umutla dayanıklılığı inşa etmek temasıyla düzenlenmesi fevkalade isabetlidir. İnsanlık olarak bize büyük bir aile olduğumuzu hatırlatan bu salgında küresel dayanışma açısından iyi bir imtihan verilemedi. Az gelişmiş ülkeler salgın karşısında adeta kaderlerine terk edildi. Dünya genelindeki can kaybının yüksekliğinde küresel sistemin artık çözüm yerine sorunları çözümsüzlüğe mahkum eden yapısında payı bulunuyor. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bir dönemde aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülüyor olması insanlık adına yüz kızartıcıdır. Özellikle bu salgını küresel bir felaketin üstesinden ancak uluslararası işbirliğiyle gelinebileceği açıktır. Tüm ülkeler bu salgından kurtulmadan herhangi bir ülkenin güvenle hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Genel kurulda ortaya çıkacak iradenin bu hakikatin anlaşılması bakımından bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz. ERDOĞAN'DAN TÜM DÜNYAYA TURKOVAC MÜJDESİ DSÖ tarafından onaylanan ilk aşının Almanya'da yaşayan Türk kökenli iki bilim insanınca geliştirilmesinden gurur duyduk. Türkiye olarak ilk günden itibaren elimizdeki imkanları dost ve kardeşlerimizle paylaşmaya çalıştık. Bir taraftan vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmeti sunarken diğer taraftan da 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım gönderdik. Yerli aşımızı yakın zamanda milletimizle birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağımızı ifade etmek istiyorum. DSÖ'nün güçlendirilmesi ve salgınlara karşı sözleşme hazırlanması girişimlerini destekliyoruz.  ULUSLARASI TOPLUMA AFGANİSTAN ÇAĞRISI Sahadaki gerçekleri ve sosyal dokuyu dikkate almayan dayatmacı yöntemlerle meselelere çözüm üretilemeyeceği Afganistan'da görülmüştür. Afganistan halkı çatışmaların sonuçlarıyla baş başa bırakılmıştır. Siyasi süreçten bağımsız olarak Afganistan'ın uluslararası camianın dayanışmasına ihtiyacı bulunuyor. Ülkede bir an önce barışın tesis edilerek Afgan halkının huzura kavuşmasını temenni ediyoruz. Türkiye olarak Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizi yerine getirmeyi sürdüreceğiz. 'DEAŞ'I HEZİMETE UĞRATAN TEK NATO MÜTTEFİKİYİZ' Suriye'de tüm dünyanın gözlerinin önünde yüz binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin yerlerinden edilmesine neden olan insani dram onuncu yılını geride bıraktı. Ülkemiz 4 milyona yakın Suriyeliye kucak açarken terör örgütlerine karşı da sahada mücadele etmektedir. DEAŞ'la çarpışan ve bu terör örgütünü hezimete uğratan tek NATO müttefikiyiz. PKK'nın Suriye'deki uzantılarının işlediği katliamın önüne biz geçtik. İdlib'deki varlığımız sayesinde milyonlarca insanın hem canını kurtardık hem yerinden edilmesini önledik. Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Soruna BMGK'nın 2254 sayılı kararı temelinde siyasi bir çözüm bulunması için daha güçlü bir irade ortaya konması gerekiyor. Bölgedeki terör örgütleri arasında ayrım yapılmasının, bunların taşeron olarak kullanılmasının kabul edilemez olduğunu tekrar ifade ediyorum. Son 10 yılda dünyanın özellikle farklı ülkelerinde yaşanan terör eylemleri terörün tüm insanlığın ortak düşmanı olduğun göstermiştir. 'YENİ GÖÇ DALGALARINI KARŞILAMAYA NE İMKANIMIZ NE DE TAHAMMÜLÜMÜZ VARDIR' Ülkemizde Suriyeliler dışında da sayıları 1 milyonu aşan çeşitli statülerde göçmen vardır. Afganistan'daki gelişmeler sebebiyle son dönemde bu ülkeden göç akını ihtimaliyle karşı karşıyayız. Artık yeni göç dalgalarını karşılamaya ne imkanımız ne de tahammülümüz vardır. Adil yük ve sorumluluk paylaşımı temelinde tüm paydaşların bu konuda üzerine düşeni yapmasının vakti gelmiştir. Libya'da uluslararası meşruiyete verdiğimiz güçlü destek sayesinde ateşkes tesis edilmiştir. Milli Birlik Hükümeti'nin kamu hizmetlerini sağlanması ve seçimlerin zamanlıca düzenlemesi çabalarına desteğe devam edeceğiz. Uluslararası topluma Libya'nın tüm bölgelerini temsil eden meşru hükümetin yanında durması çağrısında bulunuyorum. 'FİLİSTİN'İN HAKLARINA YÖNELİK İHLALLERE KARŞI DURMAYI SÜRDÜRECEĞİZ' Filistin halkına yönelik zulüm sürdükçe Ortadoğu'nun kalıcı barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir. Bunun için işgal, ilhak politikalarına mutlaka ve derhal son verilmelidir. Kudüs'ün BM kararına dayanan uluslararası statüsüne, Filistin halkının haklarına yönelik ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz. İki devletli çözüm vizyonu yeniden canlandırılmalıdır. 1967 temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kurulması öncelikli hedeflerimiz arasında yerini koruyor. Azerbaycan meşru müdafaa hakkını kullanarak öz topraklarındaki işgali sona erdirmiştir. Bu gelişme bölgede kalıcı barış adına yeni fırsat pencerelerine imkan sağlamıştır. İlhakını tanımadığımız Kırım dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunmasına önem veriyoruz.  Çin'in toprak bütünlüğü perspektifinde Uygur Türklerinin temel haklarının korunması konusunda daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bangladeş ve Myanmar'daki kamplarda yaşayan Rohingya Müslümanlarının anavatanlarına geri dönüşlerinin sağlanmasına da destek veriyoruz. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN DÜNYAYA KKTC MESAJI Kıbrıs meselesi adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözüm ancak sonuç odaklı gerçekçi bir yaklaşımla mümkündür. BM'nin eşit kabul ettiği adadaki halklardan birinin lideri sizlere hitap edebilirken diğer liderin sesini duyuramaması adil değildir. Çözüm için adanın asli lideri olan Kıbrıs Türk halkının uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerekiyor. Buradan uluslararası topluma Kıbrıs Türklerinin görüşlerini açık fikirlilikle değerlendirme çağrısında bulunuyorum. Deniz yetki alanlarının paylaşımına ilişkin sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde temenni ediyoruz. Doğu Akdeniz'de en uzun kıyıya sahip Türkiye'yi bölgeyi yok sayan anlayıştan vazgeçilmesi şarttır. Diyalog ve işbirliği için bölgedeki tüm aktörlerin yer alacağı Doğu Akdeniz Konferansı önerisi hala masadadır. AB'ye üyelik konusundaki kararlılığımızı da sürdürüyoruz. Türkiye herkes için daha güvenli, huzurlu, hakkaniyetli bir dünya için atılan her adımın yanında olmuştur.  'SERA GAZLARI DÜNYAMIZIN ATEŞİNİ YÜKSELTİYOR' Dünya üzerindeki milyonlarca canlı türüne kucak açarken bu cömertliğinin karşılığında bizden sadece tabiatın dengesine saygı duymamızı istiyor. İnsanoğlu tarih boyunca sürdürdüğü gelişme ve kalkınma arayışında dünyanın bize sunduğu kaynakları maalesef hoyratça kullanmıştır. İklim Değişikliği, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz sorunlar insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır. İklim değişikliği çevre sorunu olmanın ötesinde üzerine özellikle durulması gereken bir konudur. Sanayi öncesi döneme kıyasla yüzde 50 artış gösteren sera gazları dünyamızın adeta ateşini yükseltiyor.  Bir süredir dünyanın her tarafında sanayi öncesi döneme göre 1,1 santigrat derece artış gösteren sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor. Bu afetler çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor. Türkiye olarak bu konuda en hızlı ve etkin çözümler üreten ülke olmamıza rağmen biz de oldukça sıkıntılı günler yaşadık. Küresel sıcaklık artışının devam etmesi, dolayısıyla daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir. Ormanların bir yandan arazi kullanımıyla diğer yandan yangınlarla yok olmaya yüz tutması dünyamızı bekleyen bir diğer tehlikedir. Sıcaklık artışının etkilediği bir diğer alan da denizlerimizdir. 'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNDA DA DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR' Şayet etkin önlemler alınmaz ve sera gazı emisyonları artmayı sürdürürse yüz yılımızın sonunda deniz seviyelerinin 1 metreden fazla yükselmesi bekleniyor. Bu durum beraberinde yeni ve devasa kitlelerden oluşan göç dalgalarını da getirecektir. Saydığım tüm bu sorunlar sadece sıcaklıktaki 1,1 santigratlık artışla ortaya çıkmıştır. Tüm bu gelişmeler üzerine dünya devletleri olarak ilim değişikliğiyle mücadele için 2015 yılında bir araya gelerek Paris İklim Anlaşması konusunda mutabık kaldık. Koronavirüs salgının önüne aşılarla geçmek belki mümkün olabilecek ama iklim konusunda böyle bir laboratuvar çözümü söz konusu değildir. Bunun için her fırsatta dile getirdiğimiz dünya 5'ten büyüktür ifademizi iklim konusunda da tekrarlıyorum. Doğamıza kim en çok zararı verdiyse iklim değişikliğiyle mücadeleye en büyü katkıyı da onlar yapmalıdır. Kimsenin 'Ben güçlüyüm, faturayı ödemem' deme hakkı yoktur çünkü iklim değişikliği insana oldukça adil davranıyor. Paris İklim Anlaşması'na ilk imza atan ülkelerden biriyiz. Son dönemde bu çerçevede kaydedilen mesafenin ardından aldığımız kararı buradan BMGK'ya duyurmak istiyorum. Önümüzdeki ay meclisimizin onayına sunmayı planlıyoruz. 'ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ' Eşim önceliğinde yürütülen Sıfır atık projesi ile 3 yılda geri kazanım oranını 9 puan artırdık. Sanayimizi temiz üretim faaliyetlerine uygulanacak planları zaten uzun süredir teşvik ediyoruz. Bu çalışmaları gereken finansman desteklerini alarak daha ileriye taşımakta kararlıyız. Türkiye, İklim değişikliği ve çevre hususlarında üzerine düşenlerini yapacaktır. İçinde bulunduğumuz binanın karşısında yer alan TÜRKEVİ binamızla BM güvenimizin ibaresidir. Küresel hiçbir soruna krize çağrıya kayıtsız kalmayan Türkiye iklim değişikliği ve çevrenin korunması hususlarında da üzerine düşenleri yapacaktır. Karşı karşıya kaldığımız zorluklara rağmen daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımızı tekrarlamak istiyorum. Dünyadaki en büyü 5 diplomatik ağdan birine sahip ülke olarak vicdanlı ve adil çözümler için sahada ve masada güçlü irade gösteriyoruz.

2 yıl önce

İklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan ve TBMM'de onaylanan Paris Anlaşması bugün itibarıyla Türkiye'de yürürlüğe girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eylüldeki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını açıklamasının ardından anlaşma, 6 Ekim'de TBMM'de onaylandı. Anlaşmanın onaylanmasına ilişkin karar 7 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanırken, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na ilişkin onayı 11 Ekim'de BM Sekretaryası'na bildirildi. Böylece, onayın sekretaryaya bildirilmesinden sonraki 30'uncu gün olan 10 Kasım itibarıyla anlaşma Türkiye'de yürürlüğe girdi ve Türkiye anlaşmaya taraf olan 192'inci ülke oldu. Paris Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi, politikalarda ve yasalarda küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine uygun şekilde düzenlenme yapılmasını sağlayacak hukuki ortamı oluştururken, Türkiye ulusal katkı beyanlarına ilişkin güncellemelerini bu çerçevede yapacak. Yasal bağlayıcılığı olan anlaşma kapsamında daha önce emisyonlarını 2030'a kadar yüzde 21 artıştan azaltma taahhüdünü veren Türkiye'nin, ilk adım olarak, enerji, atık, ulaşım, binalar ve tarım sektörlerindeki emisyon azaltım hedeflerini içeren ulusal katkı beyanlarını güncelleyerek BM Sekretaryası'na sunması planlanıyor. Türkiye'nin güncelleyeceği ulusal katkı beyanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 2053'te net sıfır emisyona ulaşma hedefine yönelik yol haritasının oluşturulması bekleniyor. ULUSLARARASI KAMUOYUNDAN TÜRKİYE'NİN ANLAŞMAYI ONAYLAMASINA DESTEK Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası İcra Direktörü Patricia Espinosa, İskoçya'nın Glasgow kentinde 31 Ekim'den beri devam eden 26. Taraflar Konferansında(COP26) Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olmasına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin bu adımından duyduğu memnuniyeti dile getiren Espinosa, "Böyle bir anlaşma için herkesi bir araya getirmenin uzun bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Türkiye'nin de anlaşmaya tam bir taraf olmasından dolayı mutluyuz." dedi. Espinosa, Türkiye'nin uluslararası alanda önemli bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Türkiye, büyük bir ekonomi. Bu nedenle, Paris Anlaşması'nın kapsadığı tüm alanlarda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede yapabileceği katkı çok önemli." diye konuştu. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol ise 10 Kasım itibarıyla Paris Anlaşması'nın Türkiye'de yürürlüğe girmesinin son derece önemli bir adım olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu adımın Türkiye'nin temiz enerji konusunda daha güçlü ve seri adımlar atmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Biz de Uluslararası Enerji Ajansı olarak Türkiye'nin bu attığı adımları ve Paris Anlaşması'nı yürürlüğe koymasını destekliyoruz." Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson ise, Paris anlaşmasını onaylayıp taahhütlerini yerini getiren her ülkenin kendisine fayda sağladığını dile getirdi. İklim değişikliğiyle mücadelede karbon nötr ekonomi oluşturmanın yeni iş olanakları ortaya çıkaracağını ve ekonomik büyüme sağlayacağını aktaran Simson ,"Ayrıca, bu adımlar iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yardımcı olacak. Hangi ülke Paris Anlaşması'na katılıyorsa hem kendi vatandaşı için hem de küresel boyutta doğru bir karar vermiş olacak." dedi. 2050'DE NET SIFIR EMİSYON HEDEFLENİYOR Paris Anlaşması, Aralık 2015'te Paris'teki COP21'de imzalanırken, 4 Kasım 2016 itibarıyla yürürlüğe girmişti. Anlaşmanın 197 imzacısı bulunmasına rağmen, onaylayan 191 ülke bulunuyordu. Türkiye'nin de anlaşmayı onaylamasıyla bu sayı 192'ye çıktı. Paris Anlaşması'nı imzalamasına rağmen taraf olmayan 5 ülke (Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen) bulunuyor. Küresel emisyonların 2030'a kadar en az yüzde 50 azaltılmasının hedeflendiği Paris Anlaşması ile 2050'de net sıfır emisyon ekonomiye ulaşılması amaçlanıyor. Bu kapsamda, ülkelerin emisyonları azaltmak için atacakları adımlara yönelik ulusal katkı beyanlarını 5 yılda bir güncellemesi bekleniyor. Paris Anlaşması'nın kabulünün 5'inci yılında ise ülkelerin bir kısmının güncellediği ulusal katkı beyanlarına göre, emisyonların 2030'a kadar yaklaşık yüzde 13 artacağı hesaplanıyor. Bu kapsamda, iklim değişikliğiyle mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için anlaşma kapsamındaki taahhütlerin acilen eyleme dönüşmesine ihtiyaç duyuluyor. Diğer yandan, devam eden COP26 müzakerelerinde Paris Anlaşması'nda eksik kalan konuların ele alınarak tamamlanması hedefleniyor.

2 yıl önce

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, TOKİ konutlarında mart ayında yeni bir indirim kampanyası düzenleyeceklerinin müjdesini verdi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Antalya'nın Serik ilçesi Belek turizm bölgesindeki bir otelde düzenlenen 'Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye' temalı istişare toplantısı, Bakan Murat Kurum ve bakan yardımcıları ile üst düzey yöneticilerin katılımıyla başladı. İki gün sürecek toplantının açılışında konuşan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bakanlık çalışmalarıyla ilgili genel değerlendirmede bulundu. 300 MİLYAR LİRALIK YATIRIM Bakanlığın 50 bin personeliyle, pandemi, sel, yangın, afet demeden gösterdiği fedakarlıklar nedeniyle gurur duyduğunu belirten Bakan Kurum, “3.5 yılık süreçte birçok afet yaşadık. Sizlerle birlikte, ülkemizin kuzeyinde sellerle, taşkınlarla mücadele ettik. Ülkemizin güneyinde yangınla, diğer bölgelerinde kuraklık sonucu ortaya çıkan afetlerle, sorunlarla mücadele ettik. Hiçbir ayrım gözetmeksizin, 81 ilimizin tamamındaydık. 350'yi aşkın ziyaret gerçekleştirdik. Yatırım değeri 300 milyar lirayı aşan, 13 bin kalem çevre ve şehircilik yatırımını hep birlikte başlattık" dedi. AFET SAYISINDA 3 KAT ARTIŞ Toplantının teması olarak belirlenen vizyonun, '2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi' ve 'Yeşil Kalkınma Devrimi' olduğunu açıklayan Kurum, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarının, hayatımızda ve şehirlerde derin etkiler bırakmaya başlayıp, küresel bir krize dönüştüğünü söyledi. Artık görülmemiş seller, yüzlerce farklı noktada orman yangınları, dev tayfunlar, kasırgalar, hortumların can almaya başladığını anlatan Kurum, “Ülkemizde 2000'li yıllarda meydana gelen meteorolojik afetlerin sayısında, 60'lı yıllara göre 3 kat artış yaşandı" dedi. İKLİM KRİZİNİN ÖRNEKLERİ Konya'daki obruk sayısının her gün arttığını, Ordu, Giresun, Rize, Kastamonu, Bartın ve Sinop'ta yaşanan seller, Antalya ve Muğla'da çıkan yangınlar, Marmara Denizi'ndeki müsilaj problemini örnek gösteren Bakan Kurum, “İklim değişikliğinin ülkemizdeki olumsuz etkilerinden sadece birkaçı. İklim değişikliği sadece bir çevre meselesi değil, aynı zamanda bir kalkınma meselesi. Çünkü iklim krizi, balıkçılıktan tarıma, şehir yaşantısından tedarik zincirlerine kadar her alanda etkilerini göstermektedir" diye konuştu. YEŞİL KALKINMADA 12 HEDEF 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Kalkınma Devrimi noktasında adımların kararlılıkla atıldığını belirten Bakan Kurum, önümüzdeki dönemde hedeflenen 12 maddeyi şöyle sıraladı: “Ekolojik, doğal sermayemizi koruyarak güçlendireceğiz. Yeşil inovasyonu, yeşil teknolojilerin kullanımını yaygınlaştıracağız. Bilim ve sanayide, düşük emisyonlu, yeşil endüstriyel üretimi artıracağız. Enerjide, temiz enerji tekniklerini ve yenilenebilir enerji sistemlerini var gücümüzle destekleyeceğiz. Şehircilikte, arazi kullanımı noktasında titiz davranacağız. Yani bir gayrimenkul geliştirmede, öncelikle daha önce imara açılmış alanların kullanım oranını artıracağız. Tarım alanlarını koruyacağız. Sürdürülebilir tarım uygulamalarını her zamankinden daha da yüksek noktaya taşıyacağız. Şehircilikte, tüm imar planlarında yeşil alan kullanımını maksimum seviyeye çıkaracağız. Kentsel tüketimin ve atıkların azaltılmasını sağlayacağız. Üretimde; geri dönüşümlü malzeme kullanımını teşvik edeceğiz. Evsel katı atıkların kaynağında ayrıştırılması ve atık suların yeniden kullanılmasına yönelik teşvik mekanizmaları oluşturacağız. Mevcut binaların yeşile dönüştürülmesi çok önemli. Yeşil çözümlü yeni bina tasarımları geliştirilmesi çok değerli. Özellikle bina yer seçiminde etkinliği, verimliliği geliştireceğiz. Binalarda su verimliliği çözümlerini, yeşil inşaat malzeme ve teknolojilerinin kullanımını en yüksek seviyeye çıkaracağız. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yaptığımız etkin müzakereler sonucunda, uluslararası kuruluşlarla bir mutabakata vardık." 3 MİLYAR 157 MİLYON DOLARLIK KAYNAK Açıklanan 3 milyar 157 milyon dolarlık iklim destek paketini hatırlatan Bakan Kurum, “Bu kaynağı, yeşil kalkınmayı destekleyen tüm sektörlerde, 3 yıl içinde kullanacağız. Bu ay Konya'da, İklim Şurası'nı gerçekleştireceğiz. Orada yenilenebilir enerjideki başarılarımızı artırmanın yollarını arayacak, tarım, sanayi ve ticaretten sağlık ve kültüre, ar-ge yatırımlarına kadar her alanda yeni kararlarımızı alacağız" diye konuştu. SIFIR ATIKTA 24.2 MİLYON TON GERİ DÖNÜŞÜM Emine Erdoğan'ın himayesinde başlatılan 'Sıfır Atık Projesi'nin son verilerini açıklayan Bakan Kurum, “24.2 milyon ton geri kazanılabilir atığı işleyerek ekonomiye kazandırdık. Toplanan atıklardan 30 milyar lira ekonomik kazanç sağladık. Yani ülkemize en az 2 bin tam donanımlı okul kazandırdık. 265 milyon ağacımızı kesilmekten kurtardık. Türkiye Çevre Ajansı'mız Depozito Yönetim Sistemi uygulamalarımızı 1 Ocak 2022 itibarıyla başlattık. Vatandaşımızın depozito iade makinelerine bıraktığı her bir dönüştürülebilir atık, ülkemize ekonomi olarak, istihdam olarak geri dönecek" dedi TÜM GAZLARDA YÜZDE 25 AZALMA Ülke genelinde, havayı kirleten tüm gazlarda yüzde 25'i aşan oranda azalma sağladıklarını açıklayan Bakan Kurum, buna göre Türkiye'nin havasının geçen yıllara göre yüzde 25 daha temiz olduğunu ifade etti. Şu ana kadar 68 milyon metrekare büyüklüğe sahip 423 millet bahçesini projelendirdiklerini ve 125'ini tamamlandıklarını kaydeden Kurum, millet bahçelerini iklim değişikliğiyle mücadeledeki en değerli çalışmalardan biri olarak gösterdi. Kurum, korunan alan büyüklüğünü ise yüzde 9.6'dan yüzde 11.9'a çıkardıklarını ve OECD ortalaması olan yüzde 17'nin hedeflendiğini söyledi. SALDA VE DİĞER GÖLLERDEKİ ÇALIŞMALAR Burdur'un Yeşilova ilçesindeki Salda Gölü'nden örnek veren Bakan Kurum, “Dünya Harikası Salda Gölü ve çevresinde tıpkı Marmara Denizi gibi çevre koruma projesi başlattık, ÖÇK alanı ilan ettik. Artık bugün araçlar Salda'da gölün kıyısına inemiyor. Çöp yığınları artık yok. Göl çevresinde bütün kaçak yapıları yıktık. Gölümüzün su kalitesini iyileştirecek adımlarımızı attık. Salda Gölü'ne hiçbir atık su bırakılmamasını sağlayacak yatırımları yapıyoruz ve Salda çevresinde ahşap yapılarla vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını yine oradaki halkımızın yöresel ürünlerini sergileyebileceği satış ünitelerini yapmak suretiyle Salda'mızı eskisinden çok daha güzel hale getirdik" dedi. Bakan Kurum, bu tür çalışmaların şimdi Beyşehir, Mogan ve Van göllerinde de yapıldığını, dip çamuru ve hayalet ağların temizlendiğini, su seviyesi, kalitesi ve balık sayısının artırıldığını dile getirdi. Kurum, Ayder ve Uzungöl'ün ve tüm doğal alanların güzelliğini koruyacak adımları da tek tek attıklarını kaydetti. 1.1 MİLYON SAĞLIKLI YUVA Kentsel Dönüşüm Seferberliği'nde 2.8 milyon konutun dönüşümünü tamamladıklarını, sahada inşası devam eden 350 bin dönüşüm konutu ve sosyal konut olduğunu da anlatan Bakan Kurum, "Bundan tam 20 yıl önce, istedik ki bu ülkede kimse evsiz, okulsuz, hastanesiz, yolsuz, susuz, elektriksiz kalmasın. Kimse umutsuz ve çaresiz olmasın. Yıllarca ihmal edilmiş bu milleti biz mutlu edelim. Evini yapıp, yuvasını kurup, anahtarlarını verelim. TOKİ'mizle yaklaşık 5 bin şantiyemizde, dünyada eşi benzeri olmayan bir konut sayısına ulaştık, milletimize tam 1.1 milyon sağlıklı yuva kazandırdık" dedi. TOKİ KONUTLARINDA YENİ İNDİRİM MÜJDESİ Sadece 2021 yılında 810 şantiyede yaklaşık 70 bin kişiye istihdam sağladıklarını açıklayan Bakan Kurum, 2021 yılında Türkiye genelinde birinci el konut satışlarında TOKİ'nin payını yüzde 14'e yükselttiklerini kaydetti. Vatandaştan gelen talep doğrultusunda yıl içinde 2 ayrı indirim yaptıklarını belirten Kurum, "Düzenlediğimiz kampanyalarla yüzde 20 oranında indirim imkanı sağladık. Kampanyalardan toplam 28 bin vatandaşımız faydalandı. Buradan vatandaşımıza bir de müjde vermek istiyorum. Mart 2022'de TOKİ konutlarımıza dair yeni bir indirim kampanyası daha düzenleyeceğiz" dedi. 81 İLE TARİHİ MEYDAN PROJESİ Yüzlerce yıllık tarihi ve yüksek mimari değer taşıyan evler, dükkanlar ve meydanlarla ilgili de bugün 45 il ve ilçelerinde 80 tarihi meydan ihya projelerinin başlatıldığını açıklayan Bakan Kurum, bu kapsamda 81 il ve ilçelerinde bir meydan oluşturulacağını söyledi. Kurum, Konya'da Yeni Mevlana Meydanı, Bursa'da Ulu Cami'yi de içine alan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi, Edirne'de Mimar Sinan'ın emaneti Selimiye ve çevresi, Ankara Hergelen Meydanı, Erzurum Tarihi Meydanı, Yozgat Çapanoğlu Cami, Kastamonu Nasrullah Cami çevresi, Zonguldak, Bitlis, Muş, Kütahya, Isparta, Bingöl ve Kayseri'de yenileme projelerinin sürdüğünü anlattı.

2 yıl önce

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum iklim Şurası’nda konuştu: “Bu çalışmalarımız bütün dünya için referans olacaktır”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum İklim Şurası'nda konuşma yaptı.  Bakan Kurum konuşmasında, "İnanıyorum ki bu çalışmalarımız bütün dünya için referans olacaktır." dedi.  Bakan Kurum, "Türkiye’nin kapsamlı bir iklim kanununa ihtiyacı var. Elde edeceğimiz verilerle birlikte bu süreci yürütüp bir an önce bu kanunu hazırlayacağız. Hazırlıkları sürdürülen kanunun Türkiye’nin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek ve damga vuracak çerçeve de bir belge olacağına inanıyorum." ifadelerini kullandı. Bakanı Kurum'un açıklamalarından satır başları; Türkiye son 20 yılda her şart altında yükselmeyi, değişimin dönüşümün merkezi olmayı başarmış ender ülkelerden biridir. Sayısı bini aşkın her bir katılımcımıza şükranlarımı sunuyorum. Türkiye’nin ilk iklim şurasını ülkemiz, milletimiz ve doğamız için hayırlı olmasını diliyorum. Bizim medeniyetimiz tabiat ahlakını bütün insanlık alemine örnek olmuş bir medeniyettir. Biz ağaç kesmekle baş kesmeyi bir tutan bir milletin torunlarıyız. SON 10 YILIMIZ VAR Sadece biz değil aslında bütün insanlık hep bu incelikte yaşamıştır. Fakat o zarafet köprülerinin altından çok azgın sular geçti. Son 200 yılda insanı doğa ile barışıklığı maalesef sona erdi. İnsanın milyonlarca yıl süren doğa anlayışı yerini mekanik bencil bir doğa düşüncesine terk etti. Geçtiğimiz günlerde bir gencimiz gökyüzünün bu kadar güzel kalmasının sebebi insanlardan uzak durması mıdır? diye sordu. Ben haklısın demekle yetindim. Bu sorunun içerdiği manadan yola çıkarak insanoğlunun bu suçları önlemek için elini taşın altına koymayan kişi suçu işleyen kişi kadar suçludur diyorum. Gidişatı değiştirebileceğimiz son 10 yılımız var. Bu fırsatı değerlendirebilecek son nesil biziz. Peki ağaçlarımızın akarsularımızın yok oluşunu kim kurtaracak.  BU ÇALIŞMALARIMIZ BÜTÜN DÜNYA İÇİN REFERANS OLACAKTIR İnanıyorum ki bu çalışmalarımız bütün dünya için referans olacaktır. Türkiye’nin sözü ne kadar yükselirse sözü küresel düzeyde yükselecektir. Gençler bu konunun öncüsü olacaklar. İklim değişikliği ile mücadelemizin en büyük paydası olacaklar. Biz görüyoruz ki genler her şeyin farkındalar ve geleceğimize dair atacağımız her adımda bizim yanımızdalar. Hiçbir devlet tek başına bu sosyal patlamaları bu dev afetleri durdurabilme gücüne sahip değildir. Şu an sıcaklık artışı 1.2 santigrat derece olmuş. Hiçbir tedbir alınmazsa 2’nin üzerine çıkma beklentisi var. Küresel emisyonların 10 yılında yüzde 45 azaltılması 1050 yılında da sıfıra ulaşması gerekiyor.  Bu hedefe ulaşmanın yolu da 2030’a kadar tüm ülkelerin yılda ortalama yüzde 7.6 azaltım yapması gerekiyor. MÜCADELEMİZ DÜNYA ÜLKELERİ TARAFINDAN ALKIŞLANIYOR Akdeniz havzasında yer almamız sebebiyle yüksek risk taşıyan ülkeler arasında yer almaktayız. Geçtiğimiz yıl seller heyelanlar afetler yangınlar yaşandı. Konyamızda 600’ün üzerinde dev obruklardan görebilirisiniz. Marmara’da müsilaj riski devam ediyor. Bu süreçten en az etkilenmek adına bu mücadeleyi vermek zorundayız. Söz veriyoruz ve sözlerimizi bir yıl içerisinde tutarak örnek bir mücadele veriyoruz. Bu mücadelemiz dünya ülkeleri tarafından alkışlanıyor. Vatandaşımızın gülen yüzünü görmek bizim için her şeyden daha kıymetli.  Vakti gelmiş bir fikrinin önünde kimse duramaz. Türkiye Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizin lehine olgunlaşmış fikri hayata geçirmiş ve fırsatlarla dolu yeni bir sosyal dönüşüm sürecine sokmasını bilmiştir. İkim değişikliğinde geniş görevler yüklendik. Herkesi bu sürecin içine dahil etmeye gayret gösterdik. Her fikri her projeyi kıymetli bulmak suretiyle bu süreci yönetmeye gayret gösteriyoruz ZAMAN YOL HARİTAMIZI BELİRLEME ZAMANI Zaman yol haritamızı ve öncelikli politikamızı belirleme zamanı. Bundan sonraki süreçte bu şura, burada alınacak kararlar bu sürecin kanuna birlikte desteklemesi ve yapacağımız uygulamalar ile birlikte ülkemizin gelecek 100 yılına damga vuracak kararları alacağız. Önümüzdeki süreçte depolama batarya ve akıllı şebekelerin kurulumunu daha da artıracağız. OECD verilerine göre 2030 yılına kadar enerji ulaştırma, su ve telekomünikasyon alt yapısı için yılda 6.3 trilyon Dolar tutarında yatırım yapılması gerekmektedir. Artık tüm meslekler iklim değişikliğini önceliklendirmek zorundadır. TÜRKİYE’NİN KAPSAMLI BİR İKLİM KANUNUNA İHTİYACI VAR Türkiye’nin kapsamlı bir iklim kanununa ihtiyacı var. Elde edeceğimiz verilerle birlikte bu süreci yürütüp bir an önce bu kanunu hazırlayacağız. İkim değişikliğin topyekün bir seferberliği ortaya koymamız şarttır. Biz doğamızı dünyamızı çok seviyoruz ve yer yüzünde her ley bir denge ve nizam içerisindedir Biz bugün neye sahipsek bunu doğaya borçluyuz. Her şeyin ana kaynağı doğadır. Yegane gayemiz doğal kaynaklarımızı en güzel en temiz haliyle koruyarak ülkemizi daha ileri noktalara taşımaktır.

1 yıl önce

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından Gaziantep'te otoyolu kapatan atık çamura ilişkin açıklama

Bakanlığın sosyal medya hesabından Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu'nda ulaşımın durmasına neden olan atık çamura ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada, "Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi'nin atık çamur deposundaki sızma sonrası Bakanlığımız denetim ekipleri ivedilikle bölgeye sevk edilmiştir. Alandan numuneler alınmış olup analiz sonuçlarına göre gerekli işlemler yapılacaktır. Temizleme çalışmaları gözetimimizde devam etmektedir." ifadeleri kullanıldı.

1 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum felaketin yaşandığı Pakistan'a gidiyor!

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum yaşanan sel felaketinin ardından Pakistan'a gidecek. Muson yağmurları nedeniyle felaketin yaşandığı Pakistan'da ölü syısı hızla artarken ülkenin 3'te 1'i sular altında kaldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, bugün sel felaketinin yaşandığı Pakistan'a gidecek. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TALİMAT VERDİ Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla bölgeye gidecek heyette Bakanlar Soylu ve Kurum'un yanı sıra AFAD Başkanı Yunus Sezer, TOKİ Başkanı Ömer Bulut ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de yer alacak. Heyet, muson yağmurlarından etkilenen bölgede yürütülen insani yardım çalışmalarını ve ihtiyaçları yerinde tespit edecek.

1 yıl önce

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İBB'nin bütçe tahmin raporunu geç gönderdiğini açıkladı

Bakanlık, İBB'nin 2023-2024 ve 2025 bütçe tahminlerinin gönderilmesi süreciyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, 5393 sayılı Belediye Kanununun ilgili fıkrasında, "Belediye başkanı tarafından hazırlanan bütçe tasarısı, eylül ayının birinci gününden önce encümene sunulur ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gönderilir." hükmünün bulunduğu hatırlatıldı. Bu hükümler doğrultusunda kanuni bir zorunluluk olarak yerel yönetimlerle ilgili mali verilerin Bakanlığa bildirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "8 Ağustos 2022 tarihli, 4283384 sayılı yazımızla yerel yönetimlerin, 2023-2024 ve 2025 yıllarına ait bütçe tahminlerini 2 Eylül 2022 tarihine kadar 'YerelBilgi' sistemine girmeleri istenmiştir. İBB ise bütçe tahminlerine ilişkin verilerini, 8 Ekim Cumartesi günü saat 18.00'de YerelBilgi sistemine girmiştir. Gerekli inceleme ve kontroller yapıldıktan sonra söz konusu veriler bugün Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına gönderilmiştir."

1 2