18 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Almanların "Çerkez" fitnesine bir tepki de İlber Ortaylı'dan...

Türkiye'de yayın yapan Alman medya kuruluşu Deutsche Welle'nin Çerkez asıllı vatandaşlar üzerinden yürüttüğü algı operasyonuna tepkiler gelmeye devam ediyor. Daha önce sık sık Kürt asıllı ve Alevi inancına sahip vatandaşlar üzerinden çarpıtma haberler servis eden Deutsche Welle, son olarak Çerkez asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını gündemine almış ve "Dünyada en fazla Çerkes nüfusu Türkiye'dedir ve maalesef en büyük asimilasyon da..." anonsu ile bir video yayımlamıştı. Alman medya kuruluşuna bu video nedeniyle sert eleştiriler yöneltilirken, Deutsche Welle'ye tepki gösteren isimler arasında tarihçi Prof. İlber Ortaylı da katıldı. Hürriyet Gazetesi'ndeki "Çerkeslerimiz" başlığını taşıyan köşe yazısında "Almanya son zamanlarda Türkiye’deki azınlıklarla veya potansiyel azınlık gruplarla çok fazla ilgilenmeye başladı." diyen Ortaylı, "Bu, 3-5 senelik bir mesele değil. Etnik meseleler Alman akademik çevrelerini de çok ilgilendiriyor ve bazı programların uygulandığı hissediliyor. Ne var ki ilmi donanımları ne derecededir, doğrusu bu tartışılır." ifadelerini kullandı. Bu gibi girişimlerle baş etmenin mümkün olmadığını da dile getiren Ortaylı şöyle devam etti; "İkinci Cihan Harbi’nde Yahudi, Çingene (Roman gibi), hatta Slavların kamplarda imha edilmesi gibi korkunç olayların, savaşta yenilen Almanya’ya, işgal güçleri tarafından ısrarla gençliğe öğretilmesinin mecburi tutulması yeni bir nesil yarattı. Doğan ulusal suçluluk duygusunu yaymak ve paylaşmak istiyorlar, bu çok açık bir gayrettir. Gülünç iddialar ve çalışmalar ileri sürülüyor. (Mesela Stefan Ihrig’in “Atatürk in the Nazi Imagination” kitabında olduğu gibi.)" Türkiye Çerkezlerinin imparatorluğa ve halifeye, II. Meşrutiyet’te İttihatçılık ve Osmanlı Türkçülük ideolojisine, Cumhuriyet’te de devletin ilkelerine bağlı kaldıklarına vurgu yapan Ortaylı, "Hiç şüphesiz bütün toplumlar gibi onların içinde de soldan sağa bir yelpazeye rastlanır fakat Çerkesliklerinden sıkılanını, bunu gizleyenini Allah’a şükür hiç görmedim. Bu sağlıklı bir duygudur." diye yazdı. Diğer yandan İlber Ortaylı, Çerkez dillerinin öğrenilmesindeki zorluklara da ayrı bir parantez açtı. Ortaylı sözlerini şöyle sürdürdü; "70’i veya 50’yi aşkın sessiz harfe karşın bir iki sesli harfle konuşulan Çerkes dillerinin öğrenilmesi için çocukluktan işe başlamak lazım. Murat Bardakçı bir makalesinde son derece sivri dilli ama zeki bir tez geliştirdi (Murat’ın annesi Abhaz’dır ve Abhaz dilini konuşurlardı, kendisinin de kulak aşinalığı ve bir söz dağarcığı vardır). Makalede “Bu dili öğrenmek için okuldan bahsetmeyin, daha evvelden büyükanneniz ve annenizden öğreneceksiniz” demektedir ki doğrudur." Muhacirliğin şartlar ve dağınıklık nedeniyle "maalesef" bir asimilasyonu beraberinde getirdiğinin de altını çizen ortaylı, "Ama şunu söyleyelim; Türkiye’deki Çerkesler ne Amerika’daki gibi asimile oluyorlar ne de Rusya’daki gibi. Hatta Abhaz nüfusu arasında bu dili Rusya’daki ırkdaşlarına göre daha iyi konuşanlar vardır. Türkiye’de bu dili iyi bilen tarihçilerimiz de var. Birçok âdet için de bu geçerlidir. Folklorü ve dili büyüklerinden öğrenebilirlerse sayısız fayda vardır. Nihayet Osmanlı İmparatorluğu, imparatorluğun çoğu milletlerinin başına geldiği gibi bizim de sığındığımız ana vatandır." dedi. İlber Ortaylı şunları kaydetti; "Gittikçe fakirleşen bir imparatorluğun yerleşen muhacirleri tatmin etmesi zordur ama canımızı ve kişiliğimizi koruduğumuz da açıktır. Bugün Türkiye’deki Çerkes nüfusu Kafkasya’dakinden fazla. Kafkas kasabı Rus General Yermelev 1860’larda Çerkesleri vahşice göçe zorladı. Gemi dahi yetmiyordu. Tıpkı 1774’ten sonra Kırım’dan göçenler gibi, deniz çok amansız davrandı ve ölenler oldu. Bu kavim ise dayandı. Çerkes göçündeki deniz faciaları Sultan Abdülaziz Han’ı donanmayı güçlendirmeye sevk etmiştir. Türkiye birçok Balkan ülkesinin aksine gelen mülteciyi kabul eder. Siyasete girerler, istedikleri tarafı tutarlar, menşeine bakarak bunları tenkit etmek ayıptır. Olsa olsa ideolojisinden dolayı hoşlanmayan muarız olur. Birçok Kafkasyalının bu “asimilasyon” ve ayrımcılık lafını samimi şekilde protesto ettiği açıktır. Hal böyleyken Almanya’da belirli merkezlere bağlı basın mensupları ve yazarlar bu sefer de bir Çerkes meselesini ele aldılar. Söz ve üslup dengesi kaba ve bozuk bazı adamları da bu iş için kullanabilirler. Şu kadarını herkese söylemek isterim; Alman demokrasisi İkinci Harb’den sonra galiplerin empoze ettikleri bir rejimdir, kendine göre hamlıkları vardır. Anglosakson tipindeki bir demokrasi anlayışı ve hürriyet üslup ve sisteminin buralarda olacağı çok tartışılır. Her zaman için entegrist (bütüncül) düşünmeye ve düşündürmeye meyyal bir toplumdur. Türkiye’deki kritiklerde doğru söylemeleri gereken yerlerde sustukları bazı konuları ise kurcaladıkları açık. Bunda galiba içlerinde üç milyonu geçen Türkiye vatandaşını kendine göre yönlendirme endişesi de var. Herkesi dinleyelim ama körü körüne inanmanın ve takip etmenin hiçbir manası yoktur. Belirli organların dediklerini tekrarlayan arkadaşları da ihtiyatla değerlendirmekte fayda vardır. Türkiye renkli bir ülkedir. Bu renkliliğin içindeki unsurlarla bir araya gelinerek tahripkâr bir söylem ve siyaset gütmeden sorunlarını çözmek, sağ ve sol düşünceye mensup herkesin dikkat edeceği bir husus olmalıdır."

2 yıl önce

İlber Ortaylı’dan Nevşin Mengü’ye ‘Çerkes’ ayarı! Kendi kanalında böyle rezil etti

Çerkeslerin, dünyada 40’tan çok ülkede yaşadığı belirtilen haberde, “Dünyada en fazla Çerkes nüfusu Türkiye’dedir ve maalesef en büyük asimilasyon da Türkiye’dedir.” ifadelerine yer verildi. Bu algı amaçlı haber, büyük tepkiye neden oldu. İLBER ORTAYLI TEPKİ GÖSTERDİ Kanalın Türkiye yayınlarının ekran yüzü olan Nevşin Mengü, konuyu Nevşin Mengü Soruyor programında tarihçi yazar İlber Ortaylı ile masaya yatırdı. Ortaylı, yapılan algıya tepki göstererek ikinci dünya savaşı sırasında Almanya’da Naziler tarafından yapılan katliamları hatırlattı. Ortaylı ile kanalın haberini savunan Nevşin Mengü arasında tartışma yaşandı. “30’LARIN ALMANYA’SINI HATIRLATMAK İSTEMİYORUM” Ortaylı, “Sizin Almanya’daki organda ara sıra yapıyorlar böyle şeyleri. Ama 30’ların Almanya’sını hatırlatmak istemiyorum. Çok kötü şeyler oldu efendim sırf Yahudileri değil zavallı çingeneleri bile toplayıp.. ” sözlerini kesen Mengü, “Ama mesele her zaman 30’lar Almanya’sının hatırlanıp bunun bir daha tekrarlanmamasını sağlamak aslında.” cevabını verdi. “LÜTFEN KENDİ PROBLEMİNİZİ ÖNCE ÇÖZÜN” Ortaylı ise, “O onların sorunu. Burada öyle bir şey olmaz. Ben hiçbir kavmin hem Yahudileri hem Çingeneleri hem Slavların bir bölümünü fırınlara yollayacak kadar zıvanadan çıktığını zannetmiyorum. Bu büyük bir olaydır. bunu tabi bir şekilde unutmak değil üstününe gitmek lazım. Öğrenmeleri lazım ve böyle basit mukayeselerle suçu yaymalarla suçu örtemezsiniz. Lütfen kendi probleminizi önce çözün. Çünkü bu suçu yayarak hafifletmek demektir. Bununla toplumsal vicdan rahatlamaz. Yapma tarihle eritemezsiniz. ” dedi. İşte o anlar:

2 yıl önce

Prof. Dr. İlber Ortaylı: Çanakkale Savaşı, çok kanlı ve fedakar bir savaştır. Çanakkale Savaşı'nın bizim için en önemli yanı ise yeni Türkiye'nin bir başlangıcı olmasıdır

Çanakkale'den Kurtuluş'a sergisinin açılışıyla başlayan etkinliğe Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır'ın yanı sıra çok sayıda vatandaş da katıldı. "TEK VUCÜT OLMAMIZ GEREKİYOR" Nurettin Topçu Kültür Merkezi'nde düzenlenen söyleşi programında konuşan Bahçelievler Belediye Başkanı Dr. Hakan Bahadır, "Bahçelievler Belediyesi olarak her zaman şehit yakınları ve gazilerin yanındayız. Bugün Çanakkale Zaferi'nin 107'nci yıldönümü. O dönemde düşmana dur demek hiç kolay değildi. Bir saniye sonra öleceğini bile bile hiç korkmadan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve diğer komutanlarının emriyle saldırıya geçiyorlardı. Savaş zamanında bile düşmanlara hep iyi davranıyorlardı. Askerimiz kendi yarasına toprak basarken, düşmana mendilini veriyordu. Biz böyle bir milletin torunlarıyız. Ne kadar kendimizle övünsek azdır. Tek vücut olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı. "MEKTEPLER BOŞ KALDI" Söyleşide konuşan Prof. Dr. Ortaylı, "Çanakkale vatan müdafaasının çok dar bir hatta somutlaşmış bir biçimidir. Büyük bir cihan harbine girişin en önemli savunmasıdır. Çanakkale Savaşı, çok kanlı ve fedakar bir savaştır. Çanakkale Savaşı'nın bizim için en önemli yanı ise yeni Türkiye'nin bir başlangıcı olmasıdır. Bu zaferin arkasında yatan olaylar var. İnsan gücünü kaybettik. Mektepler boş kaldı. Anadolu ağır zayiat verdi. Bu gibi olaylar tarihin dönüm noktalarıdır. 18 Mart bizim için çok önemli bir tarihtir" dedi.

1 yıl önce

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı: “Türkiye'nin mülteciye ihtiyacı var, yaşlanıyoruz”

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, A Haber'de katıldığı programda son dönemde gündemin ilk sıralarında yer alan 'mülteciler' tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulundu. "Türkiye'nin mülteciye ihtiyacı var" diyen Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yaşlanıyoruz. Dua etmeliyiz ki bünyemiz bu yaşlılığı kaldırmaya müsait. Bize kan verecek, destek verecek unsurlar var. Nasıl İsrail'i Yahudilik besliyorsa bir yerde, nasıl ABD göç ülkesi vasfını koruyorsa -şüpheli ama- bizi de kültürel azınlıklarımız koruyacak, çok açık. Ve biz bu asrın ortalarına kadar kendi demografimiz itibariyle genç ülke olacağı, sonradan da ihtiyarlaşmayacağız onların sayesinde. Bu önemli. 'Koyunlarına kuzularına danalarına kim bakacak?' Hele Afganları istemeyiz falan. Kim toplayacak senin meyvelerini, koyunlarına kuzularına danalarına kim bakacak, bir insan bir şeyi bilir de konuşur. Bir köylere gidip bakın, bakalım köylüler sizin gibi mi düşünüyor adamlar hakkında. Bu gibi şımarıklıkların veya bilmeden konuşmalara şiddetle karşıyım.Ve bunlarla politika yapılmaz" Ünlü tarihçinin ifadeleri sosyal medyada kısa sürede gündem olarak tepki çekti.

1 yıl önce

Prof. Dr. İlber Ortaylı: Elon Musk gibi tiplerin ince tarih, felsefe ve edebiyat bilgisine sahip olduklarını düşünmeyelim

Ortaylı, "Kerkeporta’nın kilitlenmesinin unutulmasından dolayı Türk ordusunun içeri girdiğini düşünmek çok saf bir anlayış olur. İstanbul’u 200–300 bin kişilik bir ordunun kuşattığına inanmak da aynı derecede bir saflıktır. Bu kadar kalabalık bir orduyu besleyecek bir alan değil orası. Hafazanallah ordunun gıdasını temin etseniz; arkada bıraktığı cüruf ve kirlenmeden hastalık çıkardı." ifadesini kullandı. 

1 yıl önce

Yunan aşığı Tunç Soyer’e İlber Ortaylı’dan cevap: ‘Ben Osmanlı İmparatorluğu’nun çocuğuyum’

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı birkaç yıl önce katıldığı bir konferansta Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili olarak açıklamalarda bulunmuştu. “Ben Osmanlı İmparatorluğu’nun çocuğuyum ve benim için Osmanlılık her şeyden daha temeldir” diyen Ortaylı şöyle devam etmişti: “Yani onu inkar etmem mümkün değildir. Biz onun sayesinde varız. Onun sayesinde kültürel kişiliğimiz oluşuyor. Onu anlamayanın kültürel kişiliği kopuktur. İstediği kadar Fransızca bilsin, İngilizce bilsin. Onu anlamayanın İskenderiye hamalı kadar değeri yoktur. Bir münevverin bağlantısı, kişiliği, omurgası, her şeyden evvel bulunduğu vatanla, vatandan da ötede bulunduğu şehir ve köyle kaimdir. Bu çok önemlidir” TUNÇ SOYER’DEN SKANDAL SÖZLER CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’in 100. yıl kutlamalarında alenen Osmanlı’ya hakaret ederek, ‘’100 yıl önce bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar.’’ dedi. Soyer, konuşmasında şu ifadeleri kullandı; “Yüz yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ayaklar altına aldılar, teslim oldular. Bir sabah emperyalist ülkelerin askerleri, kirli çizmeleri ve kirli emelleriyle körfezin sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti. Yine o sabah tam da bu bulunduğumuz noktada, kordon boyundan göğü yırtan bir ses yükseldi. İlber Ortaylı’nın yıllar önceki açıklamaları, Osmanlı’ya hain diyen Tunç Soyer’e cevap niyetinde yeniden sosyal medyada gündem oldu. https://twitter.com/ovencomer/status/1568518025338572800?s=46&t=1Qkx1Ri1T9Dj_qnjD-2Gbg

1 yıl önce

İlber Ortaylı son noktayı koydu: Türkiyeli değilim Türküm

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, bir televizyon programında son günlerin sıcak tartışma konusu Türklük tartışmalarıyla ilgili görüşlerini açıkladı. Türkiyeli gibi bir tabire girmeyeceğini belirten Ortaylı, "Şu anda ben Türküm. Bunu böyle biliyorum. Bu bir mirastır. Bunu benimsersin, devam ettirirsin, o şekilde ölürsün." diye konuştu. Prof. Ortaylı'nın açıklamaları şöyle; Bu işin cıvıması, mantığın dışına çıkmak. Ben Türkçe'den uzak kalmayı yapamam. Zaten belli Türkçe'den uzak kalmayacağım. Türk dilinde yazıyor olmak. Türk şairisindir, Türk romancısısındır, Türk tarihçisisindir. Sovyet şairi, Sovyet yazarı, Sovyet tarihçisi gibi bir konsept gelmedi. Zaten o da Rusya'da tutmadı. Bu tutmaz. Kimse Amerikan tarihçisi demez. Halil İnalcık Amerika'da yazıyor diye Amerikan tarihçisi olmaz. Türkçe yazanlar, Türkçe yazıyorsa yazsın. Etnik kimliğini muhafaza etmek isteyen o dilde yazar. Bu çok açık bir şeydir. Mesela Türk dilinde yazanlar, saçma. Nizami Gencevi Türk'tür. Tek Türkçe beyiti yok. Bu fevkalade önemli bir olay. Yok Türkçe yazanlar boş laftır. Türkiyeli yazar falan beni hiç ilgilendirmiyor. O Türk edebiyatıdır. Etnik grubu beni ilgilendirmiyor. Meşhur şair Şehriyar, sureti katiyede Türk'tü ama Türk yazar değildi. Sonra Türkçe'ye başladı, Haydarbaba'yı yazdı ondan sonra Türk edebiyatının mensubu oldu. "BU BİR MİRASTIR" İsteyen Türk olur, istemeyen olmaz. Memleketin adı Türkiye olur. Fransa'nın Fransa olması gibi. Basklar İspanya'da tabii ki çok milliyetçiler ama aynı Basklar Fransa'da hiç umurlarında değildir. Bu da Türkiye'dir. Üzerinde oynama hakkın yok. Beni zedelemeye hakkın yok. Senin yüzünden Türkiyeli gibi bir tabire giremem. İstemiyorsan isteme. Senin beni kendi çamaşırın içine koyma hakkın yok. Bendeniz Türkiyeli değilim. Türkiye'yi çok seviyorum. Ecnebi olsaydım Türkolog olurdum. Şu anda ben Türküm. Bunu böyle biliyorum. Bu bir mirastır. Bunu benimsersin, devam ettirirsin, o şekilde ölürsün. Çok mükemmel Fransızca konuşabilirsin, olabilir dünyanın her yerinde 'Mösyö Türk'sün'. Bir kavramı ortaya attığınız zaman tercüme etmelisiniz. Tercümeniz hiçbir şey ifade etmez. Tarih, coğrafya bilmezler. Çok zekidir, fizik okuyorlardır, yazılımcıdır. Giderler Amerika'ya. Amerika bir memleket. Keşfedenin bilgisi yoktu. Oraya gelenler wasptır. Koca memlekette ne kadar kalabalık bir İspanyol var. Biz hiç 'İspanyol Amerikalıyız' deniyor mu?

1 2