Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kadına şiddetle mücadele değerlendirme toplantısı
Adana Emniyet Müdürlüğü ekipleri, kadına şiddetin önlenmesi amacıyla Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES) hakkında broşür dağıttı. Polis, daha önce eşinden şiddet gördüğü için KADES uygulamasını kullanan kadını da ziyaret etti. Hiçbir kadının şiddeti ve öldürülmeyi hak etmediğini söyleyen Fatma A. (26), “Eşimin psikolojik şiddeti, fiziksel boyuta dönüşünce ailemin yanına sığınmıştım. Bir gün kapımıza dayandı. KADES sayesinde kendimi ve ailemi güvene aldım” dedi
TV8 ekranlarının sevilen ve çok izlenen yarışma programı MasterChef Türkiye, İçişleri Bakanlığının Kadın Destek Uygulaması KADES’in önemi anlatılarak, “Kadına şiddete hep birlikte dur diyelim” çağrısında bulunuldu
Emniyetteki işlemleri sonrası adliyeye sevk edilen Celil Toprak, Ardahan Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki ifadesinin ardından çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince “kasten yaralama” suçundan tutuklandı
HDP milletvekili Hüda Kaya bile, "HDP’nin siyaseten zora düşmemesi için” kadının şikayetçi olmaması gerektiğini söyleyerek baskı yapıyor. Duyan duymayanlara bu kısmını mutlaka anlatsın, tecavüz hadisesi mağdurenin kadın olma halinden kaynaklı özel gününe tekabül ettiğinden kadınlık gururu ve onuru HDP seçim propagandasının ayakları altında bir kanepenin üzerinde eziliyor. Haliyle kanepede “kan” izi kalıyor. Bu kanepedeki “kan” izi alınan örnekler ve DNA doğrulamalarıyla kesinlik kazanıyor. Kan izi bu oturunca geçmiştir dediğiniz anda ifadenin yönünü değiştirir, delil yetersizliğine tabi olabilirsiniz. Bu ve daha fazlası her zaman ihtimal dâhilindedir. Tuma Çelik’in mahkemedeki tutumu ve çelişkili ifadelerini de okumayan kalmamıştır. Öğretmeni “Kandil” olanların, rehberi “Kandil” olanların tecavüzcülüklerine de kılıf bulmaları kolaydır. Tehdit, baskı ve şantaj bunlar bir terör örgütünün anatomisinin olmazsa olmazlarıdır. Bir kadına tecavüz edip olayın üstünü örtmek için gösterilen çabanın yüzde 1’ni tecavüzle mücadeleye harcadıkları görülmemiştir. CHP kanadı da bu konuda oldukça sabıkalıdır. Endişem o ki, bu tecavüz taciz olaylarında CHP’de HDP’den taktik ve strateji kapacak. CHP için endişeleneceğim aklıma hiç gelmezdi lakin Allah’ın işine bakın ki HDP ile ittifak ayağına CHP’nin elinde bu işin sonunda yeni bir taciz ve tecavüz silsilesi kalacak diye endişelenir buldum kendimi. Özetle söylemek isterim ki; Kadına şiddet ve tecavüz politiktir! Başta PKK terör örgütü olmak üzere tarafı ve tarafları da bellidir. Dut yemiş bülbül dahi bir müddet sonra öterken kadın derneklerinin, platformlarının sessizliğini de tarihe not düşelim; Kadın derneklerinin ve platformlarının D.K. tecavüzü davasındaki sükutları politiktir!!! Tuma Tuma Tum…
İçişleri Bakanlığı İç Güvenlik Stratejileri Dairesi Başkanlığı, “Kadına Karşı Şiddet İçeren Suçları İşleyenlerin Kriminolojik Profili” kitabı hazırladı. Ankara Üniversitesi akademisyenlerince kaleme alınan kitapta, uluslararası çalışmalar incelendi. Çalışmaya göre kadına yönelik şiddet uygulayanların profili belirlendi. ŞİDDETİN NEDENİ ÇOK Kadına yönelik şiddet, mağdurun yakınları, akrabaları, tanıdıkları veya yabancı kişiler tarafından gerçekleştirilebiliyor. Ancak kadına yönelik şiddet olaylarının üçte ikisinde failin, mağdurun bir yakını veya onun tanıdığı kişiler olduğuna dikkat çekiliyor. Ataerkil toplum yapısı, fakirlik, eğitim düzeyi, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı, saldırganlık, yaş, medeni durum gibi kişisel, sosyolojik, ekonomik, demografik ve benzeri pek çok neden kadına yönelik şiddete etki ediyor. ALKOL 8 KAT ARTIYOR Alkol tüketenler, testosteron seviyesi ve düşmanlık duygusu yüksek olanlar, kadınlara yönelik daha fazla şiddet uyguluyor. Düşük gelirli ve ilişki kalite düzeyi düşük olan erkekler, daha çok şiddete başvuruyor. Alkol kullanımı şiddetin düzeyini artırırken, şiddete başvurma riskini de en az sekiz kat artırıyor. DÜŞÜK GELİR ÖNEMLİ BİR ETKEN Aile içi şiddet uygulayanlarda işsizlik probleminin yaygın olduğu görüldü. Düşük gelirli erkekler, yüksek gelirli erkeklere göre partnerlerine daha fazla fiziksel ve psikolojik şiddet uyguluyor. Kadın ve erkek arasındaki gelir farkının arasının açılması da kadına yönelik şiddetle ilişkili bir faktör olarak bulundu. Aile içi şiddet uygulayan erkeklerin daha az girişken, daha düşük öz güvenli, daha zayıf sosyal becerileri olduğu vurgulandı. ÇOCUKLUK TRAVMALARI YANSIYOR Çocukluk döneminde ev içinde maruz kalınan travmatik yaşantıların, duygusal kırılmalara yol açtığı ve şiddetin öğrenilmesine, model alınmasına neden olduğu düşünülüyor. Ebeveynler arası şiddete tanıklık, çocuğa doğrudan bir evlilik içi saldırganlık modeli sağlıyor. Çocuklar, ebeveynler arası saldırganlığı gözlemlediklerinde bu, onların yetişkinlik dönemlerinde eşlerine şiddet uygulama olasılığını da artırıyor. KISKANÇLIK CİNAYET SEBEBİ Partnerine şiddet uygulayan erkeklerle yapılan bir çalışmada, erkeklerin eşlerine bağımlılık düzeyinin daha yüksek olduğu, terk edilme korkusu yaşadıkları görüldü. Yapılan çalışmalar, partner cinayetlerinin en önemli sebebinin kıskançlık, sahip olma isteği olduğunu gösteriyor. Boşanma sürecinde ve ayrıldıktan sonra görülme oranı ise daha yüksek. Bölgesel olarak bakıldığında ise kentsel alanlarda kırsal alanlara göre yaygınlığının daha fazla olduğu ifade edildi. 30 yaş altında eğilim fazla Yakın ilişkilerde kadına yönelik şiddetin, genç yetişkinlik döneminde zirve yaptığı ve daha sonra yaşla beraber azaldığı gözlemlendi. Fail ile mağdur kadın arasındaki yaş farkının artmasının partner cinayetlerinde bir risk faktörü oluşturduğu belirtildi. Bu bulgunun bölge ve kültürlerde farklılık gösterdiğine işaret edilirken, özellikle 30 yaşın altındaki erkeklerin partnerlerine karşı şiddet uyguladıklarının görüldüğü ifade edildi.
Mükerrer şiddetin önlenebilmesi, mağdur kadınların tekrar aynı şiddet olayına maruz kalmaması için şiddet uygulayanın mağdura yaklaşmaması yönünde 7/24 kesintisiz olarak takibinin yapılabilmesi amacıyla Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi’nde (GAMER) Elektronik İzleme Merkezi kuruldu. Böylelikle elektronik kelepçe takılması yönünde aile mahkemelerince verilen kararlar bu merkezden takip edilebiliyor. Sistem nasıl çalışıyor? Elektronik kelepçe takmakla yükümlü kişi, şiddete maruz kalma ihtimali olan kişiye mahkeme kararının belirttiği mesafeden fazla yaklaşırsa merkeze GPS üzerinden uyarı sinyali düşüyor. Uyarı doğrultusunda izleme personeli eş zamanlı olarak hem yükümlüyü hem de mağduru arıyor ve bulunduğu koordinattan ayrılmasını istiyor. Yükümlünün harekete devam etmesi ihtimali göz önüne alınarak mağdurla da irtibat kuruluyor ve kendini güvenli bölgeye alması, koruması için bir ekip gönderileceği söyleniyor. Yükümlü hareketine devam ederse kolluk personeli tarafından müdahale ediliyor ve hakkında gerekli işlemler başlatılıyor. Yükümlü kelepçeye sabotaj girişiminde bulunduğu anda merkez uyarılıyor Eğer yükümlü kendisine takılan elektronik kelepçe ünitesini şarj etmezse veya kelepçeye yönelik bir sabotaj girişimi olursa; kayışı kesme, koparma, klips olarak ifade edilen aparatı çıkarma ya da farklı bir teşebbüs olursa elektronik kelepçe izleme personelinin ekranına bir uyarı düşüyor. Personel tarafından yükümlünün bu hareketten vazgeçmesi isteniyor. Yükümlü, mağdura yaklaşmaya devam ederse kolluk personelinin kendisine müdahale etmesi sağlanıyor. Bunun yanı sıra yükümlünün akrabaları ve yakınları tarafından şiddete uğrayacağı yönünde mağdurun bir rahatsızlığı olması halinde ise mağdura panik butonu veriliyor. Bu butona bastığı anda izleme personelinin ekranına ‘mağdur panik butonuna bastı’ yönünde bir ihbar geliyor. Doğrudan bu ünite veya cep telefonu üzerinden mağdurla iletişime geçilerek güvenlik güçlerinin müdahale etmesi sağlanıyor. 764 kişiye takip yapıldı, hiç şiddet olayı yaşanmadı Elektronik İzleme Merkezinde şu an 272 kişiye aktif izleme yapılırken bugüne kadar toplam 764 kişiye elektronik kelepçe takılarak takibi gerçekleştirildi. Elektronik kelepçe uygulaması ile takip edilen hiçbir vakada kadına şiddet olayı yaşanmadı.
Bakan Soylu, kadına şiddetin, kadının masumiyetinden ve erkeğin kadını güçsüz hissetmesinden kaynaklanan bir sorun olduğunu belirterek, "Devletin de kendine ait tedbirleri alma konusunda genel işleyişin dışında buraya farklı bir bakış ortaya koyması aşikar. Ama bu sorun sadece bizlik bir sorun değil. Bütün ülkelerde var. Gelişmişliğe, gelir seviyesine, eğitime, kırsalda veya şehirde oturup oturduğuna bakmıyor. Bütün dünyada böyle bir sorun var. Hepimiz kadına şiddetin bitmesini umuyoruz. KADES’e 245 bin ihbar gelmiş, yani 245 bin ihbardan 244 bin 999’u yanlış veya sahte yapılmış olsa, bir tane yapılmış olsun, 245 bin defa oraya gitmeye değer. Bu meseleye hep birlikte böyle bakmak gerekir. Daha çok alacağımız yolumuz var. Biz millet olarak karar verdiğimiz bir meselede başarılı olma hasretimiz var" diye konuştu. 'BİZ ANAERKİL BİR TOPLUMUZ' Soylu, Türkiye’nin çok zor bir coğrafyada olduğunu dile getirerek, "Pandemiyi biz oluşturmadık. Pandemi dünyanın küresel bir sorunu. Göçü de biz oluşturmadık. Dikkat edin; çok uzun yıllardan beri birlik olmaya çalışan Avrupa’yı sadece bir göç sorunu sarsıyor. Birbirlerine girmiş durumdalar. Bizim başımıza gelenin onda biri onların başına gelse herhalde birbirleri ile saç saça baş başa bir durum ile karşı karşıya kalırlar. Enerji ve ekonomik krizi de biz oluşturmadık. Bunlar tüm dünyanın karşı karşıya kaldığı süreçtir. Dünyaya medeniyetimizin gereği bir şeyi göstermek zorundayız. Ben her zaman söylüyorum; bize 'ataerkil toplum' derler; ama biz anaerkil bir toplumuz. Bunu hiç unutmadan, kadına şiddet meselesini dünyada en iyi çözen millet, en iyi çözen ülke olmak zorundayız" diye konuştu.