29 Mart Cuma 2024
3 yıl önce

Kılıçdaroğlu güldürdü: CHP'li belediyeler olmasa ülkede kaos çıkar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kadıköy esnafını ziyaret etti. CHP'li belediyelerde yaşanan maaş sorununu görmezden gelip övgülerde bulunan Kılıçdaroğlu, “Varolan iktidar otursun kalksın Cumhuriyet Halk Partili belediyelere dua etsin. CHP’li belediyeler olmasa Türkiye’de gerçekten ciddi bir kaos çıkar." ifadeleri ile kendi belediyelerinin Türkiye'de önemli bir yere sahip olduğunu öne sürdü. Ayrıca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaret ettiği İstanbul’un Kadıköy ilçesinin CHP’li belediyesine bir kaç gün önce işçi sendikası tarafından grev kararı asılmıştı.

2 yıl önce

Bodrum Belediye Başkanı Aras: Birdenbire kaosla karşılaştık

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, 29 Nisan saat 19:00'da başlayıp 17 Mayıs saat 05:00'e kadar sürecek tam kapanma süreciyle ilgili açıklamalarda bulundu.  En büyük korkularının Bodrum'a giriş yapanlarla birlikte vaka sayılarının yükselmesi olduğunu vurgulayan Aras, "Normalde bu nüfus Bodrum için 2025 yılında tahmin ediliyordu ama salgın 4 sene geri çekti. Hazırlıkları yapamadan birdenbire kaosla karşılaştık. Şu anda Bodrum'da bir kaos olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. En büyük korkumuz gelenlerin bize bulaşı taşıması ve artırması. Bodrum'daki sağlık hizmetimiz sadece kendi nüfusumuza göre dizayn edilmiştir" dedi. "30 civarında yoğun bakım yatağımız, 300 civarında da hastane yatağımız var. Eğer bu sayı artarsa, bulaş çoğalırsa buradaki sağlık sistemi yetmeyecektir. Herkesin çok dikkatli olması lazım, sokağa çıkmaması lazım" ifadesini kullanan Aras, "Herkesin evinde kendi güvenliğini alarak dışarı çıkmaması lazım. 'Market gideyim, yeni geldim' diye düşünürse biz bu salgını tutamayız. Bu kaosu yaşamaya devam ederiz. Bir isteği olan olursa belediyeye ulaşsın biz onlara gereken servisi yaparız" diye konuştu. 'Bu bir turizm yoğunluğu değil' Son günlerde Bodrum'da yaşanan yoğunluk nedeniyle önlem aldıklarını vurgulayan Aras, ilçeye son 3 günde, günde 8 bin aracın giriş yaptığını ancak giriş yapan araçlarla birlikte ilçeden çıkış yapan araçların da olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Bunlardan belki yüzde 60'ı tedarikçidir çünkü Bodrum'da zaten ciddi bir hareketlilik ve trafik var. Şu anda ciddi bir yoğunluk yaşıyoruz. Bu yoğunluk son birkaç günlük yoğunluk değil. Yaklaşık 1 yıldır biz bu yoğunlukla yaşıyoruz. Özellikle ikinci konutu, yazlık evi olan vatandaşlarımız ülkemizin her yerinden Bodrum'a gelerek yaşamaya başladı. Bu bir turizm yoğunluğu değil. 11 Nisan'dan sonra turizmde yaşanan olumsuz gelişmeler turizm beklentimizi ortadan kaldırdı. Kapanmadan sonra, mayısın 17'sinden sonra tekrar açılırsa turizmden tekrar söz edebiliriz. Şu andaki yoğunluğun sebebi kapanmanın getirdiği olumsuzluklardan, büyükşehirlerden uzaklaşarak Bodrum'a gelmesinin önünü açtı. Biz bu yoğunlukla mücadele etmek için elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz. Belediye personelimiz ve kamu kurum kuruluşları tüm gayretiyle Bodrum'da yoğunluktan kaynaklanan herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması için elimizden geleni yapacağız." 'Bodrum'da şantiye görünümü var' Bodrum'a son araç girişleriyle birlikte nüfusun 500 bini aştığını dile getiren Aras, alt yapı ve inşaat çalışmalarının devam etmesi nedeniyle ilçede şantiye görünümü olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Nüfusumuzun 500 bin civarında olduğunu tahmin ediyorduk. Şu an son 3 günde çok giriş olduğu söyleniyor ama bu trafiği biz zaten yaşıyoruz. Bu durumun 100 bin, 200 bin yansıdığını düşünmüyorum ama nüfus 500 bini aşkın olduğunu düşünüyoruz. İlçemizdeki nüfus bahsedildiği gibi 1 milyona ulaşan yaz nüfusu değil. Bodrum, yaz dönemlerinde 1 milyonu geçen bir nüfusa hizmet edebiliyordu. Biz de bu kültürle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu yıla yayıldı. Sıkıntılar da yaşamıyor değiliz. Bodrum alt yapı sorunları ile mücadele ederken, biz her yerde alt yapı çalışmaları yapıyoruz. Bodrum'da bir şantiye görünümü var. Bizi en çok zorlayan konu bu. Diğer hizmetlerin birçoğunu herhangi bir aksaklığa meydan vermeden sürdürmeye çalışıyoruz. Nüfus yoğunluğunda inşaat ve alt yapı çalışmalarından bahsettik. Bu işler kolay olmayacaktır. Halkımızdan bu konuda eleştiriler alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. Bu kalabalık çok daha fazla talepte bulunacak." 'Su ve trafik sorununa dikkat çekti' Nüfus yoğunluğu nedeniyle yaşanabilecek olası su sorunu konusuna da değinen Aras, "Su ile ilgili sadece sıkıntı hacminin yetmemesi değil borulardaki patlaklarla ilgili ciddi bir sıkıntı var. Son günlerde bakım işleri yoluna girdi. Çok büyük bir patlakla karşılaşmadık. Eğer bu patlaklar olmazsa su iyi kötü şu andaki nüfusa yetecektir. Suyu idareli kullanmazsak, tasarruflu kullanmazsak ve patlaklarla heba edersek zaten yetmeyecek. Mumcular Barajı iyi bir noktada değil. Herkesin bu konuda dikkat etmesi lazım" ifadelerini kullandı. Trafik konusunda açıklamalarda bulunan Aras sözlerini şöyle sürdürdü:  "Bodrum'da dar sokaklar var, geniş yollar yok. Artık vatandaşlarımız bu kalabalıkta bir yerden bir yere giderken belli bir süre geçireceklerini farkında olarak yola çıksınlar. Madem Bodrum'da yaşamak istiyorsunuz, gecikmeyi de tolere etmeniz lazım. Bodrum'da yolları genişletemeyiz. Trafik analizleri yapıyoruz, düzenlemeler yapılacak ama buna rağmen Bodrum bu kalabalığı kaldırmaz. Yeni yol açarsak daha fazla araç gelir."

2 yıl önce

ABD Başkanı Biden'dan Afganistan açıklaması: Kaos olmadan ayrılamazdık

Amerikan ABC kanalına konuşan Başkan Joe Biden, Afganistan'dan ayrılma kararını, tahliye sürecinde ortaya çıkan durumu ve son gelişmeleri değerlendirdi. Afganistan'dan ayrılma kararının doğru olduğunu ve kararının arkasında olduğunu vurgulayan Biden, bu kararı almalarının gerekçelerini anlattı. "Afganistan'dan ayrılma sürecinin daha iyi yönetilebileceğine inanmıyor musunuz?" şeklindeki soruya yanıt veren Biden, "Sanmıyorum. Bu süreç, ardından kaosun ortaya çıkmadığı bir şekilde ele alınabilirdi, bunun bir yolu olduğu fikri var ama bunun nasıl olacağını bilmiyorum." şeklinde konuştu. Biden ayrıca, söz konusu kararı alırken "kaos olabilir" durumunu da karar alma sürecinde değerlendirdiklerini belirtti. Amerikalıların ülkeden ayrılmasına izin verip vermeyeceği konusunda Taliban'ın ne yapacağından emin olmadıklarını anlatan Biden, "Peki şu an ne yapıyorlar, iş birliği yapıyorlar. Amerikan vatandaşlarının ayrılmasına izin veriyorlar." dedi. Kabil Hamid Karzai Havalimanı'nda ortaya çıkan kaos görüntüleriyle ilgili fikri sorulan Biden, "Bir an önce kontrolü sağlamalıyız ve hızlı hareket etmeliyiz diye düşündüm. Ve öyle de yaptık." şeklinde konuştu. Afganistan'ı terk eden eski Cumhurbaşkanı Eşref Gani ile Taliban'a karşı herhangi bir savunma yapmayan Afgan güvenlik güçlerine atıf yapan Biden, tam da bu sebeplerle ülkeden ayrılmalarının çok doğru bir karar olduğunu söyledi. "Basit bir karar verebilirdim. Eğer kalıyoruz deseydim o zaman çok daha fazla askeri oraya göndermeye hazırlanmamız gerekirdi." ifadesini kullanan Biden, verdiği kararlarla çok sayıda Amerikan askerinin Afganistan'da ölmesini engellediğini belirtti. Amerikalıların tahliyesi sona erene kadar ABD askerleri kalacak Biden, Afganistan'dan ayrılmak isteyen tüm Amerikalıların tahliye sürecinin 31 Ağustos'tan sonraya sarkması durumunda ne yapacaklarının sorulması üzerine, gerekirse bazı ABD askerlerinin kalacağını söyledi. "Afganistan'da 10 ila 15 bin Amerikalı var, doğru mu? Ülkeden ayrılmak isteyen tüm Amerikalılar tahliye edilene kadar askerlerin orada kalacağı konusunda taahhüt veriyor musunuz?" sorusuna Biden, "Evet." şeklinde cevap verdi. Biden, bunun, 31 Ağustos'tan sonra da Afganistan'da kalacakları anlamına gelmediğini vurgularken, halen tahliye edilmesi gereken Amerikalıların olması durumunda 31 Ağustos'ta ne kadar ve ne şekilde askerin kalacağı konusuna bakacaklarını ancak kalan vatandaşlarını çıkaracaklarını belirtti. Taliban’ın ülkeye hakim olma süreci ABD ile Taliban arasında Şubat 2020'de varılan barış anlaşması çerçevesinde bu yıl uluslararası güçlerin Afganistan'dan geri çekilme süreci başladı. Anlaşma yabancı güçlere saldırılmamasını öngörürken Taliban'ın Afgan güvenlik güçlerine yönelik eylemlerine dair hüküm getirmedi. Afgan hükümetiyle Doha'daki müzakereleri devam ettiren Taliban, eş zamanlı şekilde, hazirandan bu yana şiddetli saldırılarla Afganistan'da birçok ilçeye, son bir ayda da vilayet merkezlerine hızla hakim oldu. Başkent Kabil çevresini kuşatan Taliban, 15 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesinin ardından kenti çatışmasız şekilde kontrolüne aldı.

2 yıl önce

Türkiye'yi kaosa sürüklemek istiyorlar: Savcılar el koysun

Son günlerde muhalefetin sıkça dillendirdiği “siyasilere saldırı/suikast” söyleminin fitilini FETÖ ateşledi. Örgütün yayın organlarında yurt dışındaki önemli isimlere saldırı düzenlenebileceği iddia edildi. Ardından organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker sahneye çıktı. FETÖ’nün birçok yalanı ile birlikte ‘siyasi saldırılar olabileceği’ iddiasını Türkiye gündemine sokan Peker, “Alevilere yönelik saldırı düzenlenebileceğini” ileri sürdü. FETÖ BAŞLATTI EYMÜR SÜRDÜRDÜ Daha bu açıklamanın mürekkebi bile kurumadan 1990’lı yılların karanlık figürlerinden eski MİT’çi Mehmet Eymür sahneye çıktı. Eymür, “90’larda bu kadar kepazelik yoktu. Hatta zamanında söylediğim bir lafı yine tekrarlamak istiyorum. Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir” dedi. Bu açıklamalar unutulmaya yüz tutmuşken FETÖ ve PKK’nın yurt dışındaki uzantıları siyasi suikast iddialarında bulundu. Bazı basın yayın organlarında “suikast listeleri” olduğu ileri sürüldü. KİM BU BELLİ KİŞİLER? FETÖ, mafya ve 1990’ların karanlık yüzü Eymür’ün iddialarını, geçtiğimiz hafta bu kez Kemal Kılıçdaroğlu yeniden ısıtarak siyasetin konusu yaptı. Kılıçdaroğlu gazetecilere verdiği röportajda “Eğer iş belli grupların ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz. Umarım öyle bir tablo Türkiye’de yaşanmaz. Siyasi cinayetler... Böyle kaygılarım var” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu “belli grup” ve “belli kişilerin” kim olduğu konusunda detay vermedi. ŞİMDİ DE KORAY AYDIN Kılıçdaroğlu’nu İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın izledi. Bir gazeteye açıklama yapan Aydın, “Siyasi suikastlar yapılacağı konusunda bizim de aldığımız duyumlar var. Eğer böyle bir planlama varsa, başta ülkeyi yönetenler olmak üzere ileride bunun hesabını vermek zorunda kalır, ağır bir bedel öderler” ifadelerini kullandı. Muhalefet partilerinin benzer iddiaları giderek daha da yüksek sesle dile getirmesi endişe yaratıyor. SAVCILAR GÖREVE Kamuoyu, cumhuriyet savcılarının iddiaları araştırmasını ve “duyum sahiplerine” şu soruları sormasını bekliyor: - Suikast/saldırılar kime düzenlenecek? - İddia edilen saldırılar ne zaman ve nerede gerçekleşecek? - Suikast ya da saldırıları kim gerçekleştirecek? Tetikçi kim, muhalefet bu konuda da bir duyum aldı mı? - CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “Belli gruplar ellerine silah alıp, belli kişileri öldürme yoluna gitmezlerse...” açıklamasındaki “gruplar” ve “kişiler” kim? - Bu duyumları servis edenler devletin mahrem kurumlarındaki kripto FETÖ’cüler ya da başka kliklerin adamları mı? - Duyumlar muhalefete yabancı istihbaratçılar tarafından mı servis edildi? - Bu “duyumları” siyasetçilere iletenler neden savcılara ve ilgili birimlere iletmiyor? - Bu duyduklarınızı “hedefe konulan” kişilere ilettiniz mi? - Haber verdiyseniz nasıl bir önlem aldılar, haber vermediyseniz neden hedefteki kişilerin hayatını tehlikeye atıyorsunuz? - Hedef etnik, mezhepsel ya da siyasi çatışma mı? - Size cinayet ihbarını yapanlar, olası provokasyon ve cinayetlerin planlayıcısı veya azmettiricisi de olabilir mi? - Siyasetçiler doğrudan milli güvenliği tehdit eden bu iddialarla ilgili bildiklerini neden savcılar yerine gazetecilere anlatıyor? Böylesine önemli bir konuda özel davet mi bekleniyor? - Son günlerde FETÖ’cüler ve PKK’lılar yurt dışında kendilerine “suikast düzenleneceği” yönünde iddialarda bulunuyor, sözde infaz listeleri servis ediliyor. Muhalefetle firari teröristlerin aynı zamanda benzer iddialar dillendirmesi tesadüf mü? Savcıların, Sedat Peker, FETÖ ve Kılıçdaroğlu’nun kaynağının aynı kişiler mi yoksa farklı kişiler mi olduğunu da tespit etmesi gerekiyor. Eğer duyumlar asılsız, hedef korku pompalamak ve algı operasyonuysa; bunun da açığa çıkması gerek. Kılıçdaroğlu topu Erdoğan’a attı Saadet Partisi heyetini kabul eden Kemal Kılıçdaroğlu, dün de “siyasi cinayetler” konusuna ilişkin açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bir siyasi parti liderine saldırı olacak ve ülkeyi yöneten kişi şu cümleyi kullanacak; ‘Daha neler olacak neler, bunlar iyi günleriniz.’ Kime ait bu söz? Ne anlama geliyor bu? Ne yaparlarsa yapsınlar ülkenin huzurunu bozacak hiçbir tavır, hiçbir davranış bizden olmayacak.” Akşener: Duyumlar geliyor Dünkü İYİ Parti - DP görüşmesinde de aynı konu gündemdeydi. Siyasi cinayet iddialarıyla ilgili Akşener, “Bu tür duyumlar elbette gelir. Kimisi daha sivil alanlardan, kimisi de ‘Biraz daha dikkat edin’ diyen alanlardan gelir. O kadar söyleyeyim. Benim inandığım bir şey var, ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Dolayısıyla tedbir alırsınız ama bu konuda Sayın Aydın aynı zamanda bunların bu kadar konuşulmaması gerektiğini de söylüyor. Çok fazla bunu gündemde tutmamamız lazım” dedi. Davet edilsin anlatırım Telefonla ulaşıp iddiaları Koray Aydın’a sormak istedik. Telefona basın danışmanı olduğunu ifade eden kişi çıktı. Kendisine “Sayın Aydın’ın aldığı duyumlar neler? Kim kime nerede suikast düzenleyecek? İddianın kaynağı kim?” diye sorduk. Danışmanı “Aydın konu ile ilgili basına detay vermek istemiyor” dedi. Koray Aydın’ın iddialarını savcılıkla paylaşıp paylaşmayacağını sorduk. “Savcı çağırırsa ifadeye gidebilir, elinde olan bilgi ve duyumları paylaşabilir” cevabını verdi. Yalandan medet umuyorlar İletişim Başkanı Fahrettin Altun “siyasi cinayet” iddialarıyla ilgili açıklama yaptı. Ülkede korku iklimi oluşturmayı amaçlayanları, ellerindeki bilgileri savcılarla paylaşmaya çağıran Altun, terör örgütleriyle aralarına mesafe koyamayanların, yalandan medet umduğunu kaydetti: “Milletimizin devlete olan güveni hedef alınıyor. İddiaların temel amacı, ülkemizin birliğini zedelemek ve toplumsal huzurumuzu bozmaktır. Eski Türkiye’nin bakiyesi bu mesnetsiz iddiaları gündeme getirenlere hatırlatmak istiyorum: Faili meçhuller hangi dönemin ürünüydü? Faili meçhulleri ülkemizin gündeminden çıkaran Sayın Cumhurbaşkanı’mızdır.”

2 yıl önce

Doğu Perinçek: “Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu, ABD kaos planının piyonlarıdır”

Habertürk TV’de Kübra Par’ın sunduğu Açık ve Net programında değerlendirmelerde bulunan Doğu Perinçek, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara yönelik çağrısını ABD’nin kaos planının bir parçası diye niteleyerek, “Bu kaos planının piyonları başta Meral Akşener olmak üzere Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu’dur” dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: " CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: ASKON'u kurulduğu günden bu yana yakından izliyorum. Ülkemizin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından ASKON'un üyelerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Orhan Aydın kardeşimizin başkanlığında yeniden oluşan yönetim kuruluna rabbimden muaffakiyetler niyaz ediyorum. Güzide derneğimiz Anadolu'nun bağrından çıkıp önce bölgesinde sonra Türkiye'de ve nihayet dünya çapında büyük işlere imza atan iş insanlarımızı temsil etmektedir. Hakkı ve hakkaniyeti gözeterek büyütülen ASKON son dönemde de ilkeli tavrı ile farkını ortaya koymuştur.  Konumu, bereketi, potansiyeli, ekonomik ve sosyal iklimi ile her dönem insanlığın gözdesi olan Anadolu ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu Aslanları kavramını önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Türkiye olarak sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve dünya 5'ten büyüktür diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık, yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye tezkif ediyoruz. Üretim ve ihracat tarafında işler yolunda gidiyor. Bu süreçte önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma ve fiyatlardaki fahiş artıştır. Bu iki sorundan döviz kurundaki dalgalanmayı kontrol altına aldık. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Amacımız hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı, 1 ay, 6 ay, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını verebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Bir defa şu ikiliyi unutmayacağız. Güven ve istikrar. Kuruluşumuzdan itibaren ekonomik anlayışımızı bu iki kavramın üzerine yerleştirdik. Kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanlar bunun bedelini ödemek mecburiyetinde kaldı. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz. Ülkemiz ve milletimizin selameti için doğru olanı yapmak da boynumuzun borcudur. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı ve yatırımların arttığı bir ortam inşa ediyoruz. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum. Türk Lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Faiz aşağı faiz yukarı. Arkadaşlar artık lütfen bu işi kitabımızından bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacak bununla yolumuza devam edeceğiz.  Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın, hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımıza da kendi paramız dışında finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Paketi açıkladığımızdan itibaren mevduatta dövizden kendi paramıza ciddi dönüş başlamıştır. Tüm imkanlarımızı yeni ekonomi modelini yerleştirmeye harcayacağız. Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepte kaynaklanan ani, sert, rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Bütün bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan küresel ekonomik sistemdeki güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Altını tercih eden vatandaşlarımızı ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altındaki 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sistemini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemiz de elimiz o derece güçlü olur. Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz batının kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa... Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir. Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Yaptığımız son düzenleme ile kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların önüne geçmiş oluyoruz. Kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, ambargolarla vazgeçilemeyenler, Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız Nas. Unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle yaptığımız mücadele mesele nasıl Tayyip Erdoğan şu parti bu parti meselesi değil, ülkenin bekası meselesiyse aynı mücadeleyi veriyoruz.  Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir haline getirme mücadelemizi başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden hep birlikte yararlanacağız. Hiçbir ayrım yapmaksızın her vatandaşımıza diyoruz ki, kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun. Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi şekilde yayılan yanlış, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları geliştirerek yeni pazarlar bularak destek olun. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona iyi hazırlanarak destek olun. Ticaret erbabıysanız aldığınız sattığını ürünlerin fiyat dengesini yüksek kazanç hırsıyla değil kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun. Biz milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda hep birlikte Türkiye olduğumuzda üstesinden geleceğimiz hiçbir mücadele ve engel yok.  (Kılıçdaroğlu) Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. TÜİK'ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. TÜİK sır kurumdır, burada da aynı şekilde hareket edersiniz. Talebinizi iletin, biz size cevap veririz dediler. Geldiler TÜİK önünde gösteri yaptılar.  Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB'de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis'e gidiyor. CHP'nin amacının MEB'e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır.  Devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir, sende bu dürüstlük yok, sen adam değilsin. Merkez Bankası bağımsız değil diyor, Merkez Bankası seni kabul etti, sen bağımsız değilsin, senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama dert başka olunca ortaya böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Sen iktidara mı geleceksin? Kandil'dekilerle dirsek dirseğe, Ankara'dan İstanbul'a onlarla yürüyen sen değil misin? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten 4 köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya. Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınız kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz?   

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu Diyarbakırlılara seslendi: Bizi kaosa sokmazlarsa başka şeylerle uğraşırız

Konuşmasında Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşta yaşanan gelişmelere değinen Soylu, 'Bundan iki ay önce Romanya'nın İçişleri Bakanıyla konuşurken bana dedi ki 'Sizin işiniz zor, bir taraftan Suriye'den Irak'tan, Afganistan'dan göçler geliyor. Bir taraftan DEAŞ, PKK, FETÖ bütün terör örgütleriyle mücadele ediyorsunuz. Biz rahatız yani. Ne göç var, ne başka bir sıkıntı var.' Şimdi görüyor musunuz milyonlarca insan Romanya'ya gitmiş durumda. Ne yapacakları belli değil, endişe içerisindeler. Kıymetli Diyarbakırlılar bizi başka şeylerle uğraştırırlarsa geleceğimize bakamayız. Bizi kaosa sokmazlarsa sıkıntıya sokmazlarsa başka bir şeylerle uğraşırız. Bir taraftan Hanımelleri Çarşısı'nı açarız, diğer taraftan 1,5 milyarın üzerinde yatırımla 1500 kişinin çalışacağı iş yerleri açarız.' dedi.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Vatanı kaostan medet uman kan tüccarlarının insafına bırakamayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Bugün Adana'da bir başka güzel. Bugün Adana bir başka heyecanlı, bir başka coşkulu. Adana'yı da bölgesiyle beraber tüm Akdeniz'in parlayan yıldızı haline getirmek için eserlerle, devasa yatırımlarla donattık. Biz 81 ilimizin gençleriyle birlikte buradan kardeşlik mesajları veriyoruz. Gençlerimizi kısır kavgalarına alet etmeye çalışıyorlar. Sandıktan çıkan netice ne olursa olsun, ilk günkü aşkla şehirlerimize hizmet götürdük. Bizi ayırmaya çalışanlara meydanı terk etmeyeceğiz. Vatanı kaostan medet uman kan tüccarlarının insafına bırakamayız. Buraya siyaset simsarlarına mesaj vermeye geldik. Bizim siyasetimizde tahrik, gençleri sokağa dökmek yoktur. Milleti kutuplaştırmak yoktur. Meydanı sokak terörünü harlamak isteyenlere bırakmayız. Kavga siyasetine kurban edilecek tek evladımız yok. Heyecanımızı artıran, irademizi güçlendiren, millete ve memlekete hizmet sevdamızı perçinleyen bu buluşmada emeği geçenleri tebrik ediyorum.

1 2 3 4 5