23 Nisan Salı 2024
4 yıl önce

Linç Korosuna Ertuğrul Özkök De Katıldı

ertuğrul özkök, ahmet kaya, mfö

3 yıl önce

Helikopter hikayesi tutmayınca yenisi yazıldı... Şimdi de 'linç' diyorlar

Bu yalanların tutmadığını gören eski HDP Milletvekili Ahmet Şık, Servet Turgut'un ölümü ve Osman Şiban'ın yaralanmasının helikopterden atıldıkları için değil linç girişim sonucu gerçekleştiğini iddia etti

3 yıl önce

Sermiyan Midyat: Linç edileceğimi bilerek söylüyorum, ABD'ye gelince ülkemin kıymetini anladım cumhurbaşkanımıza teşekkür ederim

Oyuncu Sermiyan Midyat, Amerika'daki koronavirüs tedbirleriyle ilgili gözlemlerini paylaştı

2 yıl önce

Bakan Soylu, BirGün gazetesinin iftirasına ateş püskürdü: "Linç kampanyasında ben de olayım perişanlığı"

Soylu, Birgün Gazetesi'nde "Ruhsar Pekcan için kiralanan konuta tadilat için de 380 bin lira harcanmış" başlığı ie yayınlanan ve yayın kuruluşunun Twitter hesabından "Ruhsar Pekcan, kiraladığı evin 380 bin liralık tadilatını da bakanlığa yıkmış" notuyla paylaşılan habere ateş püskürdü. Bakan Soylu o haberi kendi hesabından paylaşarak, "PKK’lı Birgün Gazetesi, hem yalan söylüyorsun, hem iftira atıyorsun... Bakanlığın tahsis ettiği konutun, sanki Sn. Ruhsar Pekcan’ın konutu gibi yansıtılması, "Linç kampanyasında ben de olayım." perişanlığıdır!" diyerek yanıt verdi.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Fahiş zam isteği reddedilince sinirlerine hakim olamayan İmamoğlu'na sert tepki: Böyle kibirli başkan görmedim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında, toplu ulaşımda kullanılan elektronik bilet fiyatlarına yüzde 15 zam yapıldı. UKOME toplantısı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığında İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğünce (TUHİM), enflasyon, yakıt giderleri, asgari ücretin artışı gibi nedenlerle ulaşım ücretlerine yüzde 24,12'lik zam talep edildi. İBB Başkanı İmamoğlu da toplu ulaşıma yapılan sübvanseler, gelir ve gider kalemlerini içeren bir sunum yaparak talep edilen zammın ekonomik gidişatın sonucu olduğunu söyledi. İBB'nin toplu taşımaya 2,3 milyar TL sübvansiyonu olduğunu belirten İmamoğlu, bu rakamın bütçenin yüzde 8'ine denk geldiğini aktardı. İmamoğlu, ayrıca zamları her yıl temmuz ayında yapmak istediklerini kaydetti. İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Eyup Aksu, en son aralık ayında zam aldıklarını belirterek, tüm taşıma araçlarına aynı oranda ve aynı dönemde zam yapılmasını talep ettiklerini dile getirdi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Temsilcisi Serdar Yücel ise toplu ulaşımın sübvanse edilmesinin önemine değinerek, yüksek zam yapılmasının vatandaşları bireysel araçlara yönelteceğini ve trafiği artıracağını belirtti. Yücel, zam tekliflerinin yüzde 15 olduğunu kaydetti. Konuşmaların ardından İBB Başkanı İmamoğlu yüzde 24,12'lik ve yüzde 15'lik teklifleri ayrı ayrı oylamaya sundu. TUHİM'in yüzde 24,12'lik teklifi oy çokluğu ile reddedilirken, yüzde 15'lik teklif oy birliği ile kabul edildi. Toplu ulaşım ücretlerine daha önce 6 Şubat 2020'de yüzde 35 oranında zam yapılmıştı. Uygulamaya konulan yüzde 15'lik zamla 3,50 TL olan tam elektronik bilet 4,025 TL'ye, 1,70 TL olan öğrenci bileti ise 1,95 TL'ye çıktı. İMAMOĞLU İLE KURUL ÜYESİ TARTIŞTI Oylama sonrası İmamoğlu, toplantıya 10 dakika ara verdi. Aranın ardından İmamoğlu salona dönmezken toplantıya İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar başkanlık yaptı. İmamoğlu'nun toplantı süresince tartışma yaşadığı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Temsilcisi Serdar Yücel, "17 yıl belediyede çalıştım, böyle kibirli bir başkan görmedim." ifadelerini kullandı. Salon kapısından geri dönen İmamoğlu, Yücel'in üzerine yürüyerek "Arkamdan ne dedin duymadım. Ben seni muhatap almadığım için muhatap alınmak mı istiyorsun? Ben kurumunu muhatap alıyorum." şeklinde cevap verdi. İmamoğlu CHP'li belediye başkanları ve bürokratlar eşliğinde salondan çıkarken bazı UKOME üyeleri, "Bizleri üzüyorsunuz, bizlere de saygı duymanız lazım. Çocuk azarlıyor gibisiniz." diye tepki gösterdi. İMAMOĞLU'NDAN SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ÜCRETSİZ PARK VE ULAŞIM HAKLARINA VETO Ekrem İmamoğlu, CHP ve İYİ Parti gruplarının hayır oyuna karşı AK Parti ve MHP grupları tarafından meclisten geçirilen sağlık çalışanlarının İSPARK'ta ücretsiz park ve ücretsiz ulaşım haklarının uzatılması kararını veto etmesi kararıyla da büyük tepki çekmişti.

2 yıl önce

MasterChef jürileri Cumhurbaşkanı Erdoğan'la buluştu: Takipçileri linç kampanyası başlattı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali açılışına katıldı. Festivalde MasterChef Türkiye'nin ünlü şefleri Mehmet Yalçınkaya ve Somer Sivrioğlu da yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la buluşan şefler fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedi. MEHMET ŞEF PAYLAŞTI Şef Mehmet Yalçınkaya, o kareyi “Bugün Adana lezzet festivalindeydik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile tanışma fırsatı bulduk. Harika bir söyleşi, tadımlar yaptık. Adana halkının ilgisi ve sıcaklığı bambaşka. Teşekkürler Adana” notuyla paylaştı. ŞEFLERE LİNÇ KAMPANYASI TV8 ekranlarında yayınlanan MasterChef Türkiye'nin başarılı iki şefi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çekilen fotoğrafın ardından muhalif hesapların hedefi oldu. Sosyal medya kullanıcılarının tepki gösterdiği Mehmet Yalçınkaya ve Somer Sivrioğlu, adeta eleştiri yağmuruna tutuldu. Linç kampanyası başlatılan şefler, Türkiye'de ve dünyada mutfaktaki başarılarıyla tanınan isimlerden.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Afet bilinci bakımında Japonya yolunda olmalıyız

Bakan Soylu, Gölbaşı'ndaki Vilayetler Evi'nde gerçekleştirilen 'Üniversiteler Afet ve Acil Durum Araştırma ve Uygulama Merkezleri Değerlendirme Toplantısı'na' katıldı. Soylu'ya, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, AFAD Başkanı Yunus Sezer eşlik etti. Burada konuşan Bakan Soylu, afet yönetiminin toplumun tamamının katkısı oranında başarısı artan bir süreç olduğunu söyledi. AFAD gibi küresel ölçekte gıpta edilen ciddi bir kurum oluşturduklarını belirten Soylu, şöyle konuştu: "AFAD 2 yılı aşkın bir süredir İçişleri Bakanlığı'na bağlı. Biz ilk deneyimimizi Elazığ ve Malatya'daki depremlerde gerçekleştirdik. İlk kez Türkiye Afet Müdahale Planı orada devreye girdi. Bu bizim ilk deneyimimizdi. AFAD bize bağlandıktan sonra arkadaşlar toplanma alanları ile ilgili önüme bir dosya getirdi. Vatandaşların bilgisi olsun diye 'toplanma alanlarını E-devlette yayınlayalım' dediler. Ben de vatandaşın bilgisi olsun, diye 'yayınlayın' dedim ve yayınlandı. Toplanma alanlarını belirleyen belediyelerdir. Daha sonra toplanma alanları ile ilgili eleştiriler geldi. Toplanma alanlarının olduğu yerlerde apartman yapıldığına dair. Daha sonra ben de baktım evet yapılmış. Bunun da kendi adına bir eğitimi oldu. Burada yediğimiz dayaktan müşteki değiliz. Devlet yönetiminde dayaklar yenilir. Ancak oradan alınan tecrübelerle birlikte eğer doğru adım atılabilirse bir faydası bile olur. Daha sonra çalışma grubu ile o meselenin hem üzerinden geçtik hem de öğrenme sürecini tüm gruplarla beraber geliştirdik. Neticede kişi başına düşen 1,19 metrekarelerden 3,80 metrekareye düşen toplanma alanları payına ulaştığımız yeni bir sistem kurduk. Jandarma Genel Komutanlığımıza 'bu iş senin işin' dedik. Çok titiz bir çalışma sonrası artık mahcup olmayacağımız toplanma alanı oluşturduk" 'GÖÇ MESELESİNİ ANGELİNA JOLİE FOTOĞRAFI İLE ÇÖZMEYE ÇALIŞTILAR' Hırvatistan'daki depreme ilk yetişen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Soylu, Avrupa'nın çadır kuramadan, kendilerinin orada konteyner kenti kurduğunu belirtti. Dünyanın şu an 4 temel krizle karşı karşıya olduğunu belirten Soylu, şunları söyledi: "Pandemi, göç, enerji ve bütün bunların oluşturduğu ekonomik kriz. Bunların hepsi küresel sorundur. Pandemi krizinde Dünya Sağlık Örgütü günlerce lal oldu, ne yapacağını şaşırdı. Göç krizinde de bir şey getiremediler. 21'inci asrın başından itibaren Afganistan'da oluşan bu meselenin bütün dünyaya yakıcı bir etki ortaya koyacağı belliydi. Meseleyi Türkiye-Yunanistan, Türkiye-İran ve Türkiye-Suriye sınırında sıkıştırdılar. Göç meselesini, bir sınır meselesi olarak minimize etmeye çalıştılar. Angelina Jolie fotoğrafı ile göç meselesini dünyada çözmeye çalıştılar. Göç meselesi dünyada yeni başladı. Çözüm, bölgesel güçlü ilişkiler, ülkeler arası güçlü ilişkiler, etrafımızdaki coğrafya ile kuracağımız güçlü ilişkiler ve ikili ilişkilerdir. 21'inci yüz yıl önümüze böyle bir tablo koymuştur. Bütün dünyada afetsellik artıyor. Onun için yapılması gereken bunlara ait çözüm üretmek" 'SÖZLEŞMELİ 1101 ARAMA KURTARMA TEKNİSYENİ ALIMI İÇİN İLANA ÇIKTIK İçişleri Bakanı Soylu, su ana kadar 183 üniversiteyle iş birliği protokolü imzaladıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: "Bu kapsamda da akademisyen, idari personel ve öğrencilerden oluşan 2 milyon 8 bin 785 kişiye eğitim verdik. Yine bu kapsamda önümüzdeki dönemde, 43 farklı üniversitenin, 45 farklı uygulama ve araştırma merkezleriyle birlikte önemli çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Ar-Ge meselesine de ciddi miktarda maddi destek sağlıyoruz. 2012 yılında başlatılan destek programıyla günümüze kadar 65 projeye yaklaşık 13 milyon TL destek sağladık. Ayrıca, bütçesi 350 bin TL olan çağrılı ve bütçesi 700 bin TL olan güdümlü projelerden oluşan ulusal deprem araştırma programına; günümüze kadar toplamda 257 proje başvurusu olmuştur. Desteklenen 65 proje; 27 üniversite ve 1 kamu kurumu tarafından yapılmakta olup, bu projelerde 427 araştırmacı 132 bursiyer yer almaktadır. Sözleşmeli 1101 arama kurtarma teknisyeni alımı için ilana çıktık. Bu kadroların 700'ünü, 'Acil Durum ve Afet Yönetimi' veya 'Sivil Savunma ve İtfaiyecilik' ön lisans programlarından mezun olanlar için ayırdık." 'AFET BİLİNCİ BAKIMINDAN JAPONYA YOLUNDA OLMALIYIZ' Bakan Soylu, konuşmasının sonunda salondaki hocalara seslenerek, şunları kaydetti: "Şurası bir gerçektir; raflarda duran bilginin kimseye hayrı yoktur. Ürettiğimiz bilgiyi stratejiye, teknolojiye ve nihayetinde bir anlayışa, yani somut çıktıya dönüştürmemiz lazım. Türkiye'nin bu potansiyeli her zaman vardı. Bizim yapmaya çalıştığımız, bu potansiyeli harekete geçirmektir. Bugün geldiğimiz seviye itibarıyla geçmişle aradaki makası ciddi şekilde kapattık. Son 2 yılda yönettiğimiz afet süreçleri önemli ve ciddi sınavlardı. Acılar yaşadık ama altında ezilmedik. Teşbihte hata olmaz; Afet riski bakımından Japonya'yız. Afetle mücadele, afete hazırlık ve afet bilinci bakımından da Japonya yolunda olmalıyız. Çok mesafe aldık ama hala yürüyecek yolumuz var"

1 2 3 4 5