20 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Türkiye, Kabil'deki bombalı saldırıyla ilgili taziye mesajı yayımladı

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kabil'deki Eidgah Camisi girişinde cenaze namazı sırasında meydana gelen bombalı saldırıda can kayıplarının ve yaralanmaların olduğunun büyük üzüntüyle öğrenildiği belirtildi. Açıklamada, "Bu menfur ve insanlık dışı saldırıda hayatını kaybedenler için başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyor, ülkede istikrarın ve güvenliğin bir an evvel tesis edilmesini temenni ediyoruz." ifadesi kullanıldı. Kabil'in Çemen Huzuri bölgesindeki Eidgah Camisi'nin girişinde bombalı saldırı gerçekleştirilmiş, saldırıda 5 kişinin yaşamını yitirdiği, 20 kişinin de yaralandığı belirtilmişti. Görgü tanıkları, saldırının, Taliban sözcüsü ve Taliban yönetiminin "Kültür Bakanı Yardımcısı Vekili" Zabihullah Mücahid'in birkaç gün önce vefat eden annesinin aynı camide yapılan hatim merasimi sırasında gerçekleştiğini ifade etmişti.

2 yıl önce

Oda TV, bakanlığı’nın dolandırıcılara ve sapıklara karşı uyarı mesajını Sedat Peker’e uyarladı

İçişleri Bakanlığı, bugün vatandaşların telefonlarına dolandırılara ve sapıklara karşı uyarısı mesajı gönderdi.  Bakanlıktan gönderilen mesaj şöyle; “Sosyal medyadan yurtdışı kaynaklı görüntülü aranarak tehdit ve santaja maruz kalmamak için tanımadığınız kişilerden gelen goruntulu aramalarI reddediniz.”

2 yıl önce

Slovenya Başbakanı Jansa'nın Twitter mesajına AB içinde tepkiler sürüyor

AB Komisyonu sözcülerinden Christian Wigand, Jansa'nın hukukun üstünlüğü ve medya özgürlüğü gibi konularda görüşmeler için Slovenya'da bulunan Avrupa Parlamentosu (AP) heyetini hedef alan "Soros'un kuklaları" başlıklı fotoğraf kolajıyla ilgili soruyu yanıtladı. Wigand, "Sosyal medya, bireylere yönelik kişisel saldırılar için değil, yapıcı ve saygılı tartışmalar için kullanılan bir mecra olmalıdır. Yahudi karşıtlığının AB'de yeri yoktur. Antisemitizm sadece Yahudi toplumuna değil, aynı zamanda açık ve çeşitlilik içeren topluma da tehdit teşkil etmektedir." dedi. AP heyetiyle görüşmeyi reddeden Jansa'nın dün Twitter hesabından paylaşılan ve daha sonra silinen mesajda "AB parlamentosundaki bilinen 226 Soros kuklasından 13'ü" yazısı bulunan bir fotoğraf kolajı yer almıştı. Kolajın ortasında Macaristan doğumlu Amerikalı Yahudi iş adamı George Soros, etrafında ise bazı AP milletvekilleri bulunuyordu. Bu kişiler arasındaki AP heyeti başkanı Hollandalı milletvekili Sophie in 't Veld, kırmızı bir okla işaret edilmişti. Son dönemdeki sağcı görüşleri ve eski ABD Başkanı Donald Trump'a desteğiyle bilinen Jansa'nın mesajındaki kişilerin görüntülerinin eski tarihli olduğu, fotoğrafta yer alan AP milletvekillerinden bazılarının şu anda parlamentoda olmadığı, birinin ise geçen yıl hayatını kaybettiği belirtilmişti. Mesaja AP Başkanı David Sassoli ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in dışında Hollanda Başbakanı Mark Rutte de tepki göstermişti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 10 büyükelçi mesajı: Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin?

Batı Afrika turu kapsamındaki resmi ziyaretleri verimli bir şekilde tamamladıklarını belirten Erdoğan, böylece bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirmiş olduklarını söyledi. Erdoğan, sadece bu tablonun bile tek başına Türkiye'nin Afrika kıtasıyla ilişkilerini geliştirme konusundaki kararlılığının somut bir göstergesi olduğunu vurguladı. "İKİLİ İLİŞKİLER İLE BÖLGESEL KONULARI ETRAFLICA ELE ALDIK" Erdoğan, bu seyahatinde Angola, Togo, Burkina Faso, Liberya ve Nijerya Cumhurbaşkanlarıyla yaptıkları görüşmelerde, ikili ilişkiler ile bölgesel konuları etraflıca ele aldıklarını belirtti. Angola'da, Angola Ulusal Meclisi'ne hitap ettiklerini dile getiren Erdoğan, ziyaret vesilesiyle gerçekleştirilen Türkiye-Angola İş Forumu'nda karşılıklı yatırım ve iş imkanlarını değerlendirdiklerini kaydetti. Erdoğan, "Angola Cumhurbaşkanı Sayın Lourenço ile ilişkilerimizi eğitimden güvenliğe, ekonomiden kültürel hayata kadar her alanda geliştirmek doğrultusunda bir kez daha mutabık kaldık." dedi. TOGO'DAKİ TEMASLAR Bir ilki teşkil eden Togo ziyaretindeki temaslarının, Togo ile son dönemde bakan düzeyinde gerçekleştirilen karşılıklı ziyaretlerle yakalanan ivmeyi daha da güçlendirdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Togo Cumhurbaşkanı Sayın Gnassingbe ile terörle mücadele ve bölgesel meseleler başta olmak üzere birçok konuyu ele aldık. Kendisiyle siyasi ve askeri alanda iş birliğimizi ilerletme arzumuzu da teyit ettik." ifadelerini kullandı. "TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI DAHA ETKİN MÜCADELE ETME HUSUSUNDA MUTABIK KALDIK" Lome'de ayrıca Burkina Faso Cumhurbaşkanı Kabore ve Liberya Cumhurbaşkanı Weah ile de görüştüklerini hatırlatan Erdoğan, "Dört lider, bir çalışma yemeğinde ayrıca bir araya geldik. Bu liderlerle yaptığımız görüşme sonunda yayınladığımız bildiride, diğer pek çok hususun yanı sıra güvenlik alanında iş birliğimizi güçlendirme kararına da vardık. Bu kapsamda dört lider olarak FETÖ, Boko Haram, El Kaide, DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım gözetmeden daha etkin mücadele etme hususunda mutabık kaldık." diye konuştu. "AFRİKA’YI PAZAR DEĞİL, ORTAK OLARAK GÖRÜYORUZ" Nijerya Cumhurbaşkanı Buhari ile gerçekleştirdikleri görüşmelerde de ülkeler arasındaki ilişkileri tüm veçheleriyle gözden geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, iş birliğini pekiştirecek anlaşmalar imzalayarak ziyaretlerini taçlandırdıklarını belirtti. Erdoğan, "Malumunuz, Afrika vizyonumuz karşılıklı saygı temelinde kazan-kazan ilkesine dayanıyor. Afrika’yı pazar değil, ortak olarak görüyoruz. Bazı ülkelerin Afrika kıtasına bizim gibi iş birliği perspektifinden değil, çıkar penceresinden baktıklarını gayet iyi biliyoruz. Kibir üzerine bina edilmiş bir bakış yerine iş birliği, dayanışma, ortak tarih, bilgi, birikim ve tecrübe paylaşımı üzerine inşa edilmiş bir Afrika yaklaşımını savunuyoruz. Afrikalı dostlarımızın da bizim bu samimi yaklaşımımızın farkında olduklarını memnuniyetle görüyoruz." dedi. "KITA İLE BAĞLARIMIZI VE İŞ BİRLİĞİMİZİ TAÇLANDIRACAĞIZ" İstanbul'da 21-22 Ekim tarihlerinde Üçüncü Türkiye-Afrika Ekonomi ve İşbirliği Forumu'nu düzenlediklerini hatırlatan Erdoğan, "Biz de bu forumun kapanış oturumuna katılacağız. 17-18 Aralık’ta ise Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ni yine İstanbul’da gerçekleştirerek kıta ile bağlarımızı ve iş birliğimizi taçlandıracağız. Ziyaretlerimizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum." dedi. "EVLATLARINI BU VATAN İÇİN ÇOK ÇOK İYİ YETİŞTİRDİ" Söyleşinin soru-cevap kısmına geçmeden önce gazeteciler, 18 Ekim'de hayatını kaybeden Özdemir Bayraktar için Cumhurbaşkanı Erdoğan'a başsağlığı diledi. Özdemir Bayraktar'ın için son zamanlarda hep yerli ve milli ifadelerini kullandıklarını ifade eden Erdoğan, bütün bunların yanında onunla yaklaşık 40 yıllık ağabey-kardeşlikleri, dostlukları olduğunu söyledi. Erdoğan, Bayraktar'ın aynı zamanda Refah Partisi il başkanı olduğu dönemde, il yönetim kurulunda olduğunu, böyle bir ilişkilerinin de olduğunu kaydetti. Özdemir Bayraktar'ın muhterem bir insan, mütevazı bir insan, işinin dört dörtlük ehli bir insanı olduğunu belirten Erdoğan, "Evlatlarını da gerek Haluk gerek Selçuk gerek Ahmet olsun, hepsini bu vatan için çok çok iyi yetiştirdi. Sürekli büyüyen, gelişen bir yatırımın içerisinde oldular. İHA-SİHA alanına girişleri gerçekten çok daha farklıydı." dedi. "VERDİĞİ SÖZÜ TUTTU, O YARBAYIN KATİLLERİNİ HEP GÖMDÜK" Bayraktar'ın kararlı bir insan olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: "Bir şeye azmettiği zaman, üzerine giderek onu bitirme noktasında güçlü bir azmi vardı. Nitekim bu İHA-SİHA’ların geliştirilmesi de böyle oldu. İlk başbakan olduğumuz dönemde, malum Amerika, İHA olayında işi biraz gevşetti, uzattı. Çok uzun sürmedi, Özdemir ağabey İHA ile ilgili adımı çocuklarıyla beraber attı. Tabi o zaman küçük bir atölye gibi bir yerde işe başladı, ardından işi geliştirip büyüttü. En önemli yanı da bu adımları attıktan itibaren oğulları Haluk ve Selçuk’la beraber kah Güneydoğu kah Doğu Anadolu’da bizim askerlere bunların uçuştaki eğitimini veriyorlardı. Bunlardan bir tanesi de yarbayımız Melih Gülova’ydı. O yarbayımız daha sonra şehit olmuştu. Orada onlara verilen eğitimin videolarını, fotoğraflarını bana gösteriyorlardı. Böyle bir aşkla bu işleri sürdürüyordu. Hatta 'Yarbayım sana verdiğim sözü tutacağım, hiç endişe etme' diye bir ifadesi de vardı ve verdiği sözü tuttu, o yarbayın katillerini hep gömdük." "HASTANEYE VARIP KENDİSİYLE HELALLEŞTİM" Özdemir Bayraktar'ın uzun süredir rahatsızlığı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Afrika’ya hareket etmemden bir gün önce hastaneye varıp kendisiyle helalleştim. Helalleştikten sonra da yola çıktık. Mekanı cennet olsun. Rabbim inşallah sevgili habibine hep birlikte bizi komşu eyler. Tabutunu fabrikaya getirdiler. Orada 3 bin 500-4 bin genç mühendis var, onlarla da helalleşti. Hamdolsun çocukları da aynı şekilde babalarının izinden gidiyorlar." dedi. SORU-CEVAP "ÖZELLİKLE SAHRAALTI BÖLGESİNİ DOLAŞALIM İSTİYORUM" Afrika temaslarınız uluslararası medyada da geniş yer buldu. France24 "Afrika’daki Türk cazibesi", AFP "Erdoğan, Amerikalılara kazan-kazan ortaklığı teklif ediyor", LeFigaro "Erdoğan, Afrika’daki varlığını güçlendiriyor", AlJazeera "Türkiye’nin Batı Afrika’daki son hamlesi Fransa’yı sarstı", TV5Monde "Erdoğan, Afrika’ya seyahat etmeden bir yıl geçirmiyor" dedi. Ziyaret ettiğiniz üç ülkede de Türkiye’ye ve şahsınıza yönelik yoğun sevgilerini ortaya koydukları bir iletişim kampanyasıyla karşılaştık. Bugüne kadar 30 ayrı Afrika ülkesine toplam 41 ziyaret gerçekleştirdiğinizi söylediniz. Afrika neden önemli? Zaten bunlar bu işi yakalamışlar. Nerede ne olduğunu onlar da iyi biliyorlar. Arkadaşlarla bir plan yapmıştık. Togo’da yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. Bu planda da nasip olursa inşallah Liberya, Burkina Faso gibi birbirine yakın olan diğer ülkeleri ziyaret edeyim diyorum. Özellikle Sahraaltı bölgesini dolaşalım istiyorum. Güney Afrika’ya daha önce gittim ama güneye doğru da inip buraya bir daha gitmekte fayda var. Güney Afrika tabi bölgenin adeta en diri ülkesi. Üstelik savunma sanayiinde de Güney Afrika çok güçlü. Birlikte atabileceğimiz çok güçlü adımlar var. "NİJERYA’DA DA FETÖ’NÜN ÜZERİNE GİDECEĞİZ" Tabi FETÖ’nün de maalesef Nijerya’da ciddi bir altyapısı var. Burada Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile etraflıca bunları görüştük. Şimdi istihbarat başkanlarımıza talimatı verelim dedik, mutabık kaldık ve istihbarat başkanlarımızı çalıştırıp, Nijerya’da da FETÖ’nün üzerine gideceğiz. Burada bir üniversitesi, bir de hastanesi falan var. Bunları devralma talebimizi de görüştük. Dedi ki "Ben o zaman size Sağlık Bakanımı göndereyim, sizdeki sağlık sistemini ve hastaneleri bir yerinde incelesin. Sizin bu alanda başarılı olduğunuzu biliyorum." "Buyursunlar, gelsinler" dedik. Şimdi Sağlık Bakanını kısa zamanda Türkiye’ye gönderecek. "AFRİKA'DA BİZİM YAPACAĞIMIZ DAHA ÇOK İŞLER VAR" Fakat tabi bizim Afrika’daki bu dönüşümümüzün durmaması lazım. Afrika'da bizim yapacağımız daha çok işler var. İş adamlarımızın Angola’daki toplantısı gayet verimli oldu. Ama yetmiyor, bundan sonra bunun takibi gerekiyor. Angola’nın en önemli özelliği, yeraltı zenginliklerinin çok çok fazla olması. Altın var, bakır var. Bunlarla beraber çinko gayet ileri seviyede. Bunun yanında kurşun da var. Bizimle bir paylaşım içerisinde kazan-kazan esasına göre adım atın diyorlar. Elmas yatakları da çok ileri derecede. Fransızlar bunları sömürdü. Ama bunlar bu işin farkına çok geç vardılar. Türkiye olarak bizim derdimiz bunları sömürmek değil. Tam aksine biz yardımcı olalım; hem onlara kazandıralım hem de biz kazanalım diyoruz. Mesela Angola petrol noktasında da baya iyi yerde. O adımları atacak olursak bunlarla beraber bizim yatırımcılarımız, girişimcilerimiz de çok ciddi bir kazanım sağlarlar. Angola’da şu anda bizim yatırımcılarımız yatırım içinde. Burada aynı zamanda çeşitli liman vesaire gibi çalışmalarını da sürdürüyorlar. Doğal gaz ve enerji noktasında arkadaşlarımızın attığı adımlar var. Bunların attığı bu adımlarla beraber aramızdaki insani ilişkileri çok daha iyi bir konuma getirmiş olacağız. "BUNLARIN BİR DAHA ORALARA GİRMELERİ DE KOLAY KOLAY MÜMKÜN OLMAYACAK" Tabi birileri de bunun farkında. Elimizden gidiyor diye endişe ediyorlar. Çünkü bunlar hep tek taraflı çalıştılar. Biz öyle değiliz. Onlar da kazanacak, biz de kazanacağız. Tabi bunların bir daha oralara girmeleri de kolay kolay mümkün olmayacak. Düşünün Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari "Bizim 1 milyon insanımızı öldürdüler" diyor. Fransızlar aynı şekilde Cezayir’de 1 milyon insan öldürdüler. Ruanda’da 700 bin insanı öldürdüler. Bunu söylediğiniz zaman kuduruyorlar. Onlara göre bunları teşhir etmeyeceksin, söylemeyeceksin! "AFRİKA KITASINDAKİ ÜLKELER BU TEKLİFİ GERÇEKTEN ÇOK ÇOK ÖNEMSİYORLAR" Afrika ülkeleri gerek İngilizler gerek Fransızlar tarafından senelerce sömürüldü. Bugün hala o sömürüden izler duruyor. Siz "birlikte kazanma" teklifini öne sürdünüz. O bölge için bunu yapan ilk ve tek lidersiniz. Afrika kıtasında nasıl karşılanıyor bu teklifiniz? Tabi Afrika kıtasındaki ülkeler bu teklifi gerçekten çok çok önemsiyorlar. Çünkü bundan önce gelenler böyle gelmediler. Onlar vurup geçtiler. Bizim gibi paylaşmak, beraber kazanmak, onların kitabında yok. Çünkü kapitalist zihniyette böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Hele modern kapitalizmde hiç yok. Bunlar kapitalizmin cani evlatları. O modern kapitalizm, bunlara neyi yüklediyse onlar da bunun gereğini yaptılar. Hiçbir şey bırakmadılar. Buralara helikopterlerle gelirler; o ocakların olduğu yerlere inerler; altın, elmas, gümüş, aklınıza ne gelirse bütün ocakları sömürürler, alıp kendi ülkelerine taşırlarmış. Oradaki garipler ölmüş, bitmiş, yok olmuş; umurlarında değil. Bunların bütün işi o yer altındaki zenginlikler. Onları da zaten orada bırakmadılar, aldılar kendi ülkelerine taşıdılar. "İŞ ADAMLARIMIZIN YATIRIMLARI İNŞALLAH AFRİKA’YI CİDDİ MANADA UYANIŞA GEÇİRECEK" Fransa medyası ve siyaseti sizin Afrika’ya yönelik ilginizin ne anlama geldiğini çok iyi idrak ediyor. Bunu verdikleri reaksiyonlardan çok açık görebiliyoruz. Ama maalesef bizim ülkemizde de "Ne işimiz var Afrika’da" şeklinde yorumlar yapıldı. Fransızlar bu işin ehemmiyetini çok ciddi olarak anlaşmışken, ülkemizde bir kesim de maalesef bunu itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda Afrika şunu çok iyi görüyor, çok iyi anlıyor; diyorlar ki sizin buraya gelişleriniz artık Batı’nın Afrika ile olan ilişkilerini de derdest ediyor. Afrikalı memnun. Bütün mesele şimdi bizim Afrika’yı uyandırmamız, ayağa kaldırmamız. Bizim iş adamlarımızın oradaki yatırımları inşallah Afrika’yı ciddi manada uyanışa geçirecek. "MAARİF VAKFIMIZ, 19 ÜLKEDE FETÖ İLTİSAKLI 216 OKULU DEVRALDI" -Togo’da yaptığınız dörtlü zirve sonunda DEAŞ ve Boko Haram ile birlikte FETÖ ilk kez Afrika özelinde uluslararası bir metne terör örgütü olarak girdi. Hem bunu hem de Afrika’daki varlığımızın FETÖ ile mücadele açısından önemini değerlendirir misiniz? Bir defa Afrika’da ciddi manada FETÖ ile ilgili bir çöküş başladı. Şu anda çok ciddi sayıda okul Maarif Vakfımıza devroldu. Maarif Vakfımız, 19 ülkede FETÖ iltisaklı 216 okulu devraldı. Şu anda bir Nijerya’da ayakta. Nijerya Cumhurbaşkanı Sayın Buhari ile yaptığımız görüşmede tabi bu konuyu da ele aldık. Ama birçok Afrika ülkesinde hamdolsun bize, Maarif Vakfımıza katılımlar oldu. Maarif Vakfına olan bu katılımlar zaten FETÖ’nün artık buralarda çöküşü anlamına gelir. Bu, hızla da devam ediyor. FETÖ, Güney Afrika’da da yavaş yavaş çökmeye başladı. "BİZ ŞU ANDA TAMAMEN, KENDİ İMKANLARIMIZLA YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ" -BM’deki adaletsiz işleyişe dikkat çekmek için söylediğiniz "daha adil bir dünya mümkün" sloganının, Afrika ve Orta Doğu halkları ve hükümetleri nezdinde güçlü bir karşılık bulduğunu görüyoruz. Ziyaret ettiğiniz ülkelerde bütün caddelerin, sokakların bu sloganla doldurulduğunu gördük. Bu ülke insanlarının böyle bir beklentisi olduğu çok açık. Sizin BM çerçevesinde başlattığınız "Dünya 5’ten büyüktür" şeklindeki siyasi inkılabın bölge halkları üzerinde gerçek anlamda bir tesiri olduğunu görüyoruz. Tabi bundan dolayı özellikle Fransa’nın ciddi bir rahatsızlığı var. Fransa bir süredir özellikle Cezayir’le ciddi bir siyasi kriz içerisinde. Macron’un bundan dolayı Türkiye’nin Cezayir halkını, devletini cesaretlendirdiği yönünde sözleri olmuştu. Peşinden de Türkiye’ye karşı tahrik edecek şekilde borç batağındaki Yunanistan’a yönelik ciddi silah satışı oldu. En son da yine Türkiye karşıtı bir hamle olarak Lafarge’ın Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerine destek verdiğini de gördük. Fransa’nın Türkiye karşıtı bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Fransa, Macron’la aslında çok ciddi bir kriz yaşıyor. Özellikle de son dönemlerin Fransa’sında bu yönetim, Fransa için en talihsiz yönetimdir. Ben Fransa’da Sarkozy ile tanıştım, Chirac ile tanıştım; bunların hiçbiriyle mukayese edilmezdi. Chirac’ta bir devlet adamlığı vardı. Sözse söz, olaya böyle bakardı. Çok ilginçtir, mesela, AB Liderler Zirvesinde üç adam vardı ki onlar Türkiye’yi ezdirmediler; Chirac, Schröder, Berlusconi… Türkiye o dönem içerisinde bütün AB Liderler Zirvesine istisnasız katılmıştır. Fakat Sarkozy ve değerli dostum Merkel geldikten sonra Türkiye’yi Liderler Zirvesine davetle ilgili tutum değişti. Tabi bu bizim Avrupa Birliğine giriş sürecimizi de olumsuz etkiledi. Adamların Türkiye’ye bakışı farklı. Eğer Türkiye’nin önünü açacak olurlarsa, biliyorlar ki Türkiye sıçrar. Bunlar Türkiye’nin sıçramasını ister mi, kabul eder mi? Biz şu anda tamamen, kendi imkanlarımızla yolumuza devam ediyoruz. "BU SOROS ARTIĞINI SAVUNANLAR, BUNU NASIL BIRAKTIRIRIZ GAYRETİ İÇİNDELER" Bakın şimdi AİHM bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye’yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 tane Büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Bu Soros artığını savunanlar, bunu nasıl bıraktırırız gayreti içindeler. Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz? Neymiş? Kavala’yı bırakın. Sen kendi ülkendeki haydutları, katilleri, teröristleri bırakıyor musun? Amerika’sı, Almanya’sı, hangisi böyle bir şeyi şu ana kadar yaptı? Yapmadılar ve yapmazlar. Konuştuğu zaman sana verecekleri cevap şudur, "yargı bağımsızdır." Sizde yargı bağımsız da bizdeki yargı bağımlı mı? Bizdeki yargı, bağımsızlığın en güzel örneklerini veriyor. "SENİN ÇOCUKLARIN BABASI İÇERİDE DE, YASİN BÖRÜ ŞEHİT OLDU GİTTİ" Muhalefet partileri de büyükelçilerin diliyle aynı dili kullanıyorlar… Bunlardan başka bir şey bekleyemeyeceğiz. AK Parti ve MHP olarak Cumhur İttifakında biz milletimizin hakkı söz konusu olduğunda aynı hedefe vururuz. Ama diğerleri aynı hedefe vurmazlar. Onlar birlikte hareket ediyor. Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş’ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya… 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır’da. Yasin Börü yavrumuzun nasıl şehit edildiğini biliyorsunuz. Bütün bunlar ortadayken bakıyorsunuz bir televizyon kanalı bunun hanımını çıkarıyor, konuşturuyor, o da "çocuklarımın babası içeride" diyor. Senin çocukların babası içeride de, Yasin Börü şehit oldu gitti. Diğerleri, yine aynı şekilde şehit edildi. Peki onların yavruları yok mu? Onların hali ne olacak? Hiç bunu konuşmuyorlar. Bizim bu konudaki tutumumuzu, tavrımızı da sürekli eleştiriyorlar. Kusura bakmasınlar, biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz. Buradan taviz veremeyiz. "TÜRKİYE OLARAK BİZ GÜÇLÜYÜZ VE BİZE SIZAMIYORLAR" Kavala ile ilgili, "Türkiye’ye ders vermek haddinize mi?" diyerek çok net konuştunuz. Muhalefet de büyükelçilerin tarzıyla konuşuyor, bunu milli bir konu olarak görmüyor. Siz bunu nasıl görüyorsunuz? Bunlar niye Osman Kavala ve Demirtaş meselesine odaklandılar? Bunun arka planında ne görüyorsunuz? Terörün beslendiği odaklar belli. Bunlar zaten terörün beslendiği odaklar. Selahattin Demirtaş da öyle. Daha devam eden davaları var. Kavala hakeza öyle. Fakat Kavala’nın özelliği daha farklı. Uluslararası camia içerisinde Soros ne ise, Kavala o. Bunlar para ile istedikleri yeri istedikleri gibi sallamaya çalışıyorlar. Şimdi Soros’un oğlu da giriyor. O da babası gibi. Bunların çok iyi takip edilmesi lazım. Bunlar mesela şu anda Balkanlara sızmanın, Balkanları sindirmenin gayreti içerisindeler. Bunlara da tabi fırsat vermeyeceğiz, verilmemesi lazım. Kosova’da, Makedonya’da, Arnavutluk’ta, her yerde buna benzer şeyleri yaparlar. Dolayısıyla bizim bilincimizin altına bunu bir defa yerleştirmemiz lazım. Elhamdülillah, Türkiye olarak biz güçlüyüz ve bize sızamıyorlar. Terörist sayısında ciddi bir düşüş var. Bundan sonra da terörle mücadeleye aynı kararlılıkla devam edeceğiz. "BİZ BU 1 MİLYAR 400 MİLYON DOLARIMIZI ÖYLE VEYA BÖYLE ALACAĞIZ" Afrika turuna çıkmadan önce yaptığınız basın toplantısında F-35’lerden dolayı 1,4 milyar dolar alacağımız karşılığı olarak Amerika tarafından bize F-16 alımı ve mevcutların modernizasyonu için bir teklif geldiğini açıkladınız. Bu durum ABD Dışişleri Bakanlığına soruldu; yalanlamadılar da doğrulamadılar da. Yine bir oyalama taktiği yürütüyorlar. Bundan vazgeçmeyecek mi Amerika? Şu anda tabi alt düzeyde bu görüşmeler söz konusu. Ama biz bu 1 milyar 400 milyon dolarımızı öyle veya böyle alacağız. Bütün bunlar konuşuluyor. Şu anda Savunma Bakanlarımız karşılıklı olarak bu görüşmeleri yapıyorlar. Şimdi Milli Savunma Bakanımız, Amerika Savunma Bakanıyla bir araya gelecek, görüşecekler. Mesafe alacağız diye inanıyorum. Roma’da G20 Toplantısında Biden ile biz de bunu tabi konuşacağız. "Ne yapıyoruz ne oluyor" diye soracağız. Hiçbir şekilde Türkiye’nin haklarının yenmesine fırsat vermeyiz. "ADETA BİR DELİ BİR KUYUYA BİR TAŞ ATTI, 40 AKILLI ÇIKARAMADI" Ana muhalefet genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun "siyasi cinayetler işlenebilir" şeklinde sözleri oldu. Siz de bununla ilgili suç duyurusunda bulundunuz. Bu konuyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Her şeyden önce ana muhalefetin başındaki zatın bu açıklamaları tamamen deli saçması. Ya siyaseti öğrenecek ya siyaseti öğrenecek; bunun başka çıkışı yok. Siyasi cinayet dediğin zaman senin yapman gereken bir şey var. Nedir o? İspat edeceksin. Böyle bir ispat söz konusu değil. Adeta bir deli bir kuyuya bir taş attı, 40 akıllı çıkaramadı. Bu da böyle. Bunu neye göre söylüyorsun? Çünkü hukuktaki kaide çok açık net ortada; müddei iddiasını ispatla yükümlüdür. Senin bunu ispat etmen lazım. Bunu ispat etmediğin sürece bu sana yapışıp kalır. Nitekim bütün arkadaşlarımız bu konuyla ilgili gerekenleri söylediler. Ama bu da aynı, yanındakiler de aynı. Aynı şeyleri dönüp dönüp konuşuyorlar. Avukat arkadaşlarımız şu anda bununla ilgili davaları açtılar. O da tutuştu. Niye? Çünkü olmayan şeyi konuşuyor. Diğeri de aynı şekilde, olmayan şeyi konuşuyor. Malum, şimdi başsavcılık bunları davet etti. Başsavcının davetiyle de bunlar ifadeyi verecekler. Bakalım ne söyleyecekler, göreceğiz. "SEÇİM ZAMANINDA YAPILACAK" Seçimlere daha çok var, bir yıldan fazla zaman var. Ancak muhalefet partilerinde gerek liderlerin söylemlerinde, gerekse sözcülerin açıklamalarında son dönemde bir özgüven artışı hissediliyor. Girdiği bütün seçimleri kazanmış bir lider ve Türkiye’nin en tecrübeli siyasetçisi olarak, muhalefetteki bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Bunlar neredeyse iki yıldır hep erken seçim demiyorlar mı? Çok açık net bir gerçek var ortada; ben "seçimler zamanında yapılacak diyorum, asla geri adım yok" diyorum. Devlet Bey, aynı şekilde, Haziran 2023’ü söylüyor, "seçimler zamanında yapılacak" diyor. Ama bunlar hala avara kasnak gibi dönüp dönüp duruyorlar. Yok böyle bir şey, olmayacak böyle bir şey. Seçim zamanında yapılacak. Türkiye, seçimlerin zamanında yapılması olayını yaşayacak. O tarih de Haziran 2023’tür. "HASSAS NOKTALARA OPERASYONLARIMIZ DEVAM EDİYOR" Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyonun iki yıl uzatılmasını öngören tezkere Meclis Başkanlığına sunuldu. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Millet İttifakı ortakları İyi Parti ve CHP’ye askeri tezkereler konusunda tutum değiştirme çağrısında bulundu. Yani bir milli güvenlik meselemizi pazarlık konusu haline getirdiler. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz. Bir de geçen günlerde “Artık tahammülümüz kalmadı, gereken adımları atacağız” demiştiniz. Bu da sınır ötesi operasyonun sinyali olarak nitelenmişti. Bu konuya ilişkin söylemek istediğini yeni şeyler var mı? Şu anda bizim bölgede ciddi manada hassas noktalara operasyonlarımız devam ediyor. Kesinlikle taviz vermek yok. Suriye’deki bu süreci devam ettiriyoruz. Şu an itibarıyla da rejim nasıl bir tavır alır onu bilemiyorum ama biz özellikle İdlib’deki bu yaklaşım tarzına karşı gereği neyse onu yapmaya ve bütün ağır silahlarımızla beraber cevabını vermeye devam ediyoruz. Bu işi kendi akışına bırakamayız. "ZENGEZUR KORİDORUNUN AÇILMASIYLA İLGİLİ KARARLILIĞIMIZ DA AYNI ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR" Haziran ayında Bakü’ye gidip Şuşa’yı ziyaret etmiştiniz. Zengezur Koridorunun açılması için de adımların atılacağını biliyorduk. Bu konuda bir gelişme var mı? 26 Ekim’de Fuzuli havalimanının açılışı için yine orada olacaksınız. Programınızla ilgili detaylar var mı? Programda Bakü yok ama havalimanını inşallah açıyoruz. Bu konuyla ilgili olarak İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. O günkü programda havalimanıyla birlikte oradaki birkaç karayolunun ve tarımla ilgili atılan bazı adımların açılışını da inşallah yapacağız. Zengezur Koridorunun açılmasıyla ilgili kararlılığımız da aynı şekilde devam ediyor. Bu arada bizim mayın tarama araçlarımızdan Azerbaycan’a verdik, veriyoruz. Onlar da çok takdir topladı. Mayın taramada bu araçlar çok çok başarılı oldular. Togo ve Burkina Faso’ya da ikişer tane verdik. Onlar da çok mutlu oldular. "İRAN, YENİ YÖNETİMİ DE ÖYLE ZANNEDİYORUM Kİ BU YANLIŞI DEVAM ETTİRMEZ" İran’ın Nahçivan ve güney Kafkasya sınırında bir askeri hareketliliği söz konusu. İran bir taraftan da Azerbaycan’ın İsrail ile ilişkilerine atıfta bulunuyor. Türkiye’nin Kafkasya’da aktif ve kalıcı aktöre dönüştükten sonra İran’ın bu eylemlerinin bir anlamı var mı ve bu sıcak bir krize dönüşür mü? Benim şahsen böyle bir beklentim yok. İsrail’in Azerbaycan ile olan ilişkileri nedeniyle, İran kalkıp da Azerbaycan’a karşı, Azerbaycan’ı hedef tahtasına koymak gibi bir duruma girmez. Çünkü bugün İran’daki Azeri oranı ortadadır. Bu tabi düşündürür. Öyle kolay değil. Yapılan iş yanlıştır. İran, yeni yönetimi de öyle zannediyorum ki bu yanlışı devam ettirmez. "LİBERYA CUMHURBAŞKANI WEAH ESKİ BİR FUTBOLCU" Togo, Burkina Faso ve Liberya liderleriyle buluşmanızda bahçedeki dörtlü sohbetten keyifli anlar yansıdı. Orada neler yaşandı, ne konuşuldu da o keyifli görüntü ortaya çıktı? Liberya Cumhurbaşkanı Weah eski bir futbolcu. Futboldan sonra siyasete girmiş. Galatasaray’ı çok sevdiğini söylüyor. Monaco, Paris Saint-Germain, AC Milan, Chelsea ve Manchester City ve Marsilya gibi birçok büyük futbol kulübünde oynamış. Yılın futbolcusu da seçilmiş. Ronaldo’nun da aldığı Altın Top Ödülünü o da almış. Tabi çok iyi de transfer paraları almış. Bunun üzerine yaptığımız bir espri üzerine gülümsediğimiz hoş bir sohbet oldu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk Konseyi Başsavcılar Şurasına mesaj gönderdi: 'Yeni iş birliği yolları geliştirilmeli'

Erdoğan, Türk Konseyi Başsavcılar Şurası'nın ilk toplantısına gönderdiği video mesajında, Türk Konseyi'nin yeni katılımlarla gücünü artırdığını belirterek Konsey'in bölgesel bir iş birliği formatından çıkıp uluslararası bir yapıya kavuştuğunu ifade etti. Türk Konseyi ile iş birliği yapmak ve Konsey'e gözlemci olmak isteğini dile getiren ülkelerin sayısının günden güne çoğaldığına dikkati çeken Erdoğan, "Ülkelerimiz bir taraftan çok uluslu platformlarda vatandaşlarının hak ve çıkarlarını savunurken diğer taftan da Türk dünyasını bir araya getiren yegane teşkilat olan Türk Keneşi de dayanışmasını güçlendiriyor. Özellikle son yıllarda şahit olduğumuz hadiseler ticaretten ulaşıma, savunmadan sağlığa kadar her alanda yeni iş birliği yollarını geliştirmemizin bizim için bir ihtiyaçtan öte zorunluluk oluğunu göstermiştir." diye konuştu. Kısa süre önce İstanbul'da yetkin isimlerin katılımıyla Türk Konseyi Medya Forumu'nun düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, "Forum kapsamında yapılan tartışmalarla iletişim meselesinde güçlü ve zayıf yanlarımızı tespit etme imkanı bulduk. Ülkelerimizi hedef alan dezenformasyon ile mücadelede ilgili birimlerimizin etkinliğini artıracak kritik kararlar aldık." dedi. Medya Forumu'nun hemen akabinde bugün de Bakü'de Türk Konseyi Başsavcılar Şurası'nın hayata geçirilmesinin haklı gururunu yaşadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Terörizm, düzensiz göç, sınır aşan suçlar gibi bizi ve vatandaşlarımızı doğrudan etkileyen tehditlerin arttığı bir dönemde yargı organlarımızın yeni diyalog zeminlerini oluşturmalarına büyük önem veriyoruz. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız arasındaki tecrübe ve bilgi paylaşımını artıracak, iletişimi ve iş birliğinin çok daha etkin hale getirecek bu tarihi adımın bizi hedeflerimize daha da yaklaştıracağına inanıyoruz. Bu düşüncelerle Türk Konseyi Başsavcılar Şurası'nın hayırlı olmasını diliyor, Türk dünyasındaki kardeşlerime mutluluk, refah ve esenlik temenni ediyorum."

2 yıl önce

Erdoğan'dan 3'üncü santral mesajı: Nükleere karşı çıkmak ihanet değilse gaflettir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Hizmet Binası ve Yapımı Tamamlanan Enerji Santrallerinin Açılış Töreni'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada, EPDK'nın kuruluşundan bugüne kadar ortaya koyduğu tablonun gurur vesilesi olduğunu söyleyen Erdoğan, kurumun enerji piyasalarının serbestleştirilmesi ve düzenlenmesindeki uygulamalarıyla uluslararası düzeyde takip edilen bir yapıya dönüştüğünü belirtti. Kurumsal kapasitesini güçlendirerek bugünkü seviyesine ulaştırdıkları EPDK'nın en önemli eksikliğinin uzun yıllar kendine layık bir hizmet binasının bulunmaması olduğunu ifade eden Erdoğan, 2015 yılındaki 6'ncı Dünya Enerji Düzenleme Forumu'nda bu ihtiyacın giderilmesiyle ilgili talimatları vererek, çalışmaları başlattıklarını anımsattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 yıl gibi bir sürede tamamlanan EPDK yeni hizmet binasının hayırlı olmasını diledi. Yeni binanın ev sahipliği yaptığı kurumu en güzel şekilde temsil eden bir mimariye ve altyapıya sahip olduğunun görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, yatay mimari anlayışıyla, insan odaklı bir şekilde inşa edilen, en yüksek seviyede enerji verimliliğini hedefleyen binanın çatısının tamamının güneş enerjisi ve su ısıtma panelleriyle kaplı olduğunu aktardı. Bu panellerin binada kullanılan enerji ve suyun önemli bir bölümünü karşıladığını dile getiren Erdoğan, modern çalışma alanlarının yanı sıra binada kreş, mescit, konferans salonu, fuaye, sergi bölümü, kütüphane ve kapalı otopark gibi her türlü ihtiyacın düşünüldüğünü bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mimarisiyle, konumuyla, yeşil ergonomi anlayışının tezahürü olan altyapısıyla göz dolduran bir eseri daha Türkiye'ye kazandırmanın gururunu yaşadıklarını belirterek, eserin inşasına katkı veren kurumlara ve çalışanlara teşekkür etti. EPDK'nın, yeni binasında enerji sektöründe oynadığı kritik rolü çok daha başarılı bir şekilde devam ettireceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, bugün ayrıca özel sektörün Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl'de inşa ettiği yenilenebilir enerji santrallerinin de açılışını gerçekleştireceklerini hatırlattı. "YATIRIMCILARIMIZI CANIGÖNÜLDEN TEBRİK EDİYORUM" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin çatıda yapılan en büyük güneş enerjisi projesini, çöp gaz elektrik üretim tesisini, Avrupa'nın en büyük birleşik yenilenebilir elektrik üretim santralini bugün resmen hizmete alıyoruz. Enerji sektörümüze güç katacak Adıyaman, Balıkesir ve Bingöl'deki kardeşlerimize istihdam imkanı sunacak bu önemli yatırımların da ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Salgın şartlarına rağmen Türkiye'nin geleceğine ve potansiyeline inanan yatırımcılarımızı canıgönülden tebrik ediyorum." diye konuştu. Türkiye ekonomisinin son 19 yılda olağanüstü bir iki dönem haricinde yüksek büyüme trendini sürekli devam ettirdiğine dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin enerji talebinin, ekonomik büyümesine ve nüfusuna paralel olarak arttığını söyledi. Elektrik enerjisi tüketiminin sadece bu yıl yüzde 8 seviyesinde arttığına işaret eden Erdoğan, "İlgili kurumlarımızın yaptığı çalışmalar, elektrik enerjisi talebimizin yılda ortalama yüzde 3,5 oranında artacağını gösteriyor. Ekonomimizin salgın şartlarına rağmen yakaladığı ivmeyi devam ettirmesi durumunda bu oranlar daha da yukarıya çıkacaktır. Hükümet olarak, gerek ülkemizin artan enerji ihtiyacını gerekse küresel ekonomik görünümü dikkate alarak, çalışmalarımızı yürütüyoruz." bilgisini paylaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında açıkladıkları Milli Enerji ve Maden Politikası'nın, bu süreçte kendilerine ve enerji sektörüne rehberlik ettiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Daha çok yerli, daha çok yenilenebilir şiarıyla sürdürdüğümüz çalışmalarımızın hedefi enerji ihtiyacımızı yerli ve milli imkanlarla sürekli, kaliteli ve uygun fiyatlarla karşılamaktır. Bunun için yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını devamlı yükseltiyoruz. Rüzgar ve güneş enerjisinde 2027 yılına kadar 10'ar bin megavatlık ek kurulu güç katkısı hedefliyoruz. Enerji havuzumuza nükleer enerjiyi de ekleyerek üretim portföyümüzü daha da çeşitlendirmeyi ve zenginleştirmeyi arzu ediyoruz." Mersin'e eylül ayında yaptığı ziyarette Akkuyu Nükleer Güç Santrali'ni de ziyaret ederek, gelinen aşamayı bizzat yerinde gördüğünü anlatan Erdoğan, "Her biri 1200 megavat güce sahip 4 üniteden oluşan 4 bin 800 megavat kapasiteli olarak planladığımız santralimizle ilgili çalışmalar devam ediyor." sözlerini sarf etti. "NÜKLEER ENERJİYİ ÜLKEMİZE KAZANDIRMAKTA KARARLIYIZ" Akkuyu Nükleer Santrali'nin ilk ünitesini 2023 yılında devreye almayı planladıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Böylece Türkiye'yi dünyada nükleer enerjiyi işleyen ve kullanabilen sınırlı sayıdaki ülkeler arasına dahil etmiş olacağız. Akkuyu'nun ardından süratle 2'nci, hatta 3'üncü nükleer güç santralimiz için hazırlıklara başlayacağız. Her ne kadar çevrecilik adına sokakları yakıp yıkanlar, attığımız her adım gibi bunu da eleştirseler de biz nükleer enerjiyi ülkemize kazandırmakta kararlıyız. Dünyanın 32 ülkesinde 443 nükleer güç santrali halen faaliyetteyken 'Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın' demek ihanet değilse gaflettir. Ülkemizin temiz nükleer enerjiye ulaşma çabalarını dile dolayanların, çevre duyarlılığından ziyade başka gündemlerle hareket ettiği açıktır. Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına, Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olanın nükleer enerjiye karşı çıkması mümkün değildir. Burada asıl sorgulanması gereken, Türkiye'nin bu adımı neden 20-30 sene evvel atmadığıdır. Dünyanın özellikle 60 yıldan fazla süredir kullandığı bu imkana bizim bu kadar geç kavuşuyor olmamız ülkemiz adına büyük bir kayıptır. Akkuyu'nun hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu eksikliğini giderecek hem de iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli bir katkı sağlamış olacağız." Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade etmenin yollarını aradıklarını belirten Erdoğan, bu alanda son 19 yılda ciddi mesafe katedildiğini söyledi. Türkiye'nin kendi akarsuları, rüzgarı, güneşi ve jeotermal kaynaklarından elde edilen enerjinin payının yüzde 290 arttığına dikkati çeken Erdoğan, "Bugün yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52 bin 140 megavat değeri ile toplam kurulu gücümüzün yüzde 53'lük kısmını oluşturuyor. Jeotermal enerjisi kurulu gücü bakımından 2020 yılı verilerine göre Avrupa'da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız." diye konuştu. Türkiye'nin 2020 yılında toplam yenilenebilir kurulu gücünde dünyada 12'nci, Avrupa'da 5'inci sırada yer aldığını dile getiren Erdoğan, "Nereden nereye." ifadesini kullandı. Geçen yıl üretilen elektrik enerjisinin yüzde 57,4'ünün yerli, yüzde 42,5'inin yenilenebilir kaynaklardan elde edildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Özel sektörümüzün de yatırımlarıyla, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji sepetimizdeki payını her geçen gün arttırıyoruz. Allah'ın ülkemize bir lütfu olan akarsulardan, güneşten, rüzgardan en etkin şekilde faydalanmanın gayreti içindeyiz. Bugün rüzgar türbinleri Türkiye'nin dört bir yanını kuşatırken, rüzgardan elektrik üretiminde ardı ardına rekor kırıyoruz. Artık vatandaşlarımızın binalarının çatılarına yerli üretim güneş panelleri kurarak kendi enerjisini üretebildiği bir dönemi yaşıyoruz. Ancak sermaye düşmanlığı, anti-emperyalizm, yerli kaynaklarımızdan yararlanma çabalarını engellemeyi çevrecilik zanneden marjinal örgütlerin burada da piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Dünyanın en temiz enerji kaynaklarına karşı çıkmanın çevre ile bir ilgisi olmadığı açıktır. Nasıl ağaç bahanesiyle vizyon projelerimize kastedenlere fırsat vermediysek, çevre diyerek enerji hamlemizi dinamitlemeye çalışanlara da meydanı boş bırakmayacağız. Türkiye düşmanlarına piyonluk yapanlara rağmen, ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynaklarını azami düzeyde kullanmaya devam edeceğiz." Etrafı zengin petrol ve doğal gaz kaynakları ile çevrili bir ülke olarak Türkiye'nin son yıllarda arama ve sondaj çalışmalarında bir paradigma değişikliğine gittiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'de çok uzun yıllar boyunca petrol ve doğal gaz arama çalışmalarının genellikle kiralama usulüyle yapıldığını anımsattı. "TARİHİMİZİN EN BÜYÜK DOĞAL GAZ KEŞFİNE İMZA ATTIK" Özellikle derin deniz sondajlarında Türkiye'nin tamamen dışa bağımlı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ciddi kaynak ayrılan, büyük meblağlar harcanan bu çalışmalardan yakın tarihe kadar olumlu bir sonuç çıkmadığını söyledi. Daha önce kiralama veya benzeri yöntemlerle yürütülen bu faaliyetleri milli imkanlarla sürdürmeye karar verdiklerini belirten Erdoğan, o dönemki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ile halefi Fatih Dönmez'in alınan bu kararı titizlikle hayata geçirdiğini kaydetti. Erdoğan, 3 sondaj ve 2 sismik araştırma gemisinin Türkiye'nin filosuna dahil edildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: "Sahip olduğumuz filoyla 2018 yılından bu yana 14 derin deniz kuyusu açtık. Akdeniz ve Karadeniz'deki iki ve üç boyutlu sismik aramalarımızı ne yaptık? 6-7 katına çıkarttık. Karalama kampanyalarına ve gizli-açık sabotajlara rağmen, sabırla yürütülen bu çalışmalar neticesinde hamdolsun geçen sene Karadeniz'de tarihimizin en büyük doğal gaz keşfine imza attık. Toplam 540 milyar metreküplük bu keşifle Türkiye artık farklı bir lige yükselmiştir. Ülkemizi ve hükümetimizi hedef alan çirkin saldırıların sebeplerinden birisi de kendi kaynaklarımızı milletimizin istifadesine sunma kararlığımızdır. Tilki yetişemediği üzüme ne dermiş? Koruk dermiş. Şimdi muhalefet, anası ile yavrusuyla hepsi de ne diyor? Koruk. İsteseniz de istemeseniz de sondaj gemilerini de artıracağız, sismik araştırmaları da artıracağız ve Karadeniz'de de Akdeniz'de de nerede ne var ne yok bunları bulup çıkartacağız." "MİLLETİN SEVİNCİNE GÖLGE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞTILAR" "Nasıl savunma sanayi alanında yapılan hamleler, Türkiye'yi pazar olarak görenleri rahatsız ediyorsa, enerji konusunda attığımız adımlar da bazı çevreleri rahatsız etmektedir." diyen Erdoğan, doğal gaz keşfinin ardından medyada ve sosyal medyada yazılanları hatırlattı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kanal kanal gezerek ne dediler? 'Keşfettiler ama çıkaramazlar.' diyen gafillerden, 'gazın ekonomik fayda sağlamayacağını' iddia eden sözde ekonomistlere kadar bir sürü saçmalığa şahit olduk. Milletin mutluluğunu paylaşmak yerine günlerce sükut orucu tutan siyasetçileri, parti genel başkanlarını gördük. Türkiye'nin başarısını yabancılar dahi takdir ederken, içimizdeki bu gafiller ağızlarını her açtıklarında keşfi önemsizleştirmek için adeta seferber oldular. İçlerindeki nefreti ortaya seren hezeyanlarla milletin sevincine gölge düşürmeye çalıştılar. Oysa ki bu keşfin ülkemiz için taşıdığı anlam izahtan varestedir. Karadeniz'deki gazın devreye girmesi, Türkiye'yi rahatlatacak, doğal gaz tedarikinde elini güçlendirecek, ekonomimizdeki çarpan etkisi artacaktır. İnşallah gazı çıkardığımız anda biz, bu gazı kiminle paylaşacağız? Tabii ki halkımızla paylaşacağız. Varsın anası, yavrusu düşünsün. Biz, devlet olarak görevimizi yapacağız. Ayrıca ülkemizin derin denizlerde arama, sondaj ve üretim kabiliyetleri üst bir noktaya ulaşacaktır. Bu gemilerimiz oralarda da kiralama olarak görev yapacaktır." "KARADENİZ GAZININ KULLANIMA HAZIR HALE GETİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ" Erdoğan, Karadeniz gazının ilk fazının 2023'te kullanıma hazır hale getirilmesi için yoğun bir şekilde çalıştıklarını bildirdi. "Çok daha güçlü, bağımsızlığını daha da perçinlemiş bir ülke olarak Cumhuriyetimizin 100'üncü yılını kutlamayı arzu ediyoruz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "2002'den beri verdiğimiz zorlu ve kutlu mücadeleyi, aziz milletimizi asırlık bir hayaline daha kavuşturarak inşallah taçlandırmak istiyoruz. Bu süreçte hükümetimiz, resmi kurumlarımızla beraber özel sektörümüze de elbette ağır sorumluluklar düşüyor. Türkiye'nin her alanda olduğu gibi enerjide de tarihi başarılara imza atmasının gerisinde özel sektörümüzün dinamizmi ve cesareti var. Özel sektörümüz 200 milyar doların üzerinde sabit sermaye yatırımıyla hem ülkemizin gücüne güç kattı hem de istihdam seferberliğimiz ve arz güvenliğimizde öncü rol oynadı. Biz de özel sektörümüzü teşvik ederek, sıkıntılarını çözerek, onlara gereken her türlü desteği verdik." Koronavirüs salgını sürecinde yaşananların, son 19 yılda atılan bu adımların ne kadar doğru, ne kadar isabetli olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, "Kaptanın hüneri dalgalı denizde belli olur. Buradan hareketle Türkiye, salgının yol açtığı zorlukları en hızlı atlatan ülkelerden biri olmuştur." dedi. Ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin şehir hastanelerinden rahatsızlık duyduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: "Hale bak... Eğer bu şehir hastanelerimiz, hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu koronavirüsle nasıl savaşacaktık, nasıl bu mücadeleyi verecektik? Şimdi ise bu hastanelere gidenler memnuniyetlerini ifade etmekle kalmıyorlar, şimdi yeni bir şey daha uydurdular. Ne diyorlar? 'Hastane var da doktor yok.' Elinize dilinize dursun. Nerede doktor yok, hepsi de var. Dün 40 bin personel daha ilave etme kararını Kabine Toplantımızda aldık ve açıkladık. Bundan sonra da erken vakitli ve etkili tedbirler alarak proaktif bir anlayışla çalışmalarımızı sürdüreceğiz." Salgının olumsuz küresel etkileri sebebiyle vatandaşların sırtına binen yükü hafifletirken iş dünyasına da destek olacak projeleri hayata geçireceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: "Dün Kabine Toplantımız sonrasında alınan kararları ve salgın sürecinde enerji başlığında milletimize verdiğimiz desteklerin icmalini paylaştık. Türkiye'ye ve millete dair hiçbir hedefi, ideali olmayan felaket çağrıcılarına prim vermeden yolumuza hep beraber kararlılıkla devam edeceğiz. Son 19 yıldır olduğu gibi 2023'e giden süreçte de özel sektörümüzle tam bir dayanışma içerisinde hareket edeceğimize inanıyorum. Sizlerden, Türkiye'ye güvenmenizi, Türkiye'nin aydınlık yarınlarına yatırım yapmayı sürdürmenizi bekliyorum." Cumhurbaşkanı Erdoğan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun yeni hizmet binası ile enerji santrallerinin hayırlı olmasını dileyerek bu eserlerin Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.

2 yıl önce

Çanakkale Köprüsü'nde sona doğru... Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Kanal İstanbul' mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: Yatırım tutarı 2.5 milyar Euro olan bu otoyol ve köprü projesini yap illet devret modeliyle hayata geçiriyoruz. Proje ile geçiş süresi 6 dakikaya inecektir.  Ülkemizin en çok nüfusunu barındıran en büyük ticaret hacmine sahip sanayi bölgelerine kuşan Marmara Otoyol ringi kritik projelerimiz arasında yer almaktadır. Bu köprü ile bu projenin en zor ve prestijli bölümlerinden birini daha tamamlamış oluyoruz. Otoyol ve köprü projesinin inşasında 670’i mühendis 5 binin üzerinde kişi ve 740 iş makinesi çalışmış 106 alt yüklenici görev yapmıştır. Bu köprü büyük ve güçlü Türkiye hedefimize bir adım daha yaklaştığımızın ispatıdır.   Yap İşlet Devret modeliyle inşa edilen bu köprü ile Türkiye yeni bir sıçramayı gerçekleştirmiş oluyor.  Ülkemizin bu otoyoldan ve köprüden geçerek seri bir şekilde menzillerine yol alacak araçların işletme ve vakit gelirlerinden elde edecekleri büyük kazancı söylemeye gerek duymuyorum. Böyle bir projeyi lojistik krizlerinin yaşandığı bir önemde hayata geçirmemiz önemlidir. Otoyollarımız, bölünmüş yollarımız köprülerimiz ve tünellerimizle kara yollarımızın standartlarını yükselttik. İstanbul havalimanı başta olmak üzere 56 havalimanımız ile havalimanlarımızı yaygınlaştırdık geliştirdik. İnşallah Kanal İstanbul ile deniz yolu alanında devam niteliğinde bir atılımı hayata geçireceğiz. İki de bir ana muhalafetin, muhalefetin özellikle dünyaya seslenerek Sakın ha Kanal İstanbul’a girmeyin, Kanal İstanbul’a girenler kesinlikle paralarını alamazlar… Sevgili milletim devletlerde süreklilik esastır. Zaten bunların iktidar yüzü görmeye fırsatları olmayacak. Bu söylemler bunların devlet yönetiminde ne kadar cahil olduklarının ve devlete ne kadar ihanet içinde olduklarının bir göstergesidir. Sağlık alanındaki yatırımlarımızın karşılığını nasıl salgın dönemde aldıysak inşallah ulaşımdaki yatırımlarımızın karşılığını da artan yatırımla, üretimle, ihracatla göreceğiz. Birileri Türkiye söz konu olduğunu da çifte standartta sınır tanımıyor olsa da biz tüm bu engelleri aşacak güce ve kararlılığa sahibiz. Belki biraz fazla enerji sarfedeceğiz belki biraz canımız sıkılacak ama emin olun hedeflerimize ulaşacağız. Bu köprünün planlanmasında emeği geçen bakanlıklarımızı, aracı kurumlarımızı tebrik ediyorum. Rabbim nice böyle dev eserler kazandırmayı nasip etsin diyorum. Sizlere sevgilerimi saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla. SİMGELERİN KÖPRÜSÜ Özellikleri itibarıyla "simgelerin köprüsü" olarak anılan, mühendisliğindeki ince detaylarla öne çıkan, "dünyanın en uzun orta açıklıklı köprüsü" olacak 1915 Çanakkale Köprüsü'nün iki ayak aralığı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100'üncü yılına atıfla 2023 metre olarak tasarlandı. Köprünün kule bağlantıları ve unsurları, Türk bayrağına atfen kırmızı ve beyaz renklerde olacak. Her iki yakada kulelerin üst kısmı, Seyit Onbaşı'nın Çanakkale Savaşı'nda namluya sürdüğü top mermisini temsil edecek şekilde yapılacak. İki ayak aralığına ilaveten 770'er metre yan açıklıklar, 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleriyle Çanakkale Boğazı'nın ilk asma köprüsünün uzunluğu 4 bin 608 metreyi bulacak. "2x3" şeritle hizmet verecek köprünün tabliyesi 3,5 metre yüksekliğe sahip. Tabliyenin her iki tarafında inşa edilecek yürüme yolları, bakım onarım amacıyla kullanılacak. Köprünün, Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıl dönümü de olan 18 Mart 2022'de hizmete alınması planlanıyor.

2 yıl önce

Dün akşam hayatını kaybetti! Bakan Soylu, başsağlığı mesajı yayımladı

Bir süredir rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Başrahip Anuşyan, Türkiye Ermenileri Patrikliği Ruhani Kurul Başkanlığı görevini de yürütüyordu. Başrahip Anuşyan, tedavi gördüğü hastanede dün akşam hayatını kaybetti. Bakan Soylu'dan Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Sekreteri Anuşyan için başsağlığı mesajı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Sekreteri ve Ruhani Meclis Başkanı Başrahip Tatul Anuşyan Beyefendi'nin vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Ailesi, yakınları ve Ermeni Cemaatine başsağlığı ve sabır diliyorum." ifadesini kullandı.

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 38 39