28 Mart Perşembe 2024
2 yıl önce

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs'ta artık federal bir anlaşma mümkün olmadığını söyledi

Cumhurbaşkanı Tatar, Antalya Diplomasi Forumu (ADF) kapsamındaki "ADFLeadersTalks" paneline konuşmacı olarak katıldı. Crans Montana Forumu İcra Başkanı ve Kurucusu Jean-Paul Carteron moderatörlüğünde "Kıbrıs Anlaşması: Aslolan Hakkın Onayı" başlığıyla düzenlenen panelde konuşan Tatar, ADF gibi önemli bir organizasyonun düzenlenmesinde emeği geçen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve hükümete teşekkür ederken Kıbrıs Türkleri olarak böyle bir toplantıda seslerini duyurma imkanı bulduklarının altını çizdi. Tatar, konuşmasının başında Kıbrıs'ın tarihi ve Kıbrıs Türklerinin Ada'daki geçmişinden bahsederken Osmanlı'nın 1571'de Kıbrıs'ı fethetmesiyle Türklerinin buraya yerleştiğini hatırlattı. Kıbrıs'ta var olma mücadelesi verdiklerini, Rumlar tarafından çok defa Ada'dan atılmaya zorlandıklarını anımsatan Tatar, 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta Yunanistan'daki askeri cuntanın desteğiyle ve Ada'yı Yunanistan'a bağlamak amacıyla darbe yapıldığını ancak 20 Temmuz 1974'te Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı ile Ada'da barışın tesis edildiğini söyledi. Tatar, "Türkiye 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmemiş olsaydı kan dökülecekti ve Kıbrıslı Türkler öldürülecekti. Türkiye'yi hiçbir zaman işgalci bir güç olarak görmedik. Türkiye, Ada'nın ve Kıbrıs Türkeri'nin barışı için orada. Biz de Türkiye'nin Ada'da bulunmasına ve garantörlüğüne büyük önem veriyoruz. Barış ve istikrar olacaksa, Türkiye'nin Ada'daki mevcudiyeti çok önemli." dedi. Kıbrıs meselesinde yarım asrı aşkın süredir devam eden "federasyon" temelli müzakerelerden çok yorulduklarını belirten Tatar, geçmişteki Kıbrıs Türk liderlerinin, Kıbrıs konusunu çözmek için fazlasıyla gayret ettiğini ancak Rumların uzlaşmaz tavrı nedeniyle kalıcı bir barış sağlanamadığını ifade etti. "KIBRIS'TA ARTIK FEDERAL BİR ANLAŞMA MÜMKÜN DEĞİL" Tatar, Kıbrıslı Rumların federal zeminde bir çözüm anlayışının Türklerden farklı olduğunun altını çizerek, Rumların, Kıbrıs'ın Avrupa Birliği'ne (AB) üye olmasını ve Türkiye'nin de Ada'dan gitmesini arzuladığını ancak bunu kabul etmeyeceklerini dile getirdi. Ekim 2020'de cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Türkiye ile Kıbrıs konusunda yeni bir politika belirlediklerini kaydeden Tatar, "Kıbrıs'ta artık federal bir anlaşma mümkün değil. Olası bir anlaşmanın sadece yan yana yaşayan ve bağımsız iki devletin varlığıyla olabileceğine inanıyoruz." dedi. Kıbrıs Türklerinin 1963'ten beri kendi devletinin çatısı altında ve 1983'ten bu yana da kendi cumhuriyetinde yaşadığını kaydeden Tatar, yeni dünya düzeninde Rum devletine dönüşmüş "Kıbrıs Cumhuriyeti" ile KKTC'yi bir araya getirmenin nafile bir çaba olacağını belirtti. "BİZİM POLİTİKAMIZI (İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM) TÜRKİYE DESTEKLİYOR" Tatar, "Bizim politikamızı (iki devletli çözüm) Türkiye destekliyor. Biz, Ada'da ve bölgede, istikrar, barış ve güveliğin sürmesini istiyoruz, bu yüzden Kıbrıs Türkleri olarak Ada'daki eşit bağımsızlığımız için çalışmayı sürdüreceğiz." diye konuştu. Nisan 2021'de Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde 5+1 formatında Cenevre'de gerçekleşen ve garantör ülkelerin de yer aldığı gayriresmi Kıbrıs konferansında "iki devletli çözüm" modelini masaya getirdiklerini anımsatan Tatar, BM Genel Sekreteri'nin bu yeni öneriyi BM Güvenlik Konseyi'ne götürme teklifinde bulunduğunu, bu sayede barışçıl bir çözümün bulunabileceğini vurguladı. Tatar, "Bizim zaten bağımsızlığımız vardı, Kıbrıs'ta 1960'ta yapılan anlaşma bizim bağımsızlığımızı zaten gösteriyor. Bu yüzden eğer 'iki devletli çözüm' önerimiz onaylanırsa bağımsızlığımız yeniden tanımlanmış olacak." diye konuştu. Doğu Akdeniz'de istikrarın sağlanmasının önemine de işaret eden Tatar, Türkiye'nin de bölgede ve Ada etrafında haklarının olduğunu ve bölgenin öneminin hızla arttığını söyledi. Cumhurbaşkanı Tatar, "Kıbrıs'ta bir anlaşma için tüm yolları denedik ve bütün girişimler başarısız oldu. Uluslararası toplumun ve BM'nin egemen eşitliğimizi teyit etmesi halinde resmi bir müzakere için masaya oturabiliriz. Bu bizim hakkımız. Bölgede barış ve istikrar, bizim de arzu ettiğimiz bir husustur. Türkiye de bu konuda yıllardır bizi destekliyor, bu konuda müteşekkiriz. Eminim ki Kıbrıs Türkleri de amaçlarına ulaşacaktır." dedi. Kıbrıs konusunun temelinde "egemenlik probleminin" bulunduğuna da değinen Tatar, Kıbrıslı Rumların, Ada üzerinde sadece kendilerinin egemen olduğunu düşündüklerini ve Kıbrıs Türklerin de böyle bir otoriteyle kesinlikle görüşmeyeceğini, kendilerinin Rumlar kadar egemen olduklarını vurguladı.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Soylu: Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil

Sabah gazetesinden Mahmut Övür’ün, “Erdoğan modeli dünyaya örnek oluyor” başlıklı yazısı şöyle; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Ülkelerin odağı Türkiye’dir İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, iç güvenlik kadar küresel güvenlikle de yakından ilgilenen bir bakan. Siyasetçi kimliğiyle göç, terör ve uyuşturucu gibi küresel sorunlar kadar küresel dünyadaki siyasi alt üst oluşları, yeni trendleri de izliyor. Biz de dünyanın göz kulağı Ankara ve Antalya'dayken, hem bu ilginin nedenini hem Ukrayna-Rusya savaşının sarsıcı etkilerini hem de bu iki gelişmenin iç siyasetteki yansımalarını Bakan Soylu ile konuştuk. KÜRESELLEŞMENİN İFLASI... Rusya, kendisine karşı ABD tarafından yapılan çerçevelemeyi, sıkıştırmayı gördü. Uzun süre bir hamle zamanı bekledi. ABD ve AB'nin en savrulmuş durumu ve salgın etkilerinin oluşturduğu sonuçlar üzerine harekete geçti. Tabi bu yeni bir soğuk savaş mı yoksa başka bir şey mi onu birlikte göreceğiz ama bu küreselleşmenin iflasıdır. TÜRKİYE GÖBEĞİNİ KESTİ Türkiye küreselleşmeye teslim olmadı. Bunu yaparken de tarihin kendisine sunduğu bölgesel ticari ilişkileri iyi kurdu. Bütün bu ilişkiler ağını bozmak istemelerine rağmen bunu başardı. Eğer küreselleşmeye teslim olsaydı yani küresel kulüplere, küresel şampiyon ülkelere teslim olsaydı Ukrayna'dan daha zor duruma düşerdi. Daha büyük maliyetler öderdik. Kendi göbeğini kendi kesti. Bu Tayyip Erdoğan modelidir. Dünyanın, 21. yüzyıla Tayyip Erdoğan modeli dışında bir modelle yürümesi mümkün değil. Bütün ülkeler bu modelin etrafında toparlanmalıdır. Çünkü küreselcilerin, küresel kulüpte at koşturanların dünyaya verebilecek yeni bir şeyleri yok. Artık alt ülkeler, orta ülkelerin hepsinin odağı Türkiye'dir. Altını çizerek söylüyorum model Türkiye'dir. AVRUPA SOROS'A TESLİM... BM'nin NATO'nun ve dünyadaki küresel örgütlerin iflasını hep beraber görüyoruz. Hiçbir değerleri söz konusu değil. Ben bunu yıllardan beridir söylüyorum. Ben Avrupa'nın bir topluluk olarak bir anlam taşımadığını da düşünüyorum. Avrupa Soros kurallarıyla idare ediliyor. Onlar Soros kurallarına teslimler. Şunu çok açık söylüyorum, Soros'u artık dünyada hiçbir ülke kabul etmeyecek. Savaşta ölen bütün çocukların sorumlusu Soros'tur. Bizdeki Sorosçular Kavala'nın peşine takılanlar. Kim Kavala'nın hukuk iğfal edilerek serbest bırakılmasını istiyorsa, Ukrayna'daki ve Suriye'deki çocukların katili de odur. Kimse başka yerde suçlu aramasın. Ukrayna meselesine bakın başından itibaren Soros var. Katiller onlardır. SIRTINI ABD'YE DAYAYANLAR Tam 20 yıldır AK Parti iktidarda ve en yakın ana muhalefet partisiyle arasındaki oy farkı yüzde 15. Dünya demokrasilerinde böyle bir örnek yok. Bu da neyin sonucudur? Millete dayalı siyasetin sonucudur. Amerika ve Avrupa'ya sırtını dayayan siyasetin değil. KILIÇDAROĞLU PKK VE HDP'Yİ KURTARMAYA GİTTİ... Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti bir siyasi parti genel başkanının yapabileceği en son ziyarettir. Çünkü Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olarak oraya gitmedi. PKK ve HDP'yi kurtarmak için gitti. Peki, Kılıçdaroğlu'nun gücü PKK ile HDP'yi kurtarmaya yeter mi? Yetmez çünkü Cumhuriyet Halk Partililerin büyük bölümü bunu istemiyor. Kılıçdaroğlu CHP'yi HDP şemsiyesinin altına koymuştur. Eğer siyasetin doğasına aykırı bir gelişme ortaya koyarsanız muradınıza ulaşamazsınız. Onun için Diyarbakır ziyareti sönük geçmiştir. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun muradı, CHP fikrini, felsefesini geleceğe taşımak, halka anlatmak değil. Onun bir tek muradı var, parti içerisindeki rakiplerini elimine etmek. Hem onlara hem de dış dünyadan kendisinden beklentisi olanlara mesaj verdi o kadar. Diyarbakır annelerinin yeri HDP binasının önüdür, cesareti olsaydı oraya da giderdi.

2 yıl önce

CHP’li İBB’nin iştiraki gibi… TEMA’dan Çırağan Caddesi’ndeki ağaçların kesilmesini savunan açıklama: Tedavisi mümkün değil

TEMA Vakfı, son günlerde İstanbul'un Beşiktaş ilçesindeki Çırağan Caddesi'nde yer alan koruma altındaki 112 adet çınar ağacının Ekrem İmamoğlu’nun yönetimindeki İBB tarafından katledilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada koruma altındaki 112 adet Çınar ağacının, latince adı 'Ceratocystis platani' olan mantarın yol açtığı kanseri hastalığı sebebiyle kesildiği aktarıldı. 'Ceratocystis platani' mantarının neden olduğu Çınar kanseri hastalığının risk grubunun çok yüksek ve mutlaka karantina tedbirleri alınması gereken salgın bir hastalık olduğuna dikkat çekildi. Kuş, böcek, insan eliyle, kazalarla veya rüzgar gibi nedenlerle oluşmuş yara dokularından, budama alet ve ekipmanlarından, toprakta köklerin birbirine temasından ya da yağmur suları dahil pek çok şekilde kolaylıkla bulaştığı belirtilerek, “Bulaştıktan sonra hızla çoğalıp ve kısa sürede ağacın iletim dokularını tıkayarak ölümüne neden olmaktadır” denildi. Açıklamada, hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının altı çizilerek, “Mantarın ağacın iletim demetlerini tıkaması ve topraktan alınan suyun iletimi kesmesi, yerleştiği iletim demetlerinin kök, gövde ve sürgünlerde olması sebebiyle hastalıklı ağaçların bakım çalışmaları ile kurtarılması da mümkün değildir. Karantina tedbirleri alınarak ağacın kesilmesi ve imha edilmesinden başka önerilen bir çare bulunmamaktadır. Konunun uzmanı bilim insanlarının hazırladığı rapor dikkate alınarak hastalıklı ağaçların kesilmesinin, hastalıkla mücadele ve daha fazla ağaca sirayet etmemesi için gerekli bir işlem olduğu değerlendirilmektedir” denildi.

1 yıl önce

AK Parti İstanbul İl Başkanı Kabaktepe: AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'

Ümraniye Belediyesi ev sahipliğinde "Ukrayna'nın İşgali ve Türkiye'nin Dış Politikası" programı Ümraniye Nikah Sarayı'nda düzenlendi. Program Dr. Murat Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleşirken Gazeteci İhsan Aktaş, Prof. Dr. Haluk Alkan ve Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin konuşmalarını gerçekleştirdi. Programa AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da katıldı. Konuşmacılar devam eden Ukrayna'nın işgali ve Rusya'nın saldırıları ve bu süreçte ortaya çıkan gelişmeleri ele aldı. Programda ayrıca Türkiye'nin bu süreçteki dış politikası, tutumları ve barış odaklı çalışmaları ele alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna savaşında yapmış olduğu barış çalışmaları ve gerilim olan diğer bölgelerde yapmış olduğu barış çalışmaları ve alınan sonuçlar ele alındı. "CUMHURBAŞKANIMIZIN DİPLOMASİDE NASIL BAŞARILAR ELDE ETTİĞİNİ HEP BERABER İDRAK EDİYOR VE GÖRÜYORUZ" Program açılışında konuşan Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, "Dünya'da devlet adamının kalmadığı bir zamanda Cumhurbaşkanımızın diplomaside nasıl başarılar elde ettiğini hep beraber idrak ediyor ve görüyoruz. Bu tür konuşmalara, konferanslara, panellere ihtiyacımız var. Bu sebeple il başkanımıza çok teşekkür ediyorum" dedi. "BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN" AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, "Bu günlerde dünyamız önemli bir dönemden geçiyor ve çok farklı hadiseler yaşıyoruz. Herkes kendi döneminde bu cümlenin en anlamlı karşılığını bulduğunu ifade eder. Latifeyi bir kenara bırakacak olursak, dünya kendi hayatımızda gördüğümüz süreçlerden daha farklı zaman dilimlerini ve olayları yaşayarak bu zaman diliminden geçiyor. AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'" dedi. Dr. Murat Yılmaz, "Hemen hatırlayalım güneyimizdeki 2 ülke bölünüp parçalanma tehlikesinde. Hemen yukarılarında Azerbaycan ve Ermenistan arasında ihtilaf vardı, Ermenistan hiç bir konuda anlaşamayan büyük devletlerin müşterek gayretiyle Azerbaycan'ın topraklarını işgal etti ve 30 senedir bir takım müzayedeler adı altında bu işgali meşrulaştıracak bir tarih seyri içerisindeydik. Hamdolsun Türkiye'nin dirayeti ve gayretiyle bu 30 yıllık işgal sona erdirildi" dedi. Gazeteci İhsan Aktaş, "Azerbaycan'da, Ukrayna'da yada Afrika'da, Kafkasya'da dışarıdaki Türkiye günden güne büyüyor. Dışarıda bir Recep Tayyip Erdoğan var bu da günden güne büyüyor, devleşiyor. Bir de içeride bir Türkiye var, gece gündüz muhalefetin karaladığı. Muhalefetin görevi karalamak. Dolayısıyla ben çoğu zaman dışarıdaki Türkiye ile içerideki Türkiye'nin yakınlaştırılmasına dair her zaman atıf yapmak istiyorum" dedi. Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, "Putin'in geçmişine dair bilinen çok fazla bilgi yok aslında bakarsanız bir KGB ajanı. Fakat geçmişine dair bir kaç garip detay var bugün anlatacağım detaylar önemli gelebilir. Dikkat ederseniz Putin sürekli Neo Nazi'ler diyor, bu Nazi imgesi Putin'in aile geçmişinde çok önemli bir bilgi. Çünkü Putin'in babası kuşatmada Naziler ile çarpışırken ağır yaralanmış birisi. Putin'in abisi yine aynı Nazi kuşatmasında ölmüş çocukken. Aile geçmişinde böyle bir Nazi hikayesi var sürekli atıf yapması bu hikayelere tekabül ediyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasını jeostratejik bir felaket olarak tanımlamış ve o dağılan Rusya'dan kopan cumhuriyetlerin hiç bir zaman egemenliğini kabul edememiş, hazmedememiş birisi" dedi.

1 yıl önce

ABD'de skandal PKK/YPG adımı... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kabullenmemiz mümkün değil

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... (BAE Devlet Başkanı'nın vefatı) Uzun süredir rahatsızlığı vardı, bugün de rahmeti rahmana kavuştu. Allah rahmet eylesin. Biz de taziye için 3 gün sürecek falan bir ziyarete gideceğim. FİNLANDİYA'NIN NATO KARARI Biz şu anda İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu düşünce içinde değiliz. Daha önce Yunanistan'la ilgili NATO konusunda yanlış yaptılar önceki yönetimler, Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı takındığı tavrı biliyorsunuz İkinci, yanlışı işlemek istemiyoruz. İskandinav ülkeleri terör örgütleri için misafirhane gibi. Oraların hatta daha da ileri gidiyorum parlamentolarında da yer alıyorlar. ABD'NİN YPG'YE YAPTIRIM MUAFİYETİ Dereyi görmeden paçaları sıvamanın anlamı yok. Biden ne gibi açıklamalar yapacak bilmiyorum. Her şeyi görüp, Biden'ın açıklamalarını da gördükten sonra tavrımızı ortaya koyuyoruz. Her şeyden önce YPG bir terör örgütüdür PKK neyse YPG de odur. Amerika'nın bu yanlışını kabullenmemiz mümkün değil. Amerika son dönelerde gelen yönetimlerin hepsi PKK terör örgütüne karşı, Suriye'nin kuzeyindeki tüm yapılanmalara karşı her türlü maddi destekleri vermiştir. TIR'larla araç gereç mühimmatı sevk etmiştir. Şimdi de bu tür şeyleri duyuyoruz. Burada PKK'sı, YPG'si kim olursa olsun Irak'ın kuzeyinde de ne yaptıysak Suriye'nin kuzeyinde yapmaya devam edeceğiz. Pençe Kilit'te dün itibariyle 82 terörist etkisiz hale gelmiştir. Havaların olumlu seyri halinde bu rakam daha ilerilere devam edecektir. Teröristlere göz açtırma lüksümüz yok. Bunu dost görünen ülkelere de söylüyoruz. Yanlış yapıyorsunuz adımlarınızı doğru atın. RUSYA - UKRAYNA SAVAŞI Savaşların tasvibi söz konusu olmaz. Bunca insanlar ölüyor. Bundan sonra yapacağımız görüşmelerde de bunları kendilerine telkin edeceğiz. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN BAŞSAĞLIĞI MESAJI Cumhurbaşkanı Erdoğan sosyal medya hesabından "Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı ve Abu Dabi Emiri, değerli kardeşim Şeyh Halife bin Zayed El Nahyan’ın vefatını büyük bir teessürle öğrendim. Merhuma Allah’tan rahmet, kardeş Birleşik Arap Emirlikleri halkına başsağlığı diliyorum" mesajını paylaştı. https://twitter.com/rterdogan/status/1525072710233202690?s=21&t=Ylov2WBtJQenOTbEiiIAOA

1 yıl önce

Afganistan’ın “Tarkan”ı Sancar Güneş’ten Afganlara uyarı: “Türkiye sınırını geçmek mümkün değil, insan kaçakçılarına inanmayın”

Afganistan’ın “Tarkan”ı olarak tanınan Sancar Güneş, Türkiye’nin sınırlarının çok iyi korunduğunu vurgulayarak Afganların insan kaçakçılarının yalanlarına inanmaması gerektiğini söyledi. AFGAN VE PAKİSTANLILARI UYARDI Sancar Güneş, Tiktok hesabından yayınladığı videoyla binlerce Afgan ve Pakistanlı’nın insan kaçakçıları tarafından kandırıldığını anlattı. Türkiye’nin sınırlarını havadan 24 saat izleyerek çok iyi koruduğunu vurgulayan Afgan oyuncu, “Lütfen insan kaçakçılarının oralarda yaptığı reklama inanmayın.” dedi. Sancar Güneş’in ifadelerinin tamamı şöyle: “Son zamanlarda Türkiye’de çok haber görüyorum. Afganlar, Pakistanlılar Türkiye’ye gelmek için insan kaçakçıları tarafından dolandırılıyor. Türkiye’ye girmek mümkün değil. Sınırlarda koruma önlemleri çok arttı. Havadan 24 saat izleniyor. “BİNLERCE AFGAN GERİ GÖNDERİLMEYİ BEKLİYOR” Geleni anında yakalıyor ve geri gönderiyorlar. Ya da kaçakçılar sizi sınıra yakın bölgede ölüme terk ediyor. Şu an Türk güvenlik güçlerinin sınırda yakaladığı on binlerce Afgan geri gönderilmeyi bekliyor. Lütfen insan kaçakçılarının oralarda yaptığı reklama inanmayın.”

1 yıl önce

CHP’li Tanju Özcan: Canlı müzik mümkün olduğu kadar yapılmasın; kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok

Son dönemdeki ırkçı ve kadın karıştı çıkışları ile birlikte sosyal medyada tepkileri üzerine çeken ve protesto edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, bu kez de canlı müzik konusunda konuştu. Özcan, can müziğin özendirilmemesi gerektiğini savunarak, canlı müzik yapan mekanlardan daha yüksek ücret tutmayı amaçladığını söyledi. Bolu’nun yerel gazetelerinden medya14’ten Ahin Aslan’ın haberine göre; kentteki işletmeciler, müzikli mekanlardaki ücretin 3 katına çıkarılmasına tepkili. Bolu Belediyesi Haziran ayı meclis toplantısının ikinci birleşiminde Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan gelen 2022 yılı ücret gelir tarife cetvelinde belirlenen alkollü eğlence yerlerinden günlük 150 TL, alkolsüz yerlerden ise 50 TL alınması konusu görüşüldü. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Tanju Özcan, canlı müzikten duyduğu rahatsızlığı dile getirerek kentte bulunan eğlence ve yeme içme mekanlarında canlı müzik yapılmaması için ücretleri yüksek tutmak istediğini belirtti. 2021 yılı Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında canlı müzik yapan alkollü yerlerden 750 TL, alkolsüz yerlerden ise 250 TL alınırken Gürültü Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik sonucu ücretlerin düşürüldüğünü belirten Özcan, “İlla bir sanatçının çıkıp şarkı söylemesi diye bir şey söz konusu değil. Bundan etkilenen 200 kadar kafe, 10’a yakın alkollü mekan var. Bunun içinde küçük kafelerde var. Bu insandan günde 250 lira almak bize çok mantıklı gelmedi. O yüzden bunu bir düzeltelim dedik” dedi. “Canlı müzik, mümkün olduğu kadar yapılmasın"  Canlı müziğin yapılmaması gerektiğini savunan Özcan, “Canlı müzik mümkün olduğu kadar yapılmasın veya az yapılsın. Bunu hazırlarken amacımız mümkün olduğu kadar canlı müziği özendirmeyelim, gürültü az olsundu. Zabıta müdürümüze buradan bir talimat veriyorum. Müzik şikayeti konusunu emniyetle özel olarak konuşursanız yani böyle müziği bangır bangır açacak, öyle bir şey yok. Kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok. O konuya el atalım” diye konuştu. Meclis’te alınan kararla kentte eğlence ve yemek içme mekanlarında günlük müzik ücreti 50, alkollü mekanlarda ise 150 lira olarak belirlendi.

1 yıl önce

TÜBİTAK: Herhangi bir vakfa, derneğe veya kuruluşa, bağış ya da ödeme yapılması mümkün değildir

TÜBİTAK, bugün bazı yayın organlarında yer alan, kurumla ilgili iddialara yönelik yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, TÜBİTAK'ın, kurulduğu günden bu yana ülkenin bilim ve teknolojideki yönünü belirleyen, değişen ihtiyaç ve önceliklerine katkı vermek üzere destek programları vasıtasıyla daima ülke yararını gözeten bir kurum olduğu vurgulanarak, şu ifadelere yer verildi: "TÜBİTAK olarak öncelikli görevimiz, gençlerimizin bilim vizyonunu genişletmek, bilim ve teknoloji alanında farkındalık oluşturmak, geleceğin bilim insanları, araştırmacıları, girişimcileri ve teknoloji yıldızlarını desteklemektir. Bazı basın yayın organlarında, defalarca yalanlanmasına rağmen belli aralıklarla, kurumumuzu yıpratmaya yönelik, asılsız iddialar yer almaktadır. Tıpkı geçen yıl bu zamanlarda olduğu gibi bugün de TÜBİTAK tarafından yıllardır düzenlenmekte olan, Kurumumuzun düzenlediği yarışlara yönelik, gerçeği yansıtmayan bir habere yer verilmiştir." TÜBİTAK'ın Elektrikli Araç Yarışları'nı 2005'ten, İnsansız Hava Araçları Yarışları'nı ise 2016'dan bu yana düzenlediği belirtilen açıklamada, Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali'nin (TEKNOFEST) ise ilk olarak 2018'de, ilgili kuruluşu oldukları Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlendiği anımsatıldı. Açıklamada, geçmişi TEKNOFEST öncesine dayanan söz konusu yarışların, son 5 yıldır TEKNOFEST çatısı altına alındığı ve bu isimle markalaştığı belirtildi. Bu yıl, insansız hava aracı (İHA) yarışmalarına yüzde 58 artışla 2 bin 300'e yakın takım başvuru yapıldığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Ön değerlendirmelerde başarılı olan takımlara destek verilmiş ve 350'den fazla takım 9-14 Ağustos 2022'de Afyonkarahisar'da gerçekleştirilecek olan Uluslararası İHA, Liseler Arası İHA ve Kütahya'da gerçekleştirilecek olan Uluslararası Serbest Görev İHA Yarışmaları için davet edilmiştir. Bu sene 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın yüzüncü yılı olması dolayısıyla Uluslararası Serbest Görev İHA Yarışması'nın Kütahya'da düzenlenmesi sonradan planlanmıştır, bu çerçevede bütün satın alma işlemleri, Kamu İhale Kanunu'na uygun şekilde yapılmıştır. Satın Alma Müdürlüğü tarafından ihaleye 22 firma davet edilmiş, Afyonkarahisar ve Kütahya için 2 ayrı kısımdan oluşan ihaleyi en uygun teklifi veren firma almıştır. Detaylar Kamu İhale Kurumu resmi sitesinde de yayımlanmış, süreç şeffaf olarak yürütülmüştür. Son derece üzüntüyle karşıladığımız asılsız ve mesnetsiz iddiaların aksine ilgili yarışmalar kapsamında TÜBİTAK tarafından ayrılan bütçenin tamamı, daha önceki yıllarda olduğu gibi yarışmacı gençlerin malzeme ihtiyaçlarını karşılamak, onlara ödül desteğinde bulunmak ve yarışma organizasyonları için kullanılmaktadır. Zaten ilgili kanun ve mevzuatlar gereği TÜBİTAK'ın herhangi bir vakfa, derneğe veya kuruluşa bağış ya da ödeme yapması asla mümkün değildir. Gençlerimizin teknoloji dünyasında söz sahibi olabilmeleri, ülkemizin bilim ve teknolojideki gelişimine katkı sunabilmeleri için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gençlerimizi desteklemeye ve tüm imkanlarımızı gençlerimiz için seferber etmeye devam edeceğiz."

1 2 3 4