20 Nisan Cumartesi 2024
1 yıl önce

NATO: Türkiye önemli bir müttefik, uzlaşı sağlamak için gerekli şartları bulacağımıza inanıyoruz

NATO Genel Sekreter Yardımcısı Mircea Geoana, Finlandiya ve İsveç'in olası NATO üyeliğine ilişkin, Türkiye'nin endişelerini bildirdiğini, bir uzlaşı için şartların bulunacağına inandığını söyledi. Kovid-19'a yakalanan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in yerine Almanya'nın başkenti Berlin'de yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılan Geoana, toplantı girişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. "Finlandiya ve İsveç'in olası NATO üyeliği hakkında Türkiye ile dün gece yapılan görüşmeler nasıldı?" sorusu üzerine Geoana, açık ve yapıcı bir görüşme yapıldığını belirtti. Geoana, "Türkiye önemli bir müttefik. (Türk yetkililer) Dostlar ve müttefikler arasında ele alınan ve konuşulan endişelerini ifade ettiler. Önümüzdeki günlerde İsveç ve Finlandiya NATO üyesi olmaya karar verirse bu iki ülkeyi memnuniyetle karşılamak ve bir uzlaşı sağlamak için gerekli şartları bulacağımıza inanıyorum" dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dün NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı öncesinde, NATO'da müttefik olacak bir ülkenin terör örgütü YPG/PKK'ya destek vermemesi gerektiğini belirterek, "Bu iki ülke (İsveç ve Finlandiya) PKK ve YPG'ye açık bir şekilde destek vermektedir. Bunlar terör örgütüdür" demişti. Çavuşoğlu, dün gece İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ile iki ülkenin NATO'ya üyelik müracaatına ilişkin üçlü toplantı yapmıştı. Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock: NATO açık kapılı bir ittifaktır Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock de gazetecilere açıklama yaptı. Baerbock, Avrupa'daki herkesin daha fazla güvenliğe ihtiyaç duyduğu bu dönemde, NATO ortakları olarak şimdi güvenlik desteğine ihtiyaç duyanlara kapılarının açık olduğunu net bir şekilde ifade ettiklerini belirtti. “Bunlar yakın dostlarımız ve ortaklarımız Finlandiya ve İsveç’tir” diyen Baerbock, bu ülkelerinin dışişleri bakanlarının dün akşam yapılan NATO etkinliğine katıldıkları için memnuniyet duyduğunu kaydetti. Baerbock, Finlandiya ve İsveç’in AB üyesi olduklarına ve NATO’nun parçası olmadıklarına ancak şimdi Rusya’nın bu iki ülkeyi NATO’ya ittiğine dikkati çekerek, "Böyle bir anda kapılarımız açıktır. NATO savunma odaklı bir ittifaktır ve her zaman öyle kalacaktır ancak aynı zamanda açık kapılı bir ittifaktır. Bu yüzden Finlandiya ve İsveç'i, eğer parlamentoları ve toplumları bunun (NATO) için karar verirse memnuniyetle karşılarız” değerlendirmesinde bulundu. 'Hızlı bir onay süreci için her şeyi hazırladık' Almanya’nın bu iki ülkenin ittifaka katılımını çok hızlı onaylayacağını, bu konuda ülkedeki tüm demokratik partilerle konuşulduğunu aktaran Baerbock, “Statünün gerçekte ne olduğunun belirsiz olduğu ara aşama, gri aşama olmamalı. Bu nedenle Almanya ve Alman hükümeti olarak çok hızlı bir onay süreci için her şeyi hazırladık" dedi.

1 yıl önce

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Endişeleri gidermek için masaya oturacağız!

Stoltenberg'in açıklamalarından satırbaşları: Türkiye önemli bir müttefikimiz. Türkiye, bazı endişelerini dile getirdi ve NATO'da her zaman olduğu gibi, endişeler mevcut olduğunda ortak bir zemin bulabileceğimizden eminim. Çavuşoğlu ile temaslarımızı sürdüreceğiz. Tabi ki Rusya herhangi bir şekilde, hibrit saldırılarda bulunursa karşılık vereceğiz. İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği başvurusunun tamamlanması için tüm üye ülkelerin parlamentosunda onaylanması gerekiyor. Avrupa'daki yeni güvenlik gerçeğini yansıtacak şekilde NATO'nun caydırıcılığını ve savunmasını güçlendirmek için önemli kararlar alacağız.

1 yıl önce

NATO üyesi olmak isteyen İsveç, YPG/PKK'lıların toplantısına ev sahipliği yaptı

YPG/PKK'ya yakın internet sayfalarında yer alan paylaşımlara göre, YPG/PKK'nın sözde siyasi oluşumlarından SDC, İsveç Dışişleri Bakanlığı ve Olof Palme Merkezi himayesinde 14 Mayıs'ta Stockholm'de "Üçüncü İstişare Forumu'nu" düzenledi. Toplantıya, YPG/PKK'lıllar ve ABD ve İtalya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri çevrim içi katıldı. Programda, Suriye'de terör örgütü YPG/PKK'nın işgal ettiği bölgelerde "ademi merkezileştirmenin başarıya ulaştırılması önerilerinin tartışıldığı" kaydedildi. Basın mensuplarının sorusuna İsveç Dışişleri Bakanlığı ise herhangi bir yanıt vermedi. Söz konusu toplantının ikincisi geçen ay yine Stockholm'de yapılmıştı. Türk yetkililerden alınan bilgiye göre, İsveç söz konusu toplantılara alan açmaması için defaatle uyarıldı ancak İsveçli yetkililer gereken adımları atmadı. ÖRGÜTÜN İSVEÇ'TEKİ RAHATLIĞI DİKKATİ ÇEKİYOR Öte yandan, terör örgütü yandaşları ve temsilcilerinin İsveç'te hiçbir engelle karşılaşmadan yaptıkları faaliyetler göze çarpıyor. Bunlardan birinde, Ocak 2019'da İsveç'in Borlange kentinde, örgüt yandaşları bir alışveriş merkezinde propaganda yapmıştı. Terörist başı Abdullah Öcalan'a destek amacıyla yapılan eylemde, terör örgütü yandaşlarının taşıdığı pankartlardan birinde silah sembolü yer almıştı. PKK flaması ve terörist başının resimlerini taşıyan örgüt yandaşlarının bu eylemi, örgüte yakın sayfalarca "İsveç gençliğinden işgal eylemi" başlığıyla paylaşılmıştı. İsveç güvenlik güçlerinin, terör örgütü paçavraları ve terörist başının resimlerini taşıyan örgüt yandaşlarına engel olmaması göze çarpmıştı. İSVEÇ'İN NATO'YA ÜYELİĞİ Türkiye'ye karşı faaliyetler yürüten terör örgütlerine barınma imkanı sağlayan İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği Ukrayna'daki savaş sonrası gündeme gelmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söz konusu iki İskandinav ülkesinin "terör gruplarının misafirhaneleri gibi" olduğunu ve "parlamentolarında da teröre destek verenler" bulunduğunu belirterek, bu iki ülkenin NATO üyelik tekliflerine itiraz etmişti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası konuya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye'nin bu iki ülkenin PKK/YPG terör örgütleri ve mensuplarıyla yaptığı görüşmelerden ve İsveç'in yaptığı silah yardımlarından rahatsız olduğunu belirtmişti. Bakan Çavuşoğlu, Finlandiya ve İsveç'in, Türkiye'ye yönelik özellikle savunma sanayisi ihracat izinleri konusunda da kısıtlamaları devam ettirdiğini ve bu durumun kabul edilemez olduğunu ifade etmişti. İsveç hükümeti, NATO üyeliğini görüşmek için diplomatlardan oluşan bir heyeti Türkiye'ye göndermeye karar verdiğini açıklamıştı. Finlandiya 15 Mayıs'ta üyelik için resmi başvuruda bulunduğunu açıklamıştı. İsveç hükümeti ise bugün NATO üyeliğine başvuru kararı aldıklarını duyurmuştu. Türkiye'nin de aralarında olduğu 30 ülkenin yer aldığı NATO'ya üye alımları oy birliğiyle karara bağlanıyor.

1 yıl önce

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği... Bahçeli: Teröristleri ağırlayan ülkelerle bir araya gelemeyiz

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Muhterem arkadaşlarım, değerli basın mensupları grup toplantısına başlarken hürmet ve muhabbetle selamlıyorum. Toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyor, şükranlarımı sunuyorum. Bir yanda eser ve millet siyaseti devamlı serpilirken diğer yanda iftira ve yalan siyaseti gittikçe derinlik kazanmaktadır. Her atılıma, her yatırıma leke sürmek için fırsat kollayanların basiretleri kapanmıştır. Türkiye hak ettiği seviyelere aşama aşama ulaşmaktadır. Zorlu şartlara rağmen ülkemiz dev bir şantiye görüntüsündedir. Ekonomik büyüme yolunda atılan sağlam adımlar umutlarımızı kamçılamaktadır. İnanıyorum ki pazarda, markette vatandaşlarımızın yaşamını olumsuz etkileyen fiyat artışlarının önüne geçilecektir.  Cumartesi günü tarihe bir güne milletçe şahit olduk. Rize-Artvin Havalimanı önemli bir boşluğu doldurmakla kalmayacak kucaklaşmanın saadetini de takviye edecektir. 5 yılda 4.4 milyar liralık yatırımla tamamlanan Rize-Artvin Havalimanı'nın milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu havalimanının proje aşamasından yapımına kadar emeği geçen başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere emek veren bütün işçi kardeşlerimize gönülden teşekkür ediyorum. Düzenlenen törene katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev'e de teşekkür ediyorum. Türkiye-Azerbaycan iki edebi kardeş, iki devlet tek milletiz. Ayrımız yoktur, gayrımız yoktur çünkü biz Türk milletiyiz. Siyaset yapıyor olmanın bir ahlakı, bir vasfı olmalıdır. Milletimizin haklı gururunu paylaşmaktan korkup saklananlar sevimsizliğin tarafıdır. Sevincimiz aynı değilse acımız nasıl aynı olacaktır. Türkiye hepimizindir. Milletimizin yararına çalışan, üreten, geliştiren, kısacası taş üstüne taş koyan kim olursa olsun şükran duymak hem insani hem de vatandaşlık görevimizdir. Temelsiz sızlanmalar makul ve mantıklı değildir. Zillet ittifakı yıkmaktan, bozmaktan, akıntıya karşı kürek çekmekten başka bugüne kadar ne yapmıştır, neyi önermiştir. Köprü yapılır nefret saçıp sözde yolsuzluktan dert yakınırlar. Türkiye hakim muhalefet zihniyetinin dünyada eşi benzeri yoktur. Zillet ittifakı sert bir kayaya çarpmış, istikametini ve iradesini kaybetmiştir. Bunlardan hiçbir yol olmayacaktır. Bu düşüncelerinin elbette pek çok gerekçesi vardır. Geçtiğimiz hafta sonu zillet partilerinden birisinin başkanı çıkmış "Her şeyi cümbür cemaat değiştireceğiz" diye konuşmuş. Allah fırsat vermesin, bunlar değiştirse değiştirse parti değiştirirler. Bunun dışında bir şeyi değiştirmeye Türk milleti icazet vermez, vermeyecektir. Çarpık bir zihniyetin iktidar ruhsatını alması mümkün değildir. YARGITAY'IN KAFTANCIOĞLU KARARI Nihayet Türk yargısı hükmünü vermiş ve konu kapanmıştır. CHP Genel Başkanı karar açıklanır açıklanmaz soluğu İstanbul'da almıştır. CHP'nin İstanbul İl Başkanı kamu görevlisine hakaret etmiş, suç işlemiştir. Cumhurbaşkanına ağzımıza alamadığımız şekilde hakaret ederek suç işlemiştir. Sonuç itibariyle zanlının toplam 3 ayrı suçtan aldığı hapis cezaları onanmıştır. CHP Genel Başkanı bize açık açık söylemelidir; Türk devletine seri katil iftirasının yanında mıdır karşısında mıdır? Sayın Kılıçdaroğlu susma, sinme, saklanma, çık karşımıza... Bu ihanete, melanete, bu suça sen de ortak sayılırsın.  Kılıçdaroğlu, zulme son vereceklerini iddia etmiştir. Sayın Kılıçdaroğlu şimdi iyi dinle; bebek katilinin posterleri altında konser veren sözde şarkıcı müsveddelerine sahip çıkmak zulmün ta kendisidir. Zulüm devlete katil demektir, zalim ise buna ses çıkarmayan alçaktır. Sayın Kılıçdaroğlu zalimi görmek istersen, abartısız ifade ediyorum ki Türkiye düşmanlarıyla çekildiği aile fotoğraflarına, aldığın talimat listelerine dikkatle bakman yeterlidir. Türk milletinin her ferdi onurludur, saygındır. CHP'nin İstanbul İl Başkanı için siyaset yolu kapanmıştır. Bu kapsamda kesinleşen ceza 1 yıldan fazla olduğu için tartışmaya mahal kalmamıştır. Kim suç işlemişse bunun bedeline katlanmak durumundadır. Tunceli'de HDP'li bir milletvekilinin polisimize taş atması da suçtur. Herkes haddini bilsin, hukukun sınırlarını zorlamaya asla heves etmesin, bunu aklından dahi geçirmesin. Bu devlet sokakta bulunmadı, hiçbir vatan evladı zillete boyun eğmeyecektir. "KURBAN BAYRAMI'NA KADAR DURMAYACAĞIZ VE GÖNÜLLERDE OLACAĞIZ" MHP bu şuurla, bu inanışla 2023 yılının Haziran ayında yapılacak seçime hazırlanmaktadır. Hainlere Türkiye'yi bırakmayacağız. Ne efendi olacağız ne de uşak. Bizim hedeflerimiz yüksek, başarma azmimiz sınırsızdır. Biz milletimizi ve vatanımızı her zamanki gibi çok seveceğiz. Gönül seferberliğimizin ikinci etabına 13 Mayıs'ta yeniden başlattık. 173 ilçemizde vatandaşlarımızla, emeklilerimizle, esnaflarımızla, memur ve çiftçilerimizle buluştuk. Kurban Bayramı'na kadar durmayacağız ve gönüllerde olacağız. Yaz ayının hemen bitiminde siyasi çalışmalarımızda 3. etaba geçmiş olacağız. İlçe ilçe dolaşıp mesajlarımızı ve hedeflerimizi birer birer anlatan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. RUSYA'NIN UKRAYNA İŞGALİNDE 83. GÜN Rusya ile Ukrayna arasında süregelen çatışma ortamının tehlikeli sonuçlara kapı açtığı her türlü izahtan varestedir. Silahların susması, akan kanın durması, müzakere masasında görüşülen konu başlıkları üzerinde mutabakat sağlanması tüm aktörlerin çıkarınadır. Ukrayna savaşını körükleyen devletlerin ve uluslararası kuruluşların varlığı da gizlenemez durumdadır. Adeta bir dünya savaşının test sürüşü yapılmaktadır. Bize göre gidişat normal, hayra alamet değildir. İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ADAYLIĞI İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi olmasıyla ilgili sürecin tartışmaya açılması, önemle ifade etmek isterim ki, Ukrayna savaşının dozajında, kapsamında ve şiddetinde azalmaya değil, bilakis artışa, kronikleşmesine ve hatta küreselleşmesine yol açabilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu şartlar altında oluşturduğu politikası, gündeme taşımak istediği görüş ve düşünceleri şunlardan ibaret olacaktır: 1– NATO, 1949 tarihinde kurulduğunda 12 üyesi bulunuyorken şu andaki mevcut ve mecmu üye ülke sayısı 30’dur. NATO bugüne kadar tam sekiz genişleme evresinden geçmiş, en son 2017’de Karadağ, 2020’de de Kuzey Makedonya Atlantik Paktı’nın içine girmiştir. Rusya’nın bilinen en ciddi ve göze çarpan itirazlarından birisi NATO’nun doğuya genişleme stratejisidir. Ukrayna’da savaş sürüyorken, Rusya’nın tahrik edilmesi, bölgesel gerilimi daha da sertleştirecek maksatlı ve marazi tertiplerin NATO’yu Rusya sınırlarına tutundurması dünya barışına hizmet eden bir hedef olamayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, NATO’nun genişleme ve doğuya açılma stratejisini bugünkü statükoda ve siyasi angajmanlar muhtevasında oldukça mahsurlu değerlendirmektedir. 2- İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girme sürecinin, bu konuda yapılan müspet analiz ve çağrıların bize göre üç ayaklı sakıncası vardır ve şöyledir: Birinci olarak, bu üyeliklerin gerçekleşmesi halinde Rusya’nın askeri veya siyasi tepkiselliği de kışkırtılmış olacaktır. Ayrıca Finlandiya’nın Rusya’yla sınır uzunluğu bin 340 km’dir. Şayet bu iki Kuzey Avrupa devleti NATO’ya alınırsa, Ukrayna savaşının Finlandiya’dan İsveç’e kadar sıçrama ihtimalini hiç kimse yabana atmamalıdır. İkinci Dünya Savaşı’nın başında Hitler’in Kuzey Avrupa’yı işgal stratejisini yeniden gözden geçirmek, tarihten doğru ve nesnel sonuçlar çıkarmak önümüzü görmek adına mühim bir ihtiyaçtır. Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması demek Ukrayna savaşının uzaması, hatta coğrafi olarak genişlemesi demektir ve bize göre böylesi bir niyet insanlık suçudur, uluslararası norm ve değer piramidinin yıkımı anlamına gelecektir. İkinci olarak, hem Finlandiya hem de özellikle İsveç’in Türkiye düşmanlarına nasıl kucak açtığı herkesin bildiği gerçekler arasındadır. PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin barınağı, ikmal ve ihanet merkezi İsveç’tir. Hiç kimse bize maval okumasın, hikaye anlatmasın. Viking mantığı vandal mantığıdır. Asırlar evvel bize sığınan İsveç Kralı’na müşfik kollarını açan aziz ecdadımıza vefasızlık yapanların, yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i yakanların, bize laf yetiştirmeye ne yüzleri olacak ne de yürekleri yetecektir. Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayri Resmi Toplantısı’nda Sayın Mevlüt Çavuşoğlu belge, bilgi ve fotoğraflarla terör örgütlerine verilen desteği muhataplarının yüzüne vurmuştur. Mehmetlerimize kurşun sıkan, vatandaşlarımıza zulmeden damgalı hainleri periyodik olarak ziyaret eden, sonra dönüp bu kez de malum bölücü teröristleri başkentlerinde ağırlayan ülke ya da ülkelerle bir güvenlik mimarisi altında, karşılıklı müttefiklik hukuku içinde bir araya gelmemiz nasıl mümkün olacaktır? Bir yanda elimizi sıkarlarken, diğer yanda sırtımıza hançer vurmalarına seyirci mi kalalım? Terör örgütleriyle silah çatanların, katillere yardım ve yataklık edenlerin sözüne nasıl güvenelim? İttifaklarına hangi mantıkla itimat ve itibar edelim? Finlandiya ile İsveç’in bekleme odasına alınması geldiğimiz bu aşamada akla yatkın en doğru seçenektir. Merhum Vatan Şairimiz Akif’in dediği gibi; Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle, Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle! Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! Üçüncü olarak, Kuzey Avrupa’nın mezkur iki ülkesinin NATO’ya girmesiyle ilgili hazırlık süreci, bir bakıma tehditleri Batı Avrupa’dan süpürme ve uzaklaştırma sinsiliğinden başka bir şey değildir. Bunu görüyoruz, bu sarih gerçeği fark ediyoruz. Batı Avrupa’ya yüklenen ağırlık Kuzeye kaydırılacaktır. Baltık Denizi ve mücavir bölgeleri askeri ve siyasi kutuplaşmalara havale edilecektir. Bu itibarla, Milliyetçi Hareket Partisi Finlandiya ile İsveç’in NATO üyeliğini zamansız, yersiz, gereksiz olarak değerlendirmekte ve soğuk bakmaktadır. 3- Türkiye’ye bazı NATO ülkeleri tarafından kısıtlama ve yaptırım uygulanmaktadır. ABD’yle süren stratejik sorunlar çözüm kulvarına hala girememiştir. F-16 savaş uçakları konusunda somut bir gelişme yoktur. F-15 savaş uçaklarını ağzına alan yoktur. Üstelik ABD, PKK/YPG’ye inatla, iştahla, isyan ettiren ilkellikle destek vermeyi sürdürmektedir. ABD Dışişleri Bakanı’nın, “fikir birliğine varacağımızdan eminim” demekten önce terör örgütleriyle fikir ve emel birliğinden ne zaman vazgeçeceklerini itiraf etmesi tutarlı ve ilkeli bir açıklama olacaktır. Biden yönetimi, geçtiğimiz hafta, ABD’lilerin terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de fiilen işgal ettiği bölgelere yatırım yapmalarının önünü açmıştır. Yani Suriye’ye uygulanan yaptırımlar terör örgütünün bulunduğu alanlarda geçerli olmayacaktır. Bu şu demektir: ABD, yani müttefikimiz, NATO’da beraber olduğu Türkiye’ye yaptırım uygularken, terör örgütlerini bundan muaf tutmuş, kollamış, pozitif ayrımcılık muamelesi yapmıştır. Bu küstahlık bize reva mıdır? Bu kadir bilmezlik bize hak mıdır? Bu kifayetsizlik meşru mudur? Böylesi kasıtlı ve kindar tutuma hangi vatan evladı tamam diyebilecektir? NATO’nun genişleme patikasına girebilmesi için Türkiye’nin tavrı belirleyicidir. Çünkü NATO kararı, 30 üye ülkeden her birinin müşterek şekilde vereceği oyun sonucudur ki, tüm kararlar oy birliğiyle somutlaşmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin kanaati bellidir: ABD’nin Batı’yı ve NATO ülkelerini konsolide etmek için fırsat gördüğü Ukrayna savaşı bitmeden, ateşkes ve barış rejimi temin ve tesis edilmeden NATO’ya yeni üye katılımı insanlığı yeni bir ateşe sürükleyecektir. Finlandiya ve İsveç’in muhtemel çok riskli NATO üyeliği, Avrupa’nın güvenlik haritasını kaotik ölçülerde güncellemekle kalmayacak, var olan dengeleri sarsarak Rusya’yı daha farklı ve kuvvet kullanımını provoke eden bir pozisyona taşıyacaktır. Herkesi uyarıyorum, bunun sonu ve sonucu barış değil, topyekûn savaştır. Türkiye barışın, huzurun, istikrarın, demokrasinin, insan hak ve hukukunun yanındadır, mazlumların da sonuna kadar davacısıdır. 19 MAYIS MESAJI Merhum Mithat Cemal Kuntay, Merhum Mehmet Akif’in çok yakın arkadaşıydı. Bir gün Akif’e, Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı ima ve işaret ederek bu defa nasıl inandığını sorar. Akif’in verdiği cevap etkileyicidir ve şu şekildedir: “Başımızdaki adamı kim görse inanırdı.” Yine bir keresinde söylediği şuydu: “Vallahi azizim, eğer Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılamazdı.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk yalnızca duygusuyla değil, yalnızca heyecanıyla değil; aynı zamanda akıl, sabır, ihtiyat, strateji, iman, denge, sorumluluk ve milli değerlerle hareket etmiş, hedeflerine kilitlenmişti. Zorluklar karşısında geri adım atan değil, üstüne üstüne giden, sonuç almak için direten, direnç gösteren azim ve irade sahibi bir kumandandı. Zulme ve zulmete boyun eğen değil, bunlara karşı direnen ve kazanan, başka seçeneği aklının ucuna getirmemiş bir siyaset dehasıydı. Mustafa Kemal, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’ni duyar duymaz, “bütün felaketlere rağmen ben, Türk’ün sesini işittirebileceği kanaatindeyim. Bu yolda işe başladım.” demişti. 13 Kasım 1918’de Adana treninden inip Haydarpaşa rıhtımına ayak basınca karşısındaki tablo içler acısıydı. Düşman donanması bayraklarını açarak İstanbul’a girmişti. Sahiller Levantenlerin sarhoş çığlıklarıyla, palikaryanın meydan okumasıyla çınlıyordu. Bu kahredici manzara karşısında bile ürkmedi ve dedi ki; geldikleri gibi giderler. Çok şükür, gün geldi aynen de dediği gibi oldu. Tutsak alınmış Anadolu’yu milletiyle tek nefes olarak ve emsalsiz bir kurtuluş mücadelesiyle haçlı bakiyelerinden birer birer temizledi, bağımsızlığımızı kazandırdı. Biliyordu ki, esir düşmüş insan yürüyen ıstıraptır. Bunu kabullenmedi, istilayı reddetti, zillete rıza göstermedi. Bu maksatla da 103 yıl önce Samsun’a çıktı, sönmeyecek meşaleyi tutuşturdu. Anadolu’ya taşınan bağımsızlık ülküsü ve mücadele azmi önce Havza’da alevlendi, Amasya’da körüklendi, Erzurum’dan yayıldı ve Sivas’tan tüm vatan sathında yankı buldu. Türk milleti, onun liderliğinde hürriyetini zincire vurmak isteyen zalim tutkulara karşı amansız ve acımasız bir savaş verdi. Bu savaş haklıydı, haysiyetliydi ve meşruydu. Bilinsin ki, 103 yıl önce, Türk milleti etnik topluluklar koleksiyonu olsun diye Samsun’a çıkılmadı. 103 yıl önce, etnik ve mezhepsel aidiyetler millet bilincinin önüne geçsin diye ilk adım atılmadı. Samsun’a Türk milletinin namus ve şerefini kurtarmak, kimseye muhtaç olmadan var olabilmesini sağlamak ve sağlama almak için ayak basıldı. Ne kadar övünsek azdır ve ne kadar gururlansak yetersizdir. Önemle altını çizmek isterim ki; Milli beka için gösterdiğimiz duruş ve kararlılığı siyaset icabı, zayıflık, acizlik zannederek göz ardı edenler, geçen yüzyılın başlarında milletimizi kurtaran ve devletimizi kuran kahramanları tıpkı dönemin işgalcileri gibi fark edememiş olanlardan başkası değildir. Bu bakımdan Türkiye'nin milli birliği ve kardeşliğinin devamı için sergilediğimiz sorumlu ve sağduyulu tutumu, öngördüğümüz uyarıları hiç kimse bir zaaf belirtisi olarak görmemeli, sonu ağır olacak hesap hatasına düşmemelidir. Milliyetçi Hareket Partisi 19 Mayıs ilkeleriyle bezenen, kurucu ve kurtarıcı bir fikre dayanan, işgal ve ihanete asla prim vermeyen, vermeyecek olan muhteşem bir millet eseridir. Biz damarlarımızda dolaşan kanın kudretinden şüphe duymayan bir duruşun neferleriyiz. “Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişi bizim irade bayrağımızdır. Türk tarihi övüncümüzün, milli ömrümüzün, daha büyük işler yapma azmimizin kaynağıdır. Şehit ve gaziler var oluşumuzun manevi sırrı ve güvenceleridir. 19 Mayıs’tan intikam ve 29 Ekim’in rövanşını aramak için pusuya yatmış köksüz ve işbirlikçiler önce bizi aşmak, bizi yenmek, bizi etkisiz hale getirmek mecburiyetindedir. Milliyetçi Hareket Partisi Samsun’a çıkan fikirdir, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Büyük Taarruz’da düşmanı mahv-ı perişan eden, önüne kattığı gibi kaçtıkları yere kadar kovalayan kahramanlığın varisidir. 19 Mayıs; teslimiyet belgelerini yırtıp atan cesaretin timsalidir. Aynı zamanda manda ve himaye çağrılarını düşmanla birlikte bozguna uğratan ilham ve istiklal sevdasının ta kendisidir. 19 Mayıs 1919 unutulmamış, unutulmayacak, unutturulmayacaktır. Cenab-ı Allah’ın himayesi ve aziz milletimizin fedakârlıklarıyla Samsun’da başlayan tarihi yolculuk gün gelmiş başkent Ankara’da Cumhuriyet’le birlikte taçlanmıştır. Ne var ki, geçen yıllar içinde Türk milletinin maruz kaldığı operasyonların ve hunhar saldırıların seyrinde bugüne kadar bir azalma, bir hafifleme, bir zayıflama olmamıştır. Milli ve manevi değerlerimizi tahrip ve imha etmek için bu defa da maşa kullanmaya heveslenenler dün alamadıkları sonuçları bugün almayı denemişlerdir. FETÖ maşadır, PKK/YPG maşadır. Zillet ittifakı da maşalığa dünden gönüllüdür. Hiçbir kötü ve aşağılık oyun başarıya ulaşamayacak, tehditler mesafe alamayacak ve bağımsızlık iradesi kırılamayacaktır. Elbette 19 Mayıs’ın; ‘Gençlik ve Spor Bayramı’ olarak kutlandığı dikkate alındığında, Türk gençliğine çok büyük görev ve sorumluluklar düşeceği de ortadadır. Gençlerimizin, dünün saygın hatıralarına mutlaka sahip çıkacağına, art niyetlilere ve bunlara çanak tutanlara fırsat vermeyeceğine yürekten inanıyorum. Temennim, her bir gencimizin huzurlu, mutlu ve gelecek kaygısı taşımadan hayatlarını sürdürmeleri, geleceğe hazırlık yapmalarıdır. Biz bunu sağlamak için varız, başarmaya da kararlıyız. Rivayet odur ki, zamanın Venedik büyükelçisi itimatnamesini sunmak için Payitahta gelerek Yavuz Sultan Selim’in huzuruna çıkar. Görüşmesi bittikten sonra ülkesine döner ve kiminle karşılaşmışsa cihan padişahının nasıl birisi olduğu sorusuna muhatap olur. Venedik büyükelçisi bu soruları “Yavuz Sultan Selim’i göremediğini”, söyleyerek geçiştirir. Bu defa da, huzura kabul edilmesine rağmen nasıl göremediği sorulur. Söz konusu büyükelçi bu sorular karşısında şu kulaklara küpe olacak cevabı verir: “kılıcı öyle parlıyordu ki yüzüne bakamadım.” Bunu duyan Hünkarımız çevresine şunları söyler: “Osmanlı’nın kılıcı parladığı sürece düşmanların başı daima eğik kalır. Amma Allah korusun, bu kılıç bir kınına girer de paslanmaya başlarsa, işte o zaman bu kafalar yavaş yavaş dikilir ve bize bir gün yukardan bakar.” Türk gençliği aklıyla, ahlakıyla, inancıyla, zekâsıyla, zarafetiyle, edebiyle, erdemiyle, cesaretiyle parlayan kılıçtır, tutan kalemdir, okuyan kabiliyettir, seven kalptir, sevilen kalenderliktir. Türk gençliği öz ufkumuz, göz nurumuz, gönül surumuzdur. Türk gençliğine en büyük hediyemiz bağımsız ve güçlü bir ülke, kutlu bir millet varlığı, parlak bir gelecek, iş ve aş sorunlarının tamamen çözüldüğü huzurlu ve güvenli bir ortam bırakmak olacaktır. Canları sağ olsun, kime oy verdikleriyle değil, onların gül yüzünü daha fazla nasıl güldüreceğimizin derdindeyiz. Gençlerimiz geleceğe yazılmış ve henüz açılmamış mesajımızdır. Hepsi var olsun, hepsi mutlu olsun, yolları ve bahtları da açık olsun. Bu vesileyle büyük Türk milletinin ve değerli gençlerimizin iki gün sonra karşılayacağımız 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı şimdiden kutluyorum. 103 yıl önce başlayan istiklal mücadelesi neticesinde, bizlere vatan kazandıran başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; Milli Mücadele kahramanlarına ve aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, muhterem anılarını hürmetle yâd ediyorum.

1 yıl önce

İbrahim Kalın'dan NATO diplomasisi: Türkiye'nin beklentileri karşılanmazsa süreç ilerlemez

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya Federal Şansölyesi’nin Dış Politika Danışmanı Jens Plötner, İsveç Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Robert Rydberg, Finlandiya Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı Petri Hakkarainen, Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Lovegrove ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’la talepleri üzerine telefon görüşmesi gerçekleştirdi. "KAYGILARIMIZIN GİDERİLMESİNE YÖNELİK SOMUT ADIM ATILMALI" İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvuruları bağlamında, Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygılarının giderilmesine yönelik somut adımların atılması beklentisi muhataplara iletildi. Türkiye’nin beklentilerinin karşılanmaması durumunda sürecin ilerlemesinin söz konusu olmayacağının altı çizildi. Görüşmelerde ayrıca, terör örgütü PKK/PYD/YPG ile FETÖ mensuplarının NATO üyesi ve diğer ülkelerdeki mevcudiyetine müsaade edilmesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı. Terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması ve terörün her türüne karşı birlik ve dayanışma ruhu içinde mücadele edilmesi gerektiği ifade edildi. "SAVUNMADAKİ HAKSIZ KISITLAMALAR KALKMALI" Savunma sanayii alanındaki haksız ihracat kısıtlamalarının kaldırılması ve müttefiklerin birbirine yaptırım uygulamaması konusunda Türkiye’nin ilkesel duruşu ve beklentisi dile getirildi. Ukrayna savaşının diplomasi ve müzakere yoluyla sona erdirilmesi ve özellikle gıda güvenliğine yönelik tehditlerin ortadan kaldırılması için atılabilecek adımlar ele alındı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO resti: "Hayır" diyeceğiz

Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla gençlerle bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya başvuru süreciyle ilgili konuşan Erdoğan, "Bunlar terör odaklarını kendi ülkelerinde barındıranlar. PKK/YPG'ye destek verenlere 'evet' diyemeyiz. İsveç tam bir terör yuvası. Bir ülke hayır diyorsa NATO'ya alamazlar" açıklamalarında bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesinde düzenlenen "Kütüphane Söyleşileri" programında, Türkiye'nin farklı illerinden gelen gençlerle bir araya geldi. Erdoğan sosyal medya hesabından yapılan paylaşımla, "Gençlerimizle gerçekleştirdiğimiz Kütüphane Söyleşilerimizde NATO'nun genişlemesiyle ilgili meseleleri etraflıca ele aldık. Yaklaşımımızı açık yüreklilikle gençlerimize de izah ettim." ifadeleri kullanıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde düzenlenen "Kütüphane Söyleşileri" kapsamında farklı şehirlerden gençlerle bir araya geldi. Bir gencin, "İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusundaki olumsuz beyanatta bulunmuştunuz. Bunu açıklayabilir misiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, NATO ile ilgili adımda, İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye'deki terör odaklarını kendi ülkelerinde barındırdığını belirtti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "PKK'ya YPG'ye bu denli ülkelerinde ev sahipliği yapacaklar, yürüyüşse yürüyüş, paçavralarını köprü üstlerine, her yere asacaklar. Bunlar, ülkemdeki terör kaynaklarını teşvik edip, bunlara ciddi manada parasal destekler de verip, bunlara silah desteği veren bu ülkeler. Kendilerine de söyledik." NATO'nun bir güvenlik teşkilatı olduğunu, böyle bir güvenlik teşkilatı içerisinde terör örgütlerini destekleyen ülkelerin olmasını kabullenemeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Geçmişte girenler girdi. Bunun için de işte Almanya, Fransa var. Yunanistan ve Fransa zaten girip çıkmışlardı ama sonra maalesef o dönemin Türkiye'deki yönetimi bunların önünü açtı ve bunlar tekrar NATO'ya geri dönebildiler. Geri döndüler de ne oldu? Örneğin şu anda Dedeağaç'ta Amerika üs kurdu. Yunanistan'ı söylüyorum." şeklinde konuştu. Erdoğan, FETÖ'nün Yunanistan üzerinden Avrupa'ya seyahat ettiğini, kendilerine verdikleri teröristlerin isim listesini görmezden geldiklerini, bunları hala korumaya devam ettiğini bildirdi. Muhatapların, "Efendim işte talepleriniz nedir, bilelim ona göre İsveç'ten ve Finlandiya'dan bunları isteyelim." dediğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Biz bir kez sokulduğumuz delikten bir daha sokulmayı düşünmüyoruz. Yunanistan'da bunu yaşadık. Biliyoruz ki İsveç de Finlandiya da bize aynı numarayı çekecekler. Niye böyle bir gaflete düşelim ki? Kusura bakmasınlar. NATO'da tam ittifak gerekiyor. Bir ülke 'hayır' derse NATO ittifakı içerisinde ne yapamazlar, o ülkeyi alamazlar. Bizim de şu anda bu konuyla ilgili kesinlikle, bu iki ülke hakkında, hele hele İsveç, kesinlikle tam bir terör odağıdır, terör yuvası. Bunlar silah noktasında yaptırım da uyguladılar bize. Yunanistan'a geliyoruz. Batıya, 400 milyar avro borcu var, hala Batı bunlara silah desteği veriyor. Amerika'nın üs kurmasına müsaade ediyor. Bir taraftan da bizimle görüşmelerinde 'sizinle aramızdaki münasebetleri geliştirmek istiyoruz şöyledir, böyledir' diyorlar. Bunu derken kalkıp Kıbrıs ile ilgili 'iki devletli çözüme olumlu bakmıyoruz' diyor. Senin olumlu bakmadığın şeye bizim olumlu bakacağımızı kim söylüyor. Kusura bakma. Biz de eğer 85 milyonluk Türkiye isek geçmişte bu ülke bu delikten bir kez sokuldu ama bu delikten tekrar bir daha sokulmayı kesinlikle istemiyoruz. Onun için de kararlı bir şekilde bu politikamızı sürdüreceğiz. NATO'ya Finlandiya ve İsveç'in girmesine 'hayır' diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik. Yolumuza bu şekilde devam edeceğiz." "GEREK RUSYA GEREK UKRAYNA'YLA İLGİLİ DENGE POLİTİKASI GÜDÜYORUZ" Erdoğan, "Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında sürdürdüğünüz ilkeli ve tarafsız bir tavır vardı. Bu tavır sonucunda özellikle Rusya ve Batı'dan herhangi bir baskı oldu mu? Olduysa Türkiye bununla nasıl başa çıktı?" sorusu üzerine, şu ifadeleri kullandı: "Gerek Rusya gerek Ukrayna'yla ilgili denge politikası güdüyoruz. Bu politikada ne Sayın Putin'le ne Zelenskiy ile bağları koparıp atmaya asla niyetim yok. Sayın Putin ile de Zelenskiy ile de telefon diplomasimi sürdürüyorum. Özel temsilci mi onlara gönderdim, gönderiyorum Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde bunu devam ettireceğiz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni bir dünya savaşının çıkmasının ne bölgeye ne de dünyaya hiçbir faydasının olmayacağını dile getirdi. Şu anda Ukrayna'dan olan göçün ortada olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti: "Öbür tarafta bu işin Rusya'ya Ukrayna'ya olan maliyetleri ortada. Bir taraftan da bizim her iki tarafla değişik bağlarımız var. Bugün Rusya ile nükleer enerjide bir adımımız var. Önümüzdeki yıl içinde inşallah Akkuyu Nükleer Santrali'ni bitirip, açacağız. Bizim için çok çok ciddi bir kaynak. Öbür taraftan Ukrayna ile ilgili adımlarımız var. Şu anda kullandığımız doğal gazın yüzde 50'sini Rusya'dan temin ediyoruz. Şimdi bunlar bizim için stratejik önemde münasebetlerdir. Bu münasebetlerimizi kesip atamayız. Ukrayna ile gıda, hububat vesaire alanlarında birçok ortaklığımız var. Bunları da aynı şekilde devam ettiriyoruz. Bölgede bir istikrar unsuru olacak devlet varsa bu da Türkiye'dir. Bunu korumak zorundayız." ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI Millet Bahçesi herkesi çok mutlu edecek. Hafta sonlarını geçirebilecek aileler olacak. O bölge millet Bahçesi noktasında fakir. Ağacı ve yeşili ile çok güzel bir nokta olacak. Şehir hastanesi ve yeşili ile o bölgede güzel bir proje hayata geçecek.

1 yıl önce

İsveç ve Finlandiya’nın NATO adımı... AK Parti Sözcüsü Çelik: Ambargo kabul edilemez, terör örgütüne desteği kesin

İşte Çelik'in açıklamasından önemli satırbaşları: Böylesi önemli günü, İstiklal mücadelesi için kilit taşı önemindeki günün gençlerimize atfedilmiş olması da ayrı bir kıymete sahiptir. Bu büyük bayramımızı kutluyoruz. Atatürk'ün ve milli mücadelenin o gün için gösterdiği kararlılığın bugün içinde aynı yol göstericiliğe sahip olduğunu görüyoruz.  ÖZLEM SARIKAYA YURT'UN VEFATI Çok değerli bir meslektaşınızı kaybettiniz. Özlem Sarıkaya Yurt'u kaybettik genç yaşta. Bu hepimizi çok üzdü. Allah rahmet eylesin. 18-20 Mayıs günleri tarihi açıdan çok önemli bir gün. Kırım Tatarlarının yaşadıkları trajedinin yıl dönümü. Bugün de verilen mücadelenin aynı şekilde devam ettiğini görüyoruz. Kırım Tatarı kardeşlerimizin hepimizin şehidi olan kardeşlerini rahmetle anıyoruz.  İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO'YA ÜYELİK BAŞVURUSU Bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği tartışılıyor. AK Parti açısından NATO sürecinin ilkelere bağlı olarak yürütülmesi her zaman önemli oldu. Türkiye'nin terörizmle mücadelesinde aynı desteğin verildiğine şahit olmadık. Sizin terör örgütlerine verdiğiniz destekler bize dönük saldırı olarak ortaya çıkıyor. Düşmanlarımıza verilen destek hiçbir şekilde kabul edilemez. Türkiye, açık bir talepte bulunuyor. NATO'ya yeni üye olacak devletlerin her halükarda terörle bağını kesmesi gerekir. Lüksemburg Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları meseleyi hiçbir şekilde anlamadığını gösteriyor. Yarın bir gün bir NATO üyesi olan ülke, Türkiye'yi tehdit eden bu davranışlara devam ederse NATO içinde karar alınamaz, Türkiye veto eder. En baştan prensiplere uygun şekilde bu üyeliklerin ele alınması gerekir. İsveç'in Haseke'de örgütün alt yapı çalışmalarına destek verdiği görülüyor. NATO güvenlik örgütüdür. Siz doğrudan NATO üyesi olan ülkenin terör hedefi olarak gösterdiği yapılarla temas içindesiniz. Bu örgütler sizin ülkeniz içinde para topluyor, bu para silah olarak örgüte dönüyor, Türkiye'ye karşı tehdit uyguluyor. Hem NATO içindeyiz hem de bize silah ambargosu uyguluyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez. Gerçek güvenlik tehditleri karşısında sağlıklı bir değerlendirmeleri yok. Türkiye, NATO içinde görevlerini en üst düzeyde yerine getirmiş devlettir. Bize karşı ambargo uygulanması gibi tavır kabul edilemez. Türkiye, NATO'ya üye olmak isteyenlerin NATO'nun prensiplerine uygun olarak davranmasını istiyor. Bu terör örgütlerine destek vermeyi kesmenizi istiyoruz. Türkiye, NATO'nun genişlemesine ilkesel olarak hiçbir zaman karşı çıkmadı. Hatta İsveç ve Fİnlandiya’nın NATO’ya üyeliğiyle ilgili bir problemi olmadı. Problem bugün onların terör örgütlerine verdiği destekle ilgilidir. Net bir tablo var ama AK Parti kürsüsünden verdikleri desteği, fotoğraları paçavralarını göstermeyi uygun görmedik. Fransa'nın çimento firması var. Bu firmanın hem PKK/YPG'nin yeraltı sığınaklarını yaptığı ortaya çıktı, hem de bu firmanın DEAŞ terör örgütü ile bağlantıları çıktı. En son Paris Temyiz Mahkemesi, bu firmanın insanlığa karşı suç işlemek bakımından karşı karşıya olduğu soruşturmanın devamına karar verdi. Bu ülke NATO ülkesi, DEAŞ'la işbirliği ortaya çıkacak. Bize saldıran bir terör örgütünün sığınaklarını bir NATO ülkesinin firması yapacak. Biz Suriye'deki Türkmen kardeşlerimize yardım yaparken o zaman arşivlere bakmak lazım yardımların DEAŞ'a gittiğini söyleyenlerin şimdi bu özeleştiriyi yapması lazım. Hepsinin arkasında bu firmalar çıkmış oldu. ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI Bunlar defalarca açıklandı. Daha önce bu benimdi çalmışlar dedi. Şimdi seferberlik halinde buna karşı çıkıyor. Böylesine çelişkili, tutarsız, çevre bilincinden kopuk herhangi bir yaklaşım olabilir mi? Bunu tutup Atatürk’ü istismar ederek Atatürk’ün isminin verildiği yerin yıkılması olarak gösteriyorlar. Siyasette bugüne kadar Atatürk istismarcılarının yaptığı kötülüğün haddi hesabı yoktur. Taksim’in ortasına muhteşem eser yapıldı ve adı Atatürk Kültür Merkezi'dir. . Kimse kendi yaptığı kötülüğe Atatürk'ü kalkan yapmaya kalkmasın. Oraya 132 bin 500 ağaç dikilecek. Yürüyüş yollarıyla her türlü vatandaşımıza hizmet edecek yaklaşımla bu hayata geçirilecek. ADANA'DA YAPILACAK GENÇLİK ŞÖLENİ İki günden az zaman kaldı. Bütün Türkiye'deki gençleri Cumartesi günü Adana'ya bekliyoruz. Gençlik şöleni gerçekleştireceğiz. 8 yıl ara vermiştik. 81 ilden genç arkadaşlarımız gelecek. Saat 17:00 gibi başlayacak. Genç kardeşlerimizi Cumhurbaşkanımızla buluşmaya bekliyoruz.  EN ÖNEMLİ MESELE TERÖRE VERİLEN DESTEK En önemli mesele teröre verilen destek. İsveç ve Finlandiya'da öteden beri terör örgütlerinin yoğun faaliyet yaptığı, hem PKK'nın hem FETÖ'nün üst düzey yöneticilerini barındırdığı açık ve net. Bu teröristler açıkça istedikleri propagandaları yapabiliyorlar. Doğrudan İsveç hükümetinin gönderdiği silahlar PKK cephanelerinde çıkıyor. Biz PKK'nın herhangi bir yerini yok ettiğimizde, cephanesini bulduğumuzda içinde Avrupa ülkesinin silahını gördüğümüzde burada ilkesizliğin adını koyuyoruz. ABD ve Fransa’yı da uyarıyoruz. Siz kendi ülkelerinizin vatandaşlarınızdan silah toplayıp kendi ülkemin vatandaşlarını öldüren örgüte göndereceksiniz... Çelişkiyi gidermesi gereken onlardır. MESELE TÜRKİYE'NİN İKNA EDİLMESİ DEĞİL Biden'ın ülkemize gelip gelmemesi kendi takdiridir. Mesele Türkiye'nin ikna edilmesi değildir. Mesele yeni üye olmak isteyenlerin terör örgütlerine verdiği desteğin kesilmesi için o ülkelerin ikna edilmesidir.  Eğer bir genişlemeden bahsediliyorsa buna aday olan ülkelerin terör örgütlerine verdikleri desteği kesmeleridir. Türkiye’nin haklı güvenlik gerekçeleri tatmin edildiğinde zaten mesele yoktur. MİÇOTAKİS'İN ABD KONGRESİ'NDEKİ KONUŞMASI Miçotakis'in orada kendi ulusal tarihini Amerikan tarihine referans verilerek anlatma biçiminin Yunan medyasında da nasıl eleştirildiğini gördük. Hangi kongrede kim, ne için alkışlanmış bu çok önemli değil. Ama burada bazı çelişkiler var. Biz tabii Amerikan senatosunu önemsiyoruz. Bir kongrede bir müttefikinizin başka bir müttefikinize söz söylediğinde alkışlanması çok doğru değil. Herhangi bir komşumuz utanç verici bir şeydir, gidip de başka parlamentolarda Türkiye'ye silah vermeyin diye yalvarmak hiçbir şekilde saygıdeğer bir durum olarak görülemez. Adalar üstünde uçuş dediğiniz şey sizin hava kuvvetlerinizin yaptıkları karşısında hava kuvvetlerimizin verdiği cevaptır. Yunanistan Sahil Güvenliği ve FRONTEX göçmenlerin botlarını şişleyerek Akdeniz'de bu kadar insanın ölmesine yol açtı. Bu sorgulanmış mıdır? Kıbrıs meselesinde de hakkı gasp edilen KKTC'dir. KKTC egemen bir devlettir, onlar duymasa da bu böyledir. Türkiye ile konuşacaklar, Türkiye ile meselelerini çözecekler. İsterse dünyanın bütün parlamentolarında alkışlansınlar.  ASGARİ ÜCRETE TEMMUZ'DA ZAM GELECEK Mİ? Çalışma Bakanımız düzenli olarak açıklıyor. AK Parti olarak gelen talepleri değerlendiriyoruz. Zamanlaması henüz Çalışma Bakanlığı tarafından hangi takvimde yapıyorlar, onlar için bir şey söylemek için erken. Çeşitli sosyal kesimlerden iletilen talepler son derece sıkı bir takiple değerlendiriliyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Teröre destek verenlerin NATO üyesi olmalarına evet demeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, "Bu terör örgütlerinin belgeleri bizde olduğuna göre bunun mağduru da biz olduğumuza göre, NATO'ya üye olmalarına evet demeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: Türkiye-Kolombiya arasında ne gibi ilişkiler olabilir birinci derecede bunları görüşeceğiz. İkinci adım bölgesel konular olacaktır. Bir diğer önemli konu da dünyada terörün farklı boyutları var ama biri de uyuşturucu kaçakçılığıdır. Bunu da görüşeceğiz. Görüşmeden sonra da ikili olarak yapacağımız açıklamalar olacaktır. Her şeyden önce terörle mücadele sati bir kavram değildir. Kuşatıcılığı çok çok geniştir ve bizim PKK ile mücadelemiz aynı zamanda AB'nin PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmesine şimdi ayrı bir kılıf uydurdular. Terör örgütü olarak kabul ettiklerini söylediler peki YPG'yi neden terör örgütü olarak kabul etmiyorsunuz. YPG, PKK'nın doğurduğu bir terör örgütüdür. ABD bile bunlara görüşme noktasında birçok fırsatlar tanıyor. Başta Almanya olmak üzere İsveç'inde de Fransa'sında da hepsinde bu terör örgütleri her türlü gösteriyi yapıyor mu, yapıyor. Bunları biz kendilerine anlattığımız gibi, ikili görüşmelerde de hep anlattık, belgeler sunduk. Bakın bunlar terör örgütüdür, işledikleri suçlar ortadadır. "NATO'YA ÜYE OLMALARINA EVET DEMEYECEĞİZ" Bugün Hollanda Başbakanı ile geniş bir görüşme yaptık. İngiltere'nin de görüşme talebi var. NATO Genel Sekreteri ile de görüşeceğiz. Telefon diplomasisine devam edeceğiz ama açık ve net söylüyoruz bu terör örgütlerinin belgeleri bizde olduğuna göre bunun mağduru da biz olduğumuza göre, NATO'ya üye olmalarına evet demeyeceğiz."

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 17 18