25 Nisan Perşembe 2024
1 yıl önce

ABD basını, Türkiye'nin NATO'daki varlığını yazdı

Türkiye, Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesine ilişkin diplomatik çabalarıyla dikkat çekiyor. Ankara ayrıca, İsveç ile Finlandiya'nın NATO üyeliğine, terör örgütü unsurlarının bu ülkelerdeki varlığı nedeniyle karşı çıkarak, somut adımlar atılmasını istiyor. ABD basınından The Hill gazetesi, NATO'daki duruma ilişkin bir analiz yayınladı. "Biden'ın birlik mesajını karmaşık hale getirdi" Yazıda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılmalarına karşı çıkarak ABD ve müttefiklerini "hayal kırıklığına uğrattığı" görüşü paylaşıldı. Bu durumun, ABD Başkanı Joe Biden'ın, Ukrayna savaşı nedeniyle Moskova'ya göndermek istediği "birlik mesajını karmaşık hale getirdiği" savunuldu. "Türkiye barış görüşmeleri için tek mekan" "Moskova'ya karşı diplomatik zafer, Erdoğan'ın İskandinav ülkelerinin terör gruplarını barındırdığı suçlamalarıyla gölgelendi" şeklinde ifadeye yer verildi. NATO üyelerinin, Türkiye dahil, yeni katılımları oy birliğiyle kabul etmesi gerektiği hatırlatılarak, şöyle denildi: "ABD, Ankara'nın, Kiev ile Moskova arasındaki barış görüşmesine ev sahipliği yapmak için tek mekan olduğunu kabul ediyor." "Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olmak bizim çıkarımıza" Senatör Ben Cardin, "Türkiye önemli bir NATO müttefiki. Türkiye'de çok önemli askeri tesislerimiz var. Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olmak bizim çıkarımıza." diye konuştu. Cardin ayrıca, Ankara'nın Ukrayna konusunda "iyi bir ortak olduğunu" sözlerine ekledi.

1 yıl önce

ABD merkezli dergi Türkiye'nin NATO'dan çıkarılmasını istedi

Rusya'nın Ukrayna saldırılarının ardından İsveç ve Finlandiya, NATO'ya katılmak için resmi başvuruda bulundu. Askeri ittifak çatısı altında olası "Rus tehdidi" karşısında kendilerini korumaya almayı planlayan iki İskandinav ülkesi, terör örgütü unsurlarını barındırdıkları gerekçesiyle Türkiye'nin direnciyle karşılaştı. "Türkiye'yi NATO'dan çıkaralım" çağrısı yaptılar Ankara, her iki ülkeden de terörle aralarına net çizgiler çekmesini isterken, ABD merkezli National Review dergisinde dikkat çeken bir yazı yayınlandı. "Türkiye'yi NATO'dan atma vakti" başlıklı yazıda, askeri ittifakın ikinci büyük ordusuyla ilgili karalama kampanyası başlatıldı. "İsveç ve Finlandiya'yı barındıran..." Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile "açık sözlü olunması gerektiği" belirtilerek, "İsveç ve Finlandiya'yı barındıran ancak Türkiye'yi dışlayan bir NATO, Türkiye'yi içeren ancak İsveç ve Finlandiya'yı dışarıda tutan bir NATO'ya tercih edilir." şeklindeki görüş savunuldu. Ankara'nın açıkça hedef alındığı yazıda, "Türkiye'nin gitme vakti geldi." ifadesi kullanıldı. "Kuzey Atlantik Anlaşması'nı imzalamaya hazırlar" Rus güçlerinin Ukrayna'ya saldırıları sonrası Finlandiya'nın, "nihayet NATO'da resmen yer alma zamanının geldiğine karar verdiği", Finlandiya'yı takip eden İsveç'in de Kuzey Atlantik Anlaşması'nı imzalamaya hazır olduğu kaydedildi. Erdoğan: Kesinlikle tam bir terör yuvası Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, "NATO’ya Finlandiya ve İsveç’in girmesine 'hayır' diyeceğimizi ilgili arkadaşlarımıza söyledik, yolumuza bu şekilde devam edeceğiz." diye konuşmuştu. NATO'nun bir güvenlik kuruluşu olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Hele hele İsveç, kesinlikle tam bir terör odağıdır, terör yuvası. Bunlar silah noktasında yaptırım da uyguladılar bize." demişti.

1 yıl önce

CHP'li Ünal Çeviköz, Türkiye'nin NATO tavrını Finlandiya'ya şikayet etti

İsveç ve Finlandiya NATO üyesi ülkeler arasında yer almak isterken, Türkiye ise iki İskandinav ülkesinden teröre karşı net tavır takınmaları talebini yüksek sesle dile getiriyor. CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz ise Ankara'nın tutumuna ilişkin şikayetini Finlandiya medyasına anlattı. "Finlandiya'nın NATO üyeliğini desteklemeye hazırız" Rusya'nın son saldırılarının, Finlandiya'nın yaşadığı güvenlik endişelerini haklı çıkardığını belirten Çeviköz, Finlandiya'nın NATO üyeliğini desteklemeye hazır olduklarını söyledi. Çeviköz, Helsingin Sanomat gazetesine verdiği demeçte, Finlandiya'nın, Türkiye'nin güvenlik endişelerine yeterli hassasiyetle yanıt vermediğini, ancak bunun, Finlandiya'nın NATO üyeliği başvurusuna müdahale etmek için bir neden olmaması gerektiğini savundu. "Bazı PKK'lılar Finlandiya'ya kaçmış olabilir" 69 yaşındaki emekli büyükelçi, "Bazı PKK'lılar Finlandiya'ya kaçmış olabilir. Kim olduklarını bilmiyorum. Ama her ne ise, bu Türkiye'nin doğrudan Finlandiya ile ilgilenmesi gereken ikili bir sorun." dedi. "Erdoğan için dış politikada açık bir taktik hata" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da eleştirmeye çalışan Çeviköz, "Bu konuyu Finlandiya'nın NATO üyeliğine engel olarak gündeme getirmek, Erdoğan için dış politikada açık bir taktik hata. NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler almasına şaşmamalı." ifadelerini kullandı. "Finlandiya NATO'ya girecektir" Öte yandan Ünal Çeviköz, Finlandiya ile ilgili NATO tartışmalarına işaret ederek, "Finlandiya NATO'ya girecek ve Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olacaktır." diye konuştu. Çeviköz'e göre, Türkiye, terör tehdidine ilişkin doğrudan NATO ile irtibat halinde olmalı.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten CHP'nin NATO açıklamasına sert tepki: “Haksız tepkiyi olağan karşılayan bir zihniyet bu”

AK Partisi Sözcüsü Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi: "CHP adına yapılan açıklamada, Türkiye'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği hakkında teröre destek konusunu gündeme getirmesine 'taktik bir hata' denmiş. CHP adına yapılan açıklamada, NATO gibi bir güvenlik örgütü içinde güvenliğimize zarar veren ülkelerin bulunmasına karşı çıkmamız ve NATO'ya üyelik için teröre desteği kesmelerini istememiz, kusur olarak görülüyor. Cumhuriyetimizi ve demokrasimizi korumak için teröre karşı kararlı durmak zorundayız. Bu bir milli egemenlik ve milli güvenlik kararlılığıdır. Uluslararası güvenlik için beraber çalıştığımız NATO'ya üye olmak isteyen ülkelerin teröre destek vermemesini istemek temel hakkımızdır. CHP adına buna karşı çıkılması, Türkiye'yi her önüne gelene otomatik onay veren iradesiz bir ülke gibi göstermektir. Bunun, 12 Eylül darbe yönetiminin Yunanistan'la ilgili yaptığı yanlıştan farkı yoktur. Türkiye'nin tutumuna dair CHP adına yapılan değerlendirmede, 'NATO ortaklarımızdan güçlü tepkiler alınmasına şaşmamalı' gibi bir ifade kullanılması ise son derece yakışıksızdır. Kendi ülkesine başka ülkelerin gösterdiği haksız tepkiyi olağan karşılayan bir zihniyettir bu."

1 yıl önce

Bakan Çavuşoğlu'ndan İsveç ve Finlandiya'ya: NATO'ya üye olmak istiyorlarsa terörle bağlantılarını kesmek zorundalar

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye-Romanya-Polonya Dışişleri Bakanları Üçlü Toplantısı’nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Çavuşoğlu, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin olarak, "Türkiye’nin bu süreçteki tutumu gayet açık, net. Türkiye, NATO’nun açık kapı politikasını her zaman desteklemiştir. Bu konuda NATO içerisinde geçmişte farklı görüşler olmuştur. Ama Türkiye’nin tutumu her zaman açıktır. İkincisi bu iki ülkenin adaylığı ile ilgili Türkiye’nin koyduğu rezervin sebebi çok açıktır. Bu iki ülkenin terör örgütleri ile PKK/YPG, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütleri ile ilişkileri ve o terör örgütlerine yaptıkları destek. Sonuçta NATO’nun güvenliği, NATO içinde dayanışma hepimiz için önemli, tüm müttefikler için geçerlidir. Müttefik olmak isteyenler için de geçerlidir. Biz Finlandiya ve İsveç’in güvenlik endişelerini anlıyoruz ama NATO içinde birçok müttefiğimizin açık biçimde söylediği gibi herkesin Türkiye’nin de meşru güvenlik endişelerini anlaması gerekiyor. O nedenle zaten terörle mücadelenin net şekilde stratejik konseptte yer almasını istiyoruz. Sonuçta bizim niye karşı çıktığımızı herkes biliyor" ifadelerini kullandı. 'Bizim beklentimiz imkansız değil' İsveç ve Finlandiya heyetlerinin Ankara’ya gelerek konuyla ilgili görüşmelerin yapıldığını vurgulayan Bakan Çavuşoğlu, "Bu toplantıda açık net şekilde iki ülkenin PKK/YPG başta olmak üzere FETÖ, DHKP-C terör örgütlerine verdikleri destek ve o ülkelerdeki terör örgütlerinin mevcudiyeti ile ilgili bilgiler, belgeler bir kere daha paylaşıldı. Ayrıca bu iki ülkeden beklentilerimizi somut bir şekilde ortaya koyan bir yazılı belge her iki heyetle paylaşıldı. Heyetler bu belgeleri aldılar, başkentlerine döndüler. Şimdi bu ülkelerden cevap bekliyoruz. Somut adımlar atması yönünde cevaplarını bekliyoruz. Bu adımların atılması gerekiyor. ’Zaman içinde Türkiye’yi nasıl olsa ikna ederiz, dostuz, müttefiğiz’ gibi yaklaşım doğru bir yaklaşım olmaz. Bu ülkelerin somut adım atması gerekiyor. Bizim beklentimiz imkansız değil. Teröre verdikleri desteği kesmek zorundalar. NATO gibi bir ittifaka üye olmak istiyorlarsa kesmek zorundalar" şeklinde konuştu. 'Yunanistan, Makedonya’dan ismini değiştirmesini istedi' Makedonya’nın NATO üyelik sürecini hatırlatan Bakan Çavuşoğlu, "Makedonya’nın NATO’ya üyeliği kaç sene sürdü. 11 yıl sürdü. Neden? Çünkü Yunanistan, Makedonya’dan ismini değiştirmesini istedi. Kuzey Makedonya oldu, ondan sonra NATO üyesi olabildi. Yani biz bir ülkeden ismini değiştirmesini istemiyoruz. Şu anda Avrupa Birliği içerisinde bazı üye ülkelerin Kuzey Makedonya’nın müzakere tarihi alabilmesi için ortaya koyduğu ön şartlar kabul edilebilir bile değil. Biz bir ülkenin isminin de değiştirilmesini istemiyoruz. Bir ülkeye ’aslında siz Türktünüz, bunu kabul edin’ de demiyoruz. Bizim talebimiz gayet meşru, net. Bu ülkelerin teröre yönelik desteği kesmeleri gerekiyor. Ayrıca bize yönelik savunma sanayii kısıtlamalarının sonlandırılması gerekiyor. Bu tür kararlar dostlara ve müttefiklere karşı alınmaz. Maalesef NATO içinde böyle ülkeler de var. Düşmanlara karşı alınan kararlardır. Gayet açık, net. Umarım Finlandiya ve İsveç mesajlarımızı gayet iyi anlamıştır. Diğer müttefik ülkelerin de bu iki ülkeyi Türkiye’nin endişeleri ile ilgili somut adım atma yönünde teşvik etmesi gerekiyor" açıklamalarında bulundu.

1 yıl önce

İsveç medyası teröre destek veren hükümete yüklendi: NATO'ya giremezsek sorumlusu hükümet olacak

İsveç'in NATO üyeliği başvurusu ile ilgili tartışmalar devam ederken ülke medyası, İsveç hükümetinin, terör örgütü PKK/YPG ile iş birliğini mercek altına aldı. İsveçliler de sosyal medyada hükümetin politikalarını eleştirdi. İsveç'in NATO üyeliği başvurusu konusundaki tartışmalar devam ederken, Expresen Gazetesi, İsveç başbakanı ile terör örgütü PKK/YPG’ye desteği ile bilinen bir milletvekilinin ilişkisine yer verdi. Gazete, mevcut İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'un, başbakan olabilmesi için parlamentodan yeterli oyu, terör örgütü destekçisi vekil Amineh Kakabaveh ile yaptığı anlaşma sayesinde aldığına dikkati çekti. Haberde bu durumun Türkiye’nin gözünden kaçmadığı belirtildi. "NATO ÜYELİĞİ GERÇEKLEŞMEZSE BUNUN SORUMLUSU İSVEÇ HÜKÜMETİ" İsveç’in Dagens industri gazetesi de, Sosyal Demokratlar partisi ile Kakabaveh arasında kriz çıktığını duyurdu. İsveçliler ise sosyal medyada hükümetin politikalarını eleştirdi. Sosyal medyada paylaşılan mesajlarda, NATO üyeliği gerçekleşmezse, bunun sorumlusunun İsveç hükümeti olacağı vurgulandı.

1 yıl önce

AK Parti'den CHP'ye İsveç ve Finlandiya tepkisi: NATO Genel Sekreteri'nin hassasiyeti kadar bir hassasiyet göstermediler

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: Kadın cinayetleri konusu içimizde kanayan bir yara. Bir türlü gündemden düşmüyor. Yasalar çerçevesinde yapılacak mücadele, siyaset olarak üzerimize düşeni yaptık. Bu bir farkındalık seferberliğidir. Her alanda çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. DİYARBAKIR ANNELERİNİN EYLEMİ Diyarbakır annelerinin eylemi bininci günü aştı. Bu eylem dünyanın en büyük vicdan eylemine dönüştü. Annelerin verdiği mücadele son derece önemli bir vicdan nöbeti olarak bininci gününü geçmiş durumda. İnşallah bütün annelerin evlatlarına kavuşmalarını diliyoruz. "HAREKATLAR SÜRDÜRÜLECEKTİR" Terör örgütlerinin yok edilmesi için açık ve net tavır defalarca Cumhurbaşkanımız tarafından söylenmiştir. Hem yurt içi hem yurt dışı fiili kararlılık gösterilmiştir. Bundan sonra da Cumhurbaşkanımız açıkladığı gibi bu harekatlar sürdürülecektir. BAKÜ'DEKİ TEKNOFEST Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte çok önemli bir etkinliğe katıldık. Bakü'de TEKNOFEST gerçekleşti. İlk defa Türkiye toprakları dışında gerçekleşmesi bu şekilde mümkün oldu. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bu bir zihniyet devrimi. Sayın Aliyev'in ev sahipliğiyle gerçekleşti. Sayın Selçuk Bayraktar yaptığı konuşmada gençleri yeni hedeflere yönlendirilmesi çok iyi oldu. Aziz Sancar hocamız da bahsetti. Esas olan zihniyet devriminin arkasından gelen Karabağ zaferinin taçlanması için kültürel, ekonomik, teknolojik alanda yeni zaferlere bu genç kardeşlerimizin vasıtasıyla imza atılacak olmasıdır. KILIÇDAROĞLU'NUN VAKIF İDDİALARINA TEPKİ Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında bir harekattan bahsetmesinin hemen ertesinde sayın Kılıçdaroğlu'nun sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağını söylemesi çok büyük bir sorumsuzluk olmuştur. Bu yabancıların diliyle etiketlemek olmasıdır. Bu yabancıların zamanlamasına baktığında Türkiye önemli bir dış politika müdahalesi gerçekleştiğinde, iç ve dış siyasette yeni bir reform ortaya çıktığı zaman olmuştur. CHP'de çok temel konularında ayrılıklarımız olabilir. Fakat CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan Türkiye'nin milli güvenliği konusunda her zaman hassas olmuştur. Bunun tekniği, stratejisi konusunda, nasıl gerçekleşeceği konusunda ayrışabiliriz ama bu hassasiyeti göstermişlerdir. İlk defa CHP koltuğunun bu şekilde istismar edilmesi hem CHP hem de Türkiye için bir ilktir. Sayın Kılıçdaroğlu'nun önüne bir belge getirildiğinde bunun önünü, arkasını iyi sorgulaması lazım. Kendisini bu duruma düşürmemelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 'biz harekat gerçekleştireceğiz' demesinden hemen bir iki gün sonra oluyor bu. "BUNDAN RAHATSIZ OLAN ÇEVRE FETÖ ÇEVRESİDİR" Vatandaşlarımız öğrenci olarak, iş bulmak için başka ülkelere gittiğinde FETÖ'cüler istiyor ki kendilerinin organizasyonlarına muhtaç olsunlar. Bunlar kendilerini değişik kimliklerle gösterebilirler. Bunlara karşı sivil toplum örgütleri, Türkiye Cumhuriyeti birtakım imkanlar yaratıyorsa, meşru bir biçimde yurt açıyorsa bundan memnuniyet duyulması gerekir. Bundan rahatsız olan çevre FETÖ çevresidir. Buradaki mesele bunların bizim vatandaşlarımıza, ülkemize dönük olarak bu faaliyetleri engellemektir. Sayın Kılıçdaroğlu açıklamayı yapar yapmaz 'Bakın göreceksiniz gizli belge dediği şeyler açık kaynaklarda vardır' dedim. Nitekim ABD Bakanlığının internet sitesinde çıktı. Arkasından bir FETÖ'cü çıktı 'Ben bunları zaten 3-4 yıl önce söyledim' dedi. "SAYIN KILIÇDAROĞLU, KENDİSİ BİLE İNANMIYORDU" Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağını söylerken kendisi bile inanmıyordu. Şimdi çıkmışlar 'Cumhurbaşkanı ve AK Parti kaybetse bile sonuçlarına razı olmayacak' diyor. 'Çabalamaya devam edecekler' diyor. Buna bir karar verin; çabalamaya mı devam edecekler; yoksa kaçacaklar mı? Türkiye'nin milli politikalarına, kurumlarına husumet üretilemez. Tabii ki siyaset isteriz ki centilmenlik ile yürütülsün. Zaman zaman sertleşse de bir sınırda durulması gerekir. İki üç tane CHP'de aklı selim sahibi, şimdiye kadar siyasi tecrübesi olan, mantıklı, dengeli davranabilen arkadaşlar var. Onlardan iki üç taneyle istişare edilseydi, 'Lütfen bunu gündeme getirmeyin kendimizi saçma sapan duruma getirmeyelim' diyecekti. "SORUMSUZ VE VAHİM BİR YAKLAŞIM" Cumhurbaşkanımız terörle mücadele operasyonundan bahsedecek, iki gün sonra Cumhurbaşkanı Türkiye'den kaçacak diyeceksiniz, böyle sorumsuz ve vahim bir yaklaşım olabilir mi? Bunu defalarca yaptınız, her seferinde bu yaptıklarınız gitti duvara çarptı parçalandı. Bosna'da merhum Aliya İzzetbegoviç'in karargâhına mağara diyorsunuz. Bundan biz utanıyoruz. Yine de diyoruz ki, 'herhalde mantıklı davranırlar, düzeltirler' diye bekliyoruz. Bir sürçü lisan olabilir, bir yorgunluk anına denk gelebilir. Bazen 12 saat bekliyorum, bazen 24 saat bekliyorum düzeltirler diye. Düzeltilmeyince demek ki bunun arkasında duruyorlar. Siyasi alanı zehirlememek lazım. Siz siyasi aklı devre dışı bırakacaksınız, nefret siyaseti, yalan siyaseti, politik dedikoduculuğa savrulacaksınız. Peki o zaman demokrasinin gücü nasıl korunacak? İSVEÇ VE FİNLANDİYA'NIN NATO ÜYELİĞİ TALEBİ Türkiye'nin Finlandiya ve İsveç'e NATO üyeliği konusunda teröre destek vermemek şartıyla desteklenmesinden sonra ortaya çıkan tepkileri izliyoruz. NATO'nun açık kapı politikasını destekliyoruz. Ancak ilkeler çerçevesinde yoluna devam etmesi lazım. Daha önce 'NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti' diyenler doğu kanadının güçlendirilmesini istiyor. İttifakın güçlenerek yoluna devam etmesini her zaman savunduk. Aynı şekilde Rusya'nın Ukrayna'yı işgal edilmesinden sonra Türkiye'nin argümanlarının ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Bizim buradaki yaklaşımımız bütün bu gelişmelerin, Madrid'de ele alınacak zirvede terör konusunda, dayanışma konusunda ilkeli olmak çerçevesinde yürümesi gerekiyor. Çünkü NATO müttefiklik ruhu bir güvenlik mimarisidir. Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için mantığıyla kurulmuştur. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği her şey ittifakın ruhunu, mantığını yansıtan sözlerdir. Madrid'de bu yeni konsept tekrar ele alınacak. Türkiye kapsamlı yaklaşımını ortaya koyacak. Dünyanın birçok yerinde NATO müttefiklerinin belirli terör örgütlerini himaye ettiği, müsamahakar davrandığı gibi bir durum var. Bunun ortadan kaldırılması için çalışılması gerekirken, İsveç ve Finlandiya'nın bu politikaları değiştirmeden NATO'ya katılmasının NATO'yu güçlendirecek bir durumu yok. "TÜRKİYE'NİN TUTUMU NATO'YA KATKI SAĞLIYOR" Buradaki güvenliğin bütün üye ülkelerin toplam güvenliğini gözetecek bir şekilde ele alınmasıdır. Ortak güvenlik ve ortak çıkarlar için beraber çalışmayı taahhüt ettiğimiz bir ülkede terörist polis korumasıyla ülkemizi hedef alan eylem yapıyor. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Daha bu konuda tavrımızı koyar koymaz İsveç Dışişleri Bakanı, 'Bizim NATO'ya girmemizi isteyen güçlü ülkeler var, Türkiye'nin onları karşısına almayacağını düşünüyorum'. Böyle bir şey olabilir mi? Müttefiklerinizle nasıl konuşmanız gerektiğini öğrenmeniz lazım. Tam da NATO'nun konseptinin ele alınacağı süreçte Türkiye'nin tutumu NATO'ya katkı sağlayan bir tutumdur. "TÜRKİYE OTOMATİK ONAY MAKAMI MIDIR?" NATO'nun genişlemesine destek vermek NATO'nun güçlenmesi içindir. Türkiye ittifakın ruhuna, temel çerçevesine taahhütlerini yapmıştır. Daha sonra bunu takip eden Türkiye'nin içerisinde maalesef muhalefetin, hükümetin koyduğu bu tavra güçlü bir desteğini görmedik. Halbuki Türkiye'nin düşmanı olan, vatandaşlarımızın düşmanı olan terör örgütlerine karşı tavır konulduğu zaman muhalefetin daha çok sesini duyurması, milli politikaları hayata geçirmesi bakımından kıymetlidir. CHP'li birisinin yazdığı makalede Türkiye'nin bu tutumun taktiksel bir hata olduğunu söylüyor. Türkiye herhangi bir şekilde önüne gelen onay teklifi karşısında otomatik onay makamı mıdır? 'CHP İsveç ve Finlandiya'nın yanındadır' deniyor. Türkiye zaten bunu NATO içerine taşıyor. Madrid'de gündeme getirecek. Türkiye'yi bu şekilde önüne gelene onay vermesi gereken bir ülke olarak algılamak başlı başına bir zihniyet çarpıklığı. CHP adına teklif edilen bu yaklaşımını 12 Eylül'cülerin Yunanistan'ı kayıtsız şartsız geri dönüşüne onay vermekten ne farkı var? "NATO GENEL SEKRETERİ BÜTÜN ÜLKELERİN DENGESİNİ GÖZETMEK ZORUNDA" Katılmadığımız bir sürü politikasına rağmen CHP çizgisinde bunu reddedecek güçlü bir çizgisi olduğunu düşünürdük. Bunu reddetmediler. Türkiye'nin NATO içindeki ülkeler tarafından tepkiyle karşılaşması şaşkınlıkla karşılanmamalıdır deniyor makalede. Böyle bir şey olabilir mi? Teröre destek veren ülkelere destek verme dediğiniz için gelen tepkileri normal karşılıyorsunuz? Teröre destek verenlere yeri geldiğinde veto hakkımızı kullanmak, onları engellemeye çalışmak bizim en meşhur hakkımız. Türkiye Cumhuriyeti'nin diplomatik tarihi içinde bunlar defalarca yapılmıştır. O kadar kendi devletimizin aleyhine bir tutum ki. Onun arkasına istediğiniz kadar taktik önerilerde bulunun. NATO Genel Sekreteri çıkıyor, Türkiye terörden en çok zarar gören ülkelerin başında geliyor, kaygılarını anlıyoruz, hak veriyoruz diyor. NATO Genel Sekreteri bütün ülkelerin dengesini gözetmek zorunda. Türkiye'nin hassasiyetlerini dikkate alıyor ama CHP adına o makalede NATO Genel Sekreteri'nin hassasiyeti kadar bir hassasiyet görmüyoruz. "YUNANİSTAN'IN ŞIMARIKLIĞINA DİĞER ÜLKELERİ EKLEYEMEYİZ" Miçotakis geldi buraya ve Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüştü. Görüşmede 'Sorunlarımızı iki ülke arasında çözebiliriz. Üçüncü ülkeleri araya sokmayalım' denildi. Bu konuda mutabık kalındı. Daha sonra ABD Kongresi'nde Türkiye'yi şikayet etti. Türkiye'ye F-16'ların verilmemesi gerektiğini söyledi. ABD Kongresi'nde yalvaran cümlelerle konuşması Yunan basınında da eleştirildi. Siz bulduğunuz her fırsatta başka ülkeler üzerinden bize tehdit savurmaya kalkarsanız bunun sonucu olmayacaktır. Şimdi adaların silahsız olması gerekmesi meselesine 'Modası geçmiş bir yaklaşım' diyorsunuz. Modası geçmişse meseleleri silahla çözmenin mi modası vardır? Böylesi mantıksız bir şey olabilir mi? Burada İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği konusundaki tutumumuzun ne kadar doğru olduğunu ortaya çıkarmıştır. AB içindeki Yunanistan'ın şımarıklığına NATO içindeki diğer ülkelerin şımarıklığını ekleyemeyiz. SEÇİM GÜVENLİĞİ POLEMİĞİ Bu herhangi bir dernek, kurum AK Parti'yle ilgisi yok. Birisi çıkmış 'biz bunlara sandığı teslim edemeyiz' demiş. Bu bizi niye ilgilendirir. Biz iktidarın değişimi ancak sandık yoluyla olur diyoruz. İktidarın sandık yoluyla değişimine karşı çıkanlar ortada, biz değiliz. Seçim güvenliğiyle ilgili büyük problemler olacak diye bir ton cümle kuruluyor. Türkiye'nin seçim güvenliği ile ilgili bir ton kapasitesi var. Geçen seçimlerde oy çuvallarının üzerinde yatan vatandaşlarımızı gördük. Hangi partiden olursa olsun gidip de orada bekleyen vatandaşlarımıza saygılarımızı sunuyoruz. İster bizim ister muhalefet partilerinden olsun. Hangi vatandaşımız o oyların başında duruyorsa, birileri müdahale edecekse eğer engelliyorsa bizim için saygıdeğerdir. "HER SEÇİM OLDUĞU GİBİ SAYGI GÖSTERİLECEK, BU KADAR BASİT" Seçimlerin yenilenmesi ya da itirazlar. Bunlar seçim kanunu ve YSK'nın düzenlemeleri içerisinde zaten düzenlenmiş. Biz seçimlere katılımın en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesiyiz. Vatandaşlarımı gidecek, siyasi partilerden gözlemciler olacak, insanlar oyların sayılmasını bekleyecekler. Her seçim olduğu gibi saygı gösterilecek, bu kadar basit. Ben bu kürsüden o partilerle ilgili konuşup bir hata yapsam bir daha ağzımı açmam. Sandığın belirleyiciliği dışında kim açıklama yapıyorsa reddediyoruz. Sandığın iradesinin dışında kim başka bir iradeden bahsediyorsa reddediyoruz. CHP adına toplumu tehdit eden, CHP'ye yakın gözüküp de insanları tehdit eden bir sürü tweeti saysam burada basın toplantısını bitiremeyiz. Genel başkanımız hayatı boyunca defalarca seçime girmiştir. Sandığı lekelemeye, hakaret etmeye dönük hangi yaklaşım varsa ayağımızın altındadır. Demokrasi en büyük kazanımdır. Bu sandığımızın korunması için Başbakanlarımızı, bakanlarımızı şehit vermiş milletiz. Bizim için sandık kazanılmış mücadelenin, demokrasinin ürünüdür.

1 yıl önce

Bakan Soylu’dan Yunanistan’a: “Hem komşu, Hem NATO’da müttefik, Hem Terör Destekçisi, cici batı”

Bakan Soylu, “Batı Cephesi bildiğiniz gibi PKK, Lavrion’dan Atina’ya yürüyor Yunanistan ile NATO’da birlikteyiz Bu birliktelikte; Lavrion Kampında PKK/PYD terörist yetiştirmeleri FETÖye kol kanat germe Söylemimize rağmen ısrar VAR Hem komşu Hem NATO’da müttefik Hem Terör Destekçisi Cici Batı” dedi. https://twitter.com/suleymansoylu/status/1531970811346800643?s=21&t=8-8vc8Rk4fg2n05EMBNO0g

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 17 18