25 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Okçuların yazdığı destanı İHA'larla tekrarlıyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aziz milletim, sevgili İstanbullular, Uluslararası Fetih Kupası'nın 9'uncusu vesilesiyle Okmeydanı'nda bir araya gelen kıymetli sporcularımız, değerli misafirler, hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum." diyerek başladığı konuşmasında, İstanbul'un fethinin 568. yıl dönümünün hayırlı olmasını diledi. Fatih Sultan Mehmet Han başta olmak üzere İstanbul'u fethedip milletin ebedi şehri haline getiren kutlu ordunun her bir ferdine şükranlarını ileten Erdoğan, "Bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, kahramanlarımızı rahmetle şükranla yad ediyorum. Fetih Kupası Okçuluk Yarışmalarına Türkiye ile özellikle 30'dan fazla ülkeden gelerek iştirak eden 200 sporcumuza başarılar diliyorum. 'Ya Hak' diyerek attıkları oklarıyla fetih ruhunu günümüze taşıyan okçularımıza özellikle teşekkürlerimi sunuyorum." diye konuştu. "İSTANBUL'UMUZU GELİŞTİRİP GÜZELLEŞTİREREK EMANETİ KORUYORUZ" Yarışmanın bir spor müsabakası olmanın ötesinde çağlar açıp çağlar kapatan o büyük dönüm noktasının manasının nesilden nesile aktarıldığı bir kültür festivali olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Salgın şartları sebebiyle arzu ettiğimiz coşkuyla gerçekleştiremiyor olsak da Fetih Kupası'nda somutlaşan fetih heyecanının tüm gençlerimizin yüreklerini dalga dalga sardığına inanıyorum. Biz geçtiğimiz yıl Ayasofya'yı yeniden ibadete açarak, önceki yıl Büyük Çamlıca Camii'ni hizmete vererek, dün de Taksim Camii'nde ilk cumayı eda ederek ecdadın mirasına sahip çıktığımızı gösteriyoruz. Yollarıyla köprüleriyle Marmaray'la Avrasya Tüneli'yle metrolarıyla parklarıyla hepsinden önemlisi doğrudan insanımıza sunduğumuz nice hizmetlerimizle İstanbul'umuzu geliştirip güzelleştirerek emaneti koruyoruz. Fatih'in İstanbul'daki ilk vakfiyesi olan Okçular Vakfı bünyesinde yürütülen faaliyetleri hem ecdadın hatırasını ve kadim geleneklerimizi yaşatma hem de gençlerimizi sporla buluşturma işlevleriyle bu çerçevede takdirle takip ediyoruz." "OKÇULARIMIZLA YAZDIĞIMIZ DESTANI İHA'LARIMIZLA TEKRARLIYORUZ" Vakfın bünyesindeki gençlerin Malazgirt'ten İstanbul'a, oradan yurt dışındaki etkinliklere kadar uzanan başarılı çalışmalarıyla gurur duyduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz gençlerimizle birlikte Malazgirt'te Alparslan'ın cesaretini, Söğüt'te Osman Gazi'nin rüyasını, İstanbul'da Fatih'in devrimini, Ankara'da Gazi Mustafa Kemal'in dirayetini, 15 Temmuz'da istiklaline sahip çıkma iradesini yaşatarak adım adım, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ediyoruz. Kanlarımızla ve terlerimizle sulayarak vatan yaptığımız bu topraklara mührünü vurduğumuz medeniyetimizi yeniden yükseltecek ve zirveye çıkartacak olan işte bu gençlerimizdir. Dün okçularımızla yazdığımız destanı bugün insansız hava araçlarımızla, yazılımlarımızla, üretimimizle, ihracatımızla tekrarlıyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bunları da tıpkı ecdadın okçuluğa verdiği ehemmiyetin, ona yüklediği misyonun hassasiyetiyle yürüttüklerini belirterek, konuşmasını şöyle tamamladı: "Okmeydanı'na abdestsiz girilemeyişi, müsabakalara mutlaka besmeleyle başlanması, sınavlarda ok kullanma kabiliyeti yanında; ahlakın ve karakterin de dikkate alınması bize bugün takip etmemiz gereken yolu da gösteriyor. Kökleriyle bağı kopmuş bir ağacın ayakta kalamayacağı gibi inanç ve kültür kökleriyle bağı kopmuş bir toplum da varlığını uzun süre devam ettiremez. Gençlerimizden okçuluk, binicilik, kılıç, hat, tezhip gibi geleneksel spor ve sanat dalları ile günümüze ait her türlü sosyal ve kültürel faaliyeti işte bu anlayışla yürütmelerini bekliyoruz. Aklıselim ile düşünen, kalbiselim ile hisseden, zevkiselim ile inşa eden gençlerimizi gördükçe geleceğimize daha bir güvenle bakıyoruz. Bu duygularla Uluslararası Fetih Kupası'nın 9'uncusunun başarılı geçmesini diliyorum. Sizlerin nezdinde geleneksel spor dallarımıza sahip çıkan gençlerimizin her birine teşekkürlerimi iletiyorum. Dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Fetih Kupası'na iştirak eden tüm sporcularımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Hepinizi bir kez daha sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla."

2 yıl önce

Stokçulara uygulanacak cezayı artırmayı öngören yasa teklifi TBMM'ye sunuldu

Stokçulukla mücadele kapsamında uygulanan cezaların artırılmasını da içeren Kanun Teklifi Meclis Başkanlığına sunuldu. 500 BİN TL'DEN İKİ MİLYON TL'YE ÇIKARILACAK Alınan kararlar doğrultusunda mal ve hizmetin fiyatında fahiş artış yapanlara 100 bin TL'ye, stokçuluk yapanlara ise 500 bin TL'ye kadar ceza kesilebiliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatı üzerine gündeme gelen yeni düzenlemeyle, 500 bin TL'lik üst limit iki milyon TL'ye kadar çıkarılacak.

2 yıl önce

Şeker fiyatlarındaki fahiş artış... Devlet Bahçeli: Stokçulardan hesap sorulmalı

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Biliyor ve inanıyoruz ki tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. Fikir ırmağında ıslanmış her söz önümüze koyulan taştır. Fikrimiz köklüdür, fedakarlığımız aşkındır. Biz ne yapacağını, nereye ulaşacağını bilen ve bu doğrultuda bıçkın bir iradeyle mücadelesini sürdüren Türkiye sevdalılarıyız. MHP'nin vizyonu kısıtlı, kırılgan bir çerçevede tanımlanamaz. Milletimiz ne diyorsa sözümüz odur. 2023 Türkiye'nin kader ve karar yılı, aynı zamanda tarihsel kavşağıdır. Bu bilinçle siyasi faaliyetlerimizi günden güne yaygınlaştırıyoruz. MHP'yi itibarsızlaştırmaya, oy oranının düşüşte olduğunu göstermeye çalışan kim varsa 2023'te nal toplayacak, bozguna uğrayacaktır. Algı operasyonları bize sökmez. Sipariş ve yalan anketler doğru duvarı yıkmaya, milletin iradesine ket vurmaya yetmez, yetmeyecek. Aziz milletimizin iradesi üzerinde hiç kimse ambargo koyamayacaktır. Bizim anketimiz 85 milyon Türk vatandaşının duasıdır, güzel bakışıdır. Bizim hakkımızda tek söz ve karar sahibi büyük Türk milletidir. MHP, Türk milletinin gür sesi, parlak geleceğinin müjdesidir. Biz Türkiye'nin her yerindeyiz, biz vatanımızın her yöresindeyiz. Adım Adım 2023, İlçe İlçe Aydınlatma ve Anlatma Toplantılarımızı geçtiğimiz hafta sonu tamamladık. CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il 125 ilçede bu partinin gerçek emel ve hedeflerini açık seçik paylaştık. Parti yönetiminin ne hallere düştüğünü üstüne basa basa ifade ettik. 131 seçim bölgesinde CHP'nin yakalandığı iflah olmaz hastalığı detaylarıyla anlattık. Çalışmalara katılan siz değerli milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Allah nasip ederse Ramazan Bayramı'nı müteakiben kalan ilçelerimizi ziyaret edip aynı şevkle mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu suretle 2023 hedeflerimizi, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları aktaracağız. Güçlü siyaset diyeceğiz, kutlu emanete hep birlikte sahip çıkacağız. MHP'nin teşkilatları birbiriyle bağlantılı, farklı siyasi programı başarıyla yerine getirmiştir. Biz çok bilen değil, çok seven ve çalışan, çok inanan bir davanın mensuplarıyız. Gücümüz millet, güvencemiz devlettir. Zillet kervanının önü kesilecekse onun yegane yolu MHP ile Cumhur İttifakı'nın tavizsiz emsalsiz mücadelesidir. Geçtiğimiz hafta sonu MHP'li belediye başkanlarımızla Antalya'da bir araya gelerek ufuk açıcı bir toplantı sürecini gerçekleştirdik. Belediye başkanlarımızın duruşları, tutumları, hem sevindirici bir gelişme hem de gelecek için umut verici demokratik bir fırsat olarak teyit edilmiştir. MHP ve Cumhur İttifakı, Türkiye'nin istikbal aydınlığıdır. Biz 2023 yılının haziran ayına kadar durmayacağız. Sürekli bir adım önde olmanın gayesi ve gayreti içinde olacağız. Fitnecilerin tuzaklarına takılmayacağız. Biz muazzam bir tarihi özümseyerek, Türkiye ve Türk milletinin muasır medeniyetlerin üstüne çıkarmaya Cumhur İttifakı olarak sonuna kadar varız ve buna da kararlıyız. RUSYA-UKRAYNA SAVAŞINDA 34. GÜN Daha adil, daha dengeli, daha hür bir hayat kuşku yok ki her insanın amacıdır. Sosyal gerilimler, siyasal anlaşmazlıklar, huzur ümitlerini sistematik olarak baltalamaktadır. Terörizmin sancıları, başarısız devletlerin savrulmaları, düzensin göçlerin neden olduğu sorunlar artık coğrafyayla bağlantılı değildir. Bugünkü dünya tablosunda sayıları 85 milyona ulaşan mülteci durumuna düşmüş, yurtlarından ve yuvalarından kopmuşlardır. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Türkiye'ye sığınanların sayısı 60 bini bulmuştur. Silahların konuştuğu yerde insanlık susmaktadır. Elbette haklı bir bahanesi olmayan hiçbir savaşın kazananı olmayacaktır. Neticesi ne olursa olsun her savaşın kaybedeni insani değerlerdir. Rusya dünya doğal gaz rezervlerinin dörtte birine sahiptir. Küresel gıda ihracatının neredeyse yüzde 25'i Rusya'nın tekelindedir. Rusya ve Ukrayna hükümetlerinin buğday ihracatını durdurduklarını açıklaması bazı ülkeler için felaket habercisidir. Küresel ticaretin sekteye uğraması, ekonomik faaliyetlerdeki daralmalar, beka düzeyinde bir tehdittir. Türkiye'nin 3 ana başlık altında acil ve stratejik tedbirler alması milli bir zaruret olarak karşımızdadır. Gıda güvenliğinin sağlanması şarttır. Konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları milletimizi rahatlatmaktadır. Hem doyacağız, hem doyuracağız, hem de kendi kendimize yetebilen bir ülke olacağız. Çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Tarım sektörünün teknoloji kullanabilen, ihracat kapasitesi yüksek bir yapıya kavuşturulması esastır. Üretici örgütlerinin güçlendirilmesine, pazarlama ağlarının genişletilmesine ağırlık verilmelidir. Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide, fidan üretimi desteklenmelidir. "TARIM KENTLERİ KURULMALI" Tarım kentleri kurulmalıdır. Ülkemizde gıda güvenliği çağdaş normlara ulaştırılmalıdır. 2. stratejik tedbir olarak enerji arz güvenliğinin temin edilmesidir. Bizim enerji politikamızın temel amacı şudur; Yerli enerji kaynaklarının verimli kullanılması, yeni enerji teknolojilerinin üretecek yetkinliğe ulaşılması. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz kaynağı, Doğu Akdeniz'de bulunacak yüksek rezerv ülkemizin elini güçlendirecektir. Türkiye hiç kimseye el açacak, ona buna minnet edecek bir ülke değildir. Türkiye tahıl harmanıdır. Milli seferberlik ruhuyla stratejik tehditlerin önüne geçilmesi herkesin müşterek görevidir.  ŞEKERDE STOK TARTIŞMASI Ayçiçek yağından sonra şeker fiyatlarında yaşanan artışların gerçekçi bir dayanağı yoktur. 2 hafta içinde 7 liradan 19 liraya çıkması pis bir kumpasın dış bağlantıyla servis edilmesinden başka bir şey değildir. Fiyat artış beklentisi, şeker stoklayan fırsatçıların gözünü hırs bürümesi birden bire şekeri tartışmalı hale getirmiştir. Şu anda şeker eksiği değil fazlası mevcuttur. Dini imanı para olan çıkarcılara mutlaka hesap sorulmalı, bunların yırtık yakalarından tutulmalıdır. Ortalığı karıştırmaya çalışanlar bugün farklı ürünlere bel bağlamışlardır. 2023'e kadar bu karanlık kampanya hız kesmeyecek, farklı boyut ve içeriklere bürünerek tehdide devam edecektir. Bunlar Türkiye'nin karşısına dizilen husumet aktörleridir. Zillete düşüp fiyat artışlarından siyasi propaganda konusu çıkarmaya heves edenleri asla iyi niyetli göremeyiz. İSTANBUL'DA RUSYA-UKRAYNA MÜZAKERESİ  Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın neden olduğu yıkım ve yüksek tansiyon sadece mahut bir bölgeyle sınırlı kalmamış, tesirini pek çok ülkede az ya da çok hissettirmiştir. Türkiye, iki ülke arasında barışın savunucusu, anlaşmanın ve uzlaşmanın arabulucusu olarak tarihi bir rol üstlenmiştir. Bir yanda Putin, diğer yanda Zelenski’nin ülkemizin tutumuna, sürdürdüğü diplomatik performansa güven duyduğu anlaşılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın Rusya Devlet Başkanı Putin ile en son telefon görüşmesinde, iki ülke müzakere heyetlerinin bir sonraki toplantısının İstanbul’da yapılması hususunda görüş birliğine varılmıştır. Ukrayna da bu gelişmeye sıcak yaklaşmıştır. Kremlin Sözcüsü ise, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin bugünden itibaren başlayabileceğini açıklamıştır. Bu tarihi nitelikli görüşmenin şu sıralar Dolmabahçe'de başlayacağı anlaşılmaktadır. Ateşkes ve barış arayışlarının İstanbul'da ele alınacak olması bizleri umutlandırmış, Türkiye'nin tarafsız politikalarıyla güvenilir bir ülke olduğunu tescillemiştir. Dileğimiz Putin ile Zelenski'nin yüz yüze görüşmelerini İstanbul'da yapmalıdır. Biz çatışmaların son bulmasını, statükonun yeni baştan ele alınmasını arzuluyoruz. Geçmişte Rusya yanlısı olarak mangalda kül bırakmayanlar bugün 1 numaralı Amerikancı kesilmişlerdir. İstanbul Dolmabahçe rıhtımına demirleyen ABD'nin 6. filosuna 17 Temmuz 1968'de saldıranlar utanmadan, sıkılmadan o filonun tayfası, kurşun askeri haline gelmişlerdir. Bunların dünü mü doğruydu? Bize göre bu namertlerin dünü de yanlıştı, bugünü de yanlıştır. Yeri gelir Rusya yanlısı yeri gelir ABD taraftarı olurlar ancak Türkiye'yi hayatlarında ağızlarına alamazlar. Türkiye nerede duruyorsa bunlar karşısında yer alır. Biden devşirmelerinin emperyalizmin kuklalarının, ülkelerimize yönelik kurulmuş tuzak olduğunu artık hiç kimse yok sayamaz. İşte CHP bunların topal siyaset ayağıdır. Zillet İttifakı'nın Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta Batı bloğuna kandaşlık yapması sırf göze girmek üzere şekillenmiş küstah ve köhne bir sapmadır. Bunlara gelin Türkiye'nin haklarının savunun derseniz öncelikle neyi kazanıp neyi kaybedeceklerine bakarlar. Vatan ve millete yan bakanlara sessiz ve seyirci kalmak şerefli ve onurlu bir davranış mıdır? Biz hiç kimsenin milletine bakmadan, derisinin rengine odaklanmadan ilkelerimiz ne diyorsa Türkiye'nin hakları ne gerektiriyorsa siyasetimizi ona göre belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Biden hem hukuktan hem demokrasiden söz açıp da ülkelerin rejimlerinin değişmesini ne hakla isteyebilmektedir? Dün Türkiye'yi hedef alan Biden'ın bugünkü hedefi Rusya'dır. Okyanusun karşı kıyısından bakınca Türk ve Müslüman çocuklarının ölümü masum bir vaka olarak mı görülüyor? Biz hiçbir ülkenin yanında veya karşısında değiliz, olamayız, olmamalıyız. ABD bu savaştan rahatsız değildir, bilakis uzamasından yanadır. Stratejik çıkarlarına uyan budur. Serseri mayınların kimlerin tuzağı olduğu, işin özünde muamma değildir. Çok dikkatli, temkinli olmak hayati derecede mühimdir. Kanlı savaş NATO'ya yeni bir ruh katmış, öldüğü söylenen beyin yeniden çalışmaya başlamıştır. 6 PARTİNİN SİSTEM TOPLANTISI Zillet ittifakı partileri gündemin gerisinde kalmanın zannediyorum telaşına kapılmış olacaklardır ki, yeni bir toplantıyla günü kurtarmanın peşine düşmüşlerdir. İkinci 28 Şubat bildirisinin toz bulutu içinde zillet ittifakı Türk polisine işkenceci diyen devasız ve edepsiz zihniyetin ev sahipliğinde, ama bu defa Atatürk posterinin duvara asıldığı bir odada, yine yuvarlak masa etrafında bir araya gelmişledir. Daha önceki toplantılarını 6+1 formatında yapan bu partiler, şimdi Kuytulcuları da alarak sayıyı 6+2’ye çıkarmışlardır. Masa altına saklanan sabıkalı ve suçlu sayısı böylelikle ikiye ulaşmıştır. Bu ittifakın adı zillet olduğu kadar aynı zamanda Kuytul ittifakı olarak hafızalara kazınmıştır. Gönül ister ki, dürüst olsunlar, mert olsunlar, HDP ile Kuytul’u da yanlarına alarak yuvarlak masanın çapını genişletsinler. Ne var ki yapamazlar, yapmaya yürekleri yetmez. Altı siyasi partinin ortak imzasıyla yayımlanan bildiride yine hiçbir şey yoktur. Kılıçdaroğlu, “altımız da birbirimize benziyoruz”, derken, Allah var ya doğru bir noktaya temas etmiştir. Bizim de dediğimiz aynısıdır. Ancak yedekte bekleyen, masa altında sıkışıp kalan siyasi bölücülerle münafık soytarı Kuytulu da ihmal etmemesi tavsiye ve temennimizdir. Zillet ittifakı partilerinin ortak açıklaması evlere şenlik, trajikomiktir. Altına imza attıkları metnin bir akıl tutulmasına, vahim bir çarpıklığa ve baştan ayağa tutarsızlığa çanak tuttuğu hakikaten belgelenmiştir. Dünya, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik ve mukayeseli yükselişini konuşuyorken, bu zillet ittifakı anlaşılan gelişmeleri tribünden izlemekten, gerçekleri itiraf ve ifadeden aciz ve mahrum kalmıştır. Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin, akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha gösterdiğini iddia etmişler ve yüz kızartıcı bir yanlışın faili olmuşlardır. Bunlar hacıyatmaz gibi, düşüp düşüp kalkıyorlar. Ne dediklerini kendileri de bilmiyorlar. Derslerine çalışmıyorlar, densizliklerine aldırmıyorlar. Altı partinin ortak açıklamasında yer bulan bu saçma sapan değerlendirmeye karşı biz de diyoruz ki, hepinize geçmiş olsun, bu yakalandığınız illet hastalık gözünüzü perdelediği gibi, vicdanınızı da pençelemiştir. Yazık size, ayıp size, Türkiye’ye bu kadar mı yabancısınız? Bu zilletin kendine hayrı yoktur, ülkemize hayrı nasıl dokunacaktır? Bunların cüretleri cehaletlerinin eseridir. Kemal Kılçdaroğlu, sözde darbe davalarının sanıklarını tekrar yargılamaktan bahseden selamsız Babacan’ın yüzüne nasıl bakabilmiştir? Buna karşılık cevabı ne olmuştur? Sayın Kılıçdaroğlu, “burunlarından fitil fitil getireceğiz” haykırışını, bu selamsızın gözünün içine baka baka söyle de sözünün arkasında mısın değil misin öğrenelim. Haydi yap da görelim. Yüreğin varsa konuş da gerçek düşünceni bilelim. Birbirlerinin kuyusunu kazan bu ittifakın Türkiye’nin geleceğinde bırakınız söz sahibi olmasını, bunun konuşulması dahi akla ve mantığa bühtandır. Türk milleti bunlara müsaade etmeyecek, 2023 yılının Haziran ayında sandığa gömecektir.   "RAMAZAN, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ONBİR AYIN SULTANIDIR" Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan, üç ayların sonuncusu, onbir ayın sultanıdır. Bu hafta sonu müşerref olacağımız bu kutlu ay inananlar için bereket ve bolluk vahası; sabır, merhamet, hoşgörü ve paylaşma mevsimidir. Aynı zamanda ve daha önemlisi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın açık ve parlak bir delili olan yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’in indirildiği aydır. Bu ay içinde muhtaç ve yoksul kardeşlerimiz hatırlanmalı, geliri ve imkanı yerinde olan insanlarımız gösterişe düşmeden bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalıdır. Bilhassa ekonomik durumu elverişli vatandaşlarımızın, temel gıda ürünlerine erişme zorluğu çeken kardeşlerimize, marketlerden alışverişlerini yapabilmeleri için belirli bir parasal tutarı ihtiva eden “Dayanışma ve Kardeşlik Kartı”nı ulaştırmaları Ramazan ayının mana ve ruhuna müzahir bir davranış olacaktır. Nitekim bu kutlu ay yardımlaşma ve paylaşma ayıdır. Bu manevi sorumluluğu yerine getirmek de hepimizin görevidir. İnsanlığın maruz kaldığı belaların dallanıp budaklandığı bir dönemde, nefis terbiyesine, kalp temizliğine, vicdan tefekkürüne, huzur tecellisine çok ihtiyacımız vardır. Bu ihtiyaç hali her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Maalesef insanlık tehlikeli bir girdabın ortasında, çözümü gittikçe karmaşıklaşan girift bir bulmacanın odak noktasındadır. Açlık, yokluk, yoksulluk, yolsuzluk, terör kıtalara ambargo koyarken; ilkel dürtüler, ilkesiz yönetimler, iradesiz yöneticiler, itibarsız zihniyetler ne yazık ki beşeriyetin susadığı barış, refah ve huzur ufkunu da kapatmaktadır. Ramazan ayında sabır ve sükûnet içinde orucumuzu tutup ibadetimizi yaparken, manevi muhasebeyi, insanlığın hal ve gidişatını mutlaka gözden ve gönülden geçirmeliyiz. Bilinmelidir ki, hayallerimizin sınırı yoktur. Ülkülerimizin eşi ve emsali yoktur. Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere, mühürlenmiş kalplere tekraren hatırlatırım ki: Biz Türk milletiyiz, biz Türkiye’yiz, biz bin yıllık kardeşliğin bakiyesiyiz, binlerce yıllık Türk tarihinin vicdanıyız. Ramazan ayımızın nice manevi güzelliklere vesile olmasını, mükâfatını yalnızca Allah’tan beklediğimiz oruç ibadetimizin kabulünü içtenlikle niyaz ediyorum. Aziz milletimizin, Türk-İslam dünyasının ve siz değerli arkadaşlarımın Ramazan-ı Şerif-i şimdiden mübarek olsun diyorum. Bu kutlu ayın milli diriliş ve manevi toparlanmanın yanında müstahkem bir uyanışın habercisi olmasını temenni ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.

1 yıl önce

Oto galericiler araç fiyatlarını hızla düşürüyor! Stokçular ağlıyor…

Ticaret Bakanlığı tarafından, oto alım satım işi yapanlara getirilen sıfır otomobillerde 6 bin kilometre ve 6 ay yasağı 15 Eylül tarihinde yürürlüğe girecek. Yasak öncesi galericiler de sıfır otomobilleri satmak için harekete geçince fiyatlar da düşüş yaşandı. Galericilerin bazıları araçları satamazsa 6 bin kilometre yol yapacağını dile getirdi. Sıfır araba ilanını satış sitelerine koyan bazı galericilerin ilanlarında yaklaşık 100 bin liralık düşüp yaptığı görüldü. "Fiyatı 100 bin lira düşürdük ama talep yok" Oto galeri sahibi Esat Aydın, "Bizim elimizde şu an 2 tane sıfır araç var. Şu anda araçları satmaya çalışıyoruz. Piyasa durgun, genel bir durgunluk var. 15 Eylül’den sonra bu araçları satmamak gibi bir lüksümüz yok satmak zorundayız. Araca 6 bin kilometre binerek, yasaya uyup o aracı satmayı planlıyoruz. Aslında bu uygulamanın bayiden çıkarken yapılması lazım çünkü şahıslar bu aracı alıp satabiliyor. Şahıslardan bu araçları biz temin ediyoruz, bayiler zaten bize satış yapmıyor. Şahıslara bu yasa getirilmediği sürece bu olay devam edecek. Biz şu anda fiyatları 100 bin lira düşürdük ama talep yok." dedi. "Yasadan dolayı sıfır araçları iptal ettim" Oto galeri sahibi Yusuf Efe ise, "Şu an bende sıfır araç yok. Sıfır araç gelecekti bana ama bu yasadan dolayı iptal ettirdim. Genel olarak bir durgunluk var piyasada. Fiyat olarak da yaklaşık yüzde 6-8 düşüş yaşandı. 15-20 gün sonra tekrar piyasa açılacak diye düşünüyoruz. Ben bir galerici olarak sıfır arabaların galeriden alınmasına karşıyım." diye konuştu. "Yasanın çıkması iyi oldu" Oto galerici İrfan Çeçen, "Açıkçası bu yasanın çıkması galericiler açısından iyi oldu. Ben yasadan dolayı ikinci elde hareketlilik yaşanır diye düşünüyorum. Bayiler zaten galericilere sıfır araç vermiyordu." diye konuştu.