19 Nisan Cuma 2024
1 yıl önce

Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin göç politikalarına iftiraları devam ediyor! Bakan Soylu’nun açıklamaları görmezden gelip çarpıttı

Konuşmasının bir bölümünü Türkiye’deki göçmenlere ayıran ve kamuoyunu yanlış bilgilendiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “İçişleri Bakanı geçen gün açıklama yapıyor. 'AB Türkiye'nin göçmen deposu olmasını istiyor' diyor. Günaydın beyefendi günaydın.” dedi. Oysa ki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Göç Kurulu Toplantısı”nda yaptığı konuşmada batının bu tutumuna isyan etmişti. Bakan Soylu, “Biz batının göçmen deposu değiliz. Batı göçün kaynağında nasıl yönetilmesi gerektiğini o bölgeye giderek öğrenebilir” demişti.

1 yıl önce

Nereden nereye! Ümit Özdağ, CHP ve İYİ Parti’yi mülteci politikasında dansöze çevirdi…

Sosyal medyada popülist ve ırkçı bir tutumla Türkiye’ye sığınan yabancıları hedef haline getiren ve ajans desteği ile etkileşimini artıran Ümit Özdağ, CHP ve İYİ Parti liderlerini kıskandırdı. Birkaç sene öncesine kadar ‘mülteci’ raporları hazırlayan, sığınmacıların kalıcı vatandaşlığa geçmesi, çifte vatandaşlık gibi öneriler sunan CHP ve İYİ Parti, bu hafta mülteci karşıtı olmaya karar verdi. CHP’DEN ‘COĞRAFİ ÇEKİNCE KALDIRILSIN’ TALEBİ Son günlerde yaptığı konuşmalarda Türkiye’nin sığınmacılar tarafından işgal edildiğini söyleyerek, Suriyelileri ülkelerine göndermekten bahseden CHP’li Özgür Özel’in 2016 yılında TBMM’de yaptığı konuşmada “Coğrafi çekincenin kaldırılması ve mültecilik -ki bu bir tercih değildir, bu bir zorunluluktur ve bu bir insan hakkıdır- konusunda, bu hakka saygılı olan hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem de uluslararası tüm kurum ve kuruluşların üstüne düşeni yapması gerekir.” ifadelerini kullandığı ortaya çıkmıştı. Suriyelilere vatandaşlık verilmesi, iyi bir yaşam standardı sağlanması, Suriyeli öğrenciler için özel okullar yapılması da CHP’nin hazırladığı raporda geçen ifadeler arasında.   İYİ PARTİ’DEN ‘TARİH BİZİ AFFETMEZDİ’ RAPORU Geçmişte Suriyeliler ve Türkiye’nin Göç politikası için övgü dolu sözler kullanan İYİ Partili Bahadır Erdem ise hazırladığı “GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDEKİ SURİYELİLERİN SOSYAL, SİYASİ VE VATANDAŞLIK HUKUKU BAKIMINDAN TÜRKİYE’DEKİ DURUMLARI” başlıklı raporda şu ifadeleri kullanmıştı:   Türkiye, Suriyelilerle adeta bir yangının orta yerinde karşılaştı. Savaştan ve ölümden kaçan Suriyelilerle karşılaşınca da mecburen kapılarını açtı. Ülkeden içeriye aldı. Kanaatimce almaktan başka çaresi de yoktu. Savaşın başlangıcındaki ve bugüne kadar süren süreçteki şartlar gözetildiğinde insani olarak doğru olanı yaptı. Aksi bir tutum takınsaydı tarihi bizi affetmezdi. … Türkiye, yabancıları vatandaşlığa sonradan almak bakımından dünyanın hemen bütün Devletleri ile benzer vatandaşlık hukuku hükümlerine sahiptir. Ancak Suriye’deki savaştan sonraki dönem bütün dünyaya, Suriye’den kaçan beş milyona yakın insan kitlesine kapısını açan Türkiye, uluslararası göçmen politikasında, hem Avrupa’ya hem dünyanın bütün devletlerine insani boyutta büyük bir ders vermiştir.

1 yıl önce

İçişleri Bakanlığından 'Türkiye'nin göç politikasına' ilişkin videolu paylaşım

"Temel Stratejimiz: Gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüş" ifadeleriyle paylaşılan videoda, Suriye'de yaşanan iç savaşta en az 500 bin sivilin hayatını kaybettiği, 14 milyon insanın yardıma muhtaç hale geldiği hatırlatıldı. https://twitter.com/tc_icisleri/status/1526482463639355394?s=21&t=KgagdRND3iPgsA1of65g9A "İkinci Dünya Savaşından bu yana görülen en büyük insani kriz" olan Suriye iç savaşında 6,7 milyon insanın ülke içinde evini terk etmek zorunda kaldığı, 6,8 milyon kişinin ise diğer ülkelere sığındığı aktarılan videoda, Türkiye'ye yönelen göç hareketlerinin daha sistemli yönetilmesi adına 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun yürürlüğe konularak, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün kurulduğu bildirildi. Videoda, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinden Türkiye'ye, Suriye'nin Aynularab bölgesinde terör örgütleri PYD ve DEAŞ arasındaki çatışmalar nedeniyle 194 bin 290 kişinin sığındığı, bu gelişlerin ardından Suriyelilerin Türkiye'deki yasal statülerini tanımlayan Geçici Koruma Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği belirtildi. Suriyelilerin başta barınma olmak üzere eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerine erişimleri ile hak ve yükümlülüklerinin yönetmelikle düzenlendiği, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün 81 ildeki taşra teşkilatının operasyonel hale getirildiği, kişisel verilerin tutulduğu "GöçNet" veri tabanı sistemi kurulduğu da videoda anlatıldı. Türkiye'nin başlattığı operasyonlar Düzensiz göçle mücadele ve sınır güvenliğinin arttırılması için Suriye sınırına yapılan 911 kilometrelik güvenlik duvarının 2020'de tamamlandığı hatırlatılan videoda, buralarda elektro optik kule, sınır aydınlatması ve devriye yolları çalışmalarının hızla devam ettiğine yer verildi. Videoda Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin saldırılarına karşı başlattığı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarına ilişkin veriler de paylaşıldı. Suriye'nin kuzeyindeki harekatlarla bölgede hayatın normalleştirilmesine yönelik yoğun çabalar sonucunda, Türkiye'ye gelebilecek 6 milyon kişinin Suriye içinde tutulmasının sağlandığı, Türkiye'deki Suriyeli sayısının 10 milyona ulaşmasının engellendiği aktarıldı. Düzensiz göçmen sayısı geçen yıl 163 bine geriledi İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde AFAD koordinasyonunda 12 sivil toplum kuruluşunun desteğiyle başlatılan briket ev projesine değinilen videoda, sınırda inşa edilen güvenlik duvarları ve etkili sınır tedbirleri de anlatıldı. Türkiye içindeki etkili tedbirler sonucunda 1,4 milyon düzensiz göçmenin yakalandığı kaydedilen videoda, "2019 yılında 454 bin yakalama ile zirve noktasına ulaşan düzensiz göçmen sayısı, etkili sınır tedbirleri, ülke içinde etkili yakalama ile birlikte yüksek sınır dışı oranları sayesinde, ülkemize yönelik baskının azaltılması sonucu 2020 ve 2021 yıllarında ciddi bir biçimde azaldı ve 2021 yılında 163 bin seviyesine geriledi." ifadelerine yer verildi.

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'na sert tepki: "Dış politikada ne zaman adım atsak devreye giriyor"

Çelik'in açıklamaları şöyle: Kılıçdaroğlu bu iftiraları sistematik olarak dile getiriyor. Dış politikada ne zaman adım atsak Kılıçdaoğlu devrede. AK Parti hukuki girişimde bulunacak. Kılıçdaroğlu Türkiye düşmanlarının propagandasını dillendiriyor, iç kaos oluşturmak istiyor. Ortaya attığı iftira FETÖ'nün kampanyası. Hükümeti kanunusuzukla suçluyor. Cumhurbaşkanlığı makamını tehdit etmeye kalkıyor. Yanıldığı konuların haddi hesabı yok. En dikkat çekici husus şudur. Cumhurbaşkanını açık bir şekilde tehdit etmek. Sinsi bir faaliyet yürütüyorlar. Bundan sonrasında açıklamalarına itibar edilmemesi gerekiyor. Belediyelere derneklere sesleniyor, birilerini suçluyor. Demokrasiyi hedef alıyor. Her zamanki gibi söyleyeceği bir şey yok. Bir siyasi partinin sağdan sola savrulması çok az görülmüş bir şey. Türkiye içeride ya da dışarıda bir atağa kalksa, ardından CHP faaliyeti geliyor. Açık ve şeffaf yapıları illegal yapılarmış gibi hedefe koyuyor. Devlet kuruluşlarını işlevsizleştirmeye çalışıyor. Belgeler elimizde diyor. Bunlar kanun çerçevesinde olan şeyler. Geçtmişte FETÖ'nün kullandığı argümanları bugün Kılıçdaroğlu kullanıyor. "AİLE KAVRAMINI SİSTEMATİK OLARAK HEDEFE KOYUYOR" Hukuki haklarımızı da koruruz, siyasi olarak cevap da veririz. Herkesin ailesi kutsal ve saygıdeğerdir. Aile üzerinden siyaset yapmaya devam ederse sert karşılık görür. Bizim dilimizin ne kadar sertleşebileceğini o tahmin bile edemez. Aileye de saldırdıktan sonra hangi kırmızı çizgiye dikkat edeceksin? Açık kurumlar üzerinden 15 Temmuz'da ölümü göze alan Cumhurbaşkanına iftira atmak ahlaksızlıktır. Aile kavramını sistematik olarak hedefe koyuyor. FETÖ'nün bu öğrenci kardeşlerimize sahip çıkan yapılardan neden rahatsız olduğunu biliyoruz. Peki Kılıçdaroğlu bu yapılardan kim adına ve niçin rahatsız olmaktadır? Demokratik adap içerisinde bu mücadeleyi vereceğiz. Kimse seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı tehdit edemez.

1 yıl önce

Çavuşoğlu: Türkiye'nin dünyadaki gelişmeleri yönlendiren ülke olması, izlediği politikalar sayesinde

Buluşmada, Çavuşoğlu'nun yanı sıra, Kuzey Kıbrıs İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Milletvekili Ali Şan, Lapta Belediye Başkanı Mustafa Aktuğ da yer aldı. Çavuşoğlu, Tatar ile görüşecek "Kıbrıs Türk halkı, bizim canımız, her şeyimiz, kıymetlimizdir" diyen Çavuşoğlu, bugüne kadar KKTC ve Kıbrıs Türkü'nü hiç yalnız bırakmadıklarını, bundan sonra da yalnız olmayacağını söyledi. Çavuşoğlu, KKTC temasları kapsamında sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ile buluştuklarını ve faydalı bir görüşme yaptıklarını vurgulayarak, yarın KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve müzakere heyetiyle bir araya geleceklerini, Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri değerlendireceklerini söyledi. "Rum tarafı, müzakereleri sulandırmaya çalıştıkları konuları yeniden ambalajlayıp satmaya çalışıyor" Bakan Çavuşoğlu, "Rum tarafı, 'güven artırıcı adımlar ya da tedbirler' diye eski gündeme getirdikleri, müzakereleri sulandırmaya çalıştıkları konuları yeniden ambalajlayıp satmaya çalışıyor. Bizim tutumumuz belli ama her zaman beraber karar veriyoruz" dedi. Başbakan Ünal Üstel ve koalisyon hükümetinin içerisindeki siyasi parti başkanlarını da ziyaret edeceklerini belirten Çavuşoğlu, yoğun bir tempoda olmasına rağmen halkla buluşmak istediğini, KKTC'ye her geldiğinde farklı kesimden insanlarla buluşmaktan keyif aldığını söyledi. "Türkiye, dünyadaki gelişmeleri yönlendiren ülkelerden" Çavuşoğlu, dünya genelinde önemli gelişmelerin olduğunu, dengelerin değiştiğini, krizler ve savaşların olduğuna değinerek, Türkiye'nin "gelişmeleri yönlendiren" ülkeler arasında olduğunu, bütün dünyanın da bunu böyle gördüğünü aktardı. Bakan Çavuşoğlu, "(Türkiye'nin dünyada gelişmeleri yönlendiren ülke olması) Bu da durup dururken olmaz. İzlediğin ilkeli, dengeli, adil ve objektif politikalar sayesinde olur. Bu aynı zamanda gücünüzle orantılıdır. Oyunu kurabilmek için de güçlü olacaksınız, size karşı kurulan oyunları bozmak için de güçlü olacaksınız. Sahada da masada da güçlü olacaksınız. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın liderliğinde, sahada ve masada güçlü bir Türkiye için çalışıyoruz. Güçlü bir Türkiye demek, güçlü bir KKTC demektir" dedi. Türkiye'de de birtakım sıkıntılar yaşandığını kaydeden Çavuşoğlu, bunların aşılabileceğini, millet olarak çok zor badireler atlattıklarını söyledi. "Bundan sonra egemen eşitlik var, siyasi eşitlik değil" Çavuşoğlu, Kıbrıs'ta kurulan oyunları bozabilmenin önemine değinerek, şöyle devam etti: "Biz artık Kıbrıs'ta da ezberleri bozduk. Yıllardır federasyon için müzakere yaptık fakat malumunuz, Rum tarafı, sizlerle hiçbir şey paylaşmak istemediği için federasyonla ilgili ortaya çıkan tüm planları, modelleri, çalışmaları ve projeleri reddetti. Masayı da her seferinde devirdi. Crans Montana öncesinde 'son kez federasyon için müzakere ediyoruz' demiştik. Bundan sonra egemen eşitlik var, siyasi eşitlik değil. Yani iki devletli çözüm. Yan yana yaşayacak iki devlet kendi arasında her türlü iş birliğine gidebilir, bu gayet doğaldır. Kıbrıs Türkü'nün egemenliğini herkese kabul ettirmek için çalışıyoruz." Geçen yıl Cenevre'de yapılan 5 1 gayriresmi Kıbrıs toplantısını kendilerinin önerdiğini hatırlatan Çavuşoğlu, bu görüşmede de düşüncelerini (iki devletli çözüm) net bir şekilde ifade ettiklerini vurguladı. Çavuşoğlu, düşüncelerinin yanı sıra çözüm önerilerini de masaya koyduklarını vurgulayarak, Maraş açılımı gibi hamleler yaptıklarını kaydetti.

1 yıl önce

Türkiye, son dönemdeki dış politika hamleleriyle "diplomasinin merkezi" oldu

Erdoğan, geçen hafta İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen NATO Liderler Zirvesi'nde, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği başvurusu ve Zirve gündemi dolayısıyla yoğun diplomasi trafiği yürüttü. Zirve kapsamında Erdoğan ile Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in 3 saatlik görüşmesi sonrası üçlü muhtıra imzalandı. İsveç ve Finlandiya liderleri, Türkiye'nin kaygılarını giderecek adımları atmayı taahhüt etti. Erdoğan, ayrıca ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Avusturya Başbakanı Karl Nehammer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Werner Iohannis ile ikili görüşme gerçekleştirdi. İspanya'daki yoğun temaslarının ardından Türkiye'ye dönen Erdoğan, diplomasi trafiğine ara vermedi. Erdoğan, salı günü İtalya Başbakanı Mario Draghi'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İtalya Başbakanı Draghi, Türkiye-İtalya Hükümetlerarası Zirve Oturumu'na başkanlık etti. Oturumun ardından Türkiye ve İtalya arasında savunma sanayi, afet ve acil durum yönetimi, sürdürülebilir kalkınma, bilim ve teknoloji alanları başta olmak üzere çeşitli alanlarda 9 anlaşma imzalandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan dün de Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'la görüştü. Mahmud ile baş başa ve heyetler arası gerçekleştiren görüşmelerde ikili ilişkiler ele alındı, "Ayni Hibe Desteği Anlaşması"na imza atıldı. Erdoğan, Mahmud ile ortak basın toplantısında, "Türkiye olarak kazan-kazan ve eşit ortaklık temelinde Afrika'daki tüm kardeşlerimizle iş birliğimizi artırmaya gayret ediyoruz. Kıta ile ilişkilerimizi geliştirerek sürdürme noktasında kararlıyız. Son 10 yılda Somali'ye yaptığımız insani ve kalkınma yardımlarının tutarı 1 milyar doları aştı." ifadelerini kullandı. DİPLOMASİ TRAFİĞİ MALEZYA İLE DEVAM EDECEK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara'da bu hafta konuk edeceği üçüncü lider ise Malezya Başbakanı İsmail Sabri Yakup olacak. Erdoğan, Türkiye'ye 4 günlük resmi ziyaret gerçekleştirecek Yakup'u bugün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırlayacak. Görüşmelerde, iki ülke arasında geniş, kapsamlı ve yakın ilişkileri daha da geliştirme, ekonomik bağları güçlendirmenin yanı sıra havacılık ve savunma sanayisindeki iş birliğini ilerletmeye ilişkin görüş alışverişinde bulunulacak. TÜRKİYE KÜRESEL GIDA GÜVENLİĞİ İÇİN DE ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYOR Türkiye, Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Ukrayna limanlarında bekleyen tahıl yüklü gemilerin Karadeniz'de açılacak güvenli koridorla ihtiyaç duyan ülkelere ulaştırılması için de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda, Türkiye'nin arabuluculuğunda Ukrayna ve Rusya heyetleriyle yapılan görüşmeler de devam ediyor. Türk ve Ukrayna askeri heyetleri, 4 Temmuz Pazartesi günü Milli Savunma Bakanlığında bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda krizin aşılması için atılacak adımlar masaya yatırıldı. Tahıl krizi, Erdoğan'ın İtalya Başbakanı Draghi'yle görüşmesinde de gündeme geldi. Erdoğan, iki liderin ortak basın toplantısında Karadeniz'de bir tahıl koridoru açılması çabalarıyla ilgili önemli bir mesaj vererek, "Bir hafta 10 gün içerisinde görüşmelerimizi yoğunlaştırıp neticeye ulaşmaya çalışacağız." dedi. Konuyla ilgili gerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gerek Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in yaklaşımlarının önem taşıdığını belirten Erdoğan, görüşmeleri Birleşmiş Milletler çatısı altında Genel Sekreter Antonio Guterres ile de görüşmek suretiyle devam ettirmek istediklerini söyledi.

1 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’ndan Yunanistan'a skandal yasa tepkisi: Batı Trakya Türk azınlığına yönelik baskı ve sindirme politikalarına son verin!

Dışişleri Bakanlığı Yunanistan'ın uyguladığı hukuksuz politikalara sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın Batı Trakya Müftülüklerine ilişkin hazırladığı yasaya ilişkin, "Lozan Barış Antlaşması ve diğer ilgili anlaşmalardan kaynaklanan ahdi yükümlülüklerini yerine getirmeye ve BTTA'ya yönelik baskı ve sindirme politikalarına son vermeye davet ediyoruz" açıklamasında bulundu. "DİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK SAYMAKTADIR" Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan'ın Batı Trakya Müftülüklerine ilişkin hazırladığı yasa hakkında yazılı açıklama yaptı. Yunanistan Batı Trakya'daki müftülüklere yönelik ahiren kabul ettiği bir yasal düzenleme ile Batı Trakya Türk azınlığının (BTTA) Lozan Barış Antlaşması başta olmak üzere uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınmış olan hak ve özgürlüklerinin bir kez daha ihlal edildiği belirtilen açıklamada, "BTTA'nın temsilcileriyle istişare edilmeden hazırlanan bu yasal düzenleme, BTTA'nın kendi seçtiği müftüleri ve dolayısıyla BTTA'nın iradesini ve din özgürlüğünü bir kez daha yok saymaktadır. Bu çerçevede söz konusu yasal düzenleme hakkında BTTA Danışma Kurulunun dün yaptığı ve soydaşlarımızın haklı tepkisini yansıtan açıklamayı bütünüyle destekliyoruz. Lozan Barış Antlaşması'nın 40'ıncı maddesi, BTTA'ya kendi dini, eğitim ve hayır-sosyal kuruluşlarını kurma, idare etme ve kontrol etme hakkı tanımaktadır. Yunanistan'ın ahdi yükümlülükleri hilafına bu hakkı ihlal etmesi, geçmişte AİHM kararlarıyla da tescil edilmiştir" ifadelerine yer verildi. "KABUL EDİLEMEZ BİR DURUM" Yunanistan'ın BTTA'ya müftülerini seçme, müftülüklerini yönetme ve yapılandırma konusunda gereken desteği ve kolaylığı sağlaması gerekirken müftülükleri BTTA'nın iradesi hilafına tamamen kendi yönetimi altına almaya çalışmasının kabul edilemez bir durum olduğu vurgulanan açıklamada, "Bu yasal düzenlemeyle Yunanistan, soydaşlarımızın uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınmış dini alandaki hak ve özgürlüklerini ihlal etmeyi sürdürerek, müftülük kurumunu Yunan devletinin kontrolünde bir yapıya dönüştürmeye çalışmaktadır. Türkiye, ülkesindeki gayrimüslim azınlıkların dini kurumlarının işleyişine ve liderlerinin seçilmesine bu tür baskıcı yasalarla ve uygulamalarla müdahale etmemektedir. Yunanistan'ı bir kez daha uluslararası hukuka saygı göstermeye, Lozan Barış Antlaşması ve diğer ilgili anlaşmalardan kaynaklanan ahdi yükümlülüklerini yerine getirmeye ve BTTA'ya yönelik baskı ve sindirme politikalarına son vermeye davet ediyoruz. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da soydaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin yakın takipçisi olmaya devam edeceğiz" denildi.

1 yıl önce

Politika faizinde indirim yapan Merkez Bankası, ticari kredi faizlerini düşürmeye yönelik önemli bir adım attı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) son Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini yüzde 14'ten yüzde 13'e indirerek piyasaları ters köşeye yatırdı. 17 Aralık 2021'den bu yana politika faizi sabitti. Piyasalardaki genel kanı, bu koşullar altında TCMB'nin politika faizini 2022'nin geri kalan aylarında sabit tutacağı yönündeydi. Ama TCMB ara verdiği faiz indirimlerine 8 ay sonra devam etme kararı aldı. Grafikten görüleceği üzere, son ayarda ticari kredi faiz oranları ile politika faiz oranı arasındaki makas açılmıştı. Bir taraftan da reel sektörün krediye erişmekte zorlandığına yönelik şikâyetler son birkaç haftada arttı. Kredi kanalındaki bu tıkanıklığın faiz indirimi kararında etkili olduğu anlaşılıyor.

1 2 3 4 5 6 7