29 Mart Cuma 2024
3 yıl önce

Rumlar Tatar aleyhine propagandaya başladı!

ersin tatar, kktc, rumlar, kara propaganda

3 yıl önce

Rumlara göre Türkiye'ye yaptırımı Merkel engelliyor

Türkiye, rumlar, ab, yaptırım, almanya, engelliyor, mavi vatan, doğu akdeniz, angela merkel, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, fileleftheros gazetesi, yunanistan, yunan

3 yıl önce

NaifAnaliz - Ali Naif Çakar | HDP’nin Kurtuluş Umudu; Cizre Bodrumları

Cizre’nin Bodrumlarının gün yüzüne çıkması, Sur’un yeniden inşası, Derik’in kalkınması ve nicesi PKK’ya ve HDP’ye çok büyük derttir. Çözüm süreci ve çukur-hendek olayları başta olmak üzere PKK ve HDP’nin Kürtlere attığı kazığın haddi ve hesabı yoktur. Cizre’nin Bodrumlarına o gençleri dizip sivil tek bir can zarar görmesin diye vicdanlarıyla operasyon yürüten onlarca kahramanımızı şehit vermemize neden olanlar er ya da geç gizledikleri derin gerçekler ortaya çıkar çıkmaz hesap vereceklerdir. PKK ve HDP çukurların altında kalan teröristlerin hesabını, strateji ve siyaset hatalarını kendi aralarında henüz görmediler, Kürtler bu gerçekle tam anlamıyla yüzleşip hesap sormaya koyulmadı ama içimiz rahat o günler yaklaşıyor. Boğaziçi Eylemlerinde LGBT’ye daha fazla sığınma ihtiyacı hisseden PKK’nın, HDP’nin çukur ve hendeklerden sonra Kürt gençlerine verebilecekleri tek seçenek LGBT vizyonudur. Bunların meşrebinde çukurdan kaçan LGBT’ye tutulur! Avrupa’ya , Amerika’ya yaranmak adına Kürt gençlerinin LGBT’lileşmesine rıza göstermeyiniz, karşı durunuz, Allah aşkına. Ey kardeşleri olduğum Kürtler! Evlatlarınızı, nesillerin sıhhati ve geleceği adına HDP’den muhafaza buyurunuz, HDP’den ve PKK’dan hesap sorunuz.  

2 yıl önce

“Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” fitnesine yetkili ağızdan cevap: “Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı altında!”

ABD’nin Afganistan’ı istikrarsızlaştırmasıyla İran üzerinden Türkiye’ye doğru ilerleyen afgan göçmenlerin istismarı, siyaset malzemesi edilmesi Türkiye’deki bir takım isimlerin ve partilerin kronik meselesi haline geldiği de kamu oyunun malumu. Göç meselesinin Türkiye’nin gündemine geldiği ilk yıllardan itibaren “Türkiye’de Göç Bakanlığı Kurulmalı” tartışmaları yapılmış nihayetinde mevcut sitemin entegrasyonunun, yeterliliğinin, Türkiye’nin göç konusundaki başarısının ortaya koyulmasıyla tartışmalar son bulmuş Türkiye yoluna devam etmiştir. Göç yetkililerin yıllar öncesinden öngördüğü Afgan göçmenler meselesinin gündeme getirildiği bu günlerde, Suudi Arabistan kraliyet ailesinin medya kuruluşu olan Media Arabia tarafından telif hakları alınarak yayına sunulan Independent Türkçe’nin, Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek, “Türkiye'de acilen Göç Bakanlığı kurulmalı... Kayıt altına alınmadan kimse Türkiye'ye girmemeli...” diyerek bu konuyu tekrar kaşıdı. Çiçek’e bu konudaki en yetkili isimlerden bir tanesi olan İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok’tan cevap geldi. Ok, göç yönetiminden kurum entegrasyonunu ve birliğini savunduğun tweetinde şu ifadeleri kullandı: “Göç Politikaları’nın sağlıklı bir şekilde yönetmek için önleyici, müdahale edici ve kontrol edici mekanizma kolluk gücüdür. Göç İdaresi Genel Müdürülüğü’nü bir bakanlığa dönüştürseniz bile Jandarma, Emniyet ve Sahil Güvenlik Komutanlığı olmazsa olmazdır. Zaten bu kurumlar tek çatı İçişleri Bakanlığı’nın altında! Göç Bakanlığımız olsa bile sınır yönetimi için yine Türk Silahlı Kuvvetlerine ve insanî yardımlar için Kızılay’a ihtiyacımız var. Kriz yöneten AFAD Başkanlığı’da, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile aynı çatı altında. Kamu kurumların her birinin kapasite oluşturması kaçınılmaz… Asırlık kurumlarla göç politikalarını akılla, bilimle, mantıkla kurgulayan, yöneten ve yürüten bir devlet aklımız ve ahlakımız var! Gelin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün fizikî ve beşeri kapasitesini arttıralım, sosyal uyum, iş gücü ve istihdam politikalarımızı revize edip, çeşitlendirelim. Kamu diplomasisi noktasında elimizi güçlendirecek ortak bir ‘göç dili’ kullanalım. Maddi ve manevî külfeti arttıracak maceralara şu an lüksümüz ve vaktimiz yok. Hele hele, vicdanın son kalesi Türkiye’de sosyal medya üzerinden faşizme asla ihtiyacımız yok! #büyüksünTürkiye

2 yıl önce

Sputnik'ten skandal haber: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasını 'ikiyüzlülük yorumlarına açık' olarak niteledi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti. Buradaki konuşmasında Kırım meselesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlhakını tanımadığımız Kırım dahil, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasına önem veriyoruz." dedi. Kıbrıs konusunda ise "Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözüm, ancak sonuç odaklı, gerçekçi bir yaklaşımla mümkündür. BM'nin eşit olarak kabul ettiği Ada'daki iki halktan birinin lideri sizlere hitap edebilirken, diğer liderin bu platformda sesini duyuramaması adil değildir." diye konuştu. Sputnik'ten skandal haber Rus Sputnik ajansı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına yer verdiği haberinde skandal ifadelere yer verdi. Sputnik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Kırım' açıklamasını 'ikiyüzlülük yorumlarına açık' olarak nitelerken, Kıbrıs'taki zulme son vermek için yapılan meşru operasyonu da 'işgal' olarak tanımladı.

2 yıl önce

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan: Kurumlarımızın hedef alınmasının bir sebebi var

Ensar Vakfının Kocaeli'deki yeni binasının açılışına katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, dünyanın her tarafında Türkiye'de de mevzuat uyarınca hukukun, kanun koyduğu kurallara uygun şekilde vakıf, dernekler, sivil toplum kuruluşlarının kamu hizmetini tamamlayan, güçlendiren, çoğaltan kurumlar olduğunu söyledi. Kamu kurumlarının vergiyle vatandaşlara hizmet götürdüğünü ifade eden Erdoğan, "Öyle alanlar vardır ki öyle konular vardır ki belki bölgeler olabilir ki bu devletin hizmetleri ulaşmayabilir. Devlet gözden kaçırabilir. Bazı hizmetler vardır ki gönüllülük ister. İşte bunları da bu sivil toplum kuruluşları, vakıflar, dernekler, gerek kurucularının vakfettiği malları ve bu malların gelirlerini, gerek hayırseverlerin bağışlarını ve şartlı, maksatlı bağışları kullanarak kamu hizmetlerini güçlendirici ve tamamlayıcı hizmetleri görürler. Dünyanın her tarafında da kamu erkiyle bu sivil toplum kuruluşları dayanışma içerisinde çalışırlar." diye konuştu. Erdoğan, örneğin bağımlılıkla mücadele gibi bir alanda muhakkak gönüllü insanların desteğinin bu alanı daha güçlü kıldığını dile getirerek, bu anlamda katılımcılara örnekler verdi. Hayatını bu işe vakfeden kişilerin o alandaki mücadelesinin zor bulunabileceğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: "Ama o insanın o hastalıkla mücadele enerjisini kanalize edebilirseniz hayırseverler eliyle desteklerseniz o insanlar ne yapar hiçbir kamu erkinin yapamayacağı neticeleri elde edebilir. Sağlıkta, eğitimde, sosyal birçok alanda meselelerin gönüllüleri işte hayvanseverler, kim hayvanların hukukunu hayvanseverler kadar iyi koruyabilir ama onların en iyisini kamu erki kendi yanına alırsa o zaman hayvan haklarının korunmasında daha iyi neticeler alınabilir. İşte çevrenin korunması da aynı şekilde. Dünyanın her tarafında kamu gönülleri sivil toplum kuruluşları marifetiyle yanına alıp destekler böylelikle de vatandaşa yönelik hizmetlerini güçlendirir." Erdoğan, burada da Büyükşehir Belediyesinin bir imkanını Ensar Vakfına tahsis ettiğini belirterek, şöyle konuştu: "Ensar Vakfımız ne yapıyor? Gönüllülerini veya maaşlı personellerini getiriyor burada çalıştırıyor imkanı olmayan çocuklarımıza eğitim desteği sağlıyor. Burs ihtiyacı olan çocuklarımıza burs veriyor. Burs verdiği çocukları burada çeşitli projeler etrafında bir araya getiriyor. Türkiye'nin dört bir yanında Ensar Vakfımızın olsun, İlim Yayma Cemiyetimizin olsun, Türkiye Gençlik Vakfımızın olsun bu tür merkezlerinde kimi zaman işte dene yap atölyeleri kimi zaman robotik atölyelerimiz kimi zaman kitap okuma grupları şiir söyleşileri gibi çalışmalar yapılarak bu çocuklarımızın eğitim yönüyle daha iyi desteklenmesi sağlanıyor. Bundan daha güzel ne olabilir Allah aşkına. Bizim bu kurumlarımızın hedef alınması benden önce de büyüklerimiz çok güzel ifade ettiler bir sebebi var; Ya bu memleket geleceğe değerleriyle mi yürüyecek, değersizleştirerek mi yürüyecek? Yani Türkiye Avrupa'nın herhangi bir ülkesine benzeyip kendi kimliğini kaybetmeli mi? Kaybetmemeli mi? Bu meselelerin önemi var mı? Yok mu? Bunun bir mücadelesi var ülkede." Anadolu'nun dört büyük direğinden bahsedildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: "Mevlana hazretleri, Şeyh Şaban-ı Veli hazretleri, Hacı Bektaş Veli hazretleri, Hacı Bayram Veli hazretleri ve bu silsileden gelen nice büyük insanlar Yunus Emreler, işte İmam Maturidiler, İmam Buhariler hem ilmi hem de tasavvufi büyük bir gelenek. Yani sanıyoruz ki Selçuklu büyüklerimiz, Osmanlı büyüklerimiz hatta Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar bu zaferleri, başarıları yani bu insanlardan ilham almadan başarmış olabilirler mi? Bu topraklar bu fetihlerden önce bu insanlar bu fikir ve mana büyüklerince mayalanmadan bu fetihler mümkün olabilir miydi? Kalıcı olabilir miydi? Biz Anadolu'ya kolay kolay bin yıldır vatan diyebilir miydik? Elbette ki diyemezdik. Kimse şaşırmasın." "Bu toprakların bir kimliği var" Bu toprakların bir kimliği olduğunu aktaran Bilal Erdoğan, bu milleti, millet yapan bazı değerler olduğunu söyledi. Erdoğan, "Niye bunlarla kavgalı olsun kimse." diyerek, şöyle devam etti: "Niye bunları silip atmaya çalışsın kimse. Bütün çocuklarımız, bütün gençlerimiz tarihimizi uzak ve yakın tarihimizi çok iyi bilseler, bu toprakları bize vatan yapan kişileri, meseleleri, değerleri, kavramları süreçleri hakkıyla bilseler geçmişini bilmeyen geleceğini nasıl kursun? Geçmişini sahiplenmeyen kendi geleceğini değil başkalarının ancak geleceğini inşa edebilir. Başkalarının ancak geleceğine hizmet edebilir. Mesele aslında basit bu topraklar üzerinde kardeşçe, bu toprakları bu topraklar yapan değerler etrafında asgari müştereklerimiz etrafında pekala yaşarız ama bunu bizim düşmanlarımız istemiyor. Sanki oradan başlıyor iş. Eskiden de bugün de maalesef bu topraklarda bu huzurun, bu dik duruşun, bu güçlenmenin olmasını istemeyen odaklar elbette içeride kendi maşalarını bulup bunları seferber ediyorlar. Biz buna karşı uyanık olmak zorundayız. Haberdar olmak zorundayız. Kurumlarımızın itibarsızlaştırılmasına müsaade etmemeliyiz. Ensar Vakfı bir kurum, İlim Yayma Cemiyeti, İlim Yayma Vakfı bir kurum, imam hatipler bir kurum. Ülkemizin bir sürü böyle kurumları var. Yani emekle imkanla seferberlikle gönüllükle inşa edilmiş kurumlar. Bunların hepsinin sevenleri var. Bunların hepsinin arkasında insanlar var. Siz bu kurumları tahkir ettiğiniz zaman yüzbinlerce insanı aynı zamanda üzüyorsunuz. On binlerce insana hakaret etmiş oluyorsunuz, iftira etmiş oluyorsunuz. Onun için bunun bu kadar kolay bu kadar ucuz olması lazım. Onun için belediye başkanımızı tebrik ediyorum. Hakikaten bu algı çalışmalarına bakmadan doğru bildiğini yapmış ve Ensar Vakfının bu çalışmalarını desteklemiş." İlim Yayma Vakfı olarak yüksek lisans ve doktora bursları için yaptıkları mülakatları katılımcılara aktaran Erdoğan, 4 binin üzerinde başvuru aldıklarını söyledi. Erdoğan, 400'ün üzerinde burs vermeyi planladıklarını anlatarak, şunları kaydetti: "Geçen gün bir kız kardeşimiz bize mülakatta bunu söyledi, 'Arkadaşlarım İlim Yaymadan burs aldığımı duyunca şaşırdılar.' Niye şaşırdılar? Çünkü birincisi internetten başvurulan burslardan hiçbir şey çıkmaz. Allah'ın izniyle bizim bahsettiğim az önce kurumlarımız böyle değil. Biz gerçekten ihtiyacı olan bu ülkenin değerlerine saygı gösteren, her gencimize bu bursları vermeye çalışıyoruz. Allah'ın izniyle bunlar bu işin bilinmeyen, konuşulmayan tarafı. Bir sürü iftiranın, hakaretin, dumanın, sisin altında gerçekler maalesef örtülmeye çalışılıyor. İnşallah anlayanlar, anlamaya çalışanlar çoğalır. İnşallah bir ithamla bir duyumla bir kişiyi, bir kurumu tahkir etmenin, karalamanın zamanı geçer. Böyle bir ahir zamanda yaşıyoruz, böyle bir fitne zamanını yaşıyoruz. İnşallah bu zamanlar geçer yeniden insanlar birbirine daha fazla itimat edebilmeye başlar. Yeniden insanlar birbirini daha çok sevebilmeye başlar. Huzur toplumunu ancak böyle inşa edebiliriz." "Umudunu bizlere bağlamış mağdurların, mazlumların yanında durmak için çok çalışmak ve güçlü olmak zorundayız" Kocaeli Valisi Seddar Yavuz da 1071'de başlayan diriliş ve kıyamın; bir Selçuklu, bir Osmanlı, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti bahşettiğini söyledi. Bu topraklardan İslam'ı söküp atmak ve İslam medeniyetinin dünyadaki temsilcisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne diz çöktürmek, bu yolla yeniden şahlanan, uyanan İslami anlayışı baltalamak amacıyla sinsi bir faaliyet yürütüldüğünü dile getiren Yavuz, "Açıkça İslam düşmanlığı yapamayanlar 'ama', 'fakat', 'lakin' gibi kelimelerin arkasına saklanıyor. Hepimize düşen görev; bu ülkede hür ve bağımsız yaşamak, dahası umudunu bizlere bağlamış mağdurların, mazlumların yanında durmak için de çok çalışmak ve güçlü olmak zorundayız." diye konuştu. Vali Yavuz, Ensar Vakfı Kocaeli Şubesi'nin açılışını yaptıkları yeni hizmet binasının hayırlı olmasını diledi. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, Ensar Vakfı için belediye meclisinden geçen kararla "Pembe Köşk" olarak bilinen yapıyı onlara tahsis kararı alındığını anımsatarak, o dönem de kamuoyunu yanıltma maksatlı çalışmalar yapıldığını söyledi. Başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde bu tür hizmete tahsis edilmiş çalışmalarla ilgili kirli bir kampanya yürütüldüğünü ifade eden Büyükakın, "Bu algı çalışmasıyla milli manevi değerler üzerine hizmet üretilen bütün camia kirletilmeye çalışılmaktadır. Bunu hepimiz biliyoruz. Bunun için yapamayacakları bir şey yok. Bu bizim duruşumuzun ve bakışımızın ifadesidir. Ne Ensar Vakfının diğer benzeri hizmet yoluna adanmış vakıfların Allah rızası dışında bir maksadı olmadığını, bu millete, memlekete hizmet dışında gaye taşımadıklarını ama kınayanların gerçek manada ne yapmak istediklerini bildiklerimizi söylemiştik. Biz bu algı kampanyasına teslim olmayacağız, yılmayacağız, geri adım atmayacağız. Bunu böyle bilecekler." ifadelerini kullandı. Büyükakın, TÜGVA yurtları konusunda da bazı algı kampanyaları yürütüldüğünü aktararak, "İstanbul'da bu operasyonu başlattılar, şehrimizde de aynı şeyi yapmaya çalışacaklar. Biz bunlara da teslim olmayacağız. Eğer bir yer alırlarsa buradan söylüyorum iki yer vermeyen namerttir. Burası Ensar Vakfına anasının ak sütü gibi helal olsun. Bu arada şu da vebaliniz olsun; Burada bu gençliği yetiştirecek hizmetleri vermezseniz, eğer uykunuzdan fedakarlık etmez, hafta sonu, hafta içi gündüz gece demeden çalışmazsanız da bu milletin vebali boynunuzadır. Bizim maksadımız ortada bu milletin milli değerlerine, manevi değerlerine sahip çıkan tüm vakıflara, derneklere biz de sonuna kadar destek olmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu. Ensar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Şener Ağaç ise vakfın 42 yıldır Türkiye'nin gençleri başta olmak üzere hizmet verdiğini belirterek, gönüllere girmeye çalışan köklü kuruluş olduklarını kaydetti. Yurt sayıları, verdikleri burslar ve bastıkları kitaplar konusunda katılımcılara bilgi veren Ağaç, "Bu vakfın ana gayesi, vatanına, milletine bağlı, toplumundan korkmayan, yerli, milli genç neslin sayısını arttırmak ve dini değerleriyle de teçhiz olmuş hem dini ilimleri hem de fenni ilimleri tamamen özümsemiş, donanımlı ve ülkesini daha müreffeh seviyeye çıkaracak olan bir neslin yetişmesi için gayret gösteren bir vakıftır." diye konuştu. Ensar Vakfı Kocaeli Şube Başkanı Musa Taşçı da yeni hizmet binasının hayırlı olmasını dileyerek, emeği geçenlere teşekkür etti. Duanın ardından Erdoğan, Yavuz, Büyükakın, Ağaç, Taşçı ile Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sadettin Hülagü, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Habib Korkmaz, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Mehmet Ellibeş, Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, Başiskele Belediye Başkanı Yasin Özlü ve beraberindekiler, şubenin yeni hizmet binasının açılış kurdelesini kesti. Bilal Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra hizmet binasını gezdi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM ve uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı görmezden gelinemez

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak' başlığıyla düzenlenen TRT World Forum'un açılışını video mesajla yaptı. İnsanlık olarak bir süredir ekonomik, sosyal, siyasi, beşeri boyutları olan büyük bir sağlık krizi ile mücadele ettiklerini belirten Erdoğan, "Yaklaşık 2 sene önce hayatımıza giren Covit-19 salgını etkisini yitirmekle birlikte gündemimizi işgal etmeyi sürdürüyor. Salgının artçı sarsıntılarını, ekonomi başta olmak üzere farklı alanlarda hissetmeye devam ediyoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, devasa krizin ardından hayatın eski normaline dönmesinin zaman alacağını belirterek, "Bu süreçte yaşananlar, artık dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını göstermiştir. Son 2 yılla damgasını vuran bu salgın, bireylerin hem kendilerine hem içinde bulundukları topluma hem de küresel siyasete yaklaşımlarını kökten değiştirmiştir. Küresel sistemdeki tenakuz ve paradokslar daha önce hiç olmadığı kadar gün yüzüne çıkmıştır. Özellikle refah bakımından dünyada üst sıralarda yer alan ülkelerin sağlık ve sosyal yardım altyapılarının ne derece kırılgan olduğu görülmüştür. Tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bu kriz karşısında dünyada barış ve adaleti sağlamakla görevli kurumlar bir kez daha sınıfta kalmıştır. Az gelişmiş ülkeler ve yoksul toplum kesimleri kaderlerine terk edilmiş, ticarette korumacılık artarken tedarik zincirlerinde kırılmalar yaşanmıştır. Ekonomik sıkıntılarla birlikte batılı ülkelerde nefret suçları ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Sosyal devlet kavramı ağır yara alırken gelir adaleti daha da kötüleşmiş, İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı yeniden alevlenmiştir. Nitekim buzdağının sadece görünen kısmı olsa bile istatistikler bizi, vatandaşlarımızı ve tüm insanlığı bekleyen tehditleri ortaya koyuyor" diye konuştu. 'HAKKI İLE DEĞERLENDİREMEDİK' Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı siyasetçilerin toplumu tıpkı kanser hücresi gibi saran İslam düşmanlığı ile mücadele etmek yerine bunu istismar etmenin, siyasi ranta çevirmenin, oya devşirmenin hesabını yaptığını belirterek, "Uzun yıllardır bu tehditlere dikkat çeken bir siyasetçi olarak; şahit olduklarımız karşısında endişelerimiz daha da artıyor. Açıkçası küresel barış ve adaleti tesis yolunda tarihi bir fırsatın heba edildiğini görmekten üzüntü duyuyoruz. Bize büyük bir aile olduğumuzu tekrar hatırlatan Koronavirüs salgınını ne yazık ki iş birliği ve dayanışma açısından hakkı ile değerlendiremedik. Dünya genelinde 5 milyona varan ölümleri, virüse veya yetersiz sağlık hizmetlerine bağlamak hem kolaycı hem de hatalı bir yaklaşım olacaktır. Bu tablonun ortaya çıkmasının en önemli sebebi, zayıf yerine güçlüyü koruyan, paylaşma yerine sömürüyü teşvik eden kanaat yerine hırsı, bencilliği, tamahkarlığı özendiren mevcut sistemdir" dedi. 'SİSTEMİN HALİHAZIRDAKİ YAPISIYLA DEVAM ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL' Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı sonrası temelleri atılan, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tahkim edilen bu sistemin uzun süredir adalet ve istikrar üretmediğini belirterek, şöyle konuştu: "İslam aleminin söz hakkının olmadığı, Afrika'nın, Latin Amerika'nın, Güney Asya'nın taleplerinin dikkate alınmadığı sadece gücü elinde bulunduran 5 ülkenin çıkarlarının gözetildiği bu sistemin halihazırdaki yapısıyla devam etmesi mümkün değildir. Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kurumlardaki reform ihtiyacı artık görmezden gelinemez. Türkiye olarak bu reform ihtiyacını, 'Dünya 5’ten büyüktür' ifadesi ile dile getirmekteyiz. Bu konudaki somut tekliflerimizi, kısa süre önce 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' diyerek milletimizle ve tüm dünya ile paylaştık." 'MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ' Sadece eleştirilmek yerine temsilde adaletin sağlandığı ve veto imtiyazının kaldırıldığı bir Birleşmiş Milletler için ilkeli, kapsamlı, stratejik ve uygulanabilir bir model sunduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "76'ncı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında yaptığım görüşmelerde, ülkemizin bu çabalarının makes bulduğunu görmekten ayrıca memnuniyet duydum. Tüm mazlum ve mağdurlar adına yürüttüğümüz bu mücadeleyi çok daha yukarılara taşımakta kararlıyız. İnsanı merkeze alan, adaleti ve hakkaniyeti önceleyen, güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu küresel bir düzen kurulana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. ‘Güç ve Paradoks: 21. Yüzyılda Büyük Stratejiyi Anlamak' teması altında TRT World Forum'da yapılacak tartışmaların bizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum" dedi.

1 2 3 4