20 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Yılmaz Özdil ile Uğur Dündar arasında Sezgin Baran Korkmaz gerginliği: SBK’nın kafakola aldığı gazetecilerin listesi…

Dündar, "Yılmaz Özdil benim cenazeme gelmesin, benim için Yılmaz Özdil defteri kapanmıştır," dedi. Oyuncu Müjdat Gezen ise, "Eğer ben bu gece senin yanında olmazsam gözüm açık ölürüm" ifadeleriyle Uğur Dündar'a destek oldu. Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, Twitter üzerinden “Dürüst ve güvenilir (!) araştırmacı gazetecilerin SBK (Sezgin Baran Korkmaz) aşına su katmak istemem ama, SBK’nın kafakola aldığı gazetecilerin listesi ABD’de açılan davanın iddianamesinde yazıyor... Kimlere televizyon kanalı kurdurdukları bile orada yazıyor!” dedi. Gazeteci Uğur Dündar, Özdil'in paylaşımına ilişkin "Yılmaz Özdil benim cenazeme gelmeyeceksin sana hakkımı helal etmiyorum. Sen nasıl olur da benim namusuma, şerefime ima yollu laf söylersin, ayıp değil mi utan be utan!" sözleriyle tepki gösterdi.  Müjdat Gezen ise, "Eğer ben bu gece senin yanında olmazsam gözüm açık ölürüm" dedi.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı, Cumhuriyet gazetesinin “Soylu, SBK Uçağı İle Kaç Kez Uçtu?” İddialarını yalanladı

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; “Cumhuriyet Gazetesi’nde bugün yer alan “SBK Uçağı Kimleri Uçurdu?” “Soylu, SBK Uçağı İle Kaç Kez Uçtu?” başlıklı herhangi bir belge veya somut olay bilgisi içermeyen ve yeni bir iftirayı barındıran iddialarla ilgili aşağıdaki açıklamanın yapılma zarureti doğmuştur: Söz konusu haberde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, halen kaçak olan SBK Holding’in sahibinin “kendi özel uçağını özellikle seçim döneminde neredeyse özel taksisi gibi kullandığı iddia ortaya atılmış”, bu suretle kamuoyu nezdinde olumsuz bir algı oluşturulması gayreti içine girilmiştir. Faturası ekte paylaşılan uçak kiralama hadisesi; 2017 yılında Ankara’daki bir sivil havacılık şirketinden ücreti mukabilinde yapılmış bir uçak kiralama işlemidir. Seçim yasakları sebebiyle 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu çalışmaları sırasında son bir haftada, esasen İçişleri Bakanlığı’na ait uçak ve helikopterler olmasına rağmen siyasi etik gereği bu araçlar kullanılmamış, seçim çalışmalarında daha önce de zaman zaman yapıldığı gibi, bedeli bizzat İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu tarafından karşılanmak suretiyle, en uygun fiyatı veren Söğüt Havacılık A.Ş. adlı ticari işletmeden uçak kiralama yoluna gidilmiştir. Uçak veya araç kiralama şirketlerinin o an müsait uçağı olmaması durumunda, başka bir şirketten ikincil kiralama yaparak müşterilerinin talebini karşıladığı, sivil havacılıkta sıklıkla rastlanılan ve bilinen bir durumdur. Anlaşıldığı kadarıyla Söğüt Havacılık firması, o an müsait uçağı olmadığı için, Borajet adlı firmadan da uçak temin ederek müşteri talebini karşılama yoluna gitmiştir. Toplam 12,5 saatlik yurt içi uçuş gerçekleşmiştir. Seçim çalışmaları tamamlandıktan sonra, Söğüt Havacılık A.Ş. tarafından söz konusu hizmete ait fatura düzenlenmiş, Sayın Süleyman Soylu’nun sahibi bulunduğu işyeri adına kesilen faturanın bedeli, yine kendi firmasından ödenerek, süreç tamamlanmıştır. 2017 yılındaki seçim çalışmaları sırasında gerçekleşen bu hadisede, gerek uçak talebi, gerekse hizmetin karşılığı olan ödemenin yapılması sırasında temas edilen *tek kurum, Söğüt Havacılık A.Ş.’dir.* Bu durumu teyit eden fatura da ekte olup, kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Daha önce Sözcü Gazetesi tarafından dile getirilen ve şimdi de benzer şekilde Cumhuriyet Gazetesi tarafından hangi amaca yönelik olduğu belli olan iftira kampanyasının bir bölümü olarak planlanan bu haberlere karşı, hukuki hakkımızı kullanacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

2 yıl önce

Tuğçe Tatari arkadaşı Ahmet Şık’ı ifşa etti! ‘SBK’nın yalısına gitti…’

İşte Tuğçe Tatari'nin o yazısı: “Bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında çok gidip geldim. Sevdiğim birini kayırmak istedim. Sonra bir türlü rahat edemedim. Rezilliği tümden ortaya dökülmüşler takımının "Bizi eleştirmek kolay tabii" dediğini duyar gibi geçti günler. Derken daha ilk hamleyi sindirememiştim ki ikincisi geldi. Maalesef benim için de bu yazıyı yazmak farz oldu. Öncelikle şunu söylemeliyim, Ahmet Şık arkadaşımdır ve sevdiğim bir insandır. Bunun da ötesinde duruşunu, cesaretini beğendiğim biridir. Ondandır ki sıklıkla kendimi Ahmet Şık'a destek verirken bulurum. Sadece kendisini değil karısını, kızını, köpeğini, eşini dostunu da severim. Yalan yok… Farkındasınız, biliyorsunuz, hâlâ utanmadan birbirinin yüzüne bakabilecek çok az insanız. Bir avuç! Belki de bundandır, geçen hafta yaşananlardan sonra kendimi daha da yara almış hissettim… Belki de bundandır, bir süre ne yapacağımı, ne düşünmem gerektiğini bilemedim. Veyis Ateş diye bir adam varmış falan filan, biliyorsunuz işte yaşananları. Ahmet Şık bu adamın Sezgin Baran Korkmaz'dan para istediği görüşmenin ses kaydını yayınlamış. Buna sinirlenen Veyis Ateş bizim arkadaşımız, yoldaşımız, sevdiğimiz kardeşimiz Ahmet Şık için Süleyman Soylu'yla ilişki kurmak istediği ve bunun için de kendi kapısını çaldığı yönünde bazı iddialarda bulunmuş. Okuduğum an tereddütsüz "yalan bunlar" dedim. "Ahmet bu adamı tanımıyordur bile" dedim. Üstelik "Kim bilir kaç yıldır Habertürk ekranlarında yasaklı olan Ahmet'in, bu adamla ne gibi bir ilişkisi olabilir" dedim. Veyis Ateş denen bu profille… Süleyman Soylu'yla filan Ahmet Şık, olacak iş mi Allah aşkınıza… Çok kısa bir süre içinde Ahmet iddialara yanıt verdi. Veyis'le 10 yıldır tanıştığı, Süleyman Soylu'yla röportaj yapmak için ondan aracı olmasını istediği, röportaj kabul edilmeyince de hakkında yazdığı kulise dayalı yazıyı okuyup yanlışsa uyarması yönünde ricacı olduğunu anlatan bir açıklama. Sonra tonla "siz şöyle düşüksünüz biz böyle yüksek" minvalinde sözler. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bizim Ahmet Şık'tan söz ediyoruz. Dönüp dönüp okudum açıklama metnini. Üstelik bu olay olduğunda Ahmet öncelikle bir milletvekili. Seçimlerde HDP'den aday olmuş, sevenleri, inananları tarafından desteklenmiş ve seçilmiş bir milletvekili. Yazılar da yazıyor evet ama bir muhabir değil, bir köşe yazarı değil. Hatta bana göre artık siyasi kariyer başlayınca aktif gazetecilik de olamayacağından, gazeteci de değil. Eski bir gazeteci. Yeni bir siyasetçi. HDP'den seçilmiş, sonra oradan istifa ederek bir süre bağımsız kalmış, ardından TİP'e geçmiş bir milletvekili. Ve yazdığı yazıyı Süleyman Soylu'ya onaylatmak istiyor. Vay be, işe bak sen! Şimdi burada bir parantez açmam şart, mevzu bir başka gazeteci olsa belki bu konuyu konuşmak bile saçma olurdu. Sonuçta gazeteci dediğin herkesle görüşebilir, herkesle temasta olabilir, haber kaynaklarıyla açıklamayacağı ilişkileri de olabilir, ayrıca yazısının sadece bir bölümüyle alakalı teyit almak da isteyebilir, kabul. Ama Ahmet Şık gibi, duruşunu, yaşamının önüne koyduğunun her fırsatta altını çizen, politik görüşü için birçok yaşamsal konforundan vazgeçebilen, politik bilinci son derece yüksek, 'devlet' olgusunu bugünüyle değil dünüyle de değerlendirebilen, eylemlerin, sokakların, sol camianın göz bebeği birinden söz ediyoruz. Ve artık gazeteci olmayan, siyasetçi olan, üstelik önce HDP'de, halen TİP'te siyaset yapmakta olan birinden söz ediyoruz. Memlekette safların çok keskinleştiği, taraflar arasında uçurumlar olduğu, her an siyaseten yeni ve daha da korkunç gelişmeler yaşanan bu ortamda bırakınız o Veyis denen tiplerle bir ilişki içinde olmayı, tanış olmanın bile Ahmet'e yakışmayacağını düşünen biriyim. Daha iki hafta önce 'katil devlet' dediği için hedef gösterilen, gösteren kişinin geçmiş örneklerinden yüreğimizi ağzımıza getiren, "Aman Ahmet canım Ahmet" dedirten, bizim Ahmet'ten söz ediyoruz! Şimdi siz bana diyorsunuz ki yazısındaki bilgileri teyit etmek için Süleyman Soylu'ya göndermiş, onay gelince yazı yayımlanmış. Bir dakika arkadaşlar. Bu bana gerçekten fazla gelir! Ama maalesef konu bu kadarla da kalmadı. Daha hazmetmeye çalışırken Sezgin Baran Korkmaz'ı nereden tanıdığını anlattığı bir yayına denk geldim. Yanlış duyduğumu düşündüm. Biraz öne aldım yayını, sesini açtım "İşte ben de o ünlü yalıya gittim. Beni aradı çağırdı, ben de zaten seni merak ediyordum dedim ve gittim" gibi bazı sözleri duydum ve hızla kapattım. Arşive baktım, Ahmet Şık bu görüşmeyi yazmış mı, ben kaçırmış olabilirim diye düşündüm. Evet Ahmet Şık bir Sezgin Baran Korkmaz yazısı yazmış. Ama yazının içeriğinde 'evde yapılan görüşme' ve o görüşmede sorulan sorulara alınan yanıtlara dair bir bölüm yok. Yazı T24'te ocak ayında yayımlanmış, Sezgin Baran Korkmaz aralık ayında kaçmış. Ahmet Şık evine ne zaman gitmiş bilmiyoruz. Henüz memleketin bu derece konusu değilken evet Ahmet Şık etraflı bir yazı yazmış… Bugünlerde 'bu tip' adamlarla yan yana gelmiş birçok gazeteci arkadaşımız gündem oluyor bir bir. "Yahu bir ben mi kalmışım bunları tanımayan" diyecek kadar kalabalıklar. Ama hiçbiri bir Ahmet Şık değil! Hiçbirinin bende yarattığı his de bu değil. Şoktayım, beni itin, dürtün, bir şeyler yapın! Yanlış anlamışsın o olaylar öyle değil, deyin. Sağıma soluma bakıyorum, sosyal medyama bakıyorum, yaşamımın ciddi bir bölümü Ahmet'le dayanışarak geçirmişim. Yanlış anlaşılmasın, en ufak bir pişmanlığım yok. Ayağına taş değmesin tabii; yine hakkı yensin, yine koşarım şüphe etmem. Belki de sırf o yüzden hak ediyorum özeleştiri talep etmeyi. Çok normalmiş gibi, hayatın olağan akışında Ahmet Şık'ın bir an bile olsa Veyis Ateş'le yakın olmasının, Süleyman Soylu'ya yazı teyit ettirmesinin, Sezgin Baran Korkmaz'ın evine gitmesinin yeri varmış gibi anlattığı anılarını değil de gerçek bir özeleştiri verdiğini duymak İstiyorum. Tıpkı bizi hayal kırıklığına uğrattığını düşündüğümüz siyasetçilerden beklediğimiz gibi. Tıpkı siyaseten yapılmış yanlışlar ve hatalı adımlardan sonra olması gerektiği gibi… HDP'den seçilmiş… Şimdinin Türkiye İşçi Partili milletvekili… Sol tandanslı eski bir gazeteci, hak insanı, adalet savaşçısı, aktivist, cesaret ve dürüstlük timsali olarak Ahmet Şık'ın kendisini seven, inanan ve hatta belki hayran olan yüzlerce insana özeleştirisini verdiğini görmek istiyorum… Bu insanlardan biri de benim pek tabii. O yüzden de bu yazıyı kendimce çok büyük bir risk alarak yazdığımı itiraf etmek istiyorum. O da sevdiğim bir arkadaşı kaybetme riski. Eleştiri zor kabul edilir, hele de çoğunlukla övgü duyuyorsan. Ahmet'le de ilk defa böyle bir pozisyonda karşı karşıya kaldık. Nasıl bir tavır takınacağını da inanın bilmiyorum. Belki gerçekten özeleştirisini verecek… Belki darılacak… Belki kızacak… Ama fark etmez… 'Politik kankacılık' etiketini kendime yakıştırmadığım için bu gelişmeleri görmezden gelemezdim. Dediğim gibi dargınlığı da göze alarak girdim bu işe. Biz kendimizi önce vicdanımız, sonra doğrularımızla tartmaya eğitmişiz. Kimse ses etmese de biz kendimizi bunu yapmaya mecbur hissederiz. Aksi haksızlık olur. Aksi aldatmaca olur. Aksi sadece sevmediğin, sadece ters düştüğün, sadece herkesin bildiği isimleri eleştirmek, senden olanı koruyup kollamak olur. Ve ben Ahmet Şık'ın da bu davranışa layık olduğunu düşünmüyorum. Aksine politik bilinci yüksek insanlar eleştiriyle büyür, perspektif genişletir. İdeolojik olarak oluşumunu tamamlayanlar için özeleştiri yaşamsal devamlılık niteliğindedir. Çünkü hatasız yaşam olmaz. O yüzden de ben Ahmet Şık'tan bulunduğu pozisyon, temsil ettiği insanlar, her dem yanında olan bizleri unutup kurduğu bu ilişkilerle alakalı bir özeleştiri vermeye davet ediyorum. Ahmet Şık'ın özeleştiri verdiğini görmek de yanılmadığımın, yanılmadığımızın bir nişanı olsun istiyorum…”

2 yıl önce

SBK davası savcısı konuştu

Başsavcılık, ABD'nin iade dosyasının geldiğini, Türkiye'nin iade talep dosyasının da Viyana tarafından kendilerine ulaştırıldığını belirtti. Viyana Mahkemesi’nin son anda dosyayı Wels’e aktardığı belirtiliyor. ABD ya da Türkiye’ye iade konusunda, Avusturya Suçluların İadesi Anlaşması Yasası'nın 10. maddesi gereğince karar verilecek. Sözcü’den Ali Gülen’in “Korkmaz'ın iadesi süreci ne zaman başlayacak? Yetkili mahkeme ve ABD ile Türkiye'nin iade talepleri size ulaştı mı? Hangi ülkeye iadesi söz konusu?” şeklindeki sorularına Wels Eyalet Yüksek Mahkemesi Başsavcılığı'ndan, dosyanın içeriğine ait olmayan cevaplar geldi. ‘ELİMİZDE BİR İADE TARİHİ YOK’ Başsavcı Vekili Christoph Weber imzalı yazılı açıklamanın ilk bölümünde, yetkili mahkeme ve mahkemenin numarası yer aldı. “Dava gizli görüleceği için bunu açıklayamıyoruz” diyen Weber, iade süreci ve Pazartesi günü görülecek dava ile ilgili olarak, “Şu anda elimizde sınır dışı edilme, istenilen ülkeye gönderilme ile ilgili bir tarih yok. Kamuya açık bir dava olup olmayacağı konusunu sormuştunuz. Tutuklama prosedürünü içeren davalardan olduğu için genelde bu kamuya açık değildir” dedi. MAHKEME, İKİ ÜLKEDEN BİRİNE KARAR VERECEK Kendilerine Amerika'nın ve ardından da Türkiye'nin iade talebinin ulaştığını belirten savcı vekili Weber, “Ancak şimdi buna mahkeme karar verecek. Mahkeme, ABD'ye mi, yoksa Türkiye'ye mi gönderilmesinin hangisinin yasaya uygun olduğuna bakacak. Bunun için sanığın ifadesi alınacak” açıklamasını yaptı. Weber, şu anda sadece “İade talebiyle ilgili süreçle ilgilendiklerini başka konulara ve içeriği ile ilgili sorulara giremeyeceklerini” de özellikle vurguladı. İŞTE İADE MADDESİ Avusturya’nın, suçluların iadesi ya da Avusturya'dan sınır dışı edilmesini öngören yasasının 10. maddesi Korkmaz hakkındaki kararda da uygulanacak. Hakim, bu 10. maddeye göre, “ABD ya da Türkiye'ye gönderilmesi” kararını verecek. Önce Sezgin Baran Korkmaz dinlenecek ve ardından karar çıkacak. Sürecin seyrini belirleyecek 10’uncu maddede, “Bir kişinin başka bir ülkeye iadesi/gönderilmesi, bir mahkeme tarafından ceza verilmesini gerektirecek bir fiili olması halinde; veya yine mahkeme tarafından bir fiile istinaden verilmiş cezanın infazının gerektiği durumlarda; soruşturma- kovuşturma önlemlerini içeren bir devletin, Avusturya yasalarına uyacak şekilde iade talebi ile mümkün olur” deniliyor.

2 yıl önce

CHP’li Engin Özkoç’un yiğeni firari Sezgin Baran Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding ile iş yaptı mı?

Burak Bekiroğlu, konuyla ilgili, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “CHP’li Engin Özkoc sen Plan ve Bütçe Komisyonunda SBK Holding ve Sezgin Baran Korkmaz üzerinden Cumhur İttifakına saldırdığın gibi kendine ve ailenede saldırıyor musun? Engin Özkoç, senin öz yeğenin Cem Özkoç’a ait olan Ezovelsa Tekstil firması SBK Holdingin gerek yurt içine gerek ise yurt dışına gönderdiği onbinlerce adet tekstil ürünlerini üretmedimi?üretti.Yeğenin SBK Holdingten güzel para kazandı Engin.” iddiasında bulundu. Engin Özkoç ise Bekiroğlu’nun iddialarını yalanlamadı.

2 yıl önce

Engin Özkoç ve Ali Mahir Başarır kendi skandallarını örtmek için Halk TV’yi kullandı: Süleyman Soylu SBK’dan uçak kiraladı yalanı

Dün akşam, organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker ve CHP’li sözcülüğünü yapan halktv.com.tr’de yayınlanan bir fotoğraf üzerinden Özkoç ve Başarır iftiralarına bir yenisini daha eklediler. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2017 yılındaki seçim yasaklarında parası kendi cebinden vererek Söğüt Havacılık A.Ş’den kiraladığı uçağı firari Sezgin Baran Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding tarafından tahsis edildiği şekilde lanse etmeye çalışan Engin Özkoç ve Ali Mahir Başarır’ın yalanları ortaya çıktı. Konu hakkında İçişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından yapılan açıklamada “Bedeli bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından karşılanmak suretiyle, en uygun fiyatı veren Söğüt Havacılık A.Ş. adlı ticari işletmeden uçak kiralama yoluna gidilmiştir. Uçak veya araç kiralama şirketlerinin o an müsait uçağı olmaması durumunda, başka bir şirketten ikincil kiralama yaparak müşterilerinin talebini karşıladığı, sivil havacılıkta sıklıkla rastlanılan ve bilinen bir durumdur. 2017 yılındaki seçim çalışmaları sırasında gerçekleşen bu hadisede, gerek uçak talebi gerekse hizmetin karşılığı olan ödemenin yapılması sırasında temas edilen tek kurum, Söğüt Havacılık A.Ş'dir" denilmişti. Skandalları bitmiyor Ali Mahir Başarır’ın kardeşi Geçtiğimiz günlerde Başarır ağabeyi Atıf Şadi Başarır’ı CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi’nde torpille işe aldığı ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine Başarır Bakan Soylu’yu hedef almış. Ağabeyine iftira atıldığını söylemişti. Ancak torpil kanıtlanınca geri adım atmış ve ağabeyinin Mersin Büyükşehir Belediyesi hayvan barınağında çalıştığını kabul etmişti. Engin Özkoç’un yiğenin SBK Holding ile ilişkisi Avukat Burak Bekiroğlu Twitter hesabından yayıladığı belgeler ile Engin Özkoç’un yiğeni Cem Özkoç’un SBK Holding ile iş yaptığını iddia etti.

2 yıl önce

Halk TV’nin “Süleyman Soylu SBK’nın uçağına biniyor” montajı

halktv.com.tr, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Söğüt Havacılık A.Ş.'den yapıldığı uçak kiralamasını direk firari Sezgin Baran Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding’den yapıldığını yalanını güçlendirmek için montaj bir fotoğraf yayınladı. Bakan Soylu, 2017'de yürüttüğü seçim faaliyetleri sırasında Söğüt Havacılık A.Ş.’den ücreti mukabilinde uçak kiralamasında bulunmuş, yazılarında sürekli CHP’li belediyeleri öven, birçok kez organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker'in tetikçiliği gündeme gelen ve CHP’li Muğla Büyükşehir Belediyesi’nde danışman olarak çalışan Tuncay Mollaveisoğlu bu kiralamayı 25 Haziran 2021 tarihinde "Bakan Soylu, iddiaya göre Korkmaz'ın uçan sarayını seçim döneminde özel taksisi gibi kullanmış" başlığı ile gündeme getirmişti. Fakat iddia çok geçmeden bakanlık tarafından yalanlanmıştı. Halk TV, o tarihte yalanlanan iddiaları montaj bir fotoğraf ile tekrar gündeme getirdi. Halk TV’nin yayınladığı fotoğrafın montaj olduğu hemen anlaşılıyor.

2 yıl önce

Almanya merkezli Deutsche Welle (DW)’nin “Avusturya SBK davasında ABD'nin iade talebini kabul etti” haberi savcılık tarafından yalanladı

Almanya merkezli Deutsche Welle (DW) haber sitesinde dün yayınlanan haberde, Türkiye'nin, Sezgin Baran Korkmaz'ın iadesine ilişkin talebini kabul eden mahkemenin ABD'nin talebine de aynı yanıtı verdiği, Korkmaz'ın hangi ülkeye iade edileceği konusunda kararı Avusturya Adalet Bakanlığı’nın vereceği iddiası yer aldı. Haberde, Avusturya Wels Mahkemesinin, ABD'nin iade talebini de Avusturya Suçluların İadesi Kanunu'na uygun olduğu görüşüyle kabul ettiği yazıldı. Ancak DW'nin iddiası savcılık tarafından yalanlandı. Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun: Karar henüz açıklanmadı Konuyla ilgili açıklama yapan Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, " Sezgin Baran Korkmaz'ın şuan sürmekte olan davasında Deutsche Welle'nin içeriğine dair söyleyeceğim şey çok açık ve net. Gerçeği yansıtmıyor. Halihazırda Amerika'dan gelen belgelerle ilgili olarak, mahkemenin hakimi kararını henüz vermemiş durumda. Bu kararın verilmesi süreci devam ediyor. Ocak ayı sonunda ya da şubat ayında bir karar verilebilir. Karar verildikten sonra son kararın Avustralya Adalet Bakanlığında olduğu doğru. Bu tarz durumlarda, iade kararları gündeme geldiğinde son karar Adalet Bakanlığı'nda oluyor." dedi. Türkiye ayağında karar verildiğini hatırlatan Ceyhun, ABD'den gelen belgelerin geciktiği için davanın bu kadar uzun sürdüğünü, hakimlerin dosyalarını incelediğini kararın şubat ayına kadar gelmesini beklediklerini söyledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, aralarında Sezgin Baran Korkmaz'ın da bulunduğu sanıklar hakkında "suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini, bu özelliğini bilerek satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak" suçundan 3 yıldan 7 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Bu sanıkların süreli hapis cezasına mahkumiyetleri halinde elde ettikleri maddi menfaat-ekonomik kazançlarının zorla alımına (müsadere) karar verilmesi de istenen iddianamede, "malen sorumlu olarak" belirtilen SBK Holding'in de yer aldığı 6 şirket ile ilgili de özel hukuk tüzel kişileri olarak faaliyet izinlerinin iptaline yönelik karar alınması isteniyor. İddianamede ayrıca MASAK tarafından tanzim edilen "aklama incelemesi" raporuna göre, suça özgülenen şirketlerden olan Komak Isı Yalıtım Sistemleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, Mega Varlık Yönetim AŞ'nin suçta kullanıldıklarına dair yoğun tespitlerin elde edilmesi sebebiyle zorla alımına, yine Mega Varlık Yönetim AŞ'de yapılan aramada el konulan, şirkete ait 42 bin 500 Kazakistan tengesi, 3 bin 320 euro, 11 bin 340 lira, 400 sterlin ve 9 bin 415 doların da zorla alımına hükmedilmesi talep ediliyor.

1 2