20 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Bill Gates: Koronavirüs en iyi senaryo ile 2022'nin sonuna kadar sürecek

bill gates, bill ve melinda gates vakfı, koronavirüs, en iyi senaryo 2022, microsoft, fox news sunday

3 yıl önce

Türkiye'yi kuşatma senaryosu Türkiye'nin zaferiyle bitti

Türkiye’nin müşterek milli kimliğini, devlet kapasitesini ve demokratik meşru yönetimini hedef alan bu meydan okumaya içeride AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı sistemiyle cevap verdi

2 yıl önce

Senaryoyu FETÖ yazıyor Peker oynuyor

Suç örgütü lideri Sedat Peker, 15 Temmuz’un finansörü olan Birleşik Arap Emirlikleri’nden provokasyona devam ediyor. Muhalefet ve uzantısı basın, 48 suç dosyasında adı geçen Peker’in yalanlarını yeni bilgilermiş gibi servis etse de, bu iddiaların tamamının ardında FETÖ var. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım hakkındaki iddialar da, Türkiye’nin Suriye’de cihatçı örgütleri silah gönderdiği yalanları da firari FETÖ’cüler tarafından Peker’e sufle olarak dillendirildi. KOKAİN SUFLESİ 2020’DE “Kolombiya’dan Türkiye’ye kokain ağı kurulduğu” iddiası son süreçte FETÖ’cüler tarafından Peker’e verilen ilk sufle oldu. Firari FETÖ’cü Cevheri Güven oldu. 23 Haziran’da 2020’de kendi sosyal medyası üzerinden Kolombiya’da yakalanan uyuşturucuyu gündeme getirerek, Türkiye’de ‘Susurlukçu’ diye adlandırdığı aralarında Mehmet Ağar’ın da olduğu isimlerin yeni bir uyuşturucu hattı kurduğunu iddia etti. Güven, İçişleri Bakanı Soylu’nun da bu uyuşturucu kaçakçılığını göz yumduğu yalanını ortaya attı. Bu yalan FETÖ’nün diğer yayın organlarında da bir süre dolaştı ancak fazla ilgi görmedi. KÜÇÜĞÜ TUTMADI; YALANI BÜYÜTTÜLER Aynı iddiayı bu kez FETÖ’cü Said Sefa daha da büyüterek piyasaya sürdü. 4 Ocak 2021’de kendi sosyal medya kanalından video yayınlayan FETÖ’cü Sefa, Binali Yıldırım’ın oğlunun uyuşturucu baronu Nejat Daş ile ortak 5 gemi aldığını ve bu gemilerle uyuşturucu kaçırmaya başladığını öne sürdü. Ancak Sefa da başarısız olunca, yalanın bayraktarlığı organize suç örgütü lideri Sedat Peker’e kaldı. Peker, sosyal medya üzerinden 2 Mayıs’tan itibaren yayınladığı videolarında FETÖ’cülerin iddialarını ülkü gündemine soktu. 2020’DE PİYASAYA SÜRÜLDÜ Peker’in ortaya attığı bir diğer iddia Yeldena Kaharman’ın intiharına ilişkin oldu. Peker Kaharman’ın intihar etmediğini öldürüldüğünü, dosyanın da güvenlik güçleri tarafından kapatıldığını iddia etti. Peker suçlamalarının hedefine ise Mehmet Ağar’ın oğlu AK Parti Milletvekili Tolga Ağar’ı koydu. Bu iddialar ilk önce FETÖ’ye müzahir internet sitelerinde 2 Şubat 2020’da gündeme getirildi. Ancak alıcısı olmayınca Nisan 2020 yılında PKK’ya müzahir gazeteciler tarafından biraz daha da ileriye taşınarak “Ağar oğlunu helikopterle aldırdı…” gibi iddialar eklendi. Bu ocak ayında da aynı iddialar FETÖ’nün internet sitelerinde kendine yer buldu. Yalanın son durağı yine Sedat Peker oldu. Peker 6 Mayıs’ta aynı iddiaları yeniymiş ve bilgi almış gibi pazarladı. TEHDİT EDEN DHKP-C’YE DUAYA GİTMİŞ! Peker’in DHKP-C’li teröristlerin mezarlarını ziyaret ettiği ortaya çıktı. DHKP-C terör örgütünden tehditler aldığı gerekçesiyle polis koruması verilen fakat koruma kararı alınmasında FETÖ iddiasıyla meslekten ihraç edilen polis müdürlerinin rol aldığı belirlenmişti. Sedat Peker’in 2019 yılında koruma kararı bulunurken 5 Haziran 2019’da Ramazan Bayramı’nda DHKP-C’li teröristlerin mezarlarını ziyaret etmesi dikkat çekti. DHKP-C’Lİ’YE DUA OKUMUŞ Teröristlerin mezarını ziyaret ettiği anların fotoğraflarını kişisel hesabında paylaşan Peker, “Tam mezarlıktan çıkacakken farklı görüşleri savunduğumuz hatta düşman dahi olsak ‘öldüler ama yenilmediler’ sözünü mezar taşlarına yazdıran, gerçek anlamda bir duruşları olan 30 sene önceki DHKP-C’lilerin de mezarını ziyaret edip dua ettim. Bugün kendini onların devamı olduğunu söyleyen sözde DHKP-C’li, özde ise para için cinayet işleyen kiralık katilleri düşünüp, kendi kendime tebessüm ettim” ifadelerini kullanmıştı. ÇATIŞMADA ÖLDÜRÜLDÜ Peker’in DHKP-C’den tehditler aldığı bahanesiyle polis koruması kararının sürdüğü dönemde DHKP-C’li teröristlerin mezarını ziyaret etmesi koruma kararındaki FETÖ izini doğrular nitelikte olarak yorumlandı. Peker’in DEV-SOL üyesi olan ve 1991 yılında polisle girdiği silahlı çatışmada öldürülen Cavit Özkaya’nın mezarını ziyaret etmiş ve mezar başında dua okumuştu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 2023 hedeflerimiz küresel senaryolara karşı başkaldırıdır

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sakarya Zaferi, Anadolu'daki bin yıllık varlığımızın dönüm noktalarından biridir. Milli mücadelenin en kritik safhasında kazanılan bu zaferle başkentimizi tehdit eden düşman saldırısının önüne geçilmiştir. Kahraman ordumuz düşmana 'dur' diyerek büyük taarruzun müjdesini burada vermiştir. İstiklal Marşı'mıza ilham veren kahramanlarımız isimlerini tarihe cesaretleri ve kanlarıyla kazımışlardır.  Sakarya Meydan Muharebesi 1 yıl sonra 30 Ağustos zaferiyle taçlanmış, düşmanın İzmir'den dökülmesiyle nihai amacına ulaşmıştır. İstiklal harbimiz Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm komutanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi minnetle yad ediyorum. Sakarya Zaferi, tıpkı Malazgirt gibi, tıpkı Bursa'nın Edirne'nin İstanbul'un fethi gibi şanlı zaferlerimizin biridir.  Milli mücadelemizin adeta son kalesi olan bu zaferin hikayesini nesilden nesle aktararak İstiklal Harbimizi ne büyük fedakarlıklarla kazandığımızı unutturmamalıyız. Ayrıca bu zaferin kazanıldığı bölgeyi tarihi milli park ilan ederek kapsamlı bir ihya çalışması başlattık. Bu kapsamda yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ve Haymana Ziyaret Merkezi'nin açılışını da birazdan gerçekleştireceğiz. Tüm bu eserlerin kazandığımız zaferlerin en doğru şekilde anlatılması için önemli olduğunu düşünüyorum. Bir tarafında Sevr dayatması diğer tarafında Misak-ı Milli olan bu çetin mücadele Lozan Anlaşması ile sonuçlanmıştır. Türk milleti dişiyle tırnağıyla verdiği mücadelesini kurduğu cumhuriyet ile yeni bir başlangıç haline getirdi. Türkiye Cumhuriyeti uğradığımız onca saldırılara rağmen 100'üncü yılının eşiğine gelmiştir. Çok partili siyasi hayata geçişle birlikte darbelerin yol açtığı hasarlara rağmen milletimizin demokrasi için ısrarcı bir tutum ortaya koymuştur. "2023 HEDEFLERİMİZ KÜRESEL SENARYOLARA KARŞI BAŞKALDIRIDIR" Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023'e endekslendiğimiz hedeflerimiz, küresel senaryolara karşı bir başkaldırıdır. Alın terimizle ve yeri geldiğinde kanımızla, istikbaline sahip çıkan bir ülke olduğumuz gerçeğini kabul ettirdik. Biz bu iradeyi ortaya koyarak Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik. Asırlardır kuşatma altında tutan medeniyet ufkumuzu tekrar açmayı başardık. Her alanda asırlık ihmallerin telafisini gerçekleştirdik. Böylece ülkemizi dünyanın yaşadığı büyük dönüşümleri, vaktini ve enerjisini kendi iç mücadelesiyle heba eden bir konumdan enerjisini en üst seviyede kullanabilen bir konuma geldik. "CÜMLE ALEME GÖSTERDİK" Milli iradenin gücü önünde ne vesayetin ne sosyal mühendislik hesaplarının ne terör örgütlerinin ne darbelerin duramayacağı gerçeğini cümle aleme gösterdik. Bu noktaya öyle kolay gelmedik. Dikkatimizi hedeflerimizden uzaklaştırmak için dört bir tarafımızdan çekiştirildik, taciz edildik. Bunları milletimizin desteğiyle aşarak bugün bulunduğumuz yere ulaştık. Küresel, siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma sürecinde Türkiye olarak yönümüzü hep geleceğe dönüp istikametini belirleyerek oraya doğru yürüyoruz. "CUMHUR İTTİFAKI OLARAK GELECEĞİMİZE DAHA ÖZGÜVENLİ YÜRÜYORUZ" Hiç şüphesiz bu adımların zirvesini, hiç endişe etmeden 29 Ekim 2023'te vasıf olacağımız Cumhuriyetimizin kurulmasının 100. yılı oluşturuyor. Türkiye'nin yaşadığı saldırıların sadece birini bile kaldıramayacak ülkeler var. Salgından tabi afetlere kadar son dönemde yaşanan her olağanüstü durum bu tabloyu daha da belirgin hale getiriyor. Arkamızdaki binlerce yıllık devlet geleneğinin gücü sayesinde dimdik ayaktayız. Artık kendimize daha çok güveniyor, geleceğimize daha umutla bakıyoruz. Cumhur İttifakı olarak geleceğimize daha özgüvenli yürüyoruz, daha özgüvenle de inşallah başaracağımızı düşünüyoruz. Bizim için esas olan milletimizin iradesidir. Tek millet, tek vatan, tek devlet, ve tek bayrak. Malazgirt'ten bu yana kazandığımız hiçbir zafer gibi bunun da kolay olmayacağını biliyoruz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bir kez daha Sakarya Meydan Muharebesi'nde canlarını ortaya koyan şehitlerimize, kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Gazi Mustafa Kemal'i ve bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi şükranla anıyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.

2 yıl önce

Rusya-Ukrayna savaşı öncesinden itibaren diplomatik çabalarıyla öne çıkan Ankara, olası bütün senaryolara Montrö dahil 'milli çıkarlar' öncelikli hazırlık yaptı

Geçen ay dünya gündeminin ilk sıralarına çıkan Rusya-Ukrayna krizi, son 6 günde yaşanan gelişmelerle birlikte artık Ankara'da da 'savaş' olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından da kullanılan bu tanım, Ankara'nın üstlendiği diplomatik çabalarına ve geleceğe dair olası senaryolara karşı alacağı tedbirler ve atacağı adımlara yönelik işaretler de veriyor. Savaşın üzerinden bugün itibariyle geçen bir haftada yaşanan gelişmeler ile diplomasi ve güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiler, Türkiye'nin diplomatik çabaları yoğunlaştırmakla birlikte, olası senaryolara karşı da 'milli çıkarlar'ı esas alarak, Montrö Boğazlar Sözleşmesi dahil uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkilerini kullanacağı; yine uluslararası anlaşmalarla sahip olduğu NATO dahil tüm uluslararası kurumlar nezdinde çözüm odaklı çabalarını sürdüreceği yönünde. Ankara bu kapsamda, yıllardır dünyaya uyarıda bulunduğu 'mevcut uluslararası sistemin sorunlara çözüm üretemediği' gerçeğinin de artık anlaşılması gerektiğini, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm uluslararası kurumların reformdan geçirilmesi talebini de muhataplarına iletiyor. 5 BAŞLIKTA ANKARA'NIN TUTUMU Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Türkiye'nin savaşın öncesinde ve son bir haftada ortaya koyduğu çabalar ile Ukrayna'da yaşanan gelişmeler ve ABD ile Avrupa tarafında atılan adımlar izlendiğinde, Ankara'nın tutumu 5 başlıkta özetlenebilir. 'SAVAŞ' NİTELEMESİ: Ankara, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını 'uluslararası hukukun ihlali ve kabul edilemez' diye değerlendirdi, 'savaş' diye niteledi. Özellikle de, bu girişimin bölgenin huzur ve güvenliğine hizmet etmeyeceğini vurguladı. UKRAYNA'NIN BÜTÜNLÜĞÜ: Rusya ve Ukrayna dahil tüm muhataplara, Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edildiği 2014'ten bu yana "Ukrayna'nın siyasi egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunduğunu" bildirdi. Ankara, bu tavrını Ukrayna'da süren savaş için de koruyor. DİPLOMASİDEN UMUT KESİLMEDİ: Türkiye, aynı şekilde 2014'ten bu yana barışçıl çözüm için yürüttüğü çok yönlü diplomasiyi, savaş sırasında da sürdürüyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, hem Rusya ve Ukraynalı hem de Avrupalı mevkidaşlarıyla görüşme trafiği yürütmeye devam ediyor. Bu kapsamda Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında önkoşulsuz olarak başlatılan görüşmelerden memnun ve en kısa sürede ateşkesle sonuçlanması için gereken desteği vermeye hazır olduğunu taraflara iletti. TÜM SENARYOLAR MASADA: Ankara, bütün süreç boyunca 'işbirliğine dayalı iyi ilişkiler' ve 'savaşın çözüm olmadığı, aksine insani dramlar ürettiği'ne vurgu yaparak çözüm arayacak. Ancak savaşın uzaması veya şiddetlenmesi ya da genişlemesi durumu da dahil, bütün olası senaryolar değerlendirilerek, ülkenin çıkarı ve vatandaşların refahını koruma adına alıncak tedbirler ve atılacak adımlar belirlendi. Kaynaklar, ayrıntı vermeden, bu kapsamda birçok tedbirin alındığını, hazırlıkların tamamlandığını da belirtiyorlar. ÖNCELİK MİLLİ ÇIKARLAR: Ankara'nın bütün senaryolarda önceliği ise Türkiye'nin milli çıkarlarını korumak. Bu temelde bölgenin dengeli ve istikrarlı bir barışa kavuşması için uluslararası hukuktan doğan hak ve yetkiler kullanılacak. Buna, Montrö Sözleşmesi de dahil. Ankara bu bağlamda kendisini denge ve istikrar unsuru olarak görüyor. YALAN HABERLER ENERJİ TÜKETİYOR Ankara'da üzerinde çalışılan bir başka konu da savaştan etkilenme riski taşıyan Türk vatandaşları, akraba topluluklar ve sığınmacıların güvenliği ile Türkiye aleyhine kampanyaların Ukrayna konusunda bile sürüyor olması. Türkiye, Kovid salgınının başında dünyanın dört bir yanından vatandaşlarını tahliye ederek büyük bir başarıya imza atmıştı. Aynı başarıyı, Ukrayna'dan tahliyelerde de gösterdi. Verilen bilgilere göre Ukrayna'daki 25 bin vatandaşa tek tek ulaşıldı, onlardan 6 bin 600'ü tahliye talebinde bulundu ve 5 bini ilk 6 gün içinde sağ salim tahliye edildi. Kalan vatandaşların güvenliği ve olası tahliye taleplerine karşı da hazırlıklar tamamlandı. Ayrıca, savaşın ilk gününden başlatılan Ukrayna'ya ve sınırdaki Batı ülkelerine göç eden sığınmacılara yönelik insani yardımlar, AFAD ve Kızılay tarafından arttırılarak devam ettirilecek. Bu başarıya rağmen, Türkiye'ye karşı tahliyelerde yetersiz kalındığı, enerji ve gıda arz güvenliğine dair yalan haberler de 'karalama kampanyası' olarak nitelendiriliyor. Ankara, başta Ukrayna ve Rusya'dakiler olmak üzere tüm vatandaşlarına 'resmi kanallardan gelen bilgileri takip etmeleri' uyarısında bulunuyor.

1 yıl önce

Demirtaş'ın o sözlerinin arkasındaki kirli senaryo ortaya çıktı: 'Açılım' mı hedefliyorlar?

HDP'nin eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın HDP'nin terör örgütü PKK'nın siyasi ayağı olmadığını iddia ettiği açıklamasının arkasındaki gerçek neden ortaya çıktı. Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, 6'lı masanın HDP'nin desteğini almak için parti tabanlarını yumuşatması gerektiğini belirterek kirli bir planın devreye sokulduğunu yazdı. Şener, 6'lı masanın HDP ve Demirtaş'tan PKK ile aralarında ilişki olmadığına dair açıklamalar istediğini söyledi. Şener, 6'lı masadan bir Kürt açılımı' duyulmasının olası olduğunun altını çizerek, "Merak ettiğim, 6’lı masa ve seçmenleriyle bir plan yapıyorsunuz fakat bu kadar kötü, bu kadar acemice, bu kadar gülünç, bu kadar utanmazcası kimin aklına geldi acaba" ifadelerini kullandı. Nedim Şener'in "Utanmazca bir açılım senaryosu" başlıklı yazısının ilgili bölümü şöyle: 6’lı masa için olmazsa olmaz koşul; PKK’nın siyasi ayağı HDP’nin desteği. Ama PKK ile ilişkisi masada tartışmalara yol açıyor. O yüzden bir plan devreye sokuldu. Plan, CHP ile Ahmet Türk, HDP ve Demirtaş’ın aralarında yaptıkları işbölümü çerçevesinde yürüyor. 6’lı masadaki partilerin tabanlarındaki itirazları da yumuşatacak bir strateji ortaya kondu. Demirtaş’tan ve HDP’den PKK ile aralarında ilişki olmadığına dair açıklamalar istendi. Bunun karşılığında 6’lı masa HDP’lilerin istediği “Kürt açılımı”nı, HDP’liler de “Türkiye açılımı”nı yapacaklar. 6’lı masayı yumuşatma işi de CHP’de. ‘KÜRT AÇILIMI’ YAKINDA Formülü PKK/HDP’li Selahattin Demirtaş daha önce şöyle ifade etti:“Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız.” PKK/HDP’nin “Türkiye açılımı” PKK ile ilişkisinin olmadığını söylemesi hatta terör örgütüne silah bırakması yönündeki çağrıdan oluşuyor. Bir süre sonra 6’lı masanın ‘Kürt açılımı’nı duyacağız sanırım. Bazı maddelerini daha önceki yazılarımda yazmıştım; PKK’ya yardım yataklık ettiği için kayyum atanan belediye yönetimlerinin geri iadesi, bir daha kayyum atanmasına imkân vermeyecek yasal düzenleme, PKK ile ilişkisinden dolayı KHK ile kamudan çıkarılanların geri iadesi ve PKK elebaşına yeniden yargılama yolu açmak için AİHM kararlarına uyma açıklaması... İKİ EŞ BAŞKAN, İKİ EŞ YALANCI HDP Eş Başkanı Mithat Sancar’ın, “Bizim başka bir örgüt, PKK ile bir bağımız yok, bunu defalarca söyledik” açıklamasından sonra, Demirtaş’ın, “HDP, PKK’nin uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur. Bunu Türkiye kamuoyuna anlatabilmemiz gerekir. Demokratik siyaset yürüten bir partinin silahlı bir örgütle bağı olamaz” sözleri işte bu planın bir parçası. Demirtaş kendince önemli şeyler söylüyormuş gibi yapıyor. Biletleri bedava diye böylesine berbat bir tiyatroyu seyredecek değiliz. Merak ettiğim, 6’lı masa ve seçmenleriyle bir plan yapıyorsunuz fakat bu kadar kötü, bu kadar acemice, bu kadar gülünç, bu kadar utanmazcası kimin aklına geldi acaba? Bırakın başkalarını, karşımıza çıkan ilk HDP seçmenine soralım bakalım; ne Mithat Sancar’ın ne de Demirtaş’ın söylediği yalanlara inanıyor mu?

1 yıl önce

CHP, Ekrem İmamoğlu'nun üstünü çizdi! Meral Akşener'in senaryosu suya düştü

Faik Öztrak basın toplantısında Ekrem İmamoğlu'nun adaylığına ilişkin, "Altılı masanın cumhurbaşkanı adayı liderler tarafından belirlenecek. Nerede yazıldığı belli olmayan siyaset mühendisliği senaryolarıyla hiçbir zaman belirlenmeyecek" ifadelerini kullandı ABD'NİN ADAYI İMAMOĞLU İmamoğlu'na verilen mahkeme kararı sonrası Atlantik cephesi harekete geçmişti. Akşener-İmamoğlu ikilisi başı çekiyor. ABD ve Almanya Dışişleri, Abdullah Gül, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Selahattin Demirtaş, Henri Barkey, FETÖ'cüler, HDP sözcüleri; yargı sürecini İmamoğlu'nun adaylığı için bir fırsat olarak kullandı.

1 yıl önce

Özgür Özel: Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olması senaryosu CHP’nin B planı

İyi Parti ile ilgili masa krizine ilişkin de konuşan Özel, “Siyasette her zaman kriz var ve krizi yaşamak kadar aşmak da önemli. Bugün krizin aşıldığı noktada, hem muhalif seçmendeki yüksek motivasyon hem de tüm Türkiye’nin gösterdiği ilgiye bakılınca, bu krizin iyi yönetildiği ve krizden güçlenerek çıkıldığı anlaşılıyor. O açıdan bunu ‘niye yaşadık’ yerine ‘iyi ki böyle aştık’ demek lazım” ifadelerini kullandı. "CHP, bütün süreçlerinde risk analizlerinden sonra B planlarını hazırlar" 3 Mart’ta yaptığı bir paylaşımda “Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Hep birlikte başaracağız. Hep birlikte kazanacağız” ifadelerini kullanan CHP Grup Başkanvekili, ayrıca “Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olması” senaryosunun CHP’nin B planı olduğunu açıkladı. “Cumhuriyet Halk Partisi, bütün süreçlerinde risk analizlerinden sonra B planlarını hazırlar” diyen Özel, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Çok önceden, ‘Bir tıkanma olduğunda bu nasıl aşılabilir?’ diye düşünmüştük. Zaten bunu normal kampanya içinde de uygun bir zamanda dahil edebilmeyi de planlamıştık. Toplumda oluşan moral bozukluğu ve motivasyon kaybına karşı üç grup başkanvekili ve iki genel başkan yardımcısıyla, sayın genel başkanımızın denetimi ve yönetiminde bunun çalışmalarını sürdürdük.  Ve sonuçta hem Ankara ve İstanbul’un belediye başkanları hem de diğer siyasi partiler olumlu karşıladı. Bu yöntemle masaya dönebilecekleri anlaşılınca, krizden geriye dönüş imkanını, İYİ Parti’nin de masaya dönmesi imkanını verdi.” "72 saat boyunca hiç kimse konuşmadı" Özgür Özel’in açıklamalarına göre 72 saatlik kriz boyunca CHP’de ciddi bir “iletişim talimatı” verildi. “‘Bu konuda, bu krizde CHP kimseyi kırmayacak ve hiçbir şey konuşmayacak’ dendi. Bunun hiç istisnası olmadı” diyen Özel, kriz yönetimi sırasında milletvekilleriyle, parti meclis üyeleriyle, tüm yöneticilerle, il, ilçe örgütleriyle, gençlik ve kadın kollarıyla sıfır iletişim talimatının verildiğini söyledi. “72 saatlik kriz boyunca hiç kimse konuşmadı” diyen CHP Manisa Milletvekili, “Yapılan bütün eleştirilere karşı sabırla yaklaşıldı. Haksızlığa uğranıldı ama susuldu. Ve bu sayede krizin aşılması sağlandı” açıklamasını yaptı.

1 2