16 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

ABD polisi, 16 yaşındaki bir siyah Amerikalıyı öldürdü

The Columbus Dispatch'in aktardığına göre, bir bıçaklı saldırı ihbarı alan polis, olay yerine geldiğinde 16 yaşındaki Bryant'a 4 el ateş etti. Olay yerine çağırılan sağlık ekiplerinin hastaneye götürdüğü Bryant, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.  Columbus belediye başkanı Andrew Ginther da, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda "Bu öğleden sonra genç bir kadın trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Tüm detayları bilmiyoruz. Polisin vücut kamerası görüntüleri var. Olayı mümkün olan en kısa sürede aydınlatmak için çalışıyoruz. Soruşturma bürosu, tüm silahlı saldırılarda olduğu gibi olay yerinde bağımsız bir soruşturma yürütüyor. Elimizdeki bilgileri kullanılabilir olur olmaz paylaşacağız. Vatandaşlardan sakin kalmalarını ve büronun verileri toplamasına izin vermelerini istiyorum" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Diyarbakır ailelerinden Ankara'da HDP'ye siyah çelenk

Diyarbakır'da evlat nöbeti tutan ve çocuklarının kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan ailelerden Celil Bektaş ile Süleyman Aydın, bugün Ankara'ya geldi. Üzerlerine, PKK tarafından kaçırılan çocukları Yusuf Bektaş ve Özkan Aydın'ın fotoğraflarının basılı olduğu tişörtleri giyen Bektaş ile Aydın, HDP Genel Merkez binasının önüne, üzerinde 'Evlatlarımızı HDP'den istiyoruz' yazılı siyah çelenk bıraktı. Aileler, çelengi bıraktıktan sonra "Kahrolsun HDP, işbirlikçi PKK" sloganları attı. PKK tarafından dağa kaçırılan Yusuf Bektaş'ın babası Celil Bektaş, "Oğlum 2019 yılında HDP tarafından dağa kaçırıldı. Oğlumun montu ve kimliği gençlik kolları binasında çıktı. Aynı zamanda HDP bunu kabullendi. Benim oğlum hasta, biz dünyaya başkaldırdık. Bunlar Kürtleri temsil edemezler, Kürt biziz. Bizler hiçbir zaman Kürtlüğümüzü inkar etmedik. Ankara'da Türküm, Diyarbakır’da Kürdüm, Trabzon'da lazım. Bunlar ellerini bizim yakamızdan çeksinler. Sağ olsun devletimiz bizim yanımızdadır. Biz bir şey kaybetmedik, kazandık. 300 tane evladımızı getirdik. HDP bunu inkar etti. Evlatlarımız zor durumdadır. Siz yalan söylüyorsunuz. Biz ABD'nin uşağı değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Kürdüyüz. Evladımız gelene kadar HDP'nin peşini bırakmayacağız" dedi. Yaklaşık 6 yıl önce PKK tarafından kaçırılan Özkan Aydın'ın babası Süleyman Aydın ise, "Biz anne ve babaları temsilen bugün Ankara'dayız. HDP'li tek bir milletvekili cesaretli çıkıp da maalesef bu Kürt ailelerine sahip çıkmadılar. Evde kendi evlatlarınızın yüzüne nasıl bakabiliyorsunuz ? Ben oğlumu gördüm tanımadım. 6 yıldır ben oğlumu görmedim. Eşim ilaç tedavisi görüyor, 'dünya gözüyle bir oğlumu göreyim' diyor, evlat hasretiyle yanıyor. Bizim çocuklarımızı neden PKK'ya satıyorlar ? Hiç mi bunlarda vicdan yoktur ? 'Kürt için mücadele ediyoruz' diyorlar Kürdü öldürüyorlar. Zaman zaman HDP açıklamalarında diyor ya, 'Zulüm var doğuda', doğrudur PKK zulmü var, HDP zulmü var. HDP artık bir kez daha devletimizin büyüklüğünü görsün. Devletimizin çocuklar için ne kadar hassas çalıştığını görsün. Biz bunların kapısından kalkmayacağız. Zaten bizim çocuklarımızı dağa gönderdiklerinde biz ölmüşüz. Gelsinler bizi de öldürsünler. HDP'ye destek veren insanlar, elinizi vicdanınıza koyun, neden bize sahip çıkmıyorsunuz" diye konuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur

Soylu, 'Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur. Hayatları boyunca bunun sorumluluğunu üzerlerinde hissedeceklerdir. Temiz bir kurum değildir. Avrupa medeniyeti ve Avrupa, bu kurumun hesabını verecektir.' dedi. Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığındaki 2021 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, dünyanın gördüğü gerçek ve klasik anlamdaki son imparatorluğun bakiyesi olan bir ülke olduğunu belirtti. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının Cumhuriyet'i bu birikim ve kültürün üzerine yeni bir vizyon, büyük bir emek ve fedakarlıkla kurduklarını dile getiren Soylu, "Bu birikim ve sorumluluğun gereği olarak, tarihin bu millete biçtiği rolün, bu coğrafyada ayakta kalabilmenin bir gereği olarak her meseleyi büyük düşünmekle, her meseleye sınırlarımızı aşan bir vizyonla bakmak durumundayız. Aksi takdirde bedel ödemekle karşı karşıya kalıyoruz." diye konuştu. Soylu, kendilerine çizilen sınırlara hapsolmuş, ideal yoksunu, korkak, ürkek bir politikayla bu coğrafyada ayakta kalınamayacağına dikkati çekti. Doğuda, istikrarsızlık üreten birden fazla nokta bulunduğunu dile getiren Soylu, Suriye-Irak hattı, Afganistan, Pakistan-İran, aynı yoğunlukta olmasa bile göç üretmesi açısından Orta Asya'daki ülkeler ile Afrika'nın bu alanlardan olduğunu aktardı. Bunların hepsini aynı botun içinde yakalayanların ve bu istikrarsızlığın ne ürettiğini en iyi bilenlerin Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli olduğunu ifade eden Soylu, "Bildiğimiz ve gördüğümüz bir şey daha var ki o da şudur: Eğer önümüzdeki birkaç yıl içinde, bu ülkelerin her birinin başına, aynı anda birer tane Recep Tayyip Erdoğan gelmeyecekse yakın bir gelecekte bu istikrarsızlık ve getirdiği sorunlar bitecek gibi değildir. Ya da Batı'nın başına, tüm bu istikrarsızlık politikalarını unutturacak, vazgeçirecek büyük bir felaket gelmezse yine bu akış bitecek değildir." şeklinde konuştu. Yerin altında Doğu'nun zengin, Batı'nın ise fakir; yerin üstünde de Batı'nın zengin, Doğu'nun ise fakir olduğunu dile getiren Soylu, şöyle devam etti: "ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan bir rapora göre, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant Havzası'nda 3,45 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol var. Nil Deltası Havzası'nda ise 6,3 trilyon metreküp doğal gaz ve 6 milyar varil sıvı doğal gaz var. Yani toplamda Doğu Akdeniz'de 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon kaynağı var. Batı'nın bu enerjiye olan ihtiyacı ve bağımlılığı, Doğu'ya saldırmasına ve Doğu'da istikrarsızlığa yol açıyor. İstikrarsızlığın kaynağının temelinde de esas itibarıyla Batı'nın hem kendi sorunlarını doğuya yıkma talebi hem de Doğu'yu istikrarsızlaştırarak yeni bir sömürge anlayışını ortaya koyma süreci var. Yerin üstünde ise batılı ülkelerdeki refah seviyesi, Doğu'dan çok yüksek olduğu için, Doğu'daki istikrarsızlık ve çatışmadan kaçanlar batıya yöneliyor." "ANADOLU'NUN ÇEVRESİNDEN BİR TÜRLÜ KOPAMIYOR" Bakan Soylu, yer altıyla yer üstündeki bu Doğu-Batı dengesizliğinin bir istikrarsızlık ve göç paradoksu oluşturduğunu aktararak şunları söyledi: "Bütün problemimiz bu dengeyle bitiyor mu? Ne yazık ki hayır. Afganistan'dan çekilen, güneyimizden kısmen çekilen veya çekilmiş gibi yapan ABD, şimdi Balkanlara ve özellikle Karadeniz'in batısına yerleşmeye çalışıyor. Yani Anadolu'nun çevresinden bir türlü kopamıyor. Bunun bize ve bölge ülkelerine nasıl bir maliyet getireceğini, burada kimin hangi adımları atacağını, dengelerin nasıl değişeceğini, burada fiili olarak ne tür çatışmaların yaşanacağını, diplomasinin ne oranda çözüm üretebileceğini henüz net olarak bilebiliyor değiliz." Yaklaşık 10 gün önce Yunanistan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve ABD Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında iş birliği anlaşması yapıldığını belirten Soylu, "Büyük ihtimalle Yunanistan'ın fakirliğini ve Türkiye fobisini sömürüp, istediklerini yaptıracaklar ve orada uzun bir süre kalacaklar. Barbaros Hayrettin Paşa, 'Denizlere hakim olan, dünyaya hakim olur.' diyeli yaklaşık 500 yıl geçti ama ifadesi hala doğrudur." dedi. Özellikle "verimli hilal"in tam ortasında yer alan Doğu Akdeniz'in, enerji kaynakları bakımından tüm dünyanın iştahını kabartan ilgili ilgisiz bütün büyük ülkelerin hak iddia eder hale geldiği yeni bir siyaset alanına dönüştüğüne dikkati çeken Soylu, bunun yanı sıra Kıbrıs Adası'nın, tam bir uçak gemisi konumuyla tarih boyunca var olan cazibesini 21. yüzyılda daha yüksek bir noktaya yükselttiğini vurguladı. Bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler Doğu Akdeniz'de var olmaya çalışırken Türkiye'nin bu denkleme dahil olma yönündeki çabalarına, "Ne işiniz var orada?" şeklinde ülke içinden gelen itirazların, anlaşılmaz ve üzücü olduğunu ifade etti. Soylu, "Nokta atışı mı dersiniz, kısmet mi dersiniz bilemiyorum ama böyle bir hikayenin tam ortasındaki ülkede, tüm bu olan bitenin cereyan ettiği denizlerde alabildiğine sorumluluk sahibiyiz." dedi. "DENİZCİ YETİŞTİRMEK KOLAY BİR İŞ DEĞİL" Denizci yetiştirmenin kolay bir iş olmadığını, özellikle de 15 Temmuz'dan ağır bir tahribat yemiş bir kurumda bunu yapmanın hiç kolay olmadığını dile getiren Soylu, "Sizlerin gayretiyle beraber, hep birlikte bunu başardık. Hiç şikayetlenmeden, büyük bir fedakarlıkla, görev bilinciyle, bu kurumun ve bu ülkenin denizciliğinin tarihine yakışır şekilde, bu sorumluluğun gereğini yerine getirdiğiniz için, garip gurebaya umut olduğunuz için, denizlerden can kurtardığınız için, uyuşturucu yakaladığınız için, kaçırılmak istenen tarihi eserlerimizi yakaladığınız için, denizlerimiz mavi kalsın diye uğraştığınız için, balıkçılığımızın geleceğini kaçak avcılardan koruduğunuz için, afetlerde, arama kurtarma çalışmalarında vatandaşımıza elinizi uzattığınız için her birinize minnet ve şükranlarımı ifade etmek isterim." diye konuştu. Sahil Güvenlik Komutanlığının gelecek 25 yıllık perspektifinde, iş yükünün hafifleyeceği değil, artacağının görüldüğünü anımsatan Soylu, şunları kaydetti: "Bu kurumun kapasitesini, belki birkaç kat arttırmak zorunda kalacağımız bir vizyona şimdiden sahip olmamız lazım. Birilerinin Türkiye Sahil Güvenlik vizyonu, kıyılarda balık tutmanın ötesine geçmeyebilir. Ancak bu bizim işimiz ve işimizle ilgili geleceği açıkça görüyoruz. Türkiye, son yıllarda güvenlik alanında attığı hiçbir adımda, ürettiği hiçbir söylemde, denizler dahil, kof kabadayılık yapıyor değildir. Bugün büyük hedeflere yürürken sonuç alabiliyorsak, sözümüzü dinletebiliyor, tezlerimizi hayata geçirebiliyorsak, her sözümüzün altını, 21. yüzyılda yükselttiğimiz gücümüzle doldurabildiğimiz içindir." Soylu, Sahil Güvenlik Komutanlığındaki 2021 Yılı Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, son yıllarda güvenlik alanında önemli adımlar attığını belirterek bu gelişimin, Sahil Güvenlik Komutanlığına da önemli yansımaları olduğunu dile getirdi. Sahil Güvenlik Komutanlığının personel sayısının 15 Temmuz 2016'dan bu yana yüzde 55 arttığını ifade eden Soylu, 2016'da yüzde 71 olan profesyonelleşme oranının ise yüzde 100'e ulaştığını bildirdi. Süleyman Soylu, teknik kapasitenin artırıldığını, Sahil Güvenlik Gözetleme Radar Sistemi Projesi'nin devam ettiğini anlattı. Sahil güvenlik görevi icra edilirken teknolojiden, sahil güvenlik radar sisteminden, yeni botlardan ve yetkinliklerden istifade edilmek zorunda olunduğunu vurgulayan Soylu, 14 sahil gözetleme istasyonunun kurulumunun tamamlandığını aktardı. Bakan Soylu, 107 kontrol botunun 2022'de envantere girmesinin hedeflendiğini, denizlerin her tarafında görev alacak bu botların güce güç katacağını ifade etti. Boş söz söylemediklerinin altını çizen Soylu, Türk Sahil Güvenlik Teşkilatının yüksek bir kapasitesinin olduğunu dile getirdi. "FRONTEX BU DÜNYADAN ELİNİ AYAĞINI ÇEKMELİDİR" İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Önümüzdeki en önemli mesele, elbette ki düzensiz göçle mücadeledir ve burada özellikle Yunanistan tarafından yapılan geri itmeler hem ciddi bir sorundur hem de bütün dünyanın gözünün içine baka baka insanlık suçudur. Yunanistan unsurları, sınırlarına ulaşan düzensiz göçmenlerin yüzde 83'ünü geri itmektedir." diye konuştu. Bakan Soylu, geri itmeler nedeniyle geçen yıl 2 can kaybı ve 3 de kayıp vakası yaşandığını hatırlatarak 2021'de ise bu nedenle 8 can kaybının yaşandığını anlattı. Frontex'in de uluslararası hukuku hiçe sayarak bu suça ortak olduğunu söyleyen Süleyman Soylu, şöyle devam etti: "Frontex yüzyılımızın kara kurumudur ve kollarına siyah bant takmak zorunda olan bir kurumdur. Hayatları boyunca bunun sorumluluğunu üzerlerinde hissedeceklerdir. Temiz bir kurum değildir. Avrupa medeniyeti ve Avrupa, bu kurumun hesabını verecektir. Dünyanın en kirli kurumu Frontex'tir. Avrupa bu kurumdan vazgeçmelidir. Yargılamalarını yapmaktadırlar, bu yargılamaların sonunda Frontex kurumu mahkum olmalıdır ve elini ayağını dünyadan çekmelidir. 21'inci yüzyıldaki Avrupa'nın hakikaten kara zihniyetinin en önemli temsilcisi Frontex kurumudur. Bu utanç bunlara yeter ama anlarlar mı, elbette anlamazlar." Soylu, 28 Şubat 2020-21 Aralık 2021 arasında, geri itme sebebiyle toplam 1430 göçmen olayının kaydedildiğini, bu olaylarda 42 bin 879 göçmenin ölümden kurtarıldığını bildirdi. Geri itme olaylarının iyi takip edilmesini isteyen belirten Soylu, Frontex'e, Yunanistan'a ve Avrupa'ya dersinin verilmesi gerektiğini söyledi. "AYLAN BEBEK FOTOĞRAFI MAALESEF ACIMASIZ BATI'YI KENDİNE GETİRMEYE YETMEDİ" Her geri itme vakasının video kaydının, haberinin Batı'nın çirkin yüzü olarak değerlendirilerek yalanların yüzlere çarpılması gerektiğini dile getiren Soylu, "Bir Aylan bebek fotoğrafı maalesef acımasız Batı'yı kendine getirmeye yetmedi." dedi. Süleyman Soylu, düzensiz göç açısından hassasiyetle takip edilmesi gereken bir alan olan Karadeniz'in, 2017'de hareketlendirilmek istendiğini, hızlıca tedbir alınarak geçiş rotasının kapatıldığını anlattı. Son dönemde burada yaşanan gelişmelerin ve ABD'nin bölgeyle ilgilenmesinin, bu rotanın yeniden canlanması sonucunu doğurabileceğine işaret eden Soylu, "ABD ile Avrupa arasında bir rekabet var, burada bir karışıklık olması işine gelebilir ve tıpkı Afganistan'a gittiklerinde uyuşturucu ekimini hızlandırdıkları gibi, Karadeniz'e adım attıklarında da buradaki göç rotasını, saha ajanları ve PKK iş birlikleri sayesinde canlandırmayı denemeleri, uzak bir ihtimal değildir. Kaldı ki bu geçişlerin ara ara denendiği malumdur." şeklinde konuştu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İtalya rotasının önemine değinerek jandarma, emniyet, sahil güvenlik, göç idaresi ve valilerle kurulacak entegrasyonla İtalya'yı hareketlendiren ana kaçakçılık örgütlerini tespit etmenin sorumluluk ve zorunluluk olduğunu vurguladı. Bu hattı canlandırmak isteyenlerin tasfiye edilmesi gerektiğini belirten Soylu, Ege Denizi'nde İtalya rotası üzerinde yaşanan can kayıplarını hatırlattı. Afetlerle mücadeleye de işaret eden Soylu, orman yangınlarında, sel afetlerinde arama kurtarma ve tahliye çalışmalarında Sahil Güvenlik Komutanlığının hızlı müdahalelerinin vatandaşa güven verdiğini kaydetti. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Ahmet Kendir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ve sahil güvenlik personeli katıldı.

1 yıl önce

Ankara'da HDP Genel Merkezi önüne siyah çelenk bırakmak isteyen Diyarbakırlı evlat nöbeti tutan aileler ile HDP'li yöneticiler arasında arbede çıktı

Dağa kaçırılan çocukları için Diyarbakır'da evlat nöbeti sürdüren aileleri temsilen üç baba, Ankara'da HDP Genel Merkezi binası önüne siyah çelenk bıraktı. HDP Genel Merkezi'ne gelen babalar, "Evlatlarımızı HDP'den istiyoruz" yazılı çelengi parti girişine koyarak, gazetecilere açıklamada bulundu. Dağa kaçırılan çocukları için Diyarbakır'da evlat nöbeti sürdüren aileleri temsilen üç baba, Ankara'da HDP Genel Merkezi binası önüne siyah çelenk bıraktı. HDP Genel Merkezi'ne gelen babalar, "Evlatlarımızı HDP'den istiyoruz" yazılı çelengi parti girişine koyarak, gazetecilere açıklamada bulundu. 'EVLATLARIMIZDAN HABER ALAMIYORUZ' Evlatlarından haber alamadıklarını belirten Begdaş, "Ben burada Türk'üm, Diyarbakır'da Kürt'üm, Trabzon'da Laz'ım. Evladım gelene kadar bu işin peşini bırakmam. Beni hiçbir güç buraya getirmedi, yanan ciğerim buraya getirdi. Ben, Amerikan uşağı değilim, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. HDP'ye söylüyorum, kendine gel, evladımı getir bana." ifadelerini kullandı. Baba Süleyman Aydın da 285 aileyi temsilen HDP Genel Merkezi önünde olduklarına işaret ederek, şöyle konuştu: "HDP milletvekilleri diyorlar ya zaman zaman 'Biz, Kürtler için mücadele veriyoruz.' Bunlar hiçbir zaman Kürtler için mücadele vermediler. Kürtlük, 15 yaşındaki çocukları terör örgütüne satmakla olmuyor. 14-15 yaşındaki çocuklarımızın eline silah vererek, devletimize karşı kullanarak siyasi parti, milletvekili olunmaz. Siz, burada hiçbir zaman Kürt halkına sahip çıkmadınız. HDP milletvekilleri olarak sadece Kandil'e vekillik yaptınız, siz Kandil'in vekillerisiniz." ARBEDEYE POLİS MÜDAHALE ETTİ Açıklamaların ardından HDP binasındaki görevlilerin çelengi kaldırmak istemesi üzerine, babalar ile aralarında arbede yaşandı. Polisin müdahalesiyle yatıştırılan olay sırasında babalar, parti genel merkezine gelen HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran'a da tepki gösterdi. Bu sırada parti görevlileri ile ikinci kez yaşanan arbedeye müdahale eden polis, tarafları ayırdı. Bina çevresinde önlem alan polis, aileleri güvenli bir alana çekti.

1 yıl önce

Ümit Özdağ etkisi! Taksim metrosunda rezil anlar! Siyahi aileye ırkçılık yaptı, çevredekiler güldü

İstanbul Taksim metrosunda bir adam, siyahi bir aileye ırkçı söylemlerde bulundu. Ağza alınmayacak İngilizce ve Türkçe küfürler eden adamın ahlaksızlığı cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Siyahi aileye ırkçılık yapılırken çevredekilerin gülmesi ise şaşkınlık yarattı. Yanında eşi ve iki küçük kız çocuğu olan siyahi adam, Taksim metrosunda yolculuk yaparken ırkçılığa uğradı. Bir adamın İngilizce bir şekilde “Afrika’ya dönün, s*ktirin gidin” diyerek annesine küfrettiği adam, sakinliğini korudu. https://twitter.com/melihaltinok/status/1545400539659264000?s=24&t=Irp5AIWSo90wAwvp-uMxng Fakat videoda tepki çeken bir diğer şey ise diğer yolcuların, sanki komik bir şeymiş gibi adamın söylediklerine gülmesiydi…

1 yıl önce

İngiltere'de "polis şiddeti" raporu: Orantısız güç kullanımında en çok siyahiler hedef oldu

İngiltere, polisin aşırı güç kullanma yetkisini tartışıyor. "Silah Ticaretine Karşı Kampanya" ile "Polis İzleme Ağı" adlı iki sivil toplum kuruluşu İngiliz polisinin uygulamalarıyla ilgili bir rapor yayınladı. Rapora göre, İngiltere'de polis giderek askeri kimliğe bürünüyor. Bunun sonucunda halka karşı sert yöntemlere başvuruyor. 'YÜKSEK TEKNOLOJİ IRKÇI UYGULAMALARI GÜÇLENDİRDİ' Terörle mücadele birimleri ve göçmenlerle mücadelede görev alan sınır polisi de askeri yönergeleri takip ediyor. Ayrıca Emniyet teşkilatında telefondan veri sağlama, mobil parmak izi tarayıcıları ve yüz tanıma gibi yüksek teknolojili gözetim araçlarının kullanımında artış kaydedildi. Bu yeni teknolojilerin ise ırkçı, cinsiyetçi ve sınıfçı polis uygulamalarını güçlendirdiği savunuldu. 'İNGİLİZ POLİSİNİN ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMINDA EN ÇOK SİYAHİLER HEDEF OLDU' Bu uygulamaların yanı sıra protesto hakkının da önemli ölçüde engellendiği vurgulandı. Raporda, polisin orantısız güç kullanımına en fazla siyahi eylemcilerin maruz kaldığına da dikkat çekildi. Raporda, polis uygulamaları ve prosedürlerinin daha fazla denetlenmesi çağrısında bulunuldu.

1 yıl önce

İBB siyah renkteki kirli sıvıyı Kağıthane Deresi'ne boşaltıyor

https://twitter.com/bugunguncel/status/1570362927378464769?s=46&t=NOTG9e7ETDwO0i3VH4AyGg

1 yıl önce

Irkçılık kanlarında var! Kral Charles’tan siyahi vatandaşa skandal

Annesi Kraliçe II. Elizabeth’in 96 yaşında hayatını kaybetmesinin ardından Kral olan Charles, halkla etkileşime geçtikçe tartışmalı hareketlere imza atıyor. Geçtiğimiz günlerde Galler’de halkı selamladığı sırada enerji fiyatları nedeniyle eleştirilen Kral Charles, bu kez de siyahi bir vatandaşa uyguladığı ayrımcılıkla büyük tepki topladı. SİYAHİ ADAMIN ELİNİ SIKMADI Yeni Kral’ın tartışılan anlarına bir yenisi daha eklendi. CNN International kameralarına yansıyan bir görüntüde Charles’ın siyahi bir adamla el sıkışmaktan kaçındığı anlar kayda girdi. Londra’da çekilen o anlarda Charles, kendisinin elini sıkmak için toplanan kalabalıkta sırayla herkesin elini sıkıyor. El sıkma sırası siyahi vatandaşa geldiğinde ise arkasına bakan Charles, daha sonra hiçbir şey olmamış gibi el sıkışma törenine beyaz bir vatandaşla kaldığı yerden devam ediyor. Charles’ın açık bir şekilde el sıkışmaktan kaçındığı o anlar sosyal medyada büyük tepki topladı. Irkçılıkla suçlanan yeni Kral’dan olaya ilişkin bir açıklama henüz gelmedi.

1 2