18 Nisan Perşembe 2024
2 yıl önce

Binali Yıldırım: Kıbrıs bizim için siyaset üstüdür et ve kemik gibiyiz

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) Ulusal Birlik Partisi (UBP) 22. Olağan Genel Kurultayı başladı. UBP KURULTAYI GERÇEKLEŞTİRİLDİ Üç adayın yarıştığı kurultayda, konuşmalar ve faaliyet raporların okunması ile oy verme işlemi gerçekleştirildi. Lefkoşa Atatürk Spor Salonu’nda yer alan kurultayın açılışına KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım da katıldı. Divan Başkanı olarak Sunat Atun, yardımcılığına Menteş Gündüz, üyeliğe Özdemir Berova, İzlem Gürçağ Altuğra ve Yasemin Öztürk seçildi. Başkanlık divanının oluşturulmasının ardından saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ile devam eden kurultay açılış programı, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, UBP Genel Başkanı Ersan Saner ve misafir konukların konuşması ile devam etti. 'TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRDİM' UBP Genel Başkanı Ersan Saner de kurultayda yaptığı konuşmada, yaklaşık bir yıl süren UBP Genel Başkanlığı ve 11 ay sürdürdüğü Başbakanlık dönemini ve hedeflerini anlattı. Saner, partinin gelecekteki üç yıllık planını yaparken siyasi bir komplo ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Saner, hayatı boyunca en güçlü insanın kendisiyle barışık olan insan olduğu inancıyla çalıştığını, inandığı değerler için çalıştığını, siyasi etiğe önem verdiğini, çalmadığını, çırpmadığını kaydetti. 'ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN 1 TL BİLE KULLANILMADI' Örtülü ödenekten bir TL kullanmadığını, halk çıkarlarını koruduğunu, partiyi bir arada tutmak, hükümeti yürütmek çerçevesinde UBP geleneklerine uygun davrandığını, Türkiye ile el ele yürüdüğünü ifade eden Saner, “Herkes görevden kaçarken görevi aldım hükümet kurdum, zor bir dönemde iktidar olmanın zorluklarını yaşadım, arkadaşlarımla çalıştım tek başına iktidarın konuşulmasına kadar geldim, Türkiye ile ilişkileri geliştirdim, Maraş açılımı, Kıbrıs konusunda Cumhurbaşkanı ile tam uyum içinde çalıştık, ne söz verdiysek hükümette yerine getirdik” dedi. KKTC, COVİD KONUSUNDA DÜNYANIN EN İYİ 5 ÜLKESİNDEN BİRİ Covid döneminde ülkeye 500 bin doz aşı getirildiğini, eğitim ve turizmin açıldığını, canlandığını ifade eden Saner, Türkiye ile protokoller imzaladığını, bütçe ve alt yapının gelişmesine katkı sağladığını söyledi, “Covid salgınında dünyanın başarılı 5 ülkesinden biriyiz” ifadesini kullandı. E-devlet binası altyapı çalışmaları yol çalışmalarının sürdüğünü, sulama projesinin devam ettiğini ifade eden Saner, yeni dönemde de, devlet hastanesi temeli, Ercan açılışı, dijital dönüşüm, enerji sorununu aşmak gibi planları olduğunu, ancak “siyasi, etik dışı bir komplo sonucu ortaya çıkan sorunla ilgili hukuk mücadelesi yürüteceğinden dolayı adaylığını geri aldığını” söyledi. Kendisine karşı yapılanlara siyasi ve hukuksal mücadelesinin devam edeceğini ifade eden Saner, “Partinin geleceği için bunu yaptım. Vicdansızlık, koltuk uğruna genel başkanına bu komployu kuranlara ve başındakilere geçit vermeyeceğim” dedi. Saner, adaletten şaşmadan, UBP değerlerine sahip çıktığını söyledi ve hataları varsa halktan affını, partililerden de helallik isterken, bir kişi hariç herkese hakkının helal olduğunu söyledi. BİNALİ YILDIRIM: KKTC VE TÜRKİYE ET VE TIRNAK GİBİ Binali Yıldırım da AK Parti Genel Başkanvekili olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti. Yıldırım, UBP’nin başarılı bir kurultay geçirmesini ve ülkeye, halka hayırlı olmasını diledi. Türkiye'nin 98. kuruluş yılını kutladıklarını belirten Yıldırım, Atatürk ve silah arkadaşlarını andı, KKTC’nin de bu coşkuya ortak olduğunu, bundan mutlu olduklarını vurguladı. Türk halkının her zaman bağımsız ve hür yaşadığını ifade eden Yıldırım, Kıbrıs’ın Akdeniz’de sadece bir ada olmadığını, KKTC’nin de sıradan bir devlet olmadığını, Anadolu’nun, Türk milletinin ayrılmaz parçası ayrıca Kıbrıs Türk halkının bağımsız hür egemen yaşamasının Türkiye’nin milli davası olduğunu kaydetti. Kıbrıs Türk halkının hakkını her zaman her alanda koruyacaklarını ifade eden Yıldırım, KKTC’nin bölge için önemine işaret etti, geleceğe emin adımlarla yürümenin tek ses, tek yürek olmaktan geçtiğini söyledi. Yıldırım, UBP’nin kurucusu Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı da yad ederek, Türk milletinin hiç bir dönem boyunduruk altına girmediğini girmeyeceğini vurguladı, vatan, hürriyet ve istiklal uğruna şehit olan herkesi andı. Kıbrıs Türk halkının birlik beraberlik içerisinde hareket etmesinin önemine işaret eden Yıldırım, siyasetin zorluklarına işaret etti, siyasette etik içinde hareket edilmesi gerektiğini, bunu yapanlara karşı dik durulması gerektiğini vurguladı. Yıldırım, FETÖ örneğini vererek, “Sayın Başbakan bunlar önemli değil, geçecektir, önemli olan Türkiye ile KKTC’nin el ele omuz omuza yolculuğudur. UBP’nin birlik beraberlik içinde bu sorunları çözeceğine, siyasi istikrarsızlığa sebep verilmeyeceğine eminim” dedi. Yıldırım, kurultaydan istikrar ve güvenin çıkacağına inanç belirtti. “Kıbrıs bizim için siyaset üstüdür, et ve kemik gibiyiz, parti hükümet fark etmeden daima KKTC’nin yanında olduk olmaya devam edeceğiz” diyen Yıldırım, Kıbrıs görüşmelerinde de ülkeye UBP’nin sahip çıktığını söyledi. 50 yıl süren müzakerelerde bir arpa boyu yol alınamadığını, Rum zihniyeti değişmedikçe çözüm olmayacağını bildiklerini ifade eden Yıldırım, yeni dönemde ortaya konan “eşit egemen iki devlet kabul edilsin” sesinin her yerde yankılandığını ve Kıbrıs’ta artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının ilan edildiğini söyledi. KKTC’nin BM ve AB tarafından haksızlığa uğradığını, KKTC ve Türkiye’nin el ele vererek mücadelesini sürdüreceğini, iki ay yıldızlı bayrağın buralarda dalgalanmaya devam edeceğini ifade eden Yıldırım, “Kuzey Kıbrıs’ın gasp edilmiş hakları geri alınana kadar mücadelemiz sürecek” dedi. KKTC, GÜNEY'İN MERHAMETİNE BIRAKILAMAZ Birleşmiş Milletler’in de artık yeni parametreleri gündeme alması gerektiğini ifade eden Yıldırım, “Haklı davayı sonuçlandırmak için var gücümüzle çalışacağız. Kıbrıs Türk halkı Güney’in merhametine bırakılamaz, hak ve çıkarlarınız Türkiye’nin garantörlüğü altındadır ve ilelebet devam edecektir, bunu herkes kafasına yazsın” ifadelerini kullandı. Yıldırım, kurultayda kazanan kim olursa olsun ülkeyi iyiye ileriye götürmesi için destek vereceklerini, hedefin ülkenin ve Türkiye ile ilişkilerin ileriye taşınması olduğunu söyledi. ERSİN TATAR'DAN BİRLİK ÇAĞRISI Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da UBP’nin 22. Olağan Kurultayı’nın ülkeye hayırlı olmasını diledi. Tatar, UBP’nin her zaman birlik ve beraberliğini koruduğunu ifade ederek UBP’de siyaset yaptığı dönemi işaret etti ve cumhurbaşkanı seçilmesinde önemli yeri olan partililere teşekkür etti. Kurultay sonucunda ortaya çıkacak iradeye herkesin saygı duyması ve birlik beraberlik içinde geleceğe yönelik adımların atılmasının önemine işaret eden Tatar, önemli olanın ülkenin ve halkın refahı, güçlü bir KKTC olduğunu kaydetti. Türkiye tarafından da desteklenen yeni siyasetin desteklenmesi ve iki devletli egemenlik temelinde bir anlaşmanın dünyaya anlatılmasının önemine işaret eden Tatar, federal çözümün geride kaldığını yeni siyaset temelinde bir anlaşma için çalışmaları yürüttüklerini söyledi. Tatar, bu konuda atılan adımlarda ve Türkiye ile ilişkilerde güçlü bir UBP’nin önemine işaret ederek UBP Kurultayı’nın hayırlara vesile olmasını diledi, ulusal davaya sahip çıkılmasının önemine vurgu yaptı. Tatar, ülkenin geleceğe güvenlik içinde ekonomik gücü ve kalkınmasıyla yürümesinin en büyük beklentisi olduğunu ifade etti. Konuşmaların ardından kurultayın açılış programı sona erdi. Oylamaya geçildi. Oylama yarın 19.00’a kadar sürecek. Oylamanın ardından sayım yapılacak. Herhangi bir adayın, toplam üye sayısının oylarının yarısından bir fazlasını alamaması halinde kurultay ikinci tura kalacak. En çok oyu alan iki aday bir hafta sonra gerçekleşecek ikinci turda yarışacak. İkinci turda en çok oyu alan aday UBP Genel Başkanı olacak.

2 yıl önce

Dönmez'den 'doğalgaz tasarrufu' açıklamasına ilişkin eleştirilere yanıt: Cımbız siyaseti yapılıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bir medya grubunun düzenlediği Türkiye 2023 Zirvesi’ne katıldı. Dönmez, son birkaç gündür kamuoyunda çarpıtılarak aktarılan bir konunun olduğunu belirterek, “Plan ve Bütçe Komisyonu müzakerelerinde enerji verimliliği ile alakalı olarak sayın milletvekillerimizin bakanlığın bu konudaki aksiyonları ve planlarıyla alakalı sorusuna da deminki çerçeve içerisinde bir cevap vermiştim” hatırlatmasını yaptı. Bakan Dönmez, özellikle Tasarruf Genelgesi kapsamında kamu kurumlarının bu konuda öncü olması açısından 2023’e kadar yüzde 15’lik bir enerji tasarrufu sağlanması hedefi olduğunu anımsatarak, “Bu konu 7’den 70’e herkesi ilgilendiriyor. Bu kültürün ve bilincin tüm vatandaşlarımızda olması gerekiyor. Bu kapsamda da evlerimizde alınması gereken ufak tefek önlemlerle de enerjiyi daha fazla verimli kullanacağımızı ifade etmiştim. Bu kapsamda da daha iyi anlaşılsın diye evlerimizde ısıtma derecesi ile alakalı bir örnek de aktarmıştım” dedi. 'Cımbız siyaseti’ yaptığını zannederler gerçeği çarpıtmakla meşgul' Bakan Dönmez, bir derecelik bir etkinin tüketimler üzerindeki etkisinin yüzde 7 azalma olmasının yanı sıra kış ve yaz mevsiminde bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini ifade ettiğini belirterek, “Maalesef bazı yazılı ve sosyal medyada bu bağlamdan kopartılarak ve çarpıtılarak aktarıldı. Muhalefet yapmak adına bazı gerçekleri cımbızlayarak, ‘cımbız siyaseti’ yaptığını zannederler gerçeği çarpıtmakla meşgul oluyorlar. Biz ise milli enerjiye, ülkenin geleceğine karşı doğru bildiklerimizi yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 'DSÖ'ye göre ideal oda sıcaklığı 21 derece' Dünya Sağlık Örgütü’nün bilimsel verilerine göre insanların çalıştığı ve yaşadığı mekanlarla ilgili olarak ideal oda sıcaklığının 21 derece olduğunu dile getiren Bakan Dönmez, “Buna uyan vatandaşlarımız zaten var. Fazla dikkat etmeyen insanlarımız olabiliyor. Ama maalesef başka konularda da olduğu gibi bağlamından kopartarak, cımbızlayarak başka bir noktaya çekmeye çalıştılar. Ama biz doğruları ve bilimsel verileri her fırsatta kullanmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Siyasette yüzde 50 artı 1 tartışması… Bahçeli: Bu konuyu daha fazla sündürüp çekiştirmesinler

Bahçeli’nin konuşmasından satır başları şöyle: Tarihi misyonumuzla vizyon enginliğinin takipçisi olduk. Neyi hedeflediysek ülkemiz için istedik. Mevzu bahis Türk milleti olursa ilerlememizin sınırı olamaz. Bir millete mensup olmak başkadır, yürekli bir şekilde savunmak başkadır. 55 ilimizi ziyaret ettik. Gittiğimiz her ilde coşku ile karşılandık. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümüne kadar hızımızı arttıracağız. Kim Türk millerimizin hasmı ise bizimde hasmımızdır. Partimiz bir gönül çemberidir. Cumhur İttifakı’na sahip çıkacak Türkiye sevdalıları hep var olacaktır. Yarın 24 Kasım öğretmenler günün kutlayacağız, muhterem hizmetlerini anacağız. Beklentilerini sırasıyla karşılamak durumundayız. Eğitimin amacı bireyin kendini gerçekleştirmesi, kendine ve topluma faydalı olmasıdır. Öğretmenler bir ülkenin kalkınmasında baş roldedir. Sorunsuz öğretmen sorunsuz eğitim demektir. Atanamayan öğretmen sorununa neşter vurulmalı bu sorun ortadan kaldırılmalıdır. Doğru bildiklerimiz, birileri güceniyor diye söylemekten çekinmeyeceğiz. Yeter ki milletimizin iradesi ye düşürülmesin. Türk siyasetini saran bir ilkesizlik vardır, kuşkusuz bu zillet ittifakıdır. Zillet ittifakı her türlü tefrikadan özel bir haz almaktadır. Kılıçdaroğlu Yunan gazetesine demeç vermiş yine çuvallamıştır. Terörle mücadeleye hayır diyen yozlaşmış bir zihniyetin savaşla kastettiği nedir. Mavi Vatan’daki dik duruşumuz uykularını mı kaçırmıştır. CHP çıkmazın anaforudur. Bu partinin mensubu, HDP’nin PKK ile ilişkisini görememiştir. Demirtaş’ın ve Kavala’nın tutukluluğunu doğru bulmuyoruz demiştir. Bu ülkede kuyumuzu kazmaya çalışan Soros’çulara yer yoktur. SİYASETTE 50+1 TARTIŞMASI İP’in başkanı Türkiye’nin farklı mahallerine bölündüğünü söylüyor bu bölücü bir dildir. Bölünen mahalleler değil zilletin ta kendisidir. İP başkanı yüzde 50+1’in şahsıma sorulmasını istemiş. Onlara yüz elli artı bir anlatayım da sonuç alsınlar. Cumhurbaşkanın halk tarafından yüzde 50+1 şekliyle seçimi anayasa ile getirilmiştir. Bu konuyu daha fazla sündürüp çekiştirmesinler. Salt çoğunluk sistemini değiştirmek yönetim sistemine güvensizliği körükleyecektir. Milleti ne diyorsa onu savunuruz. ENFLASYON İLE MÜCADELE Yüksek enflasyon faiz kur çaprazı sürekli karşımıza çıkmaktadır. Yüksek faiz üretim politikasını kısıtlamaktadır. Türkiye bir karar vermek durumu ile karşı karşıyadır. Ya döngüyü kabulleneceğiz ya da yüksek faiz mücadele edeceğiz. Bize göre başka bir alternatif kalmamıştır. Yapısal adımların atılması şart koşulmuştur. Türkiye bir bedel ödeyecekse üretim yapısını değiştirmek için yapacaktır. Türkiye faiz kamburundan kurtulmalıdır, uzun vadede faiz üretime zarar vermektedir. Faiz geleceğimizden çalmaktır. Bize göre hükümetin izlediği ekonomi politikası doğrudur. 'ERKEN SEÇİM YOKTUR' Şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Ekonomi etrafında siyaset yapmaları acziyetlerini göstermektedir. Ekonomiden anlamayan cahillerin tek söylediği erken seçim. Erken seçim falan yoktur. Seçim 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.

2 yıl önce

Bakan Soylu'dan Kılıçdaroğlu'na: Siyaset kurnazlıkla değil asaletle yürür

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 4 Aralık'ta Mersin'de yapacakları mitingin iktidar tarafından yasaklanmaya çalışıldığını öne sürdü. Kılıçdaroğlu, "Mitingimizden niye rahatsızlık duyuyorlar anlamakta zorluk çekiyorum. Demek ki bir kusurları var. Sayın Vali Cumhuriyet Meydanı'nı yasaklıyor." ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gelişmeler üzerine Twitter hesabından Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi. "SİYASET KURNAZLIKLA DEĞİL ASALETLE YÜRÜR" Bakan Soylu açıklamasında, "Siyaset, kurnazlıkla değil asaletle yürür. Mersin Cumhuriyet Meydanı, 2014 yılından bu yana siyasi partilere miting alanı olarak verilmemiştir. Acizliğe ve yalana başvurulması ve siyasi mağduriyet üretme çabası, siyasi ahlakla bağdaşmaz." ifadelerine yer verdi. Açıklamanın tamamı ise şöyle: Kemal Kılıçdaroğlu’na: Siyaset, kurnazlıkla değil asaletle yürür. Mersin’de; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu çerçevesinde önceden belirlenen ve izin verilen alan Eski Tevfik Sırrı Gür Stadyumu'nun yanıdır. 2014 yılından bugüne siyasi partilerin mitingleri de bu alanda yapılmıştır. Bu alanda yapılan siyasi parti mitingleri şu şekildedir: - 09.03.2014 CHP - 13.03.2014 AK PARTİ - 29.03.2014 CHP - 31.07.2014 HDP - 09.05.2015 AK Parti - 17.05.2015 MHP - 18.05.2015 HDP - 02.06.2015 CHP - 05.05.2015 AK PARTİ - 06.05.2015 MHP - 12.05.2015 HDP - 03.10.2015 CHP - 30.09.2017 HDP - 06.05.2018 İYİ PARTİ - 14.05.2018 CHP - 07.06.2018 AK PARTİ - 18.06.2018 HDP - 20.06.2018 CHP - 02.02.2019 MHP - 09.02.2019 HDP - 10.03.2019 AK PARTİ - 24.03.2019 İYİ PARTİ - 28.03.2019 MHP Mersin Cumhuriyet Meydanı, 2014 yılından bu yana siyasi partilere miting alanı olarak verilmemiştir. Tüm bunlar bilinmesine rağmen; önce mitinge “izin verilmedi”, sonra “Cumhuriyet Meydanı kasten verilmedi.” gibi acizliğe ve yalana başvurulması, buradan siyasi mağduriyet üretme çabası, siyasi ahlakla bağdaşmaz. Tüm siyasi partilerin ve CHP’nin de daha önce yaptığı gibi Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yanında miting yapılmasına yönelik ilgili başvuruya izin verilmiştir. Biliyoruz ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun trolleri bu açıklamaya da saldıracaklardır. Ancak biz, Milletimize doğruları söylemeye devam edeceğiz.

2 yıl önce

Akşener'in algısını Bakan Koca çürüttü: Üzerinde siyaset yaptığınız konu Avrupa'daki vatandaşlarımızı kapsıyor

Sağlık Bakanı Koca, geçtiğimiz günlerde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge ile telefonda görüştü. Görüşme sonrası sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Kluge, Türkiye'ye ve Bakan Koca'ya teşekkür ederek, ihtiyaç halinde Avrupa ülkelerinden Türkiye'nin hasta kabul edeceğini duyurdu. Söz konusu paylaşımı alıntılayarak siyaset yapan ve Bakan Koca'ya tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Sayın Erdoğan’ın ülkemizi sığınmacılar için bir hendeğe çevirmesi yetmedi, şimdi de siz mi çıktınız? Avrupa’nın Kovidli hastalarını kabul etmek ne demek? Milletimizi, sağlıkçılarımızı yeni varyantlarla karşılaşma riskine nasıl sokarsınız!" ifadelerini kullandı. AKŞENER'İN ALGISI ÇÖKTÜ: ANLAŞMA AVRUPA'DAKİ 5 MİLYON VATANDAŞIMIZI KAPSIYOR Akşener'in paylaşımına Twitter hesabından yanıt veren Bakan Koca, "Üzerinde siyaset yaptığınız konu, Avrupa’da yaşayan 5 Milyon insanımızdan Covid-19’a yakalananların İstanbul’da, bir acil durum hastanemizde tedavi olabilmeleri konusudur. Alman Sağlık Bakanı yoğun bakım kapasitelerinin dolmaya başladığını açıkladı." dedi.

2 yıl önce

Fransa: İngiltere'nin iç siyasetine rehin tutulmayacağız

Açıklamalar, Fransa'nın kuzeyindeki Calais kentinde Belçikalı, Alman ve Hollandalı mevkidaşlarıyla yaptığı görüşme sonrasında İçişleri Bakanı Gerald Darmanin tarafından yapıldı. “İngiltere Avrupa'yı terk etti ama dünyayı değil. İç İngiliz siyaseti tarafından rehin tutulmadan bu sorular üzerinde ciddi bir şekilde çalışmamız gerekiyor” dedi.  Bakan, İngiliz kıyılarına ulaşmaya çalışan ve İngiliz Kanalı boyunca tehlikeli bir yolculuğa çıkan göçmen akışından İngiltere'nin sorumlu olduğunu söyledi. Göçmenler “İngiltere özellikle işgücü piyasası tarafından cezbediliyor, bu da İngiltere'de herhangi bir kimlik olmadan çalışabileceğiniz anlamına geliyor” dedi. Görüşme iptal edilmişti Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel ile yapacağı görüşmeyi iptal etmişti. Açıklama Boris Johnson'ın Fransa'yı eleştirmesinden sonra gelmişti. Başbakan Boris Johnson, Fransa'nın hatalı olduğunu söylemiş ve Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin İngiltere'yi "kötü göç yönetimi" ile suçlamıştı.

2 yıl önce

Binali Yıldırım: İstanbul seçimlerinde yalanın siyaseti başroldeydi

Yıldırım, parti genel merkezinde AK Parti Genişletilmiş Bilgi ve İletişim Teknolojileri Eğitim İstişare Toplantısı'na katıldı. Şu anda hayatları, bütün alışkanlıkları ve iş yapma şekillerini kökten değiştirecek bir sürecin yaşandığını ve bunun adına "dijital dönüşüm süreci" denildiğini belirten Yıldırım, şunları kaydetti: "Şimdi artık güçlü devlet yok, süper devlet yok. Şu anda dijital imparatorluklar kuruluyor. Dünyayı artık dijital imparatorluklar idare ediyor. Seçimleri etkiliyorlar, rejimleri değişime zorluyorlar, dünyanın herhangi bir yerinde karışıklık çıkarmaya da çalışıyorlar. Her şey bu dijital imparatorluklar marifetiyle yapılmaya çalışıyor." Yıldırım, içinden geçilen bu dönüşüme endüstri 4.0 veya dördüncü sanayi devrimi denildiğini hatırlatarak, bu dönüşüm nedeniyle gelecek yıllarda pek çok meslek dalının yok olacağını ve yeni meslek dallarının ortaya çıkacağını söyledi. AK Parti iktidarlarının döneminde ulaşım ve teknoloji alanında yapılan yatırımları anlatan Yıldırım, şöyle devam etti: "2008 yılında tarihi bir karar aldık ve e-Devlet'i kurduk. e-Devleti kuran öncü ülkelerden biriyiz. İsim vermeyeceğim ama o zaman Bakanlar Kurulumuzda olan, bugün de partimizde olmayan, bize karşı muhalefet yapan arkadaşlarımızdan bazıları e-Devlet'e şiddetle karşı çıktılar, 'Bu bir fantezidir, buna ne gerek.' var dediler. Biz de ısrarla inat ettik, inat da bir murattır dedik, e-Devlet'i kurduk." "57 MİLYON KİŞİ E-DEVLET'İ KULLANIYOR" Yıldırım, e-Devlet aracılığıyla 842 kuruma yönelik 6 bin 170 hizmetin verildiğini ve toplam kullanıcı sayısının 57 milyon olduğunu bildirerek, Türkiye'nin dijital dönüşüm sürecinde yapması gerekenlere ilişkin, şunları söyledi: "Yapmamız gereken bir kere bu değişimi okuyup uzun vadeli istihdam programlarımızı gözden geçirmek, eğitim sistemimizi süratle buna göre dönüştürmek. Yani yeni iş alanları, yeni meslekler, geleceğin teknolojilerinin eğitim programımızda daha çok yer almasını sağlamak. Yani efendim işte Lidyalılar, Frigyalılar tamam bunları da bilelim de ağırlıklı olarak geleceğe yönelelim. Gelecekte ne bizi bekliyor? Bunları, çocuklarımızın, yavrularımızın hayal gücünü artırmaya yönelik yeni programları, yeni müfredatı belirlememiz lazım. Yarın Milli Eğitim Şurası var. Burada herhalde bu vizyonu ortaya koyacak, onu takip edeceğiz." "İSTANBUL SEÇİMLERİNDE YALANIN SİYASETİ BAŞROLDEYDİ" AK Parti'nin dijital dönüşüm ile bilgi, iletişim teknolojileri alanlarında hızla yapması gereken işlerin olduğunu dile getiren Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu: "Sanal alemde haberleşmek isteyen, fikirlerini beyan etmek isteyen ve bizim fikirlerimizi öğrenmek isteyen milyonlar var. Ben bunu İstanbul seçimlerinde yaşadım. İstanbul seçimlerinde yalanın siyaseti başroldeydi. Sosyal medyada yalanı ilk söyleyen kazandı. Yalan da bizim lügatimizde, siyasetimizde yer almadığı için biz uzak durduk. Sosyal medya sorumsuz medya değildir, sanal alem yalan alem değildir. Bunlara dikkat etmemiz lazım. İşin etik yanları da tabiatıyla önemli. Yani her şey kazanmak olmamalı ama etik değerleri yok sayarak kazanmanın bu ülkeye de faydası yok, kazanana da bir faydası olmaz." Sosyal medyanın toplumları mobilize etme, hareketlendirme ve kanaat oluşturmada çok etkin hale geldiğinin altını çizen Yıldırım, "Dolayısıyla bu araçlardan, bu platformdan sızlanmak yerine bu araçları en iyi, en etkin şekilde kullanmanın yollarını daha çok bulmamız lazım. Burada donanımımız, mücadele ederken aynı araçlarla olmazsa buradan sonuç alamayız. Dolayısıyla sosyal medyayı en etkin şekilde kullanmamızın yolu da yine bu Başkanlığımızın yapacağı faaliyetlerden geçiyor." şeklinde konuştu. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer İleri de dijital alanın artık siyasi söylemlerin paylaşıldığı bir yer olmanın ötesinde, bizatihi kendisinin siyasetin konusu haline geldiğini ifade ederek, "Dijital siyaset kavramı yerini dijitalin siyaseti kavramına bırakmaktadır. İşte bu açıdan baktığımızda AK Parti tam da bu dönemde kurulmuş olması kesinlikle bir tesadüf değildir." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kandil uzantılı siyasete yer yok

Siirt'e kazandırdıkları eser, hizmet ve yatırımların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, son 19 yılda olduğu gibi gelecekte de göz bebekleri, kara gün dostları Siirt'e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceklerini belirtti. Ömrünün 40 yılını siyaset yoluyla ülkesine ve milletine hizmete adadığını ifade eden Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren üstlendiği her vazifede milletle iç içe olmaya, yüz yüze, gönül gönüle iletişim kurmaya önem verdiklerini, başkaları gibi sadece sandık ufukta belirince milleti hatırlayanlardan, milletin kapısını çalanlardan olmadıklarını söyledi. Birileri Ankara'nın konforunda yüksek siyasetçilik oynarken 81 vilayetin her birini hem de 10-15-20 kez ziyaret ettiklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Parti genel merkezleriyle Meclis arasında mekik dokumayı, terör örgütlerine piyonluk yapmayı, millete parmak sallamayı siyaset zannedenlerin aksine 84 milyonun tamamının kalbine dokunmaya gayret ettik. Teşkilatlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla kapısı çalınmadık ev, hali hatırı sorulmadık insanımızı bırakmamak için ter döktük. Bu hassasiyetimizi son dönemde gittiğimiz şehirlerimizde de aynı şekilde devam ettiriyoruz. Toplu açılış törenleri yanında ya parti teşkilatlarımızla ya da o şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye ihtimam gösteriyoruz. Tıpkı bugün burada olduğu gibi. İIim, irfan, liyakat sahibi hocalarımızla, kanaat önderlerimizle, büyüklerimizle milletimizin bizatihi kendisiyle görüşmeler yapıyoruz. Engellilerden kadınlarımıza, gençlerimizden iş adamlarımıza kadar toplumumuzun her kesimiyle bağlarımızı daha da güçlendiriyoruz. Bugün burada olduğu gibi son derece samimi bir ortamda ülkemizin ve şehirlerimizin gündemindeki konuları değerlendiriyoruz." Erdoğan, şu ana kadar bu şekilde yaptıkları toplantılardan çok verim aldıklarını, hem şehrin nabzını tuttuklarını hem de o şehirdeki vatandaşların hassasiyetlerini, kanaatlerini ilk elden öğrenme imkanı bulduklarını aktardı. Yalan terörü ve bilgi kirliliğinin ülkenin gündemini zehirlediği bir iklimde meseleleri etraflı şekilde vatandaşlara izah etme fırsatı yakaladıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Sevgililer sevgilisi peygamberimizin, istişare edenin pişmanlık duymayacağını müjdeleyen bir hadis-i şerifi var. Biz sevgililer sevgilisi peygamberin ümmeti olarak bu görüşmelerimizi, fikir teatilerimizi artırarak sürdüreceğiz. Sivil Toplum Buluşmaları teması altında inşallah bundan sonra da toplumumuzun farklı kesimleriyle bir araya geleceğiz. Bu ihtiyacın özellikle, son dönemde ülkemizde kendisini daha fazla hissettirdiğini görüyoruz. Sizler de hadiseleri yakından takip ediyorsunuz. 2023'e giden süreçte millete hiçbir şey vadedemeyenler, bu açıklarını Türkiye'yi gererek, insanlarımızı kutuplaştırarak kapatmaya çalışıyor." "Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin kimseye faydası dokunmaz" Erdoğan, kamu görevlilerinin tehdit edilmesi, halkın yarısının siyasi tercihlerinden dolayı gayri milli ilan edilmesi, milli kurumların yıpratılması, ülkenin mega projelerinin sabote edilmesi ve şehit yakınlarına edepsizlik yapılmasının, muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçı olduğunu dile getirdi. Bu ülkede yüzde 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen bir kişiyi ve yüzde 52'yi gayri milli kabul eden bir gayrimeşru zihniyeti milletin takdirlerine bıraktığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Milletimin takdiri belirleyicidir. Yüzde 52'yi siz nasıl gayri milli kabul edebilirsiniz. Böyle bir anlayış olabilir mi? Demek ki bunlar kendilerini ifade ediyorlar. Yani, biz gayri milliyiz diyorlar. Girdiği bütün seçimlerden kaybederek çıkan bu zihniyetin bu ülkede ulaşacağı yerin ne olduğunu benim değerli kardeşlerim, sizler en iyisiyle bilirsiniz. Çünkü bunlar, milletten umutlarını kestikçe siyaset dillerinin keskinleşeceği, 'benden sonra tufan' mantığıyla daha da çirkefleşecekleri anlaşılıyor. 70 yıllık sancılı demokrasi tarihinde çok acı çekmiş, operasyona maruz kalmış, gencecik evlatlarını sokak kavgalarında kurban vermiş bir millet olarak bu oyuna asla düşemeyiz. Siyasi rekabetin siyasi husumete dönüştürülmesine, siyasetin tabiatında var olan atışmaların bir kör dövüşü haline gelmesine izin veremeyiz. Sırf birkaç günlük siyasi çıkar uğruna kimsenin özellikle de sorumluluk makamında olanların ateşe benzin dökme hakkı yoktur. Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin başta bu işten medet umanlar olmak üzere kimseye faydası dokunmaz." Her zaman aynı düşünmek, aynı fikirleri paylaşmak, meselelere aynı pencereden bakmak zorunda olunmadığını vurgulayan Erdoğan, "Ancak aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak, dinlemek, birbirimizle empati kurmak durumundayız. Farklılıklarımız yerine müşterek noktalarımızı öne çıkarmalıyız." ifadelerini kullandı. Farklılıkların zamanı geldiğinde zenginlik olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz bunu da iyi biliriz. Siyasi görüşümüz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun söz konusu vatan ve millet ise bunları bir tarafa bırakıp aynı ortak paydada buluşma erdemini göstermeliyiz. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız. Dayanışmamızı, muhabbetimizi, uhuvvetimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe evelallah bizi kimse bölemez, bizi kimse ayıramaz. Şimdi bir muhabbet sofrasındayız. Güzel bir kelam-ı kibardır, 'Muhabbetten Muhammed oldu hasıl Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl?' Bu muhabbet sofrasını hayranlıkla izliyorum. Bugün burada tesis edilen muhabbet ikliminin bu yönüyle de son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum." Siirt'in bu iklimi güçlendirerek koruyacağına inandığını belirten Erdoğan, "Tıpkı o çıkışımızda olduğu gibi yeniden o günleri hatırlamak, anmak ve çıkışımızı da o şekilde yapalım istiyorum." dedi. Türkiye'nin geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi gerekse ekonomik refah bakımından sessiz bir devrim yaşadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu biz söylemiyoruz. Bunu Batı söylüyor. 'Türkiye'de bir sessiz devrim var.' dediler. Ama tabii bize her türlü yanlışı yaptılar. O ayrı mesele. O sessiz devrimi gerçekleştiren kadro, bu kadro. Bir yandan Türkiye'nin kalkınması, ekonomik olarak bölgesinin ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelmesi için çok çaba sarf ettik." ifadelerini kullandı. Diğer yandan da insan hakları, adalet ve özgürlükler alanında örnek bir ülke olması yolunda kararlı adımlar attıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Eğitimde, sağlıkta, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada, altyapıda, üstyapıda, istihdamda, sosyal yardımlarda Türkiye'ye hamdolsun çağ atlattık. İnşa ettiğimiz eserler, hayata geçirdiğimiz projeler, yaptığımız yatırımlarla sadece bölgemizin değil tüm ülkenin, Allah'a hamdolsun çehresini değiştirdik. Altyapı ve üstyapının yanı sıra temel hak ve özgürlüklerde de bu büyük dönüşümlere imza attık. Bunu hep beraber yaptık. Eski Türkiye'nin o inkarcı, dışlayıcı, tahkir edici, nobran diline biz son verdik. İnkar politikalarını, ret politikalarını, asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere terk ettik. Özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek, dayanışmamızı güçlendirecek, özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Bu topraklar, asırlardır Kuran-ı Kerim üzerine kurulu medeniyet değerlerimizi nesilden nesile aktaran ilim, irfan yuvalarına, alimlere ev sahipliği yapmaktadır." "Karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu" Türkiye'nin ilim irfan faaliyetlerinin önüne geçmeye çalışan gafillerin yol açtığı sıkıntılı günler de yaşadığını belirten Erdoğan, "Hamdolsun bu sıkıntılı günleri çözmek, bu karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu. Tillo'nun adının iadesi dahil attığımız her adımda sadece sizlerin duasına nail olabilmeyi hedefledik." dedi. Tüm bu hizmetleri, bu demokratik hamleleri vesayete, bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreciyle ilgili yaptığı itiraf, bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler, ne itiraflar, ne kalleşlikler, ne tür alçaklıklar ortaya saçılacaktır. Zaman geçtikçe bölücü örgütün, ülkemiz ve bölgemizle ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir. Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarıncaya dek sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır. Ya hukuk demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır." "Hakkın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin de bölgemizin de geleceğinde teröre ve Kandil uzantılı siyasete yer yoktur. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını, ülkemizin de kaynaklarını adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum. Her sosyal meselede olduğu gibi milli birlik ve dirliğimizin güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz." dedi. Sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıkmadığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Devletimiz elbette büyüktür, güçlüdür ama toplumun kılcallarına kadar ulaşacak olanlar sizin gibi gönüllü kuruluşlarımızdır. Biz temeli atacağız, altyapıyı kuracağız, uygun ortamı tesis edeceğiz, yoldaki engelleri ortadan kaldıracağız. Siz de önünüze açılan bu yoldan gidecek, Hakk'ın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız." ifadelerini kullandı. İstikbalin teminatı olan gençlere ulaşmanın, onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesinin birlikte verileceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bizim terörün vahşi dişlerine kaptıracağımız tek bir gencimiz bile yoktur. Bizim bir daha asla 'himmet, hizmet' diyerek gençleri mankurtlaştıran günümüzün haşhaşilerine kaptıracak tek bir evladımız yoktur. Bizim nesillerin zihnini ve gönlünü boşaltan küresel teknoloji ve medya baronlarına kaptıracak tek bir çocuğumuz yoktur. Ne sebeple olursa olsun elinden tutamadığımız her bir gencimizin vebali bizim ve sizin üzerinizedir. İmdadına koşamadığınız her bir evladımızın sorumluluğu da bizim ve sizin üzerinizdedir. Kendi çocuklarını Paris'e, Londra'ya, Brüksel'e gönderip şatafat içinde yaşatırken, bu şehrin, bu ülkenin evlatlarına ölümü ve öldürmeyi reva görenlere meydanı asla bırakmayacağız. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız. Biz sağlam durursak, biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah'ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Biz çalışır, üretir, koşar ve gayret gösterirsek, Türkiye'nin büyümesine, güçlenmesine kimse mani olamaz. Ben kanaat önderlerine, hocalarıma güveniyorum. Kardeşliğin teröre ve fitne siyasetine mutlaka galip geleceğine inanıyorum."

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 14 15