23 Nisan Salı 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan Gülistan Doku açıklaması: “İftira ve yalanın kamusallaştırılması Türk Siyaseti açısından kaygı vericidir”

Bakan Soylu’nun açıklamalarının detayları şöyle; Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2020 tarihinden beri kaybolmasının ardından milletçe büyük bir üzüntü yaşanmış ve hem ailesinin acısını paylaşmak, kendilerine destek olmak hem de sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek üzere devletin tüm imkânlarıyla ve samimiyetle ciddi bir gayret ortaya koyulmuştur. Bu samimi çabaya rağmen; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve terör örgütünün siyasi uzantılarının da dün ve bugünkü grup toplantılarında yaptıkları gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak değerlendirmeler, ölüm üzerinden yaptıkları istismar, siyasi rant adına siyaset sorumluluğundan ve insani değerlerden ne denli uzaklaşıldığının; ilgili tüm birimleriyle yapılması gereken ne varsa yapan devletimize karşı bitmeyen bir öç alma duygusunun, açık bir tezahürüdür. Gülistan Doku’nun kaybolması olayı ile ilgili olarak ilk andan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir İstihbarat Şube Müdürü başkanlığında, KOM, İstihbarat ve Siber Suçlar birimlerinden uzmanlardan oluşan ortak bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip Tunceli’ye gönderilmiş ve eldeki tüm delil ve bulgular, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle koordineli şekilde sahada titizlikle takip edilmiştir. Kayıp ihbarının alındığı ilk andan itibaren, 5 Ocak 2020 tarihinde Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü tarafından arama çalışmalarına başlanmış, Tunceli ilindeki tüm giriş çıkış noktalarındaki MOBESE kameraları ve 863 araç geçişine ait PTS kayıtları taranmıştır. Soruşturma boyunca bilgi sahibi 219 kişi, 2 müşteki ve 1 şüpheli ile görüşme yapılmış, araç kameraları ve HTS kayıtları dahil eldeki bütün alternatifler titizlikle incelenmiştir. 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürütülen kapsamlı çalışmalar neticesinde; Gülistan Doku’nun en son olarak Uzunçayır Baraj Gölü üzerinde bulunan Sarı Saltuk Viyadüğü (Dinar Köprüsü) üzerinde görüldüğü, görgü tanıklarının beyanı ve araç kamerası görüntüsü ile tespit edilmiştir. Telefon sinyalinin köprü üzerinde kesildiğinin tespit edilmesi üzerine, su altı ve su üstü arama çalışmaları, Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüz koordinesinde hızlıca başlatılmıştır. Arama çalışmaları kapsamında Uzunçayır Baraj Gölü birisi yarım, birisi tam seviye olmak üzere iki kez boşaltılmış, su seviyesinin teknik olarak mümkün olan minimum seviyesine kadar indirilmesi sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar, toplamda 261 gün sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra; Sarı Saltuk Viyadüğü(Dinar Köprüsü) civarı ile 1 km. üstü ve 1 km. baraj bendine doğru su altı ve su üstü arama faaliyetleri icra edilmiş, baraj gölü botlarla günlük olarak taranmıştır. 15 Ekim 2020 tarihinde Uzunçayır Baraj Gölü’nden başlatılan ikinci tarama; Öğretmenevi’nden Uzunçayır Baraj bendine kadar row ve dalgıçlarla su altı araması şeklinde yapılmıştır. Gülistan Doku’nun 261 gün süren söz konusu arama çalışmalarına; 97 su altı ve su üstü kurtarma ekibi, 545 personel, 101 araç, 45 bot, 14 row, 6 drone, 7 sonar, 3 köpekli arama ekibi katılmıştır. Gülistan Doku’nun ailesinin yapılan çalışmalarla alakalı bilgilendirilmediğine dair yapılan açıklamalar da tamamen yalandır. Bu elim hadise, ilk anından bugüne kadar her aşamasında bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takibinde olmuştur. Kendileri aile ile hem telefonla hem de Elazığ ziyareti sırasında bizzat yüz yüze görüşmüştür. Ayrıca Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ve İçişleri Bakanı olarak bizzat kendim, Elazığ’da, Ankara’da ve Tunceli’de aile ile defalarca görüşme gerçekleştirdik ve her süreçte bilgilendirdik. Ayrıca; Valilerimiz, arama kurtarma birimlerimiz, arama çalışmalarının her safhasında; yine konuyla ilgili kurulan özel ekibimiz, yürütülen çalışmanın bir çok bölümünde, aileyi sık sık bilgilendirmiştir. Bizatihi aile üyeleri, arama kurtarma çalışmalarını ve tüm detayları, olay yerinde de takip etmiştir. İçişleri Bakanlığı olarak, arama ve kurtarma faaliyetleri için ayrı bir eğitim, ayrı bir yapılanma ve ayrı bir kapasite ayırmış bulunmaktayız. Burada herhangi bir zaafiyet söz konusu değildir. Son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde de benzer arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Rize’deki sel afetinde kaybolan 2 vatandaşımız için 65 gün; Giresun’da 4 kayıp vatandaşımız için 76 gün; Kastamonu sel afetinde kayıp 8 vatandaşımız için 100 gün; Sinop-Ayancık sel afetinde kayıp 6 vatandaşımız için 100 gün; Balıkesir-Manyas Gölü’ndeki kayıp vatandaşımız için 34 gün süren arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Devlet olarak görev ve sorumluluğumuzun farkındayız ve buna ait bir gayret ortaya koyuyoruz. Ancak muhalefetin de bir görevi var. Bu görev, elbette ki sorumsuzca iftira atmak ve her meseleyi devlete, iktidara kara çalma vesilesi olarak görmek değildir. Bu açık bir haksızlıktır, vicdansızlıktır ve bu konuda gayret gösteren, günlerce suda arama yapan, sahada bu konuyu takip eden personelimizin hakkına girmektir. Bir kayıp olayını, tam da terör örgütünün ve uzantısı olan siyasi partinin stratejisine uygun şekilde siyasi sahaya çekmeye çalışmak, eli direğe bağlanıp öldürülen masumlara, bombalı eylemlerde şehit olan bebeklere bir çift kelamı olmayanların çukurluğudur, “işine gelen ölümlerden” beslenmektir. İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “ajanslar” kurulmuş bir “siyasi”den ve yıllardır siyasi sahada terör örgütünün sözcülüğünü yapanlardan “etik davranma” ve “hakkaniyet” erdemlerini beklemenin gerçekçi olmadığını elbette ki biliyoruz. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi, Meral Akşener’in de İYİ Parti’yi, terörün örgütünün partisinin iftirasına payanda yapmaları, bulundukları kürsüleri de istismar ederek iftirayı ve yalanı kamusallaştırmaları, bunun için ayırt etmeksizin masum insanların acılarını istismar etmeleri, dekorasyonu terör örgütüne ait olan hafıza odalarında kaybolmaları, Türk siyaseti açısından kaygı verici bir görüntüdür.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu siyasette bir ilk

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bugün 21 Mart. 21 Mart baharın habercisidir. Nevruz geleneği, milletimiz arasında mevsim değişiminin ötesine geçen sembolleri de bünyesinde barındırmaktadır. Gönül coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin Nevruz'unu kutluyorum. BU SİYASETTE BİR İLK Bugün burada dijital teknolojilerin Nevruz'u diyebileceğimiz Metaverse hakkında konuşmak, tartışmak üzere bir aradayız. Bu siyasette bir ilk. Bu ilki başaran Bilgi ve Teknoloji Başkanlığı'na teşekkür ediyoruz. Kendi kuşağıma mensup insanlar için söylüyorum; 5 nesilde dünyanın yaşadığı değişim gerçekten çok büyüktür. Dedelerimizin hayat biçimleri hatta 10 asır önceki ataları ile neredeyse aynıydı. Çocukluğumuzda, gençliğimizde geleceğin dünyasına dair tasavvurların aynı değilse bile benzer şekilde hayat geçirildiğini gördük. Torunlarımız ise konuya hakimiyetlerinin zenginliği ile bizim anlayabileceğimizin çok ötesinde bir dünyada yaşıyorlar. Metaverse ve benzeri mecralar, belki torunlarımızı aşıp da onların çocuklarının hayat biçimlerinin ayrılmaz parçası olacaklar. Bu süreç 5G, 6G gibi yeni altyapı teknolojilerinin hızla inşa edilmesini gerektiriyor. Böylesine büyük yatırımların öyle kısa sürede gerçekleştirilmesi mümkün değildir. DÜNYA YENİ BİR DÖNEME DOĞRU DOLU DİZGİN GİDİYOR Dünya dijital teknolojiler üzerinde inşa edilen yeni bir döneme doğru dolu dizgin gidiyor. Bizlere de düşen kendi insanlarımızı, bu kaçınılmaz geleceğe en doğru, güvenli, güçlü, donanımlı şekilde hazırlamaktır. Böyle bir toplantı yapıyor olmamızın sebebi de işte budur.  DİJİTAL HUKUK DÜZENİ KURULMALI Biz teknolojinin altyapısını üretmenin yanında önce kendimizin, nihayetinde dünyanın kullanabileceği içerikler kurulmasını sağlamak istiyoruz. Bugün dijital dünyanın ne kadar kötü bir görünüme sahip olduğunu en iyi işin içindekiler biliyor. Sadece kartel haline gelen sosyal medya platformlarının hukuki ve ahlaki sınır tanımayan durumları bile kendi yolumuzu çizmemiz gerektiğinin en basit kanıtıdır.  Madem artık giderek büyüyen dijital ekonomi gerçeği var, öyleyse ülkelerin tamamının uzlaşma ile kabul edip arkasında duracağı dijital hukuk düzeni kurulmadan bu sorunun çözülmesi mümkün değildir.  AK Parti sadece hastane, okul binası, yol, köprü, baraj inşa etmekle kalmamıştır, yaptığımız yatırımlarla bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasını biz sağladık. Artık uzaydaki yerini daha güçlü şekilde almak çin kendi uydusunu yapan Türkiye var. Meclis'te kurduğumuz Dijital Mecralar Komisyonu ile hazırladığımız eylem planı ile bu srüeci tüm yönleriyle takip ediyoruz. Yazılımtan pazarlamaya geniş bir yelpazede dijital medyada doğup büyüyen şirketlerin sayısı giderek artıyor. Küresek tröstlere bakılarak yapılan Türkiye'nin teknolojide öne çıkma şansının olmadığı iddiası en başta bu ülkenin gençlerine hakarettir. Bizim sömürü düzenine dayalı kaynaklarımız olmayabilir. Her şeyden önce zengin bir medeniyet birikimimiz var. Her türlü krizin üstesinden gelebnilme kabiliyetini defalarca ispatlamış bir insan gücüne sahibiz.  Uluslararası alanda öne geçmemizi destekleyecek her atılımın yanında yer alıyoruz. Kendi kulvarlarını açmak için yola çıkan gençlerimize omuz veriyoruz. Gençlerin kendilerini anlamadığını söyleyenler önce dönüp kendilerinin nereyi eksik bıraktıklarının muhasebesini yapması gerekir. Kuşak farkı bahanesiyle yeni nesilleri anlamaktan kaçınarak bu ülkeyi dünyanın yeni düzeninde söz sahibi olacak konuma getiremeyiz.  DİJİTAL SEFERBERLİK DÖNEMİ OLARAK İLAN EDİYORUM Yaptığımız, inşa ettiğimiz her şey dijital kültür ürünlerinin de geniş, tabii bir hedef kitlesi var. Ülkemizin potansiyeli kendi silikon vadisini oluşturabilecek düzeydedir. Son Ukrayna - Rusya krizi bize şu gerçeği biz kez daha göstermiştir. Dijital dünyada da kendi altyapınıza sahip değilseniz yani yerli ve milli ayaklar üstünde durmuyorsanız felaketin eşiğindesiniz demektir. SİHA'nızı, Akıncı'larınızı yapamıyorsanız her an köle olma riski ile karşı karşıyasınız demektir. Gençlerin gönüllerinin başka toplumlara bağlı olan bir milletin akıbetinin hayır olması mümkün değildir. Elinde silah olan bir gençlik AK Parti gençliği olamaz. Biz TEKNOFEST gençliği dedik, şimdi ise Metaverse ile birkaç adım öne çıkan bir gençlik diyoruz. Önümüzdeki dönemi bir dijital seferberlik dönemi olarak ilan ediyorum. Toplantımızın sloganı 'Gelecek, onu tasarlayana aittir'...  CUMA GÜNÜ TOKAT HAVALİMANI'NIN AÇILIŞINI YAPACAĞIZ Cuma Çanakkale Köprümüzün açılışınmı yaptık. Orada da şifa bulduk. İnşallah şimdi bu cuma da Tokat Havalimanı'nın açılışını yapacağız.

2 yıl önce

'Mansur Yavaş aday olmalı' diyen Ümit Özdağ'dan İmamoğlu yorumu: "Tehlikeli bir siyasetçi. Diyarbakır'da ayrı konuşuyor, Edirne'de ayrı konuşuyor."

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Mansur Yavaş'ın Cumhurbaşkanı adayı olması gerektiğini söyledi. Bu çıkış Türkiye'nin gündemine oturdu. Siyasi parti liderleri peş peşe açıklamalar yaptı. Mansur Yavaş ise kendisine böyle bir durumun iletilmediğini ve aday olmayacağını söylemişti. "MANSUR YAVAŞ, İMAMOĞLU'NUN 3 KATI OY ALIYOR" Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalında Kenan Taş'ın sorularını yanıtlayan Ümit Özdağ, Mansur Yavaş'ın neden aday olması gerektiğini şu sözlerle açıkladı: "Halk bunu ortaya koyuyor. Birçok anket yapıldı. Benim de en ufak bir politik ilişkisi olmayan isimler de bu anketleri yaptı. Halk bunu istiyor. İmamoğlu'nun 3 katı oy alıyor. Göreve davet etmeden önce, kendisiyle bir görüşmemiz olmadı. Sahada gördüğümüz Mansur Bey'e yönelik talebi Türk milletiyle paylaştık, Mansur Bey'i göreve davet ettik." "BİZ EKREM İMAMOĞLU'NA GÜVENMİYORUZ" Ümit Özdağ, Ekrem İmamoğlu'na yönelik de açıklamalarda bulundu. "Biz Ekrem İmamoğlu'na güvenmiyoruz" diyen Ümit Özdağ, "Ekrem İmamoğlu'nun tehlikeli bir siyasetçi olarak görüyoruz. Diyarbakır'da ayrı konuşuyor, Edirne'de ayrı konuşuyor." dedi.

1 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcıları: “İBB’de terörist yakalandı, malum medya da siyasetçiler de köre sağıra yattı”

İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada, “İBB’ye Sosyal Hizmet Uzmanı olarak işe alınan PKK'nın kamplarında eğitim görmüş terörist Şafak Duran polis tarafından İbb binasında göz altına alındı. Ama ne acıdır ki basın da siyaset de köre, sağıra yattı. Malum medya hiç görmedi. Sanki bu terörist İbb’de yakalanmadı.” dedi. https://twitter.com/mehmetersoy57/status/1519590127202406400?s=12 GÜNAYDIN FONDAŞ MEDYA İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce ise sosyal medya hesabı Twitter’dan yaptığı açıklamada “Günaydın fondaş olan medya Sıradan bir gün Sıradan haberler PKK terör örgütü eğitim sonu “yemin töreninde” elinde “gururla” örgüt kimliği ve kalaşnikofuyla fotoğrafı ortaya çıkan bir teröristin İBB çalışanı olabilmesi kadar sıradan… Ne de olsa ekmek kapısı” dedi. https://twitter.com/muhteremince/status/1519594703859195906?s=21&t=b0luGuqOFNPNNOC-0x-B4w

1 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik: Nefret siyaseti ile vatanseverlik bir araya gelmez

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamaları şöyle; "Cumhuriyetimize ve demokrasimize karşı en büyük kötülük nefret siyasetidir. Nefret siyaseti ile vatanseverlik bir araya gelmez. Kin ve nefret tohumları ekmek vatanseverliğin düşmanıdır. Bir yerde nefret siyaseti görürseniz, ideolojisi ne olursa olsun, bu ülkeye karşı kökü dışarda bir kötülük hazırlığı olduğundan emin olabilirsiniz. Vatanseverlik, nefret ve kin siyasetine geçit vermemektir. Türkiye her türlü siyasi nefret virüsüne karşı yüksek bağışıklığa sahiptir."

1 yıl önce

Ekrem İmamoğlu'na 'Vız gelir, tırıs gider' tepkileri sürüyor: Bu kibirli siyaset dilini kimse kabul etmez

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisi sırasında verdiği fotoğrafta Habertürk yazarı Nagehan Alçı'nın da yer alması büyük tepki çekmişti. İmamoğlu'nun verdiği fotoğrafa aralarında Gökhan Özoğuz ve Şahan Gökbakar'ın da olduğu çok sayıda isim tepki göstermişti. İmamoğlu ise tepkiler sonrası yaptığı açıklamada Benimle aynı şeyleri düşündüğünü, aynı şeylere inandığını söyleyen ne yazık ki anlık hırslarına yenilmiş insanlar olabilir. Ama bu kardeşiniz için vız gelir, tırıs gider. Hiç umurumda değil." ifadelerini kullanmıştı. İmamoğlu'nun " vız gelir, tırıs gider" sözleri sosyal medyada tepkileri daha da artırdı. Gazeteci Cüneyt Özdemir Twitter hesabından yaptığı paylaşımda İmamoğlu'nun kibirli siyaset dilinin kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Olayın bir siyasi felakete doğru gittiğinin altını çizen Özdemir şunları söyledi: 'vız gelir tırıs gider'... 'akıllı ol'... Olmadı. Yakışmadı. Zaten itiraz edilen bu dildi. Bu yüzden pek çok kişi inandı oy verdi. Hatta verecekti... Kimse bu kibirli dili kabul etmez! Acilen bir düzeltme yapılmazsa geri dönülmez bir siyasi felakete doğru gidiliyor..." https://twitter.com/cuneytozdemir/status/1522829503902490624?s=21&t=zREyQn93OrpsgYuMq66y1w

1 yıl önce

Süleyman Soylu’dan CHP’ye: Siyaset alanına terörizm çekiliyor

Siyasette ‘millet bahçesi’ tartışması sürüyor… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da konuyla ilgili görüşlerini dile getirdi, muhalefeti ağır bir dille eleştirdi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soylu, Atatürk Havalimanı'na millet bahçesi yapılmasıyla ilgili tartışmalar hakkında “İstismar ve siyasi mağduriyet için manipülasyon yapılıyor” dedi. “Siyaset alanına terörizm çekilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor” Soylu, “Siz Gezi olaylarında Türkiye’ye tarihsel bir travma ile karşı karşıya bırakmak isterseniz, kendi yönetiminizde Beşiktaş’taki ağaçları ortadan kaldırırsanız ardından da Atatürk Havalimanı’na binlerce ağacın dikilmesine itiraz ederseniz bu ne yaman çelişki derler. Şunu görüyoruz biz; siyaset alanına terörizm çekilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Siyaset alanına anarşizm çekilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Siyaset alanına kamu düzenini ortadan kaldırma arzusu çekilerek meşrulaştırılmaya çalışılıyor.” dedi. “Muhalefetken devlete 'katil devlet' demedik” Kendi il başkanlığı döneminde muhalefet yapmasına rağmen yakıp yıkmadıklarını hatırlatan Soylu, “Bir terörist cenazesine bir vekil katılıyor, polise taş atılıyor ve bu meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Ben de il başkanlığı yaptım, 23 yıl evvel. Biz de bu tip iktidara karşı muhalefette olduğumuz dönem bir takım eylemler ortaya koyduk. Bir takım eleştirilerimizi ortaya koyduk ama yakıp yıkmadık yani. İl başkanlığı yaparken de o dönemlerde devlete 'katil devlet' demedik. Bir taraftan 6'lı masaya oturacaksınız, diğer taraftan bu ülkenin cumhurbaşkanına hakaret edeceksiniz. Bir taraftan etik yasası isteyeceksiniz, bir taraftan hakaret edeceksiniz. Bütün bunlarla ilgili hukuk bir karar verecek. Acaba buradan bir istismar oluşturabilir miyim diye bir takım manipülasyonlara girmeye çalışacaksınız.” diye konuştu. “İstanbul'un nefes alabileceği bir yer…” İstanbul trafiğinin yapılan projelerle en aza indirildiğini vurgulayan Soylu, “Atatürk Havalimanı'nın olacağı millet bahçesi ile ilgili, belki bir takım uçuşlar da olabilme imkanına sahip olabilecek. İstanbul'un nefes alabileceği bir yerin itirazını geçmiş yaptıklarınızla kıyasladığınızda nasıl ortaya koyarsınız? Ağaç dikilirken yeşile yönelik itiraz mercilerinin karar vericileri bu topraklar içinde değildir. Bunlar uygulayıcıdır. Orada eylem yaptılar. Kaç kişinin geldiği, toplumsal tabanının olup olmadığı görüldü... Bugün eğer Kuzey Marmara Otoyolu olmasaydı İstanbul trafiği ne olurdu? Osmangazi Köprüsü olmasaydı ne olurdu? Marmaray olmasaydı ne olurdu? Avrasya olmasaydı ne olurdu?” diye sordu.

1 yıl önce

Ahmet Davutoğlu’na Şırnak’ta şok! 30 kişilik miting ile siyaset tarihine geçti!

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 30 kişilik mitingiyle siyaset tarihine geçti. Davutoğlu, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Şırnak’a geldi. Davutoğlu, beraberinde eşi Sare Davutoğlu ve parti yöneticileri ile ilk olarak İdil ilçesinde esnaf ziyareti gerçekleştirdi. Ardından Şırnak’a geçen Davutoğlu, parti otobüsünden Şırnaklıları Türkçe ve Kürtçe selamladı. Gelecek Partisi İl Başkanlığı binasının açılışını gerçekleştiren Davutoğlu’nun vatandaşlara hitap etti. Bina önünde toplanan kalabalığın az olması, objektiflere takıldı. “TÜRKİYE’DE HİÇBİR DİL YASAK OLMAYACAK” Gelecek Partisi İl Başkanlığı binasının açılışını gerçekleştiren Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, “Biz gençlere hayat vermeye geliyoruz. Biz gençlerin geleceğini aydınlatmaya, parlak kılmaya geliyoruz. Size söz veriyorum; bizim yönettiğimiz Türkiye’de Türk, Kürt, Sünni, Alevi ayrımı olmayacak. Bizim yönettiğimiz Türkiye’de hiçbir dil, lehçe yasak olmayacak. Biz milleti birleştirmeye, kardeş kılmaya geleceğiz. Ülkeyi ne KCK’ya ne de kayyuma teslim edeceğiz. Bu bölgeleri de, bu şehirleri de bu bölgelerin, bu şehirlerin yiğit onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yönetecek. İşte biz böyle bir gelecek için yola çıktık” diye konuştu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 14 15