29 Mart Cuma 2024
1 yıl önce

Tel Rıfat'ta yuvalanan YPG/PKK'nın SMO hatlarına sızma girişimi engellendi

Türkiye sınırına 18 kilometre uzaklıktaki Tel Rıfat ilçesini 6 yılı aşkın süredir işgalinde tutan YPG/PKK'lı teröristler, sabah saatlerinde Halep ilinin kuzey kırsalında askeri muhaliflerin kontrolündeki Mare ilçesine sızma girişiminde bulundu. Bunun üzerine harekete geçen SMO mensupları, Tel Rıfat'ın doğusundaki Şeyh İsa ve Harbul köyleri yönünden saldırı girişiminde bulunan teröristlerle çatıştı. Ağır silahlar kullanan askeri muhalifler, sızma girişimini püskürttü. Yerel güvenlik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, çatışmada kayıplar veren YPG/PKK'lı teröristler çekilmek zorunda kaldı. TEL RIFAT'TAKİ DURUM YPG/PKK'lı teröristler, Rusya'nın hava desteğiyle Şubat 2016'da Tel Rıfat ve çevresindeki bazı yerleşimleri ele geçirmişti. Terör örgütü, Tel Rıfat ve çevresinden yaklaşık 250 bin sivili yerinden etmiş, söz konusu nüfus Türkiye sınırına yakın bölgelere sığınmıştı. YPG/PKK, buradan Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgesindeki yerleşim yerleri ile emniyeti sağlayan Türk güvenlik güçlerine ve muhalif savaşçıların mevzilerine saldırıyor.

1 yıl önce

Karkamış’tan sonra Kilis’te de fırça yedi! Ümit Özdağ yine mosmor…

Geçtiğimiz gün Gaziantep’in Karkamış ilçesinde halkın tepkisiyle karşılaşan ve polisler tarafından dayak yemekten kurtarılan ırkçı provokatör Ümit Özdağ, bugün de Kilis gezisinde esnaftan fırça yedi. Partilileriyle birlikte Küçük Sanayi Sitesi’ne gelen Ümit Özdağ, esnafı ziyaret etti. Suriyelileri ülkesine göndereceklerini anlatan Özdağ’a bir esnaf, “Bizim de elemanlarımız sığınmacı, işçi bulamıyoruz. Çalışan bulamıyoruz. Suriyelilerin gitmesi Kilis’i çok etkiler” dedi. ‘GİDERLERSE İŞÇİ BULAMAYIZ’ Başka bir esnaf ziyaretinde de Özdağ’ın ‘Suriyelileri göndereceğiz’ demesi üzerine bir esnaf, “Biz Suriyelilerin gitmesini istemiyoruz ki, evlerimizi kiraya veriyoruz. Suriyeliler gidince ne olacak bu evler, ben çiftçilik yapıyorum. Arazimde çalıştıracak Türk vatandaşı bulamıyorum. Suriyeli çalışıyor. Suriyeliler gitse ben çalıştıracak adam bulamam ki?” diye konuştu. Özdağ, başka bir esnafı ziyaretinde de yine aynı sözleri söyleyince esnaf, “Suriyeliler giderse biz çok kötü durama düşeriz. İnşaatlarda çalışan bütün personeller Suriyeli, memlekette işsiz yok ki, işçi arıyoruz, işçi yok. 490 kişi çalıştırıyorum. Kaliteli, kalifiyeli işçi bulamıyorum. Sorunumuz çalışacak işçi bulamamaktır” diye konuştu.

1 yıl önce

İspanyol sismolog Jordi Diaz: Türkiye'deki 2 deprem Japonya'daki 9,1'lik depremden 30 kat daha şiddetli

Barcelona kentinde bulunan enstitüde görev yapan Diaz, AA muhabirine, Kahramanmaraş merkezli, 10 ili etkileyen depremlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Çok büyük, şiddetli bir deprem, istatistiklere göre Türkiye'deki, yüzyılın en büyük depremi." diyen Diaz, dünyada da bu büyüklükteki depremlerin yılda 10-20 defa meydana geldiğini ama Türkiye'deki depremin, yıkıcılığı bakımından bazı farklıkları bulunduğunu vurguladı. Diaz, bölgedeki 10 ili etkileyen depremin derinliğinin 15-20 kilometre ile yüzeye çok yakın olmasının, merkezinin yerleşim yerlerinde bulunmasının ve dayanıklı binaların inşa edilmemesinin kayıpların fazla olmasındaki ana nedenler olduğunu sıralayarak "Türkiye'deki gibi depremlere biz 'sığ deprem' diyoruz ve ne kadar sığ olursa etkisi o kadar fazla oluyor." ifadesini kullandı. İspanya'nın güneyindeki Lorca kentinde 11 Mayıs 2011'de meydana gelen depremin çok daha sığ bir deprem olduğunu ancak büyüklüğün düşük olması nedeniyle daha az kayıp yarattığını anlatan Diaz, "Lorca'daki deprem, 3-5 kilometre derinlikte çok sığdı ama 5,1 büyüklüğündeydi. Bu büyüklükte dünyada yılda 10 bin kadar deprem olur. Lorca'daki de yerleşim yerinde olmasından ötürü ölümlere yol açtı. Enerji salınımı olarak bakarsak Türkiye'deki deprem, İspanya'dakinin 1000 katından fazlaydı." diye konuştu. Diaz, Türkiye'deki depremleri Ağustos 2016'da İtalya'nın orta bölgesinde meydana gelen ve 280'den fazla kişinin öldüğü 6,2 büyüklüğündeki depremle de kıyaslayarak "İtalya'da dikey bir kırılma vardı. Türkiye'de ise tamamen yatay bir fay hattı. Mekanizmaları tamamen birbirinden farklı depremler." görüşünü dile getirdi. "Türkiye'de deprem, sismik haritada 'kırmızı' olarak belirlenen riskli bir bölgede oldu. Burada deprem olacağı biliniyordu ama geçen hafta mı, gelecek 20 ya da 50 yılda mı olacağı tabii ki bilinmiyordu. Sorun burada." diyen İspanyol sismolog, şöyle devam etti: "Depremlerde, risk bölgesini biliyoruz ama zamanı bilemediğimizden yapmamız gereken şey, en iyi şekilde hazırlıklı olmak ve dayanıklı yapıları inşa etmektir. Bu büyüklükte bir depremde kayıplar önlenemez ama kayıpların daha az ya da daha çok olması birçok faktöre bağlı." Diaz, Japonya'da 2011'de "alışılmışın dışında, olağanüstü denilebilecek" Tohoku'daki 9,1 büyüklüğünde Türkiye'dekine benzer bir deprem olduğunu belirterek "Ama Kahramanmaraş'ta 9 saat arayla 2 büyük deprem oldu. Bu, çok az gördüğümüz bir durum. Japonya'dakine göre salınan enerji miktarının 30 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz." değerlendirmesini yaptı. "ÇIKACAK VERİLER, SİSMİK RİSKLERİ, MEVCUT KURALLARI DEĞİŞTİREBİLİR" Kahramanmaraş merkezli depremlerin ayrıntılı incelenmesi gerektiğinin altını çizen Diaz, şöyle devam etti: "Türkiye'de iki farklı fay hattında depremler oldu ve bilimsel olarak bunun artçı mı yoksa farklı bir deprem olduğu mu halen tartışılıyor. Büyük bir olasılıkla birinci deprem, ikinciyi tetikledi. Bu kırılmaların nasıl olduğu uzmanlarca çok farklı yönde, üzerinde bilimsel olarak çalışılması gereken bir konu. Bu depremlerden gelen veriler, kesinlikle deprem çalışmalarında ilerleme kaydetmek için kullanılacaktır. Kırılma şekli olarak incelendiğinde bölgesel fay hatlarının jeodinamik durumunun daha iyi anlaşılmasına da yardımcı olacaktır. Çıkacak veriler, sismik riskleri, mevcut kuralları veya gözetim alanlarını değiştirebilir." İSTANBUL'DA DEPREM RİSKİ Türkiye'de uzmanların deprem riskinin yüksek olduğu yerlerin başında gösterdiği İstanbul'un durumunu da değerlendiren Diaz, şunları kaydetti: "İstanbul, diğer birçok yer gibi büyük ve yıkıcı deprem olma riski olan bir yer. İstanbul, oldukça belirgin bir tehdit ama aynı şekilde Tokyo, Los Angeles, San Francisco, California'da da aynı şekilde büyük depremler bekleniyor. Bu, yanardağ yamacında ya da sel felaketi riski olan bölgelere yakın yerlerde yaşamayla aynı. Risk var ve yapılacak şey en azından yeni binaların depreme en iyi şekilde dayanıklı olarak inşa edilmesi, lojistik desteklerin güçlendirilmesi ve kurtarma ekiplerinin her yönden hazır hale getirilmesidir. Çünkü bu noktadan itibaren mahalleleri tamamen yıkıp yeni evler yapamazsın. Bunun ekonomik ve sosyal yükünü kimse karşılayamaz. Deprem bölgesinde yaşıyorsan bilmelisin ki er ya da geç o deprem olacak. San Francisco'daki büyük deprem, 1906'da oldu. Şimdi herkes orada yeni bir büyük deprem bekliyor." Dayanıklı binaların inşa edilmesinin can kurtardığını, benzer büyüklükte olan Japonya ve Haiti'deki depremlere bakıldığında da görüldüğünü belirten Diaz, "İlk olarak deprem bölgesindeki binaların bir yapım yönetmeliği vardır ve buna uymak gerekir. Bu kurallar da bazı depremlerde hata oluşturabilir ama yıkım şiddeti farklı olur. Bilimsel bir şeye gerek olmadan inşaata ne kadar yatırım yapılırsa, insan kaybı sayısının daha az olacağı çok açıktır. Bu, herkes için geçerli." görüşünü dile getirdi.